Mısır Senatosu 300 üyesi ile 7 yıl sonra ile yeniden açıldı

Mısır Senatosu (AFP)
Mısır Senatosu (AFP)
TT

Mısır Senatosu 300 üyesi ile 7 yıl sonra ile yeniden açıldı

Mısır Senatosu (AFP)
Mısır Senatosu (AFP)

Ahmed Abdulhakim
Mısır Senatosu, ülkenin siyaset sahnesinden yaklaşık 7 yıl uzak kaldıktan sonra yapılan son seçimlerin ardından Pazar günü yeniden çalışmalarına başladı. Senato, 100’ü parti listelerinden, 100’ü bağımsız adaylardan ve 100’ü Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin atamasıyla toplam 300 üyeye sahip. 
Yeni Senato, üyelerinin canlı yayında yaş sıralamasına göre yemin etmeleriyle göreve başladı. Senato’nun açılış oturumuna, henüz Senato başkanı seçilmediği için Anayasa uyarınca Senato’nun en yaşlı üyesi olan General Celal Heridi başkanlık etti.

Senato başkanı
Yapılan oylama sonucu Senato başkanlığına tahmin edildiği üzere Vatanın Geleceği Partisi Genel Başkanı, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Abdulvahhab Abdurrazık seçilirken başkanın birinci yardımcılığına Vefd Partisi Genel Başkanı Baha Ebu Şukka, ikinci yardımcılığına da milletvekili Fibi Fevzi getirildi.
Senato üyelerinin, anayasal yeminlerini etmelerinin ardından Senato Başkanı’nı seçmek için yapılan oylamaya geçildi. Senato başkanlığı oylamasına tek aday olarak giren Abdurrazık başkan olarak seçildi. Oylama öncesinde Abdurrazık, biyografisinin bir özetini Senatoya sundu. Abdurrazık, toplam 299 oyun 287'sini alırken, 12 oy geçersiz sayıldı.
Abdurrazık Senato Başkanı seçildikten sonra yaptığı konuşmada, görevin ‘hiç kolay olmadığını, büyük bir özveri ve kararlılık gerektirdiğini’ söyledi. Senato üyelerine hitap eden Abdurrazık, “İşlerinizi Allah’ın rızasını kazanmak ve vatanın çıkarlarını korumak için yaptığınız da haklı olarak takdir toplayacaksınız” dedi. Senato üyelerinin kendisine oy vermelerinden ötürü teşekkür eden Abdurrazık, bu görevin kamu, idare ve yargı alanlarında aldığı görevler ve son olarak partisiyle parlamentoda yaptığı çalışmalarıyla edindiği uzun kariyerinin doruk noktası olduğunu belirtti. Senato üyelerinin ‘büyük sorumlulukları olduğunu ve halkın onlardan çok şey beklediğini’ vurgulayan Abdurrazık,  bununla birlikte Mısır'ın yıllardır neredeyse vatanı kaybetme noktasına geldiği komplolarla karşı karşıya olduğunun da altını çizdi.

Abdulvahhab Abdurrazık kimdir?
Ağustos 1948'de Yukarı Mısır'ın Minye bölgesinde doğan Abdulvahhab Abdurrazık, 1969'da Kahire Üniversitesi'nden Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra kariyerine Merkezi Denetim Teşkilatı'nın bir çalışanı olarak başladı. 1970'lerin başlarında Başsavcı görevine getirildi. 1980’li ve 1990’lı yıllarda çeşitli adli görevlerde bulunan Abdurrazık, 1987’de Danıştay'a müsteşar olarak atanırken 1994 yılında Anayasa Yüksek Mahkemesi Başkanı olarak görev yaptı. Ardından Yukarı Mısır listesinden girdiği seçimlerde Senato üyeliğini kazandı.
Genel başkanı olduğu Vatanın Geleceği Partisi'nin internet sitesinde yer alan bilgilere göre 2001 yılında Anayasa Mahkemesi Başkan Yardımcılığına atandı. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Adli Mansur’un Temmuz 2013'te, daha sonra Mısır’da ‘terör örgütü’ olarak sınıflandırılan Müslüman Kardeşler mensubu merhum Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi yönetiminin devrilmesinin ardından ülkenin geçici cumhurbaşkanlığı görevini üstlenmesiyle Abdurrazık da Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na getirildi.
Abdurrazık, Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak Müslüman Kardeşler’in iktidarı döneminde Halk Meclisi ve Şura Meclisi’nin feshedilmesi ve Mart 2015 seçimlerinin geçersiz sayılması nedeniyle Temsilciler Meclisi’nin askıya alınması kararlarının verildiği önemli davalarda görev yaptı.

Mısır Senatosu’na dair satır başları
Yeni Senato, geçtiğimiz ay, 62 milyon 940 bin 165 nüfusa sahip ülkede toplam 8 milyon 959 bin 35 kayıtlı seçmenden yüzde 14,23'ünün katıldığı seçimlerin ardından seçildi.
Senato, 1980-2012 yıllarında faaliyet gösteren ve 2014 yılında tamamen kaldırılan Şura Meclisi ile benzerlik gösterirken 2019’daki Anayasa değişikliğiyle Senato’nun yeniden kurulması kararlaştırıldı.
Ocak 2011 devrimi sırasında görevden alınan merhum Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek döneminde Şura Meclisinin üyelerinin çoğunluğunu, iktidardaki Ulusal Demokrat Parti'nin ileri gelenleri ve milletvekilleri oluşturuyordu.
Görev süresi beş yıl olan Senato'nun resmi yetkileri oldukça az. Resmi Gazete'de yayımlanan habere göre bu görevler, ‘demokrasinin temellerinin sağlamlaştırılmanın yanı sıra toplumsal barışın, toplumun temellerinin ve yüksek değerlerinin desteklenmesinden sorumlu gördüklerini incelemek ve önermek’ olarak sıralanıyor. Yine Resmi Gazete’nin haberine göre Senato’nun görüşünün alındığı konular arasında, ‘anayasanın bir veya birden fazla maddesinin değiştirilmesi, uzlaşma ve ittifak antlaşmaları ve egemenlik haklarıyla ilgili tüm antlaşmalar’ yer alıyor. Buna karşın Temsilciler Meclisi’nin daha büyük yetkileri bulunuyor.
Mısır Anayasası’nın 2020 tarihli ve 141 sayılı Senato’nun Kuruluşu Kanunu’nun 7. Maddesi’ne göre Senato’nun görevleri demokrasinin temellerini pekiştirmek, toplumsal barışı, toplumun temellerini ve yüksek değerlerini, haklarını, özgürlüklerini ve kamu görevlerini desteklemek, demokratik sistemi güçlendirmek ve alanlarını genişletmek için gerekli gördüğü noktaları incelemek ve önerilerde bulunmak.
Aynı kanunun 8. Maddesi’nde ise, Anayasa’nın bir veya birkaç maddesinin değiştirilmesine ilişkin teklifler üzerine Senato'nun görüşünün alınacağı belirtiliyor. Söz konusu tekliflerle ilgili detaylarda ise bunların Cumhurbaşkanı veya Temsilciler Meclisi tarafından kendisine havale edilen sosyal ve ekonomik kalkınma ile barış ve ittifak antlaşmaları ve egemenlik haklarıyla ilgili tüm anlaşmalar için genel bir taslak planları, anayasayı tamamlayan kanun taslakları ve kanun tasarıların yanı sıra devletin genel politikası ya da dış politikası ile ilgili olarak Cumhurbaşkanı tarafından Senato’ya havale edilen konular oldukları kaydediliyor.
Mısırlı milletvekilleri ve siyasetçilere göre Mısır'da, Senato’nun yeniden kurulmasına ilişkin iki farklı görüş mevcut. Kimi Senato’nun uzmanlık ve yetkilerine duyulan ihtiyaçtan ve Temsilciler Meclisi’nin yükünü hafifleyeceğinden ötürü yeniden kurulması gerektiğini belirtirken kimi de Senato’nun şuan hiçbir öneminin bulunmadığını, hatta 2014'te feshedilmesine neden olan siyasi yolsuzluk konusunda her şeyin aynı kaldığını söylüyor.



Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Irak’ta Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, Salı günü yaptığı açıklamada, hareketin askeri kanadı olarak bilinen “Seraya es-Selam”ın Basra ve Vasıt (Kût) vilayetlerinde faaliyetlerinin dondurulmasına karar verdiğini duyurdu. Açıklama, hareket mensuplarının bir kamu görevlisini darp ettiği görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından geldi.

Irak makamları zaman zaman, belediye mevzuatına aykırı biçimde inşa edilen yapıları yıkım kararıyla kaldırıyor. Yerel halk arasında “tecevüz” olarak bilinen bu kaçak yapılar sorunu, çoğu zaman siyasi ve toplumsal gerilimlere neden oluyor.

Son olarak, sosyal medyada paylaşılan videoda Sadr Hareketi’ne bağlı kişiler olduğu belirtilen bir grup, Basra’nın merkezinde kaçak yapıların yıkımından sorumlu Makal Belediyesi Müdürü Esir el-Ubeydi’yi darbediyor. Görüntülerde, Ubeydi’nin, hareket mensuplarına ait olduğu öne sürülen kaçak bir evi yıktığı için hedef alındığı belirtiliyor. Video ülkede geniş yankı uyandırdı ve tepkiye yol açtı.

Basra’daki kaynaklara göre, yıkılan ev Sadr Hareketi’ne bağlı din adamı Şeyh Kusay el-Esedi’ye ait. El-Esedi’nin dinî eğitim gören, cuma imamı ve Seraya es-Selam’da görevli bir isim olduğu aktarılıyor. Ev, kentin en değerli bölgelerinden birinde izinsiz olarak kullanılıyordu.

Sadr’a yakınlığıyla bilinen ve X platformunda açıklama yapan “Salih Muhammed el-Iraki” isimli hesap, Seraya es-Selam’ın Basra ve Vasıt’ta altı ay süreyle “dondurulması ve tüm merkezlerin kapatılması” talimatını duyurdu. Açıklamada, kararın, “Seraya es-Selam’ın adını kirleten ihlallerin ve hakaretlerin önüne geçmek amacıyla” alındığı belirtildi.

Iraki mesajında, söz konusu davranışların “harekete karşı dış çevreler tarafından kasıtlı olarak yapılmış olabileceğini” öne sürerek “Seraya es-Selam’ın itibarı benim için varlıklarından daha önemlidir” ifadelerini kullandı.

Seraya es-Selam mensupları, 2014’ten bu yana özellikle Samarra kentinde yoğun şekilde konuşlanmış durumda. Kentte, 2006’da El Kaide tarafından bombalanan İmam Ali el-Hadi ve İmam Hasan el-Askeri türbeleri bulunuyor ve saldırının ardından bölgede mezhepsel çatışmalar patlak vermişti.

Örgütün ayrıca Bağdat ve Şii nüfusun çoğunlukta olduğu orta ve güney vilayetlerinde yaygın merkezleri bulunuyor. Hareket mensupları geçmişte de sosyal medyada Sadr’a yönelik sert eleştiriler yapan kişilere saldırmakla gündeme gelmişti.

sdvfg
Irak'ın güneyindeki Basra kentinde bulunan Şatt el-Arab sahil şeridinin önünden araçlar geçiyor (AFP)

Sadr hareketi, son hükümette ve parlamentoda temsil gücünü kaybetmiş olsa da, Seraya es-Selam ve hareket tabanı pek çok bölgede hâlâ ciddi nüfuza sahip.

Basra Valisi Esad el-İydani, saldırı sonrasında Sadr ile iletişime geçtiğini açıklayarak, “Sadr bu ihlali reddetti ve sorumluların cezalandırılacağını söyledi” dedi.

‘Mutsuz bir durumdayım’

Saldırıya uğrayan belediye yetkilisi Esir el-Ubeydi, yaşananları “mutsuz ve trajik bir durum” olarak tanımladı. Basra valisine gönderdiği ses kaydında, “Bu muameleyi hak edecek ne yaptığımı bilmiyorum” ifadelerini kullanarak korunma talep etti.

Ubeydi, görevini güvenlik güçleri ve yıkım ekipleri eşliğinde yürüttüğünü belirterek, evinin iki gündür akrabaları tarafından korunmak zorunda kaldığını anlattı. Yaptığı açıklamada, “Dört gündür uyuyamıyorum. Şikâyet için karakola gittiğimde bile hareket mensupları benden önce oradaydı” dedi.

Basra’da kaçak yapıların sayısına ilişkin net veri bulunmasa da, kentte nüfus artışı ve çarpık kentleşme nedeniyle sorun giderek büyüyor. Yerel yönetim son dönemde çok sayıda kaçak yapıyı yıktı ancak bu operasyonlar çoğu zaman bölgede gerginliklere yol açıyor.


Gazze’de hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk 17 Filistinli hayatını kaybetti

32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
TT

Gazze’de hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk 17 Filistinli hayatını kaybetti

32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, bölgede etkili olan şiddetli yağışların başlamasından bu yana 17’den fazla binanın tamamen çöktüğünü açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Safa Haber Ajansı’ndan aktardığına göre Basal, hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk olmak üzere 17 kişinin aşırı soğuktan hayatını kaybettiğini, diğer can kayıplarının ise bina çökmeleri sonucu meydana geldiğini belirtti.

erf
Gazze şehrinde yağmurlu bir günün ardından su basmış bir çadırda ağlayan yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Basal, 90’dan fazla konut binasında tehlikeli düzeyde kısmi çökmeler yaşandığını, bunun da binlerce kişinin hayatı için doğrudan tehdit oluşturduğunu söyledi. Basal ayrıca, Gazze Şeridi’ndeki barınma merkezlerinin yaklaşık yüzde 90’ının, sel suları ve yağmur nedeniyle tamamen sular altında kaldığını ifade etti.

Tüm bölgelerde vatandaşlara ait çadırların zarar gördüğünü ve su bastığını kaydeden Basal, bunun binlerce ailenin geçici barınaklarını kaybetmesine yol açtığını; giysi, yatak, döşek ve battaniyelerin zarar görerek halkın insani sıkıntılarını daha da artırdığını vurguladı.

sd
Gazze şehrindeki sahilde kurulan geçici mülteci kampında, annesi çamaşır yıkarken, bir Filistinli çocuk annesinin yanında duruyor. (AP)

Basal, alçak basınç sistemlerinin başlamasından bu yana sivil savunma ekiplerinin vatandaşlardan 5 binden fazla yardım ve imdat çağrısı aldığını aktardı.

sdv
Yoğun yağışlar nedeniyle Gazze'nin merkezindeki ez-Zevayide mahallesinde kısmen suya batmış bir araba (AP)

Uluslararası topluma bir kez daha acil çağrıda bulunan Basal, vatandaşlara yardım ulaştırılması ve acil insani ihtiyaçların karşılanması için derhal harekete geçilmesi gerektiğini söyledi. Çadırların yetersiz kaldığını belirten Basal, ilgili kurum ve uluslararası kuruluşlardan çadır gönderilmemesini talep ederek, derhal ve acil şekilde yeniden imar sürecinin başlatılması, insan onurunu koruyan ve hayatı güvence altına alan kalıcı ve güvenli konutların sağlanması çağrısında bulundu.


Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
TT

Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)

İsrail medyasında, Binyamin Netanyahu hükümetinin Gazze Şeridi’ndeki uygulamaları nedeniyle Mısır ile İsrail arasındaki gerilimin son dönemde arttığına dair haberler yer alırken, Mısırlı üst düzey bir yetkili Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mısır makamları İsrail’in Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nı ihlal eden uygulamalarını tespit etti, bunlara ilişkin bir dosya hazırladı ve Washington’ı bilgilendirdi” dedi.

Mısır’da görev yapmış bazı eski askeri yetkililere göre ise Kahire, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki adımlarını, üzerinde uzlaşılan Trump planından kaçınma girişimi ve sarı hat olarak bilinen bölgede kalıcı bir İsrail askeri varlığı tesis etme çabası olarak değerlendiriyor. Bu durumun Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit ettiği ifade ediliyor.

Sarı hat, 10 Ekim’de Şarm eş-Şeyh’te ABD Başkanı Donald Trump’ın katılımıyla imzalanan ve Gazze savaşını sona erdirmeyi amaçlayan barış planı kapsamında, Gazze Şeridi’ni iki bölüme ayıran bir ayrım hattı olarak tanımlanıyor. Buna göre hat, Filistinlilerin kontrolündeki batı bölgesindeki toprakların yüzde 47’sini, İsrail’in kontrolü altındaki Gazze’nin yüzde 53’ünden ayırıyor. Gazze’deki Filistinlilerin neredeyse tamamının, bu hattın batısındaki bölgeye göç etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

xsdf
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında Gazze barış planını görüşmek üzere bu ayın sonlarında bir zirve yapılması bekleniyor. (AFP)

İsrail Kanal 14 televizyonunun yayımladığı bir raporda, İsrail ordusunun sarı hat olarak bilinen bölgede faaliyet yürüttüğü ve Gazze Şeridi’nin coğrafi yapısını değiştirdiği öne sürüldü. Kanalın aktardığına göre Kahire, bu durumu ‘bölgesel çıkarlarına yönelik doğrudan bir tehdit’ olarak değerlendiriyor. Raporda, söz konusu faaliyetlerin Mısır’ı öfkelendirdiği ve Kahire’nin, Gazze Şeridi’ni ikiye bölmeye, bölgenin demografik ve coğrafi yapısını değiştirmeye çalıştığı gerekçesiyle İsrail’i ABD’ye şikâyet ettiği belirtildi.

Rapora göre Kahire, özellikle İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in sarı hata ilişkin açıklamalarının ardından Gazze’de yaşananları büyük bir endişeyle izliyor. Zamir’in bu hattı yeni bir savunma ve saldırı hattı olarak nitelemesine dikkat çekilirken, İsrail ordusunun kontrolü altında bulunan bölgede tünel altyapısını tahrip etme ve evleri yıkma gibi faaliyetlerinin, Kahire’de Gazze’de uzun vadeli bir askeri varlık tesis edilmesine yönelik hazırlık olarak yorumlandığı ifade edildi. Bu durumun, Mısır’ı Washington nezdinde acil diplomatik girişimlerde bulunmaya sevk ettiği kaydedildi.

Mısır Askerî İstihbaratı eski Başkan Yardımcısı ve İstihbarat Dairesi eski Başkanı Korgeneral Ahmed Kâmil ise Mısır’ın İsrail’in üzerinde uzlaşılan barış planından kaçınma girişimlerine karşı büyük bir öfke duyduğunu belirtti. Kâmil, İsrail’in sarı hattaki hamlelerinin Gazze’de ve Mısır sınırına yakın bölgelerde kalıcı bir askeri varlık oluşturma niyetine işaret ettiğini, bunun da Mısır’ın ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.

uı
Kaynaklar, Mısır'ın Sisi ve Netanyahu arasında bir zirve düzenlenmesi için şartlar belirlediğini bildiriyor. (İsrail medyası)

Kâmil, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun ulusal güvenliği ilgilendiren bir dizi temel konuda açık, net ve değişmez olduğunu söyledi. Kâmil, bu tutumun, barışın Mısır dış politikasının temel ve stratejik hedefi olması, Kahire’nin İsrail tarafıyla imzalanan anlaşmalara bağlılığı ve İsrail’in iki taraf arasında imzalanan anlaşmalara saygı göstermesi gerekliliğine dayandığını ifade etti.

Kâmil, Mısır’ın İsrail ile gerilimin düşürülmesine yönelik şartlarının, Gazze anlaşmasının ABD Başkanı Donald Trump’ın girişimi doğrultusunda tüm aşamalarıyla uygulanmasını kapsadığını belirtti. Buna göre, herhangi bir engelleme ya da geçersiz gerekçeler olmaksızın ikinci aşamaya derhal geçilmesi, kalıcı ateşkesin tesis edilmesi ve barış sürecine geçilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca İsrail’in anlaşmayı eksiksiz uygulaması, mutabık kalınan miktarlarda insani yardımların girişine izin vermesi ve Refah Sınır Kapısı’nın iki yönde açılması şartlarını sıraladı.

Kâmil’e göre diğer şartlar arasında, Mısır’ın Gazze Şeridi sakinlerinin zorla ya da gönüllü göçe zorlanmasını kesin olarak reddetmesi, İsrail’in Batı Şeria’da yerleşim kurulmasına ve bölgenin İsrail’e ilhakına yönelik adımlarına karşı çıkılması, İsrail ordusunun Philadelphia Koridoru da dahil olmak üzere Gazze Şeridi’nin tamamından çekilmesi ve 7 Ekim 2023 sınırlarına dönülmesi yer alıyor. Kâmil, mevcut İsrail varlığının, anlaşmanın aşamalarının uygulanmasına bağlı geçici bir durum olduğunu, sarı hat da dahil olmak üzere tüm hatların fiili ve hukuki geçerliliği olmayan, varsayımsal çizgiler olduğunu ifade etti.

Dördüncü şartın ise Netanyahu ve hükümetinin, Arap Barış Girişimi kapsamında yer alan açık Arap taleplerine ne ölçüde yanıt verdiğiyle ilgili olduğunu belirten Kâmil, bunun; işgal altındaki Arap topraklarından çekilme, iki devletli çözüme onay verilmesi ve Filistinlilerin Gazze ya da Batı Şeria’dan zorla yerinden edilmesinin reddedilmesi gibi başlıkları içerdiğini söyledi. Ayrıca İsrail’in iyi komşuluk ve saldırmazlık yönünde iyi niyet göstermesi, nükleer silah tehdidinden arındırılmış bir bölge oluşturulmasına ilişkin uluslararası taleplerle uyumlu adımlar atması ve bu alandaki uluslararası anlaşmalara katılması gerektiğini vurguladı.

d
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Arşiv – Reuters)

Mısır’ın, ABD ve İsrail’in Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında bir görüşme düzenleme girişimlerine, İsrail’in barış ve bölgesel istikrara dair açık ve uygulanabilir bir girişimde bulunmadan yanıt vermeyeceği değerlendiriliyor.

İsrail medyasının aktardığına göre ABD, Sisi, Netanyahu ve Trump’ın katılımıyla Washington’da üçlü bir zirve düzenlemeyi denedi. Ancak bu girişim, Mısır’ın şartları nedeniyle İsrail açısından ‘kabul edilemez’ bulundu. Aynı raporlarda, Kahire’nin, Trump’ın bu ay sonunda Florida’da Netanyahu ile yapacağı görüşmede İsrail’e yönelik baskı yaparak Gazze’deki adımlarını sınırlaması yönünde rol oynayacağını beklediği kaydedildi.

Mısırlı strateji uzmanı Tümgeneral Semir Ferec, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına büyük önem atfedildiğini ve Trump’ın, adını taşıyan Gazze Barış Planı’nın uygulanması konusunda Netanyahu üzerinde kesinlikle baskı kuracağını söyledi.

Ferec, Mısır’ın pozisyonunun, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına bağlı olarak değerlendirileceğini, ancak aynı zamanda İsrail’in sarı hat ya da Gazze’nin herhangi bir bölgesinde kalıcı askeri varlık tesis etmesini asla kabul etmeyeceğinin açık ve net olduğunu vurguladı. Ferec’e göre Mısır, Netanyahu hükümetinin tüm hareketlerinin, İsrail ordusunun Gazze’nin tamamından çekilmesini öngören barış planını engellemeye yönelik girişimler olduğunun farkında.