Türkiye, SDG ile temas hattına asker ve silah yığarken Suriye rejim güçleri temas hattından çekiliyor

Suriye’nin kuzeydoğusundaki El-Malikiye (Dırbesiye) yakınlarında duran ABD askeri konvoyu (AFP)
Suriye’nin kuzeydoğusundaki El-Malikiye (Dırbesiye) yakınlarında duran ABD askeri konvoyu (AFP)
TT

Türkiye, SDG ile temas hattına asker ve silah yığarken Suriye rejim güçleri temas hattından çekiliyor

Suriye’nin kuzeydoğusundaki El-Malikiye (Dırbesiye) yakınlarında duran ABD askeri konvoyu (AFP)
Suriye’nin kuzeydoğusundaki El-Malikiye (Dırbesiye) yakınlarında duran ABD askeri konvoyu (AFP)

Türk ordusu ve desteklediği Suriyeli muhalif gruplar, Suriye’nin kuzeydoğusundaki Rakka kentinin kuzeyinde bulunan Ayn İsa beldesi ve Haseke kentinin Ebu Raseyn nahiyesindeki temas hattına askeri takviye yapmaya başlarken, buradaki askeri noktalarını tahkim etti. TSK, Tel Tamir’in doğusuna kadar uzanan uluslararası yol (M4) boyunca askeri devriyelerini artırdı.
Ebu Raseyn’e bağlı Zergan bölgesinin sakinleri ve görgü tanıkları, Türk Ordusu ve desteklediği muhalif grupların, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolündeki bölgeyi birbirinden ayıran temas hatlarına asker ve silah yığmaya başladığını belirtti. Türk Ordusu’nun Anik el-Heva, Tel Ahmed, Babu’l Hayr ve Umm Aşbe köylerinde yoğun bir hareketlilik içinde olduğunu ve bu hareketliliğe eşlik eden silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) günlük olarak bölgede uçuşlar gerçekleştirdiğini aktardı.
Haberler ve aktivistlerin sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlar, Ayn İsa’da konuşlu Suriye rejim güçlerinin çekilmesinin devam ettiğini gösteriyor. Buna göre, rejim güçlerine ait askerlerin ve ağır silahların yer aldığı yeni bir konvoy bölgeden çekildi. Daha önce de benzer şekilde 4 konvoy bölgeyi terk etmiş ve Rakka kırsalında Rusya’nın Tel es-Semen Üssü’ne ve Tabka kentine hareket etmişti.

SDG hendek kazmaya başladı
Barış Pınarı bölgelerinin kuzey sınırında, Ayn İsa ve kırsalında konuşlu bulunan SDG stratejik hendekler kazmaya başladı. Yerel kaynaklardan edinilen bilgiye göre, cephelerin karşısında uzanan bölgelerde hendek kazma faaliyetlerinin artması, Türkiye’nin bölgede gerginliği tırmandırmasıyla eşzamanlı geldi.
SDG’li bir komutan, Türk güçleri ve desteklediği silahlı grupların, Suriye’nin kuzeydoğu bölgelerine yönelik askeri çatışmaları artırdığını belirterek, “Uluslararası yola (M4) yakın, özellikle de Ayn İsa’nın batısından Tel Tamir’e uzanan hatta yer alan çok sayıda köy, geçtiğimiz günlerde işgalci Türk ordusunun paralı askerleri tarafından bombardımana uğradı” dedi. Komutan, bombardımana SİHA ve savaş uçaklarının eşlik ettiğini kaydetti. Bu olay, Türk askerlerinin Ayn İsa’da SDG’ye bağlı askeri noktaları top atışlarıyla bombalamasının ardından gerçekleşti.

Sultan Murat Tümeni’nde çatışma: 7 ölü
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Rasulayn kenti (Serekaniye) ve çevresindeki bölgelerde yaşayan halkın, Sultan Murat Tümeni unsurları arasında meydana gelen ve aralarında çocuk ve kadınların yer aldığı 5 sivilin hayatını kaybettiği silahlı çatışmalardan dolayı tedirgin olduğunu aktardı. Gözlemevi, unsurların birbirleriyle çatışması sırasında rastgele atılan füzeler nedeniyle bölgedeki evlerde maddi hasar oluştuğunu belirtti.
Gözlemevi’nin aktardığına göre, söz konusu çatışmalarda Tümen unsurlarından ölenlerin sayısı 7’ye yükselirken, bazıları ağır olmak üzere 15’ten fazla kişi yaralandı. Yararlılar, Türkiye’deki hastanelere sevk edildi.
Gözlemevi, daha önceki açıklamasında, Sultan Murat Tümeni unsurları arasında çıkan çatışmalarda 5 kişinin öldüğünü, 12 kişinin de yaralandığını aktarmıştı. Açıklamada, Rasulayn ile Haseke arasındaki yolda kurulan güvenlik noktasında Tümen unsurları arasında şiddetli çatışmaların yaşandığını, çatışmaların daha sonra kentin içine yayıldığını, unsurların çatışmalar esnasında rastgele ateş açması ve füze fırlatmalarının kentte paniğe yol açtığı aktarılmıştı.
Gözlemevi, söz konusu çatışmaların, Tümen unsurlarının güvenlik noktasından geçişlerde alınan paraların bölüşümünde anlaşamaması ve unsurlardan bazılarının tutuklanmasından kaynaklandığını belirtti.

Koalisyon güçlerinden 100 tırlık lojistik destek
Öte yandan, Gözlemevi’nin aktardığına göre uluslararası koalisyon güçlerine ait 100 tırdan oluşan bir askeri konvoy Deyrizor kırsalındaki üslere giriş yaptı. Askeri araç ve lojistik malzeme taşıyan konvoy, yükünü boşaltmasının ardından Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) topraklarına döndü.

El-Hol Kampı’ndan 35 aile daha tahliye ediliyor
Gözlemevi’nin açıklamasında ayrıca, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin, Haseke’nin güneydoğusundaki El-Hol Kampı’nda Rakka kentinden gelen 35 aileyi daha tahliye etmeye hazırlandığı bildirildi. Gözlemevi, 12 Ekim’de yaptığı açıklamada, Özerk Yönetim’in, aşiret şeyhlerinin de kefil olmasıyla, 73 ailenin Kamp’tan çıkışına izin verdiğini ve böylece 289 kişinin Deyrizor kırsalında yer alan Susa, Şufa ve Bağuz bölgelerine döndükleri bilgisini paylaşmıştı. SDG’nin DEAŞ’a karşı başlattığı askeri operasyon sırasında gözaltına alınarak Kamp’a götürülen 48 aile de daha önce aşiret şeyhlerinin kefil olmasıyla Deyrizor kırsalındaki Susa, Şufa ve Bağuz’daki evlerine dönmüştü.



Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
TT

Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Hizbullah savaşçılarının, 1990 iç savaşından sonra olduğu gibi Lübnan ordusuna entegre edilmesi önerisi siyasi çevrelerde ve uzmanlar arasında tartışma konusu oldu.

Ordunun çeşitli sebeplerle bu savaşçıları bünyesine katamaması nedeniyle öneri henüz yaygın kabul görmezken, uzmanlar bu meselenin doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulundu. Bunun ‘silahlarını devlete teslim etmesi karşılığında Hizbullah için bir teselli ödülü’ olduğunu belirten uzmanlar, ‘dini emir alan ve ideolojik inanca sahip olan unsurların orduda yer alamayacağını’ vurguladı.

Cumhurbaşkanı Avn basına verdiği demeçte, “Ordu içinde Hizbullah savaşçılarından oluşan bağımsız bir birim oluşturmak mümkün değil. Ancak 1990'ların başında Lübnan'daki iç savaşın sonunda çeşitli taraflarla olduğu gibi üyeleri orduya katılabilir ve kurslara tabi tutulabilir” ifadelerini kullandı.

Bu öneriyi yorumlayan Güçlü Cumhuriyet Bloğu Milletvekili Giyas Yazbek, ordunun ‘Hizbullah'ın dış uzantılarla ordusunu oluşturduğunu iddia ettiği 100 bin savaşçıyı absorbe edemeyeceğini’ söyledi. Şarku’l Avsat'a konuşan Yazbek, “Hizbullah'ın 25 bin savaşçısı olsa bile, şu anda subaylarının ve üyelerinin maaşlarını dış yardımlarla güvence altına almaya çalışan askeri kuruma bunları dahil etmek imkânsız” dedi.

Yazbek, ‘ordunun cumhurbaşkanı ve hükümetle birlikte geliştirdiği ulusal güvenlik stratejisinin henüz Lübnan'ın ordu ve güvenlik güçlerinin sayısına olan ihtiyacını belirlemediğini’ vurguladı. Yazbek, “Sınırlarımızı çizdiğimizde, savaşın nedenlerini ortadan kaldırdığımızda ve Lübnan'da siyasi bir çözüme doğru ilerlediğimizde, ordunun mevcut subay ve personel sayısı yeterli olacak ve artacaktır” şeklinde konuştu.

Hizbullah savaşçılarının durumu

Askeri uzman Halid Hamade'ye göre, ‘Taif Anlaşması'ndan sonra silahlı milislerin dağıtılmasında olduğu gibi bugün de Hizbullah savaşçılarının orduya alınması önerisi, Cumhurbaşkanı'nın Hizbullah'ı silahlarını devlete teslim etmeye ikna etme çabaları bağlamında Hizbullah için bir teselli ödülüdür.’

Hamade, ‘Hizbullah savaşçılarının orduya entegre edilmesinin, özellikle ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından yaşanan gelişmelerden sonra, birçok engelle karşı karşıya olduğunu’ savundu.

fvdgh
Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in 24 Şubat 2025 tarihinde Lübnan'ın güneyindeki Deyr Kanun en-Nahr kasabasında düzenlenen cenaze töreni sırasında Hizbullah üyeleri (Reuters)

“İç savaşın sona ermesinin ardından Lübnan devletinin yüzlerce milisi orduya ve güvenlik güçlerine katmayı başardığı doğrudur, ancak Hizbullah'ın durumuyla karşılaştırma yapmak artık mümkün değildir” diyen Hamade, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ulusal Mutabakat Belgesi imzalandığında milis liderleri belgeyi tanıdı, milislerin feshedildiğini duyurdu, silahlarını gönüllü olarak devlete teslim etti ve siyasi sürecin bir parçası oldu. Hizbullah ise ateşkes anlaşmasını tanımıyor ve silahlarını teslim etmeyi kabul etmiyor. Dolayısıyla siyasi sürecin bir parçası haline geldiğini ve artık askeri bir kanadı olmadığını kabul etmeden milislerini orduya dahil etmekten bahsetmek bağlamdan kopuktur.”

Hizbullah'ın ideolojisi

Yazbek'e göre Hizbullah'ın ideolojisi, savaşçılarının orduya entegrasyonunun önündeki en büyük engel. Yazbek, “Hizbullah, Lübnan'ı İran'ın uzantısı olan coğrafi bir nokta olarak görüyor. Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın silahları teslim etmeyeceğini ve silahların devletin elinde olmasıyla ilgili konuşmalarla ilgilenmediğini açıklamasının da gösterdiği gibi bu doktrin halen varlığını sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

ukıo
24 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen cenaze töreninde eski Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in tabutunu taşıyan Hizbullah savaşçıları (AP)

‘Lübnan iç savaşı sırasında milisleri olan ve devlet şemsiyesi altına giren liderlerin Lübnanlı liderler olduğunu, kararlarının Lübnanlıların kararı olduğunu’ hatırlatan Hamade, “Hizbullah ise organik olarak bölgesel bir otoriteye bağlıdır ve hem Lübnan içinde hem de dışında tehlikeli askeri ve güvenlik rolleri oynamıştır” dedi. Hizbullah'ın ‘Tahran'dan ayrıldığını, yerel bir siyasi bileşen olmayı kabul ettiğini ve askeri kolunu feshettiğini açıklamadığına, böylece savaşçılarının ordu içinde absorbe edilmesi konusunun tartışılabileceğine’ dikkat çeken Hamade sözlerini şöyle sürdürdü: “Veliyyül Fakih tarafından verilen ve uygulanması gereken meşru yetki çerçevesinde faaliyet gösteren askeri bir grup ile anayasal makamlar tarafından demokratik mekanizmalar çerçevesinde alınan siyasi bir karar çerçevesinde faaliyet gösteren başka bir grubu uzlaştırmak nasıl mümkün olabilir? İster sivil idarelerde ister güvenlik kurumlarında milislerin devlete entegre edilmesi deneyimi tekrarlanabilecek kadar başarılı oldu mu?”

Ordu disiplini

Bazılarının iddia ettiği gibi iç savaş sürecindeki milislerin orduya alınmadığını belirten Yazbek, ‘güvenlik ve askeri kurumlara alınanların Lübnan'ı yöneten Suriye rejimine yakın olduğunu, ülkenin egemenliği için savaşan ve Suriye işgaline karşı çıkanların ise kovalandığını, hapsedildiğini ve birçoğunun Lübnan'ı terk etmek zorunda kaldığını’ vurguladı. Yazbek ayrıca, ‘ordu personeli tarafından uygulanan disiplinin Hizbullah savaşçıları için geçerli olmadığını, çünkü milislerin orduyla, ordunun da onlarla uyumlu olmadığını’ belirtti.

Hamade, “Hizbullah savaşçılarının Lübnan ordusuna ve diğer devlet kurumlarına dahil edilmesinin artıları ve eksileri ne olursa olsun, doğru yol Hizbullah'ın silahlarını devlete teslim etmesiyle başlamalı. Hizbullah üyeleri Lübnan toplumundan izole edilmiş bir grup değildir ve topluma entegre edilmelidir. Ancak Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi için bir tür ayartma olarak özümsenmeleri konusunu gündeme getirmekte acele etmek hedefe ulaşılmasını sağlamayacaktır. Gerekli olan, Hizbullah’ın öncelikle devleti, silahların yalnızca devletin elinde olmasını, savaş ve barış kararının devletin elinde olduğunu ve bu konuda meydana gelebilecek herhangi bir düzenlemenin başlangıcı olarak uluslararası kararları uygulama ihtiyacını tanımasıdır” dedi.