Ramallah’da Dahlan destekçileri ve güvenlik güçleri arasında çatışma

Muhammed Dahlan (Reuters)
Muhammed Dahlan (Reuters)
TT

Ramallah’da Dahlan destekçileri ve güvenlik güçleri arasında çatışma

Muhammed Dahlan (Reuters)
Muhammed Dahlan (Reuters)

El Fetih hareketinden ihraç edilen Muhammed Dahlan’ın destekçilerine karşı Filistin Yönetimi tarafından başlatılan operasyon Batı Şeria’da tırmandı ve bu durum Ramallah’ın merkezinde şiddetli çatışmalara yol açtı.
Bu gerginliği, Filistin güvenlik güçlerinin, otoriteye muhalefetleri ve Dahlan’a bağlılıklarını açıkça ilan eden lider isimlerin yer aldığı Amari Kampı’na düzenlediği baskın izledi.
Filistin güvenlik güçleri, daha önceki gerçekleşen gözaltıları protesto eden kamptaki gençler ile çatışma yaşanmasının ertesi günü şafak vakti kampa baskın düzenledi.
Yetkililer, geçtiğimiz aylarda Dahlan ile bağlantılı kişileri Batı Şeria’nın farklı yerlerinde gözaltına aldı.
Abbas ve Dahlan arasında Fetih Merkez Komitesi’nin bir üyesi olduğu zaman, derin anlaşmazlıklar başladı.
Anlaşmazlıklar, 2010’un sonunda kamuoyuna yansıdı ve Fetih Merkez Komitesi, Haziran 2011’de arkadaşlarının gözaltına alınması ve kendisinin Ramallah’tan ayrılmasından saatler sonra Dahlan’ı üyelikten çıkarmaya karar verdi.
Dahlan, birçok kişi için Abbas’ın en önemli düşmanı ve artık iktidar partisi bünyesinde olmamasına rağmen onun olası halefi olarak görülüyor.
Muhammed Dahlan, birçok ülkenin güvenini kazanmanın yanı sıra El Fetih içinde bir muhalefet akımı yaratmayı başardı. Bunların arasında Amari Kampı’ndaki liderler de bulunuyor.
Kamptaki aktivistler, yetkilileri Ahmed Annabi, Ali İdris ve Fetih Hareketi’ndeki muhalif lider kardeşler Cihad Tamaliye, Ahmed Tamaliye ve Cihad Tamaliye gibi aktivistleri gözaltına almadan önce kamptaki birkaç kuruma baskın düzenlemekle suçladı.
Otoriteye karşı muhalefeti ve Dahlan ile olan ilişkisiyle tanınan, feshedilmiş Yasama Konseyi’ndeki El Fetih milletvekillerinden Tamaliye Facebook hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı;
“İçimizdeki gerçeğin sesini kısamayacaksınız. Otoritenin güvenlik güçleri siyasi gözaltılarına devam ediyor. Çarşamba günü sabah sabah saat 03.00’da Amari Kampı’na yüzlerce askerle saldırdılar. Kamp göz yaşartıcı gaz kapsülleri ile doldu. Amari Kampı’ndaki kurumlar basıldı ve yakın zamanda siyasi gözaltıları reddetmek amacıyla kampta düzenlenen toplantıya katıldıkları için kardeşlerin Harbi ve Ahmed Tamaliye, Ali İdris, Ahmed Annabi ve Munzer Abbas gözaltına alındı.”
Otorite, kampın sembolik hassasiyeti nedeniyle genellikle buradaki herhangi bir anlaşmazlığı genelde çözmeye çalışsa da, kamptaki gençlerle yaşanan çatışmanın ardından baskın düzenledi.
Söz konusu gençler, bir gün önce Ramallah’a giden ana yolu lastikleri yakarak kapattı ve güvenlik güçlerine taş ve şişeler fırlattı.
Filistinli yetkililer, Amari Kampı’ndaki 8 kişinin siyasi nedenlerle değil, kamu malına saldırdıkları için gözaltına alındığını bildirdi.



İnsan Hakları İzleme Örgütü: İsrail, suya erişimi kısıtlayarak Gazze'de “soykırım” yapıyor

Yerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr El Balah'taki su dağıtım merkezinin önünde bekliyor (Arşiv- AFP)
Yerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr El Balah'taki su dağıtım merkezinin önünde bekliyor (Arşiv- AFP)
TT

İnsan Hakları İzleme Örgütü: İsrail, suya erişimi kısıtlayarak Gazze'de “soykırım” yapıyor

Yerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr El Balah'taki su dağıtım merkezinin önünde bekliyor (Arşiv- AFP)
Yerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr El Balah'taki su dağıtım merkezinin önünde bekliyor (Arşiv- AFP)

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) bugün İsrail'i Gazze'de Hamas'a karşı yürüttüğü savaşta, Gazze Şeridi nüfusunun bir kısmının suya erişimini kısıtlayarak “soykırım” yapmakla suçladı ve Yahudi devletine karşı yaptırım uygulanması çağrısında bulundu.

New York merkezli insan hakları grubu, su konusuna odaklanan yeni raporunda, “İsrail makamlarının Gazze'deki Filistinli sivillerin suya yeterli erişimini kasıtlı olarak engelleyerek, nüfusun bir bölümünü yok etmek üzere tasarlanmış yaşam koşullarını kasıtlı olarak Gazze'deki Filistinli nüfusa dayattığını” belirtti. Bu kısıtlamaların “muhtemelen binlerce ölüme yol açtığını ... ve muhtemelen ölümlere neden olmaya devam edeceğini” belirtti.

Rapor şöyle devam ediyor: “Ekim 2023'ten bu yana İsrail makamları Filistinlilerin Gazze Şeridi'nde yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli olan yeterli miktarda suya erişimini engellemiştir.” İsrail, Gazze'deki eylemlerinin meşru askeri operasyonlar olduğunu ileri sürerek, çeşitli insan hakları örgütleri tarafından yapılan benzer suçlamaları kategorik olarak reddetti.

HRW raporu, örgütün “asgari insani yaşam için gerekli olan güvenli içme suyu ve sanitasyondan kasıtlı olarak mahrum bırakma” olarak tanımladığı durumu detaylandırdı. Rapora göre İsrail “Gazze'ye su pompalamayı durdurdu ve elektriği keserek, yakıtı kısıtlayarak, Gazze'nin su ve sanitasyon altyapısının çoğunu kısıtladı ve bozdu. su arıtma malzemelerine zarar vermekte ve temel su kaynaklarının girişini engellemektedir.”

HRW raporu, örgütün “asgari insani yaşam için gerekli olan güvenli içme suyu ve sanitasyonun kasıtlı olarak engellenmesi” olarak tanımladığı durumu detaylandırdı. Raporda İsrail'in “Gazze'ye su pompalamayı durdurduğu, elektriği keserek ve yakıtı azaltarak, su arıtma malzemelerini kısıtlayarak, bunlara zarar vererek ve temel su kaynaklarının girişini engelleyerek Gazze'nin su ve sanitasyon altyapısının çoğunu kısıtladığı ve bozduğu” belirtiliyor.

Şarku’l Avsat’ın rapordan aktardığına göre, İsrailli yetkililer “Gazze'deki Filistinlilerin kısmen veya tamamen fiziksel olarak yok edilmesine yol açacak yaşam koşullarını kasıtlı olarak yaratmıştır.” Rapor, bu eylemlerin “imha” ve “soykırım eylemleri” savaş suçu teşkil ettiği sonucuna varmıştır.

İnsan Hakları İzleme Örgütü İsrail'in kategorik olarak “soykırım” işlediğini kesin olarak iddia etmedi.

Uluslararası hukuka göre soykırımın kanıtlanması için özel bir niyetin kanıtlanması gerekiyor ve uzmanlara göre bunu kanıtlamak oldukça zor. Ancak insan hakları örgütü, “bu politikada soykırım yapma niyetinin yanı sıra, bazı İsrailli yetkililerin Gazze'deki Filistinlileri yok etmek istediklerini gösteren ifadeler olduğunu ve bu nedenle bu politikanın soykırım suçu anlamına gelebileceğini” belirtti.

Raporla ilgili bir brifing sırasında Ortadoğu ve Kuzey Afrika Direktörü Lama Fakih, soykırım işlemek için “açık ve belirgin bir plan” olmaması durumunda, UAD'nin kanıtların soykırım niyetinin makul bir çıkarımı için “katı eşiği” karşıladığına karar verebileceğini söyledi.

Örgüt, dönemin İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant'ın, Ekim 2023'te Gazze'ye “tam bir kuşatma” uygulandığını duyurduğu ve “elektrik, gıda, su, yakıt olmayacak, her şey kapalı” dediği açıklamasına atıfta bulundu. 5 Aralık'ta Uluslararası Af Örgütü'nün İsrail'i Gazze Şeridi'nde soykırım yapmakla suçlaması, İbrani devletinde öfkeli bir tepkiye yol açtı.

İsrail, Gazze'deki eylemlerinin meşru askeri hedeflere ulaşmayı amaçladığında ısrar ediyor ve halkı kasıtlı olarak yok edecek herhangi bir eylemde bulunduğunu reddediyor ve yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırdığını söylüyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün bir yıl süren raporu, onlarca Gazze sakini, su ve kanalizasyon tesisi çalışanı, sağlık görevlisi ve yardım görevlisiyle yapılan görüşmelerin yanı sıra uydu görüntüleri, veriler, fotoğraf ve video analizlerine dayanıyor. Örgüt, İsrailli yetkililerin bilgi taleplerine yanıt vermediğini belirtti.