Ukrayna heyeti düşürülen uçakla ilgili İran'da görüşmelere başladı

Ukrayna’ya ait Boeing 737 tipi yolcu uçağı (İHA)
Ukrayna’ya ait Boeing 737 tipi yolcu uçağı (İHA)
TT

Ukrayna heyeti düşürülen uçakla ilgili İran'da görüşmelere başladı

Ukrayna’ya ait Boeing 737 tipi yolcu uçağı (İHA)
Ukrayna’ya ait Boeing 737 tipi yolcu uçağı (İHA)

İran’da düşürülen ve 176 kişinin öldüğü ile ilgili Ukrayna ve İran heyetleri Tahran’da görüşmelere başladı.
İran’ın başkenti Tahran’da düşürülen Ukrayna’ya ait Boeing 737 tipi yolcu uçağındaki 176 yolcu yaşamını yitirmişti. Bölgede büyük gerilime neden olan olayla ilgili Ukrayna tarafı İran tarafından tazminat talep etmişti. Polemiklerle geçen 7 ayın sonunda İran ve Ukrayna heyetleri Temmuz ayının sonlarına doğru bir araya gelerek olayla ilgili ilk tur görüşmelerini gerçekleştirdi. Bu istişarelerde İran, Uluslararası Havacılık Kuralları gereği tazminat ödemeyi kabul edip tüm yükümlülükleri karşılamayı kabul etmişti. Ukrayna ve İran heyeti bu kez Tahran’da bir araya geldi. Taraflar ilk turda prensip anlaşmasına varırken ikinci tur görüşmelerinde kazada yaşamını yitiren kişilerin ailelerine ödenecek tazminat tutarları ve hukuki konular üzerinde müzakereler yapılmaya başlandı.
Ukrayna Dışişleri Bakan Yardımcısı Yevhen Yenin, Tahran’dan yaptığı açıklamada İran heyeti ile istişarelere başladıklarını duyurarak, “Ukrayna heyeti Tahran’a geldi ve 8 Ocak’ta düşen uçak ile ilgili müzakerelere başlıyoruz. İran tarafı uçağın kendi toprakları üzerinde düşürüldüğü gerçeğini kabul etti. Bu bir insan hatası mı yoksa yanlış hesaplamaların sonucu mu? Şimdi görevimiz bu trajedi ile ilgili tüm detayları ortaya çıkarmak. Durum ile ilgili ilerleyen müzakerelerde soruşturmanın ilerlemesi ve teknik konular, havacılık ve askeri cezai işbirlikleri ve uluslararası anlaşmaların uygulanması konuları ele alınacak” dedi.

Ne olmuştu
Ukrayna Hava Yollarına ait "Boeing 737" tipi yolcu uçağı, 8 Ocak sabahı Kiev'e gitmek üzere Tahran Uluslararası İmam Humeyni Havalimanı'ndan havalandıktan kısa süre düşmüş ve uçaktaki 176 kişi olay yerinde ölmüştü. İran Devrim Muhafızları’nın ABD’nin, Irak’taki üslerine saldırı düzenlemesinden birkaç saat sonra Ukrayna yolcu uçağı vurulmuştu. İran Savunma Bakanlığı tarafından uçağın düşmesiyle ilgili ilk açıklamada uçağın "hassas askeri bir noktanın" üzerinden geçerken "insani hata" sonucu hava savunma sistemince fırlatılan 2 füzeyle yanlışlıkla vurulduğunu savunmuştu. İran yaşanan olayın ardından sorumluluğu üstlenerek ölen yolcuların ailelerine tazminat ödemeyi kabul etmişti.



Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
TT

Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı ve eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, BM'nin muazzam potansiyelini överken reform yapılmasının önemini vurguladı.

Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki onay oturumunda konuşan Waltz şunları söyledi: “Çin'den Rusya'ya, Avrupa'dan gelişmekte olan ülkelere kadar herkesin anlaşmazlıkları çözmek için bir araya gelebileceği bir yer olmalı. Ancak 80 yılın ardından BM, temel misyonu olan barışı sağlama görevinden uzaklaştı. BM Şartı’na ve onun temel ilkelerine geri dönmeliyiz. ‘Barışı koruma’ amacı halen önemli bir role sahip, ancak reforma da ihtiyaç var.”

Waltz, ABD'nin BM operasyonlarının yüzde 25'ini finanse ettiğini, Afrika'daki misyonların ‘milyarlarca dolara mal olduğunu ve on binlerce askeri içerdiğini’ kaydetti. Waltz, “1940'lardan bu yana var olan, yenilenmiş bir yetkisi olmayan ve görünürde bir sonu olmayan iki misyonumuz var. BM Güvenlik Konseyi'ne misyonların süresini ve maliyetlerini sınırlandırması, hedeflerini netleştirmesi ve ulus inşasına değil barışı korumaya odaklanması için baskı yapmalıyız” ifadelerini kullandı.

Waltz, Çin'le yüzleşmenin kendisi için ‘mutlak bir öncelik’ olduğunu vurguladı ve Pekin'in etkisine karşı koymak için ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte çalışma sözü verdi.

BM'de ‘antisemitizmle’ yüzleşmek

Öte yandan Waltz, BM Genel Kurulu'nun 2015-2023 yılları arasında İsrail aleyhinde 154 karar kabul ederken, diğer tüm ülkeler aleyhinde sadece 71 karar kabul ettiğine dikkat çekerek, ‘yaygın antisemitizmle’ yüzleşilmesi gerektiği çağrısında bulundu. Waltz, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) çalışanlarını 7 Ekim olaylarına karışmakla ve okullarını da ‘Yahudi karşıtı nefreti öğretmekle’ suçlayarak, ‘UNRWA'nın dağıtılması’ gerektiğini bildirdi.

Waltz, ‘İsrail ile iş yapan ABD şirketlerinin boykot edilmesi çağrısında bulunan BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese'nin yeniden atanmasının bu önyargının bir tezahürü olduğunu’ söyledi.

Suriye ‘değerlendirilmesi gereken bir fırsat’

Suriye konusunda ise Waltz, ABD için büyük bir fırsat olduğunu belirterek, önceliklerinin BM'deki müttefik ve ortaklarıyla birlikte çalışarak ‘Esed rejimini hedef alan ve İran'ın etkisini sınırlayan yaptırımları’ kaldırmak olacağını vurguladı.

Waltz, “Önümüzde değerlendirilmesi gereken bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Ancak kritik bir dönemden geçiyoruz. Bu bana Libya’yı hatırlatıyor, bir seçim yapmamız gerekiyor: Ya bu fırsatı değerlendiririz ya da Suriye kaosa sürüklenir ve bu da tüm bölgeyi beraberinde sürükleyebilir. Şu anda bu fırsat değerlendirilebilir” şeklinde konuştu.

Suriye konusunda ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve diğer yetkililerle birlikte çalışmayı dört gözle beklediğini ifade eden Waltz, “Suriye'de Libya'da yaptığımızdan daha iyisini yapmayı umuyoruz” dedi.

Waltz sözlerini şöyle tamamladı: “ABD Başkanı'nın liderliğinde barış ve refahı yaymaya devam edebileceğimize ve ‘BM'yi yeniden büyük yapabileceğimize’ inanıyorum.”