Bağdat’ta çadırları kaldırılan halk hareketinin yas günü

Bir yıldır kapalı olan Tahrir Meydanı ve Cumhuriyet Köprüsü yeniden açıldı

Bağdat'taki Tahrir Meydanı'nda bulunan protestocuların çadırları dün güvenlik güçleri tarafından kaldırıldı (AP)
Bağdat'taki Tahrir Meydanı'nda bulunan protestocuların çadırları dün güvenlik güçleri tarafından kaldırıldı (AP)
TT

Bağdat’ta çadırları kaldırılan halk hareketinin yas günü

Bağdat'taki Tahrir Meydanı'nda bulunan protestocuların çadırları dün güvenlik güçleri tarafından kaldırıldı (AP)
Bağdat'taki Tahrir Meydanı'nda bulunan protestocuların çadırları dün güvenlik güçleri tarafından kaldırıldı (AP)

Iraklı yetkililer, aylarca süren endişeli bekleyişin ardından dün, Bağdat'ın merkezindeki Tahrir Meydanı'nda bulunan protestoculara ait çadırları kaldırmayı ve Dicle Nehri üzerindeki Cumhuriyet Köprüsü'nü açarak meydan ile ABD Büyükelçiliği başta olmak üzere bazı yabancı misyon temsilcilikleri ve hükümet binalarının bulunduğu Yeşil Bölge’yi yeniden birbirine bağlamayı başardı.
Cumhuriyet Köprüsü, hükümet binalarına ulaşmaya çalışan öfkeli protestocular ile çevik kuvvet polisi arasındaki şiddetli çatışmalara tanık olmuştu. Bu çatışmalar sırasında çok sayıda gösterici öldü ve yaralandı.
Bu gelişmeler, Irak’ta halk hareketinin yapılan tüm fedakârlıklara rağmen barışçıl protestolarla ülkedeki durumu değiştirme ‘umudunu’ sona erdirdi. Resmi rakamlara göre halk protestoları sırasında güvenlik güçlerinin kendilerine karşı aşırı güç kullanmaları sonucu 560 gösterici hayatını kaybetti, binlercesi yaralandı, bazıları ise sakat kaldı.
Öte yandan halk hareketi aktivistlerinin sosyal medya üzerinden yaptıkları yorumların çoğuna hüzün ve öfke hakimdi. Çünkü Tahrir Meydanı, ‘Ekim Ayaklanması’nın kalesi olarak görülüyordu. Tahrir Meydanı’ndaki çadırların kaldırılması, ülkenin orta kesimlerindeki ve güneyindeki vilayetleri kasıp kavuran protesto hareketi bağlamında önemli ve alışılmışın dışında bir işarettir. Bu işaret, protestoculara karşı işlenen suçların faillerine hesap sormak, yolsuzluk ağlarını vurmak ve uluslararası gözetim altında adil ve şeffaf seçimler düzenlemek başta olmak üzere hedeflerinin çoğuna ulaşamadan halk hareketinin sona ereceği anlamına gelebilir.
Güvenlik güçleri, Ekim 2019'da eylemlerin başladığı ilk gün, göstericilerin Yeşil Bölge’ye geçmesini engellemek için Cumhuriyet Köprüsü'nü beton bariyerler ve dikenli tellerle kapattı. Tahrir Meydan’ındaki çadırların kaldırılmasını bizzat yerinde takip eden Bağdat Ortak Operasyonlar Komutanı Korgeneral Kays Muhammedavi yaptığı açıklamada, “Bu sabah (Cumartesi), göstericilerin suç ve uyuşturucu çetelerine müdahale edilmesi talebi üzerine güvenlik güçleri Tahrir Meydanı’na geldi” dedi. Korgeneral Muhammedavi ayrıca, “Göstericilerle herhangi bir sorun yok. Halka açık olan cadde üzerindeki kaldırılması gereken bazı çadırlar vardı. Bu çadırlara Tahrir Meydanı içinde veya eteklerinde uygun bir yer bulmaları gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Sosyal medya üzerinden paylaşılan ve haber siteleri tarafından aktarılan videolar ve resimler, Bağdat Ortak Operasyonlar Komutanlığı’ndan çok sayıda personelin Tahrir Meydanı’nı bir yıl önceki haline döndürmek için çalıştıklarını gösterdi.
Öte yandan Başbakan Mustafa el-Kazımi dün Twitter'dan paylaştığı bir tweette, “Gençlerimiz, Tahrir Meydanı'nda bir yıl boyunca en güzel ulusal örnekleri oluşturdular. Bugün, trafiği yeniden açmak ve günlük yaşama yeniden başlamak için yetkililerle en üst düzeyde iş birliği yaparak, milli hassasiyetlerini bir kez daha ortaya koydular. Irak’ta özgür ve adil seçimlerin düzenlenmesi, gençlerin bir yıl önce hiçbir şeyleri olmadan başlattıkları değişimin bir parçasıdır. Irak, gençliğini asla unutmayacak” ifadelerini kullandı.
Tahrir Meydanı’nın ve Cumhuriyet Köprüsü’nün yeniden açılmasının ardından buradaki normal hayata dönüşü destekleyen tepkilere karşın, halk hareketi aktivistleri, sosyal medya üzerinden, üzüntülerini ve öfkelerini belirttikleri çok sayıda mesaj paylaştılar.
Halk hareket içindeki grupların çoğunun ‘Ekim Ayaklanması’nın meydandaki bir çadır değil, bir fikir olduğunu ve fikirlerin ölmeyeceği’ şeklindeki ifadelerinin yanı sıra tüm talepleri yerine getirilinceye ve ülkenin ‘17 yıldır izlediği yanlış rota’ düzeltilinceye kadar protestoların sürdürüleceğini vurgulamalarına rağmen aktivistlerin bir çoğunun mesajlarında üzüntü ve hayal kırıklığı hakimdi. Birçok aktivist, Operasyon Komutanlığı tarafından çadırların kaldırılması ve güvenliğin sağlanmasından sonra Bağdat Belediyesi tarafından Tahrir Meydanı’nın yıkanması ve temizlenmesi işlemlerine atıfta bulunarak, “Tahrir Meydanı bin kez yıkansa bile dökülen şehitlerin kanı kalacak” ifadesini paylaştılar.
Halk hareketi aktivistlerinden biri olan Fuad el-İyadi Facebook hesaından yaptığı paylaşımda, “Meydanda kalanlar, Tahrir Meydanı'nda olanların, tutuklamaların ve çadırların yerle bir edilmesinin verdiği acıyı yaşamamızı engelleyebilirlerdi. Öne çıkma heyevesi, liderlik hayali ve siyasi hırs bizi bu duruma getirdi. Ekim Ayaklanması, benim için çağdaş Irak tarihinin en büyük olayı olarak kalacak. Sonuçları günler geçtikçe ortaya çıkacak. Onun ideolojisini ve rotasını koruma sorumluluğu ise onurlu çocuklarındır” ifadelerini kullandı.
Bir başka aktivist olan eğitimci Hamid Cahcih, Tahrir Meydanı ve Cumhuriyet Köprüsü'nün yeniden açılmasının önemi olmadığını belirterek, “Protesto bir yer, zaman, bina veya köprü değil, protesto bir mevzi, görüş, davranış ve faaliyettir. Bu meydanın kutsal veya bir sembol olduğu konusunda sizi aldatmalarına izin vermeyin” paylaşımında bulundu.



Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
TT

Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)

İsveç Göç Bakanı Johan Forssell, bugün yaptığı açıklamada, Stockholm ve Şam'ın, İsveç'te işlenen suçlardan hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacağını duyurdu. Bu, Stockholm'ün Suriye'ye yaptığı yardımların bir kısmını dağıtmaya devam edebilmesi için koyduğu bir koşuldu.

Forssell, İsveç kamu yayın kuruluşu SR'de yaptığı açıklamada, söz konusu kişilerin "İsveç'te bulunan ve orada suç işlemiş Suriye vatandaşı kişiler olduğunu ve sınır dışı edilmeleri gerektiğini, ancak bunun çeşitli nedenlerle bazen çok zor olduğunu" belirtti.

Forssell ve Uluslararası Kalkınma Bakanı Benjamin Dossa, bu hafta Suriye'yi ziyaret ederek Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile görüştü. Bu, İsveçli bakanların 2011'den bu yana Şam'a yaptığı ilk ziyaretti.

2015 yılında savaştan kaçan birçok Suriyeliye İsveç'te sığınma hakkı tanıyan büyük göçmen akınının ardından, ardışık sol ve sağ hükümetler sığınma kurallarını sıkılaştırdı.

Forssell, "İsveç'in en önemli önceliklerinden biri konusunda iş birliği yapmayı kabul ettik," diyerek, "İsveç'e gelenlerin büyük çoğunluğu dürüst ve yasalara saygılı, ancak suç işleyenler de var" ifadeleriini kullandı.

Forssell, "Bu insanları sınır dışı edebilmeliyiz; İsveç'te onlara yer yok" dedi.

İsveç kalkınma yardımlarını düzenleyen ve artık göçü azaltmayı ve sınır dışı işlemlerini hızlandırmayı da içeren yeni ilkeye işaret etti; bu iki hükümet önceliği var.

"İsveç çıkarlarımız tehlikede... Kalkınma yardımı sağladığımızda, bu ülkelerin bizimle iş birliği yapmalarını ve vatandaşlarını, özellikle de İsveç'te suç işleyenleri geri almalarını bekliyoruz. Benzer adımlar atılmazsa, kalkınma yardımı sağlamayacağız" dedi.

İki bakan, Suriyelilerin geri dönüşü konusunu eş-Şara ile genel olarak görüştü. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre ülkelerine dönmek isteyen Suriyelilere, seyahat masrafları ve diğer lojistik giderlerini karşılamak üzere mali yardım alma hakkı tanınıyor.


Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
TT

Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)

Alman Haber Ajansı'nın (DPA) haberine göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) toplantısında Rus silahlarının etkinliği hakkında konuştu.

Rus haber ajansı Interfax'ın aktardığına göre Putin, bugün Kırgızistan'da düzenlenen askeri ittifak toplantısında, "Gerçek muharebe operasyonlarında etkili olduğu kanıtlanmış modern Rus silahları ve teknolojisiyle birleşik silahlı kuvvetleri donatmak için geniş çaplı bir program başlatmayı öneriyoruz" dedi.

Rusya, Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşta düzenli olarak yeni silah sistemleri test ediyor.

Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te konuşan Putin, hava ve savunma kabiliyetlerine odaklanan ortak askeri tatbikatların planlandığını söyledi.

 KGAÖ, Rusya'nın hakim olduğu bir askeri ittifaktır.

Şu anda eski Sovyet cumhuriyetleri olan Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Belarus'u kapsamaktadır.

Ermenistan, Dağlık Karabağ bölgesindeki anlaşmazlıkta Azerbaycan'a yenilmesinin ardından Rusya ile gerginliğin artması üzerine Şubat 2024'te ittifak üyeliğini dondurdu.


İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi toplantısında yaptığı açıklamada, Suriye’deki bazı silahlı grupların Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşündüğünü söyledi. Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre Katz, İsrail’in Şam ile güvenlik anlaşması ya da normalleşme yolunda olmadığını belirterek, Suriye ordusu ya da ülkedeki farklı milislerin İsrail yerleşimlerine saldırma veya Suriye’deki Dürzi toplumunu yeniden tehdit etme ihtimaline karşı hazırlık yapıldığını ifade etti.

Katz, Husilerin de Golan Tepeleri’ne yönelik olası bir kara harekâtını değerlendirdiğini söyledi.

Öte yandan, İsrail güçleri Aralık 2024’te Beşşar Esad rejiminin çöküşünün ardından Suriye’nin güneyinde dokuz noktada konuşlandı. Bu noktaların büyük bölümü, iki ülke arasındaki sınırda Birleşmiş Milletler tarafından izlenen tampon bölgede yer alırken, konuşlanma alanları arasında Cebel Hermon’un (Şeyh Dağı) Suriye tarafındaki iki nokta da bulunuyor.

İsrail, bu birliklerin İsrail yerleşimlerini korumak ve düşman unsurların eline geçtiğinde tehdit oluşturabilecek silahları güvence altına almak amacıyla Suriye topraklarında yaklaşık 15 kilometre derinliğe kadar faaliyet yürüttüğünü açıkladı. Bu potansiyel tehdit unsurları arasında Lübnan Hizbullahı ile İran destekli diğer milis gruplar da yer alıyor.

Suriye’nin güneybatısında bulunan Golan Tepeleri, başkent Şam’ın yaklaşık 60 kilometre batısında yer alıyor ve toplamda 1.860 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. İsrail, Haziran 1967 Savaşı sırasında bölgenin yaklaşık 1.250 kilometrekarelik kısmını işgal etmiş, 1981’de ise fiilen ilhak etmişti. Ancak bu ilhak, bölgeyi hâlen işgal altındaki Suriye toprağı olarak kabul eden Birleşmiş Milletler tarafından tanınmıyor.