Bilim insanları sahte koronavirüs reçetelerine karşı uyarıyor

Belçika'nın Liege kentindeki bir hastanenin Kovid-19 hastalarını tedavi eden bölümü (Reuters)
Belçika'nın Liege kentindeki bir hastanenin Kovid-19 hastalarını tedavi eden bölümü (Reuters)
TT

Bilim insanları sahte koronavirüs reçetelerine karşı uyarıyor

Belçika'nın Liege kentindeki bir hastanenin Kovid-19 hastalarını tedavi eden bölümü (Reuters)
Belçika'nın Liege kentindeki bir hastanenin Kovid-19 hastalarını tedavi eden bölümü (Reuters)

Dünya Sağlık Örgütü Kovid-19’a karşı uydurulan sahte ilaçlara karşı Türkiye, Hindistan ve İran’ı uyardı.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının ortaya çıkmasının ardından, etkili aşı ve ilaçların yokluğunda enfekte kişileri tedavi etmeye dair aldatıcı teknolojilerin ve sahte reçetelerin yayılmasına karşılık ilk kez 10 bilimsel kuruluş bu yanıltıcı uygulamalara karşı  küresel bir bildiri yayınladı. 44 ülkeden 2 bin 750 bilim insanı ve uzmanın imzaladığı bildiri, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Avrupa Hastalıkların Önlenmesi ve Kontrol Merkezi (ECDC) tarafından kabul edildi.
Bu tür uygulamaları yasal kovuşturmadan koruyan çoğu ülkedeki sağlık mevzuatı ve kurallarının varlığını kınayan bildiride, “Avrupa mevzuatının, bilimsel gerçekleri değiştirip  vatandaşları aldatarak hayatlarını tehlikeye atmak için manipüle edilmesi kabul edilemez” ifadeleri yer aldı. Bu ifadelerle, homeopatik ilaçların, etkinliğine dair bilimsel kanıt olmamasına rağmen reçeteli ilaçlar ve aşılar arasında yer almaya devam eden Avrupa mevzuatına doğrudan dikkat çekiliyor.
13 dilde yayınlanan bildiride, “Binlerce vakaya ve ölüme yol açan bu zararlı uygulamaların durdurulması için acil önlemler alınması” çağrısı yapıldı. Ayrıca bildiri, Avrupa hükümetlerini  yasaları değiştirmeye ve şu anda olduğu gibi tehlikeli boyutlar alan bu sorunu çözmeye yardımcı olacak yasaları çıkarmaya çağırdı. Bildiride, "Avrupa Birliği'nin (AB) sahte haberlere sosyal medya üzerinden yüksek sesle karşı çıkması, ancak bunların en tehlikelisi olan halk sağlığını etkileyen yalan haberleri görmezden gelmesi şaşırtıcı" ifadeleri yer aldı. Söz konusu bildiriyi imzalayanlar, şu ana kadar çok sayıda kişinin ölümüne neden olan bu tür bilimsel uygulamaların kesin bir şekilde sona ermesini talep ediyor.
Söz konusu bildiri,  Kovid-19’un sahte bilimler olarak bilinen olgu için verimli bir zemin haline gelmesinin ardından türünün ilk örneği oldu. Bu olgu artık önleme tedbirleri ve koruyucu maskelerin kullanımına karşı gösterilerle, komplo teorilerinin teşvikiyle ve aşılara karşı artan hareketlerle sınırlı değil. Bildiride yer alan açıklamalar, WHO’nun Hindistan ve Türkiye ve İran gibi ülkelerde insanların aldıkları sahte ilaçların ve zararlı maddelerin 800'den fazla ölüm, 6 bin ciddi vaka ve 60 görme kaybı vakasına neden olduğunu belirten raporlarına dayandırılıyor. Ayrıca raporda, bir dizi güney ve doğu Avrupa ülkesinde son aylarda Kovid-19’u iyileştirdiğini öne sürülerek zehirli ve yasaklı preparatların alınması nedeniyle yüzlerce zehirlenme vakalarının meydana geldiği belirtiliyor.
Bu durum, daha sonra şaka yaptığını belirtse bile, ABD Başkanı Donald Trump'ın aylar önce, bazı ev temizlik malzemelerinin virüsü iyileştirmeye yardımcı olabileceğine dair yaptığı açıklamaları akıllara getiriyor.
Mikrobiyoloji uzmanı ve bildiriyi imzalayan uzmanlardan biri olan araştırmacı Margaret McFall, "Korku ve kaygı söz konusuyken ve henüz aşılar ve iyileştirici ilaçlar mevcut olmadığı için insanlar bilimsel bir kanıt olmasa da, kendilerine bir dereceye kadar koruma veya güvenlik sağladıklarını düşündüren her şeye sarılıyorlar" dedi. McFall, bu sahte tedavileri destekleyenlerin çoğunun, koronavirüsten kendilerini iyileştiren şeyin bu ilaçlar olduğuna halkı ikna etmek için sıradan grip hastalarının birkaç gün içinde iyileşmesi durumundan yararlandıkları konusunda yarıyor. 
Avrupa’da Hastaları Homeopatiden Koruma Derneği Başkanı Rodolfo Camps, "Hastaların aldatılmasına ve ilaç olarak plasebo ile tedavi edilmesine izin veren yasaların 21. yüzyılda olması kabul edilemez" dedi.
Öte yandan, Çin Salgın Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) tarafından yapılan açıklamada, ülkenin doğusunda son zamanlarda yeni vakaların ortaya çıktığı liman kenti Çingdao'da ithal dondurulmuş balık içeren bir kutuda koronavirüse ait bir numunenin bulunduğu belirtildi. Açıklamada, virüsün laboratuvar dışında soğuk taşımaya hazırlanan konteynerlerde uzun süre yaşadığının ilk kez teyit edildiği belirtildi.
Açıklamada, Çingdao kentinde 13 yeni vaka ortaya çıktıktan sonra, CDC’nin bu kutuya dokunan 3 liman işçisinin odağının kaynağını tespit ettiği ve başka nedenlerle hastaneye sevk edildiklerinde virüsü ellerini sterilize etmeyen bazı hastalara ve sağlık personeline bulaştırdıkları belirtiliyor. CDC’deki uzmanlar, virüsün bulunduğu bir yüzeyde uzun süre hayatta kalabilmesinin uzun yolculuklarda bulaşabileceğini düşündürdüğünü söylüyor.
Vuhan Üniversitesi Epidemiyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yunquan Zhang, bu yeni bilginin virüsün hayatta kalma yeteneği ve ne kadar süre yaşayabildiği üzerine yapılan araştırmaların ilerlemesine yardımcı olacağını belirterek, kökenini bulmak için ileri bir adım teşkil ettiğini söylüyor. Profesör Yunquan Zhang açıklamasında şu ifadeleri kullanıyor:
“Balık taşıma sandıklarının üzerinde bulunan numunenin genetik dizisinin, insanlar arasındaki yaygın olan virüsün genetik dizisiyle aynı olduğu tespit edilirse, şu an yaygın olarak düşünüldüğü gibi virüsün hayvan taşıyıcısı olarak yarasa veya pangolin olmadığını, tam olarak bilmediğimiz bir su canlısı olduğunu söylemenin kapısını aralıyor.”
Öte yandan, CDC’nin yurt dışından ithal edilen balık ürünlerinin yüzeylerinde daha önce viral kalıntılar tespit ettiği, ancak bu vakalardaki virüslerin canlı olmadığı biliniyor. Bununla birlikte, “Virology Journal” dergisi, virüsün cam ve metal yüzeylerde veya banknotlarda 28 gün hayatta kalabildiğini gösteren bir çalışma yayınlamıştı.
Çinli sağlık yetkilileri daha önce salgın odağının ortaya çıktığı pazarlardan birinde, ithal edilen somon balığı kesmek için kullanılan ahşap tahta üzerinde virüs kalıntıları tespit etti. Yetkililer bu nedenle ithal dondurulmuş ürünleri dikkatle inceleyerek 22 adet Kovid-19 numunesi tespit ettiler. Bu durum, Brezilya'dan tavuk kanadı ve Endonezya'dan balık ithalatının yasaklanmasına dair karar alınmasına yol açtı. Çin hükümeti bölgesel yetkililere, koronavirüs vaka oranı yüksek ülkelerden deniz ürünleri ithal etmekten kaçınmalarını tavsiye etmişti.



Elektrikli araç menzilini iki katına çıkaracak batarya geliştirildi

Soğuk havaların batarya kapasitesini azaltması, elektrikli araç menzilleriyle ilgili sorunlardan biri (Reuters)
Soğuk havaların batarya kapasitesini azaltması, elektrikli araç menzilleriyle ilgili sorunlardan biri (Reuters)
TT

Elektrikli araç menzilini iki katına çıkaracak batarya geliştirildi

Soğuk havaların batarya kapasitesini azaltması, elektrikli araç menzilleriyle ilgili sorunlardan biri (Reuters)
Soğuk havaların batarya kapasitesini azaltması, elektrikli araç menzilleriyle ilgili sorunlardan biri (Reuters)

Bilim insanları elektrikli araç menzilini iki katına çıkarabilecek bir anotsuz batarya geliştirdi.

Anot ve katot, bataryalardaki elektrik akışını sağlayan iki elektrotu ifade ediyor. Anotsuz bir bataryada, katotta depolanan lityum iyonları şarj sırasında hareket ederek doğrudan bakır bir toplayıcı üzerinde birikiyor. Bu sayede enerji depolama için daha fazla alan açılabiliyor. 

Bu tür lityum iyon bataryalar uzun zamandır umut vaat etse de verimli sonuç alınamıyordu. 

Bu bataryaların önündeki engellerden biri, lityum iyonlarının düzensiz yerleşimi sonucu yüzeyde iğne benzeri yapılar oluşmasıydı. Bu yapılar, bataryanın kısa devre yapmasına ve güvenlik risklerine yol açabiliyor.

Ayrıca tekrarlanan şarj ve deşarj döngüleri, lityum yüzeyine zarar vererek batarya ömrünü hızla kısaltabiliyor.

Güney Kore'deki Pohang Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nden araştırmacılar bu sorunun üstesinden gelmek adına, içinde eşit dağıtılmış gümüş nanoparçacıklar olan bir polimer çerçeve tasarladı. 

Bu sayede lityum iyonları, batarya içinde rasgele değil, belirli noktalarda düzenli şekilde birikiyor. 

Ayrıca tasarladıkları bir elektrolit de lityum yüzeyinde koruyucu bir tabaka yaratarak iğne benzeri yapıların oluşmasını engelliyor. 

Bulguları hakemli dergi Advanced Materials'ta yayımlanan çalışmaya göre bu tasarım, 1270 Wh/L hacimsel enerji yoğunluğuna ulaştı. Bir sistemin hacmine kıyasla ne kadar enerji içerdiğini gösteren bu değer, elektrikli araçlarda kullanılan geleneksel lityum iyon  bataryalarda ise yaklaşık 650 Wh/L seviyesinde.

Batarya ayrıca 100 şarj döngüsünden sonra başlangıçtaki ​​kapasitesinin yüzde 81,9'unu korudu.

Bu sonuçlar, laboratuvardaki küçük pillerin ötesinde, gerçek dünyadaki elektrikli araçlarda kullanılanlara benzer bataryalarda da elde edildi. 

Bilim insanları yeni teknolojinin elektrikli araç menzilini iki katına çıkarma ve soğuk havalarda daha rahat yolculuk yapma potansiyeli sunduğunu söylüyor.

Çalışmaya liderlik eden Soojin Park gelişmeyi şöyle değerlendiriyor:

Bu çalışma, anot içermeyen lityum metal bataryalarda verimlilik ve ömür sorunlarını aynı anda ele alarak anlamlı bir atılımı temsil ediyor.

Independent Türkçe, Interesting Engineering, TechXplore, Advanced Materials


Bir hafta yetti: Doğa, laboratuvar farelerini sakinleştirdi

Doğada vakit geçiren farelerin anksiyete seviyeleri normal düzeye döndü (Matthew Zipple/Cornell Üniversitesi)
Doğada vakit geçiren farelerin anksiyete seviyeleri normal düzeye döndü (Matthew Zipple/Cornell Üniversitesi)
TT

Bir hafta yetti: Doğa, laboratuvar farelerini sakinleştirdi

Doğada vakit geçiren farelerin anksiyete seviyeleri normal düzeye döndü (Matthew Zipple/Cornell Üniversitesi)
Doğada vakit geçiren farelerin anksiyete seviyeleri normal düzeye döndü (Matthew Zipple/Cornell Üniversitesi)

Laboratuvarda kullanılan fareleri doğaya salan bilim insanları, hayvanların kaygı seviyelerinin kısa sürede normale döndüğünü tespit etti. Bulgular, doğada vakit geçirmenin laboratuvar ortamında oluşan korku tepkilerini önleyebileceğini gösteriyor.

Araştırmacılar farelerin kaygı düzeyini ölçmek için genellikle yükseltilmiş artı labirent adlı bir mekanizma kullanıyor. 

Artı şeklindeki bu platformun iki kolunun etrafı açıkken, diğerlerininki kapalı oluyor. Fareler genellikle açık kollara baktıktan sonra kapalı olanlara yönelip burada kalmayı tercih ediyor. 

Bilim insanları bu kapalı alanda kalma isteğini, yüksek kaygı seviyeleriyle ilişkilendiriyor. Hayvanların korku tepkisi bu noktadan sonra anksiyete ilaçlarıyla bile düşürülemiyor. 

Cornell Üniversitesi'nden araştırmacılar daha geniş alanlarda farelerin tepkilerinin nasıl değiştiğini anlamak üzere bir çalışma yürüttü.

Sıkı bir kontrol altındaki kapalı ortamlarda yetiştirilen 44 fareyi geniş ama etrafı çevrili bir bahçeye saldılar. 

Hayvanlar gerçek hava koşulları ve bilmedikleri kokularla çevrili halde, gerçek toprağı kazdı, bir yerlere tırmandı, yuva yaptı ve koştu.

Bulguları hakemli dergi Current Biology'de yayımlanan çalışmaya göre sadece bir hafta doğada vakit geçiren farelerin kaygı seviyesi normale döndü.

dcrgt
Araştırmacılar, Cornell kampüsünün hemen dışındaki kapalı alanların, bugüne kadar sadece bir ayakkabı kutusundan biraz daha büyük bir kafeste yaşayan farelerin deneyimlerini büyük ölçüde genişlettiğini söylüyor (Cornell Üniversitesi)

Laboratuvara döndükten sonra artı şeklindeki platformdaki kapalı ve açık alanlarda eşit derecede vakit geçirdiler.

Makalenin yazarlarından Matthew Zipple, "Onları bir haftalığına dışarı bıraktık ve kaygı davranışları başlangıç seviyelerine geri döndü" diye açıklıyor.

Bulgular, laboratuvarda kaygının nasıl incelendiğiyle ilgili soru işaretleri yaratıyor. Ayrıca net bir sonuca varmak içinhenüz erken olsa da araştırmacılar, bu etkilerin insanlar için de geçerli olabileceğini düşünüyor.

Bazı korku tepkileri, sınırlı deneyim yaşamakla bağlantılı olabilir.

Çalışmanın bir diğer yazarı Michael Sheehan "Her gün birçok farklı şey deneyimleyince, bir şeyin korkutucu veya tehdit edici olup olmadığını daha iyi anlayabiliyoruz" diyerek ekliyor:

Ama eğer sadece 5 deneyim yaşadıktan sonra karşılaştığımız 6. deneyim daha önce yaptığımız her şeyden farklıysa, bu durum kaygıya yol açabilir.

Çalışmadaki farelerin yaşadığı rahatlama da kısıtlamadan ziyade daha geniş bir alanda hareket etmekle bağlantılı. Bu sayede sinir sistemleri, üzerinde çalışacak daha fazla bilgiye sahip oldu.

Sheehan, "Bu, deneyim kütüphanemizin yeni deneyimlere verdiğimiz tepkiyi nasıl şekillendirdiği hakkında ilginç sorular doğuruyor" ifadelerini kullanıyor: 

Çünkü bence kaygı özünde böyle bir şey; aslında korkutucu olmayan bir duruma uygunsuz bir tepki vermek.

Independent Türkçe, Science Alert, VICE, Current Biology


Horizon 2'yi geciktiren Kevin Costner'a 400 bin dolarlık dava

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Horizon 2'yi geciktiren Kevin Costner'a 400 bin dolarlık dava

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Kevin Costner, Horizon: An American Saga - Chapter 2'nin ertelenmesinin ardından yeni bir davayla karşı karşıya.

The Bodyguard'ın 70 yaşındaki yıldızı, filme kostüm sağlamayı kabul eden Western Costume Leasing Company tarafından sözleşme ihlali nedeniyle dava ediliyor. Şirket, 400 bin doların üzerinde tazminat ve avukatlık ücreti talep ediyor.

Us Magazine'in haberine göre dava Los Angeles County Yüksek Mahkemesi'nde açıldı. Başvuruda Costner'la diğer davalıların Western Costume'le anlaştıkları ve "kostümlerin bedelini ödemeyi ve hasarsız şekilde geri vermeyi kabul ettikleri" öne sürüldü.

Davalılar, yapım şirketinin 134 bin 256,82 dolarlık ödenmemiş faturası olduğunu iddia ediyor. Bu faturanın ödenmesini istiyor ve diğer "ilgili ücretler ve masraflarla" birlikte toplamda "200 bin doları aşan" bir tutar oluşacağını öngörüyorlar. Ayrıca 200 bin dolar daha avukatlık ücreti talep ediyorlar.

Independent, cevap hakkı için Costner'ın temsilcileriyle iletişime geçti.

Seri olması planlanan Horizon'ın ilk filmi Haziran 2024'te gösterime girmiş ve gişede 50 milyon dolarlık bütçesini çıkaramamıştı. Eleştirmenler tarafından da yerden yere vurulmuş, The Independent'tan Clarisse Loughrey filme 5 üzerinden iki yıldız vermişti.

Loughrey, "Kevin Costner'ın 4 hatta belki de 5 bölümden oluşacak kovboy destanının ilk bölümü, vahşi batı tema parkında üç saatlik gezintiye eşdeğer" diye yazmıştı.

Eğer Stetson şapka, üzengi ve altıpatlar hayranıysanız ve bolca sabrınız varsa deneyimden keyif alabilirsiniz. Ama düzgün bir şekilde ata binmeden önce çok fazla beklemeniz gerekiyor.

Serinin ikinci filminin başlangıçta Ağustos 2024'te gösterime girmesi planlanmıştı. Ancak ilk filmin gişe performansının ardından sinema gösterimi iptal edilmiş ve süresiz olarak ertelenmişti.

Mayısta Costner, ikinci filmin çekimleri sırasında kendisini "senaryoda olmayan" bir tecavüz sahnesinde oynattığı iddiasıyla kadın bir dublör tarafından dava edilmişti.

Oyuncu Ella Hunt'ın baş dublörü Devyn LaBella, davada "Kevin Costner tarafından yönetilen, şiddet içeren, senaryoda yazmayan, planlanmamış bir tecavüz sahnesinin kurbanı olduğunu" iddia etmişti.

34 yaşındaki LaBella ayrıca, tüm çıplaklık veya yakınlaşma sahnelerinde bir samimiyet koordinatörünün bulunması şartıyla işe alındığını da iddia etmişti. Davaya göre bu şart, 2 Mayıs 2023'te LaBella'nın Hunt'ın yerine geçmesi için sete çağrılmasıyla ihlal edildi; Hunt'ın sahneye katılmayı reddettiği öne sürülmüştü.

Costner, bu davayla ilgili tüm iddiaları reddediyor. Avukatı Marty Singer, The Independent'a yaptığı açıklamada, yönetmenin "her zaman filmlerinde çalışan herkesin rahat olmasını sağlamak istediğini ve setteki güvenliği çok ciddiye aldığını" söylemişti.

Independent Türkçe