UFO avcıları, NASA'nın fotoğrafında uzaylıların antik yapılarını gördüklerini iddia ediyor

UFO avcıları NASA'nın yeni fotoğrafındaki bazı detayların uzaylı yapılarına işaret ettiğini öne sürdü (NASA)
UFO avcıları NASA'nın yeni fotoğrafındaki bazı detayların uzaylı yapılarına işaret ettiğini öne sürdü (NASA)
TT

UFO avcıları, NASA'nın fotoğrafında uzaylıların antik yapılarını gördüklerini iddia ediyor

UFO avcıları NASA'nın yeni fotoğrafındaki bazı detayların uzaylı yapılarına işaret ettiğini öne sürdü (NASA)
UFO avcıları NASA'nın yeni fotoğrafındaki bazı detayların uzaylı yapılarına işaret ettiğini öne sürdü (NASA)

NASA’nın çektiği fotoğrafın sol üst köşesindeki kayalık alan bazıları tarafından kusursuz bir insansı kafaya benzetildi.
Fotoğrafta bahsi geçen kayanın geniş alınlı bir kişiye benzediği ve göz oyuntusuna sahip olduğu ifade edildi. Ayrıca kulağın bulunması gereken yerde de hafif oyuntular olduğu belirtildi. 
Uzaylılarla ilgili tuhaf iddialarıyla gündeme gelen Scott Waring söz konusu iddianın da sahibi. Waring, son derece spekülatif keşfini UFO Sightings Daily sitesinden duyurdu. 
Express'in haberine göre Waring şu ifadeleri kullandı:
"Mars’ta bir yüz buldum ama bunun çenesinde bir kapı aralığı bulunuyor. Yüz insan yüzüyle bir miktar benzer fakat burun, tek burun deliğiyle daha küçük ve kulaklae çok daha büyük. Esas fotoğraf Gigapan’la çekilmiş ve Mars’ı olduğu gibi görmek için onu orijinal rengine döndürdüm. NASA sık sık fotoğrafların altına onların yanlış renklere yerleştirildiğini söylüyor. Neden? Hiçbir zaman açıklamıyorlar. Bu insanlara kızıl gezegenin kırmızımsı kahverengi görünümünde olduğu hissini veriyor. Bu yüz 1 metre genişliğinde ve kapı onun dörtte biri kadar. Onu yaratan ve içinde yaşayan yaratıklar küçüktü ama belirgin biçimde çok zekiydi. Filmlerin gösterdiği gibi büyük insan yiyen yaratıklara benziyor gibi görünmüyorlar di mi?"
Fakat Mars’ta uzaylılar olduğunu en ateşli biçimde düşünenler için bile bu sadece Kızıl Gezegen’in yüzeyinde bulunan bir kaya parçası gibi görünüyor. 
Öte yandan NASA yaptığı açıklamada, “Pareidolia insanların bulutlarda, kaya oluşumlarında ya da alakasız nesnelerde ya da verilerde tanınabilir şekiller gördüğü psikolojik bir durum. Bunun Dünya’da ve uzayda pek çok örneği var” ifadelerin kullanmıştı. 
 
Independent Türkçe, Express



Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
TT

Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

İspanya'da Bakır Çağı'na ait bir "mega köy"de ortaya çıkarılan nadir bir balina dişi, 4 bin yıl önce Akdeniz bölgesinde yaşayan İber halkının sanatsal yeteneklerine ışık tuttu.

2018'de İspanya'nın güneybatısındaki Valencina arkeolojik kazı alanında bulunan diş, kendi türü içinde geçmişi o döneme dayanıp İberya'da rastlanan ilk fosil oldu.

PLOS One'da yayımlanan araştırmaya göre diş muhtemelen antik bir kıyı şeridinden toplanarak Bakır Çağı zanaatkarları tarafından özenle işlendi.

4 bin 150 ila 5 bin 300 yıl önce bir sahil köyünde yaşayan zanaatkarlar, dişi muhtemelen kişisel süs eşyaları veya sembolik anlam taşıyan eserler yaparken kullanmıştı.

Çalışmanın belirttiğine göre fosil işlendikten sonra, üzerindeki aşınma ve yıpranma izleri ve yüzeyini kaplayan sert kabuktan anlaşıldığı üzere kasten gömüldü.

Bulgular, yaklaşık 40 bin yıl önce başlayan Eski Taş Çağı'ndan beri fildişinin süs eşyaları, müzik aletleri ve heykellerin yapımında kullanımı hakkındaki anlayışımızı derinleştiriyor.

Fildişi çarpıcı görünümü, dayanıklılığı ve sağlamlığıyla antik toplumların ticaret ve sosyokültürel faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası haline gelmişti.

Ancak tarih öncesi çağlarda fildişinin kullanımı hakkında bildiklerimizin çoğu, fil, suaygırı, geyik ve ayılar gibi kara hayvanlarından elde edilen fildişinin incelenmesiyle elde edildi.

Daha önceki araştırmalar, İspanya'nın güneyindeki Eski Taş Çağı ve Bakır Çağı toplumlarında fillerden gelen fildişinin kullanıldığını vurgulasa da deniz memelilerinden elde edilen bu malzemenin önemi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Valencina'da bulunan 17 santimetre uzunluğuna, 7 santimetre genişliğine ve 0,5 kilogram ağırlığa sahip balina dişi, geçmişe eşsiz bir bakış sunuyor.

Fosilin analizi, yetişkin bir ispermeçet balinasından geldiğini ortaya çıkarırken, solucanlar ve sülükayaklılardan kaynaklanan aşınma belirtilerinin yanı sıra köpekbalığı ısırığı şüphesi doğuran izler bulundu. Bu izler, fosilin deniz tabanında bir süre kaldığını gösteriyor.

Araştırmacılar ayrıca dişte doğal yollarla oluşamayacak delikler ve belirgin kesik izleri gibi insan faaliyetine dair belirtiler tespit etti.

Araştırmacılar bu gözlemlere dayanarak balinanın muhtemelen doğal nedenlerle öldüğü, ardından cesedinin deniz tabanına battığı ve dişlerinden birinin kıyıya vurmasıyla antik İberler tarafından bulunup kullanıldığı sonucuna vardı.

Makalede şu ifadelere yer veriliyor:

Henüz bir ispermeçet balinası dişinden geldiği tespit edilen fildişi eser bulunmamasına rağmen son zamanlarda Avrupa'daki arkeolojik bağlamlarda deniz kaynaklı fildişi bulgularının ortaya çıkması, tarih öncesi toplumların deniz kaynaklarını kullanımına yönelik araştırmalara yeni bir odak noktası kazandırıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/news