Filistin’deki okullar İsrail buldozerlerine meydan okuyorlar

Filistin Eğitim Bakanlığı, "eğitimin Yahudileştirilmesi" politikası ile mücadele etmek için öğrencilere destek ve burs vererek karşı hamle yaptı.

Filistin’deki okullar yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya. (Independent Arabia)
Filistin’deki okullar yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya. (Independent Arabia)
TT

Filistin’deki okullar İsrail buldozerlerine meydan okuyorlar

Filistin’deki okullar yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya. (Independent Arabia)
Filistin’deki okullar yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya. (Independent Arabia)

Ragda Ateme
Batı Şeria'nın doğusunda, bedevi ailelerin bulunduğu Ras et-Tin bölgesindeki yoksul çadırlardan birinde yaşayan küçük Lin ve arkadaşlarının yıllardır hayalini kurdukları okul bahçesi gerçeğe dönüştü. Çocukların büyük bir mutluluk ve sınırsız özlemle uzun zamandır beklediği okuldaki yeni eğitim dönemleri bilimle ve oyunla geçecekti. Ancak çocukların yeni okul sevinçlerinin üzerinden henüz bir ay geçmemişken İsrailli yetkililer inşaatın durdurulmasını emretti. Ras Et-Tin Okulu, özellikle İsrail Merkez Mahkemesi’nin birkaç gün önce avukatların yıkımı durdurmak için sunduğu bir dilekçeyi reddetmesinin ardından her an yıkılma tehdidiyle karşı karşıya. 

“Meydan okuyan okullar”
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde açıklamalarda bulunan Filistin Eğitim Bakanlığı Sözcüsü Sadık el-Hadur duruma dair şunları söyledi:
"Okullara el koyarak yıkmak ve inşaatı durdurmak politikası, eğitimin sürdürülmesi iradesini ve ailelerin eğitimli nesiller yetiştirerek onları milli ve insani değerlerle büyütme azmini kıramayacak. Ras Et-Tin Okulu ve Eğitim Bakanlığı ile Batı Şeria'daki Ayrım Duvarı ve Yerleşim Birimleri Direniş Komisyonu tarafından C Bölgesi sayılan yerlerde (Oslo Anlaşması çerçevesinde İsrail kontrolü altında) kurulan ve İsrail’e meydan okuyan diğer 23 okul, İsrail'in bu ikincil plana itilen bölgeyi sakinlerinden ayırma ve çocuklarını eğitim hakkından mahrum etme planıyla karşı karşıya. Bu plan, eğitimle mücadele etmeyi, öğrencilerin okullarına erişimini engellemeyi ve onların eğitimlerini güvenli ve istikrarlı bir eğitim ortamında almalarını engellemeyi amaçlayan kötü niyetleri ortaya koyuyor. Medya ve hukuk alanındaki uluslararası kurum ve kuruluşlardan ve çocuk hakları aktivistlerinden bu konuya acilen müdahalede bulunmalarını talep ediyoruz. İsrail’in bu ihlallerinin siyasi ve diplomatik kanallar aracılığıyla önlenmesini istiyoruz. Özellikle başta C bölgesi olarak kabul edilen yerlerdeki okullar olmak üzere Kudüs ve Gazze Şeridi’ndeki tüm okullardaki öğrenciler için acilen korunma sağlanması çağrısında bulunuyoruz.”
 
Filistin Eğitim Bakanlığı, 2019 yılındaki eğitim hakkı ihlallerine ilişkin hazırladığı yıllık raporunda İsrail ordusunun iki öğrenciyi öldürdüğünü, 161 öğrenciyi, 17 öğretmeni ve çalışanı tutukladığını, 200 öğrenciyi de yaraladığını belgeledi. Raporda ayrıca İsrail’in geçen yıl iki okulu yıktığı ve bir dizi okulun da inşasının durdurulması, zorla ele geçirilmesi ve kapatılması için yıkım emri verdiği kaydedildi.

Eğitimin Yahudileştirilmesi
Yeni nesillerin eğitim sektörünün temel ayaklarından biri olan Filistin meselesi konusunda eğitilmesi üzerine İsrail, bunu mümkün olan her yolla yok etmeyi ve zayıflatmayı hedefleyen adımlar attı. İsrail, 2019 yılının başında açıkladığı beş yıllık plana göre özellikle Kudüs kentinde Filistin eğitim müfredatını Yahudileştirme ve çarpıtma yoluyla yüzde 90 İsrailleştirmeyi hedefliyor. Bu amaçla, Eski Şehir içindeki Arap okullarının onarımını veya inşa edilme çalışmalarını engelliyor. Böylece bu okullar öğretmen, kırtasiye malzemeleri ve diğer temel hizmetlerden yoksun kalırken plan yüzlerce Arap öğrenciyi yalnızca İsrail müfredatını öğreten okullara gitmeye zorluyor. İsrail, tarihi binaları ele geçirerek yerleşimcilere dini ve turizm alanlarında hizmet vermesi için kullanıyor.
٢٠٢٠١٠١٤_١٢٠٩٤٨.jpg
Filistin Eğitim Bakanlığı, "eğitimin Yahudileştirilmesi" ile mücadele etmek için bir karşı plan başlattı. (Independent Arabia)
Filistin Milli Eğitim Bakanlığı'nın Kudüs Birimi Müdürü Dima es-Samman, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Kudüs’ün Eski Şehir bölgesindeki okullarda eğitim gören Filistinli öğrenci sayısı 2013'te 5 bin 589 iken 2018'de 4 bin 95'e düşmesi, Eğitim Bakanlığı'nın ‘eğitimin Yahudileştirilmesi’ politikasıyla mücadele etmek için bir karşı plan başlatmasına neden oldu. Bu plan, eğitim materyallerinin Eski Şehir bölgesindeki okullarda eğitim gören öğrencilere ücretsiz olarak dağıtılmasını, öğrencilerin genel lise sınavı ücretlerinden muaf tutulmasını ve özellikle saldırılara maruz kalan alanlarda onları evlerinden okullarına götürecek okul servislerinin sağlanmasını içeriyor. Plan aynı zamanda Eski Şehir bölgesindeki tüm öğrenciler ve lise mezunları için devlet üniversitelerinde ücretsiz üniversite eğitimi verilmesini de kapsıyor. Bunun yanı sıra tüm Filistin üniversitelerinde okuyan öğrencilere burs sağlanmasının hedeflendiği plan çerçevesinde özel okullar ve anaokulları, özellikle de İslami bağışlarla bağlantılı olanlar desteklenecek. Kudüs’teki öğretmenlerin prim yoluyla maaşları yükseltilecek ve statüleri güçlendirilecek.”
Ras Et-Tin Okulu'nun Müdürü Noura el-Ezheri de şu değerlendirmelerde bulundu:
"Batı Şeria’daki Ramallah kentinin doğusunda yer alan ve 50 öğrencinin eğitim aldığı Ras Et-Tin Okulu’nun öğrencilere hizmet vermek için açılmasından sadece birkaç hafta sonra, bölgenin İsrail’in kontrolü altında olduğu bahanesiyle inşaatı tamamen durdurmamızı emreden bir karar alınması bizi şaşırttı. Üstelik okul, tuğladan inşa edildi ve çatısı tenekeden yapılmış üç küçük odadan oluşuyor. Ayrıca elektrik, su ve tuvalet de mevcut değil. Buna rağmen okul, Filistinli öğrencilerin bu alanlarda olmasını istemeyen yani kararlılık ve azimle hayatta kalmaya devam etmelerini görmek istemeyen İsrail'in boğazında bir bıçak gibi durdu. Öğrenciler, çadırlarının yakınında Ras Et-Tin Okulu açılmadan önce yazın sıcağında, kışın ise soğuklarda komşu köydeki okula ulaşmak için yaklaşık 7 kilometre yürüyorlardı. Bu nedenle inşaatı durdurma kararına uymadık. Bunun üzerine İsrail askerleri üç kez birkaç ton çimento ile büyük miktarlarda tuğla ve teneke çatı malzemelerine el koydu. Ayrıca öğrencilerin  sıralarını ve masalarını da çaldılar.”
٢٠٢٠١٠١٤_١٢٠٧٤٣ (1).jpg
Filistin’deki onlarca okul İsrail saldırılarına maruz kaldı. ( Independent Arabia)
Rakamlar ve tehlikeler

2018 yılında 97 okul (Batı Şeria'da 87, Gazze Şeridi'nde 10) topçu atışı, hava saldırıları, ateş açma, göz yaşartıcı gaz ve ses bombası kullanma, maddi kayıplar yaşatma ve okullardaki eğitimi aksatan yıkım ihbarları yoluyla İsrail tarafından 345 saldırıya maruz kaldı. Ayrıca aynı yıl Birleşmiş Milletler (BM) raporu, Batı Şeria'da yaklaşık 20 bin Filistinli çocuğu etkileyen eğitime yönelik 111 müdahaleyi belgeledi.
Aynı yıl Filistin’de 47 öğrenci (Batı Şeria'da 6, Gazze’de 41) saldırılarda yaşamını yitirdi. Gazze Şeridi'nde çeşitli uzuvlarını kaybeden 17 çocuk da dahil olmak üzere 3 binden fazla öğrenci yaralandı. 22 bin öğrenci de İsrail ordusu ve yerleşimciler tarafından saldırıya uğradı.



BM Gıda ve Tarım Örgütü Genel Direktör Yardımcısı Bechdol'dan Gazze'de akut gıda güvensizliği uyarısı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

BM Gıda ve Tarım Örgütü Genel Direktör Yardımcısı Bechdol'dan Gazze'de akut gıda güvensizliği uyarısı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Genel Direktör Yardımcısı Beth Bechdol, Gazze'deki insanların felaket düzeyinde kıtlığın eşiğinde bulunduklarını, ateşkesin kesinlikle gerekli olduğunu söyledi.

BM'nin merkezi Roma'da bulunan, gıda, açlık ve tarımsal konularda faaliyet gösteren kuruluşu FAO'nun acil durumlardan da sorumlu genel direktör yardımcısı Bechdol, Gazze'deki açlık, tarımsal üretim kayıpları ve iklim krizini AA muhabirine değerlendirdi.

Aylardır İsrail'in yoğun saldırısına maruz kalan, şu ana kadar 31 binden fazla insanın yaşamını yitirdiği Gazze'de hayatta kalabilenlerin açlık sıkıntısının ne durumda olduğu sorusu üzerine Bechdol, "Gazze'de yaşayan insanların felaket düzeyinde bir kıtlığın eşiğinde olduğunun dünyadaki herkes için açık hale geldiğini düşünüyorum." dedi.

BM olarak birkaç ay önce yaptıkları genel değerlendirmede 2,2 milyon nüfuslu Gazze'deki halkın tamamının akut gıda güvensizliği içinde bulunduğunu belirlediklerini anlatan Bechdol, "Yıllardır yaptığımız bu tür değerlendirmelerde bu kadar ciddi seviyeye ulaşmış bir durumla karşılaşmadık. Bu, eşi benzeri görülmemiş bir durum. Gazze'de tespit edilen her bir kişinin akut gıda güvensizliği olduğu düşünülüyor." diye konuştu.

Bechdol, Gazze'deki durumla alakalı kısa dönem içinde "Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC)" raporunun açıklanacağına işaret ederek, "Bu sınıflandırmada 3. aşama kriz, 4. aşama acil durum ve 5. aşama kıtlığa yakın felakettir. Önümüzdeki haftalarda yeni bir IPC raporu yayımlanacak ve bu raporun, 2,2 milyon insanın tamamının bu ağır durumla karşı karşıya olduğunu göstermeye devam edeceğinden eminim. 4. aşamaya giren insanların sayısında artış göreceğiz hatta 5. aşamaya girenlerin sayısında da artış olacağını düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

- "(Ateşkes) Kesinlikle gerekli"

Gazze için uluslararası kamuoyunda yükselen ateşkes çağrılarına katıldığını belirten Bechdol, "Bu, kesinlikle gerekli ve kesinlikle hayati. FAO olarak, ilk aşamada güçlü biçimde acil insani ateşkes çağrısı yapan BM Genel Sekreteri ve diğer BM kuruluşlarıyla aynı çizgideyiz." dedi.

FAO olarak Dünya Gıda Programı (WFP) ya da BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) gibi diğer BM kuruluşlarının sahada ilk yaptığı insani yardımdan daha farklı görev tanımlarının bulunduğuna dikkati çeken Bechdol, özellikle Gazze'deki tarım arazilerinin ve hayvancılık da dahil olmak üzere tarımsal üretimin nasıl yeniden ayağa kaldırılabileceğiyle ilgilendiklerini vurguladı.

Bechdol, "FAO, Gazze'de nihai aşamada ihtiyaç duyulacak tarımsal destek ile yeniden yapılanmayı desteklemek için elinden gelen her şeyi yapmaya hazırdır." dedi.

Gazze'ye son dönemde havadan indirilen yardımların sorunu çözmede yetersiz olduğuna dair eleştirilerin hatırlatılması üzerine Bechdol, "Gazze halkına yönelik bir destek işareti olması ve gıdanın da bir insan hakkı olduğunun kabul edilmesinin önemli olduğunu, bu nedenle de kritik olduğunu düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.

- FAO'dan Gazze'deki hayvancılığı ayağa kaldıracak adımlar

FAO'nun Gazze'de geçim kaynaklarının yeniden inşası gibi hayati konulara odaklandığını ve buna yönelik adımlar atmaya hazır olduğunu vurgulayan Bechdol, hayvancılığın önemine işaret etti.

"İsrail makamlarından 500 metrik ton hayvan yemi taşıyan 20 kamyonun sınırı geçmesi için onay aldık." diyen Bechdol, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hayvan yemi neden önemli? Hayvancılığın halihazırda yıkıma uğradığı konusunda çok endişeliyiz. Binlerce hayvan kaybettik. Yine de bazı analizler, halen yeterince küçük hayvanlar ve stoklar olduğunu gösteriyor. Etkilenen yerlere hayvan yemi ulaştırabilirseniz bu, sadece çiftçiler için ekonomik bir varlık olan hayvanın yaşamını sürdürmekle kalmaz, aynı zamanda bir beslenme kaynağı olur. Kırsalda koyundan keçiye birkaç tavuğu besleyebiliyorsanız bu, bir aile için protein demektir. Burada sütle beslenme vardır ki çocukların günde iki bardak süt içmesi çok kritik. Halihazırda çocukların ve yaşlıların yetersiz beslenmeden öldüğüne dair raporların geldiğini görüyoruz."

- Gazze'de tarım arazileri ile tarımsal üretim ciddi zarar görmüş durumda

İsrail'in bombardımanlarında tarım arazilerinin ne denli zarar gördüğü sorusu üzerine Bechdol, çoğunlukla uydu görüntülerine dayalı analiz yaptıklarını belirterek, "Elimizdeki rakamlar, tarım arazilerinin yaklaşık yüzde 43'ünün harap, seraların yüzde 26'sının yok olduğunu, sulama ve tarımsal su kaynaklarının, su kuyularının yaklaşık yüzde 30'unun da tamamen zarar gördüğünü gösteriyor. Dolayısıyla yeniden inşa ve rehabilitasyon açısından yapılması gereken çok sayıda iş var." yanıtını verdi.

Bechdol, ateşkes sağlandığında FAO olarak en kısa sürede yeniden inşa çalışmalarına doğru şekilde destek sağlamak için hazırlandıklarını sözlerine ekledi.

Tarım arazilerine düşen patlamamış bombaların hem ekim hem de hasat açısından sıkıntı yarattığını dile getiren Bechdol, patlayıcıların toprağın kirlenmesine de yol açtığına dikkati çekti.

- "Karadeniz Tahıl Koridoru, önemli bir etki yarattı"

Karadeniz Tahıl Koridoru'nun tahılın Afrika ve diğer pazarlara taşınmasında oynadığı rolün önemine ilişkin soruya Bechdol, "Karadeniz Tahıl Girişimi, geçen yıl Ukrayna'da başarılı bir şekilde hasat edilen tahılın Karadeniz'den çıkarılmasında ve sadece bazı Afrika ülkelerine değil aynı zamanda önemli bölgesel pazarlara ulaştırılmasında oldukça pozitif bir etki yarattı. BM Genel Sekreteri, Türkiye ve diğer ülkelerdeki liderlerin hala bir anlaşmaya varılmasını ve Karadeniz Tahıl Girişimi'nin bir kez daha yinelenmesini kolaylaştırmak için çalıştığını biliyorsunuz." yanıtını verdi.

- İklim krizi

İklim krizinin ciddiyetiyle ilgili Kovid-19 salgınında dünyanın geçtiği süreci anımsatan Bechdol, pek çoğu için Kovid’in hayatları boyunca küresel çapta her insanı etkileyen ilk şeylerden biri olduğunu düşündüğünü söyledi.

Bechdol, "Bu, her insanın Kovid geçirdiği anlamına gelmiyor ama kimileri aile üyelerini kaybetti, kimileri birçok kez bunu geçirdi ama bu ortak bir deneyim halini aldı. İklim krizinin de Kovid-19 gibi hepimizin hayatını etkileyecek seviyede olduğunu düşünüyorum." dedi.

- "Somali'de aslında olumlu bir eğilim var"

İklim krizinin etkilerinin ciddi biçimde görüldüğü Somali'yi geçen hafta ziyaret etme imkanı bulduğunu anlatan Bechdol, "Somali'de aslında olumlu bir eğilim var ve geçen yıl akut gıda güvensizliği yaşayan insan sayısında bir azalma gördük. 4 milyondan 3,4 milyona geriledi. Mütevazı bir düşüş var, eğilim doğru yönde ancak hala 1,7 milyon çocuk yetersiz besleniyor. Bazı açılardan Somali beni çok etkiledi." ifadelerini kullandı.

Bechdol, 10 yıldır kuraklık-sel döngüsünün aşırı düzeyde yaşandığı Somali'de FAO'nun tarıma katkılarını şöyle anlattı:

"FAO'nun kendi verileri ve istatistiksel modelleme projesi, selin birkaç ay içinde geleceğini ve son derece zarar verici ve çok şiddetli olacağını öngördü. Bu bilgiyi paylaştık ve ilgili bakanlıklar ve ortaklarla nehir kıyısı bölgelerini inşa ettik. Çiftçileri farklı uygulamalara ikna etmek her zaman kolay olmasa da ürünlerini erken hasat etmeleri için teşvik ediyoruz. Mısır yetiştiriyorlardı, tamamen olgunlaşmasını beklemek yerine hala yeşilken hasat etmelerini ve bunu hayvan yemi pazarlarında kullanabileceklerini söyledik. Bunu yaptık ve tüm mahsulü kurtardık.

Sel geldiğinde zarar görecek hiçbir mahsul yoktu çünkü onları zaten insani tüketim pazarlarının aksine hayvan pazarlarına götürmek amacıyla hasat etmiştik."


Gazze'de eşi İsrail güçlerince alıkonulan Filistinli anne, 2 çocuğunu kaybetmekten korkuyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Gazze'de eşi İsrail güçlerince alıkonulan Filistinli anne, 2 çocuğunu kaybetmekten korkuyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde yaşayan Filistinli Hena en-Neccar, İsrail güçleri tarafından alıkonan eşinin akıbetinden ve yetersiz beslenme sonucu aşırı kilo kaybı yaşayan 2 oğlunun hayatından endişe ediyor.

İsrail'in 5 ayı aşkın süredir devam eden saldırıları ve yardım girişlerine getirdiği kısıtlamalar nedeniyle yaşanan kıtlık, Gazzelileri her alanda büyük zorluklarla karşı karşıya bırakıyor.

Eşi İsrail güçlerince alıkonan ve çocuklarının hastalığıyla tek başına baş etmek zorunda kalan 41 yaşındaki Hena en-Neccar bunlardan biri.

- Çocuklar, babalarının alıkonmasından sonra hasta oldu

Han Yunus'taki Avrupa Hastanesi'nde hasta 2 oğluna refakat eden Filistinli kadın, eşinin alıkonmasından sonra çocuklarının ikisinin de hastalandığını söyledi.

Çocukların ikisinde de bağırsak nezlesi olduğunu aktaran Neccar, "İkinci sınıfa giden büyük oğlum 3 hafta boyunca ne yedi ne içti, sürekli tuvalete gitti. Küçük olan da aynı şekilde. Böyle olunca onları Avrupa Hastanesi'ne getirdim." dedi.

Hastanede 4 gün kaldıktan sonra taburcu edildiklerini ancak çocukların durumu kötüleşince yine hastaneye geldiklerini anlatan Neccar, yaklaşık bir haftadır burada olduklarını dile getirdi.

- "İki çocuğumu birden kaybedersem üzüntüden ölürüm"

İki oğlunda da bağırsak nezlesi ve dehidrasyon (sıvı kaybı) olduğunu söyleyen Neccar, "Doktorlar bana 'Nasipleri varsa yaşarlar' dedi, ben de işimi Allah'a havale ettim. İnşallah nasipleri vardır ve yaşarlar." diye konuştu.

Filistinli anne yaşadığı çaresizliği şu sözlerle anlattı:

İki çocuğumu birden kaybedersem üzüntüden ölürüm. Babaları da yanımızda yok. Kim bize sahip çıkacak. Şu an tek başımayım. İkinci sınıfa giden oğlum 13 kilo, küçüğü ise 5 kiloya düştü. Küçük olan yürüyordu artık yürümüyor. 24 saat kucağımda duruyor.

Çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayacak maddi durumu olmadığını vurgulayan Neccar, uluslararası makamlardan ve hukuk kuruluşlarından, İsrail güçlerince alıkonan eşinin serbest bırakılması için yardımcı olmalarını istedi.

Gazze'deki Sağlık Bakanlığının son verilerine göre, İsrail'in 5 ayı aşkın süredir saldırılarını sürdürdüğü ve yardım girişini engelleyerek büyük bir "insani felakete" neden olduğu Gazze Şeridi'nde yetersiz beslenme ve susuzluktan 27 kişi hayatını kaybetti.

Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), 17 Mart'ta X sosyal medya platformundan yaptığı açıklamada, Gazze'de insanların kıtlığın eşiğinde olduğunu vurgulayarak, bölgeye engelsiz ve sürekli erişimin "hayat memat meselesi" olduğunu bildirmişti.


UNICEF Sözcüsü Elder: Gazze'de 13 binden fazla çocuk öldürüldü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

UNICEF Sözcüsü Elder: Gazze'de 13 binden fazla çocuk öldürüldü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Birleşmiş Milletler (BM) Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Sözcüsü James Elder, İsrail'in saldırdığı Gazze'de 13 binden fazla çocuğun öldürüldüğünü bildirdi.

Elder, X sosyal medya platformundan, İsrail'in yoğun saldırıları ve ablukası altındaki Gazze'deki çocuk ölümlerine ilişkin paylaşımda bulundu.

"Gazze'de 13 binden fazla çocuk öldürüldü." ifadesini kullanan Sözcü Elder, ateşkes sağlanması için çağrısını yineledi.


Sınır Tanımayan Doktorlar: Gazze'de sağlık hizmetleri sistematik şekilde yok ediliyor

Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan/AA
Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan/AA
TT

Sınır Tanımayan Doktorlar: Gazze'de sağlık hizmetleri sistematik şekilde yok ediliyor

Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan/AA
Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan/AA

Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) Genel Sekreteri Christopher Lockyear, 7 Ekim 2023 itibarıyla Gazze Şeridi'ndeki sağlık hizmetlerinin sistematik şekilde yok edildiğine tanık olduklarını söyledi.

Lockyear, İsrail'in yoğun saldırıları altındaki Gazze'de son durum, sağlık hizmetlerinde karşılaşılan zorluklar ve kıtlığa ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

MSF'nin 7 Ekim öncesinde Gazze'de sahada olduğunu hatırlatan Lockyear, Gazze'de yaşayanların son 15 yıldır abluka altında olduğunu söyledi.

Lockyear, Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'de gerçekleştirdiği "korkunç" saldırıların ardından Gazze'deki durumun hızla kötüleştiğine tanık olduklarını bildirdi.

"Gazze genelinde bir felaket yaşanıyor. Özellikle neredeyse hiç erişimimizin olmadığı Gazze'nin kuzeyindeki durumdan endişeliyiz." ifadesini kullanan Lockyear, burada kıtlık yaşayan insanların durumundan da çok kaygılı olduklarını vurguladı.

Lockyear, şu anda 1,5 milyon kişinin sığındığı Gazze'nin güneyindeki Refah kentine İsrail'in kara saldırısı gerçekleştirmesi durumunda neler yaşanacağına dair "inanılmaz derecede endişeli" olduklarının altını çizdi.

"Gazze'de erişimimizin olmadığı çok büyük alanlar var ve oralarda ne olduğunu bilmiyoruz." diyen Lockyear, Gazze'deki sağlık sisteminin 7 Ekim öncesinde de içler acısı bir durumda olduğunu hatırlattı.

- Gazze'deki hastalara yüksek kalitede bakım sağlamak şu anda son derecede zor

Lockyear, "(7 Ekim) O günden sonra Gazze Şeridi'ndeki sağlık hizmetlerinin sistematik şekilde yok edildiğini görüyoruz. Tahliyeler dolayısıyla sağlık ekiplerimiz hastane hastane dolaştı. Bu, yüksek kalitede tıbbi bakım sağlamanın bir yolu değil, bizim yapmak istediğimiz bir şey de değil. Hastalarımızın birçoğu değişik şekilde yaralanmış durumda. Tedavisi zor kırıkları olanlar, silahla ve şarapnel parçalarıyla yaralanmalar gibi. Bu, yüksek düzeyde ve sürekli tıbbi bakım gerektiriyor. Birkaç hafta veya ay boyunca sürekli yüksek kalitede bakıma ihtiyaç duyan hastalar görüyoruz. Gazze'deki hastalara bu imkanı sağlamak şu anda son derecede zor, hatta imkansız." ifadelerini kullandı.

Gazze'nin güneyinde ve ortasında 3'ü hastane olmak üzere 6 sağlık tesisini desteklediklerini söyleyen Lockyear, Gazze'nin kuzeyindeki El-Avde Hastanesi'ndeki çalışanlara da destek vermeye çalıştıklarını belirtti.

Lockyear, "Gazze'de artık bir sağlık sisteminden bahsedemiyoruz. Geçmişte Gazze'nin kuzeyindeki diğer hastanelere destek olmuştuk, kuzeydeki operasyonlarımızı artırmayı çok isterdik ama oraya erişim inanılmaz derecede zor. Gazze'nin kuzeyindeki insanları tedavi edebilmeyi ve onları destekleyebilmek için buraya erişmeyi gerçekten çok isteriz." diye konuştu.

Gazze'deki insani yardım kısıtlamalarına da işaret eden Lockyear, Gazze'ye havadan yardım indirilmesine ilişkin görüntüler ve deniz yoluyla yardımların ulaştırılması için geçici liman yapılması tartışmalarının "buradaki asıl sorunla ilgili dikkatleri dağıtmasından" endişe duyduklarını vurguladı.

- Siyasi çözüme ihtiyacımız var"

Lockyear, "Ne kadar havadan yardım olursa olsun veya (geçici) liman Gazze'deki duruma çözüm bulamayacak. Bir siyasi çözüme ihtiyacımız var." ifadesini kullandı.

Gazze'de insanların gelişigüzel bombalanmalarını önleyecek ve insani yardım akışına izin verebilecek bir ateşkese ihtiyaç olduğuna işaret eden Lockyear, bu kapsamda sürdürülebilir tedavi için kalifiye sağlık personelinin görevlendirilmesi ve bu kişilerin güvenlik içinde çalışabilmesi gerektiğini söyledi.

Lockyear, "Sağlık çalışanları, sağlık hizmeti ve genel insani yardım sağlayabilmeleri için tehdit ve ayrım gözetmeyen bombalanma korkusuna maruz kalmamalı. Gazze'de gerçekten anlamlı insani yardım olduğunu iddia edebilmek için şu anda görünenden çok daha fazlasına, çok daha fazla erişime, tedarike ve güvenliğe ihtiyacımız var." diye konuştu.

Gazze'nin son birkaç ayda karşı karşıya olduğu ablukanın son derece endişe verici olduğuna dikkati çeken Lockyear, sağlık tesislerinde giderek artan "yetersiz beslenme" oranlarına tanık olduklarını dile getirdi.

- "Gazze'nin kuzeyindeki insanları göremediğimiz için son derece endişeliyiz"

Lockyear, "Bu ablukayla açlığın bir savaş silahı olarak kullanılmasından korkuyoruz. Biz bunun farkındayız, personelimiz bize kendilerinin ve ailelerinin aç kaldığını, yetersiz beslenme sıkıntısı çektiklerini söylüyor. Erişimimizin olmadığı Gazze'nin kuzeyindeki insanları göremediğimiz için son derece endişeliyiz." diye konuştu.

Hastaneler ve sağlık tesislerindeki durumun da çok karmaşık olduğuna işaret eden Lockyear, kaliteli tıbbi bakım için güvenlik ve temel tıbbi malzemelere ihtiyaç olduğunu söyledi.

Lockyear, Gazze'deki sağlık sisteminin yeniden inşasına ilişkin tahminde bulunmanın imkansız olduğunu kaydederken, "Şu anda hayatta kalma modundayız. Operasyonlarımızı günlük olarak sürdürmeye çalışıyoruz." dedi.


Ürdün 3 ülkenin katılımıyla Gazze'nin kuzeyine havadan yardım indirdi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Ürdün 3 ülkenin katılımıyla Gazze'nin kuzeyine havadan yardım indirdi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Ürdün, Gazze Şeridi'nin kuzeyine Mısır, ABD ve Almanya'nın katılımıyla havadan yardım indirme operasyonu gerçekleştirdiğini duyurdu.

Ürdün ordusundan yapılan yazılı açıklamada, Gazze Şeridi'nin kuzeyine havadan 6 yardım indirme operasyonu düzenlendiği ifade edildi.

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki bazı bölgelere gerçekleştirilen havadan yardım indirme operasyonuna Ürdün Hava Kuvvetleri'ne ait iki C130 uçağı ile ABD'ye ait iki uçak, Mısır ve Almanya'ya ait birer uçağın katıldığı aktarıldı.

- İsrail Gazze'yi kıtlığa sürüklüyor

İsrail, 7 Ekim 2023'ten bu yana saldırdığı Gazze'de yaşayan 2,3 milyon Filistinliyi açlığa mahkum ediyor.

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), 10 Mart'taki açıklamasında, İsrail'in 17 yıldır kuşatma altında tuttuğu Gazze Şeridi'nde "açlığın her yerde olduğunu" belirtmişti.

BM, İsrail'in yoğun saldırısı altındaki Gazze Şeridi'nde 2,2 milyon kişinin kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulunmuştu.

İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 13 bin 500’ü çocuk, 9 bini kadın olmak üzere 31 bin 645 Filistinli öldürüldü, 73 bin 676 kişi yaralandı.

İsrail'in karadan yardım girişini engellemesi nedeniyle ABD, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Katar, Umman ve Bahreyn son dönemde Gazze Şeridi'ne havadan yardım indirilmesine yönelik ortak operasyonlar gerçekleştiriyor.


BM raporuna göre, Gazze'nin kuzeyinde nüfusun yüzde 70'i felaket düzeyinde açlıkla karşı karşıya

Fotoğraf: Jehad Alshrafi/AA
Fotoğraf: Jehad Alshrafi/AA
TT

BM raporuna göre, Gazze'nin kuzeyinde nüfusun yüzde 70'i felaket düzeyinde açlıkla karşı karşıya

Fotoğraf: Jehad Alshrafi/AA
Fotoğraf: Jehad Alshrafi/AA

Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı kuruluşların hazırladığı Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) raporunda, Gazze'nin kuzeyindeki nüfusun yüzde 70'inin felaket düzeyinde açlıkla karşı karşıya olduğu bildirildi.

IPC raporunun Gazze'ye yönelik son güncel raporu yayımlandı.

Rapora ilişkin basın açıklamasında, Gazze'nin kuzeyinin ve Gazze'ye bağlı vilayetlerin, makul kanıtlar eşliğinde kıtlık anlamına gelen IPC 5. aşamada sınıflandırıldığı belirtildi. Bunun, Gazze'nin kuzeyinde yaşayan nüfusun yüzde 70'inin (yaklaşık 210 bin kişi) felaket düzeyinde açlıkla karşı karşıya olduğu anlamına geldiği ifade edildi.

Açıklamada, hane halkı açısından akut gıda güvensizliğine yönelik kıtlık eşiğinin de çoktan aşıldığı kaydedildi.

Gazze'nin kuzeyindeki bu durumun dışında güneydeki Deir al-Balah ve Han Yunus ile Refah kentlerinin de IPC 4. aşama olan "acil durum" kapsamında sınıflandırıldığı aktarıldı.

Açıklamada, Gazze Şeridi'ndeki 2,2 milyonluk nüfusun tamamının yüksek düzeyde akut gıda güvensizliği ile karşı karşıya olduğu vurgulandı.

IPC'nin Aralık 2023'te yayımlanan son raporuna işaret edilen açıklamada, "O tarihten bu yana, kıtlığı önlemek için gerekli koşullar karşılanmadı ve son bilgiler, kuzeydeki vilayetlerde kıtlığın eli kulağında olduğunu ve mart ortası ile mayıs arasında herhangi bir zamanda ortaya çıkacağı tahminini doğruluyor." görüşü paylaşıldı.

İsrail'in Refah'a olası kara saldırısı başlatma ihtimaline değinilen açıklamada, "Mart ortası ile temmuz ortası arasında, en olası senaryoya göre ve Refah'a kara saldırısı da dahil olmak üzere çatışmaların tırmanacağı varsayımı altında, Gazze Şeridi nüfusunun yarısının (1,1 milyon kişi) felaket koşullarıyla karşı karşıya kalması bekleniyor." değerlendirmesi yer aldı.

Bu arada, IPC raporunun ardından BM'nin Roma merkezli kuruluşu Gıda ve Tarım Örgütünden (FAO) yapılan yazılı açıklamada, Gazze'de beklenen açlık karşısında geniş ölçekte yardımların ulaştırılabilmesi için acil erişim çağrısında bulunuldu.

Bir diğer BM kuruluşu Dünya Gıda Programı (WFP) İcra Direktörü Cindy McCain de "Gazze'de insanlar şu anda açlıktan ölüyor. Bu insan yapımı açlık ve yetersiz beslenme krizinin Gazze'yi etkileme hızı dehşet verici. Kıtlığı önlemek için çok küçük bir pencere kaldı ve bunu yapabilmek için kuzeye acil ve tam erişime ihtiyacımız var." ifadesini kullandı.


İdlib'de tahıl deposu duvarının çökmesi sonucu çadırda eğitim gören 5 çocuk öldü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İdlib'de tahıl deposu duvarının çökmesi sonucu çadırda eğitim gören 5 çocuk öldü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib ilinde, tahıl deposunun duvarının özel bir anaokulundaki çadırda eğitim gören öğrencilerin üzerine yıkılması sonucu 5 çocuk hayatını kaybetti, 7 öğrenci ile 1 öğretmen yaralandı.

İdlib'in Sarmada ilçesinde öğle saatlerinde bir anaokulunun bitişiğindeki tahıl deposunun duvarı, çocukların eğitim gördüğü çadırın üzerine çöktü.

Suriye Sivil Savunmasından (Beyaz Baretliler) alınan bilgiye göre, duvarın çökmesi sonucu çadırdaki 5 çocuk hayatını kaybetti, 7 öğrenci ile 1 öğretmen yaralandı.

Yaralılar, çevredeki hastanelere sevk edildi.


Yunanistan'da uçurtmalar "özgür Filistin" için uçuruldu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Yunanistan'da uçurtmalar "özgür Filistin" için uçuruldu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Yunanistan'ın başkenti Atina'da, Filistin'e destek için uçurtmalar gökyüzüyle buluşturuldu.

Atina'da düzenlenen "Özgür Filistin için bir uçurtma" isimli etkinlikte bir araya gelenler, Filistin halkına destek mesajı vermek üzere uçurtma uçurdu.

Paskalya orucunun başlangıcını temsil eden Temiz Pazartesi (Kathara Deftera) Yortusu kapsamında, Yunanistan'da her yıl geleneksel olarak gökyüzü ile buluşturulan uçurtmalar bu kez Filistin için uçuruldu.

Uçurtması ve balonlarıyla Filistin'e destek vermeye gelenlerden Gazzeli Selma Shawa, AA muhabirine, 20 yılı aşkın süredir Yunanistan'da yaşadığını ancak akrabalarının Gazze'de olduğunu söyledi.

Shawa, "Biz burada, Filistin toplumu olarak, insanlarımıza desteğimizi göstermek adına aktiviteler ve etkinlikler düzenlemeye çalışıyoruz. Zira en azından bu yolla dünyaya hikayemizi anlatmış oluyoruz." diye konuştu.

Filistin renklerinde uçurtma ve balonlarla insanlara Filistin'de yaşananları hatırlatmayı hedeflediklerini belirten Shawa, "İhtiyacı olanlara iftar yemeği de veriyoruz. Her iki tarafın da geleneklerini koruyoruz fakat kalplerimiz tabii ki Filistin'deki bebekler, çocuklar, aileler, Gazze ve tüm Filistin'de çekilen acılarla birlikte." dedi.

Yunanistan'daki Filistin Toplumu Başkanı Muhammed Seyid de "Bugün, Ekim'den beri İsrail saldırılarıyla soykırıma uğrayan Gazze halkına dayanışma göstermek için buradayız. Her gün yüzlerce kişi öldürülüyor ve dünya sadece seyrediyor. Bu yüzden Gazze'deki insanlarımıza desteğimizi ve dayanışmamızı elimizden gelen tüm imkanları kullanarak göstermek istedik." ifadelerini kullandı.

Gazze'de yaşanan insanlık dramına da işaret eden Seyid, "Burada insanlar çocuklarıyla, yiyecekleri, suları varken, istediklerini yapabilirken, Gazze'de bizim insanlarımızın açlıktan ölmesi çok acı. Bazıları 2-3 aydır ekmeğin tadına bile bakmadı, içme suları bile yok." diye konuştu.

Seyid, sözlerine şöyle devam etti:

"Biz insanların mutsuz olmasını istemiyoruz. Tüm dünya, tüm çocuklar mutlu olmalı ama bizim çocuklarımızın da barış ve güven içinde yaşaması gerektiğine inanıyoruz."

- Temiz Pazartesi Yortusu

Yunanistan'da Paskalya orucunun başlangıcını temsil eden Temiz Pazartesi (Kathara Deftera) Yortusu'nda her yıl olduğu gibi bu yıl da uçurtmalar gökyüzüne renk kattı.

Karnaval sürecinin sona erdiği ve hayvansal gıdaların tüketilmediği Paskalya orucuna başlanılan Temiz Pazartesi Yortusu'nda, geleneksel olarak hayvansal gıdalardan uzak, kalamar, karides gibi deniz ürünleri ile kuru fasulye, tarama salata, tahin helvası, turşu, zeytin, zeytinyağlı yaprak sarması gibi yiyeceklerin yer aldığı sofralar kuruldu.

Ramazan pidesine benzeyen "lagana" isimli ekmek, bugüne özel olarak sofralardaki yerini aldı.

Yemek için kırları tercih edenler, baharı neşeyle karşıladı.

- Gökyüzü rengarenk uçurtmalarla süslendi

Temiz Pazartesi Yortusu'nun küçük büyük, herkesin yüzünü güldüren en renkli yanı ise gökyüzünün rengarenk uçurtmalarla süslenmesi oldu.

Sokaklarda hemen hemen her köşe başında uçurtmalar satılırken, 7'den 70'e herkes uçurtma heyecanını yaşadı.

Tüm ülkede çocuklar ve büyükler, şehrin düzlük alanlarına ya da tepelere çıkarak rengarenk uçurtmalarını gökyüzü ile buluşturdu.

- Un savaşları

Galaksidi kasabasında ise geleneksel un savaşları yapıldı

Bu küçük sahil kasabası, her yıl Temiz Pazartesi Yortusu'nda hem Galaksidi sakinlerini hem de kasabaya dışarıdan gelenleri müzik eşliğinde, geleneksel danslar ve çeşitli kültürel etkinliklerle buluşturdu.

Kökleri Bizans dönemine dayanan geleneksel un savaşına katılanlar, yüzlerini isle veya renkli boyalarla boyadı.

Yunan denizcilerin Bizans döneminde, Sicilya sahillerinde görüp, Galaksidi'ye taşıdığına inanılan bu gelenek, aynı zamanda 18'inci yüzyılda baharın gelmesiyle evlerinden ayrılan denizcileri yolcu etmek üzere düzenlenen bir eğlence olarak da biliniyor.

Bugün bir turizm faaliyeti olarak da görülen bu etkinlik için belediyenin dağıttığı un çuvalları kullanılıyor. Unun yanı sıra renkli boyaların da kullanıldığı bu eğlence, Temiz Pazartesi akşamı geç saatlere kadar sürüyor.


KDP, 10 Haziran'daki IKBY milletvekili seçimlerine katılmayacaklarını açıkladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

KDP, 10 Haziran'daki IKBY milletvekili seçimlerine katılmayacaklarını açıkladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Irak’taki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP), 10 Haziran’da yapılacak Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) milletvekili seçimlerine katılmayacaklarını duyurdu.

KDP’den yapılan açıklamada, "Tarihsel bir sorumluluk gereği ve halkımız ile vatanımızın çıkarları için anayasaya aykırı olan ve dayatılan bir sistemin gölgesinde yapılan yasadışı seçimlere katılmayacağız." ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, "Devlet idaresi koalisyonu tarafları, anayasanın ve siyasi anlaşmanın tüm maddelerinin uygulanmamasından sorumludur. Taraflar Muhammed Şiya Sudani hükümetinin kurulmasında yapılan siyasi ve idari anlaşmalara uymakla sorumludur. Aksi durumda siyasi sürece devam edemeyiz. (Türkmen ve Hristiyan) Oluşumların kotasının kaldırılmasıyla özgür, adil ve eşitlikçi bir seçim için gerekli olan temel ilkeler yok sayılmıştır." ifadeleri kullanıldı.

KDP’nin seçimlere katılmama kararı, Irak Yüksek Federal Mahkemesi’nin bölgeye ilişkin 21 Şubat’ta aldığı ve KDP’nin "anayasanın ruhuna aykırı" olarak nitelendirdiği kararlarının ardından geldi.

Irak Federal Mahkemesi, IKBY'deki memur maaşlarının Irak banklarında açılacak hesaplara yatırılmasına, Bağdat hükümetinin, IKBY'ye "borç para verme" yetkisinin elinden alınmasına ve IKBY’nin tüm petrol ile petrol dışı gelirlerinin merkezi hükümete teslim edilmesi gerektiğine hükmetmişti.

Mahkeme ayrıca, IKBY’nin dört seçim bölgesine bölünmesi ve 111 sandalyeli IKBY meclisinde Türkmenlere 5 ve Hristiyanlara 6 olmak üzere, 11 kişilik kotanın “anayasaya aykırı” olduğuna karar vererek, meclisteki koltuk sayısının da 100'e düşürüldüğünü açıklamıştı.

IKBY’deki bazı Türkmen ve Hristiyan siyasi partiler, mahkemenin bu kararı sonrası seçimleri boykot edeceklerini duyururken, Irak Türkmen Cephesi (ITC) Türkmenlerin seçime tek liste ile katılması için çalıştıklarını açıklamıştı.


Iştiyye: Gazze Şeridi’ne yardım ulaştırmaya yönelik deniz koridoru, Filistinlileri tehcir etmek için bir çıkış yoluna dönüşebilir

Gazze kıyıları yakınlarındaki gıda yardımı (AP)
Gazze kıyıları yakınlarındaki gıda yardımı (AP)
TT

Iştiyye: Gazze Şeridi’ne yardım ulaştırmaya yönelik deniz koridoru, Filistinlileri tehcir etmek için bir çıkış yoluna dönüşebilir

Gazze kıyıları yakınlarındaki gıda yardımı (AP)
Gazze kıyıları yakınlarındaki gıda yardımı (AP)

Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye, Gazze Şeridi’ne yardım ulaştırmak için belirlenen deniz koridorunun, Filistinlileri Gazze’den tehcir etmek için bir çıkış yoluna dönüşebileceği konusunda uyardı.

Şarku’l Avsat’ın Alemu’l Arabi haber ajansından (AWP) aktardığına göre Iştiyye bugün düzenlenen kabine toplantısında yaptığı konuşmada, “Gazze topraklarında niyeti, saikleri ve milliyeti ne olursa olsun, Gazze’de bize yeni bir durum dayatacak hiçbir yabancı varlığı kabul etmiyoruz” dedi.

Iştiyye, “Halkımız için, Kudüs, Batı Şeria ve Gazze dahil tüm Filistin toprakları için Birleşmiş Milletler (BM) bayrağı ve şemsiyesi altında uluslararası koruma güçleri çağrısında bulunduk” diye konuştu.

Başbakan, “Gazze’nin öz yönetimini isteyenler var, özel güvenlik şirketlerinin Gazze’ye getirilmesi için çalışanlar da var” diyerek, bunun ‘halkın iradesine karşı saldırı anlamına geldiğini’ vurguladı.

İspanyol Open Arms yardım kuruluşuna ait 200 ton gıda ve insani yardım taşıyan gemi geçtiğimiz hafta Larnaka Limanı’ndan çıkarak Gazze açıklarına ulaştı.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, istifa eden Başbakan Iştiyye’nin yerine, yeni hükümeti kurmak üzere Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Komitesi üyesi Muhammed Mustafa’yı atadı.

Başbakanı atama kararında, yeni hükümetin önceliklerinin, Gazze Şeridi’ne yardım, gerekli insani yardımdan ekonomik toparlanmaya hızlı ve etkili geçiş, ardından yeniden imar konusundaki çabalara liderlik ve koordine etmek olduğu belirtildi.