Libyalı taraflar Cenevre’de kalıcı ateşkes anlaşması imzaladılar

BM yetkilisi Stephanie Williams, 23 Ekim’de Cenevre’de LUO heyeti başkanı Tümgeneral Amir Muhammed el-Amami (solda) ve UMH heyeti başkanı Tümgeneral Ahmed Ebu Şahme arasında arabuluculuk yaptı. (EPA)
BM yetkilisi Stephanie Williams, 23 Ekim’de Cenevre’de LUO heyeti başkanı Tümgeneral Amir Muhammed el-Amami (solda) ve UMH heyeti başkanı Tümgeneral Ahmed Ebu Şahme arasında arabuluculuk yaptı. (EPA)
TT

Libyalı taraflar Cenevre’de kalıcı ateşkes anlaşması imzaladılar

BM yetkilisi Stephanie Williams, 23 Ekim’de Cenevre’de LUO heyeti başkanı Tümgeneral Amir Muhammed el-Amami (solda) ve UMH heyeti başkanı Tümgeneral Ahmed Ebu Şahme arasında arabuluculuk yaptı. (EPA)
BM yetkilisi Stephanie Williams, 23 Ekim’de Cenevre’de LUO heyeti başkanı Tümgeneral Amir Muhammed el-Amami (solda) ve UMH heyeti başkanı Tümgeneral Ahmed Ebu Şahme arasında arabuluculuk yaptı. (EPA)

Libya Ulusal Ordusu (LUO) ve Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçleri gelecek ay Tunus’un başkentinde yapılacak görüşmelerin önünü açan bir adımla, 23 Ekim’de, uluslararası, bölgesel ve yerel destek ile ülkenin dört bir yanında ‘kalıcı ateşkes’ hususunda uzlaşı sağladıklarını açıkladılar. 23 Ekim’de aynı saatlerde Trablus’taki (batıda) Mitiga Uluslararası Havalimanı’ndan Bingazi’deki (doğuda) Benine Uluslararası Havalimanı’na ilk ticari uçuş gerçekleşti.
İsviçre’nin Cenevre kentindeki 5+5 ortak askeri komitesinin görüşmelerine katılan LUO ve UMH heyetleri tarafından anlaşma imzalanması hususunda görüşmelerin başlamasıyla birlikte 23 Ekim sabahından bu yana Libya çevrelerine barış dili hakim.
Heyet, imza törenine ilişkin olarak sosyal medya üzerinden yaklaşık 10 dakikalık bir canlı yayın gerçekleştirdi. Ardından Libyalı taraflar, anlaşma metinlerini imzaladıktan sonra kararı ayakta alkışladı. Tören, Cenevre’deki Birleşmiş Milletler (BM) genel merkezinde gerçekleşti. Libya heyetleri ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin Libya Özel Temsilci Vekili Stephanie Williams imzalanan anlaşma ile poz verdiler.
BM misyonu, Libyalılara askeri komitenin ulaştığı ‘tarihi başarıyı’ müjdelerken Williams da düzenlediği basın toplantısında Libya’da çatışan tarafların ‘ateşkes anlaşması imzaladığını’ duyurdu. LUO ve UMH’yi temsil eden iki askeri heyetin başkanlarına hitaben, “Burada başardığınız ve cesaret gerektiren adımlarınızdan dolayı sizi tebrik etmek istiyorum” dedi.
Williams, söz konusu uzlaşıyı ‘Libya halkı için güzel bir gün’ olarak nitelendirirken, anlaşmanın hemen yürürlüğe gireceğine dikkat çekti. “İki eksendeki (Sirte ve Cufra) savaş cephelerinde toplanan tüm güçlerin üslerine geri dönmeleri hususunda uzlaşı sağlandı” diyerek tüm paralı askerlerin ve yabancı savaşçıların ülkeyi terk edeceğini bildirdi.
Stephanie Williams sözlerine şöyle devam etti:
“Taraflar, cephedeki tüm askeri birliklerin ve silahlı grupların kamplarına dönmeleri ve ortak bir askeri kuvvet oluşturulması konusunda anlaştılar. Buna tüm paralı askerlerin ve yabancı savaşçıların bugünden itibaren en fazla üç ay içinde tüm Libya topraklarından, karadan, havadan ve denizden ayrılması eşlik edecek. Ateşkes, BM tarafından belirlenmiş terörist gruplarla mücadeleyi kapsamıyor.”
Williams, alt komitelerin çalışmalarını da somutlaştırarak söz konusu anlaşmada yer alan yükümlülüklerin uygulanması çağrısı yaptı. “Libya halkına izolasyonuna yol açtığı pek çok zorluğu hafifletmek ve onlara daha iyi bir gelecek salamak üzere mümkün olduğunca hızlı şekilde çalışmaya devam etmek önemlidir” dedi.
Stephanie Williams, iyimserlik dozunu artırırken, ayrıca Ras Lanuf ve Sidre petrol tesislerinin yakın gelecekte üretime devam etmeye hazır olacağına dair iyi göstergeler olduğunu söyledi.
Söz konusu anlaşma, misyon tarafından desteklenen Siyasi Diyalog Forumu’nu 9 Kasım’a hazırlamak amacıyla gelecek hafta Tunus’ta yapılacak hazırlık toplantıları öncesinde BM’deki beş günlük görüşmelerin ardından geldi.
LUO Genel Komutanlığı heyeti başkanı Tümgeneral Muhammed el-Amimi anlaşmaya bağlı olacağı sözü verdi. 23 Ekim’de düzenlenen basın toplantısında konuşan Amimi şunları söyledi:
“Başardıklarımızdan memnunuz ve bu görüşmelerle tüm Libyalıların arzuladıkları şeyi, barış ruhunu yayarak başardık. Üzerinde uzlaşı sağlanan koşulların uygulanmasına da destek olacağız.”
UMH heyeti başkanı Tümgeneral Ahmed Ebu Şahme, anlaşmanın ‘Libya’daki kanı durduracak temel çözüm olduğunu’ kaydetti. Ebu Şahme, Libyalı siyasetçileri ‘siyasi ve askeri istikrar sağlanana kadar birlik olmaya’ çağırıdı. Anlaşmanın ülkeyi istikrara kavuşturacağına dikkat çekti.
“Yeterince acı çektik ve kan döktük. Şu anda Libya halkı değişimin gerçekleşmesini bekliyor. Tüm Libya topraklarında, özellikle de güneydeki acılar sona erecek” diyen Ahmed Ebu Şahme, “Libya ordusu subayları, askeri kurumu yeniden inşa etmek için çaba gösterecek ve ülkede güvenlik ve istikrarı bozmak isteyenlerle mücadele edilecek” ifadelerini kullandı.
UMH Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz es-Serrac da anlaşmaya ilişkin olarak 23 Ekim’de, 17 Şubat Devrimi’nin yıl dönümünde yaptığı açıklamada “Umarım kalıcı ateşkes anlaşmasının imzalanması, kanın durmasına, vatandaşların acılarının dinmesine, ekonomik ve siyasi müzakerelerin başarıya ulaşmasına vesile olur” değerlendirmesinde bulundu.
Arap, uluslararası ve yerel taraflar da anlaşmaya övgüde bulundu. Suudi Arabistan, Libya Ortak Askeri Komiteleri tarafından ateşkes anlaşmasının imzalanmasını memnuniyetle karşıladığını bildirdi. Dışişleri Bakanlığı, SPA’ya yaptığı açıklamada ülkenin siyasi ve ekonomik süreçlerdeki anlayışları başarıya ulaşmasının önünü açmak için anlaşmaya varma arzusunu dile getirdi. Bakanlık, “Böylece Libya ve kardeş halkı için güvenlik, barış, egemenlik ve istikrar sağlayan yeni bir dönemin başlangıcına katkı sağlanabilir” ifadelerini kullandı.
İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği de Libya anlaşmasını memnuniyetle karşıladığını bildirdi. Anlaşmanın Libya halkı için siyasi ve ekonomik istikrarla yeni bir dönemin başlamasına katkı sağlayacağı yönündeki umudunu dile getirdi.
Diğer yandan Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt da Libya anlaşmasını memnuniyetler karşıladığını belirtti. Anlaşmayı ‘ülkenin her yerinde güvenlik ve istikrarı kanıtlayacak büyük bir ulusal başarı’ olarak nitelendirdi. Arap Birliği Genel Sekreteri, 23 Ekim’de yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullandı:
“Libyalı kardeşler, Libya krizini diğer tüm yollarla çözmek için özellikle BM misyonunun katıldığı ve sponsorluğunu yaptığı Libya Siyasi Diyalog Forumu’na hazırlık olarak bundan yararlanmalıdır.” 
Aynı şekilde Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Hafız da 23 Ekim’de yaptığı açıklamayla anlaşmayı memnuniyetle karşıladıklarını duyurdu. “Bugün elde edilen başarı, geçen eylül sonunda Mısır’ın Hurgada şehrinin ev sahipliği yaptığı ilk doğrudan toplantının devamı olarak geldi” diyen Sözcü, Libya ordusunun ön saflarda sükuneti sürdürmeye ve gerilimi önlemeye yönelik uzlaşısını takdir etti.
AFP’nin haberine göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 23 Ekim’de iki tarafın Libya anlaşmazlığına dair imzaladığı ‘kalıcı’ ateşkesin ‘güvenilirliğini’ ve devamlılığını’ sorguladı.
UMH’ye destek veren Erdoğan, “Ateşkes anlaşması, en üst düzeyde bir ateşkes değil. Bunun kalıcılığı ne kadar olur, zaman gösterecek” diyerek anlaşmanın güvenilirlikten yoksun olduğuna inandığını kaydetti.
Erdoğan, Libya’da ilan edilen anlaşmayı, Azerbaycan ve Ermenistan arasında son haftalarda Dağlık Karabağ’da ilan edilen ancak daha sonra ihlal edilen benzer anlaşmalarla karşılaştırdı.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Sözcüsü Peter Stano da gazetecilere yaptığı açıklamada, “Siyasi diyalogun yeniden başlaması için kalıcı bir ateşkes anlaşması şarttır” diyerek söz konusu anlaşmanın uygulanmasının son derece önemli olduğunu vurguladı. Libya’daki Fransız Büyükelçiliği de Libya’da kalıcı ateşkesin imzalanmasını memnuniyetle karşıladı. Facebook üzerinden 23 Ekim’de açıklama yapan Büyükelçilik, “Tüm Libyalı vatandaşlar için bu tarihi anlaşmanın taraflarını tebrik ediyoruz. Libyalılar arasındaki doğrudan görüşmelerin başarısı, Libya egemenliğinin dış müdahale karşısında üstünlüğünü doğruluyor” dedi.
Libyalı Milletvekili Salih Kalma anlaşmayı, ‘doğru yönde atılmış bir adım’ olarak nitelendirirken Libyalı siyasi analist Abdulazim el-Bişti de ülkedeki krizi çözmek için taraflar arasında ‘uzlaşıya, daha iyi, ciddi ve sağlam anlayışlara ulaşma yoluna’ girildiğini kaydetti. Bişti, “Umudumuz, seçilmiş bir devlet başkanının otoritesi altındai, hayalini kurduğumuz demokratik sivil devletin temellerinin inşa edilmesidir” ifadelerini kullandı. Analist, ‘parlamento seçimleri ve anayasa referandumu da dahil olmak üzere atılan bu adımların, onları takip eden ve tüm tarafları sonuçlarını kabul etmeye mecbur eden BM gözetiminde yapılması gerektiğine’ dikkat çekti.
Libya’nın doğusundaki yetkililer, gelecek günlerde Sirte Limanı’ndan petrol ihracatına devam etmeye hazırlanıyor. Bu çerçevede 23 Ekim sabahı Trablus’taki Mitiga Uluslararası Havalimanı’dan ülkenin doğusundaki Bingazi’de bulunan Benine Uluslararası Havalimanı’na yaklaşık 2,5 yıldan bu yana bir ticari uçuş gerçekleşti. Ekim ayı ortalarında da aynı rotada bir sefer düzenlenmişti.
Serrac, geçen perşembe günü İtalya Başbakanı Giuseppe Conte ile Libya krizinin siyasi çözümüne ilişkin olarak Roma’da bir araya geldi. İtalya hükümeti, Berlin sürecinde Libya krizini çözmek için öngörülen yol haritasına desteğini dile getirdi.
UMH Savunma Bakanı Salah Nimruş, Türkiye’nin Libya’da doğrudan veya dolaylı olarak askeri destek sağladığı yönündeki iddiaları yalanladı. Ayrıca bu konuda herhangi bir anlaşma imzalanmadığına dikkat çekti.
23 Ekim’de DPA’ya konuşan Nimruş şunları söyledi:
“Ancak yardım talebimize yanıt veren tek ülke olduğu için Türkiye’nin ticari yatırımlar açısından öncelikli olacağı kesindir. Diğer ülkeler, dünya tarafından tanınan meşru bir hükümet tarafından sunulmasına rağmen bu talebi dikkate almadılar.”



Çan sesleri ve sirenler arasında: Şam’da Hristiyanların gündelik mücadelesi

TT

Çan sesleri ve sirenler arasında: Şam’da Hristiyanların gündelik mücadelesi

Suriye güvenlik güçleri, Eski Şam'da Hristiyan izcilerin kortejini koruyor. (AFP)
Suriye güvenlik güçleri, Eski Şam'da Hristiyan izcilerin kortejini koruyor. (AFP)

Cuma sabahı, Şam’ın Duveylia mahallesindeki Mar Elias Kilisesi, haftalık ayinin başlayacağını haber veren çanlarını çalıyor. Burada günlük dualar ve ilahiler okunurken, pazar ayini de cuma günleri düzenleniyor. Bu uygulama, ülkedeki haftalık tatille çakıştığı ve ‘çalışanlar ile eğitim görenler’ için uygun olduğundan, önceki rejim döneminden beri devam ediyor.

Kilise, altı ay önce gerçekleşen bir intihar saldırısında 25 kişinin hayatını kaybettiği yer olarak da biliniyor. Hayatını kaybedenlerin fotoğrafları, mahalle meydanında hâlâ sergileniyor. Tüm ayinler, dini etkinlikler ve izci buluşmaları, geçici olduğu düşünülen alt kattaki salonda gerçekleştiriliyor.

Batı Hristiyanları için Noel’e sadece birkaç gün kala, kilisenin ana binası hâlâ onarım aşamasındaydı. Mahalle sakinleri ve özellikle kayıp yakınları, onarım çalışmalarının hızlanmasını ve bayram ayinini kendi kiliselerinde gerçekleştirmeyi umut ediyordu. Ancak bu beklenti gerçekleşmedi.

dfsv
Duveylia’daki Mar Elias Kilisesi, 22 Haziran'da meydana gelen intihar saldırısının ardından restore ediliyor. (Şarku’l Avsat)

Müslüman iş insanlarının bağışlarıyla onarımın başlatıldığına dair söylentiler yayıldı; ancak bu bilgi, kilisenin kendisi dahil doğrulanamadı.

Gündüz saatlerinde izci gençler, rahipler ve yaşlılar, mahalle aralarında koşturuyor, çalışmaları denetliyor ve etkinlik için hazırlık yapıyordu. Platform kuruluyor, kaldırımlar temizleniyor, yeterli oturma alanı sağlanıyordu; Noel ağacının ışıklandırılması ve tatil sezonunun başlaması planlanıyordu. Ancak bu da gerçekleşmedi.

Akşam saatlerinde halk mekâna gelmeye başlayınca, ‘bir DEAŞ mensubunun kalabalık arasında dolaştığı’ yönünde bir söylenti yayıldı. Bu durum paniğe ve güvenlik önlemlerinin artırılmasına yol açtı; insanlar arasında itiş kakış yaşandı, iki kadın bayıldı ve sağlık ekiplerinin müdahalesiyle birlikte daha fazla karmaşa oluştu. Sonuç olarak etkinlik iptal edildi ve daha az katılımcıyla ilerleyen bir tarihe ertelendi.

zxs
Noel ağacı, geçtiğimiz haziran ayında Mar Elias Kilisesi'nde meydana gelen intihar saldırısının kurbanlarının fotoğrafları ve isimleriyle süslendi. (AP)

O anlarda neler yaşandığı konusunda farklı rivayetler vardı ve bölgede yaşayanlar detaylara girmek istemiyordu. Hatta olayla ilgili önceden konuşmayı kabul eden bir mağdur yakını, ‘eski yaraları açmamak’ için görüşmekten vazgeçti.

Haber hızla yayıldı, ardından sanki hiç yaşanmamış gibi ortadan kayboldu.

‘Doğal korkular’

Şam’ın Duveylia mahallesindeki bir eczacı, yaşanan olayın herhangi bir terör eylemiyle ilgisi olmadığını söyleyerek meseleyi ‘doğal korkulara’ bağladı. İsmini vermek istemeyen eczacı, “Olay şu: Beyaz renkli ‘La ilahe illallah’ bayrağı taşıyan bir genç motosikletle kalabalığın içinden geçti. Bu bayraklar şu günlerde oldukça yaygın. İnsanlar etkinliğe gelirken o genç sadece oradan geçiyordu. Görünüşe göre yerel güvenlik gençlerinden biri peşine düşmüş, genç de hızlıca kaçmış; bu da paniğe ve itiş kakışa yol açtı” dedi. Eczacı, olayın yarattığı karmaşayı ise “bu koşullarda normal bir durum” olarak nitelendirdi.

Bölgede yaşayanlar arasında olayları ‘doğal’ bir çerçevede açıklama eğilimi yaygın. Ancak bu yaklaşım, detaylı bir açıklamadan kaçınmak için kullanılan bir tür ön savunma niteliği taşıyor; soruyu sorulmadan önce etkisiz hale getiriyor.

Eczacı, ‘doğal korkuyu’ hâlâ hafızalarda tazeliğini koruyan kilise patlamasının yarattığı şokla ilişkilendirdi. Olay, insanlara güven duygusunu kaybettirmişti. Patlamanın gerçekleştiği Haziran 2024’teki anları anlatan eczacı, “Patlamayı işyerimdeki komşumla duyduk. İnsanlar panikledi ve bağırmaya başladılar: ‘Kilisedeki intihar bombacısı! Kilisedeki intihar bombacısı!’ Biz başta inanmadık ve konuşmamıza devam ettik, çünkü bunun sadece abartı ve yalan olduğunu düşündük” ifadelerini kullandı.

xz cxsz
Kurtarma ekipleri ve halk, Şam'ın Duveylia mahallesindeki Mar Elias Kilisesi'nde meydana gelen intihar saldırısının ardından oluşan hasarı inceliyor. (AFP)

Bir an sessiz kaldıktan sonra, sanki kendini suçluyor gibi ekledi: “Buna nasıl inanabiliriz? Daha önce böyle bir şey hiç olmamıştı!”

Ambulanslar geldiğinde ve herkes yardıma koştuğunda, bir adam kızını tedavi ettirmek için eczaneye geldiğinde, kızının alnından kan akıyordu, birdenbire her şey anlaşıldı.

İbadet edenlerin arasında kendini patlatan bir intihar bombacısıydı. Bu gerçekten olmuştu.

Duveylia mahallesi, Şam’ın güneydoğusunda yer alıyor. Mahalle, nüfus olarak Sünni Müslümanlar ve farklı mezheplerden Hristiyanların karışık yaşadığı bir bölge. Farklı kiliseler, küçük bir köyü andıran mahallenin ana caddelerini paylaşıyor; iç mahallelerdeki binalar ise daha çok gecekondu niteliğinde.

Duveylia, Suriye’nin diğer bölgelerindeki savaş ve çatışmalardan kaçan insanlar nedeniyle nüfus akınına uğramış ve daha yoğun bir yerleşim haline gelmiş. Buna karşın, mahalle herhangi bir güvenlik olayına sahne olmamış; oysa bitişiğindeki Cobar ve Tadamon gibi semtler tamamen yıkılmış durumda.

Yerel güvenlik ve kendini savunma

Günümüzde Duveylia mahallesi, ‘yerel güvenlik’ sistemiyle kendini koruyor; mahalle gençleri, yabancı kişilerin giriş çıkışlarını denetleyerek güvenliği sağlamak için nöbetleşe çalışıyor. Bu uygulama, çok sayıda karma nüfuslu bölgede yaygın.

Duveylia’daki bir güvenlik sorumlusu saha çalışmalarını şöyle anlattı: “Olayın hemen ardından, mahalle gençleri olarak mülkleri hırsızlıktan ve yağmadan korumak için seferber olduk. İlk başta sokaklarda ve evlerimizin arasında doğal bir şekilde dağıldık; sonra vardiyalar ve görev dağılımları yaptık. Kimse bize yaklaşmadı. Sanırım zaten unutulmuştuk… Bu şekilde devam etti, ta ki Mar Elias Kilisesi patlamasına kadar.”

cdwfrgthy
Kamışlı'daki Nisibili Aziz Yakup Kilisesi'nde Noel arifesi ayini sırasında uyuyakalan bir çocuk (Reuters)

Güvenlik sorumlusu, durumun tamamen nasıl değiştiğini şöyle anlattı: “Öncelikle kiliseleri korumak için daha fazla gönüllü olduk; kiliseler çevrildi, ayrıca evlerin ve küçük mahalle girişlerinin etrafına daha fazla grup yerleştirdik. Yaklaşık 80-90 gençle başladık.”

Gerçekten de Duveylia’yı ziyaret ettiğimizde Mar Elias Kilisesi halka kapalıydı ve giriş sadece sadık ziyaretçilerin bildiği dar bir arka kapıdan mümkündü; içeride kendilerini güvenilir bir kişi aracılığıyla tanıtanlar kabul ediliyordu. Geçtiğimiz diğer Hristiyan ibadet yerlerinde de durum benzerdi.

Gündüz resmi bir görevde çalışan ve akşamları güvenlik hizmeti üstlenen genç, bu güvenlik görevlilerinin tamamının gönüllü olduğunu, ailelerini ve geçim kaynaklarını korumak için maddi karşılık almadan çalıştıklarını, her birinin kendi imkân ve şartlarına göre görev aldığını söyledi.

Polis karakoluyla iş birliği

Suriye hükümetine bağlı güvenlik güçleri ise karakolda ve bölge girişindeki güvenlik şubesinde kalıyor; sokakta yalnızca ‘mahalle gruplarının’ doğrudan talebiyle devriye geziyorlar. Bir olay veya müdahale gerektiren bir çatışma olursa çağrılıyorlar.

Güvenlik sorumlusu, bireysel silah sahiplerinden hiçbirinin ortak nöbetlerde silahını kullanmadığını, aksi halde herhangi bir genel olaydan dolayı bireysel sorumluluk üstleneceklerini ve işlerin kontrolsüz bir şekilde tırmanabileceğini belirtti.

sxdcfg
Bir Dürzi savaşçı (solda), Şam'ın güneyindeki Ceramana çevresine konuşlanmak üzere anlaşmaya varan Suriye güvenlik güçleriyle konuşuyor. (AP)

Güvenlik sorumlusu durumu şöyle özetledi: “Durum çok kafa karıştırıcı. Artık gerçek tehlikeyi nasıl ayırt edeceğimizi bilmiyoruz… Son olayda güvenlik güçleri ilk andan itibaren bize yardım etti ama genel bir panik hali insanları sardı. Korku ile ne yapacağız? Sorunumuz devlet değil. Güvenlik güçleriyle de sorunumuz yok, yanımızda durdular. Sorunumuz güvenliğin eksikliğinde.”

Ceramana anlaşmaları

Bu sözleri birebir olarak Ceramana’da da duyabilirsiniz; bölge, nisan ayı sonunda Sahnaya’daki çatışmalarla başlayan Dürzi bölgelerindeki sorunlar ve ardından Suveyda’daki olaylarla ‘uyanış tokadını’ yemişti. Ancak Ceramana, kısa süre içinde ‘yerel anlaşmalar’ yoluyla kendini uzak tuttu; bunların en önemlisi, Dürzi gençlerin genel güvenlik devriyelerinde ve nöbet noktalarında görev alması ve her beş kişilik güvenlik grubuna bir veya iki genç katılmasıydı.

Ceramana’daki gönüllü mahalle güvenlik gençleri askeri üniforma giymiyor, ancak kahverengi veya lacivert yeleklerin altında siyah pantolon ve gömlek gibi hafif askeri bir görünümü koruyorlar; böylece hem halk hem de güvenlik güçleri için tanıdık bir yüz oluşturuyor ve iki tarafın ritmini dengeliyorlar.

xcdf
Halep'in bir mahallesindeki Noel ağacı ve yeni yıl süslemeleri (Şarku’l Avsat)

Duveylia’nın aksine Ceramana geleneksel olarak Şam’da orta sınıf ve serbest meslek sahiplerinin yaşadığı bir şehir; son on yılda ciddi bir nüfus artışı ve yoğunluk yaşadı, bu da onu daha kalabalık ve düzensiz hale getirdi. Ancak bölgedeki bir genç, burada toplumsal uyumun doğal ve mevcut durumdan önce var olduğunu belirtti. Dürzilerin yaklaşık bin yıldır burada yaşayan yerli halk olduğunu ve Halep ya da ülkenin kuzeyinden gelmediklerini vurguladı.

Dolayısıyla, geçen yıl öne çıkan güvenlik sorunları Ceramana Dürzileri için yine ‘doğal olaylar’ olarak görülüyor. Bu küçük Suriye mozaik parçasında, tarihsel Sünni-Dürzi bağları toplumsal ilişkilerin yapıştırıcısı ve siyasi güvenliğin temel direği niteliğinde.

Güvenlik ile mahallenin mahremiyetini koruma talebi arasındaki ince çizgiye dair konuşan Duveylialı güvenlik sorumlusu şunları söyledi: “Aslında bize gönüllü görev yerine polis teşkilatına katılmamız teklif edildi, ama mahalle sakinleri bunu reddetti. Çünkü bu, gençlerin hizmetlerini yerine getirmek için mahallenin dışına gönderilmeleri anlamına geliyor; tüm Suriye genelinde dağıtılıyorlar ve komuta kararlarına uymaları gerekiyor. Oysa onlar Duveylia’da kalmayı tercih ediyorlar.”

Kalıp yargılar

Mezhepsel çeşitlilik ve bölgesel farklılıklara rağmen Duveylia’da yaşayanların ortak paydasını ekonomik zorluklar oluşturuyor; bölgede yoksulluk neredeyse genel bir durum. Mahalleli gençlerden biri, annesiyle birlikte olayların başında (Beşşar Esed rejimine karşı başlayan ayaklanmalar sırasında) Dera’dan göç ettiğini ve o sırada henüz 10 yaşında olduğunu belirterek şunları söyledi: “İnsanlar Hristiyanların mutlaka varlıklı ve zengin olduğunu düşünüyor; burada insanların nasıl yaşadığını bilmiyorlar. Sanki hepimiz el-Kassa veya Bab Tuma’dan gelmişiz gibi düşünüyorlar.”

dfgt
Şam'ın Bab Tuma semtindeki bir otelde bulunan Noel ağacı ve süslemeler (Şarku’l Avsat)

Söz konusu iki bölgeyi iyi tanıyıp tanımadığı veya buralarda akrabalarının olup olmadığı sorulduğunda genç, “Bazen arkadaşlarımla gezmeye giderim, ama gece çökmeden geri dönerim” dedi.

Şam’ın el-Kassa ve Bab Tuma bölgelerinde geleneksel Şam evlerinin otel ve lüks restoranlara dönüştüğü görülüyor. Bu yıl Noel süslemeleri her açıdan olağanüstüydü ve Suriye başkentinin genel görünümüne hâkim oldu; süslemeler sadece Hristiyan nüfuslu bölgelerle sınırlı kalmayıp sokaklara ve mahallelere yayıldı.

Şam’ın elit semtlerinin tamamı, modern Noel ağaçları ve dekorasyonlarla donatıldı. Oteller ve pazarlar bu yıl tüm ışıklandırmalarını ve çeşitli Noel tasarımlarını sergiledi. Birçok otelde, yerel zanaatkarlar ve sanatçılar ürünlerini Noel fuarlarında sergilerken, gençlik grupları etkinliğe uygun Batı müziği çaldı.

dfgt
Suriyeli bir aile Şam'daki bir Noel ağacının önünde fotoğraf çektiriyor. (AFP)

Kamusal alanlarda ve sokak girişlerinde yer alan Noel ağaçları, emniyet güçleri veya polis araçlarıyla ya da Duveylia’da olduğu gibi koordineli çalışan gönüllü güvenlik ekipleri tarafından korunuyor.

Azınlıklar içindeki azınlıklar

Şuan ki genel manzara, bir an için Suriye’deki Hristiyanların, demografik oranlarının üzerinde bir paya sahipmiş gibi görünmesine yol açabilir; siyasette, ekonomide, kültürde veya herhangi bir kamusal alanda… Resmi verilere göre, 2011’in başına kadar nüfusun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyorlardı. Ancak pratikte, farklı mezhep ve yönelimlerden gelen Hristiyanlar (yaklaşık 11 mezhep) yalnızca Sosyal İşler Bakanlığı ile temsil ediliyor; burada Bakan Hind Kabavat, hem kadın kontenjanını hem de mezhep kontenjanını temsil ediyor.

cvfg
İdlib'in el-Kuneyye kasabasında bir Noel ağacı (AFP)

Suriye toplumundaki ‘daha büyük azınlık’ gruplarının, Baas Partisi’nin ‘tek Arap milleti’ söylemini geride bırakıp, sahadaki gerçekleri yansıtan yeni yapılarda kendilerine yer kapmaya çalıştığı bir dönemde, ‘daha küçük azınlıkların’ devlet ve kurumlarda kayda değer bir pay talep etmekten çekinmeleri adeta kaderleri oluyor. Öyle ki, Duveylia gibi yoksul bir mahallede polislik yapmak bile cazip görünmüyor; taleplerinin çoğu bir Noel ağacı, bazı süslemeler ve mahallenin sınırları içinde sınırlı bir katılımla karşılanıyor. Böylece nadir bir istisna ve ‘örnek azınlık’ statülerini pekiştiriyorlar.


Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
TT

Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)

26 yıldır tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan, Ankara’yı, Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Şam arasında bir anlaşma sağlanmasına aracılık etmeye çağırdı. Bu çağrı bugün, Kürt yanlısı Türkiye’deki Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından iletildi.

Öcalan, 30 Aralık tarihli yazılı mesajında, “Türkiye’nin bu süreçte kolaylaştırıcı ve yapıcı bir rol oynaması, süreci diyalog odaklı yürütmesi çok önemlidir. Bu, bölgesel barış ve kendi iç barışını güçlendirmek için hayati bir gerekliliktir” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta Ankara ve Şam, SDG’yi 10 Mart’ta imzalanan Suriye ordusuna entegrasyon anlaşmasını uygulamakta gecikmekle suçladı ve Suriye’nin birliği ile istikrarına yönelik herhangi bir girişimi reddettiklerini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye medyasından aktardığına göre SDG, ateşkes anlaşmasını ihlal ederek Halep’in kuzeyinde iç güvenlik noktalarına saldırdı.

Dün gelen haberlere göre, Halep’te eş-Şeyhan kavşağındaki İç Güvenlik Kuvvetleri (Asayiş) ve SDG’ye bağlı güvenlik güçlerinin ortak kontrol noktasına Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı birimler tarafından silahlı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda iki Asayiş mensubu yaralanırken, güvenlik birimleri saldırıya karşılık verdi ve bölge çevresinde güvenlik önlemleri artırıldı.


Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
TT

Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)

Suriye haber ajansı SANA'nın haberine göre, Lazkiye vilayetindeki iç güvenlik güçleri bugün şehirde saat 17:00'den yarın sabah 06:00'ya kadar gece sokağa çıkma yasağı ilan etti.

İç Güvenlik Komutanlığı yaptığı açıklamada, sokağa çıkma yasağının acil durumları, sağlık personelini, ambulans ve itfaiye ekiplerini kapsamadığını belirtti.