Irak Başbakanı Kazimi: Almanya ile gerçek ortaklık bekliyoruz

Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi ortak basın toplantısında konuşuyor (AP)
Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi ortak basın toplantısında konuşuyor (AP)
TT

Irak Başbakanı Kazimi: Almanya ile gerçek ortaklık bekliyoruz

Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi ortak basın toplantısında konuşuyor (AP)
Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi ortak basın toplantısında konuşuyor (AP)

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi, Paris ziyaretinden sonra Avrupa turunun ikinci durağı olarak ziyaret ettiği Almanya’da büyük bir ilgiyle karşılandı. Kazimi, daha sonra Almanya’dan ayrılarak Londra’ya hareket etti.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Kazimi’yi ve reform programını takdir ederek, Almanya’nın, “istikrar, güvenlik ve ekonomik kalkınma” yolunda Bağdat’ın yanında duracağını vurguladı. Merkel, Kazimi ile görüşmeye geçmeden önce yaptığı kısa basın toplantısında, güvenliğin korunması ve DEAŞ’ın geri dönme tehdidiyle mücadele noktasında Irak’a yönelik uluslararası yardımın devam etmesi gerektiğini belirterek, “Terör örgütü (DEAŞ) bölgede ve bölgenin dışında bir tehdit olmaya devam ediyor” dedi. Başbakan Merkel, Almanya’nın, DEAŞ ile mücadelesinde Irak’a destek olmaya devam edeceğini kaydetti.
Kazimi hükümetinin gelecek yıl erken seçim düzenleme kararı almasının “seçmenlerin devlet kurumlarına yönelik güvenini artıracağını” söyleyen Almanya Başbakanı, ülkesinin, ekonomik reformları gerçekleştirmek ve özel sektörü güçlendirmek için "iddialı" gündeminde Irak'ın yanında duracağını vurguladı.
Kazimi ise Irak’ın Almanya ile gerçek bir ortaklık beklediğini ifade etti. Almanya’ya “Irak’ın güçlü ilişkiler kurma arzusunu ve gerçek ortaklık beklentisini vurgulamak için geldiğini” belirten Kazimi, “Irak koronavirüs sebebiyle zor zamanlardan geçiyor. Ancak Irak ekonomisini inşa etmek ve altyapısını yeniden yapılandırmak için iddialı bir programa başladık” diye konuştu.
Almanya hükümeti geçen ay DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyon bünyesinde görev yapan Alman güçlerinin görev sürelerini uzatma kararını onaylamıştı. Kararın bu ayın sonuna doğru Alman Federal Meclisi’nde oylamaya sunulması bekleniyor. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, geçen ay Meclis’e hitaben yaptığı konuşmada, Kazimi hükümetinin iddialı bir reform programına sahip olduğunu ve bu hükümetin güvenlik sorunlarıyla mücadelesinde desteklenmesi gerektiğini belirterek, Irak’taki Alman güçlerin görev sürelerinin uzatılmasına teşvik etmişti. Kazimi’nin ABD ve İran’ın bölgedeki etkisini dengeleme girişimlerine de övgüde bulunan Maas, Kazimi’nin aktivistlere karşı artan tehditlerin ve hatta bazılarına yönelik suikastların sorumlularının peşine düşme sözü verdiğini kaydetmişti.
Kazimi’ye eşlik eden bakanlar Berlin’de Alman iş insanlarının yanı sıra Almanya’da ekonomi, ticaret, tarım, hizmetlerin geliştirilmesi ve sağlık sektörlerinde yetkili isimlerle bir araya geldi.
Almanya, ekonomik ve güvenlik desteğine ek olarak koronavirüs salgınıyla mücadele konusunda Irak’a sağlık alanında da destek verdi. Kazimi’nin Berlin ziyaretinde salgının etkilerini görmek mümkündü. Nitekim devlet ve hükümet başkanları için düzenlenen askeri karşılama töreni salgın sebebiyle iptal edilirken, Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier’in, yakın korumasının yeni tip koronavirüs (Kovid-19) testinin pozitif çıkmasının ardından önlem amaçlı karantinaya alınması nedeniyle Kazimi ile kararlaştırılan görüşmesi iptal edildi.
Merkel, Mayıs ayında göreve gelen Başbakan Kazimi’yi Berlin’e davet etmişti. Almanya, istikrar çabalarını güçlendirmesi hedefiyle Irak’a yılda yaklaşık 40 milyon Euro yardım yapıyor. Berlin bu yardımlarla Irak güvenlik ve polis güçlerinin kapasitelerini geliştirmeyi ve DEAŞ yüzünden köylerini terk eden kişilerin yurtlarına dönmesine yardımcı olmayı hedefliyor. Kazimi, Almanya’nın bu hususta verdiği desteği, Merkel ile ikili görüşmeye geçmeden önce yaptığı açıklamada dile getirdi. Kazimi, bu kapsamda, “Almanya bize yeniden inşa ve DEAŞ’a karşı savaşta destek veriyor. Ancak özellikle mülteciler ve yerinden edilenlerin geri döndürülmesi konusunda işbirliği için çabalıyoruz” dedi.
Almanya, DEAŞ’ın Irak topraklarında kontrolü ele geçirmesinden bu yana on binlerce Iraklı mülteciyi kabul etti, büyük bir bölümüne geçici ikamet belgesi verdi. Bu da Irak’ta durumların normalleşmesi halinde söz konusu mültecilerin ülkelerine geri gönderileceği anlamına geliyor.
Almanya aynı zamanda bu yıl, DEAŞ ile mücadele kapsamında radikalleşmeyi önleme programına destek vermeye başlayacak. Zira Iraklı yetkililer, koronavirüs salgınından faydalanan DEAŞ’ın ülkede yeniden konuşlandığı yönünde sinyaller veriyor.
Irak hükümetinin, başta ekonomi ve mali konular olmak üzere bir reform gündemi belirlediğine işaret eden Kazimi, “Bunu 'beyaz sayfa' olarak adlandırdık. Bu reform gündemi, çok iddialı bir gündem. İçinde ekonomiyle ilgili birçok unsur var” dedi. Irak’ta Alman yatırımcıların bulunduğuna dikkat çeken Kazimi, ve Irak’taki Alman yatırımların artmasını beklediklerini ve Alman devi Siemens’in Irak’ta enerji altyapı alanına yatırım yapması için çabaladıklarını söyledi.



Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir ekip, Yemen'in doğusunda istikrarı sağlamak amacıyla Aden'de

Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
TT

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir ekip, Yemen'in doğusunda istikrarı sağlamak amacıyla Aden'de

Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir askeri ekip, Yemen'in geçici başkenti Aden'e, Güney Geçiş Konseyi'ne bağlı güçlerin Hadramut ve Al-Mahra vilayetlerinden çekilmesi ve meşru yönetimi destekleyen Suudi liderliğindeki koalisyonun doğrudan gözetimi altında önceki konumlarına geri dönmeleri için yürütme mekanizmalarını kurmayı amaçlayan acil bir görevle geldi.

Ekip ayrıca, statüko öncesine dönüşü sağlamak amacıyla koordineli prosedürlere göre, bölgelerin "Vatan Kalkanı" güçlerine devredilmesi için düzenlemeler üzerinde de çalışıyor. Bu adım, Suudi Arabistan'ın Doğu Yemen'deki gerilimi sona erdirmek için yoğun çabalarının ve koalisyon liderliğinin Hadramut'taki Güney Geçiş Konseyi'nin tek taraflı eylemlerini reddetmesinin bir devamı niteliğinde. Koalisyon liderliği bu eylemleri, zorla yeni bir gerçeklik dayatma veya vilayeti barış ve istikrarı tehdit eden iç çatışmalara sürükleme girişimi olarak değerlendirmektedir.

Şarku’l Avsat'a konuşan özel kaynaklara göre askeri birliğin gelişi, Riyad'ın Yemen'deki meşru kurumlar içinde güvensizlik ortamı yaratacak veya bölünmeyi derinleştirecek adımları reddetme tutumunu güçlendiriyor.


Lübnan, İsrail'den gelecek büyük çaplı bir saldırı endişesi ile yaşıyor

 İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
TT

Lübnan, İsrail'den gelecek büyük çaplı bir saldırı endişesi ile yaşıyor

 İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)

İsrail’in geniş çaplı bir saldırı hazırlığında olduğu yönündeki iddiaların gölgesinde yaşayan Lübnan’da, Mısır gerilimi düşürmek ve ülkenin İsrail kaynaklı herhangi bir askeri tırmanıştan korunmasını sağlamak amacıyla diplomatik girişimlerini yoğunlaştırdı. Bu çerçevede Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli’nin gelecek hafta Beyrut’u ziyaret etmesi öngörülüyor.

Mısır’ın Beyrut Büyükelçisi Ala Musa, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Üzerinde çalıştığımız konu, gerilimin azaltılması ve Lübnan’ın saldırıların şiddetinde herhangi bir artıştan korunmasıdır. Asıl hedef budur. Sürecin, birçok engelin aşılmasında kullanılabilecek bir ivme yaratmak için adım adım ilerlemesi gerekiyor” dedi.

Öte yandan İsrail, diplomatik çabalara sahadaki gerilim ve geniş çaplı savaş tehditleriyle karşılık verdi. İsrail medyası, Lübnan hükümeti ve ordusunun yıl sonuna kadar belirlenen süre içinde Hizbullah’ın silahsızlandırılmasında başarısız olması halinde, İsrail ordusunun Lübnan genelinde Hizbullah hedeflerine yönelik kapsamlı bir saldırı planladığını yazdı.

Aynı zamanda İsrail, Lübnan’ın güneyindeki askeri gerilimi artırdı. İsrail güçleri, sivil müzakerelerin iki hafta önce başlamasından bu yana ilk kez, sınırdan yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki Zahrani bölgesinin de aralarında bulunduğu Litani Nehri’nin kuzeyindeki bölgeleri hedef aldı.


BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
TT

BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)

AFP'nin dün gördüğü BM Genel Sekreteri'nin raporuna göre, İsrail'in işgal altında bulunan Batı Şeria'daki yerleşim genişlemesi, BM'nin 2017'de izlemeye başlamasından bu yana 2025'te rekor seviyeye ulaştı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Güvenlik Konseyi üyelerine gönderdiği belgede, "İşgal altındaki Batı Şeria'da, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere, İsrail yerleşimlerinin devam eden genişlemesini kınıyorum. Bu durum gerilimleri körüklemeye, Filistinlilerin topraklarına erişimini engellemeye ve bağımsız, demokratik, bütünleşik ve tam egemen bir Filistin devletinin kurulma olasılığını tehdit etmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı.

İsrail'in 1967'de işgal edip ilhak ettiği Doğu Kudüs'te yaklaşık üç milyon Filistinli yaşıyor; bunların yanı sıra Birleşmiş Milletler'in uluslararası hukuka göre yasadışı saydığı yerleşim yerlerinde de yaklaşık 500 bin İsrailli bulunuyor.

Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri hem sağcı hem de solcu çeşitli İsrail hükümetleri döneminde devam etmiştir.

Bu yerleşim faaliyetleri, özellikle 7 Ekim 2013'te Hamas'ın güney İsrail'de gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş saldırının ardından Gazze'de savaşın başlamasından bu yana, mevcut hükümetin döneminde önemli ölçüde yoğunlaştı.