Irak’ta Abdulmehdi senaryosu, bir kez daha tekrarlanır mı?

Ülkenin güneyindeki Nasiriye şehrinde bulunan el-Habubi Meydanı’nda bir gösteri sırasında eylemciler, siyasi sistemde kapsamlı bir reform talep ediyor (AFP)
Ülkenin güneyindeki Nasiriye şehrinde bulunan el-Habubi Meydanı’nda bir gösteri sırasında eylemciler, siyasi sistemde kapsamlı bir reform talep ediyor (AFP)
TT

Irak’ta Abdulmehdi senaryosu, bir kez daha tekrarlanır mı?

Ülkenin güneyindeki Nasiriye şehrinde bulunan el-Habubi Meydanı’nda bir gösteri sırasında eylemciler, siyasi sistemde kapsamlı bir reform talep ediyor (AFP)
Ülkenin güneyindeki Nasiriye şehrinde bulunan el-Habubi Meydanı’nda bir gösteri sırasında eylemciler, siyasi sistemde kapsamlı bir reform talep ediyor (AFP)

Mueyyid et-Tarafi
Adil Abdulmehdi hükümeti, Irak’taki siyasi arenanın alışık olmadığı bir senaryoyla, 1958 yılından bu yana halk protestoları ile devrilen ilk hükümet. 25 Ekim 2019 tarihinde ülkeyi vuran eylemlerin birinci yılı anısına protestoların geri dönüşüyle birlikte, bu durumun bir kez daha tekrarlanması ise zor görünüyor. Sebepler farklı, en önemlisi de protestolardan önce ve sonra siyasi sahneyi etkileyen büyük bir karmaşıklık mevcut.
İran’a bağlı silahlı kanatları olan eski hükümet ve bazı siyasi taraflarca protestoların bastırılmasının neden olduğu siyasi ve toplumsal sorunlar, bir bakıma eylemcilerinin taleplerinin, ‘yolsuzlukla mücadeleden ve seçim yasasını değiştirmekten Irak’taki bu kanatların ve diğer grupların etkisini sınırlandırmaya dönüşmesini’ sağladı.
Öyle görünüyor ki mevcut hükümetin hayatın farklı alanlarındaki milis faaliyetlerine ilişkin tavrı, sosyal medyada bile olsa çekingen ve ülkedeki koşulları değiştirmek için yetersiz. Ancak gelecekte bu hususta kademeli de olsa ilerleme kaydedilmesi ümit ediliyor.

Kazimi hükümeti, milislerin karşısında duruyor
Necefli aktivist Yasir Mekki, eski Başbakan Adil Abdulmehdi’nin değişmesine eşlik eden koşulların mevcut şartlara benzemediğini belirtti. İlk olarak Abdulmehdi’nin, milislerin ve kollarının karşısında zayıf olduğunu, ancak Kazimi’nin hükümetinin zayıflığına rağmen milislere karşı durduğunu vurguladı. Mekki, eylemcileri öldürmek gibi iğrenç hatalar yapmadığı takdirde Kazimi’nin değişmesinin talep edilmeyeceğini kaydetti. Aktivist, eylemcilere, ‘Irak’ta parlamento değişiminde önemli eksen ve bir yönetim şekli olacak olan seçimlere hazırlanmaları için’ bir ivme kazandıran, bireysel adaylığı tanımlayan seçim yasasına da övgüde bulundu.
Şarku’l Avsat Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, çok sayıda aktivist, hükümet şeklini değiştirme talebinin masada olmadığına ve tüm çabaların, özellikle de seçim yasasının yeni halinin onaylanması çerçevesinde ‘bunun sandıklar aracılığıyla gerçekleşmesi’ ihtiyacı etrafında döndüğüne inanıyor. Bu çerçevede aktivist Kasım el-İbadi, halkın iradesini temsil eden bir parlamento ve onların isteklerini temsil eden bir hükümetle sonuçlanacak adil seçimler yapılmasını umduğunu dile getirdi. İbadi, “Protestolar durdu ama hükümetin protestocuların taleplerine cevap vermemesi durumunda başka bir dalga çıkması muhtemel” dedi.
Aktivist ayrıca, “Siyasi partiler aracılığıyla barışçıl protestoları bozma girişimi yürütülüyor. Bu nedenle herkes, yaklaşan seçimler için umutlara sahip” ifadelerini kullandı.

Oy sandıkları aracılığıyla değişim
Aktivist Rafi Şakir, değişimin sandıkta gerçekleşeceğine inanırken, hükümetin istifası talebinin mevcut olmayacağını söyledi. Şakir, “Eylemciler, ülkenin çıkarlarını düşünüyor ve değişimin ancak oylama ile sağlanabileceğine inanıyorlar” dedi.
Irak parlamentosu, bu ayın 24’ünde seçim yasasındaki değişiklikle 18 seçim bölgesinin 16’sı onaylandı. Büyük siyasi bloklar, seçimlerde kazanma oranlarını düşüreceği, küçük bloklara parlamentoda koltuk edinme fırsatı vereceği ve böylece mevcut seçim sistemi, eylemcilerin talepleriyle uyumlu hale geleceği dolayısıyla vilayet düzeyinde birden fazla seçim bölgesini reddediyor.
Irak hükümetine göre erken seçimler, 6 Haziran 2021’de yapılacak.

Çözümlenmemiş talepler
Yazar ve gazeteci Ali Beyder, eylemcilerin, başbakanın kimin olacağıyla taleplerini yerine kimin getireceği kadar ilgilenmediğini belirtti. Henüz çözümlenmemiş birçok talebin olduğunu söyleyen Beyder, “Eylemciler, ivmelerini kaybetti. Son dönemde çok sayıda eylemci, yasa dışı silahlı gruplar tarafından tehdit edildi. Bazıları, Adil Abdulmehdi hükümetinin değişmesiyle birlikte gösterileri terk etti” dedi.
Mevcut Başbakan Mustafa el-Kazimi’nin reform iradesine rağmen Beyder, ekonomik imkanlar nedeniyle kendisinin hiçbir şey başaramadığını ve bazı projelerin uygulanması için uzun vadeli stratejilere ihtiyaç duyduğunu söyledi. Eylemcilerin katilleri de dahil, çok sayıda davanın çözülemediğini belirten Ali Beyder, “Derin devlet, dolaylı olarak ülkenin işlerini yürütüyor” ifadelerini kullandı.

Eylemciler kazandı
Siyaset bilimi profesörü İsam el-Fili, eylemcilerin, yolsuzluğa ve kitlesi olmayan siyasi güçlerin yükselmemesine kapıyı kapatacak seçim yasası ve elektronik seçmen kartı ile bazı kazanımlar elde ettiğini ve böylece değişim sürecinin mümkün hale geldiğini belirtti. Fili, “Seçmenler için 27 milyon biyometrik kart hazırlamamız gerekiyor ve bu mevcut şartlar altında çok zor” dedi. Yeni seçim yasasının bölgelerinde bir grup tanınmış şahsiyete ve sayıları az olmasına rağmen gençlere ulaşmaya çalışacağını söyleyen İsam el-Fili, ancak durumun parlamentodaki muhalefet gücünün azalmaya başlamasıyla birlikte çok sayıda dosyayı açacağını kaydetti. Profesör ayrıca, “Böylece hiç kimsenin açmaya cesaret edemediği dosyaları açan bir parlamenter hareket ortaya çıkacaktır” dedi.



Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
TT

Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)

Umman ve Lübnan, bugün yayımladıkları ortak bildiride, İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik süregelen saldırılarından ve Arap topraklarının işgalinden derin kaygı duyduklarını belirtti. Bildiride, bu adımların 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyete ilişkin kararların açık ihlali olduğu vurgulandı.

Taraflar ayrıca, 4 Haziran 1967 sınırları üzerinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını öngören Arap tutumunun değişmezliğini yineledi. Bildiride, Arap dayanışmasının güçlendirilmesinin, devletlerin egemenliğine saygının ve iyi komşuluk ilkeleri ile uluslararası hukukun öneminin altı çizildi.

Ortak bildiri, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın Umman’a gerçekleştirdiği ziyaretin sonunda yayımlandı. Avn, ziyareti sırasında Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile iki oturumdan oluşan görüşmeler yaptı.

Bildiride, Avn’ın ziyaretinin ‘Umman ile Lübnan arasındaki köklü kardeşlik ilişkilerinden’ kaynaklandığı ve ikili iş birliğini güçlendirme iradesini yansıttığı ifade edildi.

Sultan Heysem bin Tarık ile Cumhurbaşkanı Avn’ın gerçekleştirdiği resmi görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkiler ele alındı; taraflar siyasi, ekonomik, yatırım, bankacılık, turizm, ulaşım ve lojistik hizmetler gibi alanlarda iş birliğini genişletme kararlılıklarını dile getirdi.

İki ülke, ikili iş birliğini güçlendirecek yeni anlaşmalar ve mutabakat zaptlarının imzalanması için çalışma yürütme konusunda mutabık kaldı. Ayrıca ticari, kültürel ve bilimsel değişimi destekleme; özel sektörün ortaklık ve kalkınma fırsatlarından daha geniş biçimde yararlanmasının teşvik edilmesi kararlaştırıldı.

Bölgesel gelişmeler

Bölgesel gelişmelere ilişkin bölümde, iki taraf İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik devam eden saldırıları ile Arap topraklarının işgalinden duydukları derin kaygıyı dile getirdi. Bu adımların, 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyetin açık ihlali olduğu vurgulandı. Taraflar, saldırıların derhal durdurulması ve işgal altındaki tüm Lübnan ve Arap topraklarından tam çekilme çağrısında bulundu. Ayrıca gerilimin önlenmesi, istikrarın sağlanması, yerinden edilenlerin dönüşünün kolaylaştırılması ve yeniden imar çabalarına destek verilmesi gerektiği ifade edildi.

Umman tarafı, Lübnan’ın egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne tam destek verdiğini yinelerken, devlet kurumlarının -başta Lübnan ordusu ve meşru güvenlik güçleri olmak üzere- güçlendirilmesinin ve Lübnan liderliğinin yürüttüğü ekonomik, mali ve idari reformların desteklenmesinin önemini vurguladı.

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, bu sabah Maskat’taki el-Alam Sarayı'nda özel bir oturum gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın Umman resmi haber ajansı ONA’dan aktardığına göre, görüşmede iki ülkeyi ilgilendiren çeşitli konularda görüş alışverişinde bulunuldu. Ayrıca, iki ülke ve iki halkın yararına olacak iş birliği ve ortaklık fırsatlarının güçlendirilmesinin önemine dikkat çekildi; kültürel, ekonomik ve kalkınma alanları da dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde bağların daha da sağlamlaştırılması gerektiği belirtildi.


Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz