Avrupa, salgının sağlık sistemlerini 'tüketmesinden' korkuyor

Madrid'de boş bir kafe (AP)
Madrid'de boş bir kafe (AP)
TT

Avrupa, salgının sağlık sistemlerini 'tüketmesinden' korkuyor

Madrid'de boş bir kafe (AP)
Madrid'de boş bir kafe (AP)

Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) dün yaptığı açıklamada yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakalarında görülen artıştan dolayı “sağlık sistemlerinin çökmesini” engellemek için Avrupa hükümetlerinin halk sağlığı alanında hızlı ve sınırlayıcı önlemler almaları gerektiğini söyledi. Avrupa Birliği’ne (AB) bağlı ECDC’nin en sonki değerlendirmesine göre Avrupa sakinleri hala yüksek oranda virüse maruz kalıyor. Zira veriler bölgelerin çoğunda bağışıklık seviyesinin yüzde 15’ten daha az olduğuna ve toplam ölüm oranlarının bir aydan fazla bir süredir yükseldiğine işaret ediyor. Merkezi Stockholm’de bulunan ECDC, İngiltere, Norveç, İzlanda ve Liechtenstein’ı kapsıyor.
ECDC Başkanı Dr. Andrea Ammon yaptığı açıklamada “Baskının sağlık hizmetleri ve ölüm oranı üzerindeki etkisi giderek daha belirgin hale geliyor. Toplumda yüksek vaka seviyeleri görülmesi risk altındakileri korumayı daha da zorlaştırdı. Sağlık hizmetleri sistemlerinde olası bir çöküş yaşanma tehlikesi ile mücadele etmek için halk sağlığı alanında güçlü önlemler alınması gerekiyor” dedi. ECDC yeni vaka sayılarında görülen bölgesel artışın “halk sağlığı için büyük bir tehdit” oluşturduğuna dair uyarıda bulunarak yetkilileri önlemleri sıkılaştırmaya çağırdı. ECDC, yaklaşık 24 Avrupa ülkesinin şu anda yüksek salgın riskine sahip olan ülkeler arasına dahil edildiğini belirtti.
ECDC Kıbrıs, Estonya, Finlandiya, Yunanistan, Liechtenstein ve Norveç’in “istikrarlı bir epidemiyolojik duruma” sahip oldukları için bir istisna teşkil ettiğini açıkladı. Merkez, hükümetleri ve sağlık yetkililerini, bireyler arasında sosyal mesafe ve el hijyenini sağlamaya, insanların uzaktan çalışmalarına izin vermeye ve iç ve dış mekanlarda toplanan insanların sayısına kısıtlama getirmeye çağırdı. Aynı zamanda ECDC, halk sağlığı yetkililerinin “Kovid-19 hasta sayısının artma ihtimaline karşı sağlık hizmetlerinin kapasitelerini artırmaları” ve “sağlık tesislerinde uzun dönemde enfeksiyon bulaşma riskini azaltmaları” gerektiğini de sözlerine ekledi. ECDC artışın test sayılarında değil vaka sayılarında olduğunu belirtti.

AB’de virüsün hızla yayılması endişe uyandırıyor
Kovid-19 salgınının AB içerisindeki 24 ülkede hızla yayılması “büyük bir endişe” uyandırıyor. Polonya Başbakanı dün yaptığı açıklamada ilkokullara ve restoranlara getirilen kısmi karantina uygulaması ile birlikte ülkenin tümünün “kırmızı bölgeye” gireceğini duyurdu. Fransa’da toplam vaka sayısı 1 milyonu geçti ve “oldukça şiddetli” bir şekilde yayılan salgın ile mücadele etmek için cumartesiden itibaren başlayacak olan sokağa çıkma yasağına 38 bölge ve Polinezya da dahil edildi. Aynı şekilde İngiltere’de 2 milyon vatandaş daha sıkı bölgesel kısıtlamalara tabi tutulacak. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez dün yaptığı açıklamada Kovid-19 vaka sayısının bu hafta resmi olarak 1 milyon sınırını aştığını duyurdu. Başbakan “Kovid-19’a yakalananların gerçek sayısı 3 milyonu aştı” dedi. Başbakan bu büyük farkın, salgının başında enfeksiyonu tespit edilenlerin oranının düşük olmasından kaynaklandığını belirtti.
Fransız haber ajansının dün resmi kaynakları esas alarak hazırladığı rapora göre Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) aralık ayının sonlarına doğru Çin’de bir salgın başladığına dair bildiri yayınladığı günden beri dünya çapında en az 1 milyon 139 bin 406 kişi Kovid-19 yüzünden hayatını kaybetti.
41 milyon 767 bin 540’tan fazla vaka kaydedilirken bunların içerisinden en az 28 milyon 531 bin 800 hasta iyileşti. ABD 223 bin 59 ölü ile dünya çapında salgından en çok zarar gören ülke konumunda bulunuyor. Bunu sırayla Brezilya (155 bin 900), Hindistan (117 bin 306), Meksika (87 bin 894) ve İngiltere (44 bin 347) takip ediyor.

ABD’de ölü sayısı yarım milyonu aşabilir
Atlantik Okyanusu’nun diğer tarafında, simülasyon teknolojisi ile yapılan bir çalışmanın tahminlerine göre gelecek yıl şubat ayının sonuna doğru ABD’deki ölü sayısı yarım milyonu aşabilir. Ancak herkes maske takmaya özen gösterirse bunların arasından yaklaşık 130 bin kişinin kurtarılabileceği ifade edildi. Washington Üniversitesi Sağlık Ölçümleri ve Değerlendirme Enstitüsü’ndeki araştırmacılar tarafından yapılan tahminler, Kovid-19’a karşı çok fazla etkili bir tedavi seçeneğinin henüz olmadığına ve hastalığı önlemek için de henüz bir aşının bulunmadığına işaret ediyor. Bu da ABD’nin “kışın Kovid-19’un halk sağlığına karşı oluşturacağı tehditle devamlı mücadele” edeceği anlamına geliyor. Aynı zamanda çalışma Kaliforniya, Teksas ve Florida gibi büyük ve yoğun nüfuslu eyaletlerde, vaka sayılarının ve ölüm oranlarının artmasının yanı sıra, hastane ihtiyaçlarında ve malzeme taleplerinde de bir artış yaşanacağına işaret etti.



Tayvan’ın Çin stratejisi: Merkeziyetsiz komuta sistemi

Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
TT

Tayvan’ın Çin stratejisi: Merkeziyetsiz komuta sistemi

Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)

Tayvan ordusu, Çin'in olası saldırılarına "merkeziyetsiz komuta sistemiyle" hızlı yanıt vermeyi planlıyor.

Reuters'ın aktardığına göre Tayvan Savunma Bakanlığı, Meclis'e bu hafta sunduğu raporda, ordunun "üst kademeden emir beklemeden merkezi olmayan bir komuta yapısıyla" hareket etmesi için çalışmalar yürütüldüğünü bildirdi.

Raporda, Çin'in adayı hazırlıksız yakalamak için askeri tatbikatları aniden Tayvan'a yönelik bir işgal operasyonuna dönüştürebileceği uyarısında bulunuluyor.

Savunma yetkilileri, Çin ordusunun neredeyse her gün ada çevresinde çeşitli tatbikatlar düzenlediğini, Tayvan Silahlı Kuvvetleri'ni "sürekli tetikte tutarak yıpratmayı amaçladığını" savunuyor.

Raporda, Tayvan ordusunun Çin'den gelebilecek ani bir saldırıya karşı hazırladığı acil durum planı hakkında şu bilgiler paylaşılıyor:

Düşman aniden bir saldırı başlatırsa, tüm birimler emir beklemeden 'dağıtılmış kontrol' uygulayacak ve 'merkezi olmayan' bir komuta sistemi altında savaş görevlerini yerine getirecek.

Diğer yandan bu prosedürün nasıl koordine edileceğine dair detay verilmiyor.

Savunma Bakanlığı'nın çalışmasında, Çin'in tatbikatlar aracılığıyla muhtemel işgal senaryolarına hazırlık yaptığı iddia ediliyor. Çin'e ait savaş gemilerinin Pasifik'teki alışıldık pozisyonlarının değiştirildiği, bunların Avustralya ve Yeni Zelanda'ya doğru konuşlandırıldığı aktarılıyor.

Çin Savunma Bakanlığı'ndan pazartesi günü yapılan açıklamadaysa Tayvan'ın "savaş çığırtkanlığı" yaptığı savunuldu. Tayvan Devlet Başkanı Lai Ching-te'nin "bağımsızlık için savaş" vurgusuyla halkı paniğe sürüklediği görüşü paylaşıldı.

Pekin, "tek Çin" politikası kapsamında Tayvan'ı kendi toprağı olarak görüyor. Son yıllarda askeri baskıyı artıran Çin, adanın anakarayla yeniden birleşmesi için gerekirse güç kullanabileceğini vurguluyor.

Taipei yönetimiyse Çin tehdidine karşı ABD'nin askeri ve siyasi desteğine güveniyor. ABD'de 1979'da yürürlüğe konan Tayvan İlişkileri Yasası kapsamında Washington, olası bir Çin saldırısına karşı Tayvan'a kendini koruyacak askeri teçhizatı sağlamak zorunda.

Ancak ABD Başkanı Donald Trump, Tayvan'ın kendilerine ödeme yapması gerektiğini savunarak Taipei yönetiminde soru işaretleri yaratmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Taipei Times


Ukraynalıların çoğu Rusya’ya verilecek büyük tavizlere karşı

Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
TT

Ukraynalıların çoğu Rusya’ya verilecek büyük tavizlere karşı

Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)

Ukraynalıların çoğu barış anlaşması kapsamında Rusya'ya büyük tavizler verilmesine karşı.

Kiev Uluslararası Sosyoloji Enstitüsü'nün (KIIS) 547 kişinin katılımıyla yaptığı ankette, Ukraynalıların yüzde 75'inin Kiev yönetiminin büyük toprak tavizleri vermesine karşı çıktığı belirlendi.

Katılımcılar, ABD ve Avrupa Birliği'nden (AB) net güvenlik garantileri alınmadan anlaşma yapılmaması gerektiğini savunuyor. Ayrıca Rusya'nın Ukrayna ordusunun büyüklüğünün sınırlandırılması talebine de karşı çıkıyorlar.

Diğer yandan yüzde 72'lik kesim, cephedeki mevcut durumun korunduğu bazı tavizler içeren bir anlaşmaya sıcak bakıyor.

Kasım sonuyla aralık ortası arasında gerçekleştirilen ankette, Ukraynalıların yüzde 63'ünün savaşı sürdürmeye hazır olduğu aktarılıyor. Katılımcıların sadece yüzde 9'u savaşın 2026'nın başlarında sona ereceğine inanıyor.

ABD arabuluculuğunda gerçekleştirilen görüşmelerde ateşkese dair somut bir adım henüz atılmadı. Ankete göre Ukraynalıların sadece yüzde 21'i ABD'ye güveniyor. Bu oran geçen yıl aralıkta yüzde 41'di.

NATO'ya duyulan güven de aynı dönemde yüzde 43'ten yüzde 34'e düştü.

KIIS direktörü Anton Hruşetski, sonuçlar hakkında şunları söylüyor:

Güvenlik garantileri net ve bağlayıcı olmazsa Ukraynalılar bunlara güven duymaz. Bu da barış planının onaylanmasına yönelik genel istekliliği etkiler.

Hafta sonu Berlin'de düzenlenen toplantıda ABD'li ve Avrupalı yetkililer, Ukraynalı heyetle bir araya gelmişti.

Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, İtalya, Polonya, İskandinav ülkeleriyle AB yönetimi tarafından dün yapılan ortak açıklamada, Avrupa liderliğindeki Gönüllü Ülkeler Koalisyonu çerçevesinde oluşturulacak ve ABD tarafından desteklenen "çok uluslu bir Ukrayna gücü" kurulacağı duyurulmuştu.

Bu güç, Ukrayna savunma kuvvetlerinin yeniden yapılandırılmasına, hava sahasının güvenliğinin sağlanmasına ve denizlerin daha güvenli hale getirilmesine destek verecek.

Ayrıca Ukrayna için NATO'nun 5. maddesine benzer güçlü güvenlik garantileri içeren bir "barış paketi" üzerinde önemli ilerleme sağlandığı bildirilmişi.

ABD Başkanı Donald Trump da dünkü açıklamasında Ukrayna'nın talep ettiği güvenlik garantilerinin Avrupa'yla işbirliği içinde şekillendirildiğini vurgulayarak, "Savaşın yeniden başlamaması için güvenlik garantileri üzerinde çalışıyoruz" demişti.

Cumhuriyetçi lider, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'ye seçim çağrısı da yapmıştı. ABD Başkanı, Kiev'in "seçim düzenlememek için savaşı bahane ettiğini" öne sürmüştü.

Görev süresi geçen yıl sona eren Zelenski ise Batılı müttefiklerin güvenliği sağlaması halinde 90 gün içinde seçime gitmeye hazır olduğunu söylemişti.

Ancak KIIS anketine göre, Ukraynalıların sadece yüzde 9'u çatışmalar sona ermeden seçim yapılmasını istiyor.

Independent Türkçe, Reuters, NBC


Sırbistan'daki protestoların ardından Trump'ın damadı geri adım attı

Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)
Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)
TT

Sırbistan'daki protestoların ardından Trump'ın damadı geri adım attı

Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)
Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)

Sırbistan yönetimi, ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı Jared Kushner'ın otel yapmasına yeşil ışık yaksa da ardından gelen protestolar ve bir bakana açılan dava, Belgrad'daki projenin iptaline neden oldu.

Pazartesi günü bir özel savcı, aralarında Kültür Bakanı Nikola Selaković'in de olduğu 4 kişi hakkında, Kushner'ın projesiyle bağlantılı olarak düzenlediği iddianameyi açıkladı. 

Organize Suçlardan Sorumlu Kamu Başsavcılığı'nın sitesinde yayımlanan açıklamada bu 4 kişinin görevin kötüye kullanılması ve belgede sahtecilikle suçlandığı bildirildi. 

Bunun üzerine Kushner'ın firması Affinity Partners hızlıca bir açıklama yayımlayarak Belgrad'ın merkezindeki otel ve apartman kompleksi projesinin iptal edildiğini duyurdu:

Anlamlı projeler ayrışmaya değil, birleşmeye neden olmalı. Sırbistan ve Belgrad halkına saygı göstererek başvurumuzu geri çekiyoruz.

Kushner'ın iki yılı aşkın süredir üzerinde çalıştığı projenin 1999'daki Kosova Savaşı sırasında NATO'nun bombaladığı bir bölgede yapılması öngörülüyordu.

Lüks otel Trump markasını taşıyacağı için projede Cumhuriyetçi liderin oğulları Eric ve Donald Jr. tarafından yönetilen Trump Organization da yer alıyordu.

Ancak yarım milyar dolarlık proje, bombalanan Yugoslav Halk Ordusu karargahının yer aldığı anıt bölgesinde inşa edileceğinden ülkede büyük tartışma yaratmıştı. 

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, bölgenin kültürel koruma statüsünü geçen yıl kaldırmıştı. Ayrıca Kushner'ın firması Affinity Partners'la 99 yıllığına kira sözleşmesi imzalanmıştı. Bunun ardından ülkede büyük protestolar patlak vermişti. 

Vucic'in liderliğindeki Sırp İlerleme Partisi, çoğunluğu elinde bulundurduğu Parlamento'da geçen ay geçirdiği yasayla inşaatın önünü açmıştı. 

Muhalefetten hükümetin kararına sert tepkiler gelmişti. Merkez sol Özgür ve Adalet Parti'den parlamenter Marinika Tepic, Belgrad'ın "Donald Trump'ı memnun etmek uğruna ülkenin tarihini yok ettiğini" söylemişti. 

44 yaşındaki damat, ilk Trump döneminin aksine ABD yönetiminde yer almayacağını açıklasa da Gazze ve Ukrayna savaşlarındaki müzakerelerde önemli roller üstleniyor. 

Diğer yandan da çoğunlukla Ortadoğu yönetimlerinin fonladığı bir özel sermaye şirketi olan Affinity'nin başında. 

Şirket, dünyanın en büyük oyun şirketlerinden Electronic Arts'ın (EA) satışında da gündem oldu. 

Önceki aylarda sağlanan 55 milyar dolarlık anlaşmayla EA'i satın alan konsorsiyumda Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu'yla birlikte Affinity Partners ve bir başka özel sermaye şirketi olan Silver Lake de yer alıyor.

Netflix'in satın alması beklenen Warner Bros. için Paramount'un verdiği teklifte de Affinity'nin adı geçiyor. 

Independent Türkçe, New York Times, Wall Street Journal, AP