İngiltere'de koronavirüs kısıtlamaları sırasında aile içi şiddet ikiye katlandı

Fotoğraf (Arşiv_İHA)
Fotoğraf (Arşiv_İHA)
TT

İngiltere'de koronavirüs kısıtlamaları sırasında aile içi şiddet ikiye katlandı

Fotoğraf (Arşiv_İHA)
Fotoğraf (Arşiv_İHA)

Koronavirüs nedeniyle İngiltere'de uygulanan ulusal kısıtlamalar sırasında aile içi şiddet ve kadın cinayetlerinin iki kat artış gösterdiği belirtildi.
İngiltere'de kadın cinayeti konusunda yıllık bir nüfus sayımı için erkekler tarafından öldürülen kadınların sayısını takip eden Londra merkezli aile içi istismar yardım kuruluşu Nia'nın Genel Müdürü olan Karen Ingala Smith, İngiltere'de Kovid-19 nedeniyle ulusal kısıtlamaların uygulandığı 23 Mart ve 12 Nisan tarihleri arasında en az 16 şüpheli aile içi şiddet ve cinayeti tespit ettiğini belirtti. Smith, İngiliz basın kuruluşu The İndependent'a yaptığı açıklamalarda hükümetin koronavirüs nedeniyle ulusal tecrit uyguladığı dönemin ilk üç haftasında İngiltere'de erkekler tarafından öldürülen kadın sayısının en az 11 yıldır görülen en yüksek sayı olduğunu söyledi.

Koronavirüs kısıtlamaları bahaneler oluşturdu
Smith, bu dönemde en az yedi kadının partnerleri veya eski partnerleri tarafından öldürüldüğünü ve üç kadının iddiaya göre babaları tarafından öldürüldüğünü tespit ettiğini belirterek, “Koronavirüs, şiddete başvuran yeni erkekler oluşturmadı. Bu adamlar daha öncede şiddetli, istismarcı ve kontrolcüydü. Koronavirüs kısıtlamaları, erkeklere bahaneler ve ek tetikleyiciler veren koşullar oluşturdu" dedi. Erkeklerin kadına yönelik şiddeti koronavirüs krizinden önce geldiğini söyleyen Smith. "Erkeklerin kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddeti, oran ne olursa olsun doğal veya kaçınılmaz olarak asla kabul etmemeliyiz" dedi
İngiltere ve Galler için şiddet mağdurlarından sorumlu komisyon üyesi Dame Vera Baird QC, 23 Mart ve 12 Nisan arasındaki cinayetleri işaret ederek “Üç haftada toplam 16 aile içi şiddet cinayetine ulaşıldı. Haftada beş cinayet meydana geldiği görünüyor. Krizin boyutu bu" ifadelerinde bulunarak çözüm alternatiflerinde bulundu. Dame Baird, perakende kuruluşlarında, tüm sipariş erişim noktalarına takılabilen kırmızı bir düğme olmasını önererek, "Böylece tehlikedeyseniz sadece sipariş ediyormuşsunuz gibi görünebilirsiniz ama aslında, bir düğmeye basıp biraz yardım alabilirsiniz. Bu sadece polisi getirir" dedi. İngiltere İçişleri Bakanı Priti Patel, mağdurlar için çevrimiçi destek hizmetlerini ve yardım hatlarını artırma sözü verdi.

Kadın cinayetleri son yıllarda artış gösteriyor
İngiltere Ulusal İstatistik Ofisi (ONS), 2018 ve 2019 döneminde 241 kadın kurban olduğunu belirterek Mart 2018'den Mart 2019'un sonuna kadar, 149 kadının 147 erkek tarafından öldürüldüğünü, partneri veya eski partneri tarafından öldürülen 80 kadın olduğunu açıkladı. Bir önceki yılın verilerine göre cinayet, kasıtsız adam öldürme ve çocuk öldürme gibi toplam kadın kurban sayısının 220'den 241'e yükseldiğini ve yüzde 27'lik bir artış olduğunu gösteren rakamlar ile Mart 2006'dan bu yana kadın cinayetlerindeki en yüksek sayı olduğu belirtildi.
Birleşik Krallık'taki kadın cinayetlerine ilişkin 2018-2019 yılları arasındaki rapora göre yaklaşık yüzde yüzde 61 kadın şimdiki veya eski erkek eşi tarafından öldürüldü. Yüzde 8 oğulları veya üvey oğulları tarafından öldürülürken, yüzde 3'ü damadı veya eski damadı tarafından öldürüldü. Kadın cinayetlerinin yalnızca yüzde 6'sı bir yabancı tarafından işlenirken, kurbanların yaklaşık üçte birinin öldürüldüğünde 18 yaşın altında bir çocuğu olduğu belirtildi.



Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
TT

Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı ve eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, BM'nin muazzam potansiyelini överken reform yapılmasının önemini vurguladı.

Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki onay oturumunda konuşan Waltz şunları söyledi: “Çin'den Rusya'ya, Avrupa'dan gelişmekte olan ülkelere kadar herkesin anlaşmazlıkları çözmek için bir araya gelebileceği bir yer olmalı. Ancak 80 yılın ardından BM, temel misyonu olan barışı sağlama görevinden uzaklaştı. BM Şartı’na ve onun temel ilkelerine geri dönmeliyiz. ‘Barışı koruma’ amacı halen önemli bir role sahip, ancak reforma da ihtiyaç var.”

Waltz, ABD'nin BM operasyonlarının yüzde 25'ini finanse ettiğini, Afrika'daki misyonların ‘milyarlarca dolara mal olduğunu ve on binlerce askeri içerdiğini’ kaydetti. Waltz, “1940'lardan bu yana var olan, yenilenmiş bir yetkisi olmayan ve görünürde bir sonu olmayan iki misyonumuz var. BM Güvenlik Konseyi'ne misyonların süresini ve maliyetlerini sınırlandırması, hedeflerini netleştirmesi ve ulus inşasına değil barışı korumaya odaklanması için baskı yapmalıyız” ifadelerini kullandı.

Waltz, Çin'le yüzleşmenin kendisi için ‘mutlak bir öncelik’ olduğunu vurguladı ve Pekin'in etkisine karşı koymak için ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte çalışma sözü verdi.

BM'de ‘antisemitizmle’ yüzleşmek

Öte yandan Waltz, BM Genel Kurulu'nun 2015-2023 yılları arasında İsrail aleyhinde 154 karar kabul ederken, diğer tüm ülkeler aleyhinde sadece 71 karar kabul ettiğine dikkat çekerek, ‘yaygın antisemitizmle’ yüzleşilmesi gerektiği çağrısında bulundu. Waltz, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) çalışanlarını 7 Ekim olaylarına karışmakla ve okullarını da ‘Yahudi karşıtı nefreti öğretmekle’ suçlayarak, ‘UNRWA'nın dağıtılması’ gerektiğini bildirdi.

Waltz, ‘İsrail ile iş yapan ABD şirketlerinin boykot edilmesi çağrısında bulunan BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese'nin yeniden atanmasının bu önyargının bir tezahürü olduğunu’ söyledi.

Suriye ‘değerlendirilmesi gereken bir fırsat’

Suriye konusunda ise Waltz, ABD için büyük bir fırsat olduğunu belirterek, önceliklerinin BM'deki müttefik ve ortaklarıyla birlikte çalışarak ‘Esed rejimini hedef alan ve İran'ın etkisini sınırlayan yaptırımları’ kaldırmak olacağını vurguladı.

Waltz, “Önümüzde değerlendirilmesi gereken bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Ancak kritik bir dönemden geçiyoruz. Bu bana Libya’yı hatırlatıyor, bir seçim yapmamız gerekiyor: Ya bu fırsatı değerlendiririz ya da Suriye kaosa sürüklenir ve bu da tüm bölgeyi beraberinde sürükleyebilir. Şu anda bu fırsat değerlendirilebilir” şeklinde konuştu.

Suriye konusunda ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve diğer yetkililerle birlikte çalışmayı dört gözle beklediğini ifade eden Waltz, “Suriye'de Libya'da yaptığımızdan daha iyisini yapmayı umuyoruz” dedi.

Waltz sözlerini şöyle tamamladı: “ABD Başkanı'nın liderliğinde barış ve refahı yaymaya devam edebileceğimize ve ‘BM'yi yeniden büyük yapabileceğimize’ inanıyorum.”