İngiltere'nin Ortadoğu'dan Sorumlu Devlet Bakanı Cleverly, Şarku’l Avsat’a konuştu: Husiler, güven inşa etmeye teşvik edilmeli. Griffiths, hükümet tarafından göreve atanmadı

James Cleverly
James Cleverly
TT

İngiltere'nin Ortadoğu'dan Sorumlu Devlet Bakanı Cleverly, Şarku’l Avsat’a konuştu: Husiler, güven inşa etmeye teşvik edilmeli. Griffiths, hükümet tarafından göreve atanmadı

James Cleverly
James Cleverly

Yıllarca süren askeri harekatın ardından yerel siyasi koridorlarında kademeli bir ilerleme yaşanırken, İngiltere hükümetinde herhangi bir pozisyonda bulunmadan bir koltuk elde edebildi. Boris Johnson hükümeti altında Muhafazakar Parti’nin işlerini yönetti. Öyle ki İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nda Ortadoğu ve Kuzey Afrika işleri görevini üstlenmesi için kader, James Cleverly’in kapısını çaldı. Cleverly şu an Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan Sorumlu Devlet Bakanı.
Batı halklarının hayallerinde 13 sayısı uğursuz kabul edilse de Cleverly Şubat 2020’de o gün bir tweet atarak, yeni görevinin heyecan verici olduğunu ve hükümet alanında çalışma fırsatı sağladığını söyledi.
Kovid-19 krizinin ortasında göreve gelmesinden sonraki 4 ay içerisinde Kalkınma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ile tamamen tek bir yapı halinde birleştirildi. Gelişme öncesinde geçen Eylül ayında 56 yaşına ulaşan bakana, görevi daha heyecanlı göstermek için bazı iç departmanlarda bu iki bakanlığın görevleri birleştirilmişti.
Cleverly, İngiltere diplomasisini temsil ederken, Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) etkili bir oyuncu ve Ortadoğu’da nüfuz sahibi bir isim oldu. Onunla konuşmak;  ekonomik zorluklarla, siyasi çatışmalarla ve krizlerle dolu haritalardaki en önemli olayların ve Londra’nın sahip olduğu uzun süredir devam eden uluslararası ilişkilerin özet bir tartışması gibidir. Bölgede bazı kesimler bu ilişkileri takdirle karşılaşırken, diğerleri de bunu şeytanlaştırıyor.
İngiltere’nin Suudi Arabistan ile olan güçlü ilişkisinden ve Riyad’ın G20 zirvesine liderlik etme rolünden Yemen’e, Umman Sultanlığı’na ve İran’a kadar değinen sohbet, bakanın Arapça kelimeleri öğrenmeye başladığını, bölgeyle ilgili çok sayıda Arapça kitap aldığını ve bunları okumaya istekli olduğunu belirtmesiyle sona erdi.

Husileri barışı kucaklamaya teşvik etmeye devam edeceğiz
Bakan, 21 Ekim akşamı Yemen hususunda Twitter üzerinden açıklama yaptı. Çok acil bir ateşkes sağlanması ve Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths’in acil bir barış önerisi sunması çağrısı yaptı.
“Yemen’deki yenilikler nelerdir?” Şarku’l Avsat’ın söz konusu sorusunu yanıtlayan Cleverly, “Başta İngiltere olmak üzere uluslararası toplum, Yemen halkı için yıllarca acı ve ıstıraba tanık oldu. Yemen’de büyük bir açlık riski var ve uluslararası toplumun koronavirüs ile ilgilenmesi gerekiyor. Aynı şekilde kolera ile uğraşmak zorunda kaldılar” diyerek, çatışmaya kesin bir askeri çözüm olmayacağının da açık olduğunu kaydetti. Yetkili, “Müzakere edilmiş bir çözüme tanık olmamız gerekiyor” dedi.
James Cleverly, “Yakın bir esir takasına tanık olmak, son derece cesaret verici” diyerek, “Bu durumun, farklı taraflar diyaloğa girdiklerinde olumlu sonuçlara ulaşabilme imkanını gösterdiğine inanıyorum. Olumlu çalışma ve ilerleme fırsatını yakalama zamanının geldiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Bakan, İngiltere’nin Martin Griffiths ve BM tarafından aracılık edilen barış girişimlerini destekleme arzusunu dile getirdi. Ayrıca tüm tarafları ‘bu korkunç koşulları çözmeye çalışmak için’ pozitif bir ruh ve açık yürekle diyaloğa girmeye çağırdı.
Husilerle temasların olduğunu söyleyen Cleverly, “İngiltere, ilgili taraflarla açık bir diyalog sürdürmeye, onları birlikte çalışmaya teşvik etmeye çalışıyor. Yemen’deki çatışmaya dahil olan diğer taraflarla yaptığımız gibi, Husileri barışı benimsemeye teşvik etmeye devam edeceğiz. Husilerle doğrudan görüştüm. Onlara, güven inşa eden şeyleri yapmayı sürdürmelerini söyledim. Esir takasının, güven inşasına yardımcı olduğunu belirttim. Safer petrol tankerine erişim sağlamanın, Dünya Gıda Programı’ndan gelen gıda desteğinin ihtiyacı olan kişilere ulaştırılmasının ve bunları yapmaya devam etmelerinin, bunların güven inşa eden şeyler olduğunu söyledim. Uluslararası toplum, Yemen halkı ve bölge ülkeleri, olumlu bir davranış modeli görebilir. Olumlu bir yanıt verdiklerinde İngiltere de olumlu eyleme ışık tutacak. Ancak barışa ters etki yaptığını düşündüğümüz şeyler yaparlarsa, o zaman eleştirici olacağız. Ancak eleştirel olmaktansa olumlu olmayı ve olumlu davranışları pekiştirmeyi tercih ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Aynı şekilde Şarku’l Avsat, “Ama Husilere güvenmeyen ve herhangi bir anlaşmayı uygulayacak Yemenliler var. Savaşın 6 yılı boyunca bunları deneyimlediler. 2004’ten beri onlarla savaşıyorlar ve onlara güvenmiyorlar. İngiltere ve Yemen’in dostları bunu nasıl garanti edebilir?” diye sordu.
Bakan, “Bu yaz mevsiminde İngiltere, Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyonun ilan ettiği tek taraflı ateşkesi memnuniyetle karşıladı. Bu çok hoş karşılandı ve insani yardım çalışmalarına gerçek bir bağlılığı yansıttı. Zor bir zamanda iyi niyet ve insanlık göstergesi olduğu için tüm tarafları bu ateşkese saygı göstermeye teşvik ettik. Ateşkes, Husiler dahil Yemen’deki herkes için bir fırsat olmalı dedik. Barışı kucaklamak, Martin Griffiths aracılığıyla BM tarafından öne sürülen önerileri kabul etmek, ortak bildiri imzalamak ve neredeyse ulaşacağımız barışın sağlandığından emin olmak için bu ateşkes bir fırsattı” ifadelerini kullandı.
Ancak Bakanın bahsettiği barış fırsatı Husiler tarafından kabul edilmedi. Bu çerçevede Cleverly, “Ateşkes ihlalleri olduğunda hayal kırıklığımızı dile getirdik. Barış, ancak güven olduğunda sağlanabilir” dedi.

Griffiths, saygın bir uluslararası diplomattır
Husiler de dahil olmak üzere bazı Yemenliler, BM’nin Yemen Özel Temsilcisi’ni eleştirerek, Martin Griffiths’in Yemen’den çok ülkesinin çıkarları için çalıştığını söylüyor. Bu çerçevede James Cleverly, “Martin Griffiths, uluslararası arenada saygın bir diplomattır. En zor ve hassas durumda BM tarafından özel temsilci olarak seçilmesi, bana göre Martin’in sahip olduğu uluslararası saygınlığın büyük bir işaretidir. Tabi ki İngiltere doğumlu olduğu için bundan oldukça gurur duyuyoruz. Ancak görevi, İngiltere hükümetinden doğmadı. Aksine BM’den ve Yemen halkına olan amansız odağından doğdu. Kendisiyle konuştuğumda, açlık tehdidini önlemeye yardımcı olmak için barış getirme ve bu çatışmanın doğrudan bir sonucu olarak hastalık yoluyla ölen Yemenlilerin sayısını azaltmaya çalışma tutkusunu görebiliyorum. O, son derece saygın bir uluslararası diplomattır” açıklamasında bulundu.
Bakan, İngiltere tarafından sağlanan cömert bağışlar ve Dışişleri ile Kalkınma Bakanlıklarını birleştirerek insani yardım çalışmalarının etkisi ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, iki departmanı bir araya getirmenin, ‘insani ve diplomatik çalışmaları bütünleştirme hususunda daha etkin bir çalışma sağlayacağına’ inanıyor. Cleverly, “Cömert bir bağışçı ve dünyada iyilik için bir güç olma konusunda belirttiğiniz nokta, gurur duyduğumuz bir şeydir. Yemen, iyi bir örnek. Bağışlarımızla milyonlarca Yemenlinin beslenmesine yardımcı oluyoruz, sağlık personeli ve öğretmenleri desteklemeye de katkıda bulunuyoruz. Bu yıl, 200 milyon sterlin ödeme taahhüdümüzü yeniledik ve çatışmanın başlangıcından bu yana tam taahhüdümüzü bir milyar liraya çıkardık. Ancak İngiltere’nin Yemen halkına verebileceği en iyi hediye, bu çatışmanın son bulmasıdır. Bu nedenle gururlu insani yardım çalışmalarımız, diplomasimizle el ele gitmelidir. İşimiz barışı inşa etmektir” dedi.

Suudi Arabistan’ın G20 zirvesine liderlik etme başarısı arzusu
“Körfez’deki son ziyaretlere geri dönebilir miyiz? Suudi Arabistan G20’ye liderlik ediyor. Umman Sultanlığı ziyaretinize ve oradaki yeni reformlara tanık oldu. Körfez’deki atmosferi nasıl değerlendirirsiniz?”
Körfez açısından son derece heyecan verici bir zamanın yaşandığını söyleyen Cleverly, “Koronavirüs nedeniyle bir baskı var ve tüm dünya bu baskıların bir kısmına şahit oluyor. Bu baskıların virüs kaynaklı olduğu doğru. Ama bununla birlikte Körfez’de petrol fiyatlarının düşük olmasından dolayı ek ekonomik zorluklar yaşanıyor. Ki bu durum, bazı ülkelerin mustarip olduğu bir durum. Bölgede heyecan verici değişiklikler yaşanıyor.
Suudi Arabistan’ın G20’ye liderlik etmesinin harika bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Başbakan Boris Johnson ve Dışişleri Bakanı Dominic Raab, İngiltere’nin G20 liderliğinin başarısını sağlamak için Suudi Arabistan ile yakın bir şekilde çalışacağını açıkça belirtmişlerdir. Çünkü İngiltere ve Suudi Arabistan arasındaki ikili ilişkiyi ciddi şekilde çok önemli görüyoruz. Suudi Arabistan’daki ekonomik ve sosyal değişimlerin hem onun açısından hem de İngiltere’nin çıkarı açısından başarılı olduğunu görmeyi ümit ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Yanlış eleştiriler adil değil
Özellikle de muhalefetin Suudi Arabistan ile olan iyi ilişkileri hususunda olmak üzere İngiltere’nin karşı karşıya olduğu eleştirilere ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Bakan, “Suudi Arabistan, küresel arenada önemli bir ekonomidir ve İslam’ın en kutsal yapılarının koruyucusu olduğu için bölgede büyük bir etkiye sahiptir. Onunla kesinlikle güçlü ve olumlu bir ilişki sürdürmemiz gerekiyor. Eleştirilerin, çoğu zaman haksız olduğunu ve çoğu zaman yanlış bilgilere dayandığını düşünüyorum. Eleştiri veya kaygı için meşru nedenler olduğunda, İngiltere’nin Suudi Arabistan ile bakanlar ve İngiltere’deki liderler olarak, çok güçlü bir çalışma ilişkisi var ve Suudi Arabistan ile dostça görüşmeler yürütebiliyoruz. Ekonomik ve sosyal reformun, Suudi Arabistan’ın çıkarlarına hizmet edeceğine gerçekten inanıyoruz. Bu değişiklikleri alkışlamaktan mutluluk duyuyoruz ve dostların yaptığı da budur. Ülkelerin birbirlerine bağırmaları oldukça kolaydır. Ama nihayetinde, övgü zamanı geldiğinde ve eleştiriler adil olduğunda gelişmeler ve daha güçlü ilişkiler, övgü yeteneğinden gelişir. Ama mutlu zamanlarda her zaman yakın çalışıyoruz, hatta bazen kötü zamanlarda da. Bence bu, İngiltere’yi Suudi Arabistan ile bağlayan güçlü ve uzun süreli ilişkinin ayrıcalığıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Umman ve iddialı plan
Bölgede başka değişiklikler de yaşanıyor. Bu çerçevede konuşma Umman’a kayarken, Şarku’l Avsat da “İngiltere’nin Umman ile uzun ve yakın bir dostluğa sahip olduğu ve merhum Kâbus bin Said ile oldukça yakın bir ilişkisi olduğu tüm dünya ve bölgede bilinmektedir” ifadelerini kullandı.
Bakan ise “Umman’ı ziyaret ettim ve yeni Sultan Heysem bin Tarık, Umman ekonomisini çeşitlendirmek, özel sektöre teşviki artırmak, girişimcileri ve yeni şirketleri desteklemek için çalışan ‘Vizyon 2040’ belgesi aracılığıyla son derece heyecan verici öneriler sundu ve bu, İngiltere’nin desteklemeye istekli olduğu bir çalışmadır” dedi.
Cleverly, “Sultan Kâbus’un ölümüne üzüldüm. Ancak ziyaretim sırasında Sultan Heysem’in sunduğu iddialı planlar hakkında da büyük bir coşku yaşandığını fark ettim. Bu nedenle Umman’ın bu değişiklikleri gerçekleştirmesine yardımcı olmak istiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

İran’ın müdahalesini değil, güvenini istiyoruz
İran ve bölgedeki rolü hakkında son zamanlarda yapılan açıklamalar üzerine İngiliz yetkili, ülkesinin İran’ın iyi bir komşu olmasını istediğini ifade etti. James Cleverly, “İran’ın, sınırları dışındaki ülkelere müdahale etmemesini istiyoruz. İran halkı bilimde, sanatta ve kültürde güçlü bir geçmişe sahip, ancak sınırları dışındaki ülkelere müdahale buna uygun değil” dedi.
Cleverly, sözlerinin devamında ise “İngiltere, son derece netti. Nükleer silah elde etmeye yönelik faaliyetleri kabul edilemez buluyoruz. Ancak İran, uluslararası arenada iyi bir komşu ve sorumlu bir aktör olma konusundaki istekliliğini gösterebilirse bu, memnuniyetle karşılanır. Bölgedeki nüfuzundan endişe etmek yerine, bahsettiğim gibi tarihi, sanatı ve kültürüyle ünlü, barışçıl ve iyi bir komşu görene kadar çabalamaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.



Irak, Ukrayna savaşında "yeni askerler" arıyor

Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafta, Rusya'ya giderek silahlı kuvvetlere katılan 24 yaşındaki Iraklı bir adamın ailesinin onunla iletişimini kaybettiği görülüyor (AFP)
Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafta, Rusya'ya giderek silahlı kuvvetlere katılan 24 yaşındaki Iraklı bir adamın ailesinin onunla iletişimini kaybettiği görülüyor (AFP)
TT

Irak, Ukrayna savaşında "yeni askerler" arıyor

Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafta, Rusya'ya giderek silahlı kuvvetlere katılan 24 yaşındaki Iraklı bir adamın ailesinin onunla iletişimini kaybettiği görülüyor (AFP)
Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafta, Rusya'ya giderek silahlı kuvvetlere katılan 24 yaşındaki Iraklı bir adamın ailesinin onunla iletişimini kaybettiği görülüyor (AFP)

Irak, Rusya-Ukrayna savaşında yer alan vatandaşlarına yönelik yargılamaları yoğunlaştırdı ve resmi onay olmadan yabancı askeri güçlere katılanlara ceza verileceği uyarısında bulundu.

Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan, yasanın yabancı çatışmalara katılan herkesi hapis cezasıyla cezalandırdığını teyit ederek, özellikle insan ticareti ve militan devşirme ağlarının suç kapsamına alındığını vurguladı.

Bu durum, Iraklıların yabancı ülkelerde savaşmak üzere askere alınmasıyla mücadele etmek amacıyla kurulan özel bir hükümet komitesinin çalışmalarıyla eş zamanlı olarak ortaya çıktı; askere alınanların sayısı hakkında çelişkili raporlar mevcuttu.

Şarku’l Avsat’ın elde ettiği bilgilere göre basın haberlerinde, Rus güçlerinin saflarında savaşmak üzere yaklaşık 50 bin Iraklının askere alındığı belirtilirken, gayri resmi istatistikler 3 bini Rus ordusunda, 2 bini Ukrayna ordusunda olmak üzere yaklaşık 5 bin savaşçıdan bahsetmekte.

Irak'ta bir mahkeme, Rusya ile birlikte savaşmak üzere savaşçı toplamak suçundan bir kişiyi ömür boyu hapis cezasına çarptırdı.


Hızlı Destek Kuvvetleri, Çad ile olan sınır bölgelerini kontrol ediyor

Darfur Valisi Minni Arko Minawi (Facebook)
Darfur Valisi Minni Arko Minawi (Facebook)
TT

Hızlı Destek Kuvvetleri, Çad ile olan sınır bölgelerini kontrol ediyor

Darfur Valisi Minni Arko Minawi (Facebook)
Darfur Valisi Minni Arko Minawi (Facebook)

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK), Çad ile sınır bölgelerindeki kontrolü tamamladıklarını duyurdu ve oradaki birliklerinin konuşlanmasını gösteren videolar yayınladı; Sudan ordusundan ise resmi bir açıklama yapılmadı.

HDK, operasyonun amacının silahlı grupları ortadan kaldırmak ve Sudan ordusu ile müttefik "ortak güçlerinin" yerel yönetim liderlerine ve sivillere karşı gerçekleştirdiği intikam ve kaos eylemlerini durdurmak olduğunu belirtti. HDK, istikrarı yeniden sağlamak amacıyla bu bölgelerde sivilleri, yolları ve kamu tesislerini güvence altına almak için güçlerin konuşlandırıldığını vurguladı.

Bir diğer gelişmede, Sudan ordusunun Babanusa'daki 22. Piyade Tümeni komutanı Tümgeneral Muaviye Hamad Abdullah'ın ölümü doğrulandı. Aralık ayı başlarında HDK tarafından şehre düzenlenen bir saldırı sırasında öldürüldü. Ordu, komutanının ölümüyle ilgili bir açıklama yapmamış olsa da Kuzey Eyaleti hükümetinin resmi internet sitesinde, askeri vali Abdul Rahman İbrahim'in merhumun ailesine başsağlığı dileklerini ilettiği bildirildi.


Suriye, Uluslararası Terörle Mücadele Koalisyonu ile ortak operasyonda DEAŞ'ın sözde Şam valisini yakaladı

Şam'daki Yermuk Filistinli Mülteci Kampı yakınlarında konuşlanan eski Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed dönemi askerleri, 2018 (Arşiv - Reuters)
Şam'daki Yermuk Filistinli Mülteci Kampı yakınlarında konuşlanan eski Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed dönemi askerleri, 2018 (Arşiv - Reuters)
TT

Suriye, Uluslararası Terörle Mücadele Koalisyonu ile ortak operasyonda DEAŞ'ın sözde Şam valisini yakaladı

Şam'daki Yermuk Filistinli Mülteci Kampı yakınlarında konuşlanan eski Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed dönemi askerleri, 2018 (Arşiv - Reuters)
Şam'daki Yermuk Filistinli Mülteci Kampı yakınlarında konuşlanan eski Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed dönemi askerleri, 2018 (Arşiv - Reuters)

Suriyeli yetkililer, dün gece, ABD öncülüğündeki Uluslararası Terörle Mücadele Koalisyonu ile birlikte Şam'da ‘titiz bir güvenlik operasyonu’ düzenleyerek terör örgütü DEAŞ’ın önde gelen liderlerinden birini yakaladıklarını duyurdu.

Suriye İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan açıklamaya göre Şam Kırsalı İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Ahmed el-Dalati, “Özel birimlerimiz, Genel İstihbarat Servisi ve Uluslararası Terörle Mücadele Koalisyonu ile ortaklaşa titiz bir güvenlik operasyonu gerçekleştirdi” dedi. Operasyon sonucunda örgütün sözde Şam valisi yakalandı.

ABD, geçtiğimiz hafta bir pusuda öldürülen iki Amerikan askerinin intikamını almak için Başkan Donald Trump'ın talimatını yerine getirerek, Suriye’de DEAŞ’a ait olduğu düşünülen yerlere hava saldırıları düzenledi.

Suriye geçtiğimiz ay Uluslararası Terörle Mücadele Koalisyonu’na resmi olarak katıldığını duyurmuş ve Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, DEAŞ’ın kalıntılarını ortadan kaldırma çabalarında ABD ile iş birliği yapma sözü vermişti.

Saraya el-Cevad adlı bir terör hücresine mensup bir grup hedef alındı

Öte yandan Suriye'nin kuzeybatısındaki Lazkiye ilindeki İç Güvenlik Komutanı Abdulaziz Hilal al-Ahmed, komutanlığa bağlı özel kuvvetlerin, terörle mücadele birimi ve bir ordu birimi ile ortaklaşa dün sabah Cable kırsalında, Saraya el-Cevad adlı bir terör hücresine yönelik bir güvenlik operasyonu düzenlediklerini açıkladı.

Ahmed, eski rejimin önde gelen yetkililerinden Suheyl el-Hasan’a bağlı hücrenin ‘suikastlar, sahada infazlar ve bombalı saldırılar gerçekleştirdiği, iç güvenlik ve ordu kontrol noktalarını hedef aldığı ve ayrıca yeni yıl kutlamalarını hedef almaya hazırlandığını’ belirtti.

Çatışmanın yaklaşık bir saat sürdüğünü söyleyen Ahmed, çatışma sonucunda hücrenin bir üyesinin tutuklandığını ve diğer üç üyesinin etkisiz hale getirildiğini açıkladı.

Ahmed açıklamasında, güvenlik güçlerinden dört kişinin hafif yaralandığını ve hücre çökertilene kadar çalışmaların devam ettiğini de sözlerine ekledi.