Kış aylarında koronavirüsten korunmanın 6 yolu

Romanya’da maske takan bir vatandaş (AP-Arşiv)
Romanya’da maske takan bir vatandaş (AP-Arşiv)
TT

Kış aylarında koronavirüsten korunmanın 6 yolu

Romanya’da maske takan bir vatandaş (AP-Arşiv)
Romanya’da maske takan bir vatandaş (AP-Arşiv)

Kışın gelişiyle birlikte yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vaka sayılarının yükseleceğine ilişkin endişeler her geçen gün artıyor.
The Telegraph gazetesine göre Reading Üniversitesi’nden Viroloji Profesörü Ian Jones, grip gibi diğer solunum hastalıklarının yaz aylarında daha az yayılma eğiliminde olduğunu söyledi.
Jones, “Bunun nedeni, nefesteki su damlacıklarıyla yayılmaları. Bu damlacıklar daha sıcak, kuru koşullarda ve UV ışığı altında daha çabuk kuruyor. Bunun tersi de virüslerin daha çabuk yayıldığı kış ayları için geçerli” dedi.
Bazı araştırmacılar, koronavirüsün soğuk iklimlerde daha fazla yayıldığını ve hastalığın Avrupa’da daha sıcak iklimlere göre daha şiddetli ve ölümcül olduğuna dikkat çekiyor.
İngiltere de dahil sekiz Avrupa ülkesinde, hastanede tedavi gören koronavirüs hastası 7 bin kişinin verilerine göre, sıcaklıktaki her bir derecelik artış ölüm oranının yüzde 15 düşmesine neden oluyor.
Ancak uzmanlar, vakalardaki mevsimsel artışın arkasındaki nedenin soğuk hava değil, virüsün davranış değişikliği olduğuna inanıyor.

Kapalı yerlerden kaçının
İyi havalandırılan ve sosyal mesafeye dikkat edilen kapalı yerlerin tercih edilmesi tavsiye ediliyor.
Bath Üniversitesi’nden Mikrobiyolog Dr. Antrew Preston, “Kapalı mekanlara geçilmesi, büyük ihtimalle kış aylarındaki bulaş artışının arkasındaki en büyük faktör olacaktır” dedi.
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri, geçtiğimiz hafta virüsün bazen havadan bulaşma yoluyla yayılabileceği konusunda uyarmak için yönergelerini güncelledi.
Bu, partiküllerin yetersiz havalandırılan kapalı alanlarda saatlerce havada kalabileceği anlamına geliyor.
Southampton Üniversitesi’nde kamu sağlığı uzmanı Dr. Michael Head, “Londra ve Japonya’da yapılan araştırmalar, iletişim kurmak için insanların bağırdığı yerlerde bulaşmanın daha çok olduğunu gösteriyor. Çoğu zaman bulaş zincirinin başlangıcı kafeler ya da barlar gibi kalabalık kapalı mekanlar oluyor. İyi havalandırılan, sosyal mesafenin korunduğu ve çok gürültülü olmayan yerleri seçin” diye konuştu.

2-Koruyucu maskeler
El yıkamak ve maske takmak hala kapalı mekanlarda insanların kendisini korumasının en iyi yolu olarak görülüyor.
Soğuk havanın ortaya çıkmasıyla birlikte uzmanlar, maskeler yağmurda ıslandığında bakterileri filtrelemede daha az etkili olduğu ve solunan damlacıkları yayma olasılığının daha yüksek olduğu konusunda uyarıyor. Bu nedenle insanların yanlarında yedek maske taşıması öneriliyor.
Epidemiyoloji uzmanı Prof. Tim Spector, “Maskeler düzenli aralıklarla değişmeli. Bu özellikle nemli ve yağmurlu havada çok daha önemlidie” yorumunda bulundu.

3-Sosyal mesafe
İnsanların ziyaretlerde bulunması, vaka sayılarındaki artışın başlıca nedenlerinden biri olarak görülüyor. Bu nedenle de yerel karantina kuralları uygulamaya sokuldu.
Oxford Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre, bulaşma oranının yüzde 40’ı hastaların belirti göstermesinden önce başlıyor.
Cambridge Üniversitesi’nden Dr. Shaun Fitzgerald, “Evinizde dikkatli olmak zor ancak misafirlere yaklaşmaktan kaçınmalısınız” diye uyardı.
Misafirler varken maske takılması, en az 1 metre mesafe bırakılması ve mümkün olduğunca bahçe ya da balkonlara çıkılması öneriliyor.

4- Pencereleri açık bırakın
Dr. Antrew Preston, “Koronavirüs hastası biriyle aynı mekandaysanız ve havalandırma yoksa virüs odada birikecektir. Bu sadece hastalığa yakalanma riskinizi değil, daha fazla virüs yüküne sahip olma ve hastalığı daha ağır geçirme riskinizi de artırır. Bu nedenle havalandırma bu riski azaltır” şeklinde konuştu.
Dr. Shaun Fitzgerald ise odada birden fazla kişi olması halinde pencerelerin açılmasını tavsiye ederek, “Soğuk havalarda özellikle misafirleriniz varsa pencereleri açık bırakmayı düşünmelisiniz. Cereyandan kaçınmak için de farklı odalardaki pencereleri aralayınız” dedi.

5-D vitamini
İspanya’da 76 hasta üzerinde yapılan bir araştırma, D vitamini takviyesinin yoğun bakıma ihtiyaç duyma oranını ciddi oranda azalttığını ortaya koydu.
Epidemiyolog Keith Neal, “İnsanlara D vitamini eksikliğini önlemek ve genel sağlığı iyileştirmek için kış boyunca düşük doz takviyeleri almalarını öneriyorum” ifadelerini kullandı.
Neal, 10 mikrogramlık dozdan fazlasının alınmaması gerektiği konusunda uyararak, fazlasının böbreklere zarar verebileceği ve hatta koronavirüs hastalığının ağır geçirilmesine yol açabileceğini dile getirdi.

6- Antioksidan gıdalar
Çinko, C vitamini, zerdeçal ve probiyotikler gibi besinlerin koruyucu etkilerini araştıran Hindistan merkezli bir çalışma gibi erken dönem araştırmaları, antioksidan gıdaların insanları şiddetli Kovid-19 semptomlarından korumaya yardımcı olabileceğini gösterdi.
Dengeli, bol meyve ve sebze içeren bir beslenme tipi, bu kış genel sağlığınızı korumak için yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri olarak kabul ediliyor.
Aşırı kilolu olmanın yanı sıra hipertansiyon, diyabet ve kalp hastalıklarına sahip olmanın koronavirüste risk faktörü olduğuna da dikkat çekiliyor.



İnsan hücrelerinde yeni bir organel keşfedildi

Çalışmanın yazarlarından Seham Ebrahim organeli, boynunda atkı olan bir kardan adama benzetiyor (Virginia Üniversitesi)
Çalışmanın yazarlarından Seham Ebrahim organeli, boynunda atkı olan bir kardan adama benzetiyor (Virginia Üniversitesi)
TT

İnsan hücrelerinde yeni bir organel keşfedildi

Çalışmanın yazarlarından Seham Ebrahim organeli, boynunda atkı olan bir kardan adama benzetiyor (Virginia Üniversitesi)
Çalışmanın yazarlarından Seham Ebrahim organeli, boynunda atkı olan bir kardan adama benzetiyor (Virginia Üniversitesi)

Araştırmacılar insan hücrelerinin içinde yeni bir organel keşfetti. 

Tıpkı organlar gibi organeller de hücre içinde belirli işlevleri yerine getirmek üzere özelleşmiş yapıları ifade ediyor. Örneğin mitokondri enerji üretiminden sorumluyken, endoplazmik retikulum proteinleri taşımak gibi görevleri üstleniyor. 

Virginia Üniversitesi ve ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri'nden bilim insanları hücrelerin şeklini koruyan filamentleri incelerken, ürettikleri üç boyutlu görüntülerde sürekli karşılarına çıkan alışılmadık bir yapı olduğunu fark etti.

Bulguları hakemli dergi Nature Communications'ta yayımlanan çalışmada hücrede belirli bir görevi yerine getirdiği düşünülen bu yapının daha önce tanımlanmamış bir organel olduğuna karar verildi.

Bilim insanları hemifüzom (hemifusome) adını verdikleri yapının insan hücrelerindeki proteinlerin ayrıştırılması, geri dönüştürülmesi ve dışarı atılmasında rol oynadığını tahmin ediyor.

Ekip kullanılan görüntüleme tekniği veya organelin küçük boyutu nedeniyle bugüne kadar gözden kaçmış olabileceğini düşünüyor. Çapı yaklaşık 100 nanometre olan hemifüzomun boyutu, küçük bir mitokondrinin yarısı bile değil.

Kriyo-elektron tomografi (cryo-ET) denen bir teknik kullanan ekip, bu sayede hücrelerin net görüntülerini oluşturmayı başardı. Hücrelerin dondurulmasını içeren bu yöntem, biyolojik yapıların bozulmadan görüntülenmesini sağlıyor.

Bilim insanları daha önce gözlemlemedikleri bir vezikül yapısını inceliyordu. Balon benzeri yapılar olan veziküller, hücrelerin içinde ve hücreler arasında protein ve hormon gibi maddeleri taşıyor.

Çalışmada iki katmanlı bir yağ bariyeriyle ayrılan iki vezikülün birbirine kaynaştığı gözlemlendi. 

Makalenin yazarlarından Seham Ebrahim, "Biyofizik açısından bile bu bir dönüm noktası" diyerek ekliyor: 

Çünkü biyofiziksel olarak veziküllerin bu hemifüzyon durumunda var olabileceği her zaman tahmin edilse de canlı bir hücrede ilk kez görüldü.

Araştırmacılar hemifüzyon iki çift tabakanın kısmi birleşmesi anlamına geldiği için organele hemifüzom adını verdi.

Ebrahim, yeni keşfedilen organelin, veziküllerin "bağlandığı ve kargo aktardığı" bir "yükleme iskelesi" görevi gördüğünü söylüyor.

Taşıma sürecinde daha önce bilinmeyen bu adım, çeşitli genetik hastalıklar hakkında kritik bilgiler sağlama potansiyeline sahip. 

Ancak hemifüzomun hücredeki rolünün net olarak belirlenmesi için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var. Bilim insanları daha sonra genetik bozukluklara karşı yeni tedaviler geliştirilebileceğini umuyor. 

Ebrahim, "Bu daha başlangıç" diyerek ekliyor: 

Artık hemifüzomların var olduğunu bildiğimize göre, sağlıklı hücrelerde nasıl davrandıklarını ve işler ters gittiğinde ne olduğunu sormaya başlayabiliriz. Bu bizi karmaşık genetik hastalıkların tedavisi için yeni stratejilere götürebilir.

Independent Türkçe, Live Science, IFLScience, Nature Communications