ABD seçimlerinde yalan haberler ve alternatif gerçekler tsunamisi

Twitter, retweetlemeye sınırlama getirdi
Twitter, retweetlemeye sınırlama getirdi
TT

ABD seçimlerinde yalan haberler ve alternatif gerçekler tsunamisi

Twitter, retweetlemeye sınırlama getirdi
Twitter, retweetlemeye sınırlama getirdi

Seçim kampanyaları dönemi boyunca Cumhuriyetçi aday ABD Başkanı Donald Trump ve Demokrat rakibi eski Başkan Yardımcısı Joe Biden, en fazla seçmeni kazanmak amacıyla ABD halkını etkilemeye çalıştı. Her ikisi de 2020 seçimlerinde ‘manipülasyon, yalan haber ve alternatif gerçekler’ konusundaki endişelerini açıkça dile getirmişti. Öte yandan 2016'daki iddialara benzer şekilde Rusya, Çin, İran ve diğer ülkelerin ABD içindeki siyasi oyuna müdahale ettiği yönünde söylentiler çıktı.
Bunun tek kanıtı, Trump'ın Twitter hesabında son birkaç saat içinde yazdığı ‘Biden’in konuşmasının yüzde 90 uydurma hikâye ve yalanlar olduğunu’ iddia ettiği tweet değil. Öte yandan Biden, aynı platformda “Donald Trump, ekonomi hakkında istediği kadar yalan söyleyebilir. Ancak gerçek şu ki, o 1929 yılından beri ülkenin başına geçen en kötü başkan” ifadelerinin yer aldığı bir paylaşım yaptı. Bunlar, ABD’yi onlarca yıldır rahatsız eden eşi görülmemiş bölünmeler arasında yalnızca sıradan suçlamalar değil. Sosyal medya platformları, ‘alternatif gerçekler’ olgusunun ortaya çıkmasına izin verdi. Bu durum, iddiaları doğrulama olmaksızın doğrudan sınırsız sayıda izleyici ile paylaşmanın kapılarını açtı.
Son olaylardan birinde, muhafazakar bir gazeteci, Kaliforniya'daki bir çöp kutusuna atılmış postada bin oy pusulası ‘bulunduğunu’ iddia eden bir tweet paylaştı. Gazeteci söz konusu tweete bir de iddiasını destekleyecek bir fotoğraf ekledi. Birkaç saat içinde aşırı sağcı bir haber sitesi, ‘özel haber’ başlığıyla ‘binlerce sahte oy pusulasının işçiler tarafından gizlenmeye çalıştığı’ fotoğraflar yayınlayarak bölge yetkililerini suçladı. Başkan Trump, dolandırıcılık kanıtı olarak değerlendirerek, posta yoluyla oylamaya karşı yürüttüğü kampanyanın bir parçası olarak bu haberden bahsetti.  Ancak yetkililer fotoğraflardaki zarfların boş olduğuna dikkat çekerek bunların 2018 yılındaki Kongre ara seçimlerinden kaldığını ve geri dönüşüm için toplandığını açıkladı. Buna ek olarak, yetkililer bu yıl için özel oy pusulalarının henüz gönderilmediğine dikkat çekti.  Buna rağmen bu yanlış olay, 5,7 milyon takipçisi olan Donald Trump Jr. da dahil olmak üzere 25 binden fazla Twitter kullanıcısı tarafından paylaşıldı. ‘CrowdTangle’ verilerine göre, Trump’a ait Facebook sayfasının son 30 günde, Biden'ın sayfasına gelen 18 milyonluk tepkiye kıyasla 130 milyon tepki, paylaşım ve yorum aldığı da kaydedildi. Bu, Trump'ın Biden ile 10 milyon etkileşime karşılık 86 milyon etkileşime sahip olduğu önceki 30 günün etkileşim farkından çok daha büyük.

Gözetleme sistemleri
ABD’de, 2016 yılında Rus ajanların ABD başkanlık seçimlerinde anlaşmazlık yaratmak ve etkilemek amacıyla sosyal medyada manipülasyonun yayılmasında önemli bir rol oynadığına inanılıyor. Ancak araştırmacılar, bu yılki seçimlerle ilgili dezenformasyonun büyük bir kısmının, özellikle posta yoluyla oy kullanarak gerçekleştirilen seçimlerin bütünlüğünü bozma girişiminde yerel gruplardan kaynaklandığını söylüyorlar. The Election Integrity Partnership tarafından hazırlanan bir analiz, Kaliforniya oy pusulaları hakkındaki yanlış hikayenin büyük ölçüde ABD'nde bulunan web siteleri aracılığıyla yayıldığını gösterdi.
Gazeteler, süreli yayınlar, sosyal medya ve diğer yayın araçları, geçtiğimiz aylarda internette yayılan yanlış ve yanıltıcı bilgileri belirlemek ve yanlışlığını ortaya çıkarmak için çalıştı. Bazıları ‘bir yanlış bilgi tsunamisinden’ bahsetti. Örneğin New York Times, üç kategorideki söylentilerin Facebook'un sahibi olduğu ‘CrowdTangle’ sistemini kullandığına dikkat çekti. Ayrıca ‘BuzzSumo’ sisteminin içlerinden birinin Facebook ve Twitter'da hızla ivme kazanabilecek sahte bir hikayeyi destekleyebileceği ve böylece on binlerce gönderi ve yorum üretebileceği söylentileriyle ilgili tweetlerin hacmini öğrenmek için kullanıldı.
Harvard Üniversitesi'ndeki Berkman Klein Center, oy pusulası dolandırıcılığı iddialarının kamusal söylemlere nasıl girdiğini inceledi. Merkez araştırmacıları Mart ve Ağustos ayları arasında internette 55 binden fazla haberi, 5 milyon tweet'i ve Facebook sayfalarındaki 75 bin gönderiyi analiz etti.

Abartılı korkular
Medya içerikleri ve sosyal medya faaliyetleriyle ilgilenen bazı gözlemcileri, Trump kampanyasının bunun için para ödediğine dair kanıt buldu. Araştırmacılar, “Trump medyayı dezenformasyon kampanyasını yaymak ve tanıtmak için ustalaştı” ifadelerini kullandı.
Election Integrity Partnership, politikalarını iyileştirmelerine ve yanlış bilgilere daha hızlı yanıt vermeye yardımcı olması için sosyal medya şirketleriyle birlikte çalıştı. Bu şirketler yakın zamanda içeriği bildirme, kaldırma veya paylaşımı daha zor hale getirmek için adımlar attı. Okuyucular tarafından açılmayan makalelerin paylaşılmasına elektronik engeller koyan Twitter'da durum buydu. Bu durum kullanıcıları önce okuyup daha sonra paylaşmaya zorladı. Facebook şirketi, Facebook'un siyasi tutum ve davranışlar üzerindeki etkisini araştırmak amacıyla 17 akademik araştırmacıya çok sayıda kullanıcının faaliyetleriyle ilgili verilere erişim hakkı verdi. Seçimlere katılanların, seçimlerle ilgi yanıltıcı bilgiler de dahil olmak üzere Facebook ve Instagram'daki deneyimlerinden etkilenip etkilenmediğine bakıldı.
Bazı kanıtlar, etkilerin korkulduğu kadar şiddetli olmayabileceğini gösteriyor. Science'ta 2019'da yayınlanan bir araştırma, sahte haberlere maruz kalmanın yüzde 80'inin Twitter kullanıcılarının sadece yüzde 1'inde yoğunlaştığını gösteriyor.

Bot hesaplar
Geçtiğimiz hafta sonu Güney Kaliforniya Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, Trump, Biden ve kampanyaları hakkında bilgi yaymak için Twitter'da binlerce bot veya fake hesap tespit edilen bir çalışma yayınladı. Çalışma, geçtiğimiz Haziran'dan Eylül ayına kadar seçimle ilgili 240 milyondan fazla tweet'i inceledi. Çalışma, bu robotların çoğunun koronavirüs salgını ve sağ komplo teorileriyle ilgili yalanlar yaydığı sonucuna vardı. Geçtiğimiz hafta Facebook, erken oylamanın başlamadığı eyaletlerdeki seçmenler için yanıltıcı kabul edilebilecek Trump ve Biden başkanlık kampanyalarından reklamları kaldırdığını duyurdu. Her iki kampanyaya da seçim gününden önceki hafta hiçbir yeni siyasi duyuruyu kabul etmeyeceğini bildirdi.
Diğer sosyal medya şirketleri gibi, YouTube da dezenformasyonu ve diğer tartışmalı videoları sitesinden uzak tutma kabiliyetini test etmeye çalıştı. Başkalarını sandık merkezlerinde şiddet eylemleri yapmaya kışkırtan veya posta yoluyla oy pusulalarının tahrif edildiğine dair yanlış iddialarda bulunan videolar gibi seçim sürecine müdahaleyi teşvik eden içerik konusunda özellikle dikkatli olacağını açıkladı.



ABD elçisi Witkoff yarın Umman'da İranlılarla buluşuyor

Witkoff ve Arakçi (AP)
Witkoff ve Arakçi (AP)
TT

ABD elçisi Witkoff yarın Umman'da İranlılarla buluşuyor

Witkoff ve Arakçi (AP)
Witkoff ve Arakçi (AP)

ABD'nin özel temsilcisi Steve Witkoff, ABD'nin hala diplomatik çözümden yana olduğu bir dönemde, İran'ın nükleer programı konusunda üç hafta içinde üçüncü kez yarın Umman'da İran ile görüşmelere katılacak.

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tammy Bruce gazetecilere yaptığı açıklamada “Görüşmelerin bir sonraki turu cumartesi günü Umman'da yapılacak ve bu teknik ekipler arasındaki ilk toplantı olacak” dedi. Bruce, görüşmelerin teknik boyutunun ABD tarafında Dışişleri Bakanlığı'nın siyasi planlama şefi Michael Anton tarafından yürütüleceğini söyledi. “Özel Elçi Witkoff da hazır bulunacak” dedi.

Witkoff ve İran tarafı arasındaki son toplantı cumartesi günü Roma'da yapıldı ve toplantı sonunda her iki taraf da ayrıntılara girmeden iyimserliklerini dile getirdi. Nükleer programı nedeniyle 2018 yılında ülkesini İran'la yapılan uluslararası anlaşmadan çeken ABD Başkanı Donald Trump, bu çetrefilli meseleye diplomatik bir çözüm bulmayı umuyor ve İsrail'i İran'a askeri bir saldırı düzenlememeye çağırdı.

Ancak Trump, İran'ın nükleer silah elde etmesini önlemek için askeri seçeneğe başvurmayı göz ardı etmedi, Tahran ise nükleer silahlar elde etmeye çalıştığı iddiasını her zaman reddetti.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi dün yaptığı açıklamada, ülkesinin nükleer programına ilişkin görüşmelerde bulunmak üzere Almanya, Fransa ve İngiltere'yi ziyaret etmeye hazır olduğunu söyledi. X platformunda konuşan Arakçi, “Moskova ve Pekin'de yaptığım son istişarelerin ardından Paris, Berlin ve Londra'yı ziyaret ederek ilk adımı atmaya hazırım” dedi. Arakçi, “Sadece nükleer konuda değil, ortak ilgi ve endişe duyulan diğer tüm alanlarda” görüşmelere açık olduğunu vurguladı.

Arakçi, İran'ın nükleer programını denetlemek üzere 2015 yılında imzalanan ve ABD'nin Donald Trump'ın ilk döneminde 2018 yılında tek taraflı olarak çekildiği uluslararası anlaşmanın tarafları olan İngiltere, Fransa ve Almanya'yı ifade etmek için kullanılan bir kısaltma olan “topun artık E3'ün sahasında olduğunu” ifade etti.

Donald Trump'ın ilk döneminde 2018 yılında tek taraflı bir adım atmıştı.

Fransa Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Christophe Le Moyne Paris'in “İranlı bakanın açıklamasına eylemlerin eşlik edip etmeyeceğini görmek için durumu yakından takip edeceğini” söyledi. Le Moyne, Fransa'nın nükleer konuda “İranlılarla diyaloğu memnuniyetle sürdüreceğini” vurguladı.

Berlin ya da Londra'dan henüz resmi bir yorum gelmedi.

Abbas Arakçi, yarın yapılacak üçüncü tur müzakereler öncesinde Çinli mevkidaşı Wang Yi ile istişarelerde bulunmak üzere çarşamba günü Çin'i ziyaret etti. Geçen hafta da Moskova'yı ziyaret ederek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmüştü. Tahran'ın Çinli ve Rus müttefikleriyle iş birliğini öven Arakçi, Berlin, Londra ve Paris ile ilişkilerin “şu anda en düşük seviyelerde” olduğunu kaydetti. Arakçi, çarşamba günü İsrail'in “diplomatik yolu torpilleme” ve devam eden görüşmeleri baltalama “girişimlerini” kınadı.

Çin'in Xinhua haber ajansında dün yer alan habere göre Çin, Rusya ve İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) temsilcileri, İran'ın nükleer programını görüşmek üzere ajansın direktörü ile bir paraya geldi. Perşembe günü yapılan ortak toplantı, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin bu hafta Pekin'e yaptığı ziyareti takip etti. Şarku’l Avsat’ın Xinhua’dan aktardığına göre toplantıda İran'ın nükleer programına ilişkin siyasi ve diplomatik çözüm sürecinde UAEA'nın rolü konusunda derinlemesine görüş alışverişinde bulunuldu ve Çin'in İran'ın ABD dahil tüm taraflarla diyaloğunu desteklediğini ifade ettiği belirtildi.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu çarşamba günü yaptığı açıklamada, İran'ın varoluşsal bir tehdit oluşturduğunu belirterek Tahran'ın nükleer silah geliştirmesi halinde “tüm insanlığın kaderinin” tehlikeye gireceğini iddia etti. İslam Cumhuriyeti her zaman nükleer silah arayışını reddetti ve programının sivil niteliğini vurguladı.

İran'ın nükleer programının denetlenmesi karşılığında İran'a yönelik uluslararası yaptırımların hafifletilmesini öngören 2015 tarihli anlaşma, ABD'nin anlaşmadan çekilmesinin ardından geçerliliğini yitirmişti.