Birleşik Krallık ülkeleri genel izolasyon günlerine geri dönüyor

Galler’in başkenti Cardiff’te maskeli bir kadın telefonuyla konuşurken  (AFP)
Galler’in başkenti Cardiff’te maskeli bir kadın telefonuyla konuşurken (AFP)
TT

Birleşik Krallık ülkeleri genel izolasyon günlerine geri dönüyor

Galler’in başkenti Cardiff’te maskeli bir kadın telefonuyla konuşurken  (AFP)
Galler’in başkenti Cardiff’te maskeli bir kadın telefonuyla konuşurken (AFP)

Birleşik Krallık'a bağlı dört ülkeden biri olan Galler, İngiltere'deki katı kısıtlamaları benimseyerek yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgının ikinci dalgasıyla mücadele kapsamında önümüzdeki Cuma gününden itibaren iki haftalık bir karantina uygulanacağını duyurdu.
Galler, 23 Mart'ta salgının ilk dalgasında tam izolasyon kararı almasına neden olan salgından Avrupa'da en çok etkilenen ülke (43 binden fazla ölüm) oldu. Galler özerk hükümeti, Londra ile yerel yönetimler ve diğer topluluklar arasındaki gerilimlere rağmen ikinci dalga için yerel ölçekte önlemler almaya başladı.
Galler Başbakanı Mark Drakeford, düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamada, Cuma günü saat 18.00'dan itibaren 3 milyon nüfusa sahip Galler bölgesinde vatandaşların iki hafta süreyle "evde kalması" gerektiğini söyledi.
Bu önlemin süresinin gerekli etkinin görülebilmesi için benimsenebilecek en kısa süre olduğunu belirten Drakeford, sağlık sisteminin maksimum kapasitesine ulaşmasının risklerini vurguladı. Alınan önlemler kapsamında gerekli olmayan mağazaların kapılarını kapatmaları gerekecek, bu da koronavirüsün ilk dalgasının yayılmasıyla birlikte 23 Mart'ta kapanma kararı alındığında İngiltere’de hakim olana benzer bir duruma yol açacak. Bu dönemdeki durumla arasındaki tek fark, ilkokul ve bazı liselerin kapanışın ikinci haftasında (ilk hafta okul tatiline denk geliyor) derslere devam edecek olması olacak.
Galler Başbakanı, "zor" olarak nitelendirdiği bu kararın detaylarını açıklarken, şirketlere de destek için 300 milyon İngiliz sterlini (330 milyon euro) tahsis edileceğini duyurdu. Drakeford, "Elbette hepimiz koronavirüsten ve tüm kurallardan bıktık ve hepimiz bu salgının sonunu görmek ve hayatımızın normale dönmesini istiyoruz. Ne yazık ki, olası bir aşının yokluğunda böyle bir önlem virüsü kontrol altına almak ve daha fazla hasara yol açacak uzun vadeli bir kapanmayı önlemek için en iyi seçeneğimiz" ifadelerini kullandı.
İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'dan oluşan Birleşik Krallık'ta, özerk yönetimler koronavirüse karşı kendi önlemlerini alabiliyor. Bu durum, vatandaşların ve hatta bazen politikacıların kafalarını karıştıracak şekilde, farklı önlemler alınmasına yol açıyor. Galler, geçtiğimiz Cuma gününden bu yana koronavirüsün ülkenin diğer bölgelerinde en fazla yayıldığı bölgelerden gelenlere giriş yasağı getirdi. Bu durum Londra hükümeti tarafından eleştirildi.
Aynı şekilde yaklaşık 2 milyon nüfusa sahip Kuzey İrlanda da, yetkililer sıkı önlemler almaya karar verdi. Önlemler kapsamında Cuma gününden itibaren barlar ve restoranların bir ay süreyle kapatılması kararı alınırken, okul tatili iki hafta daha uzatıldı. İngiltere Başbakanı Boris Johnson hükümeti ise, bilimsel danışmanları ve ana muhalefetteki İşçi Partisi'nin çağrılarına rağmen, ekonomiye daha fazla zarar vermekten kaçınmak amacıyla şu ana kadar tamamen kapanmayı önleme kararını savundu. İngiltere Başbakanı'nın sözcüsü yaptığı açıklamada, “Özellikle salgının daha az yayıldığı bölgelerde ekonomide devamlılığı sağlamak için mümkün olduğu kadar genel bir izolasyon kararı yerine yerel önlemler almak istiyoruz” dedi.
İngiltere'de yaklaşık 28 milyon kişi, yani (56 milyon) nüfusun yarısı katı yerel kısıtlamalara tabi tutuldu. Başkent Londra ve İngiltere'nin diğer bölgeleri, yetkililer tarafından belirlenen 3 aşamalı kısıtlamaların ikinci aşamasında olduğu için farklı hane üyelerinin kapalı mekanlarda görüşmeleri yasaklandı.
İngiltere'nin kuzeybatısındaki Manchester kenti, yetkililerin şirketlere ek mali destek sağlamadan bölgeyi "çok yüksek" aşamadaki kısıtlamaların uygulanması anlamına gelen 3. aşamaya dahil etmesine direnince Manchester belediye başkanı ile hükümet arasında bir çatışma yaşandı. Yerel Yönetimler Bakanı Robert Jenrick, geçtiğimiz günlerde "verimli" müzakerelerin yapıldığını belirterek, yakında çözüme ulaşma olasılığının olduğunu belirtti.



ABD'li yargıç, Trump'ın Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne ilişkin emrini durdurdu

 Lahey'de Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin logosu (Reuters)
Lahey'de Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin logosu (Reuters)
TT

ABD'li yargıç, Trump'ın Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne ilişkin emrini durdurdu

 Lahey'de Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin logosu (Reuters)
Lahey'de Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin logosu (Reuters)

ABD’de federal bir yargıç dün, ABD Başkanı Donald Trump tarafından Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde çalışanları hedef alan bir kararnamenin uygulanmasını durdurdu.

Bu karar, iki insan hakları savunucusunun nisan ayında Trump'ın 6 Şubat tarihli kararnamesine itiraz ederek açtığı davanın ardından geldi. Karar, ABD vatandaşları veya İsrail gibi ABD müttefiklerine yönelik Uluslararası Ceza Mahkemesi soruşturmalarına karışanlara kapsamlı ekonomik ve seyahat yaptırımları uygulanmasını öngörüyor.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre ABD Bölge Yargıcı Nancy Thoresen, kararında, yürütme kararını ifade özgürlüğünün anayasaya aykırı bir ihlali olarak nitelendirdi.

Thoresen, "Yürütme kararı, ifade özgürlüğünü bu amaca ulaşmak için gerekenden çok daha fazla kısıtlıyor gibi görünüyor" diye yazdı.

Beyaz Saray ve Uluslararası Ceza Mahkemesi, yorum taleplerine henüz yanıt vermedi.

Yürütme emri, Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Khan'a yaptırımlar uyguladı. Khan, İngiliz vatandaşıdır. ABD Hazine Bakanlığı'na bağlı Yabancı Varlık Kontrol Ofisi de Khan'ı yaptırım uygulanan kişi ve kuruluşlar listesine aldı.

Uluslararası Ceza Mahkemesi ve onlarca ülke tarafından kınanan yürütme emrine göre Khan veya yaptırım uygulanan diğer kişilere hizmet sunan ABD vatandaşları, hukuki ve cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir.