Lübnan’da eczaneler bir günlük grev kararı ile kapılarını kapattı

Eczanelerin kapısına bir günlük kapanma nedenine ilişkin asılan not (NNA)
Eczanelerin kapısına bir günlük kapanma nedenine ilişkin asılan not (NNA)
TT

Lübnan’da eczaneler bir günlük grev kararı ile kapılarını kapattı

Eczanelerin kapısına bir günlük kapanma nedenine ilişkin asılan not (NNA)
Eczanelerin kapısına bir günlük kapanma nedenine ilişkin asılan not (NNA)

Lübnan’daki eczaneler, ithalat ve dağıtım şirketlerinden ihtiyaç duydukları ilaçları teslim alamamalarını protesto etmek amacıyla dün bir günlük grev ilan ederek kapılarını kapattı.
Ülkedeki eczanelerin çoğu kapılarına, “İlaç taleplerinizi artık yerine getiremiyoruz. Bu nedenle bugün kapatmaya karar verdik” yazılı notlar yapıştırdı.
Eczanelerin grev kararı, başta sinir ve kronik ilaçlar olmak üzere çoğu ilacın aylardır eczanelerde bulunamamasına kadar varan ilaç krizi nedeniyle alındı.
Lübnan Merkez Bankası’nın bu yılın sonundan sonra yakıt, buğday ve ilacı sübvanse etmeye devam edemeyeceğine dair beyanının neden olduğu panik Lübnanlıları ilaç stoklamaya sevk etti. 
Lübnan Merkez Bankası’nın ithalat şirketlerine resmi döviz kuruna dayalı ithalat kredisi açma amaçlı mekanizmasının yavaş hareket etmesi de sorunu kötüleştirdi.
Eczane sahipleri, Lübnan Merkez Bankası’ndan kredi açma mekanizmasını kolaylaştırmasını talep ederken, insanları ilaç stoklamamaya çağırdı.
Lübnan Eczacılar Sendikası Başkanı Gassan el-Emin, “Eczane sektörü sıkıntı çekiyor. Çok sayıda eczane kapandı ve büyük bir kısmı da kapanma yolunda ilerliyor” diyerek, ilaç krizine bir an önce bir çözüm bulunması gerektiğini söyledi.

Bavul tüccarları ve vatandaşların paniği
Şarku’l Avsat’a konuya ilişkin demeç veren Lübnan İlaç İthalatçıları Sendikası Başkanı Kerim Cabara, asıl sorunun ilaç ithalatçıları ve eczacılar arasında olduğu iddiasını reddederek şöyle konuştu;
 “Sebebi bilinen bir ilaç sıkıntısı var. Bunun sebebi, Lübnan Merkez Bankası’nın kredileri onaylaması için geçen süre nedeniyle ithalatın yavaşlaması ve vatandaşların sübvansiyon kaldırılırsa fiyatların artacağından korkarak ilacı stoklama eğilimine yönelmesi.”
Cabara’ya göre, ilaç krizinin nedenleri arasında, Lübnan pazarında hali hazırda bulunmayan ABD doları ile 3-4 katına ulaşabilecek bir fiyatla yurt dışına kaçakçılık yapmak ve satmak amacıyla eczanelerdeki ilaçları toplayan ‘bavul tüccarları’ da yer alıyor.
Kerim Cabara, vatandaşı güvence altına almak ve ona ilaca kabul edilebilir bir fiyatla erişimini garanti eden bir alternatif bulmadan önce ilaca verilen sübvansiyonu kaldırmayacağına dair güvenini yeniden sağlamak gerektiğini dile getirdi.
Sendika Başkanı ayrıca “Hiçbir vatandaşın aylık ihtiyacından fazlasını almamasını sağlayacak bir mekanizma oluşturulmalı” tavsiyesinde bulundu.

İlaçlar Irak ve Libya’ya kaçırılıyor
Ulusal Sağlık Dairesi Başkanı Dr. İsmail Sukkariye Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, yurtdışına ilaç satarak dolar elde etmek amacıyla ithalat şirketleri ve tüccarlar tarafından yapılan stoklamaya değindi.
Kaçakçılığın ana hedefinin Irak ve ondan sonra Libya olduğunu belirten Dr. Sukkariye, “Lübnan’daki fiyatının birkaç katına satılan ilaçlar çoğunlukla havayolu ile ülkeden çıkarılıyor” dedi.
İlaç kıtlığı ve sübvansiyonların kaldırılması durumunda ülkeye genellikle bavul tüccarları tarafından giren daha ucuz ama kalitesiz ilaçların piyasaya girmesi konusunda uyaran Dr. Sukkariye, Sağlık Bakanlığı’nı tüccarlar ve depoları sıkı bir şekilde izlemeye çağırdı.
Şarku’l Avsat’a konuşan bir diğer isim olan Sağlık Bakanlığı İlaç Kontrol Departmanı Başkanı Colette Raidi ise, “Bakanlık, hiçbir zaman bir eczacı, tüccar veya ithalatçı tarafından vatandaşın sağlığının istismar edilmesine izin vermeyecektir” şeklinde konuştu.
Bakanlığın, ilaç dağıtım ve satış zincirinde meydana gelen aksaklıkları önlemek ve herhangi bir ihlal durumunda sorumluları tespit etmek için denetimde bulunduğunu vurgulayan Raidi konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı;
“Bakanlık 8 ay önce kriz başladığında çeşitli kararlar aldı. Bunlar; yerel olarak üretilen ilaçlar dışında Lübnan’dan herhangi bir ilacın ihracatının yasaklanması, bir ay boyunca seyahat edecek bir hasta için maksimum aylık üç kutu ilaç verilmesi, ilaçların eczanelere aylık ihtiyaca göre adil bir şekilde dağıtılmasının sağlanması ve kaçakçılığı önlemek için kara, deniz ve hava geçişlerinde güvenlik yetkilileriyle iletişim kurulmasıydı.”



Suriye'nin Suveyda vilayetinde çatışmalar devam ediyor

 Suriye'nin Suveyda vilayetinde düzenlenen bir protesto eylemine katılan vatandaşlar (Arşiv – Reuters)
Suriye'nin Suveyda vilayetinde düzenlenen bir protesto eylemine katılan vatandaşlar (Arşiv – Reuters)
TT

Suriye'nin Suveyda vilayetinde çatışmalar devam ediyor

 Suriye'nin Suveyda vilayetinde düzenlenen bir protesto eylemine katılan vatandaşlar (Arşiv – Reuters)
Suriye'nin Suveyda vilayetinde düzenlenen bir protesto eylemine katılan vatandaşlar (Arşiv – Reuters)

Suriyeli bir kaynak, Hikmet el-Hicri’ye bağlı güçlerin, Suveyda vilayetinin batı kırsalında yer alan kamu güvenlik birliklerine yönelik saldırılarını üçüncü gününde de sürdürdüğünü bildirdi.

Adının açıklanmasını istemeyen kaynak, Alman haber ajansı DPA’ya yaptığı açıklamada, “Kanun dışı gruplar ya da Hikmet el-Hicri’ye bağlı ‘Ulusal Muhafızlar’ adıyla bilinen unsurlar, dün akşam kamu güvenliği noktalarına saldırı düzenledi” dedi.

Kaynak, “Kanun dışı unsurlarla çıkan çatışmalarda kamu güvenliği personelinden yaralananlar oldu. Saldırganlar arasında ölü ve yaralılar bulundu, silahlı kişileri taşıyan bir araç imha edildi” ifadelerini kullandı.

Aynı kaynak, kamu güvenliği güçlerinin amacının bölgenin istikrarını sağlamak ve halkın geri dönüşünü kolaylaştırmak olduğunu vurgulayarak, “Ancak bu unsurların tekrar eden saldırıları ve roketli bombardımanı, sivillerin geri dönmesini engellediği gibi, zeytin hasadı yapan çiftçileri dahi hedef aldı” diye konuştu.

Dera’nın doğu kırsalındaki yerel bir kaynak, el-Hicri’ye bağlı silahlı unsurları taşıyan bir aracın roketle vurulduğunu, saldırıda çok sayıda kişinin öldüğünü ve yaralandığını, aracın ise tamamen tahrip olduğunu açıkladı.

Suveyda içinden gelen bilgilerde, vilayetin batı kırsalında kamu güvenliği güçlerine yönelik saldırıda en az 5 Dürzi militanın öldüğü, 10’dan fazla militanın da yaralandığı, kamu güvenliği personelinin öldürüldüğü iddiaların ise ‘el-Hicri’ye bağlı güçlerin moralini yükseltmeyi amaçlayan asılsız bilgiler’ olduğu belirtildi.

Suveyda Valisi Mustafa el-Bekkur, Telegram hesabından yaptığı açıklamada, “Değerli Suveyda halkı, bugün bazı disiplinsiz silahlı grupların, Suveyda’nın batı ve kuzey kırsalında güvenlik ve istikrarı sarsma girişimiyle, çatışma çözme noktalarına ve iç güvenlik güçlerine saldırdığı bilgisini aldık. Bu eylemler, yalnızca kişisel çıkarlara ve kaos ile yağma eğilimine işaret ediyor; vilayetn değerleriyle ve halkının ahlakıyla bağdaşmıyor” ifadelerini kullandı.

Bekkur açıklamasını şu sözlerle sürdürdü: “Sizi bu tür uygulamalara karşı durmaya, halkın güvenliğiyle oynayan ya da insanların kaderini istismar etmeye çalışan herkesi engellemeye çağırıyoruz. Güvenlik ve istikrar ortak sorumluluktur; toplumu korumak her onurlu bireyin görevidir. Çıkar peşinde koşanlara sesleniyorum: Yeter artık. Ülke sizin hayallerinizden büyüktür ve Suveyda halkı, yıkıcı projelerinize kanmayacak kadar basiretlidir.”

Suveyda Emniyet Müdürü Süleyman Abdulbaki de sosyal medya paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Çeteler ve milisler, üçüncü gününde de iç güvenlik güçlerinin bulunduğu noktaları hedef almaya devam ediyor… Vilayetteki iç güvenlik komutanlığından talimat net: Ateş geldiği yer tespit edilip görüntülendikten ve ihlal belgelenip doğrulandıktan sonra yalnızca kaynaklara karşılık verilecektir.”

Paylaşımında, sivillere ve ‘toprağını ve namusunu savunmayı amaç edinen şerefli gruplara’ seslenen Abdulbaki, “Güvenlik güçlerinin ihlal gerçekleştirdiği ya da sizi hedef aldığı yönündeki söylenti ve yalanlara kapılmayın. Bu haberler asılsızdır ve nerede çatışma yaşanırsa tamamen bilgimiz dahilindedir. İç güvenlik güçleri, sivillerin güvenliğini korumak, gerginliği artırmamak ve istikrarı sağlamak için çalışmaktadır. Suriye devleti dışında ne bizim ne de sizin için güvenlik ve istikrarın garantisi yoktur. Halkımıza defalarca söyledik: Kan, kanı çeker; fitne ise öldürmekten beterdir. Bizim elimiz her zaman onurlu insanlara açıktır” ifadelerini kullandı.

Suveyda’daki Ulusal Muhafızlar’a yakın sosyal medya sayfalarında yer alan paylaşımlarda, Suveyda’nın batı kırsalında şiddetli çatışmaların yaşandığı bildirildi. Paylaşımlara göre, geçici hükümete bağlı kamu güvenliği güçleri, insansız hava araçları (İHA), orta menzilli silahlar ve havan topları kullanarak el-Mecdel köyünü hedef aldı ve komşu köylere doğru yeni cepheler açmaya çalıştı. Bu durumun, el-Mecdel köyüne yönelik bir baskın girişimini hedefleyen tehlikeli bir tırmanış olduğu öne sürüldü.

Aynı kaynaklar, Ulusal Muhafızlar’ın bölgeye takviye gönderdiğini ve el-Mecdel çevresinde bir saatten fazla süren ateş noktalarına karşılık verdiğini aktardı.

Suriye hükümet güçlerinin Suveyda’nın batı ve kuzey kırsalında kontrolü elinde tuttuğu, yerel güçlerin ise Suveyda kent merkezi ile vilayetin güney ve doğu kırsalını denetiminde bulundurduğu belirtildi.


Gazze'deki Nasır Hastanesi, ateşkes anlaşması kapsamında 15 Filistinlinin cenazesinin teslim alındığını açıkladı

İsrail ordusu tarafından şehit edilen 40 Filistinlinin cenazeleri, Sivil Savunma ve Sağlık Bakanlığı'na bağlı bazı çalışanların katılımıyla Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta toprağa verilmek üzere hazırlanan Nasır Hastanesi önünde, (DPA)
İsrail ordusu tarafından şehit edilen 40 Filistinlinin cenazeleri, Sivil Savunma ve Sağlık Bakanlığı'na bağlı bazı çalışanların katılımıyla Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta toprağa verilmek üzere hazırlanan Nasır Hastanesi önünde, (DPA)
TT

Gazze'deki Nasır Hastanesi, ateşkes anlaşması kapsamında 15 Filistinlinin cenazesinin teslim alındığını açıkladı

İsrail ordusu tarafından şehit edilen 40 Filistinlinin cenazeleri, Sivil Savunma ve Sağlık Bakanlığı'na bağlı bazı çalışanların katılımıyla Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta toprağa verilmek üzere hazırlanan Nasır Hastanesi önünde, (DPA)
İsrail ordusu tarafından şehit edilen 40 Filistinlinin cenazeleri, Sivil Savunma ve Sağlık Bakanlığı'na bağlı bazı çalışanların katılımıyla Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta toprağa verilmek üzere hazırlanan Nasır Hastanesi önünde, (DPA)

Gazze Şeridi'ndeki Nasır Hastanesi, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail'den 15 Filistinlinin cenazesini aldığını duyurdu.

İsrail'in Gazze ateşkesi ve esir takası kapsamında serbest bıraktığı Filistinlilere Bureyc mülteci kampında cenaze töreni düzenlendi (AFP)İsrail'in Gazze ateşkesi ve esir takası kapsamında serbest bıraktığı Filistinlilere Bureyc mülteci kampında cenaze töreni düzenlendi (AFP)

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan hastane, yaptığı açıklamada, "Ceset değişim anlaşmasının 13. grubu kapsamında 15 Filistinli şehidin cenazesi Nasır Tıp Kompleksi'ne ulaştı. Teslim alınan cenaze sayısı 330'a ulaştı" ifadelerini kullandı.

İsrail, perşembe günü Gazze'de öldürülen bir rehinenin kalıntılarını teslim aldı ve bugün de on beş cesedi teslim etti.


İsrail, Rubio'nun Batı Şeria'daki şiddete yönelik eleştirilerinden endişe duyuyor

Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Salfit yakınlarındaki Deyr İstiya köyündeki El-Hacı Hamida Camii'ne yerleşimcilerin dün verdiği zararı inceliyor (AFP).
Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Salfit yakınlarındaki Deyr İstiya köyündeki El-Hacı Hamida Camii'ne yerleşimcilerin dün verdiği zararı inceliyor (AFP).
TT

İsrail, Rubio'nun Batı Şeria'daki şiddete yönelik eleştirilerinden endişe duyuyor

Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Salfit yakınlarındaki Deyr İstiya köyündeki El-Hacı Hamida Camii'ne yerleşimcilerin dün verdiği zararı inceliyor (AFP).
Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Salfit yakınlarındaki Deyr İstiya köyündeki El-Hacı Hamida Camii'ne yerleşimcilerin dün verdiği zararı inceliyor (AFP).

İsrail'in açıklamaları ve eylemleri, Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Batı Şeria'daki yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik ölümcül saldırılarını eleştirmesinin ardından, mevcut ABD yönetimi içinde nadir görülen bir tutuma ilişkin endişeleri ortaya koydu.

Rubio, bu saldırıların Başkan Donald Trump'ın Gazze savaşını sona erdirme planını baltalayabileceği korkusunu ifade ederken yumuşak bir dil kullansa da İsrail hükümet çevreleri bunları "endişe kaynağı olarak değerlendirdi ve yerleşimlere karşı sert bir tutuma dönüşmelerini önlemek için çaba gösterilmesi gerektiğini" belirtti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail'in 12. Kanalından aktardığına göre siyasi bir kaynak dün yaptığı açıklamada, "İsrail, Gazze'deki küçük ayrıntılara odaklanma yaklaşımından vazgeçmeli" ifadesini kullandı.

Yerleşimci saldırıları dün de devam etti. Yerleşimciler, işgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyinde bulunan Salfit'in batısında, Deyr İstiya ve Kafr Haris kasabaları arasında bulunan Hacı Hamida Camii'ne saldırdı. Caminin bazı kısımlarını ateşe verdiler ve duvarlarına ırkçı sloganlar yazdılar.

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, caminin bulunduğu yeri araştırmak üzere asker gönderdiğini ancak herhangi bir şüpheliyi tespit edemediğini, "olayı İsrail polisi ve güvenlik güçlerine ilettiklerini" ifade etti.