Yurtdışından gelen umreciler, karantina süresini tamamlandıktan sonra bugün ibadetlerini yerine getirecekler

Pakistan ve Endonezyalı umrecilerin gelişinden 3 gün sonra üçüncü uçak da iniş yaptı. (SPA)
Pakistan ve Endonezyalı umrecilerin gelişinden 3 gün sonra üçüncü uçak da iniş yaptı. (SPA)
TT

Yurtdışından gelen umreciler, karantina süresini tamamlandıktan sonra bugün ibadetlerini yerine getirecekler

Pakistan ve Endonezyalı umrecilerin gelişinden 3 gün sonra üçüncü uçak da iniş yaptı. (SPA)
Pakistan ve Endonezyalı umrecilerin gelişinden 3 gün sonra üçüncü uçak da iniş yaptı. (SPA)

Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı, Pakistan ve Endonezya gibi ülkelerden gelen umreci sayısının 400’ü bulduğunu, yurtdışından gelen umrecilerin sağlık durumlarının iyi olduğunu ve şu ana kadar herhangi bir koronavirüs enfeksiyonu veya şüphesinin görülmediğini vurgulayarak, önümüzdeki birkaç gün içinde umrelerini yapmadan önce güvenliklerini sağlamak adına tüm adayların kontrollere ve ihtiyati tedbirlere tabi tutulduğunu açıkladı.
Hazırlanan programa göre, Endonezya ve Pakistan’dan gelen umreciler bugün (Çarşamba), onları ağırlamaya uygun hale getirilen otellerde geçirdikleri 3 günlük karantina süresini tamamladıktan sonra umre yapabilecek. Otellerin yüzde onluk kapasitesi, umrecileri serbest bırakmadan önce en son sağlık durumlarını öğrenmek üzere karantina önlemlerine tahsis edildi. Endonezya’dan gelen ve 90 umreciyi taşıyan ikinci uçak dün (Salı) akşam Kral Abdulaziz Havalimanı’na iniş yaptı.
Hac ve Umre Bakanı Yardımcısı Dr. Abdulfettah Meşşat telefon üzerinden Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Hacıların sağlık durumlarının istikrarlı olduğunu ve ilgili tüm kurumların, umrecilerin ibadetlerini kolay bir şekilde yerine getirebilmelerini sağlamak adına konuyla ilgili makamların belirlediği programlar ve yapılan kontroller dahilinde umrecilerin tüm ihtiyaçlarını karşılamak için çalışacaklarını” ifade etti.
Meşşat, “Yurt dışından gelen herhangi bir umrecide koronavirüs enfeksiyonu tespit edilmesi durumunda, tedavi edilmesine önem verilecek. Durumu tamamen iyileşmişse ve herhangi bir semptom göstermiyorsa, normal kalma süresi bitse dahi, bu kişiler karantina süresinin ardından belirlenen prosedürlere göre kolayca umre yapabilecek” ifadelerine yer verdi.
Meşşat, Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri vatandaşları için izlenen prosedürlerle ilgili olarak, “Suudi Arabistan dışından gelen tüm umrecilere aynı ihtiyati tedbirler ve sağlık protokollerinin uygulanacağını, umre ibadeti yapma niyetiyle Suudi Arabistan’a gelen Körfez ülkeleri vatandaşlarının da bu tedbirlere tabi olacağını” vurguladı. Meşşat, Körfez ülkeleri vatandaşlarının yaşadıkları ayrıcalığın, Suudi topraklarına vize almadan girmek olduğunu ve umre ibadetini yerine getirdiği süre boyunca Suudi vatandaşı gibi muamele gördüğünü açıkladı.

KİK ülkeleri vatandaşlarının üç gün karantinada kalmaları zorunlu
Hac ve Umre Bakanı Yardımcısı Meşşat sözlerine, “Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri vatandaşlarının Suudi Arabistan’da üç gün süreyle karantinada bulunmaları ve Suudi sistemlerine kayıtlı olmaları zorunludur. Bu süre bittikten sonra ziyaretçiye doğrudan ‘Tawakkalna’ ve ‘Eatmarna’ uygulamalarındaki programlar sunulur” ifadelerine yer verdi. Dr. Meşşat, KİK ülkelerinden gelen umrecilerin Suudi Arabistan’a gelişleri için belirli bir tarih olmadığını, bunların tarifeli uçuşlarla gelmelerinin de mümkün olduğuna dikkat çekti.
Körfez ülkeleri vatandaşlarına sunulan umreci oranıyla ilgili yanıtının başında Meşşat, “KİK ülkeleri vatandaşlarına umre yapmaları için herhangi bir kota ya da bir yüzde bulunmadığını ve Suudi Arabistan dışından gelenler için belirtilen yüzde içinde olacaklarını belirtti. Suudi Arabistan dışından geldiği belirtilen yaklaşık 10 bin umrecinin, 3 bin 300 umreciden oluşan gruplara ayrıldığını ifade etti.
Konuyla ilgili olarak Dr. Meşşat, Hac ve Umre Bakanlığı’nın dün “Kutsal toprakları ziyarete gelen umrecilere karşı görevlerini hakkıyla yerine getirmek için” Mekke Belediyesi ile bir anlaşma imzaladığını ifade etti. Anlaşmayla Hac ve Umre Bakanlığı’nın elektronik platformunun Mekke Belediyesi’nin iaşe ve hizmet sunum özel platformuyla birbirine bağlandığını, bu anlaşmanın iki taraf arasındaki hizmetlerin kesintisiz bir şekilde takibini sağlayan önemli bir gelişme olduğunu belirtti.
Yorucu prosedürlere geri dönen Suudi Arabistan’daki ilgili sektörler, umrecilerin Kral Abdulaziz Havalimanı’na geldiği andan itibaren güvenliklerini sağlamak için sıkı şekilde uygulanan, bir dizi program dahilinde onları otobüslerle Mekke’deki otellere taşıyorlar. Protokollere göre, yarısı yurt dışından gelen 20 bin hacıya günlük umre yapma imkanı veriliyor. Hac ve Umre Bakanlığı’nın Haremeyn İşleri Genel Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’yla doğrudan koordineli bir şekilde inşa ettiği umre toplanma merkezlerinden girilerek işlemlerin uygulanmasını sağlamak için her bir umreci grubuna, umre ibadetini yerine getirmeleri için 3 saat veriliyor. Böylelikle,  “Eatmarna” uygulaması tarafından belirlenen vakitlere göre umre ibadetlerinin yerine getirilmesi sağlanıyor.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.