Batı'da yeni sağlıklı yaşam trendi: İnek kucaklamak

Hollanda ve ABD gibi ülkelerde bu etkinliklere özel çiftlikler bulunuyor (Koeknuffelen / Facebook)
Hollanda ve ABD gibi ülkelerde bu etkinliklere özel çiftlikler bulunuyor (Koeknuffelen / Facebook)
TT

Batı'da yeni sağlıklı yaşam trendi: İnek kucaklamak

Hollanda ve ABD gibi ülkelerde bu etkinliklere özel çiftlikler bulunuyor (Koeknuffelen / Facebook)
Hollanda ve ABD gibi ülkelerde bu etkinliklere özel çiftlikler bulunuyor (Koeknuffelen / Facebook)

Hollanda’da doğan ve dünyaya yayılan yeni bir sağlıklı yaşam trendi, insanların ineklerle kucaklaşmasını sağlıyor.
Hollanda dilinde “koe knuffelen” denen ve “inek kucaklamak” anlamına gelen trende uyan kişiler, çiftlikleri ziyaret ederek ineklerle zaman geçiriyor.
Trendi savunanlara göre bu hayvanların sıcaklığı ve boyutu, insanlar için epey rahatlatıcı olabiliyor. Hatta vücuttaki oksitosin seviyesini artırarak stresi de azaltabiliyor.
Görünüşe göre bir evcil hayvanla iletişim kurmanın sakinleştirici etkisi, bu büyük memelilerle kucaklaşırken daha da belirginleşiyor.
Üstelik bu etkinlikten yararlanmaları için ziyaretçilere hizmet sunan çiftlikler de bulunuyor. Bu çiftliklerden biri olan Koe Knuffelen, internet sitesinde şu açıklamalara yer veriyor:
Sevimli hayvanlarımızın tatlı ve meraklı bir doğası var. 39 derecelik bir vücut ısısıyla sıcak ve samimi bir ilgi sunuyor.
Bir ineği kucaklamak eşsiz bir deneyimdir. İneklerin kalp atışının insanlar üzerinde rahatlatıcı bir etkisi olduğu kanıtlanmıştır.
Daily Mail’in BBC’den aktardığına göre Hollanda’da doğan trend, bir öz bakım tarzı olarak görülüyor.
Duygusal destek hayvanlarına yönelik Certapet kurumunun yöneticilerinden Prairie Conlon, şunları söylüyor:
Kulağa tuhaf geliyor olabilir. Ama eğer yardımı olacaksa yapın! Aktivitenin ve endorfin akışınının sağlıklı bir yolu. Öyleyse neden olmasın?

Independent Türkçe, Daily Mail, BBC



Malezya'da tartışma yeniden alevlendi: Doğru zaman diliminde miyiz?

Maha Kulesi ve Kuah kasabasının 1 Mart 2024'te Malezya'nın tatil adası Langkawi'de gün doğumundaki görüntüsü (AFP)
Maha Kulesi ve Kuah kasabasının 1 Mart 2024'te Malezya'nın tatil adası Langkawi'de gün doğumundaki görüntüsü (AFP)
TT

Malezya'da tartışma yeniden alevlendi: Doğru zaman diliminde miyiz?

Maha Kulesi ve Kuah kasabasının 1 Mart 2024'te Malezya'nın tatil adası Langkawi'de gün doğumundaki görüntüsü (AFP)
Maha Kulesi ve Kuah kasabasının 1 Mart 2024'te Malezya'nın tatil adası Langkawi'de gün doğumundaki görüntüsü (AFP)

Malezyalı bakan Tengku Zafrul Aziz'in Sabah'ta erken sabah koşusunun keyfini çıkardığına dair sosyal medya paylaşımı, Güneydoğu Asya ülkesinin "yanlış" zaman diliminde olup olmadığı tartışmasını yeniden alevlendirdi.

Kuala Lumpur ve Singapur, Bangkok ve Cakarta'yla hemen hemen aynı boylamda yer alsa da doğudaki Manila şehriyle aynı hizada oldukları için bir saat ilerideler. GMT+8'e yapılan bu yapay geçiş, Malezya yarımadasında gün doğumunu sabah 7 civarına, yani Jakarta'da sabah 5.30'dan veya Manila'da sabah 6'dan çok daha sonraya kaydırıyor; zira yerel saat güneşin konumunu daha yakından takip ediyor. Eleştirmenler, bunun sabah gün ışığını sınırladığını ve sirkadiyen ritmi bozduğunu savunuyor.

Hevesli bir koşucu olan Aziz, Kota Kinabalu'daki daha erken gün doğumunun, sabah 8.30'daki randevusundan önce sabah koşusunu araya sıkıştırmasını sağladığını söyleyerek bu tezatı vurguladı.

Kota Kinabalu, Borneo'daki Sabah eyaletinin başkenti.

Malezya Yarımadası, Güneydoğu Asya anakarasında; Sabah ve Sarawak, Güney Çin Denizi'nin karşısındaki Borneo adasında yer alıyor.

Ticaret ve Sanayi Bakanı, X'te paylaştığı gönderide, "Bugün KK'de birçok koşucuyla karşılaştım! Enerji! Sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmeye devam edelim" dedi.

Paylaşımı, Tayland ve Endonezya'nın batısında uygulanan saat dilimi olan GMT+7'ye dönülmesi çağrısında bulunan çok sayıda tepki aldı.

Birçok kişi, Malezya Yarımadası'nda yaşayanların erken gün ışığının tadını çıkarma şansından "mahrum bırakıldığını" ve geç gün doğumunun onları doğal vücut ritimleriyle uyumsuz kıldığını savundu.

Malezya Yarımadası, II. Dünya Savaşı'ndan sonra GMT+7.30'daydı ancak 31 Aralık 1981'de dönemin başbakanı Mahathir Mohamad, yarımadayı Sabah ve Saravak'la hizalamak için saatleri 30 dakika ileri aldı.

Singapur da yolcuları ve işletmeleri gereksiz aksaklıklardan korumak istediğini söyleyerek aynı şeyi yapmıştı.

dfyh
Eski lider Mahathir Mohamad, Malezya'yı GMT+8 saat dilimine geçirmişti ​​(AP)

X'te faal olan niş bir grup, Malezya'yı yıllardır saatleri geri almaya çağırıyor ve sabahları daha fazla güneş ışığının diyabet ve obezite gibi sağlık sorunlarıyla mücadeleye yardımcı olabileceğini savunuyor.

Öneri Mart 2024'te parlamentoda yeniden gündeme geldiğinde, hükümet sağlık iddialarını kabul etse de saat diliminin değiştirilmesinin önemli ekonomik sonuçlar doğuracağını savunmuştu.

Dönemin Yatırım, Ticaret ve Sanayi Bakanı Liew Chin Tong, "Hükümet 1981'de kararlaştırılandan sapmaya istekli değil" demişti.

Gönderiye yorum yapanlardan bazıları, Aziz'in paylaşımına değişiklik çağrısında bulunarak yanıt verdi. Biri, Malezya yarımadasına atıfta bulunarak "Semenanjung'a GMT +7'yi GERİ GETİRİN!!" diye yazdı.

Independent Türkçe 


Günde sadece iki sigara bile ölüm riskini yüzde 60 artırıyor

Araştırmacılar sigarayı tamamen bırakmak gerektiğini vurguluyor (Unsplash)
Araştırmacılar sigarayı tamamen bırakmak gerektiğini vurguluyor (Unsplash)
TT

Günde sadece iki sigara bile ölüm riskini yüzde 60 artırıyor

Araştırmacılar sigarayı tamamen bırakmak gerektiğini vurguluyor (Unsplash)
Araştırmacılar sigarayı tamamen bırakmak gerektiğini vurguluyor (Unsplash)

Bilim insanları günde sadece birkaç tane sigara içmenin bile kalp hastalığı ve ölüm riskini ciddi derecede artırdığını tespit etti.

Tütün kullanımının kalp sorunları ve kanser gibi hastalıklarla yakından ilişkili olduğu geniş çapta biliniyor. 

Bazıları alışkanlıklarını tamamen bırakmasa da sigara tüketimlerini azaltarak bu riskleri düşürmeye çalışıyor. 

Johns Hopkins Ciccarone Kardiyovasküler Hastalık Önleme Merkezi'nden bilim insanları, bu azaltmanın gerçekte ne kadar etki ettiğini araştırdı. 

Araştırmacılar uzun vadeli 22 çalışmayı analiz ederek toplamda ABD'den 320 bin yetişkinin 20 yıllık sağlık verisini inceledi.

Bu süre zarfında çalışmalarda kalp krizi, felç ve kalp yetmezliği gibi 54 bin kardiyovasküler olay ve 125 binden fazla ölüm kaydedildi.

Bulguları hakemli dergi PLOS Medicine'da 18 Kasım Salı günü yayımlanan çalışmada, günde 2-5 sigara içenlerin herhangi bir nedene bağlı ölüm riski, hiç içmemiş olanlardan yüzde 60 daha yüksek çıktı. 

Ayrıca bu grubun kalp-damar hastalığına yakalanma ihtimali de yüzde 50 daha fazlaydı.

Günde 11-15 sigara içmenin, kalp-damar hastalığı riskini yüzde 84; tüm nedenlere bağlı ölüm riskini ise yaklaşık iki kat artırdığı belirlendi.

Ayrıca sigarayı bırakmanın kalp sağlığı üzerindeki olumlu etkilerinin hızla ortaya çıktığı saptandı. Ancak risklerin, hiç içmemiş kişilerle aynı seviyeye inmesinin 30 yılı bulabildiği saptandı.

Makalenin yazarlarından Michael Blaha "Az miktarda sigara içmek (günde 2-5 sigara) çalışmada incelenen tüm risklerde artışla ilişkilendirildi" diyerek ekliyor:

Az miktarda sigaranın bile ne kadar zararlı olduğunu ve erken bırakmanın uzun vadeli kalp sağlığı üzerindeki inanılmaz önemini görünce biz bile şaşırdık.

Sigara kullanımı üzerine yapılan en kapsamlı çalışmalardan olan bu araştırma, tütün kullanımını olabildiğince erken ve tamamen bırakmanın önemini vurguluyor. 

Araştırmacılar şu ifadeleri kullanıyor:

Sigarayı mümkün olan en erken yaşta bırakmak şart çünkü bırakıldıktan sonra geçen sürenin etkisi, uzun süre düşük miktarda sigaraya maruz kalmaktan çok daha belirleyici.

Independent Türkçe, Medical News, SciTechDaily, PLOS Medicine


Mantodaki gizemli yapılar, yaşamın ortaya çıkmasının anahtarı mı?

Bilim insanları çekirdekten mantoya sızan maddelerin, Dünya'nın derinlerindeki tuhaf yapıları oluşturduğunu düşünüyor (Yoshinori Miyazaki)
Bilim insanları çekirdekten mantoya sızan maddelerin, Dünya'nın derinlerindeki tuhaf yapıları oluşturduğunu düşünüyor (Yoshinori Miyazaki)
TT

Mantodaki gizemli yapılar, yaşamın ortaya çıkmasının anahtarı mı?

Bilim insanları çekirdekten mantoya sızan maddelerin, Dünya'nın derinlerindeki tuhaf yapıları oluşturduğunu düşünüyor (Yoshinori Miyazaki)
Bilim insanları çekirdekten mantoya sızan maddelerin, Dünya'nın derinlerindeki tuhaf yapıları oluşturduğunu düşünüyor (Yoshinori Miyazaki)

Bilim insanları Dünya'nın mantosundaki gizemli yapıların, gezegende yaşama uygun koşulların hazırlanmasında rol oynadığını öne sürdü.

Dünya'nın mantosuyla çekirdeği arasında, devasa büyüklükte iki blok bulunuyor. Biri Afrika kıtasının, diğeri de Büyük Okyanus'un altındaki bu bloklar, düşük kesme hızlı büyük bölgeler (large low-velocity provinces / LLVP) diye biliniyor. 

Bu oluşumlar ayrıca, lav birikintilerini andıran ve çekirdeğe yapışık halde bulunan ultra düşük hız bölgelerini (ultra-low velocity zones / ULVZ) de barındırıyor.

Sismik dalgalar bu iki türdeki bölgelerden geçerken epey yavaşladığı için bileşimlerinin çevrelerinden farklı olduğu düşünülüyor.

Ancak bilim insanları LLVP ve ULVZ'lerin gizemini onlarca yıldır çözemiyor. 

Rutgers Üniversitesi'nden Dr. Yoshinori Miyazaki, "Bunlar rasgele tuhaflıklar değil" diyerek ekliyor:

Bunlar Dünya'nın erken tarihinin parmak izleri. Neden var olduklarını anlayabilirsek, gezegenimizin nasıl oluştuğunu ve neden yaşanabilir hale geldiğini de anlayabiliriz.

Dr. Miyazaki'nin böyle düşünmesinin nedeni, bir gökcisimin Dünya'ya çarparak Ay'ı oluşturduğu varsayılan olayla bağlantı. 

Bu çarpışmadan sonra Dünya son derece sıcaktı ve bu ısı, gezegeni yavaş yavaş soğuyan bir magma okyanusuna dönüştürdü. Modellere göre bu süreç, mantonun farklı kimyasal bileşim ve yoğunluklara sahip katmanlara ayrılmasıyla sonuçlanmalıydı.

Ancak LLVP ve ULVZ'ler dışında durum hiç de böyle değil. Sismik veriler, mantonun homojen olduğuna işaret ediyor. 

Bu senaryonun eksik kaldığını düşünen Dr. Miyazaki ve ekibi, kayıp parçanın çekirdekte gizlendiğini değerlendiriyor.

Araştırmacıların oluşturduğu model, milyarlarca yıl boyunca silisyum ve magnezyum gibi elementlerin çekirdekten mantoya sızarak katmanlı yapıyı engellediğini gösteriyor. 

LLVP'ler ise ilk magma okyanusuyla çekirdekten sızan maddelerinin karışımını temsil ediyor; mantonun tamamından daha fazla demir içerirken, çekirdek sızıntısının olmadığını varsayan modellerin öngördüğünden daha az demir barındırıyor.

Hakemli dergi Nature Geoscience'ta yayımlanan makalenin yazarı Dr. Miyazaki "Çekirdek bileşenini eklemek, şu anda gördüğümüz şeyi açıklayabilir" ifadelerini kullanıyor.

Araştırmacılar meselenin gezegenin derinlerinde gerçekleşen süreçlerin ötesinde, yeryüzünde yaşananlarla da ilgili olduğunu savunuyor. 

Çekirdek-manto etkileşimleri, Dünya'nın soğuma sürecini, volkanik aktivitenin ortaya çıkışını ve atmosferin şekillenmesini etkilemiş olabilir. Hatta bilim insanları, LLVP'lerin Hawaii gibi volkanik sıcak noktaları oluşturduğunu düşünüyor.

Dr. Miyazaki, "Dünya'da su, canlılar ve nispeten istikrarlı bir atmosfer var" diyerek ekliyor: 

Venüs'ün atmosferi Dünya'nınkinden 100 kat daha kalın ve çoğunlukla karbondioksitten oluşuyor. Mars'ın ise çok ince bir atmosferi var. Bunun nedenini tam olarak bilmiyoruz. Ancak bir gezegenin içinde neler yaşandığı, yani nasıl soğuduğu, katmanlarının nasıl evrimleştiği, cevabın büyük bir parçası olabilir.

Yeni çalışma ilgi çekici bir teori sunsa da mantodaki bu sıradışı yapılar hakkında kesin bir yargıya varmak için henüz erken.

Daha fazla veri ve çalışma, gezegenin derinliklerinde neler olduğuna dair net bilgiler sunabilir. 

Dr. Miyazaki, "Çok az ipucumuz olsa bile, mantıklı bir hikaye oluşturmaya başlıyoruz" diyor: 

Bu çalışma bize Dünya'nın nasıl evrimleştiği ve neden bu kadar özel olduğuna dair biraz daha kesinlik sağlıyor.

Independent Türkçe, IFLScience, Phys.org, Nature Geoscience