Ürdün’de bu yılın sonuna kadar cuma günleri sokağa çıkma yasağı uygulanacak

Amman’da sokağa çıkma yasağı uygulaması için oluşturulan kontrol noktası. (Reuters)
Amman’da sokağa çıkma yasağı uygulaması için oluşturulan kontrol noktası. (Reuters)
TT

Ürdün’de bu yılın sonuna kadar cuma günleri sokağa çıkma yasağı uygulanacak

Amman’da sokağa çıkma yasağı uygulaması için oluşturulan kontrol noktası. (Reuters)
Amman’da sokağa çıkma yasağı uygulaması için oluşturulan kontrol noktası. (Reuters)

Ürdün hükümeti bu yılın sonuna kadar cuma günleri sokağa çıkma yasağı uygulanacağını duyurdu. Aynı zamanda gece sokağa çıkma yasağının saatlerini uzatma kararı alarak aralık ayı sonuna kadar akşam 23.00’den sabah 06.00’ya kadar uygulamanın devam etmesine karar verdi.
Karar, vaka sayısının ciddi oranda yükselmesi doğrultusunda yetkililerin ve Ulusal Salgın Komitesi üyeleri tarafından yapılan açıklamaların sebep olduğu karmaşanın çözülmesi için alındı.
Ayrıca tüm okullarda ve üniversitelerde uzaktan eğitime devam edilmesi ve anaokullarının birinci dönemin sonuna kadar kapatılması kararlaştırıldı
Başbakan Beşir el-Hasavne bu kararın , koronavirüs vaka eğrisinin günden güne yükselmeye devam etmesi, sağlık sistemi kapasitesinin durumu karşılayamayacak seviyeye gelmesi ve sistemin çökmesine yönelik endişeler sebebiyle bu kararın alındığını belirtti.
Ürdün Ulusal Salgın Komitesi Başkanı Dr. Nezir Ubeydat, üniversite hastaneleri ve özel hastaneler ile iş birliğinin sağlanması şu an Ürdün'de koronavirüs vakalarının tedavisi için ayrılan yatak sayısının bin 300 olduğunu, bunlardan 600'ü solunum cihazlı olmak üzere 709’unun yoğun bakım hizmetinde bulunduğunu kaydetti.
Ürdün’de salgının başlangıcından bu yana kaydedilen toplam vaka sayısı 40 bin 972’ye yükselirken virüse bağlı can kaybı ise 414’e çıktı. Hastanede tedavi görenlerin sayısı bin 11 kişi olarak duyuruldu. Diğer vakalar ise evlerinde karantina altına alındı.
Şarku'l Avsat Ürdün'de toplam vaka sayısı 40 bin sınırını geçerken, vakaların 19 bin 399’u son 12 günde tespit edildi. Bu sayı ülkede salgının başlangıcından bu yana kaydedilen toplam vaka sayısının yarısını teslim ediyor.
İstatistiklere göre son iki hafta içinde 270 kişi virüs nedeniyle yaşamını yitirdi.
Şarku’l Avsat’ın gözlemlerine göre ülkede son üç günde gerçekleştiren test sayısı 70 bine yaklaştı. Sağlık kaynaklarının bildirdiğine göre önümüzdeki günlerde vaka sayılarının rekor seviyelere ulaşması öngörülüyor.
Hastalığın çeşitli şehir ve bölgelerdeki odak noktalarında kontrolün kaybedilmesinin ardından ülke genelinde salgının yayıldığı duyuruldu. Ulusal Salgın Komitesi cuma günleri kapsamlı karantinanın uygulanmaya devam edilmesi ve yasak saatlerinin artırılmasına karar verirken cumartesi günü uygulanan sokağa çıkma yasağının kaldırılması kararlaştırıldı. Alınan kararlar, sosyal etkinliklerin ve toplanmalarının kontrol altında tutulması ve salgın denetim ekiplerinin sıcak noktalara ulaşmalarının sağlanmasına yönelik belirlendi.
Vakalar, Başkent Amman’da ve Zerka şehrinde yoğunlaşmış durumda. Bu iki şehir, nüfus yoğunluğunun en çok olduğu yerler olarak biliniyor. Devlet hastanesi ve özel sektör laboratuvarlarında test sonuçlarının geç çıkmasına yönelik şikayetler devam ederken sağlık krizini daha kötü hale getiren durumun enfeksiyon zincirinin oluşumunun kontrol altına alınmasındaki kargaşa olduğu belirtiliyor.
Ürdünlü sağlık kaynaklarının Şarku’l Avsat’a aktardığı bilgilere göre koronavirüs test sonuçlarının çıkmasının 6 gün kadar sürmesi, hasta olanların karantinaya alınma süresinin gecikmesi anlamına geliyor. Bu da hastaların sosyal temas kurmaya devam etmesine imkan sağlıyor. Sürecin zaman almasının, önümüzdeki haftalarda hasta sayısının iki katına çıkmasına neden olabileceğine dikkat çekiliyor.
Kaynaklar, devlet hastanelere başvuranların hastanelerden ayrılmalarının başkaları ile temas kuracağı anlamına geldiğini belirttiler. Ayrıca çeşitli hastalıklardan muzdarip kişilerin acile başvurduklarını ve bu yüzden koronavirüs şüphesi ile hastaneye giden kişiler ve diğer rahatsızlıklar için başvuruda bulunanların muayene yerlerinin acilen ayrılması gerektiğinin altını çizdiler.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.