Irak Başbakanı Kazimi, Bağdat’taki yangını söndürdü

KDP’nin Bağdat’ın merkezindeki 5’inci şube binasında çıkan yangın.
KDP’nin Bağdat’ın merkezindeki 5’inci şube binasında çıkan yangın.
TT

Irak Başbakanı Kazimi, Bağdat’taki yangını söndürdü

KDP’nin Bağdat’ın merkezindeki 5’inci şube binasında çıkan yangın.
KDP’nin Bağdat’ın merkezindeki 5’inci şube binasında çıkan yangın.

Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) Bağdat’ın merkezindeki 5’inci şube binasında çıkan yangın söndürülür söndürülmez Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi’nin önüne Selahaddin vilayetinden şok eden başka bir haber geldi. Sivil savunma birimleri, Kürt lider Mesut Barzani’nin başkanlığındaki parti binasında çıkan yangını söndürmek için çalışmalar yürütürken Selahaddin vilayeti kent merkezi Tikrit’e bağlı El-Ferhatiye bölgesinde 12 kişinin kaçırıldığı, bir saat sonra ise 8’inin cesedine ulaşıldığı haberi geldi.
Kazimi’nin ofisine sabahın erken saatlerinden gece geç vakitlere kadar Ferhatiye’deki olayla ilgili bir yandan teyit, diğer yandan yalanlama öte yandan ise tehdit telgrafları yağmaya başladı.
Kazimi, bu yılın başlarında yaşanan havalimanı olayında İranlı General Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis’in ölümünden kendisini suçlayan azılı rakiplerinin dahi onayını alarak bundan yaklaşık 5 ay önce neredeyse tam bir uzlaşı ile başbakan seçilmişti. Beklentiler “en azından halen mümkün olan her şeyin kurtarılmasına yardımcı olacağı” yöndeydi. Kazimi’nin görevi zordu ve bu durum halen devam ediyor. Hatta görevin yarı intihar olduğu değerlendirmeleri bile yapıldı.
Ülkede ihtilaflar ve siyasi mücadele bitmek bilmiyor. Ekonomik durum uçurumun kenarına gelmiş durumda. Ufukta ışık görünmüyor. Bununla birlikte Kazimi, ülkeyi uçurumun kenarından güvenli kıyılara ulaştırması beklenen böylesine önemli bir görevi kabul etmeden ve kendisini ‘yaşayan şehit’ olarak nitelemeden önce, Meclis’in onayladığı hükümet programını uygulama ve bu doğrultuda kendi iradesiyle seçtiği bakanlara güvenoyu verilmesi şartını koşmuştu.
Kazimi hükümeti geçtiğimiz aylarda diken ve krizlerle dolu bir yolda yürüdü. Hatta hükümet, Bağdat’tan başlayarak ülkenin orta ve güney kesimindeki vilayetlere yayılan gösteriler konusunda Kazimi’nin ekibinde yer alan siyasi tarafların bir kısmı tarafından eleştirildi. Zira Irak siyaseti bir kez siyasi uzlaşı ilkesi daima ise bileşenler (Şii-Kürt-Sünni) üzerinden yürüyor. Şii siyasi ve dini cephede çoğunluğun uzlaşısı olmasaydı başbakanlık koltuğuna oturamayacak olan Kazimi, kendini bir tarafta Kürt ve Sünni Arapların güvenlerinin merkezinde bulurken diğer tarafta değişim anahtarını elinde tutan ve kendi içinde bölünmüş bir yapı arz eden Şii Koalisyon’un şüphelerinin merkezine yerleşti.
KDP binasında yangın çıkması ve Tikrit’te 8 Sünni Arap’ın öldürülmesi eşzamanlı olarak gerçekleşti. Ancak her ne kadar iki olay aynı sırada meydana gelmiş olsa bile sonuçları açısından birbiriyle aynı değildir. Kürt ve Sünnilerin güvenlerini halen koruyan Kazimi, tedbir alma konusunda kendisini zor bir denklemle karşı karşıya buldu. Zira bu tedbirlerin şekli Kazimi’nin Şii kesim ile olan son bağın kopmasına neden olabilir. KDP binasının ateşe verilmesi olayının failleri meçhul değil. Nitekim Şii çevrelerden oluşan ve Rab’Allah ismini kullanan grup olayı üstlendi. Gerekçe olarak da Eski Irak Dışişleri Bakanı ve KDP’nin önde gelen yöneticilerinden Hoşyar Zebari’nin açıklamalarını gösterdiler. Haşdi Şabi ise yangınla bağlantısının bulunmadığını ve öfkesini dile getirme şekli olarak ateşe verme yöntemini benimsemediklerini duyurdu.
Fakat Selahaddin’in bir ilçesinde yaşanan El-Ferhatiye olayında tüm işaretler, eğer DEAŞ olayı üstlenmezse -ki şimdiye kadar böyle bir açıklama yapmadı- faili meçhul olarak kalacağını gösteriyor. Bununla birlikte Tikrit’teki siyasi taraflar, Güçler Birliği Koalisyonu ve bölgede faaliyet gösteren Haşdi Şabi’nin bir tugayı arasında karşılıklı suçlamalar yapılıyor.
Kazimi, Kürt yönetimin hareket özgürlüğü tanımasıyla birlikte Bağdat’taki yangını kısmi olarak söndürmeyi başardı. Çünkü Kürt yönetimi, ihtilaf ve çekişmelerin olduğu böyle bir ortamda Kazimi’nin yetki kapsamını ve sınırlarını biliyor. Kazimi, yangını söndürmesinin ertesi günü, El-Ferhatiye’de haksız yere öldürülenler için düzenlenen taziyeye katıldı. Nitekim öldürülenlerin aileleri ve siyasi temsilcileri de Kürtler gibi Kazimi’nin yetki kapsamının ve sınırlarının farkında.
Yapılan değerlendirmeler Sünnilerin ve Kürtlerin, seçim zamanı yaklaştıkça daha da karmaşıklaşan durum karşısında zor siyasi çalışmalarını sürdürmekten başka bir seçeneğe sahip olmadıkları yönünde. Zira bu seçimlerde dengelerin değişmesi istenmiyor. Her halükarda Kazimi ve onun Kürt, Sünni ve bir kısım Şii müttefiklerinin gözleri yaşananları oldukça iyi görüyor fakat elleri yetişmiyor. Onların rakibi olan Şiilerin durumu Kürt ve Sünni azınlığa göre daha iyi bir konumda. Fakat en nihayetinde iki taraf da aynı gemide yol alıyor. Gemi yan yatmış durumda ve eğer Kazimi’ye herkesi boğulmaktan kurtarması için son fırsat verilmezse iki taraf da boğulacak. Bunun için Kazimi’nin yolsuzlukla mücadeleyi sürdürmesi, ekonomik durumu iyileştirmesi, erken seçimler için uygun ortam hazırlaması ve kayıt dışı silahları kontrol altına alması gerekiyor.



Suriye: Savaş kalıntıları ve mayınlar bir ayda 24 kişinin ölümüne yol açtı

TT

Suriye: Savaş kalıntıları ve mayınlar bir ayda 24 kişinin ölümüne yol açtı

Beyaz Baretliler üyeleri Halep'te meydana gelen patlama sonucu oluşan araç yangınını kontrol altına almaya çalışıyor (Beyaz Baretliler - X)
Beyaz Baretliler üyeleri Halep'te meydana gelen patlama sonucu oluşan araç yangınını kontrol altına almaya çalışıyor (Beyaz Baretliler - X)

Suriye'de bir aydan kısa bir süre içinde savaş kalıntıları ve mayınların patlaması sonucu en az 24 kişi öldü, onlarca kişi de yaralandı.

Suriye Sivil Savunması “Beyaz Baretliler” internet sitesinde yaptığı açıklamada, sahadaki gelişmeler, Esed rejiminin çökmesi nedeniyle mayın ve patlamamış mühimmatın yaygın olduğu temas hatlarının ortadan kalkmasının ardından, savaş kalıntılarının patlamasının dramatik bir şekilde arttığını belirtti.

Şarku’l Avsat’ın DPA'dan aktardığına göre açıklamada, “Bu kalıntılar Suriyelilerin yaşamlarını tehdit ediyor ve güvenlik arayışında olan, evlerine dönen ve Suriye'nin geniş bölgelerindeki çiftliklerinde çalışan Suriyelilerin trajedisini derinleştiriyor” denildi.

Esed rejiminin geride bıraktığı dört ayrı mayının patlaması sonucu üç kişinin öldüğünü ve üç kişinin de ağır yaralandığı duyuruldu.

Sivil savunma ekiplerinin dün müdahale ettiği dört olay arasında El Bab şehrinde bir sivil polis ekibinden iki personelin öldürülmesi ve Halep'in doğu kırsalındaki Harbaşa köyünde bir mayının patlaması yer alıyor.

İdlib'in güneyindeki el Hamidiye köyünde mayın patlaması sonucu bir kişinin öldüğünü, Halep'in batı kırsalındaki Acil kasabasında mayın patlaması sonucu bir çocuğun ağır yaralandığını ve Halep'in doğusundaki Tadef şehrinde mayın patlaması sonucu iki sivilin orta derecede yaralandığı belirtildi.

Hama iline bağlı el Selamiye şehrinin doğu kırsalındaki el Kastal köyünde pazar günü meydana gelen mayın patlamasında bir sivil hayatını kaybederken, biri ağır olmak üzere iki sivil de yaralandı. Cumartesi günü Suriye'de meydana gelen dört savaş kalıntısı patlamasında ise 9'u çocuk 12 sivil yaralandı.

Sivil Savunma, 27 Kasım - 21 Aralık tarihleri arasında ekiplerinin Suriye'deki çeşitli bölgelerde savaş kalıntısı ve mayın patlaması sonucu 8'i çocuk ve bir kadın olmak üzere 20 sivilin öldüğünü ve 12'si çocuk 22 sivilin yaralandığını belgelediğini açıkladı.