Trump’ın seçimleri kazanmasını sağlayabilecek 6 neden

ABD’de şimdiye kadar kullanılan oylar, kararsız seçmen sayısının azaldığına işaret ediyor

Trump’ın seçim kampanyası ekibi, Başkan’a destek toplamak için geleneksel bir yöntem olan kapı kapı dolaşma faaliyetlerinin, seçim sonuçlarını etkileyebileceğini düşünüyorlar (AFP)
Trump’ın seçim kampanyası ekibi, Başkan’a destek toplamak için geleneksel bir yöntem olan kapı kapı dolaşma faaliyetlerinin, seçim sonuçlarını etkileyebileceğini düşünüyorlar (AFP)
TT

Trump’ın seçimleri kazanmasını sağlayabilecek 6 neden

Trump’ın seçim kampanyası ekibi, Başkan’a destek toplamak için geleneksel bir yöntem olan kapı kapı dolaşma faaliyetlerinin, seçim sonuçlarını etkileyebileceğini düşünüyorlar (AFP)
Trump’ın seçim kampanyası ekibi, Başkan’a destek toplamak için geleneksel bir yöntem olan kapı kapı dolaşma faaliyetlerinin, seçim sonuçlarını etkileyebileceğini düşünüyorlar (AFP)

Tarık eş-Şami
ABD’de yapılan anketler, Başkan Donald Trump’ın seçim gününe kısa bir süre kala halen Demokrat rakibi Joe Biden'ın gerisinde kaldığına ve pek çok zorlukla karşı karşıya olduğuna işaret ediyor. Buna, tabloyu değiştirecek son fırsat olarak görülen ikinci münazaranın da istenen etkiyi yaratamaması eklense de Trump’ın seçim kampanyası ekibi arasında iyimserlik ve canlılık halen devam ediyor. Başkan Trump, Beyaz Saray'da ikinci bir dönem daha kalma umuduyla, bir günde dört farklı eyalet arasında mekik dokuyor. Peki, Trump’ı ABD’nin liberal ve baskın medyası tarafından serveti hakkında çizilen tüm kasvetli tabloya rağmen, başkanlığı kazanmak için bu kadar cesaretlendiren şey ne?
Eğer 4 Kasım sabahı seçimlerin resmi olmayan ön sonuçları, Başkan Trump’ın ikinci kez zafer kazandığına işaret ederse bunun muhtemelen altı nedeni olacaktır.
Kararsızların oyları
Şu ana kadar erken oy verenlerin sayısının 60 milyonu aşmış olması, kararsız seçmen sayısının azaldığına işaret ediyor. Her ne kadar kararsızların sayısı azalsa da daha önceki seçimlerden edinilen tecrübelere göre son dakikada oy kullananların seçimlerde belirleyici bir rol oynadıkları biliniyor. Anketler, seçmenlerin yaklaşık yüzde 5’inin, 3 Kasım'da oy kullanırken Başkan Donald Trump'ı mı yoksa Joe Biden'ı mı seçeceklerini henüz belirlemediklerine işaret ediyor. Özellikle seçimlerin kaderini belirleyen kritik eyaletlerde yarış kızışırken, kararsız seçmenlerin çoğunluğunu, Trump'ın 2016'daki seçimlerde Beyaz Saray'a gitmesine yardımcı olan eyaletlerde kazandığı beklenmedik zaferlerini destekleyenler oluşturuyor.
Demokratlar, son günlerde yapılan anketlerin, seçim gününden önce oy kullanan kararsız seçmenlerin, Biden'da karar kılanlar olmasına ve önümüzdeki Salı günü (3 Kasım), sandık başına gidecek olanların ise Trump'ı seçme eğilimindekiler olmasına işaret etmelerinden korkuyor.
Dahası, daha önce yapılan bir anket, Trump'ın seçim günü şahsen oy kullanmak isteyen seçmenlerin desteğini, eski Başkan Yardımcısı Biden'dan daha fazla aldığını gösterdi. Bu arada, seçim stratejistleri, kararsız seçmenlerin oylarının, Florida ve Kuzey Karolina gibi Trump ile Biden arasındaki yarışın başa baş gittiği eyaletleri etkileyebileceğini ve bunun da nihai sonuçta bir değişikliğe yol açabileceğini düşünüyorlar.
Bununla birlikte kararsız seçmenlerin, Joe Biden’ın önde olduğu Michigan, Wisconsin ve Minnesota gibi orta batı eyaletlerinde çok fazla etkili olmaları beklenmiyor.

Trump'ın utangaç tabanı
Başkan Trump'ın seçim kampanyası ekibi arasındaki en popüler teorilerden biri, toplum bilimlerinde ve kamuoyu araştırmalarında ‘sosyal arzu’ ifadesiyle anlatılan alışılmadık bir durumun mevcut olması. Trump'ın seçim kampanyası ekibinin teorisine göre Trump'ı destekleyenler, sosyal arzu çerçevesinde gerçek fikirlerini anketörlerden gizliyorlar. Bu da kanıtlanması veya çürütülmesi zor bir teori.
Bununla birlikte anketlere başka bir boyut katan Başkan’ın kampanya ekibi, Trump'ın 2016'daki seçim zaferinin, etkili bir şekilde, bazı önemli eyaletlerde anketlerin ortaya koyamadığı ve bu anketleri yanlış ve aldatıcı duruma düşüren daha az nüfuslu yerlerdeki yüksek katılımdan kaynaklandığına inanıyorlar.
Biden neredeyse tüm anketlerde ve birçok önemli eyalette başı çekmesine rağmen, son anketlere göre bazı bölgelerde Başkan Trump'a verilen destek arttı. Bu da son derece kritik olan eyaletlerdeki oy tablosunda bir değişikliğe neden olabilir.  

Kapı kapı dolaşma faaliyetleri
Trump'ın kampanya ekibi, Başkan’a destek toplamak için geleneksel bir yöntem olan kapı kapı gezme faaliyetlerinin, seçim sonuçlarını etkileyebileceğini düşünüyorlar. Bu arada Trump’ın seçim kampanyasına 2,5 milyondan fazla gönüllü katılıyor. Bu, eski Başkan Barack Obama’nın 2008'deki seçim kampanyasına katılan 2,2 milyon gönüllüye kıyasla rekor bir rakam.
Trump’ın seçim kampanyası ekibi, örneğin sadece eylül ayında bir hafta boyunca kritik eyaletlerde yarım milyon evin kapısını çalan gönüllüler sayesinde elde ettikleri verilerin, seçim yarışını önde götürdüklerine işaret ettiğini iddia ediyorlar. Biden’ın seçim kampanyası ekibi ise, e-posta, sosyal medya ve telefon görüşmeleri yoluyla seçmenlerle güçlü bir iletişim ağı oluşturmayı tercih etti. Biden’ın kampanya ekibinin, yeni tip koronavirüs (Kovid-1) salgını nedeniyle kapı kapı dolaşma faaliyetleri oldukça kısıtlıydı ve bu durum, Trump’ın kampanya ekibinin potansiyel seçmenlerle doğrudan ve etkili bir iletişim kurarak bir avantaj sağlamasına neden oldu.

Afro-Amerikan seçmenlerin oyları bölündü
2016’daki başkanlık seçimlerinde Afro-Amerikan seçmenlerin düşük katılımı, Demokrat başkan adayı Hillary Clinton'ın kaybetmesinin ana nedenlerinden biriydi. ABD’nin ilk Afrika kökenli başkanı olan Barack Obama'nın iktidarının sona ermesinden hemen sonra Afro-Amerikan seçmenlerin seçim coşkusu da azaldı. Trump, Cumhuriyetçi bir başkan adayı için hiç de alışılmadık bir şekilde siyahi seçmenlere odaklandı. Başkan'ın seçim kampanyası ekibi, Afro-Amerikalılara hitap eden radyo istasyonlarında sık sık seçmenlere seslendiler. Ekipte ayrıca eski bir Amerikan futbolu yıldızı olan Herschel Walker gibi önde gelen Afro-Amerikan isimler yer aldı.
ABD merkezli siyasi analiz sitesi FiveThirtyEight'e göre yaşlı Afro-Amerikalılar daha çok Demokrat Parti’yi desteklerken genç seçmenler, Demokrat Parti’yi destekleme konusunda yaşlılar kadar istekli değiller. Anketlerden biri, Trump'ı destekleyen Afro-Amerikalıların yaşlarının 18 ile 44 arasında değiştiğine işaret etti. 2016'da bu yaş aralığındaki Afro-Amerikan seçmen sayısı yüzde 10 iken bu yıl yüzde 21'e çıktı.
Trump’ın kampanya ekibinin, 2016'daki başkanlık seçimlerinde Trump’ı destekleyen Afro-Amerikalıların sayısının Trump’ın destekçilerinin sadece yüzde 8'ini oluşturmasının neden olduğu şüphelere rağmen, Afro-Amerikalıların Biden'a olan desteklerinin azaldığını düşünüyorlar. Bununla birlikte ünlü magazin yıldızı Kim Kardashian’ın kocası, ünlü rapçi Kanye West’in başkanlığa adaylığını koyması da Afro-Amerikan seçmenlerin oylarının bölünmesine neden oldu. Kendisi de bir Afro-Amerikan olan West, seçimlere sadece 12 eyalette katılıyor. Fakat West, Trump'ı veya Biden'ı desteklemeyen Afro-Amerikalıların oylarını çekebilir. Dolayısıyla Biden'ı kritik eyaletlerde birkaç bin oydan mahrum bırakabilir ve bu durum, söz konusu eyaletlerdeki nihai sonucu etkileyebilir.

Seçmen kayıtları
Kritik eyaletlerdeki seçmen kayıtları, Trump'ı destekleyen seçmenlerin oranında bir artışa işaret eden yeni bir değişim geçirdi. Demokrat seçmenler, 2016'da olduğu gibi bu seçim döneminin de son dört ayında, kayıtlı Cumhuriyetçi seçmen sayısından fazla görünüyordu. Ancak Cumhuriyetçi seçmenler, bu durumu tersine çevirerek, Demokrat seçmenlerin sayısını aştılar.
Örneğin, Cumhuriyetçilere karşı oy kullanmak için kaydolan Demokratların sayısı Florida'da Ağustos ve Kasım 2016 arasında 78 binin üzerindeydi. Ancak geçtiğimiz Ağustos ayından bu yana Cumhuriyetçi seçmenler, eyalette 104 bin civarında olduğu tahmin edilen Demokrat seçmen sayısının üzerine çıktılar.  Pennsylvania'da da aynı durum yaşandı ve Cumhuriyetçi seçmen sayısı, Demokrat seçmen sayısını aştı.
Aynı şekilde Nevada Eyaleti’nde de Trump’ın kampanya ekibine göre Demokrat seçmen sayısı 2016 yılına oranla yaklaşık 10 bin seçmen azaldı. Bu rakam, nispeten küçük bir sayı gibi görünse de Hillary Clinton'ın 2016’daki başkanlık seçimlerinde eyalette rakibini yalnızca 27 bin oyla geçtiği göz önüne alındığında oldukça belirleyici bir rakam olarak görülüyor. Bu durum, Nevada’yı, Başkan Trump’ı destekleyen eyaletler arasına katmak için bir fırsat sunuyor.

Latinlerin oyları
Anketlere göre Başkan Trump’ın ülkedeki Latinlerin oylarını kaybetmesi bekleniyor. Ancak 2016 yılında Trump’ı destekleyen bu önemli seçmen kitlesinin yüzde 28’inin oylarının, Trump’ın yürüttüğü göç politikaları nedeniyle gerilediğine dair herhangi bir veri yok. Öte yandan Trump’ın 2016’da Latinlerden aldığı bu destek, bazıları için sürpriz oldu. Çünkü Trump'a verilen destek, 2012 başkanlık seçimlerinde aday olan ve göç konusunda daha ılımlı bir duruş sergileyen Cumhuriyetçi aday Mitt Romney'den biraz daha yüksekti.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Trump’ın beyazlar dahil olmak üzere büyük kitleler arasındaki popülaritesinin azalmasına rağmen, seçmen sayısını koruduğu bir zamanda seçim yarışını nihayete erdirecek eyaletler arasında en büyük ve en önemli eyalet olan Florida Latin seçmenler konusunda kendisine ayrıcalıklı bir yer edinmiş durumda. Geçtiğimiz Eylül ayında yapılan iki büyük anket, Florida'daki Latin seçmenlerin 2016 yılında Demokrat aday Hillary Clinton'ı desteklediklerini ortaya koydu.
Bununla birlikte belki de Florida’daki bu değişimin nedeni, Latinlerin büyük bir bölümünü oluşturan Küba kökenli Amerikalıların, Senatör Bernie Sanders ve Temsilciler Meclisi üyesi Alexandria Ocasio-Cortez gibi önde gelen Demokrat politikacılar tarafından savunulan sosyalizme karşı geleneksel bir düşmanlık besliyor olmalarından kaynaklanıyor olabilir.



Ukrayna ordusu, Rusya'nın güneyindeki büyük bir kimyasal tesisi hedef aldığını duyurdu

Stavropol bölgesinde yangın (Arşiv)
Stavropol bölgesinde yangın (Arşiv)
TT

Ukrayna ordusu, Rusya'nın güneyindeki büyük bir kimyasal tesisi hedef aldığını duyurdu

Stavropol bölgesinde yangın (Arşiv)
Stavropol bölgesinde yangın (Arşiv)

Ukrayna ordusu, dün yaptığı açıklamada, Rusya'nın güneyindeki Stavropol bölgesinde büyük bir kimyasal tesise saldırı düzenleyerek yangına neden olduğunu bildirdi.

Genelkurmay Başkanlığı, Telegram uygulaması üzerinden yaptığı açıklamada, Nevinnomısski Azot tesisinin dün bombalandığını, tesisin patlayıcı madde bileşenleri ürettiğini ve Rusya'daki türünün en büyük tesislerinden biri olduğunu belirtti.

Rus yetkililerden henüz bir açıklama gelmedi ve Reuters, Ukrayna ordusunun iddialarını bağımsız olarak doğrulayamadı.


ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı düşünülen tekneyi hedef alan saldırısında 4 kişi öldü

ABD Başkanı Donald Trump'ın Venezuela açıklarında ABD hava saldırısı sonucu yanan bir tekneyi gösteren videodan (Arşiv- Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Venezuela açıklarında ABD hava saldırısı sonucu yanan bir tekneyi gösteren videodan (Arşiv- Reuters)
TT

ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı düşünülen tekneyi hedef alan saldırısında 4 kişi öldü

ABD Başkanı Donald Trump'ın Venezuela açıklarında ABD hava saldırısı sonucu yanan bir tekneyi gösteren videodan (Arşiv- Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Venezuela açıklarında ABD hava saldırısı sonucu yanan bir tekneyi gösteren videodan (Arşiv- Reuters)

ABD ordusu, dün Doğu Pasifik'te uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı düşünülen bir tekneyi hedef alan hava saldırısında 4 kişinin öldüğünü açıkladı. Saldırıya yönelik eleştiriler artarken, saldırılarda şu ana kadar 87'den fazla kişi hayatını kaybetti.

ABD Güney Komutanlığı, X platformunda yaptığı paylaşımda, "uluslararası sularda terör örgütü tarafından işletilen bir tekneyi hedef aldıklarını" belirterek, "istihbarat, teknenin yasadışı uyuşturucu taşıdığını ve Doğu Pasifik'te bilinen bir uyuşturucu kaçakçılığı rotasından geçtiğini doğruladı" ifadelerini kullandı.

Güney Komutanlığı, gemide bulunan 4 uyuşturucu karteli üyesinin ölümünü doğruladı ve çok motorlu bir teknenin hızla giderken patlama sonucu alev aldığını gösteren bir video yayınladı.

Ağustos ayından bu yana Trump yönetimi, uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele bahanesiyle Karayipler'deki ve Venezuela açıklarındaki ABD askeri varlığını artırıyor ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro'yu bir kaçakçılık karteline liderlik etmekle suçluyor.

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, salı günü yaptığı açıklamada, ABD'nin uyuşturucu gemilerine yönelik saldırılarının "henüz başlangıç aşamada" olduğunu söyledi.

Bu saldırılar uluslararası eleştirilere maruz kaldı ve BM uzmanları tarafından "yargısız infaz" olarak nitelendirildi. Ancak Pentagon sözcüsü Kingsley Wilson salı günü saldırıların yasal olduğunu vurguladı.

Wilson, düzenlediği basın toplantısında operasyonların "ABD ve uluslararası hukuka göre yasal olduğunu ve tüm eylemlerin silahlı çatışma hukukuna uygun olduğunu" söyledi.

ABD saldırısında hayatını kaybeden Kolombiyalı balıkçı Alejandro Carranza'nın ailesi, çarşamba günü Washington merkezli Amerika İnsan Hakları Komisyonu'na (IACHR) ABD aleyhine şikayette bulunduklarını duyurdu.

Ailesinin verdiği bilgiye göre, Carranza 15 Eylül'de Kolombiya'nın kuzeyindeki Santa Marta şehrinden açık denizlerde balık tutmaya çıkmış ve birkaç gün sonra ölü bulunmuştu.

ABD güçleri, eylül ayından bu yana Karayipler ve Doğu Pasifik'te uyuşturucu kaçakçılığı için kullanıldığından şüphelenilen 20'den fazla tekneyi imha etti ve saldırılarda 87'den fazla kişi öldü.


Avrupalıların yarısı Trump’ı düşman olarak görüyor

İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)
İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)
TT

Avrupalıların yarısı Trump’ı düşman olarak görüyor

İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)
İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)

Avrupa Birliği'nde (AB) yapılan ankete göre vatandaşların yarısı, ABD Başkanı Donald Trump'ı Avrupa'nın düşmanı olarak görüyor. 

Fransız politika dergisi Le Grand Continent'te yayımlanan ankete Belçika, Fransa, İspanya, İtalya, Hollanda, Almanya, Portekiz, Hırvatistan ve Polonya'dan yaklaşık 10 bin kişi katıldı. 

Katılımcıların yüzde 48'i Trump'ı kesin düşman gördüğünü belirtti. Bu oran Belçika'da yüzde 62, Fransa'da yüzde 57, Hırvatistan'da yüzde 37, Polonya'daysa yüzde 19 oldu.

Öte yandan Avrupalılar, ABD'yle ilişkileri stratejik açıdan önemli görüyor. AB'nin ABD yönetimine karşı hangi tutumu benimsemesi gerektiği sorulduğunda "uzlaşma" seçeneği yüzde 48'le en popüler tercih oldu. 

AB vatandaşlarının yüzde 51'i gelecek yıllarda Rusya'yla doğrudan savaş riskinin olduğunu düşünüyor. Bunun çok ciddi bir risk olduğunu savunanların oranıysa yüzde 18. 

Ülkelerin Rusya'ya coğrafi yakınlık derecesine göre görüşler büyük farklılık gösterdi. Polonyalı katılımcıların yüzde 77'si savaş riskinin yüksek olduğunu düşünürken, bu oran Fransa'da yüzde 54, Almanya'da yüzde 51, Portekiz'de yüzde 39 ve İtalya'da yüzde 34 oldu. 

Çoğu kişi AB'nin muhtemel savaşa karşı yeterince hazır olmadığını da düşünüyor. Katılımcıların yüzde 69'u ülkelerinin Rusya'ya karşı savunma kapasitesinin "zayıf kaldığını" ya da "hiç olmadığını" söyledi.

Rusya'dan gelebilecek tehditler arasında teknoloji ve dijital güvenliği etkileyecek saldırılar yüzde 28'le en üst sırada yer aldı. Askeri güvenlikse bunun ardından yüzde 25 oranındaydı.

Katılımcıların yüzde 69'u muhtemel savaş durumunda AB'nin birliğini pekiştirerek koruyucu bir rol oynaması gerektiğini söyledi.

9 ülkedeki katılımcıların büyük çoğunluğu AB üyeliğini destekledi, vatandaşların yüzde 74'ü ülkelerinin blokta kalmasını istediğini belirtti. 

Bu oran yüzde 90'la Portekiz ve yüzde 89'la İspanya'da en yüksek seviyedeyken, yüzde 68'le Polonya'da ve yüzde 61'le Fransa'da en düşük orandaydı.

Anketi düzenleyen Cluster 17 şirketinin kurucusu Jean-Yves Dormagen, AB'de "Trumpçılığın düşmanca bir güç olarak görüldüğünü" belirterek şöyle devam ediyor: 

Avrupa sadece artan risklerle karşı karşıya değil, aynı zamanda kendi tarihsel, jeopolitik ve siyasi yapısında da dönüşüm geçiriyor. Ankette çıkan genel tablo, endişeli, kendi kırılganlıklarının çok iyi farkında olan ve olumlu bir geleceği düşünebilmek için mücadele eden bir Avrupa'yı gösteriyor.

Independent Türkçe, Guardian, La Voce di New York