İngiltere'nin Ortadoğu'dan Sorumlu Devlet Bakanı Cleverly, Şarku’l Avsat’a konuştu: Husiler, güven inşa etmeye teşvik edilmeli. Griffiths, hükümet tarafından göreve atanmadı

James Cleverly
James Cleverly
TT

İngiltere'nin Ortadoğu'dan Sorumlu Devlet Bakanı Cleverly, Şarku’l Avsat’a konuştu: Husiler, güven inşa etmeye teşvik edilmeli. Griffiths, hükümet tarafından göreve atanmadı

James Cleverly
James Cleverly

Yıllarca süren askeri harekatın ardından yerel siyasi koridorlarında kademeli bir ilerleme yaşanırken, İngiltere hükümetinde herhangi bir pozisyonda bulunmadan bir koltuk elde edebildi. Boris Johnson hükümeti altında Muhafazakar Parti’nin işlerini yönetti. Öyle ki İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nda Ortadoğu ve Kuzey Afrika işleri görevini üstlenmesi için kader, James Cleverly’in kapısını çaldı. Cleverly şu an Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan Sorumlu Devlet Bakanı.
Batı halklarının hayallerinde 13 sayısı uğursuz kabul edilse de Cleverly Şubat 2020’de o gün bir tweet atarak, yeni görevinin heyecan verici olduğunu ve hükümet alanında çalışma fırsatı sağladığını söyledi.
Kovid-19 krizinin ortasında göreve gelmesinden sonraki 4 ay içerisinde Kalkınma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ile tamamen tek bir yapı halinde birleştirildi. Gelişme öncesinde geçen Eylül ayında 56 yaşına ulaşan bakana, görevi daha heyecanlı göstermek için bazı iç departmanlarda bu iki bakanlığın görevleri birleştirilmişti.
Cleverly, İngiltere diplomasisini temsil ederken, Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) etkili bir oyuncu ve Ortadoğu’da nüfuz sahibi bir isim oldu. Onunla konuşmak;  ekonomik zorluklarla, siyasi çatışmalarla ve krizlerle dolu haritalardaki en önemli olayların ve Londra’nın sahip olduğu uzun süredir devam eden uluslararası ilişkilerin özet bir tartışması gibidir. Bölgede bazı kesimler bu ilişkileri takdirle karşılaşırken, diğerleri de bunu şeytanlaştırıyor.
İngiltere’nin Suudi Arabistan ile olan güçlü ilişkisinden ve Riyad’ın G20 zirvesine liderlik etme rolünden Yemen’e, Umman Sultanlığı’na ve İran’a kadar değinen sohbet, bakanın Arapça kelimeleri öğrenmeye başladığını, bölgeyle ilgili çok sayıda Arapça kitap aldığını ve bunları okumaya istekli olduğunu belirtmesiyle sona erdi.

Husileri barışı kucaklamaya teşvik etmeye devam edeceğiz
Bakan, 21 Ekim akşamı Yemen hususunda Twitter üzerinden açıklama yaptı. Çok acil bir ateşkes sağlanması ve Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths’in acil bir barış önerisi sunması çağrısı yaptı.
“Yemen’deki yenilikler nelerdir?” Şarku’l Avsat’ın söz konusu sorusunu yanıtlayan Cleverly, “Başta İngiltere olmak üzere uluslararası toplum, Yemen halkı için yıllarca acı ve ıstıraba tanık oldu. Yemen’de büyük bir açlık riski var ve uluslararası toplumun koronavirüs ile ilgilenmesi gerekiyor. Aynı şekilde kolera ile uğraşmak zorunda kaldılar” diyerek, çatışmaya kesin bir askeri çözüm olmayacağının da açık olduğunu kaydetti. Yetkili, “Müzakere edilmiş bir çözüme tanık olmamız gerekiyor” dedi.
James Cleverly, “Yakın bir esir takasına tanık olmak, son derece cesaret verici” diyerek, “Bu durumun, farklı taraflar diyaloğa girdiklerinde olumlu sonuçlara ulaşabilme imkanını gösterdiğine inanıyorum. Olumlu çalışma ve ilerleme fırsatını yakalama zamanının geldiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Bakan, İngiltere’nin Martin Griffiths ve BM tarafından aracılık edilen barış girişimlerini destekleme arzusunu dile getirdi. Ayrıca tüm tarafları ‘bu korkunç koşulları çözmeye çalışmak için’ pozitif bir ruh ve açık yürekle diyaloğa girmeye çağırdı.
Husilerle temasların olduğunu söyleyen Cleverly, “İngiltere, ilgili taraflarla açık bir diyalog sürdürmeye, onları birlikte çalışmaya teşvik etmeye çalışıyor. Yemen’deki çatışmaya dahil olan diğer taraflarla yaptığımız gibi, Husileri barışı benimsemeye teşvik etmeye devam edeceğiz. Husilerle doğrudan görüştüm. Onlara, güven inşa eden şeyleri yapmayı sürdürmelerini söyledim. Esir takasının, güven inşasına yardımcı olduğunu belirttim. Safer petrol tankerine erişim sağlamanın, Dünya Gıda Programı’ndan gelen gıda desteğinin ihtiyacı olan kişilere ulaştırılmasının ve bunları yapmaya devam etmelerinin, bunların güven inşa eden şeyler olduğunu söyledim. Uluslararası toplum, Yemen halkı ve bölge ülkeleri, olumlu bir davranış modeli görebilir. Olumlu bir yanıt verdiklerinde İngiltere de olumlu eyleme ışık tutacak. Ancak barışa ters etki yaptığını düşündüğümüz şeyler yaparlarsa, o zaman eleştirici olacağız. Ancak eleştirel olmaktansa olumlu olmayı ve olumlu davranışları pekiştirmeyi tercih ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Aynı şekilde Şarku’l Avsat, “Ama Husilere güvenmeyen ve herhangi bir anlaşmayı uygulayacak Yemenliler var. Savaşın 6 yılı boyunca bunları deneyimlediler. 2004’ten beri onlarla savaşıyorlar ve onlara güvenmiyorlar. İngiltere ve Yemen’in dostları bunu nasıl garanti edebilir?” diye sordu.
Bakan, “Bu yaz mevsiminde İngiltere, Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyonun ilan ettiği tek taraflı ateşkesi memnuniyetle karşıladı. Bu çok hoş karşılandı ve insani yardım çalışmalarına gerçek bir bağlılığı yansıttı. Zor bir zamanda iyi niyet ve insanlık göstergesi olduğu için tüm tarafları bu ateşkese saygı göstermeye teşvik ettik. Ateşkes, Husiler dahil Yemen’deki herkes için bir fırsat olmalı dedik. Barışı kucaklamak, Martin Griffiths aracılığıyla BM tarafından öne sürülen önerileri kabul etmek, ortak bildiri imzalamak ve neredeyse ulaşacağımız barışın sağlandığından emin olmak için bu ateşkes bir fırsattı” ifadelerini kullandı.
Ancak Bakanın bahsettiği barış fırsatı Husiler tarafından kabul edilmedi. Bu çerçevede Cleverly, “Ateşkes ihlalleri olduğunda hayal kırıklığımızı dile getirdik. Barış, ancak güven olduğunda sağlanabilir” dedi.

Griffiths, saygın bir uluslararası diplomattır
Husiler de dahil olmak üzere bazı Yemenliler, BM’nin Yemen Özel Temsilcisi’ni eleştirerek, Martin Griffiths’in Yemen’den çok ülkesinin çıkarları için çalıştığını söylüyor. Bu çerçevede James Cleverly, “Martin Griffiths, uluslararası arenada saygın bir diplomattır. En zor ve hassas durumda BM tarafından özel temsilci olarak seçilmesi, bana göre Martin’in sahip olduğu uluslararası saygınlığın büyük bir işaretidir. Tabi ki İngiltere doğumlu olduğu için bundan oldukça gurur duyuyoruz. Ancak görevi, İngiltere hükümetinden doğmadı. Aksine BM’den ve Yemen halkına olan amansız odağından doğdu. Kendisiyle konuştuğumda, açlık tehdidini önlemeye yardımcı olmak için barış getirme ve bu çatışmanın doğrudan bir sonucu olarak hastalık yoluyla ölen Yemenlilerin sayısını azaltmaya çalışma tutkusunu görebiliyorum. O, son derece saygın bir uluslararası diplomattır” açıklamasında bulundu.
Bakan, İngiltere tarafından sağlanan cömert bağışlar ve Dışişleri ile Kalkınma Bakanlıklarını birleştirerek insani yardım çalışmalarının etkisi ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, iki departmanı bir araya getirmenin, ‘insani ve diplomatik çalışmaları bütünleştirme hususunda daha etkin bir çalışma sağlayacağına’ inanıyor. Cleverly, “Cömert bir bağışçı ve dünyada iyilik için bir güç olma konusunda belirttiğiniz nokta, gurur duyduğumuz bir şeydir. Yemen, iyi bir örnek. Bağışlarımızla milyonlarca Yemenlinin beslenmesine yardımcı oluyoruz, sağlık personeli ve öğretmenleri desteklemeye de katkıda bulunuyoruz. Bu yıl, 200 milyon sterlin ödeme taahhüdümüzü yeniledik ve çatışmanın başlangıcından bu yana tam taahhüdümüzü bir milyar liraya çıkardık. Ancak İngiltere’nin Yemen halkına verebileceği en iyi hediye, bu çatışmanın son bulmasıdır. Bu nedenle gururlu insani yardım çalışmalarımız, diplomasimizle el ele gitmelidir. İşimiz barışı inşa etmektir” dedi.

Suudi Arabistan’ın G20 zirvesine liderlik etme başarısı arzusu
“Körfez’deki son ziyaretlere geri dönebilir miyiz? Suudi Arabistan G20’ye liderlik ediyor. Umman Sultanlığı ziyaretinize ve oradaki yeni reformlara tanık oldu. Körfez’deki atmosferi nasıl değerlendirirsiniz?”
Körfez açısından son derece heyecan verici bir zamanın yaşandığını söyleyen Cleverly, “Koronavirüs nedeniyle bir baskı var ve tüm dünya bu baskıların bir kısmına şahit oluyor. Bu baskıların virüs kaynaklı olduğu doğru. Ama bununla birlikte Körfez’de petrol fiyatlarının düşük olmasından dolayı ek ekonomik zorluklar yaşanıyor. Ki bu durum, bazı ülkelerin mustarip olduğu bir durum. Bölgede heyecan verici değişiklikler yaşanıyor.
Suudi Arabistan’ın G20’ye liderlik etmesinin harika bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Başbakan Boris Johnson ve Dışişleri Bakanı Dominic Raab, İngiltere’nin G20 liderliğinin başarısını sağlamak için Suudi Arabistan ile yakın bir şekilde çalışacağını açıkça belirtmişlerdir. Çünkü İngiltere ve Suudi Arabistan arasındaki ikili ilişkiyi ciddi şekilde çok önemli görüyoruz. Suudi Arabistan’daki ekonomik ve sosyal değişimlerin hem onun açısından hem de İngiltere’nin çıkarı açısından başarılı olduğunu görmeyi ümit ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Yanlış eleştiriler adil değil
Özellikle de muhalefetin Suudi Arabistan ile olan iyi ilişkileri hususunda olmak üzere İngiltere’nin karşı karşıya olduğu eleştirilere ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Bakan, “Suudi Arabistan, küresel arenada önemli bir ekonomidir ve İslam’ın en kutsal yapılarının koruyucusu olduğu için bölgede büyük bir etkiye sahiptir. Onunla kesinlikle güçlü ve olumlu bir ilişki sürdürmemiz gerekiyor. Eleştirilerin, çoğu zaman haksız olduğunu ve çoğu zaman yanlış bilgilere dayandığını düşünüyorum. Eleştiri veya kaygı için meşru nedenler olduğunda, İngiltere’nin Suudi Arabistan ile bakanlar ve İngiltere’deki liderler olarak, çok güçlü bir çalışma ilişkisi var ve Suudi Arabistan ile dostça görüşmeler yürütebiliyoruz. Ekonomik ve sosyal reformun, Suudi Arabistan’ın çıkarlarına hizmet edeceğine gerçekten inanıyoruz. Bu değişiklikleri alkışlamaktan mutluluk duyuyoruz ve dostların yaptığı da budur. Ülkelerin birbirlerine bağırmaları oldukça kolaydır. Ama nihayetinde, övgü zamanı geldiğinde ve eleştiriler adil olduğunda gelişmeler ve daha güçlü ilişkiler, övgü yeteneğinden gelişir. Ama mutlu zamanlarda her zaman yakın çalışıyoruz, hatta bazen kötü zamanlarda da. Bence bu, İngiltere’yi Suudi Arabistan ile bağlayan güçlü ve uzun süreli ilişkinin ayrıcalığıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Umman ve iddialı plan
Bölgede başka değişiklikler de yaşanıyor. Bu çerçevede konuşma Umman’a kayarken, Şarku’l Avsat da “İngiltere’nin Umman ile uzun ve yakın bir dostluğa sahip olduğu ve merhum Kâbus bin Said ile oldukça yakın bir ilişkisi olduğu tüm dünya ve bölgede bilinmektedir” ifadelerini kullandı.
Bakan ise “Umman’ı ziyaret ettim ve yeni Sultan Heysem bin Tarık, Umman ekonomisini çeşitlendirmek, özel sektöre teşviki artırmak, girişimcileri ve yeni şirketleri desteklemek için çalışan ‘Vizyon 2040’ belgesi aracılığıyla son derece heyecan verici öneriler sundu ve bu, İngiltere’nin desteklemeye istekli olduğu bir çalışmadır” dedi.
Cleverly, “Sultan Kâbus’un ölümüne üzüldüm. Ancak ziyaretim sırasında Sultan Heysem’in sunduğu iddialı planlar hakkında da büyük bir coşku yaşandığını fark ettim. Bu nedenle Umman’ın bu değişiklikleri gerçekleştirmesine yardımcı olmak istiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

İran’ın müdahalesini değil, güvenini istiyoruz
İran ve bölgedeki rolü hakkında son zamanlarda yapılan açıklamalar üzerine İngiliz yetkili, ülkesinin İran’ın iyi bir komşu olmasını istediğini ifade etti. James Cleverly, “İran’ın, sınırları dışındaki ülkelere müdahale etmemesini istiyoruz. İran halkı bilimde, sanatta ve kültürde güçlü bir geçmişe sahip, ancak sınırları dışındaki ülkelere müdahale buna uygun değil” dedi.
Cleverly, sözlerinin devamında ise “İngiltere, son derece netti. Nükleer silah elde etmeye yönelik faaliyetleri kabul edilemez buluyoruz. Ancak İran, uluslararası arenada iyi bir komşu ve sorumlu bir aktör olma konusundaki istekliliğini gösterebilirse bu, memnuniyetle karşılanır. Bölgedeki nüfuzundan endişe etmek yerine, bahsettiğim gibi tarihi, sanatı ve kültürüyle ünlü, barışçıl ve iyi bir komşu görene kadar çabalamaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.



Esed'in devrilmesinin yıldönümü kutlanıyor... ve destekçileri iki ayaklanma planlıyor

Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda büyük bir kalabalık tarafından kutlandı
Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda büyük bir kalabalık tarafından kutlandı
TT

Esed'in devrilmesinin yıldönümü kutlanıyor... ve destekçileri iki ayaklanma planlıyor

Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda büyük bir kalabalık tarafından kutlandı
Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda büyük bir kalabalık tarafından kutlandı

Suriye'de devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesinin yaklaşık 1. yıl dönümünü anma etkinlikleri devam ederken, dün Suriye'nin eski istihbarat şefi ve Esed’in kuzeni tarafından, Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara yönetimine karşı Suriye kıyılarında iki ayaklanma başlatma planları hakkında bilgi sızdırıldı.

Bu bilgi, dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda, Esed güçlerinden kurtuluşunun birinci yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen büyük bir miting sırasında geldi. Resmi SANA haber ajansının haberine göre, etkinliğe katılanlar, meydanın ortasına 500 metre uzunluğunda ve 4 metre genişliğinde bir Suriye bayrağı asarak "toprak ve halkın birliğini sembolik bir şekilde vurguladılar."

Bu kutlamalarla eş zamanlı olarak Reuters, Suriye'nin eski istihbarat yetkilisi Tümgeneral Kemal Hasan ile Esed'in milyarder kuzeni Rami Mahluf'un, yeni hükümete karşı iki ayaklanma başlatma umuduyla on binlerce potansiyel savaşçıya milyonlarca dolar harcadığını belirten bir araştırma yayınladı.

Aileye yakın dört kişi, Aralık 2024'te Rusya'ya kaçan Esed'in Moskova'da sürgünde yaşama fikrine büyük ölçüde alıştığını söyledi.


Kanada, Suriye'yi terörü destekleyen devletler listesinden çıkardı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
TT

Kanada, Suriye'yi terörü destekleyen devletler listesinden çıkardı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)

Kanada hükümeti, dün yaptığı açıklamada, Suriye'yi terörü destekleyen yabancı devletler listesinden çıkardığını ve Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilmesine yardımcı olan muhalif ittifakın lideri olan Heyet Tahrir el-Şam'ı da terör örgütleri listesinden çıkardığını bildirdi.

Hükümet yaptığı açıklamada, "Bu önlemler, Birleşik Krallık ve ABD de dahil olmak üzere müttefiklerimiz tarafından yakın zamanda alınan kararlarla uyumlu olup, Suriye geçiş hükümetinin Suriye'de istikrarı teşvik etme ve vatandaşları için kapsayıcı ve güvenli bir gelecek inşa etme, bölgesel istikrarı teşvik etmek ve terörizmle mücadele etmek için küresel ortaklarla çalışma çabalarını takip etmektedir" ifadelerine yer verdi.


Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.