Saddam rejiminin ikinci adamı İzzet ed-Duri öldü

Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in yardımcısı İzzet İbrahim ed-Duri (AFP)
Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in yardımcısı İzzet İbrahim ed-Duri (AFP)
TT

Saddam rejiminin ikinci adamı İzzet ed-Duri öldü

Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in yardımcısı İzzet İbrahim ed-Duri (AFP)
Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in yardımcısı İzzet İbrahim ed-Duri (AFP)

Baas Partisi, eski Irak rejiminin ikinci adamı, eski Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin’in adeta gölgesi gibi yanından ayrılmayan İzzet İbrahim ed-Duri’nin öldüğünü duyurdu. Duri, ABD tarafından oluşturulan ve içinde 55 önde gelen ismin bulunduğu en çok arananlar listesinde altıncı sırada yer alıyordu. Ölüm haberi, Baas Partisi Sözcüsü Dr. Hudayr el-Mürşidi tarafından verildi. Mürşidi yaptığı açıklamada Duri’nin ölüm nedeni belirtmedi.
Mürşidi, geçtiğimiz uzun yıllar boyunca Duri hakkında çıkan tutuklama ve Irak hükümeti tarafından öldürüldüğüne dair haberleri yalanlamıştı. Söz konusu haberler arasında Duri’ye çok benzeyen kefenlenmiş bir adamın tutuklanıp öldürüldüğü de vardı.
Duri’nin kendisi de söz konusu iddialar sonrasında askeri üniformasıyla kamera karşısına geçerek ölüm haberlerini kendisi de yalanlıyordu.
İzzet Duri genellikle Baas Partisi’nin kuruluş yıl dönümü olan 7 Nisan veya ABD’nin Irak’ı işgalinin yıl dönümü olan 9 Nisan’da kamera karşısına geçiyordu. Öldüğüne veya tutuklandığına dair haberlerin arasından en dikkat çekeni 40 yıldır kanser hastası olan Duri’nin bu durumun vefatına kadar nasıl saklandığıydı.
Duri, sürekli kan değişimine ihtiyaç duyuyordu. Bunun da uygun şartlar altında gerekli tıbbi malzemelerin bulunduğu bir tesiste yapılması gerekiyordu. Başta eski Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin olmak üzere rejimin önde gelen isimlerini tutuklamayı başaran ABD’li yetkililer Duri’yi ise yakalamayı başaramadı.
İzzet ed-Duri’nin en yakın arkadaşları Irak’ın eski Dışişleri Bakanı Tarık Aziz ve eski Savunma Bakanı Sultan Haşim gibi isimler süreç içinde ABD’li yetkililere ya teslim oldular ya da Saddam Hüseyin, Taha Yasin Ramazan ve Ali Hasan el-Macid gibi yakalanarak tutuklandılar. Tutuklanmayan tek isim ise İzzet ed-Duri’ydi.
ABD ve Irak hükümetine karşı başkaldıran Duri neredeyse 40 yıl süren bir kovalamacanın ardından kansere yenik düştü. Eski rejimin devrilmesinden önce dini taassubu, parti ve siyasi çalışmalarındaki titizliğiyle tanınan Duri’nin kanser nedeniyle sürekli kan değiştirmesi gerektiği biliniyordu. Rejimin düşmesinden sonra herkes Saddam Hüseyin'in sadık yandaşlarından olan Duri'nin tehlikeli hastalığı ve gereksinimlerini karşılamadaki güçlük nedeniyle ilk yakalanan ya da teslim olanlardan biri olmasını bekliyordu. Daha önce birkaç kez Duri’nin öldüğünü duyuran Iraklı yetkililer ise bu kez sessiz kaldılar. Saddam Hüseyin’in iki oğlu ve amcasının çocuklarından sonra arananlar listesinde altıncı sırada yer alan Duri’nin ölüm haberi konusunda ABD yönetimi de sessizliğini korumaya devam etti.
İzzet Duri’nin ölüm haberi üzerine Baas yandaşları taziye mesajları yayınladı. Ayrıca Iraklı siyasetçi ve düşünür Hasan el-Alevi, Duri’nin ölümünü büyük bir kayıp olarak gördüğünü bildirdi.
Asıl soru ise Duri’nin ölümünden sonra Baas Partisi’nin akıbetinin ne olacağı…
Bu sorunun, özellikle Irak'ta Duri liderliğindeki partinin iki kanadı ile Yunus el-Ahmed liderliğindeki Suriye arasındaki çatışmalar göz önünde bulundurulduğunda yakın zamanda cevap bulması bekleniyor.



ABD, Lübnan'da ateşkes izleme komitesini harekete geçirme sözü verdi

Lübnan Cumhurbaşkanı'nın ABD'li General ile görüşmesinden (Ulusal Haber Ajansı)
Lübnan Cumhurbaşkanı'nın ABD'li General ile görüşmesinden (Ulusal Haber Ajansı)
TT

ABD, Lübnan'da ateşkes izleme komitesini harekete geçirme sözü verdi

Lübnan Cumhurbaşkanı'nın ABD'li General ile görüşmesinden (Ulusal Haber Ajansı)
Lübnan Cumhurbaşkanı'nın ABD'li General ile görüşmesinden (Ulusal Haber Ajansı)

Lübnan ve İsrail arasındaki ateşkes izleme komitesinin yeni başkanı ABD'li General Joseph Clearfield, "askeri gerginliği önlemek" için çalışacağına söz vererek, komitenin çalışmalarını ve toplantılarını aktif hale getirme konusunda açık bir istek duyduğunu belirtti.

Şarku'l Avsat'a bilgi veren bakanlık kaynaklarına göre, General Clearfield, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Nevvaf Selam ile bir araya geldi ve görüşmelerin "iyi ve yeni bir ciddi çalışma ruhunu ve bir sonraki aşamada daha büyük çabayı temsil ettiği" belirtildi.

Görüşmede Cumhurbaşkanı Avn, Lübnan'ın "ordu komutanlığı tarafından alınan tüm güvenlik önlemlerini uygulamaya kararlı olduğunu ve çalışmalarına devam edeceğini, özellikle güneyde veya genel olarak Lübnan'da hiç kimsenin savaş durumuna geri dönmek istemediğini" teyit etti.

Aynı zamanda İsrail, savaş uçaklarının Bekaa Vadisi'nin kuzeyine düzenlediği bir dizi hava saldırısıyla gerilimi artırmaya devam etti; saldırılarda beş kişi öldü, birçok kişi de yaralandı.


UNRWA: İsrail, Batı Şeria topraklarının ilhakını durdurmalı

Gazze Şehri'ndeki UNRWA Genel Merkezi (Arşiv-Reuters)
Gazze Şehri'ndeki UNRWA Genel Merkezi (Arşiv-Reuters)
TT

UNRWA: İsrail, Batı Şeria topraklarının ilhakını durdurmalı

Gazze Şehri'ndeki UNRWA Genel Merkezi (Arşiv-Reuters)
Gazze Şehri'ndeki UNRWA Genel Merkezi (Arşiv-Reuters)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), bugün İsrail'i Batı Şeria'daki tüm toprak ilhaklarını durdurmaya çağırdı ve bunu uluslararası hukukun ağır bir ihlali olarak nitelendirdi.

BM ajansı, X platformu aracılığıyla, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeria'da, Ekim 2023'te Gazze'deki savaşın patlak vermesinden bu yana şiddette keskin bir artış yaşandığı konusunda uyardı.

UNRWA, Gazze Şeridi ile Batı Şeria'nın geleceğinin bir olduğunu teyit ederek, BM tahminlerine göre Batı Şeria'daki şiddet olaylarında beşte biri çocuk olmak üzere binden fazla Filistinlinin öldürüldüğünü kaydetti.


ABD'nin Batı Şeria'nın ilhakına karşı sert tutumu İsrail'i şaşırttı

TT

ABD'nin Batı Şeria'nın ilhakına karşı sert tutumu İsrail'i şaşırttı

ABD'nin Batı Şeria'nın ilhakına karşı sert tutumu İsrail'i şaşırttı

ABD'nin Batı Şeria'yı İsrail'e ilhak etmek için hazırlanan iki yasa tasarısına karşı sergilediği sert tutum, Tel Aviv'deki siyasi ve medya çevrelerini şaşırttı.

ABD Başkanı Donald Trump, yardımcısı J.D. Vance ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio, ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarda İsrail'in bu hamlesini reddettiklerini ifade ettiler. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, ABD'nin eleştirilerine karşı hızlı bir şekilde savunmaya geçerek, ‘hükümetinin henüz ön aşamada olan ilhak tasarısını ilerletmeye çalışmayacağını’ söyledi.

Amerikan tepkisi, İsrail parlamentosunun (Knesset) çarşamba günü iki tasarıyı ön okumada onaylama kararı alması ve Batı Şeria'nın geniş bölgelerinin ilhakı ve bu bölgelere İsrail egemenliğinin dayatılmasına yol açacak süreci fiilen başlatması üzerine uluslararası alanda öfkeyle karşılanmasının ardından geldi.

‘Siyasi bir manevra!’

Netanyahu, o sırada yanında bulunan ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance'i, bunun sağ kesim ve muhalefet tarafından oynanan bir siyasi oyun olduğuna ikna etmeye çalıştı.

defrt
ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, çarşamba günü Kudüs'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte (AP)

Ancak Amerikalılar biraz daha derinlemesine baktıklarında, hükümetin bu kışkırtıcı hamlede masum olmadığını ve iki tasarıyı engellemek için daha fazla çaba sarf edebileceğini fark ettiler.

Daha da kötüsü, Eğitim Bakanı Yoav Kisch'in Knesset'e sunduğu yasaya ilişkin resmi yanıtta ‘hükümetin ilke olarak ilhakı desteklediği’ belirtildi.

Kisch, “Biz ilhak konusunda kararlıyız. Ancak ilhak, muhalefet veya hoşnutsuz siyasi güçlerin önerdiği yasa tasarılarıyla gerçekleşmez. Hükümet olarak, ilhakı her gün, sözlerle değil, sahada eylemlerle uyguluyoruz. Ülkenin işlerini yönetme konusundaki benzersiz yaklaşımımızla, ilhakı daha iyi yollarla gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı.

Vance: Kendimi aşağılanmış hissediyorum

Vance dün öğleden önce Tel Aviv'den ayrılırken basın mensuplarına verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “Garip bir şey olduğunu anladım, bu yüzden protesto ettim. Ama bana bunun sadece partizan bir siyasi manevra olduğunu söylediler. Eğer gerçekten sadece siyasi bir manevraysa, o zaman aptalca bir manevraydı ve kendimi biraz aşağılanmış hissediyorum. İsrail'in Batı Şeria'yı ilhak etmesine izin vermeyeceğiz ve bu oylamadan memnun değiliz.”

Donald Trump ise, Time dergisinin dün yayınladığı, bu ayın 15'inde yapılan röportajda, İsrail'in Batı Şeria'yı ilhak etmesine izin vermeyeceğini söyledi.

Trump, “İsrail, Arap ülkelerine Batı Şeria'nın hiçbir bölümünü ilhak etmeyeceğine dair söz verdi. Bu şu anda yapılamaz. Bu ilhak gerçekleşirse, İsrail ABD'nin tüm desteğini kaybedecek” şeklinde konuştu.

Bakan Rubio da Tel Aviv'e varışından önce uçağa binerken yaptığı açıklamada, “Knesset'in Batı Şeria'yı İsrail'e ilhak etme oylaması, Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme anlaşmasını tehdit edebilir” dedi.

Rubio, “Başkan Trump, şu anda bu tür adımları desteklemediğimizi açıkça belirtti. Önümüzdeki haftalarda ateşkesin devam etmesi önemli” dedi. Ziyareti sırasında, Gazze'deki anlaşmanın uygulanmasını denetlemek üzere ABD merkezinde daimî temsilci olarak üst düzey bir ABD Dışişleri Bakanlığı temsilcisinin atandığını duyuracağını da bildirdi.

İsrail'de kargaşa

Sıklık ve liderlik düzeyi açısından eşi benzeri görülmemiş İsrail ziyaretlerinin muazzam ivmesiyle örtüşen Amerikan tutumu (bir hafta önce Trump'ın kendisiyle başlayan, ardından yardımcısı, danışmanları, dışişleri bakanı ve geniş bir general ekibinin devam ettiği), İsrail'de büyük bir kargaşaya neden oluyor.

Bir tarafta aşırı sağ ve diğer tarafta Netanyahu'nun muhalifleri bunu ‘siyasi baskı’ olarak değerlendirip, İsrail'in bağımsızlığını kaybetmiş bir ‘kukla devlet’ olduğunu iddia etseler de, ABD'li yetkililer tarafından ortaya atılan fikirler yavaş yavaş İsrail halkı ve liderleri arasında yaygınlaşıyor.

İsraillilerin ezici çoğunluğu Amerika'yı müttefik, koruyucu ve sadık bir dost olarak görüyor ve Trump'ı ‘tarihte İsrail'in yanında duran en iyi Amerikan başkanı’ olarak değerlendiriyor.

İsraillilerin yaklaşık yüzde 72'si, 19. maddesinde Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve bir devlet kurma yolunu özetleyen Trump'ın savaşı sona erdirme planına destek verdi.

Dolayısıyla İsrailliler, Trump'ın istediğinin, İsrail'i iki yıldır geçerli bir neden olmaksızın süren savaş döngüsünden çıkarıp tüm Arap ve İslam ülkeleriyle ‘barış yoluna’ getirerek İsrail'in çıkarlarına hizmet etmek olduğuna güvenebilirler.

Amerikalılar, bunun İsrail ve Filistinliler tarafından kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğuna inanıyor gibi görünüyor. Buna karşı çıkan ve direnenlerin her iki tarafta da aşırılık yanlıları olduğunu ve barış isteyen her iki tarafın çoğunluğu tarafından aşılabilecek bir engel olduğunu iddia ediyorlar.