Dünya ülkelerinde koronavirüs: 39 milyondan fazla vaka 1,1 milyon ölüm

Maskeli bir kadın, Seul'deki bir parkta yürüyor (AP)
Maskeli bir kadın, Seul'deki bir parkta yürüyor (AP)
TT

Dünya ülkelerinde koronavirüs: 39 milyondan fazla vaka 1,1 milyon ölüm

Maskeli bir kadın, Seul'deki bir parkta yürüyor (AP)
Maskeli bir kadın, Seul'deki bir parkta yürüyor (AP)

Ocak ayında Çin’de ilk vakanın görülmesinden bu yana dünya genelinde Cuma günü itibariyle yeni tip koronavirüse (Kovid-19) bağlı olarak bir milyon 100 bin kişi hayatını kaybetti.
Reuters’ın haberine göre, dünya çapında kaydedilen toplam 39 milyon vakadan bir milyon 100 bin 56 kişi hayatını kaybetti.
ABD’de her beş vakadan birinin hayatını kaybettiği kaydedildi. Ülkede kaydedilen 8 milyon vakadan 217 bin 789’unun yaşamını yitirmesi ile salgından en çok etkilenen ülkeler arasında ilk sırada yer aldı.

İşte bazı ülkelerdeki vaka ve ölüm sayıları;
ABD: 8 milyon 10 bin 443 vaka, 217 bin 734 ölüm.
Hindistan: 7 milyon 370 bin 468 vaka ve 112 bin 161 ölüm.
Brezilya: 5 milyon 169 bin 386 vaka ve 152 bin 460 ölüm.
Rusya: 1 milyon 369 bin 313 vaka ve 23 bin 723 ölüm.
Arjantin: 949 bin 63 vaka ve 25 bin 342 ölüm.
Kolombiya: 936 bin 982 vaka ve 28 bin 457 ölüm.
İspanya: 908 bin 56 vaka, 33 bin 413 ölüm.
Peru: 859 bin 740 vaka ve 33 bin 577 ölüm.
Meksika: 834 bin 910 vaka ve 85 bin 285 ölüm.
Fransa: 809 bin 684 vaka ve 33 bin 134 ölüm.

Arap coğrafyasında vaka ve ölüm sayıları;
Irak: 420 bin 303 vaka ve 10 bin 142 ölüm.
Suudi Arabistan: 341 bin 495 vaka ve 5 bin 144 ölüm.
Fas: 163 bin 650 vaka ve 2 bin 772 ölüm.
Katar: 128 bin 992 vaka ve 222 ölüm.
Kuveyt: 114 bin 744 vaka ve 690 ölüm.
Reuters istatistikleri, sabah saat 04:00’e kadar sağlık bakanlıkları ve hükümet yetkililerinden gelen verilere dayanmaktadır.



İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Hüda Rauf

İran ile ABD arasındaki müzakereler, her iki müzakereci ve arabulucu tarafın iyimser ve olumlu açıklamalarıyla ilerleyen üç turdan sonra durdu. Dördüncü turun ertelenmesi, ABD-İran arasında geçici veya kalıcı bir anlaşmaya varılma şansı konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Donald Trump'ın göreve gelmesinden bu yana tüm göstergeler, hem İran hem de Amerikan tarafının bir anlaşma imzalamaya hazır ve niyetli olduğuna işaret etse de, şimdilik görüşmelerin üçüncü turda durmasının -ama bu geçici ve yakında dördüncü turla devam edecek gibi görünüyor- her bir tarafın istediği şeyin teknik ayrıntılarından ibaret olmayan başka nedenleri de vardı. Nitekim Washington'daki bazı taraflar İran'ın nükleer programının tamamen ortadan kaldırılmasından bahsederken, diğerleri ise sıfır zenginleştirmeden bahsediyor ve İran her ikisini de reddediyor.

Trump yönetiminin İran ile müzakerelerdeki temsilcisi Steve Witkoff, Tahran'ın uranyumu yüzde 3.67 oranında zenginleştirme hakkı olduğunu söylese de, ertesi gün İran'ın uranyum zenginleştirmemesi gerektiğini açıkladı. Ardından Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın uranyum zenginleştiren tek nükleer olmayan ülke olmak istediğini söyledi.

Öte yandan İran'ın yüzde 3.67 oranında uranyum zenginleştirme imkânına sahip olması durumunda bu oranın barışçıl amaçlarla uyumlu olmadığı belirtiliyor. Zira birkaç hafta içinde yüzde 20, sonra yüzde 60 ve en sonunda da yüzde 90 zenginleştirme oranına ulaşabilir ki bu da silah üretmek için gereken oran.

Her iki taraftan gelen belirsiz açıklamalara rağmen İran ve Washington'un çok yakında bir anlaşmaya varma noktasında olduğu kesin. Ancak görüşmelerdeki duraklamanın bölgesel bir başka gelişmeyle bağlantılı olduğu anlaşılıyor. İran'da Recai Limanı’nda ağır kayıplara yol açan ve etkileri halen devam eden bir patlama meydana gelirken, Husilerin İsrail hedeflerine yönelik saldırısı gerçekleşti. Husilere ait bir insansız hava aracı İsrail'deki enerji merkezini çevreleyen köprünün yakınına düşerek geniş çaplı bir hasara yol açtı. İsrail güvenlik birimlerinin yaptığı değerlendirmelerde, Husilerin Ben Gurion Havalimanı'na yeni tip bir füze fırlattığı belirtiliyor. Saldırı üzerine İsrail, İran’ı hedef alma ve eleştirme bahanesi bulma fırsatını kaçırmayarak, Tahran’ı Husi saldırısının arkasında olmakla suçladı.

İran'ın yıllardır Husilere askeri, mali ve lojistik destek sağladığı biliniyor. Ancak İsrail, bu olayı İran'ı eleştirmek ve Washington ile yürüttüğü müzakereler kapsamında ona baskı yapmak için kullandı. Öte yandan İran da Husi saldırılarını, Washington'u Kızıldeniz'deki saldırıları durdurmaları için Husileri etkileme gücüne sahip olduğuna ikna etmek amacıyla kullanıyor ve bu, İran'ın bilinen meseleleri birbirine bağlama politikasıyla örtüşüyor.

Daha sonra üçüncü tur görüşmelerin ardından müzakereler durdu, ama dördüncü tur görüşmeler yakın. Trump da Husiler ile Kızıldeniz'de ABD gemilerine yönelik saldırıların durdurulması ve ABD’nin Yemen'deki Husilere yönelik saldırılarının durması konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurdu.

Bilhassa saldırılardan zarar gören Mısır ve Suudi Arabistan gibi Kızıldeniz'e kıyısı olan bölge ülkeleri olduğu için, iki taraf arasındaki saldırıların durması, bölgede sükunetin sağlanması ve gerginliğin azalması için olumlu bir gösterge. Suudi Arabistan, Yemen'de gerginliğin azaltılması ve Yemen krizinin barışçıl bir şekilde çözülmesi amacıyla bu anlaşmaya mutlaka destek verecektir. Ancak anlaşma diğer yandan, Trump'ın övünebileceği herhangi bir başarı elde etmek isteyen Washington'a baskı yaparak, İran ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda birbirlerini nasıl kullandıklarını da ortaya koydu.

Kaldı ki Washington ile Husiler arasındaki anlaşmaya ilişkin soru işaretleri de gündemde; anlaşma Trump'ın bölge ziyareti bitene kadar geçici mi olacak, yoksa devam mı edecek? Yemenli isyancılar sadece İsrail gemilerine saldırmaya devam ederse ne olacak? Bu durum İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının durmasına yol açacak mı? Tüm bunlar önümüzdeki ziyaretten sonra cevapları daha da netleşebilecek sorular.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İran, İsrail ve Husiler, mevcut süreçte çıkarlarını korumak için Amerikan rolünü kullanmayı, ondan faydalanmayı başardılar. Ancak gelişmeler henüz şekillenme aşamasında ve bunların kısa sürede çökecek geçici düzenlemelerle mi yoksa daha uzun süre devam edecek düzenlemelerle mi sonuçlanacağı belirsiz.