ABD’de ilk defa dev katil eşek arısı kovanı tespit edildi

Katil eşek arıları
Katil eşek arıları
TT

ABD’de ilk defa dev katil eşek arısı kovanı tespit edildi

Katil eşek arıları
Katil eşek arıları

Aylar süren araştırmaların ardından, ABD topraklarında ilk kez en büyük eşek arıları olarak kabul edilen ve bazılarının “Katil eşek arıları” olarak adlandırdığı büyük Asya eşek arısı kovanı tespit edildi.
ABD Tarım Bakanlığı, eşek arısı yuvasının, ABD’nin kuzeybatısında bulunan Idaho eyaletinin Blaine şehrinde, Kanada sınırına yakın özel bir mülkte görüldüğünü açıkladı.
Uzmanlar dün, her biri yaklaşık 5 cm uzunluğunda olan eşek arılarının yayılmasını engellemek için kovanı ortadan kaldırma çalışmalarına başladı.
Şarku’l Avsat’ın Fransız basın ajansı AFP’den aktardığına göre, Bakanlık tarafından “Kovanın konumu, 21 Ekim’de bölgeye yayılan yeni tip tuzakların kullanılması ile iki dev Asya eşek arısının yakalanmasının ardından belirlendi.” şeklinde açıklama yapıldı.
Bakanlık ekibi daha önce yakalanan iki eşek arısını izlemek ve yuvalarını bulabilmek için verici taktı ardından iki eşek arısı daha bulunabildi. Eşek arılarının aranması 2019 yılında Aralık ayında aynı bölgede ilk yakalanan iki eşek arısının ailelerinin aranması ile başladı.
Vespa Mandarinia olarak adlandırılan dev eşek arıları türünün ABD’ye nasıl ulaştığı hala bilinmiyor ve kalıcı bir önlem alınmadığı takdirde ülkeye yerleşebir ve yayılabilirler.
Bu tür, Avrupa’nın bir kısmında yerleşik hale gelmeye başlayan “Sarı bacaklı” (Vespa Filotina nigretorax) Asya arılarından farklı bir tür, Sarı bacaklı eşek arılarının Çin'den gelen ve güneybatı Fransa'ya teslim edilen bir çömlek sevkiyatıyla ulaşarak orada yayılmaya başladığına inanılıyor.
Japonya’da dev eşek arılarının sokması sonucu yılda 30 ila 50 kişi hayatını kaybediyor. Dev eşek arılarının oluşturduğu ana tehdit ise, dünyanın birçok yerinde bal arısı yerleşmesindeki düşüşe sebep olmaları.



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature