ABD’deki Arap oyları Trump ve Biden arasında bölündühttps://turkish.aawsat.com/home/article/2602866/abd%E2%80%99deki-arap-oylar%C4%B1-trump-ve-biden-aras%C4%B1nda-b%C3%B6l%C3%BCnd%C3%BC
ABD’deki Arap oyları Trump ve Biden arasında bölündü
Dün Washington’da bir kadın seçmen oy kullanırken (EPA)
Washington / Muaz el-Umri
TT
TT
ABD’deki Arap oyları Trump ve Biden arasında bölündü
Dün Washington’da bir kadın seçmen oy kullanırken (EPA)
Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) yaşayan Arapların seçimlerde kime oy kullanacaklarıyla hakkında ortaya konan görüşler birbiriyle çelişiyor. Bazı araştırmalara göre Araplar ve Müslümanlar Demokrat aday Joe Biden’ı işaret ederken bazıları ABD Başkanı Donald Trump’a destek gösteriyor.
ABD'deki Arap kökenlilerin sayısının üç ila beş milyon arasında olduğu tahmin ediliyor, bu da ülkenin toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 2'sini oluşturuyor. Bu yüzde, herhangi bir başkan adayının kaderini doğrudan etkilemese de, yerel ve yasama seçimlerinde ayrıca Michigan ve Pennsylvania gibi bazı eyaletlerde önemli bir faktör oluşturabilir. Demokrat adayın şansı Arap toplumu arasında arttı, ancak eski Başkan Barack Obama'nın 2008'de elde ettiğinden daha küçük bir farkla. En son Amerikan-Arap Enstitüsü’nün yaptığı bir ankete göre Biden Müslüman seçmenler arasında daha önde. Buna göre Biden yüzde 60 oy alırken Trump yüzde 30’larda kalıyor. Katolikler arasında bu oran Biden için yüzde 55, Trump içinse yüzde 43 oranında. Biden hem genç seçmenler (yüzde 67 Biden, yüzde 27 Trump) hem de yaşlı seçmenler arasında (yüzde 66-27) arasında daha popüler.
Seçime Arapların katılımının yüksek olacağını tahmin eden Enstitünün yaptırdığı anket, Demokrat aday Biden’ın, Arap kökenli Amerikalılardan 2016'da Demokrat aday Hillary Clinton tarafından elde edilenden daha fazla oranda oy alacağını gösteriyor. Biden ve Trump kampanyaları, doğrudan ve dolaylı olarak Arap Amerikan azınlığına odaklanarak, özellikle Michigan'daki Arap topluluklarına ulaştı.
Anketinin sonuçları, ankete katılan Arap ABD’lilerin yüzde 59'unun (805 katılımcı), Başkan Donald Trump'ı destekleyenlerin yüzde 35'ine kıyasla Biden'ı daha fazla desteklediğini gösterdi. Ankete katılanların çoğu, salgın kontrolü ve etnik adalet konusunda Biden'a güçlü destek verdi. Enstitü, Arap kökenli seçmenlerin yüzde 80'inden fazlasının başkanlık oylamasında oy kullandığını tahmin ediyor.
Öte yandan bazı analistler, ABD yönetiminin ekonomi, vergi indirimleri ve muhafazakar sosyal fikirlerle ilgili olarak aldığı pozisyonlara dayanarak Arap Amerikan toplumunun Cumhuriyetçi aday Donald Trump'ı destekleyeceğini öne sürüyor.
Arap oyları, toplam oyların yüzde 5'ine ulaşabildikleri Michigan ve seçmenlerin yüzde 1,7 ila 2'sini temsil ettikleri Ohio ve Pennsylvania seçimleri için daha önemli olacak. Ayrıca anket, Arap Amerikalıların yüzde 40'ının bu seçimlerde " Amerika Birleşik Devletleri'nde etnik ayrımcılığın kötüleşmesi" konusuna büyük önem verdiğini, bunu yüzde 23 ile "iş ve ekonomi", yüzde 21 ile sağlık hizmetleri ve çevre değişimin izlediğini ortaya koydu. Bu listeyi yüzde 17 ile iklim değişikliği sorunu, yüzde 10 ile Sosyal Güvenlik konuları takip etti. Tüm bu konularda, "iş ve ekonomi" haricinde Biden, Trump tarafından büyük bir farkla tercih edildi.
İsrail-Filistin çatışmasının çözümü, halkın endişeleri listesinde bahsedilen tek dış politika sorunuydu ve Arap Amerikalı seçmenlerin yalnızca yüzde 5'i tarafından öncelikli olarak listelendi. Ancak Orta Doğu'da kendilerini ilgilendiren ana sorunlar sorulduğunda, Arap Amerikalıların yüzde 45'i İsrail-Filistin çatışmasının çözümünün en önemli endişelerinden biri olduğunu belirtti.
Öte yandan Arap-Amerikan Enstitüsü müdürü James Zogby, ABD'li seçmenlerin Demokrat aday Hillary Clinton'ı Donald Trump lehine yüzde 25 tercih ederken, son dört yılda Başkan Trump'a Arap Amerikalıların desteğinin yüzde 58 oranında arttığını söylüyor.
Arap seçmenlerden Rabii Rüşdi, tüm semavi dinlerdeki inançlarla çelişen, kürtajı ve eşcinsel evliliği destekleyen bir adaya oy vermeyeceğini söyledi ve ekledi “bu fikir ise Demokrat aday Biden’in savunduğu şeydir.” Maryland eyaletinde çalışan Rüşdi, Trump’ın Müslümanlara karşı düşmanlık yaptığı görüşünün yanlış olduğunu söyledi ve seyahat yasağı olan ülkelerin hepsinin Müslüman ülkeler olmadığını burada yasakla hedeflenen şeyin güvenlik yoksunluğu olduğunu belirtti.
Hayatta kalmanın önemi: Yerinden edilen Gazzeliler, sürekli yerinden edilme hikayelerini anlattıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5117607-hayatta-kalman%C4%B1n-%C3%B6nemi-yerinden-edilen-gazzeliler-s%C3%BCrekli-yerinden-edilme
Hayatta kalmanın önemi: Yerinden edilen Gazzeliler, sürekli yerinden edilme hikayelerini anlattı
İsrail ve Hamas Hareketi arasındaki ateşkes sonrası, yıkılan binaların enkazları arasından Gazze şehrine geri dönen insanlar, 6 Şubat 2025 (Reuters)
Salim er-Reyyis
Binlerce yerinden edilmiş insanın, Gazze Şeridi'nin güneyinden kuzeye doğru akın etmesinin üzerinden yaklaşık bir ay geçti. Yıkıma uğramış bölgelerine geri dönen Gazzelilerin barınma, su, elektrik ve altyapı gibi en temel yaşam ihtiyaçlarından yoksun olmaları buradaki yaşamı neredeyse imkânsız hale getiriyor. Mesela ben, doğduğum günden evimin ve ailemin tamamen yıkıldığı 7 Ekim 2023 öncesine kadar Gazze şehrinin güneybatısında yaşadım. Bir yılı aşkın bir süre boyunca yerinden edildikten sonra geri dönenlerden biri olarak, moloz yığınları nedeniyle evimizin enkazı yanına çadır koyacak küçük bir alan bile bulamadık. Bu yüzden geri dönene kadar Gazze Şeridi'nin merkezinde yerinden edilmiş bir kişi olarak yaşamaya devam etme kararı aldım.
İsrail ordusu, 26 Ocak'ta İsrail'in Gazze Şeridi'nde yürüttüğü soykırım savaşı sırasında oluşturduğu, ‘Netzarim Koridoru’ olarak adlandırılan ve yaklaşık 8 kilometre genişliğindeki bölgeden askerlerini ve askeri araçlarını geri çekmesinin ardından, yerinden edilmiş kişilerin er-Raşid Caddesi ve el-Bahr Caddesi üzerinden yaya olarak geri dönmelerine izin verdi. Ordu batı bölgelerinden doğuya ve merkeze doğru çekildi. Aynı gün, yerinden edilmiş kişilerin araçlarıyla Netzarim Koridoru’nun doğusundaki Selahaddin Caddesi'ne paralel bir yoldan ve ’ABD’li güvenlik şirketleri ve Mısır-Katar güçlerinden’ oluşan uluslararası güçlerin konuşlandırıldığı bir kontrol noktasının kurulmasından sonra askeri araçlarla geri dönmelerine izin verildi. Araçlar, Gazze Şeridi'nin güneyinden kuzeyine her türlü silahın geçişini engellemek amacıyla arandı.
Ailesiyle birlikte yürüyerek geri dönmeye karar veren Said Abdulal (47), Gazze Vadisi Köprüsü'nden sonra kuzeye doğru er-Raşid Caddesi'nde yürümeye başlar başlamaz bölgenin görüntüsünü büyük ölçüde değiştiren yıkılmış binaları ve yolları gördüğünü söyledi.
Abdulal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Neredeyse her gün el-Bahr Caddesi'nde yürürdüm. Mal dağıtımı yaptığım için sokakları, binaları ve hatta yollardaki reklam tabelalarını bile ezbere bilirim. Tüm yol değişmiş, tüm özellikleri kaybolmuş. Gazze'nin güneybatısındaki Şeyh İclin bölgesine ulaşana kadar tüm yolu yürüdüm, ama bir yandan nerede olduğumu anlamaya çalıştım.”
Gördükleri karşısında şaşıran tek kişi Abdulal değildi. Al-Majalla, aralarında kadınların ve yaşlıların da bulunduğu 10'dan fazla geri dönen Gazzeliyle yaya olarak izledikleri yol üzerinde konuştu. İstisnasız herkes, çoğu tamamen yıkılmış olan yollardaki ve binalardaki yıkımın boyutu karşısında şok olduklarını, hatta bir kısmı hala ayakta olan binaların, dört yönden birine sapmalarına neden olan temellerdeki hasar nedeniyle kaldırılması gerektiğini, yüzlerce ticari, turistik ve eğitim tesisinin de bombalandığını ve tahrip edildiğini söyledi.
Al-Majalla, aralarında kadınların ve yaşlıların da bulunduğu 10'dan fazla geri dönen Gazzeliyle yaya olarak izledikleri yol üzerine konuştu. İstisnasız hepsi yollardaki ve binalardaki tahribatın boyutları karşısında şok olduklarını ifade etti.
Gazze şehrinde ve Gazze Şeridi'nin kuzeyinde 7 Ekim 2023'ten önce yaklaşık 1,2 milyon Filistinli yaşıyordu. Çeşitli uluslararası kuruluşlara göre bunların 700 bin ila 800 bini savaş sırasında İsrail ordusu tarafından zorla yerinden edildi. Yaşayan ya da ölmüş yakınlarını geride bıraktılar. Evlerini, mülklerini ve işyerlerini terk ettiler. İsrail'in kara saldırıları, karadan, denizden ve havadan yoğun bombardımanları, buldozerler ve 470 gün boyunca hayatın her alanını etkileyen yıkım karşısında hayatta kalmaya çalıştılar.
Molozlardan oluşan dümdüz alanlar
Gazze Şeridi’nde özellikle Gazze şehrinde son yıllardaki aşırı nüfus artışı ve yoğun kentleşme nedeniyle yatay mimariden dikey mimariye geçildi. Beton binalar, tarım arazileri ve sosyal alanlardan imara açılan binlerce dönümlük alanı kapladı. Ancak savaş, buraları gündüzleri soluk gri molozlarla kaplı düz alanlara dönüştürürken, geceleri ise ateşkesin ilk gününde Gazze Elektrik Dağıtım Şirketi tarafından açıklandığı üzere elektriğin olmaması ve elektik ağlarının neredeyse tamamen hasar görmesi nedeniyle zifiri karanlığa gömdü.
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda, İsrail saldırısı sırasında yıkılan binaların molozları arasında yürüyen Filistinliler, 17 Şubat 2025 (Reuters)
Yerinden edilen insanların yaklaşık bir yıldır nüfusunun çoğundan arındırılmış olan şehre geri dönmesiyle birlikte hayat çoğu sokak ve mahalleye geri dönmeye başladı, hatta savaş boyunca dayanmış ve sadece ülke içinde yerinden edilmiş olanlar bile bir şeylerin değiştiğini hissetti.
Yerinden edilen insanların yaklaşık bir yıldır nüfusunun çoğu zorla yerinden edilmiş olan şehre geri dönmesiyle birlikte çoğu sokak ve mahallede günlük hayata geri dönülmeye başladı. Hatta savaş boyunca yerlerinden edilmeye karşı dayanmış ve sadece ülke içinde yerinden edilmiş olanlar bile bir şeylerin değiştiğini hissetti. Abdu Şimali (51) ve ailesi savaş boyunca yerlerinden edilmeyi reddetti. Şimali ailesi, Gazze Şeridi’nde 19 Ocak'ta ateşkes ilan edilip bir hafta sonra yerlerinden edilen akrabaları, komşuları ve arkadaşları geri dönene kadar bir bölgeden diğerine taşınmaya devam etti.
Şarku’l Avsat’ın Al-Majalla’dan aktardığı habere göre Abdu Şimali, “Savaş günlerinde, özellikle de akşam saatlerinde yürürken herhangi bir ses duymayı ya da sokakta birilerini görmeyi umut ettim. Şimdi günlük hayatın akışının yeniden başladığını hissediyorum. Savaşın durduğuna ve yıkılıp harap olduktan sonra evlerimizi ve hayatlarımızı yeniden kazandığımıza inanmaya başladım” ifadelerini kullandı.
Al-Majalla’ya konuştuğu sırada bir su dağıtım aracı geçişi üzerine Abdu, “Aman Allah’ım, su kamyonu yeniden sokakta. Bu da aylardır susuz, elektriksiz, gazsız ve hatta yiyeceksiz kaldıktan sonra nihayet su içip eve gidebileceğimiz anlamına geliyor” diye haykırdı.
Gerçekleşen bir rüya gibi olan geri dönüşün sevinci ve yıkım manzaralarının şokuyla geçen ilk saatlerin ardından, insanlar yıkılan evlerine ve su teminine alternatif aradı. Fakat Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yeterli çadır ve gıda bulunmadığından, insanlar bu ihtiyaçlarının karşılanması için seslerini yükseltmeye başladı.
Gazze'de yaşayan Mahmud Hassuna (37) eve döndüğünde evlerini ve komşularının evlerini moloz yığınlarına dönüşmüş halde buldu. O ve ailesi molozların altından kurtarabilecekleri bir şeyler bulmak için evi inceledilerse de çocuğu “Baba, nerede uyuyacağız?” diye sorana kadar kayda değer bir şey bulamadılar.
Hassuna, Bir çadır ya da çadır kurulabilecek bir yer bulma umuduyla sağına soluna baktındıysa da hiçbir şey bulamadı. Yoldan geçen bazı kişilere yakınlarda sığınılacak bir kamp olup olmadığını sordu, ama yoktu. Geriye dönerken yanında getirdiği sarkmış deri muşambaları kullanarak barınacakları bir yer yapmaya karar veren Hassuna, “Çok soğuk bir geceydi. Bütün gece boyunca çocuklar soğuktan titredi. Onları ısıtmak için onlar uyurken ateş yakmak zorunda kaldım. Gün aydınlanırken sabah olduğuna inanamadım. Çadır kurabileceğimiz bir yer ya da çadırların olduğu bir yer bulmak için etrafta dolaştım” diye anlattı.
Savaş Gazze'yi gündüzleri soluk gri molozlarla kaplı düz bir alana dönüştürürken, geceleri ise elektrik olmadığı için zifiri karanlığa gömdü.
Sabah, Hassuna kiralamak için bir ev ya da oda aramaya çıktı, ancak uzun bir aramadan sonra, çoğu kısmen yıkılmış ve temel hizmetlerden yoksun, fahiş fiyatlarla sadece birkaç ev ya da daire buldu. Bu yüzden evinin yanında bir çadır kurabilmek için gerekli malzemeler satın almak üzere pazara giden Hassuna, “Sadece ben değil, birçok insan pazarda yürüyor ve branda, odun veya hazır çadır istiyordu. Talep çoktu. Herkesin evleri yıkıldı. Kendimizi ve çocuklarımızı korumak, başımızı sokacağımız bir yer bulmak istedik. Başka seçeneğimiz de yoktu” diye ekledi.
Yeniden çadırını kurmaya yönelen Hassuna için sıkıntılar bitmiyordu. İçme suyunun olduğu en yakın yeri aramaya başladı. Başkalarına sorduktan sonra yaklaşık 300 metre ötede bir yer olduğunu öğrendi. Henüz 12 yaşında olan çocuğuyla birlikte gitti. Geriye dönen yüzlerce Gazzeli gibi uzun bir kuyrukta bekledikten sonra doldurabildikleri galonlarca suyu evlerinin enkazının yanındaki çadırlarına taşıdılar.
Hassuna gibi, geri dönenlerin çoğu da sefil haldeki yaşamlarına alışmaya çalışırken eski iş yerlerinin durumunu incelemeye ve tamir etmeye başladılar. Restoranlar, kafeler ve dükkanlar, geri dönen vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara ve ailelerine hayatta kalabilmeleri için bir gelir sağlamak amacıyla yenilendi ve yeniden açıldı. Er-Rimal, Ömer el-Muhtar gibi başlıca çarşılarda ve felakete uğramış şehirdeki diğer ünlü ticari alanlarda günlük hayat geri döndü.
Öte yandan savaş sırasında evlerinde ve mahallelerinde kalan ve askeri saldırılar sırasında yakınlarını kaybedenler savaşın etkilerini hala üzerlerinden atabilmiş değil. Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi tarafından açıklanan son rakamlara göre savaş sırasında 14 binden fazla insan hayatını kaybetti.
Öte yandan savaş sırasında evlerinde ve mahallelerinde kalan ve askeri saldırılar sırasında yakınlarını kaybedenler savaşın etkilerini hala üzerlerinden atabilmiş değil.
Gazze Şeridi'nin kuzeyinden İman İsmail (34), savaş sırasında ailesiyle birlikte güneye göç ederken, tek erkek kardeşi, eşi ve iki çocuğu kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’ndaki evlerinde kaldı. İsrail ordusunun kampa yönelik saldırıları, kuşatmaları ve bombardımanları o kadar yoğundu ki İman, onlarla olan iletişimini kaybetti.
İman, erkek kardeşine ve yengesine birkaç kez ulaşmaya çalıştı. Ancak ağır bombardıman nedeniyle terk ettikleri bölgede bulunan diğer kişilere sorduysa da onlardan hiçbir haber alamadı. Bir ayı aşkın bir süre iletişim kuramadı. Ardından içindeyken bombalanan evlerini terk etmediklerini öğrendi. Al-Majalla’ya konuşan İman, “Kardeşimi, eşini ve çocuklarını çıkarmak için geri döndüm. Onların cenazelerini çıkarıp gömmek istedim” ifadelerini kullandı.
Gazze'nin kuzeyindeki Beyt Hanun'da geçici bir barınağına sığınan Filistinli çocuklar (Omar al-Qattaa / AFP)
İsmail ailesinin üyeleri, İsrail ordusu izin verdiğinde hemen geri dönmek istemediler. Çünkü kendilerini yıkılmış evlerini aile üyelerinin cesetleri üzerinde görmeye psikolojik olarak hazır hissetmiyorlardı. Erkek kardeşini ve ailesini aramak için tek başına dönmekte ısrar eden kızları İman, “Bir hafta boyunca her gün molozları ellerimle kazdım ve kaldırdım. Cenazelerinin parçalarını bulana kadar birçok kişi bana yardım etti. Onları mezarlığa peyderpey gömdüm. Eksik parça kalıp kalmadığını bilmiyorum, ama evde olduklarını ve öldürüldüklerini biliyorum. Onları ben gömdüm” dedi.
Gazze Şeridi'nin güneyindeki ailesinin yanına dönen İman gibi barınak, su, elektrik ve altyapı gibi temel ihtiyaçların olmaması nedeniyle uyum sağlayamayan diğer bazı aileler de geri dönmek zorunda kaldı. Ancak bazıları, Al-Majalla’ya halen doğru zamanı ve fırsatı beklediklerini söylediler. Bazıları ise İsrail'in tehditlerinin devam etmesinden dolayı savaşın, askeri operasyonların ve bombardımanın yeniden başlamasından korktuklarını ve savaşın sona ermesi ya da Filistinli direniş grupları ile İsrail arasındaki çatışmaların yeniden başlaması arasında belirsizliğin devam ettiğini ifade ettiler.