Libya'daki ateşkes anlaşmasına Fas’tan destek

Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ve Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita (Şarku’l Avsat)
Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ve Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita (Şarku’l Avsat)
TT

Libya'daki ateşkes anlaşmasına Fas’tan destek

Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ve Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita (Şarku’l Avsat)
Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ve Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita (Şarku’l Avsat)

Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita, ülkesinin, Libyalı taraflar arasında cuma günü Cenevre'de imzalanan ateşkes anlaşmasını desteklediğini açıkladı. Burita, ateşkes anlaşmasını ‘çok olumlu bir gelişme’ olarak niteledi. Öte yandan Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih, Rabat'ın Libya diyalogu çerçevesinde siyasi çözümü desteklemek için gösterdiği ‘büyük çabalara’ övgüde bulundu.
Burita, Cumartesi akşamı Salih ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlediği ortak basın toplantısında, Libyalı tarafları, ateşkes anlaşmasını imzaladıkları için tebrik ederken Birleşmiş Milletleri (BM) de ‘bu yeni kazançtan’ ​​ötürü kutladı. Burita, herkesi, siyasi bir çözüme doğru ilerleme kaydedilecek bir atmosfer yaratacak olan ateşkes anlaşmasının yükümlülüklerine saygı göstermeye çağırdı.
Sahada olup bitenler ile mevcut siyasi görüşmelerde kaydedilen ilerleme arasında bir bağlantı olduğunu söyleyen Burita, “Gerek siyasi diyalog düzeyinde gerek Suheyrat Anlaşması'nın 15. Maddesi’nin uygulanması veya ateşkes çerçevesinde olsun, her düzeyde olumlu bir dinamik var ki bu çok cesaret verici” ifadelerini kullandı.
Burita, Rabat'ın güneyindeki Bouznika kentinde yapılan Libya diyalogunun ‘felsefesi, yaklaşımı ve biçimi ile Libyalılar arasında herhangi bir dış müdahale olmaksızın gerçekleşmesi’ nedeniyle nitel bir gelişme olduğunu ve Libyalı taraflar arasındaki görüşmelerin ‘gündemine, kurallarına, çıktılarına ve usullerine hükmettiğini’ söyledi.
Burita, Fas Kralı 6. Muhammed’in Libya diyalogunun sonuçlarının, Libyalıların sorunlarını kendi başlarına çözebileceklerini, tüm engellerin üstesinden geleceklerini gösterdiğini ve Libya krizini çözmelerine yardımcı olan milli bir ruha ve sorumluluğa sahip olduklarını ortaya koyduğuna inandığını belirtti.
Fas’ın Libya'da yıllardır yaşanan krizin çözümü için ülkede bir tür pozitif dinamizm yaratan TM Başkanı Salih’in tutumlarını ve girişimlerini takdir ettiğini dile getiren Burita, Libya Devlet Yüksek Konseyi ile TM arasında Bouznika'da yapılan ilk toplantından itibaren olumlu alındığını belirtti.
Öte yandan TM Başkanı Salih, Suheyrat Anlaşması’nın imzalanmasından bu yana Fas’ın, Libyalılara krizin çözümüne ulaşmaları için elinden gelen tüm fırsatları sunmaya çalıştığını söyledi. Bouznika şehrinin geçtiğimiz günlerde ev sahipliği yaptığı Libya diyalogunun, Suheyrat Anlaşması’nın 15. Maddesi’nde yer alan üst düzey kurumların oluşturulması konusunda fikir birliğine varılması ve tüm tarafların memnun olduğu bir sonuca varılması ile sonuçlandığını söyledi.
 Libyalıların, Fas'ın desteğiyle başka toplantılar yapması ve siyasi bir çözüme ulaşmalarını istediklerini dile getiren Burita, Libya’nın doğusu ile batısı arasında kara ve hava güzergahlarının açılmasıyla ve Libya para biriminin son dönemde yaşanan olumlu gelişmeler sonucu toparlanmaya başlamasıyla Libyalıların siyasi diyalogun sonuçlarından memnun kaldığına dikkati çekti.
Bu arada Burita, Salih ile görüşmesi öncesinde, geçtiğimiz perşembe günü, Trablus merkezli Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri ile bir araya gelmişti. Burita-Mişri görümesinde, Bouznika yapılan Libya diyalogunun sonuçları ele alındı.



Hizbullah ateşkes sonrası döneme siyasi olarak hazırlanıyor

Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
TT

Hizbullah ateşkes sonrası döneme siyasi olarak hazırlanıyor

Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)

Her türden siyasi güç, Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım'ın kendisini bir kez daha Taif Anlaşması şemsiyesi altında konumlandırdığını yinelemesiyle uğraşıyor. Çünkü Kasım, 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) kararının uygulanmasına hazırlık olarak İsrail'in girdiği bölgelerden çekilmesiyle birlikte Güney Lübnan'a sükunetin geri dönmesinden sonraki aşamaya yaklaşımında yol haritasının ana başlıklarını tanımlayarak ABD'nin ateşkese ulaşma vaatlerinin önüne geçmek istedi.

Siyasi kaynakların Şarku’l Avsat'a aktardığına göre Kasım'ın ateşkes sonrası sahneye yaklaşımında tanımladığı maddeler, Hizbullah'ın yönelimlerine Lübnanlılığı siyasi faaliyette bulunma noktasına kadar ekleme arzusuna işaret ediyor. Buna karşılık, Lübnanlılar arasında bölünmeye neden olan tek taraflı Gazze Şeridi'ni destekleme kararının yol açtığı tepkilere ilişkin değerlendirmeleri ışığında bölgede olup bitenlerle ilgilenme düzeyi azalıyor.

Kaynaklar, Hizbullah'ın Gazze Şeridi'ni destekleme kararının dayattığı gerçekleri görmezden gelemeyeceğine inanıyor. Bunların başında direniş eksenindeki müttefiklerinin desteğinden yoksun olması geliyor. Bu çatışmada Hizbullah neredeyse tek başınaydı. Hizbullah'ın Meclis Başkanı Nebih Berri'ye Amerikalı arabulucu Amos Hochstein ile müzakere yetkisi vermesi ve güneyi sükûnete kavuşturacak bir taslak üzerinde anlaşmaya varmaları, kaçınılmaz olarak Gazze Şeridi ve Güney Lübnan cephelerini birbirine bağlayacak ve Hamas'ı destekleyecek bir taslağa yer olmadığı anlamına geliyor.

Hizbullah'ın geri çekilişi

Aynı kaynaklar Hizbullah'ın taslağa itiraz etmemesinin, Litani'nin güneyindeki konuşlanma alanını boşaltmayı ve geri çekilmeyi zımnen kabul ettiği anlamına geldiğine işaret ediyor. Buna ek olarak, Ağustos 2006'da 1701 sayılı kararın kabul edilmesinden bu yana yürürlükte olan angajman kuralları ve bu kuralların uygulanmasını kontrol altında tutan terör dengesi de iptal edilmiş oldu.

Aynı kaynaklar Hizbullah'ın içe çekilmekten başka çaresi olmadığını ve şu ana kadar elde edilenlerin ABD'nin vaatlerine bağlı bir ateşkese varmakla sınırlı kaldığını söylüyor. Lübnan-Suriye sınırı, ordunun Refik Hariri Uluslararası Havaalanı'nda uyguladığı modele uygun olarak kontrol edilmesine ve Lübnan'a ve Lübnan'dan her türlü kaçakçılığın önlenmesine karar verilmesinin ardından artık Hizbullah'a silah sevkiyatına açık değil. Diğer yandan Suriye rejimi, uluslararası toplumla ilişkilerini düzeltmek ve ABD'nin Sezar Yasası kapsamında kendisine uyguladığı yaptırımların kaldırılmasını sağlamak amacıyla bu eksenden çekildiği için direniş ekseni aktif bir varlık gösteremedi.

Laricani

Bu bağlamda kaynaklar, İran Dini Lideri’nin kıdemli danışmanı Ali Laricani'nin Beyrut ziyareti sırasında kendisiyle görüşen direniş ekseninden bir heyete söyledikleri üzerinde duruyor: “İran Lübnan'a yardım ulaştırmak istiyor, ancak kara, deniz ve havadan bize uygulanan abluka yardım göndermemizi engelliyor. Yeniden inşada ortak olduğumuzu vurgulamaktan başka çaremiz yok.”

Hizbullah'ın Lübnan'ı güvenli bir liman haline getiren Taif Anlaşması'na katılmasının, direniş ekseninin yanında yer alması nedeniyle bozulan Lübnan-Arap ilişkilerinin düzeltilmesi ve Lübnan'ın bölgede yaşanan çatışmalardan uzak tutulması yerine mesajların verildiği bir platform haline getirilmesi bağlamında eleştirel bir gözden geçirme olup olmadığı soruluyor. İsrail geniş alanları tahrip etmeye devam ederken ateşkesi kabul etmekteki isteksizliğine rağmen ateşkese varmaktan başka çaresi olmadığına mı ikna oldu? Bu da Amerikan vaatlerinin akıbeti sorusuna kapı açıyor. Peki savaşın sona erdiğini ilan etmek için doğru zamanı seçmek Tel Aviv'in mi elinde?

Taif Anlaşması çatısı altında konumlanma

Kaynaklar, Berri'nin Hizbullah’a, içe dönmesi ve kendisini Taif Anlaşması çatısı altında konumlandırması tavsiyesinde bulunma rolünü de göz ardı etmedi. Özellikle de uluslararası toplum tüm bileşenleriyle muhalefete Lübnan'ın birikmiş krizlerinden kurtulması için iş birliği yapması yönünde el uzatmasını tavsiye ederken…

Hizbullah'ın Gazze Şeridi'ne verdiği destekle aynı döneme denk gelen gelişmelere karşı temkinli olduğunu söyleyen kaynaklar, Hizbullah’ın İran'ın müdahalesine oynadığı bahsin yanlış olduğu gerçeği ışığında hesaplarını yeniden gözden geçirmeye karar verip vermediğini soruyor. İran, bölgedeki konumunun zayıflaması ihtimalini göz önünde bulundurarak rejimi korumak ve muhafaza etmekle ilgileniyor.

Dolayısıyla Hizbullah'ın Taif Anlaşması’nı restore etme kararı, kaynaklara göre sahip olduğu artı gücün siyasi denklemde harcanmayacağını anladıktan sonra Lübnan'ı kurtarmak için çözüm arayışında siyasi harekete katılmaya istekli olduğu anlamına geliyor. Ateşkes sağlanır sağlanmaz ülkenin yeni bir siyasi aşamaya girmeye hazır olmasıyla birlikte, 1701 sayılı kararın uygulanması için üzerinde anlaşmaya varılanları hayata geçirmeyi üstlenecek cumhurbaşkanının seçilmesine öncelik verecek şekilde, başta muhalefet olmak üzere ülkedeki ortaklarıyla iletişime geçecek kanalların aranmasına ihtiyaç var.

Bu nedenle, Kasım'ın Hizbullah'ı yeni bir siyasi aşamaya taşımaya hazırlanırken çizdiği yol haritasına muhalefetten ya da merkezcilerden gelebilecek tepkilere yer açmak için sabırlı olmak gerekiyor. Bunun için de muhaliflerine kabadayılık taslamaması, cumhurbaşkanının seçimini durgunluktan çıkarmak ve Taif Anlaşması’nın uygulanmasını tamamlamak için açık, esnek ve gerçekçi olması gerekiyor. Bunun karşılığında da kendisine aynı şekilde davranılmalı ve Gazze Şeridi'ni destekleme tekelinden önceki gücünün artık geçmişteki gibi olmadığı bahanesiyle ülkenin kurumlarını restore etme konusunda kendisini zayıflatmak istediklerini düşündürecek şekilde hareket edilmemelidir. Öyle ki İran'ın etkisinin azalması, direniş ekseninin vurucu gücünü oluşturan ve bölgedeki en güçlü kolu olduğu için Hizbullah'a destek sağlamada mütevazı sınırlarda bile olsa bir rol oynamayan arenaların birliğinin etkisizliği ile bağlantılı olarak ortaya çıktı. Dolayısıyla, devlet projesine yeniden kazandırmak için İran'ı kucaklamaya ihtiyaç var.