Cezayir, Fas'taki Libya diyaloğunu neden görmezden geldi?

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Trablus’ta yaşanan krizlere çözüm sağlamak için Tunus’ta düzenlenecek oturumları memnuniyetle karşıladı

Fas'ın Bouznika şehrinde Libya diyaloğu gerçekleştirildi (Getty)
Fas'ın Bouznika şehrinde Libya diyaloğu gerçekleştirildi (Getty)
TT

Cezayir, Fas'taki Libya diyaloğunu neden görmezden geldi?

Fas'ın Bouznika şehrinde Libya diyaloğu gerçekleştirildi (Getty)
Fas'ın Bouznika şehrinde Libya diyaloğu gerçekleştirildi (Getty)

Ali Yahya
Cezayir, Fas'ın Bouznika şehrinde gerçekleştirilen Libya diyaloğuna dair dikkat çekici umursamazlığının aksine, Tunus'ta Libyalılar arasında yapılması planlanan diyalog oturumlarını memnuniyetle karşıladı. Bu umursamazlık, Libya krizini Cezayir ile Fas arasındaki bölgesel liderlik rekabeti kapsamında ciddi bir konuya dönüştürdü.

Tunus’taki diyaloğa dair memnuniyet
Tunuslu mevkidaşı Kays Said ile telefon görüşmesinde bulunan Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Libya krizine çözüm sağlamak için önümüzdeki Kasım ayında Tunus’ta düzenlenecek olan oturumları memnuniyetle karşıladı. Aynı zamanda ülkesinin her zaman Tunus'un yanında olduğunu vurguladı.
Cezayir cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Cezayir'in Libya krizine yönelik tutumunun sabit ve net olduğunu, Libya halkının iradesinin baz alınacağı barışçıl ve siyasi bir çözümün benimsenmesi gerektiğini ifade etti. Tunus’un Birleşmiş Milletler himayesindeki diyaloğa yapacağı ev sahipliğini tebrik eden Cezayir, Trablus Büyükelçisi Malik Hicazi’nin açıklamaları vesilesiyle, söz konusu diyaloğa katılma arzusunu dile getirdi. Hicazi, bu açıklamaları Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Dışişleri Bakanı Muhammed Seyyale ile toplantısı sırasında gerçekleştirdi.

Bouznika'daki oturumlar bir yana
Bazı taraflar, Cezayir'in Fas'ın Bouznika şehrinde düzenlenen Libya diyaloğu oturumlarına yönelik tutumunda bir soğukluk olduğunu kaydetti; Cezayirli yetkililerin bu görüşmelerden bahsetmediği, Kahire diyaloğunda da aynı tutumun gösterildiği bildirildi. Ancak Cezayir’in bu sessizliği, Fas ile arasındaki gerilimden ziyade Libya krizini çözme çabalarına olan müdahalesizliğinden kaynaklanıyor.
Diğer yandan, Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita, Libyalılara diyaloğu sürdürme yolunda başka arabulucular bulmaya çalışarak enerjilerini boşa harcamama, masadaki sorunlara çözüm bulmaya odaklanma çağrısında bulundu. Burita, “Dış müdahaleler, meseleleri karmaşık bir hale getiriyor. Zirâ Libya, bugün maalesef diğer ülkelerin elindeki siyasi kumar haline geldi” ifadelerine başvurdu.

Libyalıları canlandırmak
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Hukuk ve Siyaset Bilimi Profesörü Mebruk Kahi, Cezayir için önemli olanın Libyalılara can olacak, ülkelerini himaye edecek bir çözüme ulaşmak olduğunu, girişimin nereden geleceğinin önemli olmadığını dile getirdi. Cezayir'in Bouznika’daki oturumlar hakkında yorum yapmamasının birkaç sebepten kaynaklandığını söyleyen Kahi, bunlardan en önemlisinin Fas’a bu konudaki çabalarına Cezayir tarafından müdahale edildiğini söyleme fırsatı bırakmamak olduğunu belirtti. Aynı zamanda, Bouznika'da bir araya gelenlerin sahadaki gerçek aktörler olmadığını, bunun da bu diyalogların hiçbir şey ifade etmeyeceği anlamına geldiğini dile getiren Kahi, Fas’ın Cezayir ile koordinasyon içinde olmadığını da ekledi.
Tunus'un ise Libya dosyasıyla doğrudan ilgilendiğini ve Cezayir ile koordinasyon içerisinde bulunduğunu hatırlatan Kahi, kendi topraklarında Libyalı kilit isimlere ev sahipliği yapan Tunus’un Libya krizi konusundaki çözüme yönelik yaklaşımının Cezayir’in önerdiği ile uyumlu olduğunu da vurguladı. Aynı zamanda Libya dosyası üzerinden Cezayir ile Fas arasında bir liderlik mücadelesi olduğundan söz edilemeyeceğinin altını çizdi.
Jeostratejik açıdan bakıldığında, gerçekten de Libya kriziyle doğrudan ilgisi bulunmayan Fas, Birleşik Arap Emirlikleri ve Körfez ülkelerinin aksine Berlin Konferansı’na davet edilmediği için karşı karşıya kaldığı izolasyondan kurtulmaya çalışıyor.

Tebbun’un uyarısı
Bir hafta önce Savunma Bakanlığı’nı ziyaret eden Tebbun, Libya'nın kanserin tümüne yayıldığı bir vücuda benzediğini, sakinleştiricilerle tedavi edildiğini bildirdi. Cezayir’in bu konudaki sesinin önde gelenler arasında duyulmaya başladığını, bunun da halkın meşruiyetine dönüş sayıldığını söyleyen Tebbun, tehditlerin hala mevcut olduğunu belirtti. “Berlin Konferansı’nda açıkça konuşmuştuk. Libya'da halkın kabulünü kazanan bir çözüm gerçekleşmediği taktirde, Suriye'deki duruma benzer bir felakete doğru gidiliyor” açıklamalarında bulunan Tebbun, Libya'daki çatışmanın büyük güçler arasında yaşandığına, aynı güçlerin Suriye'de de savaştığına dikkat çekti.
“Libyalı taraflar arasındaki herhangi bir kayma, ülkeyi Akdeniz’in kapılarındaki yeni bir Somali’ye dönüştürebilir” değerlendirmesinde bulunan Tebbun, yangının tüm Libya halkının katılacağı yasama seçimleriyle hızlıca söndürülmesi gerektiğinin altını çizdi.

Libya’nın şaşkınlığı
Libyalı insan hakları savunucusu Halid Buzneyn es-Sakit, Mağrip ülkelerinin Libya meselesindeki odak noktası olma girişimine şaşırdığını dile getirdi. Söz konusu ülkeler böyle bir tutum sergilerken Libya’nın istikrara kavuşmasının mümkün olmadığını dile getiren Buzneyn, açıklamalarına şu sözlerle devam etti:
“Diyalog oturumlarını kimin yöneteceği konusundaki mücadelenin bir tarafa bırakılması, Libyalılara yardım teklif edilmesi gerekiyor. Libya devletindeki zayıflığın Mısır, Tunus, Fas ve Cezayir gibi komşu ülkeler tarafından sömürülmesinin sebebi nedir? Bu ülkelerin çözüm için el ele vermesi, bölge istikrarı ve Libya devletinin egemenliğinin himaye edilmesi için anahtar görevi görmeleri, gerekiyor.”
Gözle görülmeyen en ciddi meselenin her ülkenin Libya'daki kararı kontrol altına almaya ve onunla olan ortak çıkarlarında kendine pay elde etmeye yönelik şahsi politikası olduğunu söyleyen Buzneyn, “Ülke başkanı henüz seçilmediği ve Libyalıların iradesiyle yeni bir anayasa yazılmadığı sürece bu politikaları gayrimeşru yollarla uyguladıklarını düşünüyorum. Ancak bunlar gerçekleştiğinde komşu ülkelerle yapılan anlaşmalar meşru ve kabul edilebilir olacaktır” açıklamalarında bulundu.



Hafter, AFRICOM ile güvenlik ve askeri iş birliğini görüştü

Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)
Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)
TT

Hafter, AFRICOM ile güvenlik ve askeri iş birliğini görüştü

Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)
Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)

Kahire: Halid MahmudABD Afrika Komutanlığı (AFRICOM) Komutanı General Dagvin Anderson, Libya ziyaretine devam ederek ülkenin doğusuna geçip Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ile bir araya geldi. Anderson, başkent Trablus’ta Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde Washington’un askeri kurumların birleştirilmesi ve iki tarafın katılımıyla ilk kez düzenlenecek ortak askeri tatbikatların önemine vurgu yaptığını belirtmişti.

LUO Komutanlığı dün yaptığı açıklamada, Hafter’in Bingazi’de Anderson ile yaptığı görüşmede, ikili bağların güçlendirilmesi ve askeri iş birliği konularının ele alındığını bildirdi. Görüşmede özellikle terör ve aşırılık, insan kaçakçılığı ve yasadışı göçle mücadele alanlarında koordinasyon sağlanması, ayrıca ordu birliklerinin kapasitelerini artırmaya yönelik ortak eğitim programlarının geliştirilmesi konuları değerlendirildi. Bunun yanı sıra ekonomik ve ticari alanlardaki iş birliği fırsatları da görüşüldü.

Toplantıda Hafter, Libya ile ABD arasında çeşitli alanlardaki özel ortaklık ilişkilerini övdü.

Hafter’in ofisi, Anderson’un görüşmede taraflar arasındaki ilişkilerin derinliğine vurgu yaptığını ve ordunun, Libya’da güvenlik ve istikrarı artırmadaki başlıca rolünün bölge üzerinde olumlu etkileri olduğunu ifade ettiğini aktardı.

acdfgt
AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson, pazartesi günü Trablus'ta Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed el-Haddad ile bir araya geldi. (ABD Büyükelçiliği)

Anderson, Trablus’ta UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile yaptığı görüşmede, ikili güvenlik iş birliğinin güçlendirilmesi, bölgesel istikrarın sağlanması ve ABD’nin Libya ordusunun birleştirilmesine yönelik çabalarının desteklenmesi konularını ele aldı. Anderson, birleşik, egemen ve istikrarlı bir Libya’nın ABD ve diğer ortaklarla ekonomik iş birliğini artıracağını ve bunun Libya halkının yararına olacağını vurguladı.

ABD Büyükelçiliği, resmi X hesabından yaptığı açıklamada, Anderson’un Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed el-Haddad ve Savunma Bakan Vekili Tuğgeneral Abdusselam ez-Zubi ile ayrı ayrı toplantılar yaptığını bildirdi. Toplantılarda, ortak askeri iş birliğinin genişletilmesi, Libya güvenlik güçlerinin profesyonelliğinin artırılması ve Libya’nın askeri kurumları birleştirme çabaları ele alındı. Anderson ayrıca, AFRICOM tarafından nisan ayında Sirte’de düzenlenecek Flintlock 26 tatbikatının, ülke genelindeki Libya güçlerini Afrika ve Avrupa’daki ortaklarla bir araya getirerek terör ve diğer tehditlere karşı kapasitelerini güçlendireceğini belirtti. Anderson, ABD’nin, Libya’nın bölünmüşlükleri aşarak güvenlik güçlerini birleştirme çabalarını desteklemeye devam edeceğini de taahhüt etti.

gty
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, belediye başkanlarıyla bir araya geldi. (UBH)

Diğer yandan Dibeybe, pazartesi akşamı belediye başkanlarıyla yaptığı toplantıda, yürütülen projelerde belirlenen takvimlere uyulmasının ve uygulamaların yüksek verimlilikle takip edilmesinin önemine vurgu yaptı. Dibeybe, bunun vatandaşların yaşamına olumlu yansıyacağını ve hükümetin kalkınma hedeflerine ulaşmasını sağlayacağını belirtti.

Dibeybe, toplantıda ayrıca yeni projelerin uygulanması talimatını verdi; bunların başında okul inşaatları yer alıyor. Yürütme birimlerinin başkanlarına, salı günü itibarıyla belediyelerle doğrudan toplantılar yaparak projelerin ilerleyişini takip etmeleri ve planlanan şekilde uygulanmasını sağlamaları talimatı verildi.

Toplantıya katılanların, hükümetin kalkınma ve hizmet dosyalarını yönetme çabalarını tam olarak desteklediğini, hükümet yaklaşımına bağlı kalacaklarını ve projelere desteğin süreceğini ilettikleri aktarıldı. Bu tutumun, vatandaşlara sunulan hizmetlerin iyileştirilmesine ve tüm sektörlerde yerel kalkınmanın güçlendirilmesine katkı sağlayacağı vurgulandı.

rtt
Önceki belediye seçim kampanyasından (Libya Yüksek Seçim Komisyonu)

Öte yandan Libya Yüksek Seçim Komisyonu, belediye meclisi seçimlerinin üçüncü aşamasının oylamasını bu ayın 13’ünde gerçekleştirme tarihini açıkladı. Bu aşama, ağırlıklı olarak ülkenin doğu ve güney bölgelerinde yer alan dokuz belediyeyi kapsıyor.

Yüksek Seçim Komisyonu, şu ana kadar 120 belediye meclisinden 60’ının seçimlerini tamamladı. Kalan belediyelerdeki seçimleri ise önümüzdeki yıl içinde tamamlamayı planlıyor.


Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

TT

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Amerikan yönetimi Sudan’daki çatışmanın taraflarına ülkedeki savaşı durdurmaya yönelik bir yol haritasını kabul ettirmeye çalışırken, ABD ve Sudanlı kaynaklar, Port Sudan yönetiminin Rusya’dan silah desteği almak için Moskova ile temas kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Port Sudan, gelişmiş silahlar karşılığında Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma imkânı ve maden ile altın yatırımları teklif etti. Bu durum, Sudan’daki savaşın, küresel ölçekte kritik öneme sahip deniz geçişlerinden birinde, ABD baskıları ile Rusya’nın cazip teklifleri arasında daha geniş bir güç mücadelesine dönüşmesi riskini artırıyor.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, ABD’nin Sudan’da ateşkes için hazırladığı yeni öneriye ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya çıktı. Teklifin, İslamcı akım ve Müslüman Kardeşler’i dışarıda bırakan, askeri, insani ve siyasi alanları kapsayan üç paralel yol haritası içerdiği belirtildi.

Rusya için deniz üssü ve altın

ABD’nin yoğun diplomatik girişimleri sürerken, Wall Street Journal dün yayımladığı haberinde, geçici başkent olarak Port Sudan’ı kullanan hükümetin Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma ve maden ile altın alanlarında yatırım yapma teklifinde bulunduğunu aktardı. Habere göre bu teklif, Sudan ordusunun Rusya’dan gelişmiş silahlarla yeniden donatılması karşılığında yapıldı.

fvbg
Kızıldeniz'deki Port Sudan limanı (Getty Images)

Gazetenin adını vermediği Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Sudan’ın Rusya’ya ilettiği teklif, 25 yıllık bir anlaşmayı kapsıyor. Buna göre Rusya, Port Sudan Limanı’nda veya Kızıldeniz kıyısındaki başka bir deniz tesisinde, aralarında nükleer güçle çalışan savaş gemilerinin de bulunduğu dört deniz unsurunu ve en fazla 300 askeri konuşlandırabilecek.

Amerikan gazetesi, böyle bir üssün Rusya’ya Süveyş Kanalı üzerinden geçen ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan deniz hattını izleme imkânı vereceğine dikkat çekti.

ABD uyarısı

Gazete ayrıca, üst düzey bir ABD yetkilisinin, Port Sudan ya da Libya’da kurulacak bir Rus askeri üssünün Moskova’nın güç kullanma kapasitesini artırabileceği ve daha az kısıtlamayla hareket etmesine yol açabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Emekli Tümgeneral Mark Hicks’in değerlendirmesine göre ise böyle bir deniz üssü, Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirecek ve bölgedeki nüfuz alanını genişletecek.

fv
Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Bu gelişme, Port Sudan’daki askeri yönetimin yeni silah kaynakları arayışını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. Gazetenin adını açıklamadığı bir Sudanlı yetkili, ülkenin gelişmiş silah sistemlerine ve hava savunma kapasitesine ihtiyaç duyduğunu, ancak bu tür bir anlaşmanın ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorun yaratabileceğini belirtti.

Gazetenin değerlendirmesine göre Washington, savaşı durduracak ve sivil yönetime geçiş sürecini başlatacak bir yol haritasına odaklanırken, Port Sudan yönetimi ise Rusya ile yakınlaşmanın getireceği askeri ve ekonomik kazanımları önceliklendiriyor.

Ateşkes ve uluslararası mekanizma

Bu çerçevede, ABD’nin Sudan’da ateşkese yönelik yeni önerisine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Al Arabiya’ya konuşan kaynaklar, teklifin askeri, insani ve siyasi başlıklardan oluşan üç paralel süreci kapsadığını ve İslamcı akım ile Müslüman Kardeşler’in bu süreç dışında tutulduğunu aktardı.

Mısır kaynaklarına dayandırılan habere göre, askeri başlık, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkesi öngörüyor. Buna göre ateşkesten sonra geniş ölçekli bir insani operasyon başlatılacak, yardım kuruluşlarının erişimi sağlanacak ve temel hizmetler yeniden tesis edilecek. Ayrıca ateşkesi denetlemek üzere, sahada gözetim mekanizmalarına sahip bir uluslararası komite kurulması planlanıyor. Bu komite, insani koridorların güvenliğini sağlamak, sivilleri korumak ve olası ihlalleri takip etmekle görevlendirilecek.

cdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos (AFP)

İnsani sürecin başarısı, ateşkesin kalıcılığına ve yardımın ülke geneline etkin biçimde ulaşmasına bağlanıyor. Buna göre sağlam bir ateşkes, insani operasyonların başlaması için temel koşul olacak; bu da yardım ekiplerinin erişimini kolaylaştırarak yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin güvenli dönüşü için gerekli ortamın hazırlanmasına katkı sağlayacak.

Siyasi sürece ilişkin öneri ise eski rejim mensupları ve İslamcılar hariç, sivil güçlerin öncülüğünde bir geçiş süreci öngörüyor. Bu süreç, ordunun ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ateşkese onay vermesiyle eş zamanlı olarak başlayacak ve savaşın sonlandırılmasına giden yolun ilk adımını oluşturacak.

Askeri alanda kapsamlı reform

Yol haritası ayrıca kapsamlı bir askeri reform sürecini de içeriyor. Buna göre Sudan İslami Hareketi ve Müslüman Kardeşler çizgisine yakın isimlerin ordu ve güvenlik kurumlarından çıkarılması, silahlı grupların entegrasyonu ve iki tarafla birlikte savaşan milis yapılanmalarının tasfiyesi planlanıyor. Amaç, sivil otoriteye tabi, birleşik ve profesyonel bir ordu ile yeniden yapılandırılmış güvenlik kurumları oluşturmak. Bu süreçte karar merciinin ordu veya HDK olmayacağı özellikle vurgulanıyor.

Öte yandan, eylül ayında ABD’li arabulucu Massad Boulos tarafından sunulan planın, Sudan hükümeti ile HDK temsilcilerine ateşkes ve kapsamlı bir insani süreç önerdiği biliniyor. Ancak Boulos 25 Kasım’da her iki tarafın da plana henüz onay vermediğini açıklamıştı.

Boulos o dönemde yaptığı açıklamada, tarafların ateşkesi ‘ön koşul olmadan’ kabul etmesinin önemine dikkat çekmiş; bunun can kayıplarını azaltmak, siyasi sürecin yeniden başlamasını sağlamak ve ülkenin sivil yönetime geçişi için gerekli koşulları oluşturmak açısından kritik olduğunu ifade etmişti.


Netanyahu, ABD elçisiyle Lübnan'daki durumu görüştü

Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)
Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)
TT

Netanyahu, ABD elçisiyle Lübnan'daki durumu görüştü

Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)
Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)

Papa 14. Leo'nun uçağı Beyrut'tan ayrılır ayrılmaz İsrail'e ait insansız hava araçlarının (İHA) yeniden şehrin semalarında uçmaya başlaması, ziyarete eşlik eden sakinliğin hesaplanmış, geçici ve ziyaretle ilgili kaygılarla dayatılan bir durum olduğunu gösteriyor.

İsrail Yayın Kurumu, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın, Lübnan'a yönelik İsrail tehditleri arasında, ABD elçisi Morgan Ortagus'la, Lübnan'ın başkenti Lübnan'a yapacağı ziyaret öncesinde bir araya geldiğini bildirdi.

Ayrıca İsrail ordusu sözcüsü Avichay Adraee, "X" hesabından paylaştığı videoda, "Hizbullah"ın 121. Birimi'nin, 2020'deki Beyrut limanı patlamasıyla ilgili ipuçlarını ortaya çıkarmak üzere oldukları için Joseph Skaff, Munir Ebu Racili, Joe Bejjani ve Lokman Slim olmak üzere dört önemli Lübnanlı ismin öldürülmesinin arkasında olduğunu söyledi.

Papa Leo, liman patlamasının yaşandığı yeri ziyaret ederek, patlamada hayatını kaybedenlerin ruhları için sessizce dua etti ve kendisini gözyaşlarıyla karşılayan, ellerinde sevdiklerinin fotoğrafları olan çok sayıda vatandaşla tokalaştı.