Irak'ın orta ve güney kesimlerinde gösteriler yeniden başladı

Önceki gün güvenlik güçlerinin Basra'daki meydandan göstericileri çıkarmak için hazırlanırken (AP)
Önceki gün güvenlik güçlerinin Basra'daki meydandan göstericileri çıkarmak için hazırlanırken (AP)
TT

Irak'ın orta ve güney kesimlerinde gösteriler yeniden başladı

Önceki gün güvenlik güçlerinin Basra'daki meydandan göstericileri çıkarmak için hazırlanırken (AP)
Önceki gün güvenlik güçlerinin Basra'daki meydandan göstericileri çıkarmak için hazırlanırken (AP)

Irak'taki gösterici gruplar, Bağdat'taki göstericilerin çadırlarının güvenlik güçleri tarafından kaldırılması nedeniyle yaşadıkları 'hayal kırıklığının' ardından var olmaya devam ettiklerini göstermek için ülkenin orta ve güney vilayetlerinde yeniden gösteriler düzenlemeye çalışıyorlar. Gözlemciler, Bağdat'ta önceki gün Tahrir Meydanı, Tahrir Tüneli ve Cumhuriyet Köprüsü'nde göstericilere ait çadırların kaldırılmasının ardından Bağdat'taki gösterici grupların geri adım attığı yorumunda bulundu.
Bağdat Belediye Başkanı Ala Maan'ın dün Tahrir Meydanı'ndaki temizlik çalışmalarını incelemek için yaptığı teftiş sırasında göstericilerin Tahrir Meydanı ve Tahrir Tüneli'ne çizdikleri graffiti ve yazıların silinmeyeceğini açıklaması, Bağdat'taki hükümet yetkililerinin başkentteki aktivistlerin uğradıkları 'şoku' hafifletme girişimi olarak görülüyor. Bağdat Belediye Başkanlığı Basın Ofisi'nden yapılan açıklamada, Tahrir, El-Hıllani ve Tayaran meydanları, Millet Bahçesi ve Cumhuriyet Köprüsü'nün resmi olarak açılmasının ardından buraların geliştirilmesi için bir girişim başlatıldığı belirtildi. Açıklamada, Bağdat Belediye Başkanı'nın güvenlik güçlerinin yardımıyla hayatın normale döndüğü ve resmi olarak araçların geçişine açılan söz konusu bölgelerde zarar gören yerlerin onarımı ve inşası için yürütülen çalışmaları sahada incelediği aktarıldı.
Bağdat ve ayaklanan diğer vilayetlerdeki aktivistler geçtiğimiz aylarda, gösterici grupların faaliyetlerini ve onlarca aktivistin ölümüne neden olan askeri teçhizatları ve gözyaşartıcı gaz bombalarını protesto meydanları ve tünellerdeki duvarlara graffitiler çizerek belgelemeye çaba gösterdiler.
Tahrir Meydanı'nın açılmasıyla yaşanan 'şokun' bir sonraki gününde Bağdat'ta sakin bir atmosfer hakimken, Zikar vilayetinin kent merkezi Nasıriye'de protestoların merkezi olarak bilinen El-Halbubi Meydanı'nda dün göstericiler ve şehit aileleri, Bağdat'ta olduğu gibi gösterilerin dağılmasına karşı uyardılar. Göstericiler, Meydan'da okudukları kısa açıklamada, "Halbubi'deki barışçıl gösterilerin dağıtılmasına yönelik herhangi bir müdahaleye karşı uyarıyor ve Sümer Operasyonlar Komutanlığı ile Zikar Emniyet Müdürlüğü'nden Meydan'a gerekli korumayı sağlamasını istiyoruz. Şehit aileleri olarak, taleplerimiz yerine getirilene kadar oturma eylemimizi sürdüreceğiz. Göstericiler ve devrimcilerden sağduyulu olmalarını, devrim barışçıl yapısını ve vilayetin güvenliğini korumalarını talep ediyoruz" ifadelerini kullandılar.
Göstericiler, yaptığı başka bir açıklamada ise yolsuzluk ve yönetimdeki partilerin emrine girmekle' suçladıkları yerel hükümet tamamen değiştirilene kadar vilayet divanını kapattıklarını duyurdular. Açıklamada, "Zikar Valisi Nazım el-Vaili ve yerel hükümetten beraberindeki kişilerin göreve gelmesinin ardından çalışmalarını gözlemliyoruz... Ne yazık ki mali ve idari yolsuzluğun arttığını, yönetimdeki partilerin emirleri altına girildiğini ve vilayeti kurtarma kapasitesinin olmadığını görüyoruz" ifadelerine yer verildi. Göstericiler, merkezi hükümetten yeni bir vali atamasını talep ederek, 'topun artık Bağdat hükümetinin sahasında olduğunu' belirttiler.
Zikar Valisi Tuğgeneral Hazım el-Vaili, El-Halbubi çevresine konulan beton blokların kaldırılması yönünde talimat verdiği iddialarını yalanladı. Vaili, açıklamasında, "Başkent Bağdat'ta çadırların kaldırılması, göstericiler ile güvenlik birimleri ile ortak koordinasyon içerisinde gerçekleşti. Aynı durum Nasıriye kent merkezindeki Şuheda ve Ez-Zeytun köprülerinin açılmasında da söz konusu. Bu köprüler ortak işbirliği ile açıldı. Nasıriye protesto alanı ve içindeki göstericiler güvenlik birimleri tarafından korunuyor" dedi.
Şarku'l Avsat'a konuşan aktivist Abbas el-İsavi, "Ekim protestoları bitmeyecek. Hareketi canlı tutmak ve Bağdat'ta gösterilerin dağıtılmasını kınamak için bugün birden çok vilayette büyük gösterilerimiz var. Bağdat'ta olanlar bizi etkilemeyecek. Yetkililerin şu ana kadar hiçbirini uygulamadığı tüm taleplerimiz yerine getirilene kadar durmayacağız" ifadesini kullandı.
Irak'ın Babil, Vasıt, Basra, Kerbela ve Necef vilayetlerinde dün ikindi vakitlerinde 'Ekim ayaklanmasının' taleplerinden geri adım atılmayacağı mesajını vermek için protestolar düzenlendi. Göstericiler söz konusu taleplerini 'gösterici katillerinin yargılanması, seçimler için uluslararası gözetim altında adil bir yasa çıkarılması ve yolsuzluk yapanların sorumlu tutulması' şeklinde sıralıyorlar.
Şarku'l Avsat'a konuşan Basra'daki aktivistler, silahlı grupların önceki gece Cebile bölgesindeki çadırları ateşe verdiğini ve göstericilerin protesto meydanına dönerek burada açık havada gecelediklerine işaret ederek, dün akşam kentte büyük çaplı protestolar gerçekleşmesini beklediklerini ifade ettiler.



HRW: İsrail’in İran’daki Evin Hapishanesi’ne saldırısı savaş suçudur

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

HRW: İsrail’in İran’daki Evin Hapishanesi’ne saldırısı savaş suçudur

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), İsrail'in İran'daki Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıyı savaş suçu saydı.

HRW'nin uydu görüntüleri, video kayıtları ve tanık ifadelerine dayanarak yaptığı araştırmaya göre İsrail ordusunun 23 Haziran'da düzenlediği saldırıda cezaevindeki ziyaret salonları, koğuşlar, mutfaklar, sağlık kliniği ve idari ofisler hasar aldı.

İncelemede, yaklaşık 80 mahkumun hayatını kaybettiği hapishanede "askeri hedef tespit edilemediği" belirtildi.

Raporda, saldırının cezaevine ziyaret saatinde gerçekleştirildiğine dikkat çekildi. HRW'nin Ortadoğu direktör yardımcısı Michael Page şu değerlendirmeleri yaptı:

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırılarda, savaş hukuk ihlal edildi ve açık bir savaş suçu işlendi. Belirgin bir askeri hedef olmaksızın yapılan saldırılarda çok sayıda sivili öldü ve yaralandı. İsrail'in saldırısı, çoğu haksız yere tutuklanan muhalif ve aktivistlerden oluşan Evin Hapishanesi'ndeki mahkumların zaten risk altındaki yaşamlarını daha da tehlikeye attı.

Evin'e düzenlenen saldırı, İsrail ve İran arasında 12 gün süren çatışmalar sırasında gerçekleşmişti. ABD merkezli İran'daki İnsan Hakları Aktivistleri'ne (HRAI) göre İsrail'in İran'a saldırılarında 1190 kişi ölürken, 4 bin 475 kişi de yaralandı.

HRAI ayrıca İran güvenlik güçlerinin 12 günlük savaş boyunca 1596 kişiyi tutukladığı bilgisini de paylaştı.

HRW, saldırının ardından kadın mahkumların Karçak Hapishanesi'ne, erkeklerinse Büyük Tahran Merkezi Cezaevi'ne transfer edildiğini aktardı. Hak örgütü, sözkonusu hapishanelerde mahkumların çok kötü koşullarda tutulduğunu, transfer sürecinde şiddet gördüklerini savundu. Bazı mahkumların daha sonra Evin'e tekrar geri gönderildiği fakat bazılarından haber alınamadığı ifade edildi.

İsrail'in 13 Haziran'daki saldırısıyla başlayan çatışmalarda İran vakit kaybetmeden misilleme yapmıştı. ABD de devreye girerek İran'daki İsfahan, Fordo ve Natanz tesislerine 22 Haziran'da hava saldırısı düzenlemiş, operasyonda 14 "sığınak delici" GBU-57 bombası kullanılmıştı.

İran, ABD'nin saldırısına cevap olarak 23 Haziran'da Amerikan ordusunun Katar'daki El-Udeyd Hava Üssü'ne saldırmıştı. Operasyonda Tahran'ın önceden Washington'a haber verdiği ve hiçbir can kaybı yaşanmadığı aktarılmıştı.

Washington operasyonun ardından 24 Haziran'da taraflar arasında ateşkes sağlandığını duyurmuştu.

"Gazze'de yardım silah olarak kullanılmamalı"

Diğer yandan İsrail ordusu, Gazze'ye yönelik saldırı ve ablukayı sürdürüyor. Aralarında Oxfam ve Sınır Tanımayan Doktorlar'ın (MSF) da bulunduğu 100'den fazla yardım örgütü, Tel Aviv yönetimine gönderdikleri ortak mektupta bölgede yaşanan kıtlığın sonlandırılmasını istedi.

Yardım grupları, Gazze'de faaliyet göstermelerinin İsrail hükümeti tarafından engellendiğini belirtiyor. Amerika Yakındoğu Mülteci Yardımı'nın (Anera) CEO'su Sean Carroll, "Gazze'ye gönderilmeye hazır 7 milyon dolar değerinde hayat kurtarıcı yardım malzemesi var. Sadece birkaç kilometre ötedeki Aşdod'da bloke edilmiş durumda" dedi.

Tel Aviv yönetimi, yardım kuruluşlarının faaliyetlerini kısıtlayan düzenlemeleri martta yürürlüğe koymuştu.

Independent Türkçe, BBC, Guardian