Sözcü Kalın: 'Türkiye şantaja boyun eğmez'

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)
TT

Sözcü Kalın: 'Türkiye şantaja boyun eğmez'

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Miçotakis hükümetinin en büyük hatalarından bir tanesi şuana kadar Türkiye ile ilişkilerini AB üzerinden baskı kurma taktiği ile ya da stratejisi ile yönetme çabası oldu. Türkiye bugüne kadar hangi şantaja, hangi baskıya boyun eğdi de Yunanistan’ın AB üzerinden yapacağı baskıya boyun eğecek” dedi.
Bir televizyon kanalında sorulara cevap veren Sözcü İbrahim Kalın, Azerbaycan Ermenistan çatışması ile Doğu Akdeniz gerginliğine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

“Karabağ Azerbaycan toprağıdır”
Azerbaycan'ın, Ermenistan'ın işgal ettiği toprakları geri alma mücadelesine ilişkin sorulan soruya cevap veren İbrahim Kalın, işgalin sona erdirilmesinin ciddi bir şekilde gündeme alınmaması durumda bu sorunu çözmenin mümkün olmadığını söyledi. 1 milyona yakın Azerbaycanlının göçmek zorunda kaldığını belirten Kalın, “Azerbaycan bugün bu mücadeleyi kendi topraklarında veriyor, tartışmalı topraklarda değil. Karabağ Azerbaycan toprağıdır” diye konuştu.
Kalın, “Biz işgalin sona erdirilmesini konuşmayacaksak, Minsk Grubu bir eylem planı ortaya koymayacaksa bu krizi çözmek mümkün olmayacak. Minsk Grubu 30 yıldır bir çözüm üretemediyse biz bir 30 yıl daha mı bekleyeceğiz? O zaman başka mekanizmaları devreye sokalım. Sayın Aliyev'in dediği ‘Rusya madem Ermenistan'ın tarafında, Türkiye'de Azerbaycan'ın tarafında biz dörtlü olarak bu meseleyi çözmek için oturup konuşalım.' Türkiye olarak biz buna ‘hayır' demeyiz” şeklinde konuştu.
TBMM'de iktidar ve muhalefet partilerinin arasında Azerbaycan konusunda mutabakat olduğunu belirten Kalın, “HDP konusu ayrı, onların gündemi ayrı çünkü. Keşke onlar da bu fotoğrafın parçası olsalar. Çok şikayet ediyorlar ‘bizi ayrıştırıyorlar' diye. Kendileri aslında kendilerini ayrıştırıyorlar en temel milli meselelerde bile. Ben esefle karşıladım, dört parti bir araya geldi TBMM'de, Azerbaycan konusuyla ilgili ortak bildiri yayınladılar. Bu Türkiye'nin milli duruşudur. Bunun dışında kalarak siz siyasetinize katkı sağlıyor değilsiniz” ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin 21. yüzyılda kendini yeniden konumlandırırken, artık dünyaya yeni bir perspektifle baktığını belirten Kalın, “Bu kurulan düzenin pasif bir aktörü, talimat alan bir ülkesi değil, tam tersine ‘gelin bu oyunu birlikte kuralım, bu oyunun kurallarını birlikte belirleyelim, buna uymayan varsa da bununla da birlikte mücadele edelim' diyen bir Türkiye var artık. Rahatsızlığın temelinde de bu yatıyor. Tayyip Erdoğan bu ülkenin başındaki siyasi lider olarak dünya sistemine bir ayna tutuyor. O aynadaki görüntüsünden rahatsız olanlar kendilerini düzeltmek yerine aynayı tutanı taşlıyorlar. Uluslararası düzen adalet üretmiyor. Aynadaki suret iyi bir suret değil” açıklamasında bulundu.

“Bu sorunları çözeceksek oturup birlikte konuşacağız”
Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin AB ülkelerini esir aldığını belirten İbrahim Kalın, “500-600 bin nüfuslu küçük bir ada devleti ki, biz tanımıyoruz, 450 milyonluk Avrupa'yı esir alıyor. Burada bir yanlışlık yok mu? Bir tane üye 26 üyenin iradesini belirler hale geliyor. Avrupa'nın siyasi ufkunu bir tane üyenin kendi küçük çıkarlarına hapsettiğiniz zaman sizin zaten küresel vizyon geliştirme şansınız yok demektir” ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Oruç Reis'i baskı geldiği için geri çektiği yönündeki muhalefetin eleştirilere cevap veren sözcü Kalın, “Muhalefeti bazen anlamakta zorlanıyorum, Navtex ilan edip Oruç Reis'i gönderdiğinizde ‘diplomasi yapmadınız, yalnız kaldınız' diye eleştiriyorlar. Oruç Reis bakım için geri çekilip diplomasi öne çıktığında ‘taviz verdiniz' diye eleştiriyorlar. Aynı konuda aynı anda iki tane çelişkili bir pozisyonu savunmak muhalefet olmamalı” dedi.
1-2 Ekim'de AB zirvesi yapıldığını belirten ve ortaya çıkan bildirinin Türkiye'yi tatmin eden bir bildiri olmadığını söyleyen Kalın, “Bizden spesifik taleplerde bulunuyorlar, ‘müzakere yapalım' tamam, ‘istikşafı görüşmelere başlayalım' tamam, ‘kıta sahanlığı ile ilgili şunu yapalım' tamam, ‘ihtilaflı denen bölgelerde sorun çözülene kadar arama tarama yapmasın iki taraf' tamam, ‘askeri tatbikat yapılacaksa karşılıklı konuşalım, ertelensin veya yapılmasın' peki tamam. Türkiye'ye önerdiğiniz şeyler ise ucu açık, muğlak, ne zaman nasıl olacağı belli olmayan bir takım vaatler. ‘Türkiye-AB mülteci anlaşmasını gözden geçireceğiz, güncelleyeceğiz.' Nasıl, ne zaman, hangi şekilde, hangi mekanizmayla? Bunun genel prensibini bir defa ortaya koyarsınız, on defe aynı prensibi konuşmazsınız. Hemen çalışmaya başlarsınız” diye konuştu.

“Yaptırımlarla Türkiye'yi tehdit edeceğinizi, şantaj uygulayacağınızı düşünüyorsanız boşuna bir çaba içindesiniz”
Doğu Akdeniz meselesinde Yunanistan'ın maksimalist taleplerinin haksız olduğunu Avrupalıların da bildiğini söyleyen Kalın, “Türkiye'ye 3 kilometre mesafede bir ada, Yunanistan'a 450 kilometre mesafedeki bir adanın, 40 bin kilometrekare deniz kıta sahanlığı iddiasında bulunmasının ne hukuka, ne akla, ne ahlaka sığmayacağını kendileri de biliyorlar. O konuda Türkiye'ye hak veriyorlar aslında. O zaman biz de diyoruz ki, gelin bunu kayda geçirelim, adını koyalım. Ona göre işimize bakalım.
Bunun üzerinden bir siyasi gerilim oluşturarak Türkiye'yi köşeye sıkıştıracağınızı zannediyorsanız beyhude bir çaba içindesiniz. Yaptırımlarla Türkiye'yi tehdit edeceğinizi, ona şantaj uygulayacağınızı düşünüyorsanız boşuna bir çaba içindesiniz. Cumhurbaşkanımız ‘hodri meydan' dedi. Türkiye'nin enerji şirketlerine, orada çalışan mühendislere yaptırım uygulayacaksınız, buyurun uygulayın, kim zarar görecek, bu stratejik gerilimden kim istifade edecek, hangi sorunu çözecek bu. Ne Avrupa'nın işine yarayacak, ne Yunanistan'ın işine yarayacak. Burada Yunanistan'ın daha yapıcı bir tutum içinde olması gerek. Biz Yunanistan ile komşuyuz, ikimizde bir yere gitmeyeceğiz, biz buradayız, burada olmaya devam edeceğiz.
Bugün Yunanistan'ın yanında duran, onu bu konuda belki tahrik eden, kışkırtan ülkeler yarın Yunanistan'ın yanında olmayabilir. Biz iki komşu ülke olarak, biz birlikte yaşamaya devam edeceğiz. Bizde Rum vatandaşları var, Yunanistan'da Türk vatandaşları var, ortak bir tarihimiz var. Bunları yok sayarak biz bir stratejik ilişki geliştiremeyiz. Bunlar bizim temel verilerimiz se o zaman gelin biz bunu ikili yapalım. Miçotakis hükümetinin en büyük hatalarından bir tanesi şuana kadar Türkiye ile ilişkilerini AB üzerinden baskı kurma taktiği ile ya da stratejisi ile yönetme çabası oldu.
Bunun netice vermeyeceğini aklı başında her siyasetçi görür. Türkiye bugüne kadar hangi şantaja, hangi baskıya boyun eğdi de Yunanistan'ın AB üzerinden yapacağı baskıya boyun eğecek. Mümkün değil. Bu sorunları çözeceksek oturup birlikte konuşacağız. Biz Yunanistan ile konuşacağız, Kıbrıs Rum Kesimi de Kıbrıs Türk Kesimi ile konuşacak. Bu müzakerelerden netice aldığımız taktirde biz mesafe alırız” şeklinde konuştu.



Yükselen bölgesel güçler Kremlin'in nüfuzuna meydan okumaya mı başlıyor?

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 8 Kasım 2023'te Dağlık Karabağ'da silahlı kuvvetlere hitap ederken (Reuters)
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 8 Kasım 2023'te Dağlık Karabağ'da silahlı kuvvetlere hitap ederken (Reuters)
TT

Yükselen bölgesel güçler Kremlin'in nüfuzuna meydan okumaya mı başlıyor?

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 8 Kasım 2023'te Dağlık Karabağ'da silahlı kuvvetlere hitap ederken (Reuters)
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 8 Kasım 2023'te Dağlık Karabağ'da silahlı kuvvetlere hitap ederken (Reuters)

Rusya ve Azerbaycan arasında son günlerde artan gerilim, Rusya'nın üç yıldan uzun süredir devam eden Ukrayna savaşına tam anlamıyla müdahil olmasının en önemli yansımalarından birine dikkat çekti. İlişkilerdeki mevcut bozulma türünün ilk örneği değil; zira öncesinde iki ülke arasında bir tür yabancılaşmaya zemin hazırlayan sarsıntılar yaşanmış, bu da son gelişmeye tırmanma eğilimi kazandırmış ve kötümser beklentilere yol açmıştı. Askeri bir çatışma senaryosu pek olası görünmese de, bazı uzmanların bunu olası senaryolar arasına koyması bile iki ülke ilişkilerindeki mevcut sarsıntının geçici olmadığını, aksine eski Sovyet coğrafyasındaki denge hesaplarında önemli bir gelişmeyi yansıttığını gösteriyor. Bu da Kremlin'e doğrudan meydan okuma mesajları gönderebilecek bölgesel güçlerin ortaya çıktığına işaret ediyor.

Mevcut durumun nedenleri

Moskova ve Bakü arasındaki ilişkiler, Rusya'da Azerbaycan vatandaşlarına yönelik toplu gözaltı operasyonunun ardından ciddi şekilde gerildi. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı 28 Haziran'da, Yekaterinburg'da 50 Azerbaycan vatandaşının gözaltına alınmasıyla ilgili olarak Rusya'nın Bakü Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Pyotr Volkovich'i çağırdı. Azerbaycan medyası, gözaltına alınanların kötü muamele ve aşağılanmaya maruz kaldığı sert gözaltı operasyonlarına ilişkin haberler yayınladı.

fgru76
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i Ağustos 2024'te Bakü'de karşılarken (EPA)

Rus anlatısı, cinayetler de dahil olmak üzere ciddi suçlara karışanların kovuşturulmasıyla sınırlıydı. Uygulamada, Sverdlovsk bölgesi Merkezi Soruşturma Servisi Soruşturma Departmanı'nın ‘bir dizi cinayet işlediğinden ve cinayete teşebbüs ettiğinden şüphelenilen etnik bir suç grubunun’ ortaya çıkarıldığını belirten verilerine göre, Azerbaycan asıllı Rus vatandaşı tüccar ve iş adamlarını hedef alan bir faaliyet yürüten organize suç şebekelerinden bahsediliyordu.

u78ı
Kazakistan'ın Aktau şehri yakınlarında düşen Azerbaycan Havayolları'na ait Embraer yolcu uçağının kurbanlarından birinin naaşının bulunduğu tabutu taşıyan görevliler (Reuters)

Ancak bu gerekçeler, Azerbaycan vatandaşlarının yargılandığı suçların bir kısmının neredeyse çeyrek asır öncesine dayandığını savunan Azerbaycan tarafını ikna etmedi. Bu durum, bu dosyanın şu anda açılmasının ardındaki gerçek nedenlere ilişkin şüpheleri arttırdı.

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, kolluk kuvvetlerinin baskınları sırasında ‘iki Azerbaycanlının vahşice öldürüldüğünü’ kaydederek, Rusya'ya ‘güçlü tepkisini’ ifade etti.

Bakanlık yaptığı ayrı bir açıklamada, Moskova'yı ‘acil bir soruşturma’ yürütmeye ve ‘bu kabul edilemez şiddetin sorumlularını derhal adalete teslim etmeye’ çağırdı.

Buna karşılık Rusya Dışişleri Bakanlığı, Rusya'nın Bakü Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Pyotr Volkovich'in ‘Azerbaycan tarafına gerekli açıklamaları yaptığını ve durumun kolluk kuvvetlerinin kontrolü altında olduğunu yinelediğini’ bildirdi.

Bakü bu açıklamadan ikna olmadı ve hemen ertesi gün, 29 Haziran'da, Azerbaycan Parlamentosu, İkili Parlamenter İşbirliği Komisyonu toplantısı için Moskova'ya yapılması planlanan ziyareti iptal etme kararı aldı.

fgthy
Kazakistan'ın Aktau şehri yakınlarında düşen Azerbaycan Havayolları'na ait Embraer yolcu uçağı kazasında hayatını kaybeden genç bir adamın 28 Aralık'ta Bakü'de düzenlenen cenaze töreninden (Reuters)

Parlamenterler buna gerekçe olarak ‘etnik temelde Azerbaycanlılara yönelik kasıtlı, hedefli ve yargısız infazlar ve şiddet’ ile ‘bu tür vakaların son zamanlarda tekrarlanmasını’ gösterdiler. Aynı gün Azerbaycan Kültür Bakanlığı ülkedeki tüm Rus kültürel etkinliklerinin (konserler, festivaller, performanslar, sergiler, vs.) iptal edildiğini duyururken, Trend Haber Ajansı da Rusya Federasyonu Başbakan Yardımcısı Aleksey Overçuk'un Bakü ziyaretinin iptal edildiğini açıkladı.

Hızla gelişen kriz

Azerbaycan güvenlik güçlerinin Sputnik Azerbaycan'ın ofislerine baskın düzenlemesi ve iki Rus gazeteciyi tutuklaması Rusya Dışişleri Bakanlığı'nın sert tepkisine yol açtı.

Bu gelişmelerde dikkat çekici olan ‘Ukrayna etkisinin’ hızla ortaya çıkmasıdır. Moskova, Ukrayna'nın ‘Rusya-Azerbaycan ilişkilerini germeye çalıştığı’ ve bir çatışmanın fitilini ateşlediği uyarısında bulunurken, Rus gazeteleri ve önde gelen yazarlar Bakü'yü ‘bağları koparmaya, ilişkilerin ortak temellerini zayıflatmaya ve iki ülkeyi askeri çatışma yoluna sokmaya’ dayalı ‘Ukrayna senaryosunu takip ettiği’ konusunda uyardı.

Eski bir kriz için yeni nedenler

Bu, Rusya-Azerbaycan ilişkilerinin son aylarda ilk kez kötüleşmesi değil. Geçen yılın aralık ayı sonunda Bakü'den Grozni'ye gitmekte olan Azerbaycan Havayolları’na ait bir yolcu uçağı Kazakistan'ın Aktau şehri yakınlarında düşmüştü. Uçakta 67 kişi vardı ve ikisi mürettebat üyesi olmak üzere 38 kişi hayatını kaybetti. Ölenler arasında 25 Azerbaycan vatandaşı, 7 Rus ve 6 Kazak bulunuyordu. Kremlin, uçağın Grozni Havaalanı’na inmeye çalıştığı sırada bölgenin Ukrayna insansız hava araçları (İHA) tarafından saldırıya uğradığını belirtti.

sdfgt
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Zafer Günü dolayısıyla 9 Mayıs'ta Moskova'da düzenlenen askerî geçit törenine katıldı. (EPA)

Şarku’l Avsat’ın Kremlin’in internet sitesinden aktardığına göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 28 Aralık günü Azeri mevkidaşı İlham Aliyev'i arayarak, ‘Rus hava sahasında meydana gelen trajik olayda hayatını kaybedenlerin ailelerine derin ve içten taziyelerini sundu ve yaralılara acil şifalar diledi.’ Ertesi gün Aliyev, Azerbaycan Havayolları uçağının ‘dıştan hasar gördüğünü’ belirterek şunları söyledi: “İlk olarak Rus tarafı Azerbaycan'dan özür dilemelidir. İkinci olarak, suçunu kabul etmelidir. Üçüncü olarak da sorumluları cezalandırmalı, cezai olarak sorumlu tutmalı ve Azerbaycan'a ve yaralanan yolcu ve mürettebata tazminat ödemelidir.”

Bakü ilk kez Kremlin'e doğrudan bir meydan okuma gösterdi ve bu kadar güçlü bir tonda konuştu.

Şubat ayı başında Bakü, Moskova'yı ülkedeki Rusya Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlar ve Uluslararası İşbirliği Ajansı’nın (Rossotrudniçestvo) faaliyetlerinin askıya alındığı konusunda bilgilendirmiş ve Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı'ndan 1997'den beri hükümetler arası bir anlaşma temelinde faaliyet gösteren Rus Evi'ni kapatmasını talep etmişti. Aynı zamanda Azerbaycan, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı'nın (USAID) çalışmalarını da askıya aldı.

cdfgthy
Dönemin Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile Brüksel'de, 14 Mayıs 2023 (AFP)

O dönemde Azerbaycan makamları, Rus medya kuruluşlarının çalışmalarını kısıtlamaya başlamış ve bu tutumlarını ‘yurtdışındaki Azerbaycan devlet yayınları ile ülkedeki yabancı gazetecilerin çalışma koşullarında dengenin yeniden sağlanmasını’ düzenleyen yeni bir yasa ile gerekçelendirmişlerdi. Bakü'ye göre bu denge, ülkedeki Sputnik muhabirlerinin sayısının, devlet tarafından işletilen AZERTAC ajansının Moskova'daki muhabirlerinin sayısına eşit olması gerektiği anlamına geliyordu.

Takip eden aylarda Bakü, Moskova'yı bir dizi Azeri medya kuruluşuna siber saldırı düzenlemekle suçladı. Ulusal parlamentonun bir üyesi olan Ramid Namazov, Moskova tarafından kontrol edildiğine inanılan hacker grubu Cozy Bear'ı bu saldırılara karışmakla suçladı ve bunları Rus parlamentosundan gelen bir direktifle ilişkilendirdi. Rusya suçlamalar hakkında yorum yapmadı.

Durum nasıl gelişebilir?

Kremlin etkinliklerin iptal edilmesini ve Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamalarını üzüntüyle karşıladı ve kolluk kuvvetlerinin eylemlerinin diplomatik ilişkilerin bozulması için bir gerekçe olamayacağını vurguladı. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “Belki de Azerbaycan tarafının görüşüne göre bu tür gelişmelere neden olan olayların nedenlerini ve doğasını açıklamak için çalışmaya devam etmek önemlidir” dedi. Peskov'a göre devlet başkanları Vladimir Putin ve İlham Aliyev arasında bir görüşme şu anda planlanmıyor, ancak ihtiyaç duyulması halinde bu görüşme mümkün olan en kısa sürede gerçekleşecek.

Azerbaycanlı siyaset uzmanı ve Güney Kafkasya Araştırma Merkezi Başkanı Ferhad Memmedov, Rusya ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin iki lider arasındaki kişisel temasla bağlantılı olduğunu söyledi. “Uçak kazası olayından bu yana devlet başkanları arasında sadece bir temas kaydettik ve bu da bölge ülkelerinin bazı liderlerinin video konferans görüşmesinin bir parçasıydı” diyen Memmedov, Bakü'nün Moskova'nın uçak kazasına verdiği tepkiden memnun olmadığına ve bunun da Aliyev'in Moskova'daki Zafer Günü geçit törenine katılımını son anda iptal etmesine yol açtığına dikkat çekti. İki devlet başkanı arasında doğrudan iletişimin yokluğunda olumsuz olaylar arttı ve dışişleri bakanları düzeyinde çözülemeyen yollar geliştirdi. Memmedov, “Bu çatışma sarmalının giderek daha da kötüleştiğini görüyoruz” ifadesini kullandı.

gthy
Ukrayna-Rusya savaşındaki gelişmeleri ele almak üzere 14 Mayıs'ta Moskova'da düzenlenen üst düzey bir toplantıdan (Sputnik-Reuters)

Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri uzmanı Arkady Dubnov, “Hataları kabul etmek ve özür dilemek Rus yönetimi için bir norm değil” dedi. Bugün Azerbaycan'ın Rusya için, Rusya'nın Azerbaycan için olduğundan çok daha önemli olduğunu ifade eden Dubnov sözlerini şöyle sürdürdü: “Azerbaycan etkili bir bölgesel güç. Gücünü Türkiye'nin desteğinden aldığını düşünmek yanlış olur. Tam tersine, bugün Ankara'nın Bakü'yü kendi desteği olarak gördüğünü görüyoruz.”

Her iki taraf için de kazançlar ve kayıplar

Resmi olarak Bakü ekonomik açıdan Moskova'ya Moskova'nın Bakü'ye olduğundan daha bağımlı. Ancak savaş ve yaptırım koşulları altında, Kremlin için küçük ortakların önemi keskin bir şekilde artıyor.

Azerbaycan Devlet Gümrük Komitesi'nin verilerine göre Rusya ve Azerbaycan arasındaki ticaret 2024 yılında 4,8 milyar dolara ulaştı. Rusya, Ukrayna ile savaşın başlamasından bu yana detaylı gümrük istatistiklerini yayınlamayı durdurdu. Azerbaycan'ın Rusya'ya ürün ihracatı yüzde 1,5 azalarak 1,2 milyar dolara düşerken, Rus mallarının ithalatı yüzde 14,5 artarak 3,6 milyar dolara yükseldi.

Rusya'nın Azerbaycan'a ihracatının büyük bir kısmını petrol, doğalgaz, petrol ürünleri, değerli metaller ve metal ürünleri oluşturuyor. Azerbaycan Rusya'ya ağırlıklı olarak meyve ve sebze (toplam ihracatın yaklaşık yarısı) ve plastik tedarik ediyor.

Bakü ile iyi ilişkiler, özellikle uluslararası yaptırımlardan zarar gördüğü alanlarda Moskova için önemli. Örneğin Azerbaycan, Rusya'nın askeri-endüstriyel kompleksi için gerekli olan çift kullanımlı malları elde edebileceği ülkelerden biri.

Savaşın patlak vermesinden sonra Türkiye, kendi istatistiklerine göre, Batı'dan çift kullanımlı mal alımlarını bir buçuk kattan fazla artırdı ve bunları Azerbaycan da dahil olmak üzere Rusya'nın bir dizi komşusuna tedarik etti.

dfrgty
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 8 Kasım 2023'te Dağlık Karabağ'da silahlı kuvvetlere hitap ederken (Reuters)

Bakü'nün İkinci Kafkasya Savaşı'nda kazandığı zafer ve Dağlık Karabağ Bölgesi'ni yeniden ele geçirmesi, bölgesel güç dengesinde büyük bir değişikliğe yol açtı. Bakü ve Ankara'nın etkisi önemli ölçüde artarken, İran'ın ve Rusya'nın Güney Kafkasya bölgesindeki etkisi önemli ölçüde azaldı.

Savaş senaryosu pek olası değil ama...

İlginçtir ki bazı uzmanlar, Rusya ile Azerbaycan arasında bir savaş çıkabileceğine dair olası senaryolar öngörüyor. Bir Rus siyasi yorumcu, “Bakü, Rusya Federasyonu ile ikili ilişkilerini hızla tasfiye ediyor. Bu, savaşla sonuçlanan Ukrayna'nın yoludur” diye yazdı.

Bazı uzmanlara göre Ankara-Bakü ikilisi Moskova'nın Suriye ve Dağlık Karabağ'daki pozisyonlarının sarsılmasından yararlandı. Bazıları, nükleer endüstriden sorumlu Rosatom şirketinin aniden Türkiye'deki Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi’nin yüzde 49 hissesini satma niyetini açıklaması ve Türkiye'nin Tayfun balistik füzesini üç kez test etmesi gibi gözle görülür gerginlik belirtilerine işaret etti.

Aynı bağlamda Azerbaycanlı askeri uzman Agil Rüstemzade Polonya Radyosu'na verdiği demeçte, Azerbaycan ordusunun Rusya ile askeri çatışma senaryolarını çoktan çalıştığını söyledi. Rüstemzade’ye göre Rusya, dağlık arazi nedeniyle ülkesinin topraklarına büyük kuvvetler konuşlandıramayacak, ancak petrol sahalarına füze atabilecek. Ancak, ‘Ukrayna cephesinde Ruslar için kitle imha silahları kesinlikle gerekli’ olduğundan, askeri tırmanış riskini görmüyor.

Buna karşılık emekli Albay Anatoly Matviychuk askeri bir çatışmayı ihtimal dışı bıraktı. Matviychuk, “Türkler, Aliyev'in Rusya ile doğrudan bir çatışmaya girmesine izin vermeyecektir, çünkü bu hemen Karadeniz bölgesine ve Türkiye yönüne uzanacaktır” dedi.

Uzmanların çoğu daha büyük bir kötüleşme potansiyelini hafife alıyor. Ancak uzmanlara göre buradaki en önemli şey, mevcut gerilimin bölgedeki yeni güç dengesinin bir göstergesi olması.

Washington'daki Kennan Enstitüsü'nde uzman olan Maxim Trudolyubov, “Bakü'nün Moskova'ya meydan okumaya istekli olması, Azerbaycan'ın kendisini daha bağımsız bir oyuncu olarak konumlandırmasıyla birlikte bölgesel güç dengesinde bir değişime işaret ediyor. Bakü artık uysal bir küçük ortak rolünü oynamaya istekli değil. Bu, dış politika yapıcılar için Moskova'nın kırılganlıklarını vurgulayan ve bölgesel güçlerin onun etkisine nasıl meydan okumaya başladığını gösteren çok önemli bir hikâye” değerlendirmesinde bulundu.