Irak’taki yeni Sünni cephe, ittifaklar haritasını değiştirecek bir maraton başlattı

Nuceyfi ve Hancer’in önde gelen liderleri arasında olduğu cephenin başlıca hedefi, Halbusi’yi saf dışı bırakmak

Irak parlamentosu (Reuters)
Irak parlamentosu (Reuters)
TT

Irak’taki yeni Sünni cephe, ittifaklar haritasını değiştirecek bir maraton başlattı

Irak parlamentosu (Reuters)
Irak parlamentosu (Reuters)

Irak’ta yeni bir Sünni cephenin kurulduğunun duyurulmasından sadece iki gün sonra, eski Meclis Başkanı Usame en-Nuceyfi liderliğindeki Kurtuluş ve Kalkınma Cephesi Partisi ile Hamis Hançer liderliğindeki Arap Projesi arasında cephede kararların nasıl alınacağı konusunda tartışma başladı. Her ne kadar bu mesele, özellikle cephede yer alan tarafların dediği gibi, cephenin mutabık kalınan temeller üzerine kurulması ilkesini ihlal etmemekle birlikte daha çok formalite gibi görünse de Irak'ta tüm ittifaklar uygulanabilir ilkelere dayanmıyor. Bunun çok sayıda sebebi olmasının yanı sıra Irak’ta ‘tarihi bir ittifak’ statüsüne ulaşan en güçlü ittifak olan ‘Şii-Kürt İttifakı’ ile başlayan daha önce yaşanmış deneyimler de söz konusu. Şii-Kürt İttifakı’nda iktidar ve nüfuz ile ilgili tartışmalar yerini, anayasanın pek çok ihtilaflı maddesiyle ilgili tartışmalara bırakmıştı.
Aynı durum, aralarında anlaşmazlıklar bulunanlar da dahil olmak üzere Kürt partiler tarafından oluşturulan ve 2014 seçimlerinde fiilen sonra eren ‘Kürdistan İttifakı’ gibi, etnik kökene dayalı ittifaklar ya da 2018 seçimlerinde fiilen sona eren ‘Şii Ulusal İttifakı’ veya 2010 seçimlerinde fiilen sona eren ‘El-Irakiye Listesi’ adını taşıyan Sünni ittifakı gibi mezhebe dayalı ittifaklar için de geçerliydi.
Bu yeni cephenin destekçilerine veya ona iyimser bir gözle bakanlara göre formalitelerde başlayan tartışma, kamuoyuna yansımadığı sürece en azından analistlerin, akademisyenlerin veya muhaliflerin bakış açısından başarısızlık tohumlarının ekildiği anlamına gelmiyor. Bununla birlikte yeni cephenin en önemli hedefi, Meclis Başkanı ve Irak Kuvvetleri İttifakı'nın önde gelen liderlerinden biri olan Muhammed el-Halbusi’nin saf dışı bırakılmasıdır. Henüz 40 yaşında bile olmayan Halbusi, aralarında seksenlerine merdiven dayayan Mahmud el-Meşhedani ve Salih el-Mutlak ile yetmişlere merdiven dayayan Usame en-Nuceyfi ve Hamis el-Hançer’in aralarında bulunduğu Sünni blokların liderlerini hızlı bir şekilde saf dışı bıraktı.
Değişimin başladığı 2018 seçimlerinden sonra ilk değişim ittifaklar haritasında görülmeye başladı. Sünni ve Şii liderler iki büyük ittifaka katıldılar. Bunlar, Şii Ulusal Hikmet Koalisyonu lideri Ammar el-Hekim liderliğindeki Reform ve İmar Koalisyonu ile Fetih Bkoku lideri Hadi el-Amiri liderliğindeki Bina Koalisyonu’ydu. Sadr hareketinin lideri Mukteda es-Sadr tarafından desteklenen ‘Sairun Koalisyonu’nun Reform Koalisyonu içinde tek başına kalmasının ardından Amiri liderliğindeki Fetih Bloku da Bina Koalisyonu içinde tek kaldı. Ardından iki koalisyon da tamamen dağıldı.
1 Ekim 2019 ayaklanmasının başlangıcında, kapsamı genişleyen gösterilerin hedef aldığı Şii partileri, güçlü oldukları tüm orta ve güney vilayetler büyük bir hareketliliğe tanık olurken ağırlıklı olarak Sünnilerin ve Kürtlerin güçlü olduğu batı şehirleri ve vilayetleri oldukça sakin görünüyordu.
Ayaklanmanın üzerinden bir yıl geçtikten ve ülkede finans, sağlık, ekonomi ve siyasi alanlarda adeta bir çöküş yaşandıktan sonra söz konusu ittifaklar, bu ağırlığa daha fazla dayanamayarak, dağıldılar.  36 milletvekilinden oluşan ve ‘Yasama Kurumunun Islahı’ olarak adlandırılan bu yeni Sünni blok, kendisini bir tür meydan okumayla karşı karşıya buldu. Zira büyük görüş ayrılıkları olan tarafların, sadece tek bir hedef için yani Sünni liderlerin yoluna taş koyan Halbusi’nin yükselişini engellemek için bir araya gelmiş gibi görünüyor. Bu da bu yeni bloğun önündeki en büyük sorunu oluşturuyor.
Bu nedenle Halbusi'nin en yakın arkadaşlarından Irak Kuvvetleri İttifakı Genel Başkan Yardımcısı Muhammed el-Kerbuli, bu cephenin kurulduğu haberi kendisine iletildiğinde hiç de endişeli bir hali yoktu. Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan Kerbuli, ‘Irak Kuvvetleri İttifakı’nın, temelde farklı görüşlere sahip partilerin yer aldığı yeni ittifakın aksine çok daha tutarlı olduğunu ve onları bir araya getiren tek hedefin, başarılı genç bir Sünni lider olan Halbusi’yi saf dışı bırakmak olduğunu’ söyledi. En nihayetinde siyasi koalisyonlar kurmanın normal bir durum olduğunu belirten Kerbuli, “Fakat, güçlü bir temelimiz olduğu ve vatanın ortakları olan diğer güçlerle sağlam ittifaklarımız bulunduğunu söylemeliyim” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Irak Üniversitesi'nden basın alanında uzman olan Prof. Dr. Fadıl el-Bedrani konuya ilişkin Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Bu yeni cephenin doğuşu, Sünni siyasi haritasında bir değişiklik yapılmasını gerektirecektir. Bu yeni blok, en büyük blok olmasa bile, tek bir bloğun (Irak Kuvvetler İttifakı) etkili olmasının ardından, Irak’ta eksik olan yeni bir gerçekliği ortaya koyacaktır” şeklinde konuştu.
Bu bloğun ana amacı ile ilgili bir soruya yanıt olarak ise Prof. Bedrani şunları söyledi:
“Yeni bloğun iki amacı var. Bunlardan ilki, Sünni siyaset sahnesinde etkili bir isim haline gelen Meclis Başkanı'nı (Muhammed el-Halbusi) saf dışı bırakma veya onunla mücadele etmek. İkincisi ise yaklaşan seçimlerle ilgili yeni bir safhaya girerken bir dizi partinin yer alacağı yeni bir blok oluşturmaya çalışmaktır.”
Yeni Sünni cephe, ülkenin batı illerindeki Sünni siyasi haritayı değiştirmek için adeta bir maraton başlatırken, şimdi gözler, birden fazla bölgenin seçim bölgesi olmasını öngören yeni seçim yasasının, Şii ve Kürt bloklarını ve güçlerini, yeni bir hareket başlatmaya teşvik edip etmeyeceğine ya da Şiilerin güçlü olduğu vilayetlerdeki protesto gösterileri sonrası yeni blokların ortaya çıkıp çıkmayacağına veya Kürt blokları arasında devam eden anlaşmazlıklara rağmen Şii ve Sünni muadillerine göre daha istikrarlı bir çizgi çizen Kürt bölgelerinin siyaset haritasında herhangi bir değişiklik olup olmayacağına çevrildi.



İngiliz cerrah: İsrail askerleri ateş açtı

Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlar sırasında bir evin içindeki İsrail askerleri (İsrail ordusu)
Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlar sırasında bir evin içindeki İsrail askerleri (İsrail ordusu)
TT

İngiliz cerrah: İsrail askerleri ateş açtı

Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlar sırasında bir evin içindeki İsrail askerleri (İsrail ordusu)
Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlar sırasında bir evin içindeki İsrail askerleri (İsrail ordusu)

Gazze'den kısa süre önce dönen İngiliz cerrah Nick Maynard, Filistinliler arasında “şiddetli yetersiz beslenme” olduğunu doğruladı ve İsrail askerlerinin yardım noktalarında sivillere “atış talimi yapar gibi” ateş açtığını söyledi.

Maynard, İngiliz Sky News kanalına verdiği röportajda, Gazze'deki Nasır Hastanesi'nde dört hafta çalıştığını, gıda kıtlığı nedeniyle sağlık görevlilerinin çocuk ve bebekleri tedavi etmekte zorlandığını söyledi.

Maynard, “Çantalarında bebek maması kutuları taşıyan birkaç doktorla karşılaştım. İsrail sınır muhafızları tüm kutulara el koydu. Bebek maması dışında hiçbir şey el konulmadı” dedi.

Şöyle devam etti: Nasır Hastanesinde bulunduğum ilk iki hafta içinde dört prematüre bebek öldü ve İsrailliler oraya uygun gıda girişine izin vermezse çok daha fazla ölüm olacak.

SDFRGT
İsrail'in Gazze Şeridi ile güney sınırından çekilen fotoğrafta, İsrail askerleri 18 Haziran 2024'te bir tank paletini tamir ediyor (Arşiv-AFP)

Dr. Nick Maynard, 15 yıldır Gazze'yi ziyaret ediyor ve bu, savaşın başlamasından bu yana bölgeye yaptığı üçüncü ziyaret. Dr. Maynard, Nasır Hastanesi'nin pediatri servisinde neredeyse tüm çocukların şekerle tatlandırılmış suyla beslendiğini ifade etti.

Ve uyardı: “Çok küçük çocuklar için az miktarda bebek maması var ama bu yeterli değil.”

Yardımların yetersizliğinin meslektaşları üzerinde de büyük bir etkisi olduğunu belirten Maynard, “Yıllardır tanıdığım insanları tanıyamadım. Bazıları 20, bazıları 30 kilo kaybetmişlerdi. Çok açlardı, her gün işe gidiyorlardı, sonra çadırlarına dönüyorlar ve yiyecek bir şey bulamıyorlardı” şeklinde konuştu.

Şöyle dedi: “İsrail ordusu, yardım noktalarında Gazze sakinlerine ateş açıyor (sanki atış talimi yapıyorlarmış gibi).”

Maynard, ABD ve İsrail’in desteklediği “Gazze İnsani Yardım Kuruluşu” tarafından yönetilen “gıda dağıtım noktalarında” ateş açılan 11 yaşından küçük çocuklara ameliyat yaptığını ifade etti.

Maynard, “Ailelerinin açlığını gidermek için yiyecek almaya gittiler ama üzerlerine ateş açıldı. En acı verici olan ise gördüğümüz yaralanma şekilleri ve yaralanmaların belirli günlerde vücudun belirli bölgelerinde yoğunlaşması” dedi.

Şarku’l Avsat’ın Sky News’ten aktardığına göre Maynard, "Bir gün, çoğu kafalarına veya boyunlarına ateş edilerek getiriliyordu, başka bir gün göğüslerinden, 12 gün önce ise karınlarından. Dört genç erkek geldi, hepsinin testislerine kasten ateş edilmişti. Bu tesadüf değil. Kümelenme o kadar açıktı ki, tesadüf olarak kabul edilemezdi. Bize daha çok bir atış talimi gibi geldi. Kendi gözlerimle görmeseydim asla inanmazdım" ifadelerini kullandı.

FGTYU
Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv- Reuters)

Sky News, Birleşmiş Milletler verilerine göre Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan gıda yardımı almaya çalışan binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi.

Birleşmiş Milletler Filistin Mültecilerine Yardım ve Çalışma Örgütü (UNRWA) ise “Gazze İnsani Yardım Vakfı”nın yardım dağıtım planını eleştirdi. Genel Komiseri Philippe Lazzarini şunları söyledi: “Sözde dağıtım planı, keskin nişancılar kalabalığa rastgele ateş açarak sanki öldürme izni verilmiş gibi, sadistçe bir ölüm tuzağıdır.”

Birleşmiş Milletler, gerekli yardım kamyonlarının sadece çok küçük bir kısmının bölgeye ulaşabildiğini belirtirken, birçok yardım kuruluşu ve Dünya Sağlık Örgütü, Gazze halkının “toplu açlık” ile karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu.

Lazarini, perşembe günü bir meslektaşının, Gazze'de yetersiz beslenen Filistinlilerin “ne ölü ne diri, hareket eden cesetler” olduğunu söylediğini aktardı.