Trump’ın başkanlığı döneminde ABD ve Çin arasındaki ana çatışma alanları

ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping geçtiğimiz yıl Japonya’da düzenlenen G20 Zirvesi’nde (Reuters-Arşiv)
ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping geçtiğimiz yıl Japonya’da düzenlenen G20 Zirvesi’nde (Reuters-Arşiv)
TT

Trump’ın başkanlığı döneminde ABD ve Çin arasındaki ana çatışma alanları

ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping geçtiğimiz yıl Japonya’da düzenlenen G20 Zirvesi’nde (Reuters-Arşiv)
ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping geçtiğimiz yıl Japonya’da düzenlenen G20 Zirvesi’nde (Reuters-Arşiv)

ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’da geçirdiği 4 yılda ülkesi ve Çin arasındaki ilişkileri rekabetten düşmanlığa dönüştürdü.
Analistler, bu değişimin yansımalarının 3 Kasım’da yapılması planlanan ABD başkanlık seçimlerinin ötesine geçeceğine inanıyor.
Trump’ın Ocak 2017’de göreve gelmesinden bu yana, ABD ve Çin arasındaki ilişkiler hızlı ve tehlikeli bir şekilde değişti.
ABD Başkanı, bu süre içerisinde tüm dikkatine Çin’e yönelterek, bazı adımlar attı.
Bu adımlar arasında bir ticaret savaşı başlatmak, TikTok gibi Çin merkezli teknoloji şirketlerini yasaklamak için harekete geçmek, ABD ve Tayvan arasında yüksek profilli ticarete izin vermekle birlikte Hong Kong, Sincan Uygur Özerk Bölgesi ve Güney Çin Denizi’ndeki Çin politikalarının sonuçlarından Pekin’i suçlamak yer alıyor.
Trump, ikinci bir başkanlık dönemini kazanma yönündeki seçim kampanyasının bir parçası olarak, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) patlak vermesi nedeniyle 200 binden fazla ABD’nin ölümünden sorumlu olduğunu düşündüğü Çin’e yönelik eleştirilerini sertleştirdi.
Pekin’de bağımsız bir siyasi analist olan Xiang Wu, “Çin ve ABD arasındaki diplomatik ve ekonomik ilişkilerin tüm yönleri bir krizin belirtilerini gösteriyor” dedi.
ABD Başkanı Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in kişisel siyasi kazanç için ülkeleri arasındaki gergin ilişkileri istismar ettiğini dile getiren Wu, Cinping’in, Çin’de bir milliyetçilik duygusu uyandırmak ve sonsuza kadar iktidarı ele geçirmesinin yolunu açmak için ABD baskısını kullandığını vurguladı.
Washington merkezli muhafazakar bir düşünce kuruluşu olan Ulusal İlgi Merkezi’nde Kore Çalışmaları Direktörü Harry Kazianis ise şu değerlendirmeyi yaptı;
“Trump, Çin ile düşmanlık sorunu hakkında Demokrat ve Cumhuriyetçi safları birleştirmeyi başardı. Trump’ın ABD başkanlık seçimlerinde Demokrat rakibi olan Joe Biden bile, başkanın Çin hakkındaki söylemlerinden bazılarını benimsedi. Hatta Biden, Trump’ı Çin Devlet Başkanı Şi’ye karşı çok yumuşak davranmakla suçlayacak kadar ileri gitti.”
Uzmanlara göre ABD ve Çin arasındaki ana çatışma alanları şunlar;

Ticaret savaşı
Trump, Başkan olarak göreve başlamasından haftalar sonra Pekin’in adil olmayan ticaret uygulamalarından sorumlu tutulmasını talep ederek bir ticaret savaşı başlattı.
O zamandan beri iki ülke arasında yüz milyarlarca dolar değerindeki mallara ‘teke tek’ misilleme mantığıyla vergi dayatılmasına tanık olundu.
Taraflar, Ocak ayında bu ticaret savaşını durdurmak için bir anlaşmaya vardı.
ABD ve Rusya arasındaki uzay yarışına benzer şekilde teknoloji bileşeni de ABD ve Çin arasındaki mevcut çatışmanın bir parçası oldu.
Başkan Trump, Huawei, TikTok ve Tencent de dahil olmak üzere Çin merkezli en başarılı şirketlerin ülkede yasaklanmasını emretti ve bu şirketlerin teknolojilerini kullanmaktan kaçınmaları için ülkesinin müttefiklerine baskı yaptı.
Harry Kazianis, konuya ilişkin “Trump, Çin ile ilgili tüm konuşmayı dünyanın Pekin’e şüpheyle bakacağı bir duruma dönüştürdü. Bu seçim sonraki dönemde de devam edecek” yorumunda bulundu.

Güney Çin Denizi ve Tayvan
Tayvan ve Güney Çin Denizi, ABD ve Çin arasındaki gerilim göz önüne alındığında, gerçek bir silahlı çatışma riski en fazla olan iki bölge olarak görülüyor.
Pekin, doğal kaynaklar açısından zengin olduğuna inanılan çok önemli bir su yolu olan Güney Çin Denizi’nin tamamı üzerinde egemenlik iddia ediyor. Çin’in birçok komşu ülkesi de benzer haklar talep ediyor.
Çin, tartışmalı sularda askeri alanlar ve bir dizi yapay ada kurarken, ABD savaş gemileri de Pekin’in öfkeli protestolarına neden olacak şekilde tartışmalı denizde ‘seyrüsefer özgürlüğü’ ile ilgili tatbikatlar yaptı.
Siyasi analist Wu, Güney Çin Denizi’nde Çin ve ABD arasında büyük ölçekli bir çatışmanın patlak vermesinin olası olmadığını, ancak küçük ölçekli çatışmaların mümkün olduğunu belirtti.
Uzmanlar, Çin’in Tayvan hakkında kullandığı dil daha tehdit edici hale geldiğinden, Tayvan ve Çin’in askeri bir çatışmaya girebileceğine inanıyor.
Trump yönetimi, bir yandan Tayvan’a daha fazla silah satışı yapıp, diğer yandan da 1979’dan bu yana Tayvan’a yapılan en üst düzey resmi ziyaretleri gerçekleştirerek yangını körükledi.

İnsan hakları
ABD, Hong Kong’daki özgürlüklere getirdiği kısıtlamalar ve Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde etnik azınlıkları bastırması nedeniyle Çin’e yaptırımlar uygulamaya yöneldi.
Trump’ın bu konuda attığı adımlar da çelişkili oldu.
ABD Başkanı, geçtiğimiz Haziran ayında Axios sitesine verdiği demeçte, Sincan’da Uygur Türkleri’ne yönelik baskı gerekçesiyle Çinli yetkililere ağır yaptırım uygulamaktan ‘ticaret anlaşması’ nedeniyle kaçındığını söyledi.
Harry Kazianis, “Trump yönetimi, insan haklarını Pekin’e karşı bir silah olarak kullanmaya karar verdi. Trump yeniden seçilirse de ‘insan hakları’ onun Çin’e karşı kullandığı kozların bir parçası olacak” diyerek sözlerini noktaladı.



Trump, Nobel Barış Ödülü'nün sahibi açıklanmadan önce ilgi odağı olmayı hedefliyor

ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'da bakanlarla bir araya geldi.
ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'da bakanlarla bir araya geldi.
TT

Trump, Nobel Barış Ödülü'nün sahibi açıklanmadan önce ilgi odağı olmayı hedefliyor

ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'da bakanlarla bir araya geldi.
ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'da bakanlarla bir araya geldi.

Norveç Nobel Komitesi, 2025 Nobel Barış Ödülü'nün kazananını bugün açıklayacak.

Kazanan, Oslo'da saat 11:00'de (09:00 GMT) açıklanacak.

Bu yıl Barış Ödülü için 244'ü birey ve 94 kuruluş olmak üzere toplam 338 aday yarışıyor; bu sayı geçen yıla göre 52 kişi daha fazla. Nobel Ödülü adaylarının kimlikleri 50 yıl boyunca gizli tutuluyor.

Nobel Ödülü logosu (DPA)Nobel Ödülü logosu (DPA)

ABD Başkanı Donald Trump, Pakistan ile Hindistan ve Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki çatışmaları çözdüğü için ödülü hak ettiğini uzun zamandır savunuyor.

İsrail ile Hamas arasında ateşkesin çerçevesini oluşturan, iki yıllık yıkıcı Gazze savaşını sona erdirme önerisi, ödüle adaylığını bir kez daha gündeme getirdi.

Geçen yıl, Japon barış örgütü Nihon Hidankyo, Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarından kurtulanların ifadelerine dayanarak, nükleer silahlardan arındırılmış bir dünyayı destekleme çabaları nedeniyle ödüle layık görülmüştü.

Bu hafta tıp, fizik, kimya ve edebiyat alanlarındaki ödül sahipleri açıklandı. Hafta, önümüzdeki pazartesi günü Ekonomi Bilimleri Nobel Ödülü ile sona eriyor.

Oslo'daki Norveç Nobel Enstitüsü'nün dışında Alfred Nobel'in (1833-1896) büstü (AFP)Oslo'daki Norveç Nobel Enstitüsü'nün dışında Alfred Nobel'in (1833-1896) büstü (AFP)

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre diğer tüm Nobel Ödülleri geleneksel olarak Stockholm'de verilirken, yalnızca Barış Ödülü Oslo'da takdim edilir.

Her ödül 11 milyon İsveç kronu (1,1 milyon dolar) değerindedir.

Ödüller, dinamitin mucidi ve ödüllerin kurucusu İsveçli Alfred Nobel'in (1833-1896) ölüm yıldönümü olan 10 Aralık'ta düzenlenen bir törenle resmen takdim edilir.


Karakas, Washington'la olan krizi görüşmek üzere BM Güvenlik Konseyi'nin acil toplantı yapmasını talep etti

Bir kadın, ABD'nin Karayip Denizi'ndeki deniz kuvvetleri konuşlandırmasının oluşturduğu tehdide karşı Karakas'taki federal hükümeti desteklemek için düzenlenen mitingde Venezuela bayrağı taşıyor (EPA)
Bir kadın, ABD'nin Karayip Denizi'ndeki deniz kuvvetleri konuşlandırmasının oluşturduğu tehdide karşı Karakas'taki federal hükümeti desteklemek için düzenlenen mitingde Venezuela bayrağı taşıyor (EPA)
TT

Karakas, Washington'la olan krizi görüşmek üzere BM Güvenlik Konseyi'nin acil toplantı yapmasını talep etti

Bir kadın, ABD'nin Karayip Denizi'ndeki deniz kuvvetleri konuşlandırmasının oluşturduğu tehdide karşı Karakas'taki federal hükümeti desteklemek için düzenlenen mitingde Venezuela bayrağı taşıyor (EPA)
Bir kadın, ABD'nin Karayip Denizi'ndeki deniz kuvvetleri konuşlandırmasının oluşturduğu tehdide karşı Karakas'taki federal hükümeti desteklemek için düzenlenen mitingde Venezuela bayrağı taşıyor (EPA)

Venezuela, ABD'nin Karayipler'e savaş gemileri konuşlandırmasının ardından "saldırganlığın artması" konusunu görüşmek üzere dün BM Güvenlik Konseyi'nden acil toplantı talep etti.

Venezuela hükümeti, Birleşmiş Milletler'e yazdığı mektupta, "saldırganlığın tehlikeli bir şekilde tırmanması ve ABD'nin Karayipler'de eşi benzeri görülmemiş askeri konuşlanması karşısında BM Güvenlik Konseyi'nden acil toplantı" talebinde bulundu. Venezuela'nın BM Büyükelçisi Samuel Reinaldo Moncada Acosta mektubunda, Güvenlik Konseyi'nin "dikkatini" Karayipler'de son haftalarda meydana gelen ve ciddiyeti göz önüne alındığında bölgesel ve uluslararası barış, güvenlik ve istikrarı açıkça tehdit eden olayların artışına çekmek istediğini" belirtti.

Acosta, bu toplantının amacının "bu konuyu görüşmek, barışa yönelik bir tehdit olup olmadığını belirlemek ve saldırgan planları engellemek için önerilerde bulunmak" olduğunu ifade etti. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Washington, bir aydan uzun süre önce, uyuşturucuyla mücadele amacıyla Venezuela açıklarında Güney Karayip Denizi'ne 8 savaş gemisi ve bir nükleer denizaltı konuşlandırdı.

Trump yönetimi bugüne kadar uyuşturucu kaçakçılığı için kullanıldığından şüphelenilen en az dört tekneye saldırı düzenledi ve en az 21 kişinin ölümüne yol açtı. Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, Washington'u uyuşturucu kaçakçılığını bahane ederek "rejim değişikliği dayatmak" ve dünyanın en büyük petrol rezervlerinden birine sahip bir ülkenin servetine el koymakla suçlayarak "silahlı saldırıyı" kınadı.


Putin: İsrail, İran'la çatışma istemiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Tacikistan'ın başkenti Duşanbe'de düzenlenen Rusya-Orta Asya zirvesinde konuşma yapıyor (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Tacikistan'ın başkenti Duşanbe'de düzenlenen Rusya-Orta Asya zirvesinde konuşma yapıyor (AFP)
TT

Putin: İsrail, İran'la çatışma istemiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Tacikistan'ın başkenti Duşanbe'de düzenlenen Rusya-Orta Asya zirvesinde konuşma yapıyor (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Tacikistan'ın başkenti Duşanbe'de düzenlenen Rusya-Orta Asya zirvesinde konuşma yapıyor (AFP)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İsrail'in Moskova'ya İran'la çatışmaya girmek istemediğini bildirdiğini ve Tahran nükleer sorununun diplomatik yollarla çözülmesi gerektiğini vurguladığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın TASS haber ajansından aktardığı habere göre Putin, Tacikistan'daki Rusya-Orta Asya Zirvesi sırasında ülkesinin İsrail yönetiminden Tahran'a iletilmesi yönünde sinyaller aldığını belirterek, Tel Aviv'in çözüm seçeneğine olan bağlılığını ve her türlü gerilim veya çatışmayı reddettiğini teyit etti.

İran nükleer sorununun ancak diplomasi ve müzakereler yoluyla çözülebileceğini belirten Putin, Rusya'nın "İranlı ortaklarıyla yakın temaslarını sürdürdüğünü ve karşılıklı olarak kabul edilebilir çözümler bulma ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile yapıcı iş birliğini sürdürme konusundaki kararlılıklarını hissettiğini" belirtti.

Rusya Devlet Başkanı, ülkesinin bölgede gerginliği önlemek için ilgili tüm taraflarla çalışmaya devam edeceğini belirterek, Moskova'nın bölgesel güvenlik ve istikrarı sağlamanın tek yolunun diyalog olduğunu düşündüğünü ifade etti.