İsrail istihbaratı, BAE ile imzalanan vize muafiyeti anlaşmasından memnun değil

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Hazine Bakanı Steve Mnuchin ve BAE Maliye Bakanı Ubeyd bin Hamid et-Tayyar Ben Gurion Havaalanında bir basın toplantısında bir araya geldi (WAM)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Hazine Bakanı Steve Mnuchin ve BAE Maliye Bakanı Ubeyd bin Hamid et-Tayyar Ben Gurion Havaalanında bir basın toplantısında bir araya geldi (WAM)
TT

İsrail istihbaratı, BAE ile imzalanan vize muafiyeti anlaşmasından memnun değil

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Hazine Bakanı Steve Mnuchin ve BAE Maliye Bakanı Ubeyd bin Hamid et-Tayyar Ben Gurion Havaalanında bir basın toplantısında bir araya geldi (WAM)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Hazine Bakanı Steve Mnuchin ve BAE Maliye Bakanı Ubeyd bin Hamid et-Tayyar Ben Gurion Havaalanında bir basın toplantısında bir araya geldi (WAM)

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve İsrail arasında barış yolunda ilerleme kaydedildiği ve varılan dört anlaşmanın ardından bazı siyasi kaynaklar, vatandaşların 90 gün süre ile iki ülkeye vizesiz seyahat yapabileceğini öngören anlaşma nedeniyle istihbarat servislerinde ciddi bir güvenlik sorunu olabileceğini ifade etti.
Siyasi kaynaklar, İsrail İç İstihbarat Servisi Şin-Bet (Şabak) ve dış istihbarat birimi Mossad’ın anlaşmaların imzalanmasından bir gün önce Uluslararası Ben Gurion Havalimanı'nda karşılıklı olarak çekincelerini bildirdiğini söyledi. Kaynaklar, Şin-Bet Başkanı Nadav Argaman’ın giriş vizesi uygulanması noktasındaki ısrarının güvenlik gerekçesiyle olduğunu bildirdi. Bu bağlamda İsrail güvenlik hizmetleri ülkeye gelen ziyaretçinin durumunu inceleyebilir, suçlu veya güvenlik geçmişi olup olmadığını belirleyebilir. BAE’nin giriş vizesinden muaf olmasının ise Tel Aviv için güvenlik riski doğurabileceği aktarıldı.
BAE ve İsrail arasında yapılan anlaşma, her iki ülkeden gelen çalışma, turist veya ziyaretçilerde giriş vizesine bakmıyor. Eğitimci, gazeteci veya başka bir amaçla gelenlerin ise özel vizeye ihtiyacı var. Bu çalışma, her iki ülkede anlaşmanın anayasal kurumlarda onaylanmasından bir ay sonra başlayacak.
BAE Maliye Bakanı Ubeyd bin Hamid et-Tayyar, İsrail resmi televizyon kanalıyla yaptığı röportajda, BAE ve Bahreyn ile yakalanan barış atmosferinin Filistin sorununun çözümüne kaydırılması çağrısında bulundu. Bakan açıklamasında, ülkesinin, iki devletli bir çözüm ile Filistin meselesine adil bir çözüm getirmeye kararlı olduğunu söyledi. Tayyar, BAE ile barış sürecinin Filistin halkıyla barışa ve bu halkın kurtuluş ve bağımsızlık özlemlerinin yerine getirilmesine yol açacağına dair umudunu dile getirdi.
BAE Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Karkaş ise dün Filistin-İsrail barış süreci ve iki taraf arasındaki doğrudan müzakereleri yeniden canlandırılması çağrısında bulundu.
Abu Dabi’den siyasi kaynaklara göre Karkaş, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini ile toplantı düzenledi. Karkaş görüşme sırasında, bölge ülkelerinin Filistin halkına ve Filistin davasına destek sağlamadaki kararlı duruşu dile getirdi. BAE resmi haber ajansı WAM’ın haberine göre, Karkaş “barış sürecini ilerletmenin ve Filistin meselesinde uluslararası adalet temelinde bir çözüme ulaşmanın önemine” dikkat çekti.
Diğer yandan İsrail'deki ekonomi gazetesi The Marker'in dünkü haberinde, İsrail’e ait Avrupa-Asya boru hattı şirketinin (EAPC)  Eilat şehrinden Aşkelon’a uzanan petrol boru hattının BAE’ye kadar uzatılacağıyla ilgili anlaşma imzaladığı iddia edildi. Haberde, EAPC ve MED-RED Land Bridge arasında bir petrol boru hattı anlaşması yapıldığı duyuruldu.



Trump, Epstein belgelerinin yayınlanmasını öngören yasa tasarısını imzaladı

ABD Başkanı Donald Trump (AP)
ABD Başkanı Donald Trump (AP)
TT

Trump, Epstein belgelerinin yayınlanmasını öngören yasa tasarısını imzaladı

ABD Başkanı Donald Trump (AP)
ABD Başkanı Donald Trump (AP)

ABD Başkanı Donald Trump bugün Jeffrey Epstein ile ilgili belgelerin yayınlanmasını öngören bir yasa tasarısını imzaladığını belirtti.

Trump, TruthSocial platformunda yaptığı açıklamada, "Epstein belgelerinin yayınlanmasını öngören bir yasa tasarısını imzaladım," dedi ve Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson ile Senato Çoğunluk Lideri John Thune'dan sırasıyla Temsilciler Meclisi ve Senato'da yasa tasarısını geçirmelerini istediğini ifade etti.

"Adalet Bakanlığı Kongre'ye yaklaşık 50 bin sayfa belge sundu. Öte yandan Biden yönetimi, Demokrat Epstein ile ilgili tek bir dosya veya sayfa bile sunmadı ve onun hakkında hiç konuşmadı."

 Trump, Demokratların, Cumhuriyetçi Parti'den çok kendilerini etkileyen Epstein davasını, yönetiminin "şaşırtıcı" zaferlerinden dikkatleri dağıtmak için kullandıklarını ileri sürerek, Epstein'ın hayatı boyunca Demokrat olduğunu, Demokrat politikacılara binlerce dolar bağışladığını ve Bill Clinton gibi tanınmış birçok Demokrat isimle güçlü bağları olduğunu belirtti.

Jeffrey Epstein (Reuters)Jeffrey Epstein (Reuters)

Kongre, aylarca süren Cumhuriyetçi direnişinin ardından Epstein'ın belgelerinin yayınlanmasını ezici bir çoğunlukla onaylamıştı. Temsilciler Meclisi'nin Adalet Bakanlığı'nın belgeleri yayınlamasını gerektiren bir yasa tasarısını 427'ye karşı 1 oyla kabul etmesinin ardından, Senato da herhangi bir itiraz olmaksızın yasa tasarısını hızla onaylayarak, resmi bir oylama olmadan yasalaşmasını kolaylaştırdı.

Senato Azınlık Lideri Chuck Schumer, yasa tasarısının kabul edilmesinin Amerikan halkının talep ettiği şeffaflığı sağlayacağını belirterek, "Jeffrey Epstein'ın kurbanları yeterince bekledi" ifadesini kullandı.


Trump'ın Ukrayna savaşını sona erdirme planı, Rusya'ya şu anda kontrol etmediği toprakları veriyor

Trump ve Zelenskiy, Şubat 2025'te Beyaz Saray'daki görüşmeleri sırasında (Arşiv - Reuters)
Trump ve Zelenskiy, Şubat 2025'te Beyaz Saray'daki görüşmeleri sırasında (Arşiv - Reuters)
TT

Trump'ın Ukrayna savaşını sona erdirme planı, Rusya'ya şu anda kontrol etmediği toprakları veriyor

Trump ve Zelenskiy, Şubat 2025'te Beyaz Saray'daki görüşmeleri sırasında (Arşiv - Reuters)
Trump ve Zelenskiy, Şubat 2025'te Beyaz Saray'daki görüşmeleri sırasında (Arşiv - Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna'daki savaşı sona erdirme planının, Rusya'ya şu anda kontrol etmediği ülkenin doğusundaki bazı bölgeleri vermesine, karşılığında da ABD'nin Ukrayna ve Avrupa'ya gelecekteki herhangi bir Rus saldırganlığına karşı güvenlik garantisi sağlamasına dayandığı belirtiliyor.

Axios internet sitesinin haberine göre konuyla ilgili bilgi sahibi bir ABD'li yetkili, Beyaz Saray'ın, savaşın devam etmesi halinde Ukrayna'nın yeni planda Rusya'ya verilecek toprakları kaybedeceğine inandığını ve bu nedenle "şimdi bir anlaşmaya varılmasının Ukrayna'nın çıkarına olduğunu" söyledi.

Trump'ın 28 maddelik planı, Ukrayna'nın hâlâ bir kısmını kontrol etmesine rağmen, Luhansk ve Donetsk bölgeleri (toplu olarak Donbas bölgesi olarak bilinir) üzerinde Rusya'ya fiilen tam kontrol sağlıyor.

Ayrıca, Ukrayna'nın çekileceği Donbas bölgesinin silahsızlandırılacağını ve Rusya'nın buraya asker konuşlandırmasının yasaklanacağını da öngörüyor.

Plan, Herson ve Zaporijya bölgelerindeki mevcut kontrol hatlarının korunmasını ve Rusya'nın müzakereler yoluyla buralardaki bazı toprakları iade etmesini içeriyor.

Trump'ın planı ayrıca, ABD ve diğer ülkelerin Kırım ve Donbas'ı meşru Rus toprakları olarak tanımasını, ancak Ukrayna'nın tanımasını zorunlu kılmamasını da içeriyor.

Ukraynalı bir yetkili, internet sitesine yaptığı açıklamada, planda ABD'nin güvenlik garantileri karşılığında Ukrayna ordusunun büyüklüğü ve uzun menzilli silahlarına kısıtlamalar getirilmesinin de yer aldığını vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Axios’tan aktardığına göre Katar ve Türkiye, Trump'ın ABD arabuluculuk çabalarını destekleme amaçlı yeni planının hazırlanmasında yer aldı.

Bir kaynak, "Katar ve Türkiye'nin arabuluculuğu Gazze'deki savaşın sona ermesine yardımcı oldu ve Ukrayna'daki savaşın da sona ermesine yardımcı olabilir" değerlendirmesinde bulundu.


Esad rejiminin ardından: Suriye toplu mezarlar ülkesine dönüştü

HTŞ öncülüğündeki isyancılar, Suriye'yi ele geçirirken Esad'ın posterlerini parçalamıştı (AFP)
HTŞ öncülüğündeki isyancılar, Suriye'yi ele geçirirken Esad'ın posterlerini parçalamıştı (AFP)
TT

Esad rejiminin ardından: Suriye toplu mezarlar ülkesine dönüştü

HTŞ öncülüğündeki isyancılar, Suriye'yi ele geçirirken Esad'ın posterlerini parçalamıştı (AFP)
HTŞ öncülüğündeki isyancılar, Suriye'yi ele geçirirken Esad'ın posterlerini parçalamıştı (AFP)

Beşar Esad rejiminin yıkılmasının ardından Suriye'de toplu mezarlar çıkmaya devam ediyor. 

Wall Street Journal'ın haberinde, Esad rejiminin 8 Aralık'ta devrildiği Suriye'nin toplu mezarlarla dolu bir ülkeye dönüştüğü yazılıyor. 

Dera iline bağlı İzra şehrinde yeni sahiplerine satılan bir çiftlikte toprağın altından 31 ceset çıktığı aktarılıyor. Çiftliğin rejim askerlerinin yıllarca kullandığı bir kontrol noktasına yakın olduğuna dikkat çekiliyor. 

Olay yerinde inceleme yapan adli tıp uzmanı Dr. Memdu Zubi, "Tam beklediğimiz şeyi bulduk, bir toplu mezarla karşılaştık" diyor. 

Hama kırsalındaki Ma'an köyü yakınlarında yer alan bir kuyudan da çok sayıda ceset çıkarıldı. Aynı bölgede en az üç kuyunun daha cesetleri atmak için kullanıldığı tespit edildi. 

Bir çiftçi, yıllardır kayıp olan kardeşini aradığını belirterek "Onun Sednaya'da olduğunu sanıyordum ama belki de bu kuyulardan birindedir" diyor. Sednaya Hapsihanesi, Esad rejiminin gerçekleştirdiği hak ihlalleri ve işkencelerle gündeme gelmişti.

Uluslararası Geçiş Dönemi Adaleti Merkezi (ICTJ) ve Suriyeli avukat ve doktor örgütlerinin verilerine göre ülke genelinde şimdiye dek 134 toplu mezar tespit edildi. Ancak gerçek sayının çok daha yüksek olduğu düşünülüyor.

Suriye'nin son 50 yılda yaşadığı siyasi baskı, iç savaş, Rus bombardımanları, IŞİD saldırıları ve 2023 depreminin ülkede "sayısız gömülmemiş ceset" bıraktığı ifade ediliyor. 

2012-2013'te cesetlerin genellikle Rif Şam ilindeki El-Tel ve Najha bölgelerindeki açıklık alanlara gömüldüğü, daha sonraki naaşların geceleri gizlice farklı bölgelere taşındığı bildiriliyor. 

Suriye'de Ahmed Şara yönetiminin kurduğu Ulusal Kayıplar Komisyonu'nun uluslararası kuruluşlarla ortak çalışarak ülke genelinde DNA toplama, diş kayıtlarını eşleştirme ve rejim arşivlerini inceleme çalışması başlatması bekleniyor.

Komisyon başkanı Muhammed Rıza Celhi, sürecin maliyetinin 200 milyon dolara kadar çıkabileceğini söylüyor.

Suriyeli hak örgütlerine göre en az 160 bin kişi iç savaş sırasında kayboldu. Bu kişilerin çoğunun toplu mezarlarda olduğu düşünülüyor.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Reuters