İzmir'de 6.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi

İzmir'deki kurtarma çalışmaları esnasında (AFP)
İzmir'deki kurtarma çalışmaları esnasında (AFP)
TT

İzmir'de 6.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi

İzmir'deki kurtarma çalışmaları esnasında (AFP)
İzmir'deki kurtarma çalışmaları esnasında (AFP)

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yapılan açıklamada, İzmir depreminde 64 vatandaşın hayatını kaybettiği, 946 vatandaşın yaralandığı belirtilirken, 220 kişinin tedavisinin devam ettiği bilgisi verildi.
AFAD depreme ilişkin son bilgileri paylaştı. Yapılan açıklamaya göre bölgede devam eden müdahale ve iyileştirme çalışmaları için AFAD, JAK, STK'lar ve belediyelerden toplamda 6 bin 478 personel, 21 arama kurtarma köpeği ile bin 46 araç görevlendirildi. Ege Bölgesi genelinde hissedilen deprem sonrasında İzmir başta olmak depremden etkilenen tüm illerde alan tarama çalışmaları devam ediyor. Jandarma, Emniyet ve TSK tarafından JİKU, helikopter ve İHA desteğiyle havadan tarama ve görüntü aktarma çalışmaları yürütülüyor.
Deprem sonrasında tüm bakanlık ve İl Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezleri teyakkuza geçirildi. 41 AFAD İl/Birlik Müdürlüğünden arama kurtarma personeli bölgeye sevk edildi. Genelkurmay Başkanlığına ait 7 adet kargo uçağı ile personel ve araçların sevkiyatı 19 sorti ile gerçekleştirildi. JAK ve sivil toplum kuruluşlarının arama kurtarma ekipleri bölgeye sevk edildi. Sahil Güvenlik Komutanlığı, yürütülen arama kurtarma çalışmalarına 186 personel, 15 sahil güvenlik botu, 3 helikopter ve 1 dalış timi ile katılıyor. Sahil Güvenlik Komutanlığından alınan bilgiye göre meydana gelen deprem sonrası 19 tekne battı, 23 tekne ve 1 kara aracı Sahil Güvenlik Komutanlığı ekiplerince kurtarıldı, 43 tekne karaya oturdu. Sahil Güvenlik Komutanlığınca kurtarma çalışmaları devam ediyor.

Bölgede barınma ve beslenme ihtiyaçları karşılanıyor
Acil barınma ihtiyacının karşılanabilmesi amacıyla bölgeye AFAD tarafından bin 244 çadır, 100 genel maksat çadırı, 5 bin 232 battaniye, 4 bin 88 yatak, 3 bin 100 uyku seti, 4 duş-wc konteyner; Türk Kızılay tarafından 2 bin 49 çadır, 51 genel maksat çadırı, 6 bin 888 yatak, 16 bin 50 battaniye ve 2 bin 657 mutfak seti sevk edildiği belirtildi. Ayrıca Kızılay tarafından 323 personel, 281 gönüllü, 40 araç, 60 bin 655 öğün kapasiteli mobil beslenme üniteleri ve 99 bin 364 malzeme (ikram ve içecek) bölgeye gönderildiğini aktarıldı.
Barınma ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla Bornova Jimnastik Spor Salonu ve Bornova Öğütcan Spor Salonu tahsis edildiği hatırlatılan açıklamada, “Toplam 288 yatak ve battaniye sevk edilmiş ve 288 vatandaşımızın ibate ihtiyaçları karşılanmaktadır. Aşık Veysel Rekreasyon Alanına 360 çadır kurulumu yapılmış olup ayrıca 2 bin 592 yatak ve 2 bin 572 battaniye sevk edilmiştir. Ege Üniversitesi kampüs alanına 120 çadır kurulumu yapılmış olup ayrıca 864 yatak, 800 battaniye ve bin 920 yastık-çarşaf seti sevk edilmiştir. İzmir Bornova Eskişehir Stadına 250 çadır, bin 8 yatak, bin battaniye ve 980 yastık-çarşaf seti sevk edilmiştir. İzmir Buca Hipodromu'na 100 çadır, bin 440 yatak, 2 bin 400 battaniye ve 960 yastık-çarşaf seti sevk edilmiştir” denildi.
Bölgede hasar tespit çalışmaları için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan 354 ve Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan 166 personel olmak üzere toplam 520 personel görevlendirildiği bildirilirken, psikososyal çalışma grubundan 167 personel 25 araç ile sahada çalışmalara katılım olduğu, 278 hanede 713 kişi ile görüşüldüğü kaydedildi. Ayrıca 2 mobil sosyal hizmet merkezi aracının bölgeye sevk edildiği aktarıldı.
Güvenlik ve trafik çalışma grubundan 260 çevik kuvvet, 32 trafik personeli olmak üzere 292 personel olay yerine yönlendirildiği aktarılırken, şu ifadelere yer verildi:
“Teknik destek ve ikmal kapsamında toplam 192 iş makinesi ve 224 personel görev yapmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından bölgede yürütülen çalışmalara katılmak üzere 102 araç görevlendirilmiştir. Orman Bölge Müdürlüğü merkezinde 400 kişiye yemek servisi verilmektedir. UMKE ve 112 Acil Yardım ekiplerinden 234 araç ve 835 personel bölgede görevlendirilmiştir. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yapılan bilgilendirmeye göre İzmir'de toplam 17 sahada enerji kesintisi bulunmakta olup kesintilerin giderilmesi için ekipler çalışmaktadır. Bölgeye toplam 35 mobil baz istasyonu sevk edilmiş olup, ihtiyaç duyulan 27 istasyonun kurulumu tamamlanmıştır. Sahil Güvenlik Komutanlığı'ndan alınan bilgiye göre meydana gelen deprem sonrası 19 tekne batmış, 23 tekne ve 1 kara aracı Sahil Güvenlik Komutanlığı ekiplerince kurtarılmış, 43 tekne karaya oturmuştur. Sahil Güvenlik Komutanlığınca kurtarma çalışmaları devam etmektedir.”

Deprem bölgesine toplam 24 milyon TL kaynak gönderildi
Ayrıca, çalışmalarda kullanılmak üzere AFAD Başkanlığı tarafından 13.000.000 TL, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından 5.000.000 TL, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 6.000.000 TL'lik kaynak aktarıldığı bildirildi.
Türkiye Afet Müdahale Planı'na göre, arama-kurtarma, sağlık, destek çalışmalarının kesintisiz olarak yürütülmesi amacıyla, İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) koordinasyonunda, tüm çalışma grupları, 7 gün 24 saat çalışma esasına göre faaliyete geçirildiği bilgisi verildi.  

Ege'deki deprem Marmara bölgesinde de hissedildi
İzmir'de yaşanan deprem Çanakkale, Balıkesir, Bursa ve Yalova'da da hissedildi.
Seferhisar açıklarında 16 kilometre derinlikte yaşanan 6,6 büyüklüğündeki deprem Marmara bölgesindeki vatandaşları da sokağa döktü
Özellikle Çanakkale, Balıkesir, Bursa ve Yalova'da vatandaşlar deprem sonrası soluğu sokaklarda aldılar

Deprem sonrası İzmir'den görüntü (İHA)
Deprem Aydın ve Muğla'da da hissedildi

Ege'de meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki deprem, Aydın ve Muğla'da da hissedildi.
Depremden sonra vatandaşlar binalardan dışarı çıktı. Bazı binalarda çatlaklar olduğu belirtildi.

AFAD'dan yapılan açıklamada vatandaşlara şu uyarılarda bulunuldu:
"Afet bölgesindeki hasarlı yapılara kesinlikle girilmemesi gerekmektedir. Yollar acil yardım araçları için boş bırakılmalıdır. Depremden sonra evler terk edilirken, ortamda herhangi bir doğalgaz kokusu olmaması halinde doğalgaz ve su vanaları ile elektrik şalterleri kapatılmalıdır. Vatandaşlarımız, acil yardıma ihtiyaç duymadıkları sürece telefonlarını kullanmamalıdır. Yardıma ihtiyaç duyabilecek bebek, çocuk, yaşlı ve engellilere destek olunmalıdır. Gelişmeler ve bölgedeki deprem aktivitesi, İçişleri Bakanlığı AFAD tarafından 7/24 takip edilmektedir."

TBMM Başkanı Şentop: "(İzmir'deki deprem) "Devletimizin bütün birimleri müteyakkız haldedir ve meseleyi yakından takip etmektedir"
TBMM Başkanı Şentop, İzmir'de yaşanan depremle ilgili sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "İzmir'de 6.6 büyüklüğünde bir deprem yaşandığını ve bazı binaların yıkıldığını üzüntüyle öğrendim. Devletimizin bütün birimleri müteyakkız haldedir ve meseleyi yakından takip etmektedir. İzmirli hemşehrilerimize geçmiş olsun temennilerimi iletiyorum" dedi.

Bakan Karaismailoğlu: "İzmir depremiyle ilgili ulaşım ve iletişimde sorun yok"
Bakan Karaismailoğlu, İzmir'deki depremle ilgili ulaşım ve iletişim açısından herhangi bir sorunun olmadığını belirterek, “İzmir'de üzücü bir olay meydana geldi ve onunla ilgili her türlü irtibatları sağladık. Gerekli bilgileri alıyoruz ve yakından takip ediyoruz. Ulaşım ve iletişim açısından herhangi bir sıkıntı yok. İnşallah en az hasarla atlatacağımız bir deprem olur. Biz bakanlığımız ve diğer bakanlıklar olarak konunun tamamen üzerindeyiz. Sürekli takip ve müdahale ediyoruz” diye konuştu.

Bakan Soylu'dan ilk açıklama
Bakan Soylu: "Şu ana kadar İzmir Bornova ve Bayraklı'da 6 bina yıkılma ihbarı geldi. Uşak, Denizli, Manisa, Balikesir, Aydın ve Muğla'da ufak çatlaklar dışında ve can kaybı ile ilgili herhangi bir ihbar gelmemiştir. Ekiplerimiz sahada tarama ve müdahalelerine devam etmektedir. Geçmiş olsun"

Bahçeli: Devlet-millet dayanışmasıyla zorlukların üstesinden gelineceğine inanıyorum
MHP Lideri Devlet Bahçeli, "Şiddetli depremden etkilenen İzmirli vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyorum. Yaralılarımıza şifa diliyorum. Devlet-millet dayanışmasıyla zorlukların üstesinden gelineceğine inanıyorum. Niyazım odur ki, Allah milletimizi doğal afetlerden korusun, her türlü musibetten esirgesin" dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sosyal medya hesabından İzmir depremine ilişkin paylaşımda bulundu. Bahçeli şu ifadelere yer verdi:
"Merkez üssü İzmir Seferihisar açıkları olarak tespit edilen, Ege ve Marmara Bölgesi’nin geniş bir alanında hissedilen 6,6 şiddetindeki deprem milletimizi haklı olarak endişelendirmiştir. Bayraklı ve Bornova ilçelerimizde bazı binaların yıkıldığı da anlaşılmaktadır.
Deprem enkazı altında kalan vatandaşlarımızın yaralı olarak kurtarıldıkları yapılan açıklamalarla sabittir. Tesellimiz şu ana kadar can kaybına dair herhangi bir bilginin kamuoyuyla paylaşılmamasıdır. Dileğimiz hiçbir kardeşimizin hayatını kaybetmemesidir.
Şiddetli depremden etkilenen İzmirli vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyorum. Yaralılarımıza şifa diliyorum. Devlet-millet dayanışmasıyla zorlukların üstesinden gelineceğine inanıyorum. Niyazım odur ki, Allah milletimizi doğal afetlerden korusun, her türlü musibetten esirgesin."

'Devletimiz tüm kurum ve kuruluşlarıyla aziz milletimizin yanındadır'
İletişim Başkanı Fahretin Altun Twitter'dan yaptığı açıklamada "İzmir'de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun. Hasar tespit çalışmaları ve yıkılan binaların enkaz kaldırma işlemleri hızla başlamıştır. Devletimiz tüm kurum ve kuruluşlarıyla aziz milletimizin yanındadır." ifadelerini kıllandı.

Erdoğan İzmir Belediye Başkanı Soyer ile telefonda görüştü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir’de meydana gelen depremle ilgili, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede, İzmir halkına geçmiş olsun dileklerini ileterek, deprem ve arama kurtarma çalışmaları hakkında bilgi aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaraların en kısa sürede sarılması için devletin bütün imkanlarıyla İzmirlilerin yanında olduğunu belirtti.

Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'i telefonla aradı
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir'de meydana gelen depremin ardından, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'i telefonla aradı. Depremin meydana getirdiği hasar hakkında bilgi alan CHP lideri Kılıçdaroğlu, geçmiş olsun dileklerini iletti.

Bakanlıktan 5 milyon liralık kaynak
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, depremden etkilenen vatandaşların acil ihtiyaçlarının karşılanması için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları'na (SYDV) 5 milyon lira kaynak aktardıklarını ifade etti. AFAD'dan yapılan açıklamada ise "Bölgede yürütülen çalışmalarda kullanılmak üzere AFAD Başkanlığı tarafından 3 milyon TL, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından 5 milyon TL acil yardım ödenekleri gönderilmiştir" denildi.

Manisa Valiliği: "Depremde Manisa'da 10 binada duvar yıkığı meydana geldi"
Manisa Valiliği merkez üssü İzmir’in Seferihisar ilçesi olan 6.7 büyüklüğündeki depremde il genelinde 10 binada duvar yıkığı şeklinde hafif hasar meydana geldiğini duyurdu.
Manisa Valiliği merkez üssü İzmir'in Seferihisar ilçesi olan 6.7 büyüklüğündeki depremle ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, "30.10.2020 tarihinde saat 14.51’de merkez üssü İzmir’in Seferihisar ilçesinde meydana gelen ve ilimizde de hissedilen 6,7 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiştir. Deprem sebebiyle ilimizde 10 binada duvar yıkığı şeklinde hafif hasar meydana gelmiş olup, bunun dışında herhangi bir can veya mal kaybı yaşanmamıştır." denildi.

Bakan Selçuk: "Uzman ekiplerimiz ile depremden etkilenen vatandaşlarımızın yanındayız”
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, ”İzmir'de meydana gelen ve çevre illerden de hissedilen depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Uzman ekiplerimiz ile depremden etkilenen vatandaşlarımızın yanındayız. Rabbim ülkemizi her türlü afetten korusun" dedi.
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, İzmir Seferihisar açıklarında 6.6 büyüklüğünde meydana gelen depreme ilişkin Twitter hesabından paylaşım yaptı. Selçuk paylaşımında, "İzmir'de meydana gelen ve çevre illerden de hissedilen depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Uzman ekiplerimiz ile depremden etkilenen vatandaşlarımızın yanındayız. Rabbim ülkemizi her türlü afetten korusun" dedi.

Muğla’dan İzmir’e ekipman desteği
Muğla Büyükşehir Belediyesi İzmir merkezli 6,6 şiddetindeki depremin ardından İzmir’e teknik destek amacıyla 3 AKS aracı, yeraltı sismik arama akustik dinleme ve görüntüleme cihazı, telefon ve internet kesilmesine karşı bir iletişim (Role) aracı ve 19 itfaiye personeli gönderdi.
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, ihtiyaç duyulması durumunda bölgeye ekipman ve insan gücü olarak destek vermeye hazır olduklarını açıkladı.

Diyanet İşler Başkanı Erbaş: ”Dualarımız, can kaybının olmaması için”
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, ”Dualarımız, can kaybının olmaması için. Yüce Rabbimiz milletimizi, ülkemizi ve tüm insanlığı her türlü afetten muhafaza eylesin” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İzmir’de meydana gelen deprem sonrası Twitter hesabından paylaşımda bulundu. Erbaş paylaşımında, "İzmir’de meydana gelen ve çevre illerde hissedilen depremden etkilenen tüm kardeşlerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Dualarımız, can kaybının olmaması için. Yüce Rabbimiz milletimizi, ülkemizi ve tüm insanlığı her türlü afetten muhafaza eylesin” dedi.

İzmir'de meydana gelen deprem güvenlik kamerasında

İzmir'de yaşanan deprem İstanbul'da da hissedildi... İşte o anlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan deprem sonrası ilk açıklama

Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum: "5 bina yıkıldı, enkaz altında vatandaşlarımız var"

AFAD, uyardı: SMS ve internet tabanlı mesajlaşma uygulamaları tercih edin



ABD-İran müzakereleri ve aradaki görüş ayrılıklarını giderme girişimleri

 ABD Başkanı Donald Trump Beyaz Saray'da (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump Beyaz Saray'da (AFP)
TT

ABD-İran müzakereleri ve aradaki görüş ayrılıklarını giderme girişimleri

 ABD Başkanı Donald Trump Beyaz Saray'da (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump Beyaz Saray'da (AFP)

Washington: Arash Azizi

ABD ile İran arasında önemli olumlu gelişmelerin kaydedildiği önceki iki müzakere turunun ardından 26 Nisan'da Umman’ın başkenti Maskat'ta bir müzakere turu daha gerçekleştirildi. Her iki taraf da iyimserliklerini ve diyaloğu ilerletme yönündeki ortak kararlılıklarını dile getirdi. Washington ve Tahran arasındaki söylem sadece birkaç hafta içinde dramatik bir şekilde değişti ve taraflar bir anlaşmaya varma konusunda daha önce Viyana’da imzalanan nükleer anlaşmanın önünü açan 2013 ve 2015 yılları arasındaki görüşmelere kıyasla daha kararlı olduklarını gösterdi.

ABD için başarılı bir anlaşma, İran'ın nükleer silah edinmesini engellemek ve istikrarı bozucu bölgesel davranışlarını frenlemek anlamına geliyor. İran için ise anlaşma, ekonomisini boğan yaptırımların kısmen de olsa hafifletilmesi hayati önem taşıyan bir can simidi olabilir.

Daha önceki müzakerelerde benzer faktörler mevcut olsa da İran'ın nükleer programı, nükleer silah elde etmenin eşiğine geldiği için bugün riskler çok daha yüksek.

Bu müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanması halinde, bunun sonuçları sadece daha fazla ekonomik yaptırımla kalmayıp, İsrail ve ABD tarafından düzenlenecek askeri saldırılar da olabilir.

Bu durum hem Washington'ı hem de Tahran'ı bir anlaşmaya varılması için yoğun çaba sarf etmeye itiyor. Ancak hem iki başkentin içinde hem de dışında birçok taraf böyle bir anlaşmanın olası şekli konusunda endişeli. Söz konusu taraflardan bazıları askeri çatışma tercihlerini gizlemiyor. Müzakere karşıtlarının ısrarcı seslerine rağmen, bugün başlıca karar alıcıların genel tutumu, 2013-2015 yılları arasında olduğundan daha fazla olarak müzakereleri destekliyor gibi görünüyor.

İran'da uzun süredir ABD ile ilişkilerde önemli bir ilerleme kaydedilmesine karşı çıkan katı muhafazakarların nüfuzu azalmış durumda. Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan reformcu kampa mensup ve dış politika konularında Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf ile yakın bir çalışma ilişkisi sürdürüyor. Kalibaf, muhafazakâr kanattan olmasına rağmen hiçbir şekilde katı muhafazakâr kanadın müttefiki olmadı.

İran’da halen son sözü söyleyen kişi olan Dini Lider, rejim ve daha geniş anlamda toplum içindeki rakip çıkarları dengeleme ihtiyacının farkına varmaya başladığından müzakerelerin sürdürülmesine yeşil ışık yaktı.

İran’da halen son sözü söyleyen kişi olan Dini Lider (Rehber) Ali Hamaney, rejim ve daha geniş anlamda toplum içindeki rakip çıkarları dengeleme ihtiyacının farkına varmaya başladığından müzakerelerin sürdürülmesine yeşil ışık yaktı. Hamaney, bir Şii imamın ölüm yıldönümü olan 24 Nisan'da yaptığı dikkat çekici konuşmada, Şii tarihi üzerine uzun bir değerlendirme yaparak, imamların düşmanlar karşısında nasıl sıklıkla barış ve itidali tercih ettiklerini özetledi. Eski nükleer anlaşma müzakerecisi ve geçtiğimiz yılki cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybeden Said Celili gibi önde gelen katı muhafazakâr isimlerin bile yorumlarında itidal gözle görülür hale gelmeye başladı. Celili, bir süre sessiz kaldıktan sonra haftalık konuşmalarına yeniden başladı, ancak konuşmalarında mevcut müzakere turunu eleştirmekten ziyade 2015 tarihli nükleer anlaşmayı eleştirdi. Celili'nin çevresi, müzakerelere İran Devrim Muhafızları Ordusu’ndan (DMO) üst düzey bir yetkilinin de katılabileceğini ima etmişti, fakat beklenen yetkilinin ortada olmaması işi ilginç ve dikkat çekici bir hale getirdi.

İran Lideri Ali Hamaney, Tahran, 12 Şubat 2025 (AFP)İran Lideri Ali Hamaney, Tahran, 12 Şubat 2025 (AFP)

Said Celili'nin kardeşinin başkan yardımcısı olduğu ve halen sertlik yanlılarının hakimiyetindeki en etkili kurumlardan biri olan İran Radyo Televizyon Kurumu (İRİB), son günlerde kendi içinde sert bir eleştiri dalgasıyla karşı karşıya kaldı. Kriz, Arap yetkilileri eleştiren komedi skeçlerinin yayınlanmasıyla başladı. Bu hamle, İran-ABD müzakerelerinin başarısı için önemli bir dayanak olan Tahran ve Riyad arasındaki yakınlaşmayı teşvik etmek için çok çaba sarf edilen hassas bir zamanda geldiğinden ‘talihsiz’ olarak nitelendirildi. Tartışma, bir aile programında, Sünni Müslümanlar tarafından büyük saygı gören ilk halife Ebu Bekir es-Sıddık hakkında uygunsuz sözler sarf eden bir konuğun ağırlanmasıyla büyüdü. Ebu Bekir hakkında sarf edilen bu sözler, İran'daki Sünniler arasında ve Sünnilerin çoğunlukta olduğu komşu Arap ülkelerinde öfke patlamasına yol açtı. Bu öfke karşısında İRİB Başkanı Peyman Cebelli resmi bir özür mesajı yayınladı ve ardından kanalın bazı yetkilileri hakkında disiplin cezaları uygulandı. Bu kişilerden bazıları görevden alındı, diğerlerinin ise hakkında yasal soruşturma başlatıldı.

Müzakerelere karşı İran içinden yapılan muhalefet, ufukta belirmeye başlayan bariz ekonomik kazanımlar nedeniyle daha kırılgan hale geldi. Müzakerelerle ilgili olumlu haberlerin duyulması bile, İran riyalinin ABD doları karşısında yüzde 20'nin üzerinde değer kazanmasına yetti. Yaptırımların kaldırılması İran'ın zor durumdaki ekonomisinin yapısını hemen değiştirmeyecek olsa da somut bir iyileşme vaat ediyor. Bu bağlamda, İran Ticaret Odası'ndan bir yetkili kısa süre önce verdiği bir röportajda, yaptırımların hafifletilmesinin etkisinin orta ve uzun vadede belirleyici olacağını, en azından işlem maliyetlerini azaltacağını ve İran halıları gibi geleneksel malların ihracatını artıracağını ve Batı ülkelerinden özellikle teknoloji gibi hayati öneme sahip malların ithalatını kolaylaştıracağını vurguladı.

Müzakerelerle ilgili olumlu haberlerin duyulması bile, İran riyalinin ABD doları karşısında yüzde 20'nin üzerinde değer kazanmasına yetti.

ABD’de ise Başkan Donald Trump'ın müzakerelere olan sarsılmaz bağlılığına rağmen, müzakerelerin gidişatı konusunda kendi içinde bir görüş ayrılığı söz konusu. İran’la müzakerelerde ABD'nin teknik müzakere ekibinin başına ABD Dışişleri Bakanlığı politika planlama direktörü Michael Anton'un atanması, yönetim içindeki destekçilerin elini güçlendirmiş olabilir. Çünkü Anton, diplomat olmamasına rağmen Dışişleri Bakanlığı'nın düşünce kuruluşunun başında bulunan önde gelen muhafazakâr düşünürlerden biri olarak öne çıkıyor.

Başkanlık ekibi içinde ABD'nin Ortadoğu’ya askeri müdahalesi konusunda açıkça çekingen olan bir akımdan gelen Anton, Başkan Trump’a olan kişisel sadakatinin yanı sıra, onunla ideolojik olarak uyumu nedeniyle bu göreve seçilmiş gibi görünüyor.

İsrail bölgesel olarak devam eden ABD-İran müzakerelerine şüpheyle yaklaşmaya devam ediyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun 2013-2015 dönemindeki müzakereler sırasında eski ABD Başkanı Barack Obama yönetiminin çabalarına kamuoyu önünde karşı çıkmasına rağmen, Başkan Trump ile uzun süredir devam eden ittifakı göz önüne alındığında şu an bu konuda daha fazla kısıtlandığı da bir gerçek. Daha da önemlisi, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) de mevcut müzakereleri destekliyor. Bu da KİK’in daha önceki müzakerelere muhalefet eden tutumuna kıyasla belirgin bir değişim anlamına geliyor.

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'ın üst düzey bir güvenlik heyetinin başında Tahran'a yaptığı son ziyaret bu değişimi teyit eder nitelikteydi ve Riyad ile Tahran arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemin sinyallerini verdi.

Yıllardır Suudi Arabistan'a yönelik düşmanca söylemleriyle tanınan Hamaney, siyasal İslamcılığın katı muhafazakarlık yanlısı formunun hem İran toplumu hem de siyasi elitler arasında giderek ivme ve inandırıcılık kaybettiğinin farkına varmış gibi görünüyor. Eldeki veriler, İran'ın askeri ve güvenlik alanlarının önde gelen isimlerinin Suudi Arabistan gibi komşu ülkelere yönelik düşmanlığın devam etmesinin artık sürdürülebilir olmadığı sonucuna vardıklarını ve çatışma yerine iş birliğini en gerçekçi ve uygulanabilir yol olarak görmeye başladıklarını ortaya koyuyor. Bölgesel politikalardaki bu değişim Washington ve Tahran arasındaki görüşmelerin başarı şansını arttırıyor. Zira çatışma yerine ekonomik iş birliğine odaklanan daha istikrarlı bir Ortadoğu, ilgili tüm tarafların çıkarına hizmet edeceği kesin.

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Arakçi, ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile görüşmelerini sürdürürken bir dizi önemli uluslararası aktörle de temaslarına devam ediyor. Kısa bir süre önce Rusya ve Çin'i ziyaret ederek her iki başkentte de mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulunan Arakçi, Pekin'de 23 Nisan'da yaptığı açıklamada, ABD ile müzakereler konusunda İran ve Çin arasında ‘çok iyi bir anlayış’ olduğunu belirtti. Bunun yanında İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ın bu yıl biri Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile ikili bir zirveye, diğeri ise eylül ayında yapılacak Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesine katılmak amacıyla olmak üzere Çin'e iki ziyaret gerçekleştirmesi bekleniyor.

24 Nisan'da Avrupa'ya yönelik diplomatik bir girişim başlatan Arakçi, İran'ın İngiltere, Fransa ve Almanya ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açılması çağrısında bulunarak Londra, Paris ve Berlin'i ziyaret etmeye hazır olduğunu söyledi. Arakçi’nin bu diplomatik hamleleriyle eş zamanlı olarak ABD teknik heyetinin başındaki Michael Anton da Avrupalı mevkidaşlarıyla benzer istişareler yürütüyor. Avrupalı yetkililer arasında, Ukrayna gibi daha geniş konulardaki görüş ayrılıklarına rağmen, İran dosyasında Washington ile tutumlarını koordine etme eğilimi artıyor gibi görünüyor.

İran Dini Lideri Hamaney’in nükleer müzakerelerdeki özel temsilcisi Ali Şemhani, müzakerelerin gidişatına ilişkin dokuz yol gösterici ilke sundu. Bunların başında ‘Libya ve BAE deneyimlerini kategorik olarak reddedilmesi’ geliyor.

Tüm göstergeler ABD-İran müzakerelerinin ilerlemekte olduğuna işaret etse de müzakereler ilerledikçe hem teknik hem de siyasi önemli meseleler ortaya çıkmaya başlayacağından önümüzde bir takım gerçek zorluklar bulunuyor.  Taraflar arasındaki anlaşmazlıkların başında, 2015 tarihli nükleer anlaşmada öngörülen şekilde İran'ın kendi topraklarında en fazla yüzde 3,67 ile sınırlandırılması kaydıyla uranyum zenginleştirmesine izin verilip verilmeyeceği meselesi geliyor. ABD'li yetkililer bu konuda farklı görüşler dile getirdiler. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, bundan kısa bir süre önce yaptığı açıklamada, İran sivil bir nükleer program yürütüyor olsa bile, ülke içinde uranyum zenginleştirmeye neredeyse hiç ihtiyacı olmadığını ve bunun yerine yabancı kaynaklardan zenginleştirilmiş uranyum ithal edebileceğini savundu. Ancak bu sözler, Tahran'ın aşılmaması gereken bir kırmızı çizgi olarak gördüğü kendi uranyum zenginleştirme kapasitesini elinde tutma konusundaki ısrarıyla çatışıyor.

İran Dini Lideri Hamaney’in nükleer müzakerelerdeki özel temsilcisi Ali Şemhani, 19 Nisan'da yaptığı bir açıklamada, müzakerelerin gidişatını belirleyecek dokuz yol gösterici ilke sundu. Bunların başında ‘Libya ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) modelinin kategorik olarak reddedilmesi’ geliyor. Şemhani, Libya’nın eski lideri Muammer Kaddafi döneminde Batılı güçlerle yaptığı anlaşma karşılığında nükleer programını tamamen tasfiye ederken, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) tamamen Avrupa'dan zenginleştirilmiş nükleer yakıt ithalatına dayanan sivil bir nükleer program yürüttüğü iki farklı deneyime atıfta bulundu. Ancak burada sorulması gereken asıl soru, Washington'ın İran'ı bu iki modelden birine ya da belki de BAE modelini benimserken yerel olarak sınırlı miktarda uranyum zenginleştirmeye izin veren karma bir seçeneğe doğru itmek için yeterli baskı uygulayıp uygulayamayacağı sorusudur.

Sonuç olarak bu müzakereler, Maskat'ta, Roma'da ya da önümüzdeki haftalarda müzakere masalarının kurulacağı diğer şehirlerde diplomasinin bir sonraki aşamasının şeklini de belirleyecek.