Yangın felaketi Suriye’nin kıyı kesimini küle çevirdi

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed'in eşi Esma, yangın bölgelerini ziyaret etti. (Suriye Devlet Başkanlığı)
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed'in eşi Esma, yangın bölgelerini ziyaret etti. (Suriye Devlet Başkanlığı)
TT

Yangın felaketi Suriye’nin kıyı kesimini küle çevirdi

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed'in eşi Esma, yangın bölgelerini ziyaret etti. (Suriye Devlet Başkanlığı)
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed'in eşi Esma, yangın bölgelerini ziyaret etti. (Suriye Devlet Başkanlığı)

Suriye itfaiye ekiplerinin ülkenin kıyılarında on yıllardır meydana gelen en kötü yangın dalgasını kontrol altına aldıktan bir hafta sonra, Lazkiye'nin güneyinde, el-Kardaha'yı çevreleyen tüm dağ sırtlarında kül rengi hakim oldu. Köylüler, Kardaha kentinin Bisut kasabasında, küçük bir tepenin üzerinde, mütevazı evlerinin önündeki kül olmuş zeytinliklerine ve ateşin tahrip ettiği yüzlerce dönümlük çam ve servi ağaçlarına üzüntüyle bakıyorlar. Yerel halk, uğradıkları zararı devlet çalışanlarına ayrıntılı olarak yazdırıyorlar. Görevliler ise küle dönen bu topraklara ilgisiz. Çiftçiler kendilerine mali destek veya yardım verilmesini umuyorlar.
Köylüler tek geçim kaynaklarının kaybıyla yaşadıkları büyük sıkıntıyı gizlemiyorlar. Şam'dan köyüne dönerek yangını söndürme çalışmalarına katılan kadir yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Bu gerçek bir trajedi. Ben memurun ve yangın söndürme çalışmalarına katılmak borç para almak zorunda kaldım. Bütün bir zeytinliği kaybettik. Bu köydeki tüm insanlar yangın felaketinden zarar gördü.”
Lazkiye Tarım Müdürlüğü 7 bin 190 hektar alanın yangından zarar gördüğü tahmininde bulundu. Yangında 1,1 milyon zeytin, 200 bin narenciye, 3 bin elma ve 44 bin farklı meyve ağacı küle döndü.
Sivil yardımlar felaketin ardından Kardaha’nın köylerine ulaşmaya başladı. STK'lar, Sosyal İşler Bakanlığı ile iş birliği içinde şeker ve pirinç gibi gıda maddelerini tırlarla taşıyor.. Hükümet yaklaşık 150 köy ve kasabaya 10 milyon lira  (köy başına 4 bin dolar) vermeyi planladı.  Söz konusu yardımlar, kayıpların tazmininden daha çok manevi destek olarak görünüyor.
Lazkiye'nin kuzeyindeki Belveran ve Umm el-Tuyur köylerinde çıkan yangın geniş arazileri yok etti. Birçok köylü sahip olduğu her şeyi kaybetmenin şokunu yaşıyor. Yangın nedeniyle bu bölgelerdeki tatil beldeleri de siyaha döndü.  Bölgenin ünlü restoranlarından birinde çalışan Mahmud duruma dair şunları söyledi:
 "Bu bölgede insanlar sadece iki günde on binlerce ağacını kaybetti. Yangını söndürmek için büyük bir çaba sarf ettik ama boşuna. Yangın 20-30 yıllık ağaçları, özellikle zeytinleri ve turunçgilleri yok etti. Önemli olan bu alanların yeşile dönmesi ve bunun kısa sürede olacağından şüpheliyim. Ateşi ağaç dallarıyla söndürmeye çalışıyorduk. Çünkü günlük kullanım ihtiyacımız için bile su yok. Bu durumda yangını nasıl söndürürüz?”
Tazminat verileceği yönündeki vaatlere güvenmediğini belirten genç adam sözlerinin devamında "Yardımdan bahsediyorlar. Bunlar hiçbir şey ifade etmeyen meblağlar” dedi. 
9 Ekim’de 65 yerde çıkan yangını kontrol altına alma çalışmalarına Suriye ordusuna ait yüzden fazla itfaiye aracı, ağır makine ve helikopter katıldı.
Diğer yandan petrol ürünlerinde yaşanan boğucu kriz nedeniyle ıssız köylerin sokaklarında kuyruklar oluştu. 40 litre benzin almak için oluşan sıranın neredeyse sonu görünmüyor. Bu durum, yollarda araç trafiğinin olmamasını da açıklıyor.
Yangında yüzlerce direk ve kilometrelerce uzunluğunda elektrik hattı yandı. Savaşın başlamasından bu yana verilen kısıtlı elektrik de kesildi.
Yıllık yağışın ortalama 1,2 bin mm olduğu bir bölgede köylülerin çoğu susuzluktan şikayetçi. Su kıtlığı, yangınla mücadele çalışmalarını da zorlaştırdı.



Tunus’ta adaletsizliğe karşı ve özgürlükler talebiyle protesto yürüyüşleri düzenlendi

Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
TT

Tunus’ta adaletsizliğe karşı ve özgürlükler talebiyle protesto yürüyüşleri düzenlendi

Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)

Tunus’ta çoğunluğu gençlerden oluşan protestocular, sivil toplum örgütleri, aktivistler ve bağımsız siyasetçiler dün, ‘adaletsizliğe karşı’ ve özgürlük talepleriyle bir yürüyüşe katıldı. Yürüyüş, İnsan Hakları Meydanı’ndan başlayarak başkentin merkezindeki 5. Muhammed Caddesi’ni geçerek devam etti.

Protesto yürüyüşü, Tunus’un güneyindeki Gabes'te çevre kirliliğine karşı geniş kapsamlı protestoların, sektörel grevlerin ve ‘devlet güvenliğine karşı komplo kurmak’ suçlamasıyla hapiste tutulan politikacılar için uzaktan yapılan duruşmalara tepki olarak düzenlendi.

Bu durum, gazetecilerin yargılanması, sivil toplum kuruluşlarının ve basın kuruluşlarının faaliyetlerinin dondurulmasına ilişkin mahkeme kararları, vergi denetim kampanyası ve siyasi partilerin faaliyetlerinde önemli bir düşüşün yaşandığı bir dönemde ortaya çıktı.

Protesto yürüyüşü organizatörlerinden oluşan komisyonun sözcüsü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Amacımız safları birleştirmek. Bildiğiniz gibi, bugün iklim zorlu. Adaletsizliği durdurmayı ve ülkenin uçuruma sürüklenmesini önlemeyi amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Protestolar sırasında göstericiler “Özgürlük, özgürlük, polis devleti bitti” ve “İş, özgürlük, ulusal onur” sloganları attılar. Göstericiler ayrıca üzerinde ‘Sadece adaletsizlik ve tehditleri bilen bir başkan! Halkın ve halkın isteklerinden uzaklaşan yolun nereye gidiyor?’ yazan büyük bir pankart açtılar.

Muhalefet kanadından Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Riyad Şuaybi, Alman Basın Ajansı DPA’ya yaptığı açıklamada, “Ulusal sahnede yaşanan çok yönlü siyasi, sosyal ve çevresel gelişmeler çerçevesinde, bu yürüyüş, beş yıldan fazla bir süredir durmuş olan demokrasi ve kalkınma sürecinin yeniden başlatılması hedefine ilişkin gerçek bir ulusal konsensüsü ifade ediyor” dedi.

Bu hareket, sokakta yetkililer ile Tunus'un en büyük sendikası olan Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT) da dahil olmak üzere çeşitli parti ve örgütlerden muhalefet kanadındaki gruplar arasındaki gerginliğin bir göstergesi olarak görülüyor.

Paris'te yaşayan Tunuslu muhalif siyasetçi ve Fransa'daki Tunuslular Demokratik Derneği Başkanı Tarık Tukabri, “Siyasi partilerin genel sekreterlerinin çoğu bugün hapiste. Siyasi görüşleri ne olursa olsun, kamu özgürlüklerini savunmak ve onların serbest bırakılmasını talep etmek önemli” ifadelerini kullandı. Tukabri, “Siyasi ve demokratik hayata dönmemiz, partilerin ve sivil toplumun rolünü yeniden tesis etmemiz ve uzaktan yargılamalara son vermemiz gerekiyor” diye ekledi.

2019 yılında iktidara gelen Cumhurbaşkanı Kays Said, muhaliflerini devleti içeriden parçalamaya çalışmakla, yabancı güçlerle bağlantıları olmakla ve devlet kurumlarında yaygın şekilde yolsuzluğa neden olmakla suçluyor.

Öte yandan Adalet Bakanı Leyla Ceffal, ifade özgürlüğüne karşı davalar veya kovuşturmalar ya da hapishanelerde muhaliflere işkence uygulandığı iddialarını reddediyor. Ancak Tunus İnsan Hakları Birliği ve Tunus Gazeteciler Sendikası gibi insan hakları örgütleri, kamusal özgürlüklerde ciddi bir gerileme olduğuna işaret ederken hapishanelerde tutuklu bulunan politikacıların sağlık durumunun kötüleştiğini vurguluyor.

Yetkililer, özgürlük kısıtlamalarını kaldırmak, kamu hizmetlerini ve yaşam koşullarını iyileştirmek ve artan fiyatlarla mücadele etmek konusunda çifte baskı altında bulunuyor.

Tukabri, yaptığı açıklamada ayrıca “Bu boşluk bir an önce kapatılmalı ve vatandaşların sağlık, çevre kirliliği, barınma ve diğer alanlardaki gerçek sorunlarına çözüm bulmaya özen gösterilmeli” diye vurguladı.


Sudan’da çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne sıçradı

Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
TT

Sudan’da çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne sıçradı

Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Sudan’da Kordofan'ın kuzey bölgelerinde, özellikle stratejik öneme sahip Babnusa şehrinde şiddetli çatışmalar devam ederken çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne de sıçradı. Kuzey Eyaleti’nin yönetim şehri Dongola, Sudan ordusu ile ‘Evlad Kamari’ adıyla bilinen yerel milisler arasında patlak veren ilk çatışmaya tanık oldu. Bu olay, yerel halk arasında terör ve korku dalgasına yol açarken, çok sayıda milis öldürüldü ve liderleri ağır yaralı halde hastaneye kaldırıldı.

Öte yandan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ABD Başkanı Donald Trump'ın Sudan'daki savaşı sona erdirme isteğini memnuniyetle karşıladı. Cumartesi günü, BAE Devlet Başkanı Diplomasi Danışmanı Enver Karkaş, ‘Sudan’daki kanlı iç savaşın acilen sona erdirilmesi ve acil ateşkes’ çağrısında bulundu.

Karkaş, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamada, Sudan'ın birliğine vurgu yaparken Müslüman Kardeşler'in (İhvan-ı Müslimin) etkisinin geri dönüşünün ciddi endişe kaynağı olduğunu söyledi. Karkaş, Sudan’da çatışan her iki tarafta da ihlallere karışanların hesap vermesi gerektiğinin altını çizdi.


Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi “başbakanın görevlerini” belirledi

KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi
KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi
TT

Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi “başbakanın görevlerini” belirledi

KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi
KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi

Irak’ta Şii siyasi güçlerin ittifakı olan Koordinasyon Çerçevesi’nin başbakanlık için potansiyel adaylara ön koşullar getirmeyi kabul ettiği bildirildi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Koordinasyon Çerçevesi, Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki’ye cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve meclis başkanlığı (üç başkanlık) makamlarına atanacak isimlerle ilgili müzakereleri yürütmek üzere ‘tam yetki’ verdi.

Kaynaklara göre başbakanlık adayı Sünni ve Kürt güçler tarafından kabul edilebilir olacak ve ne Washington’ın ne de Tahran'ın hassasiyetlerini tetikleyecek. Bu da onu uzlaşı adayı haline getirecek.

Kaynaklar, adayın kimliğinin, yürütme kararlarının parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduran Şii güçlerde kalmasını sağlayan önceden belirlenmiş bir siyasi programı uyguladığı sürece Koordinasyon Çerçevesi için ‘artık bir önem teşkil etmediğini’ belirttiler.

Kaynaklar ayrıca Koordinasyon Çerçevesi komisyonunun, adaylardan Şii partilerle nüfuz mücadelesine girmemelerini ve mali kriz ile artan kamu borcunu çözmek için çalışmasını istediğini aktardı.