Bakan Soylu’dan ABD Büyükelçiliğine tepki: Anlaşılan usul erkan adap kalmamış, ciddi bir devletin yapması gereken bunu yetkili makama bildirmesidir

Bakan Soylu’dan ABD Büyükelçiliğine tepki: Anlaşılan usul erkan adap kalmamış, ciddi bir devletin yapması gereken bunu yetkili makama bildirmesidir
TT

Bakan Soylu’dan ABD Büyükelçiliğine tepki: Anlaşılan usul erkan adap kalmamış, ciddi bir devletin yapması gereken bunu yetkili makama bildirmesidir

Bakan Soylu’dan ABD Büyükelçiliğine tepki: Anlaşılan usul erkan adap kalmamış, ciddi bir devletin yapması gereken bunu yetkili makama bildirmesidir

İçişleri bakanı Süleyman Soylu, ABD Büyükelçiliğinin Türkiye’de terör saldırısı olabileceği yönündeki yayınladığı istihbari duyuma sert tepki gösterdi. Bakan Soylu, “Elbette istihbari değerlendirmeler söz konusu olabilir. Alınacak kararları kendi internet sitesi üzerinden yayınlamak, başka bir ülkeyi töhmet altında bırakıcı yaklaşım doğru değildir. Anlaşılan usul erkan adap kalmamış” dedi.
İçişleri bakanı Süleyman Soylu İstanbul Afet Koordinasyon ve değerlendirme toplantısı sonrasında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
ABD’nin Türkiye Büyükelçiliği İstanbul’da terör saldırısı olabileceğine dair güvenlik uyarısı yayımlamasına ilişkin soru üzerine Bakan Soylu, “Büyük devlet olmanın sorumlulukları vardır. Büyük devlet, istediğim davranışı istediğim ülkede istediğim şekilde yaparım şeklinde bir düzensizlik içerisinde olmamalıdır. Elbette istihbari değerlendirmeler söz konusu olabilir. Alınacak kararları kendi internet sitesi üzerinden yayınlamak, başka bir ülkeyi töhmet altında bırakıcı bir yaklaşım doğru bir yaklaşım değildir. Anlaşılan usul erkan adap kalmamış” dedi.

“Ciddi bir devletin yapması gereken bunu yetkili makama bildirmesidir”
Bakan Soylu devamla, “Elbette biz de hem kendi ülkemizle ilgili hem de başka ülkelerle ilgili birçok istihbari bilgiler elde ediyoruz. ABD Büyükelçiliği bırakın diplomatik gereklilikleri usul, erkan ve adaptan yoksun şekilde bunu ortaya koymuştur. Bizim görevimiz her yerin güvenliliğini temin etmektir. Dışişleri Bakanlığı ile de konuştum. MİT başkanımızla da konuştum. Bize haftada bin 200 istihbari duyum geliyor. Bunların yüzde 30’u eyleme yöneliktir. Ciddi bir devletin yapması gereken bunu bulunduğu ülkenin yetkili makamına bildirmesidir. Bu istihbaratın muğlak bir bilgi notuyla değil, en azından irtibatta bulunduğunuz diplomatik kanalları ile görüşmeniz isabetli olandır. Her meseleyi siyasi bir değerlendirme olarak ele almaya çalışınca maalesef ortaya böyle durumlar çıkıyor. Bu konudaki süreç kendi sınırlarımızdan kaynaklı bir süreç değildir. Onlara gelen istihbari bilgisi Irak ve Suriye eksenli istihbarat olduğuna yönelik değerlendirme söz konusu” ifadelerini kullandı.

“Durumumuz Avrupa’dan daha iyi”
Bakan Soylu, Sağlık bakanı Fahrettin Koca 5 gün İstanbul’da olacak. Koordineli çalışma hakkında bilgi verir misiniz şeklindeki soru üzerine “Biz bu konuda Sağlık Bakanımızın emrindeyiz. Salgının başından beri beraber çalışıyoruz. Doğru tedbirleri almak ve doğru bilgileri vermek bizim sorumluluğumuzdur. Bize ne derse onu yapıyoruz. Yapmaya da devam edeceğiz. Denetimin sıklaştırılması istenirse sıklaştırırız. Ne istenirse yaparız. Bunlar bizim sorumluluğumuzdur. Vatandaşlarımızın da bu süreçlere riayet etmesini istiyoruz. Biz denetim yaparken vatandaşın hakkına sahip çıkıyoruz. Bu sürekli yapılan bir şey değil. Burada birbirimizin hakkına sahip çıkmamız gerekir. 7 günde 7 ayrı denetim gerçekleştiriyoruz. Biz elde ettiğimiz verileri ve bilgileri adım adım takip diyoruz. Bunları Sağlık Bakanımız ile paylaşıyoruz. Herkes üzerine düşenler yapıyor. Belediyelerimizin biraz daha sahaya basması gerekiyor. Buna çok ihtiyacımız var. Vatandaşımıza yumuşak dille telkinlerde bulunmamız gerekiyor. Bunu beraber yeneceğiz. Durumumuz Avrupa’dan daha iyi” dedi.

“Bu teröristi 6 aydır takip ediyorduk”
İçişleri bakanı Süleyman Soylu, Kayseri’de 15 askerin şehit olması olayının faailinin yakalanarak Türkiye’ye getirilmesine ilişkin ise “Bu teröristi 6 aydır takip ediyorduk. Türkiye’ye getirebilmek için iyi bir çaba sarf ettik. Özellikle emniyetimize ve MİT başkanlığımıza teşekkür ediyorum. Israr ettik. İyi bir çalışma ile getirdik. Getirilmesini bir sonuç olarak görmeyelim. Biz, canlı yakaladığımızda daha iyi sonuçları yakalamaya çalışıyoruz” diye konuştu.



Amerikalı üniversite öğrencilerinden "kampüslerdeki protestolar antisemitik" iddialarına sert yanıt

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Amerikalı üniversite öğrencilerinden "kampüslerdeki protestolar antisemitik" iddialarına sert yanıt

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD’de Columbia Üniversitesinde başlayan ve ülkenin farklı eyaletlerindeki birçok üniversiteye yayılan Gazze eylemlerine Maryland Üniversitesi öğrencileri de katılırken, gösterilere katılan öğrenciler "kampüslerdeki öğrenci protestoları antisemitik" iddialarına sert tepki gösterdi.

Columbia Üniversitesinde başlayan ve kısa sürede New York Üniversitesi (NYU), New School, Stanford, Yale, MIT ve Texas gibi ülkenin önemli üniversitelerine yayılan Filistin'e destek eylemleri büyüyerek devam ediyor.

ABD'de başkent Washington'a yarım saatlik mesafedeki Maryland Üniversitesinden bir grup öğrenci de, İsrail'in Gazze'deki saldırılarına tepki amacıyla üniversite kampüsünün bahçesinde eyleme başladı.

Yüzden fazla öğrencinin katıldığı ve aralarında farklı din ve etnik kökene mensup öğrencilerin bulunduğu grup, Gazze'de acil ateşkes için sloganlar attı.

AA muhabirinin mikrofon uzattığı Amerikalı üniversite öğrencilerinin ortak vurgusu, Columbia'da başlayıp yayılan üniversite protestosuna katılan arkadaşlarına destek olmak, İsrail ile ona destek olan ABD yönetimini protesto etmek ve okullarının İsrail'e silah satan firmalarla ilişkisini kesmesi oldu.

- Amerikalı Yahudi öğrenciden net mesaj: "Gazze'yi bombalamayı bırakın"

Maryland Üniversitesinde üçüncü sınıf öğrencisi olan ve "Barış İçin Yahudilerin Sesi" öğrenci birliğinin başkan yardımcılığını yapan Amerikalı Yahudi öğrenci Brandy Kaplan, amaçlarının Gazze'deki katliamlara dikkati çekmek olduğunu belirtti.

Columbia Üniversitesinde başlayan Gazze'ye destek gösterilerine kendilerinin de bu şekilde katılıp destek olduğunu kaydeden Kaplan, bir diğer amaçlarının ise üniversitenin ortak çalıştığı ve İsrail'e silah üreten firmalarla ilişkinin kesilmesi çağrısı olduğunu vurguladı.

Kaplan, "Güvende olabilmemiz için bir köşeye itilip insanları öldürmemize gerek yok. Başta Filistin olmak üzere dünya halklarının birkaç adımla özgürleşmesinin ve ilk adımın kalıcı ateşkes olduğuna inanıyorum. O yüzden önce kalıcı ateşkes; sonra Batı Şeria ve Gazze'deki şiddet içeren askeri işgale son verilmesi, sonra da Filistin halkının yönettiği tek bir devlet." şeklinde konuştu.

İsrail'in Gazze'deki şiddetini "soykırım" olarak tanımlayan Kaplan, "Benim demek istediğim şu: Okulları bombalamayı bırakın, çiftlikleri bombalamayı bırakın, hastaneleri bombalamayı bırakın demek istiyorum. Gazze'nin çocukları ödenecek bedel olmamalı." dedi.

- "Antisemitizm iddiaları inanılmaz derecede sinir bozucu"

Üniversite kampüslerindeki öğrenci protestolarının Yahudi karşıtlığı olduğu iddiaları hakkında da fikirlerini paylaşan Kaplan, "İnanılmaz derecede sinir bozucu olduğunu söyleyebilirim. Yahudi halkının hepsinin Filistin'in yok edilmesini istediğini söylemekten daha fazla antisemitizmi doğrulayan ne olabilir? Bizim örgütümüzde antisemitizme yer yok." dedi.

Kendilerinin sadece Filistin halkının kurtuluşu için değil dünyanın herhangi bir yerinde ezilen uluslar için aynı mücadeleyi vermeye istekli olduğu kaydeden Amerikalı Yahudi öğrenci, "İsrail'i eleştiren bu hareketler, sadece İsrail hükümetini eleştirmekle kalmıyor, çünkü pek çok kişi İsrail hükümetini eleştirmek Yahudi karşıtı değil, devleti eleştirmek Yahudi karşıtıdır diyecektir. Biz de hayır demek istiyoruz, bunu eleştirmek Yahudi düşmanlığı değildir. Aslında Yahudi halkının dünyada güvende olabilmesi için bir devlete ihtiyacı olduğunu ima etmek antisemitiktir." şeklinde konuştu.

- "Biden İsrail'i finanse etmeye devam ederse seçimleri kazanamayacak"

Üniversitedeki Filistin gösterilerinde aktif rol alan Ahlam isimli Amerikalı Arap Halk Sağlığı Bölümü öğrencisi ise, eylemlerinin ana amacının Gazze halkıyla dayanışma olduğunu belirtti.

Maryland Üniversitesi'nin birçok askeri firma ile ortak çalıştığını ve bu firmaların İsrail'e silah sattığını anlatan Ahlam, "Biden bunu finanse etmeye ve desteklemeye devam ederse kasım ayındaki seçimleri kazanamayacak. Bu nedenle ABD'de büyük ayaklanmalar gördük. Pek çok insan haklı olarak Biden'a kızgın." dedi.

Amerikalı Arapların ve Müslümanların Gazze politikaları nedeniyle Biden'a olan tepkilerini açıkça dile getirdiğini vurgulayan Ahlam, "Bu yüzden ona, ya soykırımı finanse etmeyi bırakırsın ya da kasım ayında kazanamazsın mesajını gönderiyoruz." şeklinde konuştu.

Amerikan üniversitelerindeki öğrenci protestolarının antisemitizmle hiçbir ilgisinin olmadığını kaydeden Ahlam, "Bu protesto kesinlikle Yahudi düşmanlığı değildir. Burada bizimle birlikte gösterilere katılan Yahudi öğrenci arkadaşlarımız var. Özgür Filistin için Yahudiler şeklinde pankartlar taşıyorlar. Hepimiz özgür olana kadar hiçbirimiz özgür değiliz ve Filistin'in kurtuluşu çağrısı hiçbir şekilde Yahudi halkının yok edilmesi anlamına gelmez." dedi.

- "Üniversitemin bu soykırımdaki suç ortaklığına karşı çıkıyorum"

Richard adlı Amerikalı siyahi öğrenci ise, ülkenin farklı üniversitelerindeki öğrenci protestolarına destek verdiğini söyledi.

"İsrail'in Gazze'deki Filistinlilere karşı uyguladığı soykırıma ve üniversitemin bu soykırımdaki suç ortaklığına karşı çıkıyorum. Çünkü bu üniversitenin silah üreticileriyle çok fazla bağı var ve buna bir son verilmesini istiyoruz." diyen Richard, binlerce insanın hayatını kaybettiği bir durumda hiçbir şey yok gibi davranılamayacağını belirtti.

Biden yönetimine, "Eğer insan haklarını bu kadar destekliyorsanız, soykırım yapan bir ülkeye silah gönderme konusunda da tutarlı davranmanız gerekir." diye seslenen Amerikalı öğrenci, kampüslerdeki öğrenci protestolarının antisemitik olduğu iddialarına yönelik, "Açıkçası bu çok saçma. Yahudi karşıtlığı, Batı medeniyetinde nefretin en eski biçimlerinden biridir. Bu, kınanması gereken bir şeydir. Ancak bir ülkenin politikasını eleştirmek aynı şey değildir, bu tamamen ayrı bir şey." yanıtını verdi.


Fukuşima'da elektrik kesintisi sonrası atık su tahliyesi yeniden başladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Fukuşima'da elektrik kesintisi sonrası atık su tahliyesi yeniden başladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Japonya'da Fukuşima Dai-içi Nükleer Güç Santrali'nde elektrik kesintisi nedeniyle durdurulan atık su tahliyesinin yeniden başladığı bildirildi.

Santral işleticisi Tokyo Electric Power'ın (TEPCO) açıklamasına göre, dün santralde bir kazı çalışması sonucu elektrik kablosundaki hasarın durumu güncellendi.

Kablo hasarı sonrası sismik izolasyon binasındaki gaz türbin jeneratöründe, voltaj kaybı kaynaklı kısmi elektrik kesintisinin sona erdiği aktarıldı.

Atık su tahliyesinin yeniden başladığı bildirildi.

Süreç boyunca santral reaktörlerindeki soğutma işlevlerinin korunduğu, radyoaktif özellikli atık suyun güvenliğine yönelik anormal bir durumun meydana gelmediği belirtildi.

Kazı çalışması esnasında elektrik kablosunda hasar meydana gelmiş ve olayda bir işçi yaralanmıştı.

Hastaneye kaldırılan yaralı işçinin vücudunda radyoaktif kirlenme saptanmamıştı.

- Tahliye son durum

Radyoaktif özellikli atık suyun Pasifik Okyanusuna salıverilmesi Ağustos 2023’te başlamıştı.

2023 yılında 4 evrede toplamda 31 bin 200 ton atık su boşaltılmıştı.

TEPCO, 1 Nisan'da başlayan 2024 mali yılının ilk atık su boşaltım evresini ise 19 Nisan-7 Mayıs'ta gerçekleştiriyor.

Bu evrede 7 bin 800 ton atık su boşaltılacak.

31 Mart 2025'te sona erecek 2024 mali yılı boyunca işletici firma, 7 boşaltım evresinde toplamda 54 bin 600 ton atık suyu tahliye etmeyi planlıyor.

- Atık su tahliyesi
TEPCO, santraldeki radyoaktif özellikli atık suyun boşaltımını Ağustos 2023'te başlatmıştı. Atık su, deniz altına inşa edilen tünel vasıtasıyla kıyıdan 1 kilometre açığa boşaltılıyor.

Santraldeki reaktörleri soğutma işlevi gören saf su içinde oluşan radyoaktif maddeler, Gelişmiş Sıvı İşleme Sistemi (ALPS) sayesinde trityum materyali haricinde ayrışıyor.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Temmuz 2023'teki nihai raporunda, Japonya'nın atık su tahliye planının, uluslararası güvenlik standartlarıyla uyumlu olduğunu duyurmuştu.

Japonya'da 2011'de 9 büyüklüğünde meydana gelen deprem ile sonrasındaki tsunaminin santraldeki reaktörde yol açtığı nükleer erimeler havaya karışmış ve santral çevresi tahliye bölgesi ilan edilmişti.


Arap Birliği, İsrail'e silah satışının durdurulmasını istedi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Arap Birliği, İsrail'e silah satışının durdurulmasını istedi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Arap Birliği, ABD ve Avrupa Birliği ülkelerine İsrail'e silah ve mühimmat ihracatını durdurma çağrısı yaptı.

Arap Birliği, İsrail ordusunun 200'den fazla gündür saldırılarını sürdürdüğü Gazze Şeridi'ndeki gelişmeleri görüşmek üzere daimi temsilciler düzeyinde olağanüstü toplandı.

Mısır resmi haber ajansı MENA'nın haberine göre birlik, "İsrail'in Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Mescid-i Aksa'da Filistin halkına yönelik saldırganlığını ve soykırım suçunu devam ettirmesini” şiddetle kınadı.

İsrail ordusunun Refah kentine saldırı niyetinin Filistin halkına yönelik yeni bir katliam anlamına geleceği uyarısında bulunan birlik, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, İsrail'in ateşkese uymasını ve insani yardım girişini güvence altına alan BM Antlaşması'nın 7. bölümündeki maddeler uyarınca bir kez daha karar almasını istedi.

Birlik, ABD'nin Filistin'in Birleşmiş Milletler'e (BM) tam üyelik başvurusunu veto etmesini de kınadı.

Arap Birliği, vetonun, ABD’nin bölgede barış, güvenlik ve istikrarın gerekliliklerini ve esaslarını yerine getirmekte başarısız olduğunu gösterdiğini ve iki devletli çözümü destekleyen beyanıyla çeliştiğini bildirdi.

Konsey, “ABD ve Avrupa Birliği ülkelerine İsrail’e silah ve mühimmat ihracatını durdurmaları ve İsrail'in Filistin halkına karşı soykırım suçunda kullandığı insansız hava araçlarının üretimini finanse etmeyi bırakmaları" çağrısında bulundu.

“Bölgede ve dünyada barış şansını kurtarmak, güvenlik ve istikrarı sağlamak için Filistin Devleti'ni tanımayan tüm ülkelere bir an önce tanımaları" çağrısında bulunan Arap Birliği, Gazze Şeridi’ndeki Şifa ve Nasır Hastaneleri’nde ortaya çıkarılan toplu mezarlarla ilgili uluslararası adalet kurumlarından bağımsız soruşturma yürütmesini talep etti.

Filistin 22 Nisan'da Arap Birliği'ni Gazze Şeridi'nde Filistin halkına yönelik "soykırım suçlarını" görüşmek üzere acilen toplanmaya çağırmıştı.


Texas Üniversitesindeki İsrail karşıtı protestoda gözaltına alınan kişi sayısı 34'e yükseldi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Texas Üniversitesindeki İsrail karşıtı protestoda gözaltına alınan kişi sayısı 34'e yükseldi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD'de İsrail karşıtı eylemler başka üniversitelere de yayılırken Texas Üniversitesinde gösteri sırasında gözaltına alınan Filistin destekçisi protestocuların 34'e çıktığı bildirildi.

Texas Eyaleti Kamu Güvenliği Departmanı, X sosyal platformunda, Texas Üniversitesinde düzenlenen protestoya ilişkin açıklamada bulundu.

Açıklamada, üniversite kampüsündeki Filistin protestolarında toplam 34 kişinin gözaltına alındığı; üniversite yönetimi ve Texas Valisi Greg Abbott'ın talebi üzerine, gösteriye müdahale edildiği aktarıldı.

Vali Abbott, X'ten yaptığı paylaşımda, kalabalık dağılana kadar protestocuların gözaltına alınmaya devam edileceğini kaydetti.

Abbott, "Bu protestocuların yeri hapishane. Texas'ta antisemitizme müsamaha gösterilmeyecektir, nokta. Texas'taki herhangi bir üniversitede nefret dolu, Yahudi karşıtı protestolara katılan öğrenciler okuldan atılmalıdır." ifadelerini kullandı.

İsrail’in Gazze saldırılarını ve Filistinli sivillere yönelik eylemlerini protesto eden 200 kadar öğrenci, dün öğlen saatlerinde Texas Üniversitesi Austin yerleşkesinde toplanmış, polis ilk aşamada, grubu yönlendirdiğini iddia ettiği 17 kişiyi gözaltına almıştı. Bu sırada atlı birliklerin de dahil olduğu güvenlik güçleri ile öğrenciler arasında arbede yaşanmıştı.

- ABD'deki üniversitelerde Filistin protestoları

Columbia Üniversitesinde Filistin yanlısı öğrenciler, okulun, Filistin işgalini ve Gazze'deki soykırımı destekleyen şirketlere devam eden finansal yatırımlarını protesto amacıyla kampüsün bahçesinde oturma eylemi başlatmıştı.

Polis, 108 öğrenciyi gözaltına almış, okul yönetimi de eyleme karışan 80 civarında öğrenciye okuldan uzaklaştırma cezası vermişti.

Columbia Üniversitesindeki Filistin yanlısı gösteriler, New York Üniversitesi (NYU), Yale, Massachusetts Teknoloji Ensititüsü (MIT), Tufts Üniversitesi, The New School ve Kuzey Carolina Üniversitesi gibi ABD'nin diğer önde gelen yüksek öğrenim kurumlarına da yayılmıştı.


İsrail ordusunun Lübnan'ın doğusuna düzenlediği hava saldırısında bir sivil yaralandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail ordusunun Lübnan'ın doğusuna düzenlediği hava saldırısında bir sivil yaralandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail ordusunun Lübnan'ın doğusuna yönelik düzenlediği hava saldırısında bir sivilin yaralandığı belirtildi.

Lübnan resmi ajansı NNA'nın geçtiği habere göre, İsrail'e ait insansız hava araçları (İHA) Lübnan'ın doğusundaki Baalbek kentine bağlı Duris beldesine hava saldırısı gerçekleştirdi.

Saldırıda seyir halinde olan ve yakıt taşıyan bir tanker şoförünün yaralandığı kaydedildi.

İsrail'e ait İHA'dan fırlatılan füzenin tankerin hemen yanına düştüğü aktarıldı.

İsrail ordusu, Hizbullah hedeflerini vurmak için Lübnan-İsrail sınırından en az 120 kilometre uzaklıkta bulunan Lübnan'ın Baalbek-Hermel vilayetine hava saldırıları düzenliyor.

İsrail ordusu ile Hizbullah arasında 8 Ekim 2023'ten beri devam eden çatışmalarda 285 Hizbullah mensubu, 56 Lübnanlı sivil, 18 Emel Hareketi, 13 Hamas, 12 İslami Cihad mensubu ile 7 İsrailli sivil ve 12 asker öldü


ABD'nin Arizona eyaletinde, "seçimlere müdahale" suçlamasıyla Trump'ın eski avukatına dava açıldı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD'nin Arizona eyaletinde, "seçimlere müdahale" suçlamasıyla Trump'ın eski avukatına dava açıldı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD'nin Arizona eyaletinde, aralarında eski ABD Başkanı Donald Trump'ın eski avukatı Rudy Giuliani'nin de bulunduğu 18 kişiye "2020 başkanlık seçimi sonuçlarına müdahale girişimi" suçlamasıyla dava açıldı.

Arizona'da bir mahkeme, "2020 başkanlık seçimi sonuçlarına müdahale girişimi" suçlamasıyla 18 kişi hakkında dava açıldığını bildirdi.

Söz konusu kişiler arasında Rudy Giuliani'nin yanı sıra eski Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü Mark Meadows'un da bulunduğu kaydedildi.

İddianamede Trump'ın kendisine herhangi bir suç yöneltilmezken, yalnızca suç ortağı olarak anıldığı belirtildi.

Michigan, Georgia ve Nevada'nın ardından Arizona, başkanlık seçimi sonuçlarına müdahale çerçevesinde suçlama yönelten 4. eyalet oldu.

- Trump'a Georgia'da açılan dava
Georgia'nın Atlanta kentinde, "eyaletteki 2020 başkanlık seçimi sonuçlarına müdahale girişimi" iddiasını uzun süredir soruşturan Fulton bölgesi savcılarının sundukları deliller ve tanık ifadelerinin ardından Trump'a yeni suçlamalar isnat edilen iddianame 14 Ağustos 2023'te kamuoyuna açıklanmıştı.

98 sayfalık 41 suçlamanın yer aldığı iddianamede, Trump'a, aralarında "bir kamu görevlisinin yeminini bozmaya teşvik", "yalan beyanda bulunmak için komplo kurma" ve "eyaletin yolsuzluk ve şantajla mücadele ile ilgili kanunu ihlal etme" başlıklarının da bulunduğu 13 suç isnat edilmişti.

Trump'ın yanı sıra aralarında eski avukatları Rudy Giuliani ve John Eastman ile eski Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü Mark Meadows'un da bulunduğu 18 kişiye daha suçlama yöneltilmişti.


ABD, Polonya ve Hollanda'ya gelişmiş antiradyasyon güdümlü füze satışını onayladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD, Polonya ve Hollanda'ya gelişmiş antiradyasyon güdümlü füze satışını onayladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD Dışişleri Bakanlığı, Polonya ve Hollanda'ya gelişmiş antiradyasyon güdümlü füze (AARGM-ER) satışının onaylandığını duyurdu.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, iki Avrupa ülkesi Polonya ve Hollanda'ya genişletilmiş menzile sahip, gelişmiş antiradyasyon güdümlü füzelerin olası satışının onaylandığı bildirildi.

Polonya, 1,2 milyar dolar değerinde 360 antiradar füze ve program desteği, Hollanda da 700 milyon değerinde 265 füze talebinde bulundu.

Avrupa ülkelerinin savunma kabiliyetlerini artırmak amacıyla satın almak istedikleri füzelerin gerçek savaş şartlarında kullanılmış AGM-88 HARM radarsavar füzelerinin gelişmiş hali olduğu belirtildi.


Güney Afrika'nın yargı başkenti: Bloemfontein

Fotoğraf: Murat Özgür Güvendik/AA
Fotoğraf: Murat Özgür Güvendik/AA
TT

Güney Afrika'nın yargı başkenti: Bloemfontein

Fotoğraf: Murat Özgür Güvendik/AA
Fotoğraf: Murat Özgür Güvendik/AA

Güney Afrika Cumhuriyeti'nin üç başkentinden biri olan Bloemfontein, ülkenin yargı başkenti olarak öne çıkıyor.

Yerel Afrikaans dilinde "çiçek pınarı" anlamına gelen Bloemfontein, güllerle donatılmış parkları ve bahçelerinden dolayı "Güller Şehri" olarak da biliniyor.

Ülkenin orta kısımlarında yer alan ve yaklaşık 250 bin nüfusa sahip şehrin sakinleri ise çoğunlukla "Bloem" kısaltmasını tercih ediyor.

Bloemfontein'i dünya çapında bilinir kılan özelliği ise Pretorya ve Cape Town ile birlikte Güney Afrika'nın üç başkentinden biri olması.

Güney Afrika'nın en yüksek mahkemesi olan Anayasa Mahkemesinin Johannesburg'da bulunduğu göz önüne alındığında, Bloemfontein'in başkentliği daha çok sembolik özellik taşıyor ve tarihi olaylara dayanıyor.

- Başkent olma hikayesi

İngiliz sömürgeciler tarafından 19. yüzyıl ortalarında bölgede kurulması planlanan koloniye başkentlik etmesi amacıyla inşasına başlanan Bloemfontein, çoğunluğu Hollanda asıllı çiftçiler olan Boerler tarafından 1954'te kurulan ve 1902'ye kadar varlığını sürdüren Özgür Orange Devleti'ne de başkentlik etmişti.

Altın ve elmas yataklarının keşfiyle 19. yüzyıl sonlarında bölgeye geri dönen İngilizlerle Boerler arasında 1899-1902 yıllarında yapılan 2. Boer Savaşı, daha sonra ırkçı apartheid rejimine uzanacak beyaz azınlık yönetiminin yapısını şekillendirmişti.

İngilizler acımasız yöntemlerle savaşarak galip geldikleri bu savaşta, çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere 26 binden fazla Boer ve 20 binin üstünde siyahi, İngilizlerce tutuldukları toplama kamplarında hayatını kaybetmişti.

Savaşın ardından Boerler ve İngilizler anlaşarak 1910'da beyaz azınlık yönetimindeki Güney Afrika Birliği'ni kurarken İngiliz kolonisinin başkenti Cape Town yasama başkenti, bir diğer Boer devleti Transvaal Cumhuriyeti'nin başkenti Pretorya yürütme başkenti, Özgür Orange Devleti'nin başkenti Bloemfontein de yasama başkenti ilan edilmişti.

Güney Afrika'nın 30 yıllık iktidar partisi Afrika Ulusal Kongresi (ANC) de yeni kurulan beyaz azınlığın baskılarına karşı direnen siyahiler tarafından 1912 yılında Bloemfontein'de kurulmuştu.

- Gezilecek yerler

Bu açıdan, bu şehirde bulunan Anglo-Boer Savaşları Müzesi ve Ulusal Müze, ülkede sömürgecilik tarihine ilişkin son derece zengin koleksiyonlara ev sahipliği yapıyor.

Anglo-Boer Savaşları Müzesi bahçesinde bulunan ve toplama kamplarında ölen binlerce kadının anısına dikilmiş Ulusal Kadın Anıtı da şehirde en çok ziyaret edilen yerler arasında yer alıyor.

Şehir merkezinde yer alan King's Park isimli gül bahçesi, Bloemfontein ile özdeşleşmiş mekanlardan biri. Bu çevredeki tarihi belediye binası, Fourth Raadsal binası ve Hollanda Reform Kilisesi ise mimari açıdan öne çıkan yapılar arasında bulunuyor.

Ülkenin en büyük şehri Johannesburg'a yaklaşık 400 kilometre mesafedeki Bloemfontein, konum olarak ülkenin orta bölgelerinde, Free State eyaletinde yer alıyor.

Johannesburg ile Cape Town arasında N1'den yapılan kara yolculukları Bloemfontein üzerinden geçiyor.

Bu açıdan Bloemfontein, Güney Afrika içi kara yolculuklarında uygun bir mola yeri olarak öne çıkıyor.


Anzak Günü kapsamında Avustralyalıların Lone Pine Anıtı'nda anma töreni düzenlendi

Fotoğraf:H akan Akgün/AA
Fotoğraf:H akan Akgün/AA
TT

Anzak Günü kapsamında Avustralyalıların Lone Pine Anıtı'nda anma töreni düzenlendi

Fotoğraf:H akan Akgün/AA
Fotoğraf:H akan Akgün/AA

Çanakkale'de, Anzak Günü etkinlikleri kapsamında Tarihi Gelibolu Yarımadası'ndaki Avustralyalıların Lone Pine (Yalnız Çam) Anıtı'nda tören yapıldı.

Britanya Ordusuna bağlı Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu (ANZAC) bünyesinde Çanakkale'deki muharebelerde yaşamını yitiren Avustralyalı askerlerin anıldığı program, askeri bandonun çaldığı marşlarla başladı.

Avustralya'nın Ankara Büyükelçisi Miles Armitage, törende, Çanakkale'deki muharebelerde yaşamını yitiren atalarını anmak için toplandıklarını söyledi.

Gelibolu Yarımadası'nda "Lone Pine" adını verdikleri mevkide Çanakkale Kara Muharebeleri'nin en kanlı çarpışmalarının yaşandığını dile getiren Armitage, bu bölgenin Avustralya'nın tarih kitaplarında da yer aldığını kaydetti.

Büyükelçi Armitage, Lone Pine Anıtı'nda savaşlarda hayatını kaybetmiş birçok Avustralyalı askerin gömüldüğünü fakat pek çoğunun bulunamadığı veya kimliğinin tanımlanamadığını aktardı.

Gelibolu'nun birleştirici gücüne dikkati çeken Armitage, bölgenin "Anzak ruhu"nu temsil ettiğini dile getirdi.

Konuşmanın ardından savaş öyküleri anlatıldı, yaşamını yitirenler için dua edildi.

Avustralya Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Richard Marles, Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Winston Peters ile Eceabat Kaymakamı Murat Çiçek, ülkeleri adına anıt alanına çelenk bıraktı. Avusturya, Kanada, Fransa, Pakistan, Güney Afrika ve İngiltere adına çelenkler ise bu ülkelerin temsilcileri tarafından konuldu.

Saygı duruşunda bulunulmasının ardından Türkiye ve Avustralya milli marşlarının okunmasıyla sona eren törene, İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Jill Morris, ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake, Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Isabelle Dumont, Sri Lanka'nın Ankara Büyükelçisi Saranya Hasanthi Urugodawatte Dissanayake, Yeni Zelanda'nın Ankara Büyükelçisi Zoe Coulson-Sinclair ile diğer ülkelerin askeri ve diplomatik temsilcileri katıldı.


TDT, "Türk Haftası" programını farklı ülkelerde de düzenlemeyi planlıyor

Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan/AA
Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan/AA
TT

TDT, "Türk Haftası" programını farklı ülkelerde de düzenlemeyi planlıyor

Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan/AA
Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan/AA

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Genel Sekreteri Kubanıçbek Ömüraliyev, bu yıl ilk kez 22-25 Nisan'da İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlenen ve Türk dünyasının tanıtımını amaçlayan Türk Haftası programını farklı ülkelerde de yapmayı planladıklarını söyledi.

Türk dünyasının tüm boyutlarıyla daha geniş kitlelere ulaşmasını amaçlayan Türk Haftası programına katılmak üzere Cenevre’de bulunan TDT Genel Sekreteri Ömüraliyev, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

İlk kez düzenlenen Türk Haftası programının, geçen yıl Cenevre'de TDT ülkelerinin Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi nezdindeki Daimi Temsilcileriyle gerçekleştirdiği temaslar sırasında kararlaştırıldığını hatırlatan Ömüraliyev, Kasım 2023'te Astana'da düzenlenen TDT Devlet Başkanları Konseyi 10. Zirvesi'nde, Cumhurbaşkanlarının bu etkinliğin gerçekleştirilmesi talimatını verdiklerini belirtti.

Ömüraliyev, 22 Nisan'da açılışı yapılan Türk Haftası programı kapsamında, fotoğraf sergileri, konferanslar ve gala konserinin düzenlendiğini aktararak, "Türk devletlerinin gayesi ortak. Türk Haftası ile amaçlanan da Türk dünyasındaki işbirliğini ve işbirliği teşkilatlarını diplomasinin merkezi Cenevre'de tüm dünyaya tanıtmak. Türk Haftası programını farklı ülkelerde de gerçekleştirmeyi planlıyoruz." dedi.

Türk Haftası programı kapsamında düzenlenen etkinliklere Cenevre'de bulunan çok sayıda farklı ülke ve uluslararası kuruluşun temsilcilerinin katıldığına dikkati çeken Ömüraliyev, Türk devletlerinin "birlikte daha güçlüyüz" sloganıyla hareket ettiğini ve bu işbirliği ruhunun 2009'da imzalanan ve teşkilatın kurucu anlaşması olan Nahçıvan Anlaşması'nda da yer aldığını vurguladı.

Türk dünyasının pek çok konuda birlikte hareket etme refleksinin giderek daha öne çıktığına işaret eden Ömüraliyev, Türk Haftası programının bu vizyonu pekiştirdiğinin altını çizdi.

- Türk Haftası programı

Türk dünyasının zengin kültürel mirasını, sanatını ve Türk işbirliği teşkilatlarının yürüttüğü çalışmaları tanıtmayı amaçlayan Türk Haftası programı bu yıl ilk kez Cenevre'de yapıldı.

TDT, Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY), Türk Kültürü ve Mirası Vakfı, Uluslararası Türk Akademisi ve Türk Devletleri Parlamenter Asamblesi işbirliğinde düzenlenen programda, Türk dünyasının uluslararası diyalog ve işbirliğini teşvik etmek amacıyla etkinlikler düzenlendi.

Program kapsamında fotoğraf sergileri, Türk dünyasının yöresel kıyafetleri, yemekleri ve müziği ziyaretçilerle buluştu, Türk teşkilatlarının faaliyet ve çalışmalarının anlatıldığı, Türk dünyasındaki işbirliğinin artırılmasına yönelik tartışmaların yer aldığı konferanslar düzenlendi.

Türk Haftası programı, Kazak besteci ve piyanist Rakhat-Bi Abdyssagin'in konseriyle son bulacak.