BAE, ABD ve İsrail ‘İbrahim Kalkınma Fonu’nu kurduhttps://turkish.aawsat.com/home/article/2577236/bae-abd-ve-i%CC%87srail-%E2%80%98i%CC%87brahim-kalk%C4%B1nma-fonu%E2%80%99nu-kurdu
BAE, ABD ve İsrail ‘İbrahim Kalkınma Fonu’nu kurdu
BAE ve İsrail, geçtiğimiz Pazar günü Abu Dabi’de ABD Hazine Bakanı’nın huzurunda anlaşma imzaladı (AFP)
Abu Dabi/Şarku’l Avsat
TT
TT
BAE, ABD ve İsrail ‘İbrahim Kalkınma Fonu’nu kurdu
BAE ve İsrail, geçtiğimiz Pazar günü Abu Dabi’de ABD Hazine Bakanı’nın huzurunda anlaşma imzaladı (AFP)
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ABD ve İsrail, Abu Dabi ve Tel Aviv arasında imzalanan ‘İbrahim Anlaşması’nın öngördüğü ‘İbrahim Kalkınma Fonu’nun kurulduğunu açıkladı.
BAE, ABD Uluslararası Kalkınma Finans Kurumu ve İsrail, bu fon aracılığıyla Ortadoğu ve dışında bölgesel ekonomik işbirliği ve refahı artırmak için özel sektör tarafından yürütülen yatırım ve kalkınma girişimlerine 3 milyar dolardan fazla kaynak ayıracak.
Bu girişim, ABD’nin desteğiyle BAE ve İsrail arasında imzalanan, bölge halklarının yaşamlarını iyileştirmekle birlikte üç ülke arasındaki yeni dostluk, işbirliği ruhu ve ortak iradeyi somutlaştırarak barışın faydalarını vurgulayan tarihi ‘İbrahim Barış Anlaşması’nın ayrılmaz bir parçası olarak kabul ediliyor.
Bu ülkeler, kalkınmada önemli etkisi olan stratejik projeleri belirlemek ve ekonomik büyümeyi teşvik edecek, yaşam standartlarını iyileştirecek ve kaliteli iş fırsatları yaratacak bu projeleri uygulamaya başlamak için İsrail merkezli bir kalkınma ofisi açacak.
Kalkınma Fonu, üyelerin kendileri ve toplumlarına hizmet edecek bir gelecek inşa etmeleri amacıyla bölge ve gençlerine fırsat ve umut verecek, bölge halklarına odaklanacak yatırımlar başlatmalarını sağlayacak.
BAE resmi haber ajansı WAM’a göre BAE, ABD ve İsrail, bu girişimin çeşitlilik, ticaret ve ortak insanlığa dayalı daha güçlü bölgesel işbirliğinin temellerini atacağına inanıyor.
İbrahim Kalkına Fonu, bölgesel ticareti geliştirecek, stratejik altyapı projelerini mümkün kılacak, elektriğe güvenilir ve kolay erişim sağlayarak enerji güvenliğini artıracak. Fon aynı zamanda tarımsal üretkenliği arttırmayı, bölgede temiz suya güvenilir ve verimli erişimi kolaylaştırmayı hedefliyor.
BAE Devlet Bakanı Ahmed el-Sayegh, “Fon, inançları veya kimlikleri ne olursa olsun, üç ülkenin halkın refahını ilk sıraya koyma arzusunu yansıtıyor. BAE, bu girişimin bölge için ekonomik ve teknolojik bir güç kaynağı olabileceğinden ve desteğe en çok ihtiyaç duyanların yaşamlarını iyileştireceğinden emin” dedi.
ABD Uluslararası Kalkınma Finans Kurumu CEO’su Adam Boehler ise, “İbrahim Fonu, bölgenin karşı karşıya olduğu zorlukları ele alacak ve herkes için ekonomik fırsatları arttıracak. Paylaşılan refahı geliştirme çerçevesinde bu tarihi ortaklığı daha yüksek bir seviyeye taşımaktan heyecan duyuyoruz” yorumunda bulundu.
İsrail Başbakanlık Ofisi Genel Müdürü Ronen Peretz de, “Bugün başlattığımız İbrahim Fonu, liderlerimizin bölgesel iş birliğini geliştirme vizyonunu gerçekleştirmede önemli bir araç olacak. Girişimcilerimizin yaratıcılığını destekleyecek, gerekli finansal araçların listesini çıkaracak ve hükümetlerimize kolaylık sağlayacak. Sahada proje oluşturmak için iş, finansman ve devlet desteğinin birleşimi şarttır” şeklinde konuştu.
Trump'ın “tarihi” ziyareti ve Riyad'da Körfez-ABD zirvesi
ABD Başkanı Donald Trump Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar'ı kapsayan ziyaret turunu ‘tarihi’ olarak nitelendirdi. Trump, 13-16 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek resmi ziyaretlerinin başlangıcında Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a gitmek üzere yol çıkmadan önce Beyaz Saray'da bir basın toplantısı düzenledi.
Bugün Riyad'a ulaşan Trump, ilk başkanlık döneminde başlattığı yurtdışı ziyaretlerini 2017 yılının aynı ayında Suudi Arabistan'a gerçekleştirdiği ziyareti yine tarihi bir ziyaretle tekrarlamış oldu. Trump, önceki ziyareti sırasında Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz ile görüşmüştü. Ziyaret sırasında iki ülke arasında bir dizi önemli anlaşma imzalandı.
Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, Başkan Trump'ın Suudi Arabistan, Katar ve BAE'yi kapsayan ziyarete büyük önem verdiğini belirtti.
Leavitt, cuma günü düzenlediği basın toplantısında “Başkan Trump Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirmek istiyor” dedi.
Beyaz Saray Sözcüsü, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Başkan Trump, sekiz yıl sonra ABD ve Ortadoğu ülkelerinin iş birliğine dayalı ilişkilere sahip olduğu, radikalizmin yenilgiye uğratıldığı ve yerini kültürel alışveriş ve ticarete bıraktığı müreffeh ve başarılı bir Ortadoğu vizyonunu yeniden teyit etmek üzere bölgeyi bir kez daha ziyaret edecek.”
Trump’ın toplantılarla dolu bir programı var
Beyaz Saray'ın aktardığı ABD Başkanı'nın ziyaret programına göre Trump, iş adamları ve yatırımcılarla ikili görüşmelerin yanı sıra Suudi Arabistan-ABD Yatırım Forumu'na katılacak.
Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'daki bir köprüde Suudi Arabistan ve ABD bayrakları dalgalanıyor (Reuters)
Trump yarın Riyad’da düzenlenecek beşinci Körfez İşbirliği Teşkilatı (KİK)-ABD zirvesi için KİK üyesi ülkelerin liderleriyle bir araya gelecek.
ABD Dışişleri Bakanlığı Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ziyaretin, Suudi Arabistan’ın Ukrayna'daki savaşla ilgili müzakerelere ev sahipliği yapmasının yanı sıra Sudan ve Yemen'in istikrara kavuşturulmasında oynadığı rolü göz ardı edilmeyeceğini vurguladı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Bölge Sözcüsü Samuel Warburg, ülkesinin, Suudi Arabistan’ın çatışmalara yönelik siyasi çözümleri destekleme girişimlerini, küresel enerji piyasalarını güvence altına almaya yönelik devam eden çabalarını ve bölgesel ve uluslararası diplomatik araçlar yoluyla bölgesel istikrara yaptığı katkıları takdir ettiğini söyledi.
Masada yer alan dosyalar
ABD Başkanının ziyareti sırasında ele alınması beklenen dosyalarla ilgili olarak bunların bölgesel güvenlik, savunma iş birliği, teknoloji ve yenilenebilir enerji yatırımlarıyla ilgili stratejik dosyaları içereceğini belirten Warburg, Kızıldeniz'deki seyrüsefer güvenliğine yönelik tehditlerin yanı sıra Gazze, Lübnan, Yemen, Sudan, Libya, Lübnan, Irak'taki gelişmeler ve İran'ın istikrarı bozucu davranışlarıyla mücadele konularında koordinasyonu arttıracaklarını vurguladı.
Warburg, sözlerine şöyle devam etti:
“Başkan Trump'ın Suudi Arabistan'a yapacağı ziyaret, Riyad ve Washington arasındaki ikili ilişkiler açısından savunma, güvenlik, yatırım ve enerji gibi alanlarda iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın güçlendirilmesi için önemli bir fırsat teşkil ediyor.”
Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin ABD ziyareti sırasında ABD Başkanı ile çekilen bir fotoğrafı (SPA)
ABD’nin bölgesel ve uluslararası zorluklarla yüzleşmek ve ortak çıkarlara dayalı daha fazla çeşitlendirilmiş ve sürdürülebilir ekonomik ilişkiler kurmak için bu iş birliğini derinleştirme çabasına işaret eden Warburg, bu ziyaretin aynı zamanda Washington'un Ortadoğu'daki önemli ortaklarıyla ittifaklarını güçlendirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını da gösterdiğini söyledi. Görüşmelerin yatırım ve savunma konularını içermesinin muhtemel olduğunu ifade eden Warburg, “ABD, Suudi Arabistan ile özellikle yenilenebilir enerji ve teknoloji alanlarında ekonomik ortaklıkları güçlendirmenin yanı sıra bölgesel tehditler karşısında ortak çıkarları korumak için savunma iş birliğini genişletmeyi hedefliyor” diye ekledi.
Tüm bu görüşmeler, bölgedeki müttefik ve ortakların savunma kabiliyetlerini güçlendirmelerini ve ekonomilerini geliştirmelerini sağlamaya yönelik daha geniş bir yaklaşım çerçevesinde gerçekleştiriliyor.
Sekizinci başkan ve 14’üncü ziyaret
ABD Dışişleri Bakanlığı verilerine göre Başkan Donald Trump, ABD başkanları Richard Nixon, Jimmy Carter, George H.W. Bush, Bill Clinton, George W. Bush, Barack Obama ve Joe Biden'ın ziyaretlerinin ardından son elli yılda Suudi Arabistan'ı ziyaret eden sekizinci ABD başkanı olurken, Trump'ın bugün başlayan ziyareti bir ABD başkanının Suudi Arabistan'a yaptığı on dördüncü ziyaret olacak.
Eski ABD Başkanı George Bush, 2008 yılında Suudi Arabistan'ı iki kez ziyaret etti (SPA)
Suudi Arabistan'ı iki kez ziyaret eden ABD başkanları George H.W. Bush ve oğlu George W. Bush'un yanı sıra resmi rakamlara göre iki dönemlik başkanlığı sırasında Suudi Arabistan'ı dört kez ziyaret eden eski Başkan Barack Obama gibi bazı ABD başkanları da Suudi Arabistan ziyaretlerini birden fazla kez tekrarladı. Başkan Trump da 2017 yılında, ilk başkanlık döneminde Suudi Arabistan'ı ziyaret etmişti. Şimdi ikinci döneminde dış gezilerine başlamak üzere Suudi Arabistan’ı yeniden ziyaret ediyor.
ABD Başkanı'nın Suudi Arabistan'a gelişi öncesinde Suudi Arabistan İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı Mühendis Abdullah es-Sevaha dün Beyaz Saray Yapay Zeka ve Dijital Para Birimleri Kıdemli Danışmanı David Sachs ile yapay zeka alanında iki ülke arasındaki stratejik ortaklığı güçlendirmenin yollarını görüştü.
Şarku’l Avsat’a konuşan ABD'li ve Suudi üst düzey yetkili, ziyaretle birlikte düzenlenecek olan ve ABD yönetiminden bazı yetkililerin de katılacağı Suudi Arabistan-ABD Yatırım Forumu'nda hayati alanlarda önemli anlaşmaların yapılacağını belirttiler.
“Siyasi açıdan belirleyici bir an”
Şarku’l Avsat'a konuşan gözlemciler, ABD Başkanı Donald Trump'ın ziyaretinin iki ülke arasındaki ilişkilerde bir dönüm noktasını temsil ettiğini, stratejik ortaklığı güçlendireceğini ve her iki tarafın çıkarlarını yerine getirmek için güvenlik, ekonomi ve yatırım alanlarına ivme kazandıracağını düşünüyor. Aynı gözlemciler, Filistin meselesi ve İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını durdurmanın önemi, iki devletli bir çözüm için baskı yapılması ve Trump'ı Netanyahu'nun ABD'nin bölgedeki çıkarlarına ulaşmada gerçek bir engel olduğuna ikna etmenin Riyad ve Washington arasındaki başlıca tartışma dosyaları arasında yer alacağına inanıyorlar.
ABD'nin eski Riyad Büyükelçisi Michael Alan Ratney, Başkan Trump'ın mayıs ayı ortalarında Riyad'a yapacağı ziyaretin ABD-Suudi Arabistan ortaklığının gücünün açık bir göstergesi ve Washington'ın Riyad ile stratejik ittifakına duyduğu güvenin somut bir örneği olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Şarku’l Avsat'a yaptığı özel açıklamada Ratney, Başkan Trump'ın ikinci döneminin ilk durağı olarak Suudi Arabistan'ı seçmesinin sadece iki ülke arasındaki ilişkilerin stratejik boyutunu değil, aynı zamanda Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile olan şahsi bağlarının derinliğini de yansıttığını söyledi.