El-Hol Kampı, DEAŞ’lı yabancı ailelerden 600’ün üzerinde çocuğa ev sahipliği yapıyor

Kuzeydoğu Suriye'deki el-Hol Kampı. (Şarku’l Avsat)
Kuzeydoğu Suriye'deki el-Hol Kampı. (Şarku’l Avsat)
TT

El-Hol Kampı, DEAŞ’lı yabancı ailelerden 600’ün üzerinde çocuğa ev sahipliği yapıyor

Kuzeydoğu Suriye'deki el-Hol Kampı. (Şarku’l Avsat)
Kuzeydoğu Suriye'deki el-Hol Kampı. (Şarku’l Avsat)

Belçikalı iki araştırmacı tarafından yapılan bir araştırmaya göre, ebeveynleri DEAŞ militanı olan, Batı ve Avrupa uyruklu 600’ün üzerinde çocuk, tek başına veya anneleriyle birlikte Kuzeydoğu Suriye’de Kürt güçlerinin kontrolü altındaki el-Hol ve Roj mülteci kamplarında kalıyor.
Brüksel’deki Egmont Enstitüsü’nden silahlı gruplar konusunda uzman araştırmacılar, Thomas Renard ve Rik Coolsaet dün yayınlanan çalışmasında “Avrupa Birliği (AB) vatandaşlığına sahip 610 ila 680 çocuk şu an Kuzeydoğu Suriye'deki Roj ve el-Hol Kampı’nda anneleriyle birlikte tutuluyor” denildi. Araştırmacılar, söz konusu çocukların DEAŞ saflarında savaşan gruplardan anneleri ile 2019 yılından bu yana kampta tutulduğunu belirtti.
Batı ülkelerinden gelen yaklaşık bin çocuğun Irak ve Suriye topraklarında tutuklu bulunduğu yönündeki tahmine ilişkin verilerin yer aldığı çalışma yerel ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarının yayınladığı resmi veri ve istatistiklere, uzmanların tahminlerine, aynı zamanda kamp yönetimi ile çocuk cezaevleri elindeki istatistiklere dayanıyor.
Söz konusu araştırmaya göre Avrupalı tutuklular arasında çoğunlukla Fransızlar, ardından Almanlar, Hollandalılar, sonrasında da İsveçliler, Belçikalılar (38’i çocuk) ve İngilizler (35’i çocuk) bulunuyor. Çocuklardan 150 ila 200’ünün reşit, 200 ila 250’sinin 11 yaş altı olduğu biliniyor. Bu çocukların çoğu, Suriye’deki el-Hol ve Roj kamplarında ya da çocuk cezaevlerinde yaşıyor.
Yaptığı basın açıklamasında söz konusu Avrupalı tutukluların içinde bulunduğu şartların, Guantanamo’daki tutukluların durumuna benzediğini söyleyen Thomas Renard, söz konusu kişilerin Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi özel mahkemelerinde yargılanması olasılığının düşünülmesi çağrısı yaptı.
Çocukların “ebeveynlerinin yaptıkları tercihlerin, savaşın, bu kamplardaki aşırı zor koşulların, aynı zamanda Avrupa hükümetlerinin ihmalkarlığının kurbanları” olduğunu belirten Belçikalı araştırmacı, bu hükümetlerin çocukların içinde bulunduğu vaziyetin farkında olduğunu ancak terörle mücadelede uzman birim ve kurumların tavsiyelerine karşılık onları anavatanlarına geri getirmemeyi seçtiğini vurguladı.
Ebeveynleri DEAŞ mensubu olan çocukların anavatanlarına döndükleri takdirde saatli birer bombaya dönüşeceği fikrini kabul etmeyen Renard, “Bu çocukların yüzde 60 ila 70’i 5 yaşın altında. Kalanların neredeyse tamamı ise 12 yaşından küçük. Az bir kısmı reşit” dedi.
Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR) dün yayınladığı bildiride el-Hol Kampı’nı şimdiye kadar on binlerce yerinden edilmiş kişiyi insanlık dışı koşullarda barındırmış olan bir ‘gözaltı kampı’ olarak niteledi. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Bağımsız Soruşturma Komisyonu’nun son raporunda binlerce kişinin hukuka aykırı olarak tutuklanmasından Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin sorumlu tutulduğuna dikkat çekti.
Kamp sakinlerinin yaşam şartları, hareket, sağlık, eğitim gibi temel insani hak ihlallerinin gözden geçirildiği söz konusu raporda, el-Hol Kampı’nda 2016’dan bu yana 25’i çocuk, 11’i kadın olmak üzere 53 kişinin yaşamını yitirdiği bildirildi.
Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke şehrinin 45 km güneyinde yer alan el-Hol Kampı’nda 65 bin Suriyeli ve Iraklı bulunuyor. Batı ve Arap ülkelerinden 54 farklı milletten esir ve ailelere özel kısmında ise çoğu çocuk olmak üzere 12 bin kişi yaşıyor.
Söz konusu kimselerin yaşadıkları yerlerde insanlık dışı koşullar olduğunu belirten SNHR, çoğu kötü plastikler kullanılarak yapılan çadırların bölgenin sert iklim koşullarında koruma sağlamadığını, çabuk yanmaya müsait olduğunu kaydetti. Şimdiye kadar çıkan yangınlarda 4’ü çocuk, 1’i kadın olmak üzere 9 sivilinöldüğü bilgisini paylaştı.
Kampta yiyecek ve temiz içme suyu kıtlığı bulunduğu ve kanalizasyon ve altyapı eksikliğinden muzdarip olduğunu belirten SNHR, tıbbi bakım eksikliği dolayısıyla 7 çocuğun yaşamını yitirdiğini aktardı.
Rusya ve Çin’in 2165 sayılı Güvenlik Konseyi kararının yenilenmesine ilişkin 2019'daki vetolarının kamptaki insani ve tıbbi yardım eksikliğinin başlıca nedeni olduğu belirten SNHR, bu adımı insan hakları ihlali olarak nitelendirdi.  SNHR konuya dair şu açıklamada bulundu:
 “Bu veto, Yarubiye Sınır Kapısı’nın kapatılmasına, böylece bölgeye yönelik BM yardım akışının sekteye uğramasına neden oldu. Bu da el-Hol Kampı’ndaki insani koşullara açıkça yansıdı. Raporda Rusya ve Çin, bu keyfi veto nedeniyle insan haklarına saygı ve ahlak yönlerinden sorumsuz olarak nitelendi. El-Hol Kampı’nın içinde bulunduğu koşullar, Kovid-19 salgını için elverişli bir ortam oluşmasına neden oluyor. Nitekim maske takma ve sosyal mesafeye uyma  gibi önleyici tedbirler oldukça sınırlı. Salgını körükleyen en tehlikeli faktör ise kampın su ve kanalizasyon altyapısındaki eksiklikler olarak ön plana çıkıyor.”



Mısır İçişleri Bakanlığı: Suç mahallerine düzenlenen baskınlarda aranan bir suçlu çıkan çatışmada öldürüldü

Mısırlı bir polis memuru (Arşiv- AFP)
Mısırlı bir polis memuru (Arşiv- AFP)
TT

Mısır İçişleri Bakanlığı: Suç mahallerine düzenlenen baskınlarda aranan bir suçlu çıkan çatışmada öldürüldü

Mısırlı bir polis memuru (Arşiv- AFP)
Mısırlı bir polis memuru (Arşiv- AFP)

Mısır İçişleri Bakanlığı, suç odaklarına yönelik düzenlenen baskınlarda “çok tehlikeli” bir suçlunun etkisiz hâle getirildiğini açıkladı.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, gerekli hukuki işlemlerin tamamlanmasının ardından Merkez Güvenlik Güçleri’nin de katılımıyla operasyon düzenlendiği belirtilerek, “Sohac vilayetinde gerçekleştirilen operasyonda, daha önce uyuşturucu, cinayet, silahlı gasp ve ruhsatsız silah bulundurma gibi suçlardan müebbet hapis cezasına çarptırılan çok tehlikeli bir suçlu, güvenlik güçleriyle yaşanan çatışmada öldürüldü” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada ayrıca, söz konusu bölgelerdeki diğer şüphelilerin de yakalandığı, onların yanında 651 kilogramdan fazla çeşitli uyuşturucu madde ile 41 adet silahın ele geçirildiği aktarıldı.

İçişleri Bakanlığı, ele geçirilen uyuşturucu maddelerin toplam değerinin 77 milyon Mısır lirası olarak tahmin edildiğini bildirdi.


Orgeneral Burhan: HDK'nın lağvedilmediği hiçbir çözümü kabul etmeyeceğiz

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (Arşiv-Reuters)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (Arşiv-Reuters)
TT

Orgeneral Burhan: HDK'nın lağvedilmediği hiçbir çözümü kabul etmeyeceğiz

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (Arşiv-Reuters)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (Arşiv-Reuters)

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan dün yaptığı açıklamada, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) lağvedilmesini ve silahlarının elinden alınmasını öngörmeyen hiçbir çözümü kabul etmeyeceklerini söyledi. Öte yandan HDK, Batı Kordofan eyaletinde, Sudan ordusunun son kalesi olan Babnusa kentindeki 22. Piyade Tümeni'nin kontrolünü ele geçirdiğini iddia ettiği videolar yayınladı.

Darfur Valisi Minni Arko Minnawi liderliğindeki Sudan Kurtuluş Ordusu üyelerinden hayatını kaybedenler için düzenlenen anma töreninde bir konuşma yapan Orgeneral Burhan, savaşta, özellikle Darfur'un Faşir kentinde Sudan halkının kanının dökülmesinin kendilerine tek bir seçenek bıraktığını, onun da HDK'nın ortadan kaldırılması olduğunu söyledi. Orgeneral Burhan, “HDK’nın lağvedilmesini ve silahlarının elinden alınmasını öngörmeyen hiçbir çözümü kabul etmeyeceğiz” dedi. “HDK'dan intikam almalıyız” diye devam eden Orgeneral Burhan, HDK üyelerinin ‘Sudan'da yaşamayı hak etmediklerini’ belirtti.

dfvbg
Darfur Valisi ve Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Minni Arko Minnawi, Sudan'ın kuzeyindeki bir mülteci kampını ziyaret ederken, 26 Kasım 2025 (AFP)

Orgeneral Burhan, ABD Başkanı Donald Trump’ın Afrika ve Arap meseleleri konusunda üst düzey danışmanlığını yapan Massad Fares Boulos ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres’in Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra başta olmak üzere Sudan'ı ziyaret eden bazı uluslararası temsilcilere tutumunu bildirdiğini ifade etti.

Malik Akkar’ın konuşması

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Malik Akkar, Sudan'ın ulusal birliği gerektiren ‘büyük zorluklarla’ karşı karşıya olduğunu belirterek, geçiş dönemi adaletinin gerçek ulusal uzlaşmayı sağlamanın tek yolu olduğunu belirtti.

Egemenlik Konseyi Basın Ofisi, Akkar'ın Darfur'da ‘barış ve barış içinde  bir arada yaşama’ konulu bir etkinlikte yaptığı konuşmada, sosyal barış ve barış içinde bir arada yaşamanın gerçek siyasi dönüşümün temeli olduğunu ve başkalarını kabul etmek, çeşitliliğe saygı duymak, nefret söylemini ve bölgeselciliği reddetmek ve Sudan'ın herkes için olduğu inancına dayanmadıkça hiçbir ulusal projenin başarılı olamayacağını söylediğini bildirdi. Konuşmasında ayrıca, “Geçiş dönemi adaleti, gerçek ulusal uzlaşmayı sağlamak ve vatandaşlar ile devlet arasındaki güveni yeniden tesis etmek için tek yoldur” diyen Akkar, hükümetin ‘hesap verebilirlik ve telafiyi sağlayan, çatışmaların etkilerini ele alan, trajedilerin tekrarlanmamasını sağlayan ve daha istikrarlı gelecek için sağlam bir temel oluşturan’ adil ve şeffaf bir sürece bağlı olduğunu vurguladı.

HDK’nın suçlamaları

Diğer yandan HDK, 22. Piyade Tümeni karargahını almayı başardığını ve Batı Kordofan eyaletindeki Babnusa şehrinin kontrolünü tamamen ele geçirdiğini duyurdu.

HDK tarafından dün yapılan açıklamada, ilan edilen ‘insani ateşkes’ taahhüdü bir kez daha vurgulanırken, ordunun ve müttefik grupların bunu Kuzey ve Batı Kordofan'daki bazı kasaba ve köylere ‘tekrar tekrar saldırılar düzenlemek’ için kullandığı öne sürüldü. Açıklamada, ‘Uluslararası Dörtlü’ ülkeleri ile bölgesel ve uluslararası kuruluşlara ‘bu saldırıları kınamaları’ çağrısı yapıldı.

dfgt
Darfur'dan Çad'ın doğusunda yerinden edilmiş kişiler için kurulan çadırların önünde oynayan çocuklar, 29 Kasım 2025 (Reuters)

Başkent Hartum’dan yaklaşık 700 kilometre uzaklıkta yer alan Babnusa, ülkenin batı, orta ve kuzey eyaletlerini birbirine bağlayan en büyük demiryolu merkezlerinden biri.

Çatışmalar ve saldırılar

Öte yandan Sudan ordusu, Abdülaziz el-Hilu liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) güçleriyle yaşanan çatışmaların ardından Güney Kordofan eyaletindeki bir dizi kasabaya ilerlerken, bölgenin batısında Babnusa kentindeki ordu üssü çevresinde şiddetli çatışmalar yeniden başladı.

Ordu tarafından resmi bir açıklama yapılmazken, orduya yakın platformlar pazar günü, SPLM-N güçlerinin Nuba Dağları bölgesindeki dar bir şeritte bulunan Sanadra, Damra ve Tabsa beldelerine konuşlandırıldıkları görüntüleri yayınladı.

Bu yeni ilerleme, Sudan ordusunun Hilu'nun kontrolündeki bir kale olan Kauda şehrini hedef alan insansız hava araçlarıyla (İHA) hava saldırısı düzenlemesinden birkaç saat sonra gerçekleşti. Saldırıda 46'dan fazla kişi öldü, onlarca kişi yaralandı.

Güney Kordofan

SPLM-N'nin HDK ve Sudan Kurucu İttifakı'ndaki diğer askeri gruplarla güçlerini birleştirmesinin ardından, son aylarda Güney Kordofan eyaletinin geniş bir bölgesinde şiddetli çatışmalar yeniden başladı.

Sudan Kurucu İttifakı güçleri, Güney Kordofan şehirlerinin çevresindeki tüm bölgeleri etkin bir şekilde kontrol ederken, ticarete sıkı kontroller uyguluyor ve bölgesel başkent Kadugli'de kuşatma altında bulunan Sudan ordusu ve müttefik silahlı gruplara giden yolları ve ikmal hatlarını kesiyor.

SPLM-N daha önce eyaletin ikinci büyük şehri Dilling'e giden ana yolda bulunan Karkal ve Daşul bölgelerinin kontrolünü ele geçirmişti.

Sudan'daki temas hatları, sınırlı topçu bombardımanı ve orduya ait İHA’ların HDK mevzilerine düzenlediği saldırılar dışında geçtiğimiz hafta nispeten sakin geçerken, kuzey ve batı Kordofan'daki ana çatışma noktaları sakinliğini korudu.


İsrail, Lübnan'a yönelik tehditlerini artırıyor

Papa 14. Leo, Beyrut şehir merkezinde Lübnanlı dini toplulukların liderlerinin arasında konuşmasını yapıyor (Reuters)
Papa 14. Leo, Beyrut şehir merkezinde Lübnanlı dini toplulukların liderlerinin arasında konuşmasını yapıyor (Reuters)
TT

İsrail, Lübnan'a yönelik tehditlerini artırıyor

Papa 14. Leo, Beyrut şehir merkezinde Lübnanlı dini toplulukların liderlerinin arasında konuşmasını yapıyor (Reuters)
Papa 14. Leo, Beyrut şehir merkezinde Lübnanlı dini toplulukların liderlerinin arasında konuşmasını yapıyor (Reuters)

İsrail, Lübnan'a yönelik tehditlerini artırdı. İsrail ordusu, kuzeyde konuşlandırılan kuvvetlerinin "yüksek düzeyde savunma ve operasyonel hazırlık" içinde olduğunu duyurdu. İsrail ordusunun Kuzey Komutanlığı Komutanı Rafi Milo, "Düşmanın ilk saldırmasını bekleyemeyiz; inisiyatifi ele alıp herhangi bir tehdide karşı ilk savunma hattını oluşturmalıyız" dedi.

İsrail tehditleri karşısında, Lübnan'daki İslam ve Hristiyan mezheplerinin liderleri ülkelerinin davasını Papa 14. Leo'ya emanet ettiler. Onunla yaptıkları diyalogda, bir arada yaşama, siyasi istikrar ve barış vurgusu yaptılar. Yüksek İslam Şii Konseyi Başkan Yardımcısı Şeyh Ali el-Hatib, "Lübnan meselesini sizin ellerinize bırakıyoruz ki dünya, ülkemizin başta İsrail saldırganlığı olmak üzere biriken krizlerden kurtulmasına yardımcı olsun" ifadesini kullandı.

Papa, onlara "barışçıl" olmaları, hoşgörüsüzlüğe karşı çıkmaları, şiddeti yenmeleri ve dışlanmayı reddetmeleri çağrısında bulundu.