ABD Kongresi’ndeki Cumhuriyetçiler "Mavi Dalga"yı yutuyor

Cumhuriyetçi Mitch McConnell, Kentucky Senatörü olarak Senato'daki sandalyesini korudu. (AFP)
Cumhuriyetçi Mitch McConnell, Kentucky Senatörü olarak Senato'daki sandalyesini korudu. (AFP)
TT

ABD Kongresi’ndeki Cumhuriyetçiler "Mavi Dalga"yı yutuyor

Cumhuriyetçi Mitch McConnell, Kentucky Senatörü olarak Senato'daki sandalyesini korudu. (AFP)
Cumhuriyetçi Mitch McConnell, Kentucky Senatörü olarak Senato'daki sandalyesini korudu. (AFP)

Demokratlar seçim gecesi yedikleri sert tokatın etkisinin ardından derin bir nefes alarak Senato'da çoğunluğu Cumhuriyetçilerden almak ve Temsilciler Meclisi'ndeki çoğunluklarını pekiştirmek için yasama yarışına tam bir umut ve güvenle girdiler. Ön sonuçların açıklanmasıyla, iddialarının gerçeklerden çok daha büyük olduğu ortaya çıktı.
Sonuçların tümü yayınlanmamasına ve son koltuk dağılımı belirlenmemesine rağmen mevcut tabloyu okumak ve bu tablodan Demokratların Mavi Dalga senaryosunu görebilmek kolay gözüküyor.

Demokratların Senato’daki hayal kırıklığı
Seçim gününden önce tüm beklentiler Cumhuriyetçilerin durumunun kritik olduğu ve Senato’da Demokratlar lehine çoğunluğu kaybedecekleri yönündeydi. Ancak Demokratlar, Senato'da elde edeceklerini düşündükleri sandalyeleri alamadılar. Cumhuriyetçi aday Joni Ernst Iowa eyaletinin koltuğunu tekrar kazanmayı başarırken, Cumhuriyetçi aday Steve Daines ise Demokratların güvendiği Montana'da Demokrat rakibini yendi.
Ancak seçim gecesi bu şekilde başlamadı. Demokratlar geceyi Colorado eyaletinde John Hickenlooper'ın Cumhuriyetçi Senatör Cory Gardner'ı yenilgiye uğratmasıyla açtılar. Ardından Demokrat Mark Kelly’nin Arizona eyaletinde Cumhuriyetçi Martha McSally'yi yenmesi üzerine Demokrat Parti'nin Senato’da çoğunluğu ele geçirmeye yakın olduğu belirtildi. Demokratların bunu başarmak için dört sandalyeye ihtiyacı vardı. Ancak Demokrat Doug Jones Alabama'daki sandalyesini kaybettiğinde hayalleri yıkılan Demokratların durumu zorlaştı.
Sonuçlar tam olarak netleşmese de Cumhuriyetçilerin bazı sandalyelerde kalacağına dair işaretler söz konusuydu. Bunlardan en önemlisi, Güney Karolina'daki koltuğunu korumayı başaran Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham oldu. Graham, Trump'a yakınlığıyla biliniyor ve çoğu kişi katıldığı yarışı başkanın popülaritesi üzerine bir referandum olarak görüyor. Buradaki başka bir sorun ise Demokratların Graham’ın rakibi Jaime Harrison'ın kazanması için muazzam meblağlar harcamış olmaları. Graham bu çabalarla alay etmekten geri durmadı. Zaferinden ardından seçim öncesinde Harrison'a yapılan bağışlara atıfta bulunarak, "Kalifornia ve New York'taki tüm liberallere söylüyorum, Çok para harcadınız" dedi. Graham ayrıca, kaybedeceğini tahmin eden anket sonuçlarıyla alay ederek, "Tüm katılımcılara şunu söylüyorum: Ne yaptığınız hakkında hiçbir fikriniz yok" şeklinde konuştu.
Güney Carolina, Demokratların geri dönüş almadan büyük miktarlarda para harcadığı tek eyalet değil. Cumhuriyetçilerin Senato Çoğunluk Lideri Mitch McConnell, Demokrat rakibi Amy McGrath’ın Yüksek Mahkeme dosyasına ve McConnell'in Trump'a Senato’da 20 yıldan fazla görev yapmış bir senatörü koltuğundan alması için destek verdiği duruma odaklanmaya çalışmasına rağmen, Kentucky eyaleti için sandalyesini kolaylıkla geri kazandı. Ancak McConnell'in zaferi, Cumhuriyetçi seçmenin muhafazakar yargıçlar dosyasını büyük ölçüde desteklediğini gösterdi. Özellikle de çoğunluk lideri ABD Başkanı Donald Trump döneminde iki yüzden fazla yargıcın güvenoyunu aldığını kanıtladı.
Bazı sonuçlar açıklanana kadar şu anki durumda Senato’da Demokratik ve Cumhuriyetçi bir eşitlik senaryosu mümkün görünüyor. Bu da ABD Başkan Yardımcısı’nın sözünün belirleyici olacağı anlamına geliyor. Bu durum iki parti için başkanlık yarışının sonucunun önemini artıracak.

Temsilciler Meclisi’nde koltuk kaybı
Demokratların yaşadığı hayal kırıklığı sadece Senato ile sınırlı kalmadı. Demokratların Mecliste daha fazla sandalye kazanarak buradaki demokratik çoğunluğu güçlendirecekleri yönünde parti liderleri arasında fikir birliği söz konusuydu. Ancak bunun aksine Cumhuriyetçiler kendileriyle Demokrat çoğunluk arasındaki uçurum farkını azaltarak daha fazla sandalye elde ettiler. Bu durum, son günlerde Meclis’te Demokratların zaferi hakkında büyük bir özgüvenle konuşan ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi 'ye doğrudan bir darbe niteliğinde oldu.
Bu sonuçlar Cumhuriyetçilerin çıkarına olmasına rağmen, Cumhuriyetçi adaylar ABD Başkanı Donald Trump başkanlığı kazandığını açıklayıp oylamanın durdurulmasını talep ettiğinde rahat bir nefes alamadılar. Trump’ın açıklamaları, genellikle çekingen davranan ve Başkanı eleştirmekten kaçınan çoğu Cumhuriyetçi adayı şoke etti. Ancak bu seferki tepkileri, bazılarının Trump'ın seçimlerin bütünlüğünü sorgulama yaklaşımına ne kadar karşı olduğunu gösterdi. Cumhuriyetçi Temsilci Adam Kinzinger, Twitter hesabından başkana yönelik yaptığı paylaşımda, “Dur. Tamamen dur. Oylar sayılacak ve ya kazanacak ya da kaybedeceksiniz. ABD bunu kabul edecek” ifadelerini kullandı.
New Jersey'nin eski Valisi ve Trump'ın danışmanı olan Chris Christie de Trump’a karşı net ve kınayıcı bir tutum takındı. Eski bir başsavcı olan Christie, Trump'a meydan okuyarak şu ifadeleri kullandı:
“Sizinle eski bir vali olarak değil, eski bir başsavcı olarak konuşuyorum. Başkanın bu geceki iddialarının dayanağı yok. Süreci değerlendirmeden önce her şeyi akışına bırakmalı ve oyları saymayı bitirmeliyiz.”
Eski Cumhuriyetçi Senatör ve Trump destekçisi Rick Santorum da Trump’ın açıklamaları hakkında yorum yaptı ve Trump'ın zafer ilanından dolayı duyduğu şoku dile getirerek,  "Hile kelimesinin kullanımı bence yanlıştı" dedi. Cumhuriyetçilerin Çoğunluk Lideri Mitch McConnell'in tavrı ise daha diplomatik bir cevapla, "Seçimleri kazanma iddiası oylar tamamen sayılmadan söz konusu olamaz" ifadesini kullandı. 
Yasama ve Başkanlık seçimleri sonuçlarının sonuçlanmasına kadar, geriye zihinlerde kalan en önemli sonuçlar şunlar olacak: Dalganın rengi mavi olmadı. Sonuçlar Demokratları sarsarken, liderlerinin yakın zamanda toparlanması mümkün olmayacak. Bununla birlikte, Temsilciler Meclisi başkanlığına Nancy Pelosi tekrar atanabilir.



Alman polisinin hastanelik ettiği Filistin destekçisi Yasemin Acar, yaşadıklarını anlattı

Alman polisinin hastanelik ettiği Filistin destekçisi Yasemin Acar, yaşadıklarını anlattı
TT

Alman polisinin hastanelik ettiği Filistin destekçisi Yasemin Acar, yaşadıklarını anlattı

Alman polisinin hastanelik ettiği Filistin destekçisi Yasemin Acar, yaşadıklarını anlattı

Almanya’nın başkenti Berlin’de dün Filistin’i destekleyenlerin yer aldığı çadır kampında barışçıl eylemcilere şiddet uygulayan polisin hastanelik ettiği aktivist Yasemin Acar, "Burası Avrupa’nın göbeği Almanya. Demokrasi dediğimizde bizi parlamentonun karşısında şiddetle dövüyorlar, tutukluyorlar, hastanelik ediyorlar." dedi.

Berlin polisi, Filistin destekçilerinin bulunduğu kampa sert müdahale ederek aralarında Acar’ın da olduğu çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.

Kimlik tespitinin ardından serbest bırakılan Acar, gözaltına alındığı sırada kolundan yaralanması sebebiyle gittiği hastanede tedavi edildi.

Burada AA muhabirine açıklamada bulunan Acar, kolunun alçıya alınıp alınmayacağının henüz belli olmadığını ancak iyi olmaya çalıştığını söyledi.

Kampın boşaltılmasının 12 Nisan’da Berlin’de yasaklanan Filistin Kongresi'nde yaşananları hatırlattığına dikkati çeken Acar, polisin gözaltı sırasında kullandığı şiddetin daha da arttığını belirtti.

Acar, boşaltılıp yasaklanacağını telefonda öğrenince hemen kampa gittiğini anlatarak, şunları kaydetti:

"Gider gitmez zaten polis (beni) gördü. Orada bağırmaya başladık. ‘Filistin’e özgürlük’ derken polis, zaten parmağını bana doğru gösterdi. 10-15 polis gelip, hepsi de erkek bu arada, şiddetli bir şekilde kafamı arkaya çekip birisi (polis) eliyle burnuma vurdu. Hatta nefes alamadığımı bile söyledim. Dinlemiyorlar, 'Çeneni kapa!' falan gibi kelimeler kullandılar yani insan hakları, kadın olmanın hiçbir değeri kalmadı artık. Almanya’da insan olmanın değeri kalmadı."

"Bizi suçlarken suçlu olduklarını gösteriyorlar"

Gözaltına alındıktan sonra polisin çadır kampının arka tarafında oluşturduğu ofis gibi bir alana götürüldüklerini anlatan Acar, "'Seni hapishaneye atacağız.' dediler. Haklarımı bildiğim için karşı çıktım. Sesimi yükselttiğim için beni ondan sonra susturmaya çalıştılar. ‘Susarsanız sizi götürmeyeceğiz.’ diye kelimeler kullanıldı. O anda işte beni rahat bıraktılar ama dediğim gibi orada birkaç dakika tuttular." ifadelerini kullandı.

Acar, büyük haksızlıklar yaşadıklarını belirterek, "Filistin için elbette sokaklara döküldük ama şu an Almanya’da da yaşanan baskıya karşı da sokaklara dökülüyoruz çünkü baskı çok büyük. Şiddet, gün geçtikçe artıyor. Şiddet, genel olarak yanlış bir şey. Şiddetin kullanılmaması lazım yani bizi suçlarken aslında kendilerinin suçlu olduklarını gayet iyi ve net bir şekilde gösteriyorlar." değerlendirmesine bulundu.

"Silahla vurmaya mı çalışacaklar?"

Şaşkın olduğunu ve durumun nereye gideceğini bilmediği dile getiren Acar, "Acaba bir dahaki sefere yine kamp gibi bir şey düzenlediğimizde silahlarını çıkarıp bizi vurmaya mı çalışacaklar? Onun korkusunu yaşıyoruz." ifadelerini kullandı.

Acar, polis hakkında suç duyurusunda bulunacağı bilgisini paylaşarak, “Polis, özel bir koruma altında. Tabii birbirlerini koruyorlar. Polise mukavemet ettiğimi söylediler ama öyle bir şey yok. Kameraların hepsi çekti, görünüyor. Öyle bir şey yoktu. Ben orada dururken ani şekilde şiddetle beni oradan çıkardılar.” diye konuştu.

Kampta kanepe veya sandalye getirilmesinin suç sayıldığını belirten Acar, "Bir gün sandalyeye izin verirken ertesi gün yasak koyuyorlar. İşte ‘Yasak’ dedikleri şeyler bunlar. Sıradan şeyler. Biz, yanlış bir şey yapmadık, hakkımız olanı yaptık." dedi.

Acar, bu konuda dokümanlara sahip olduklarını ifade ederek polisi keyfi uygulamayla suçladı.

Devletin Filistin destekçilerine karşı olduğunu söyleyen Acar, "Yani elimiz ayağımız bağlı bir durumda hissediyoruz şu an. Bize kalan sadece sesimiz. Onu da yükseltmemize izin vermiyorlar. Yükselttiğimiz zaman bu gibi şeyler oluyor. Hastanelerde buluyoruz kendimizi." şeklinde konuştu.

Acar, Filistin destekçilerinin Başbakanlığın yanında ve Federal Meclisin karşısında yer alan çadır kampından hükümet yetkililerin rahatsız olduğunu kaydederek, "Çünkü şu an Almanya, zaten kendini genel olarak demokratik bir ülke olarak gösteriyor." dedi.

"Parlamentonun karşısında dövüyorlar, tutukluyorlar, hastanelik ediyorlar"

Başka ülkelerdeki kamplar boşaltılırken kaydedilen görüntüler nedeniyle Almanya’da söz konusu ülkenin "diktatör" ve "faşist" olarak nitelenebileceğine dikkati çeken Acar, "Ama burada Almanya oluyor yani parlamentonun karşısında yapılan bir şey ancak yine demokrasi diyorlar. Burada demokrasi denilen bir şey yok. Biz, demokrasi içerisinde yaşamıyoruz." ifadelerini kullandı.

Acar, bütün dünyanın bunu görmesi ve duyması gerektiğini vurgulayarak, "Çünkü burası Avrupa’nın göbeği Almanya. Demokrasi dediğimizde bizi parlamentonun karşısında şiddetle dövüyorlar, tutukluyorlar, hastanelik ediyorlar." diye konuştu.

Almanya'nın başkenti Berlin'de polis, Filistin destekçilerinin oluşturduğu "Gazze'ye destek" çadır kampını dün yasaklayarak tahliye etmişti. Sert müdahale sırasında çok sayıda kişiyi gözaltına alan polis, alandaki çadırları da sökmüştü. Başbakanlığın yanında ve Federal Meclisin karşısındaki çadır kampında Filistin destekçileri, "Soykırım-Almanya yine iştirak ediyor" ve "Silah sağlamayı durdurun" yazılı pankartlar asmıştı.


Kiev 21 Rus füzesinin düşürüldüğünü duyururken, Moskova 66 insansız hava aracının imha edildiğini açıkladı

Rus füze saldırısı sırasında siviller Kiev'deki metro istasyonuna sığındı (Reuters)
Rus füze saldırısı sırasında siviller Kiev'deki metro istasyonuna sığındı (Reuters)
TT

Kiev 21 Rus füzesinin düşürüldüğünü duyururken, Moskova 66 insansız hava aracının imha edildiğini açıkladı

Rus füze saldırısı sırasında siviller Kiev'deki metro istasyonuna sığındı (Reuters)
Rus füze saldırısı sırasında siviller Kiev'deki metro istasyonuna sığındı (Reuters)

Ukrayna Hava Kuvvetleri Komutanı Mykola Oleshchuk, bugün (Cumartesi) yaptığı açıklamada, dün gece düzenlenen Rus saldırısında hava savunmasının 34 füzeden 21'ini düşürdüğünü duyurdu. Rus füze saldırılarının püskürtülmesinde Ukrayna savaş uçaklarının, hava savunma füze birliklerinin, mobil atış birliklerinin ve elektronik harp araçlarının rol aldığını belirtti.

Ukrayna Enerji Bakanı German Galuşenko ise Rusya'nın bugün üç bölgede Ukrayna enerji tesislerine saldırdığını, ekipmanları tahrip ettiğini ve en az bir işçiyi yaraladığını açıkladı.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'dan aktardığı habere göre Galuşenko, Telegram uygulamasından Rus saldırılarının, Ukrayna'nın merkezindeki Dnipropetrovsk bölgesi ile ülkenin batısındaki Lviv ve İvano-Frankivsk bölgelerini hedef aldığını söyledi.

Elektrik işletmecisi DTİK yaptığı açıklamada, "yoğun" gece saldırıları sonucu termik santrallerden dördünün "ciddi hasara uğradığını" duyurdu.

Rusya Savunma Bakanlığı ise bugün hava savunma sisteminin Krasnodar Bölgesi üzerinde 66 ve Kırım Yarımadası üzerinde iki Ukrayna insansız hava aracını imha ettiğini açıkladı.

Bakanlıktan yapılan açıklamada "Dün gece, Kiev rejiminin Rusya topraklarındaki hedeflere insansız hava araçları kullanarak terör saldırıları düzenleme girişimleri engellendi. 66 Ukrayna İHA'sı Krasnodar Bölgesi'nde görev yapan hava savunma sistemleri tarafından imha edildi ve durduruldu; diğer iki İHA ise Kırım Yarımadası'nda imha edildi" ifadeleri yer aldı.


Japonya'nın güneybatısındaki Ogasawara Adaları açıklarında 6,9 büyüklüğünde deprem

Japonya'nın güneybatısındaki Ogasawara Adaları açıklarında 6,9 büyüklüğünde deprem
TT

Japonya'nın güneybatısındaki Ogasawara Adaları açıklarında 6,9 büyüklüğünde deprem

Japonya'nın güneybatısındaki Ogasawara Adaları açıklarında 6,9 büyüklüğünde deprem

Japonya Meteoroloji Ajansının (JMA) açıklamasına göre 6,9 büyüklüğündeki deprem, yerel saatle 17.36'da meydana geldi.

Sarsıntı 540 kilometre derinlikte kaydedildi.

Bölgede "Bonin Adaları" diye bilinen Ogasawara Adaları, Japonya'nın başkenti Tokyo'nun 1000 kilometre güneydoğusunda, Batı Pasifik'teki Guam Adası'nın 1600 kilometre kuzeybatısında yer alıyor.


Fransa: 7 kişi hakkında PKK’ya finansman sağlama suçlaması

Resim-(AA)
Resim-(AA)
TT

Fransa: 7 kişi hakkında PKK’ya finansman sağlama suçlaması

Resim-(AA)
Resim-(AA)

Fransa terörle mücadele savcılığı, Paris'te, PKK’yı finanse ettikleri şüphesiyle yedi kişi hakkında suç duyurusunda bulundu.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin Fransa Ulusal Terörle Mücadele Savcılığı'ndan edindiği bilgiye göre zanlılara terörü finanse etmek, gasp ve bir terör örgütü ile bağlantılı olma suçları yöneltildi. Şarku'l Avsat'ın ulaştığı davayı yakından takip eden bir kaynak, yaşları 30 ila 60 arasında değişen şahısların, suç çetesi ve terör örgütü kurmakla suçlandığını belirtti

Fransa Ulusal Terörle Mücadele Savcılığının talebinin aksine zanlıların hepsi adli gözetim altına alındı.

Zanlılardan birini savunan Avukat Sufyan Bin Ali, hâkimin aldığı "orantılı karara" övgüde bulundu.

Ankara ve Batılı müttefikleri PKK’yı “terörist” bir örgüt olarak sınıflandırıyor.


Filistin yanlısı protestoların polis tarafından bastırılmasının ardından Columbia Üniversitesi rektörüne baskı

Filistin yanlısı protestoların polis tarafından bastırılmasının ardından Columbia Üniversitesi rektörüne baskı
TT

Filistin yanlısı protestoların polis tarafından bastırılmasının ardından Columbia Üniversitesi rektörüne baskı

Filistin yanlısı protestoların polis tarafından bastırılmasının ardından Columbia Üniversitesi rektörüne baskı

Columbia Üniversitesi rektörü dün (Cuma) yeni bir baskıyla karşılaştı. Üniversitenin denetleme komitesi, üniversitedeki Filistin yanlısı protestoları bastırdığı için yönetimini sert bir şekilde eleştirdi.

Üniversite dışından çok sayıda öğrenci, öğretim üyesi ve gözlemci, Nemat Minouche Shafik'in İsrail'in Gazze'deki savaşını protesto etmek amacıyla göstericilerin kurduğu çadırlarda oturma eylemini sona erdirmek için New York Polisini kampüse çağırmasını eleştirdi.

Columbia Üniversitesi Konseyi, iki saatlik bir toplantının ardından Shafik yönetiminin polisi arayarak ve protestoyu sona erdirerek akademik özgürlüğü baltaladığı, öğrencilerin ve öğretim üyelerinin mahremiyet ve yasal süreç haklarını göz ardı ettiği sonucuna varan bir kararı onayladı. Kararın, yönetimin ortak yönetime saygısı ve üniversitenin karar alma sürecinde şeffaflığı konusunda ciddi kaygılara yol açtığı belirtildi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'dan aktadığı habere göre çoğunlukla öğretim üyeleri ve diğer personelin yanı sıra az sayıda öğrenciden oluşan üniversite konseyi, kararında Shafik'in adını belirtmedi ve sert bir dil kullanmaktan kaçındı.

Kararda, konseyin yönetimden protestolarla başa çıkmak için almasını istediği "düzeltici önlemleri" izleyecek bir çalışma grubunun kurulması öngörülüyor.

Üniversite konseyi üyesi olan Shafiq, dünkü (Cuma) toplantıya katılmadı ve konseyin aldığı karar dönük bir açıklamada bulunmadı  Columbia Üniversitesi sözcüsü Ben Chang, yönetimin Üniversite Konseyi ile aynı hedefi paylaştığını, amacın kampüste sükuneti yeniden sağlamak ve "sürekli diyaloğa" bağlı olduğunu belirtti.

Polis geçen hafta 100'den fazla kişiyi gözaltına aldı ve üniversitenin Manhattan kampüsünün ana bahçesindeki çadırları kaldırdı, ancak göstericiler hızla çadırları yeniden kurdu. O tarihten bu yana yetkililer, öğrencilerin Columbia Üniversitesi'ndekine benzer çadırlı oturma eylemleri düzenlediği birçok Amerikan üniversitesinde yüzlerce göstericiyi gözaltına aldı ve üniversitelerin İsrail ordusuyla bağlantılı şirketlere yaptırım yapmayı bırakmasını talep etti.

Beyaz Saray kampüslerde ifade özgürlüğünü savundu ancak Başkan Joe Biden bu hafta "Yahudi karşıtı protestoları" kınayarak kampüslerin güvenli olması gerektiğini vurguladı.


İran, Çin ve Rusya arasında ‘daha yakın’ askeri iş birliği

İran, Kazakistan, Kırgızistan ve Çin savunma bakanları Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) toplantıları sırasında bir fotoğraf çektirdi. (Reuters)
İran, Kazakistan, Kırgızistan ve Çin savunma bakanları Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) toplantıları sırasında bir fotoğraf çektirdi. (Reuters)
TT

İran, Çin ve Rusya arasında ‘daha yakın’ askeri iş birliği

İran, Kazakistan, Kırgızistan ve Çin savunma bakanları Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) toplantıları sırasında bir fotoğraf çektirdi. (Reuters)
İran, Kazakistan, Kırgızistan ve Çin savunma bakanları Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) toplantıları sırasında bir fotoğraf çektirdi. (Reuters)

İran ve Çin'in askeri ittifaklarını güçlendirme konusunda anlaştıkları bildirilirken, Moskova da Tahran ile askeri iş birliğini genişletmeye hazır olduğunu yineledi.

Şarku'l Avsat'ın İranlı Öğrenciler Haber Ajansı'ndan (ISNA) aktardığına göre, dün (Cuma) Çin Savunma Bakanı Dong Jun ve İranlı mevkidaşı Muhammed Rıza Aştiyani, Kazakistan'ın başkenti Astana'da düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) toplantısı çerçevesinde ‘daha yakın askeri iş birliği’ konusunda anlaştı. Aştiyani, “Bölgesel ve uluslararası sorunları çözmek için iş birliğini ve yakınlaşmayı geliştirmeye ihtiyaç var” dedi.

Rus haber ajansı TASS’ın bildirdiğine göre Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Astana'daki bir başka görüşmede İranlı mevkidaşına Rusya'nın İran ile askeri ve teknik iş birliğini genişletmeye hazır olduğunu söyledi. Şoygu, iki ülkenin askeri birimleri arasındaki temasların son dönemde önemli ölçüde arttığını kaydetti.

Diğer yandan Avrupa Parlamentosu (AP), Avrupa Birliği'ni (AB) Tahran'a yönelik yaptırımları genişletmeye ve İran Devrim Muhafızları Ordusu’nu (DMO) ‘terörist’ olarak tanımlamaya çağıran bağlayıcı olmayan bir kararı ezici bir çoğunlukla onayladı.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’e göre AB, DMO’yu terörist olarak tanımak için teknik ve siyasi engellerle karşılaşacak. Borrell bu düşüncesi sebebiyle, AP üyeleri tarafından İran'a karşı önyargılı olmakla suçlanacak kadar sert bir şekilde eleştiriliyor.


Birleşmiş Milletler: Gazze Şeridi'ndeki moloz hacmi yaklaşık 37 milyon ton

İsrail'in Gazze Şeridine saldırılarında yıkılan bir binanın enkazı (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridine saldırılarında yıkılan bir binanın enkazı (Reuters)
TT

Birleşmiş Milletler: Gazze Şeridi'ndeki moloz hacmi yaklaşık 37 milyon ton

İsrail'in Gazze Şeridine saldırılarında yıkılan bir binanın enkazı (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridine saldırılarında yıkılan bir binanın enkazı (Reuters)

Birleşmiş Milletler, İsrail ile Hamas hareketi arasındaki savaşın başlangıcından bu yana yoğun bombardımana ve şiddetli çatışmalara maruz kalan Gazze Şeridi'nde kaldırılması gereken moloz miktarının yaklaşık 37 milyon ton olduğunu tahmin etti.

Birleşmiş Milletler Mayın Eylem Servisi (UNMAS) yetkilisi Pehr Lodhammar, "Savaştan önce yoğun nüfuslu ve kentsel bir bölge olan Gazze Şeridi'nde metrekare başına yaklaşık 300 kilogram moloz olmak üzere toplam 37 milyon ton moloz bulunduğunu tahmin ettiklerini" belirtti.

Lodhammar, Cenevre'de yaptığı basın açıklamasında, yaklaşık 100 kamyonun kullanılacağını varsayarsak "kaldırma işleminin 14 yıl süreceğini" belirtti.

İsrail'in Gazze'yi bombalaması sonucu yıkılan bir evin yanındaki Filistinli çocuk (Reuters)

Lodhammar, patlamamış mühimmatın molozlara karıştığını, bunun ise görevi büyük ölçüde zorlaştıracağını vurguladı.

Çatışmada kullanılan mühimmatın "en az yüzde 10'unun" patlamadığı ve bu nedenle halk, kurbanların cesetlerini çıkarmak için enkazı aramaktan ve kaldırmaktan sorumlu ekipler ve yerel halk için sürekli bir tehdit oluşturduğuna inanıyor.

Amman'da Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve sivil toplum kuruluşlarıyla olabileceklere ve Gazze'ye müdahaleye hazırlık olarak, geçtiğimiz günlerde patlayıcılarla karışmış molozlarla başa çıkmanın imkanlarını aramaya yönelik bir toplantı gerçekleştirildi.

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki baskınlarında yıkılan bir binanın enkazı (Reuters)

“Daha küçük ölçekte”

Lodhammar’ın açıklaması, daha önce Irak'ta aynı görevi "ancak daha küçük ölçekte" üstlendiği için bu alandaki deneyimine dayanıyor.

Yetkili, Gazze Şeridi'nde "yıkılan binaların yüzde 65'inin konut olduğunu" açıkladı.

Gazze Şeridi'nin Daraj mahallesindeki bir evin yıkıntıları üzerindeki Filistinliler (AFP)

Fransız Haber Ajansı AFP'nin İsrail'in resmi verilerine dayanan raporuna göre Hamas hareketinin 7 Ekim 2023'te İsrail topraklarına düzenlediği benzeri görülmemiş saldırı, 1.170 kişinin ölümüne yol açtı.

Buna karşılık İsrail, 2007'den bu yana Gazze'de iktidarda olan Hamas'ı "ortadan kaldırma" sözü verdi. Gazze Sağlık Bakanlığı'na göre Gazze’de şu ana kadar çoğu sivil 34.356 kişinin ölümüne yol açan bir saldırı başlattı.


Washington: Gazze'deki esirlerle ilgili görüşmelerde yeni bir ivme görünüyor

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan (Reuters)
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan (Reuters)
TT

Washington: Gazze'deki esirlerle ilgili görüşmelerde yeni bir ivme görünüyor

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan (Reuters)
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan (Reuters)

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan dün (Cuma) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmeyi ve kalan İsrailli esirleri serbest bırakmayı amaçlayan görüşmelerde yeni bir ivme gördüğünü belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre Sullivan, MSNBC'ye verdiği röportajda, “Bence şu anda Katar ve Mısır'ın yanı sıra İsrail'in de katılımıyla ileriye dönük bir yol bulmak için yeni çabalar sarf ediliyor” dedi.

Sullivan, “Bu esir değişimi görüşmelerinde yeni bir ivme ve yeni bir soluk görüyor muyum? Bence görüyorum” ifadelerini kullandı.

Axios internet sitesinin aktardığına göre, İsrailli yetkililer dün Mısırlı muhataplarına, İsrail'in Refah'ı işgal etmeden önce esirlerin serbest bırakılması için Hamas ile anlaşmaya varmak üzere ‘son bir şans’ vermeye hazır olduğunu bildirdi.

Axios'a konuşan bir yetkili, “İsrail Mısır'a Refah operasyonu hazırlıklarında ciddi olduğunu ve Hamas'ın ayak sürümesine izin vermeyeceğini bildirdi” dedi.


İsrailli aşırı sağcı Bakan Ben-Gvir trafik kazasında yaralandı

İsrailli aşırı sağcı Bakan Ben-Gvir trafik kazasında yaralandı
TT

İsrailli aşırı sağcı Bakan Ben-Gvir trafik kazasında yaralandı

İsrailli aşırı sağcı Bakan Ben-Gvir trafik kazasında yaralandı

İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in, içinde bulunduğu makam aracının karıştığı trafik kazasında ters dönmesi sonucu yaralanarak hastaneye kaldırıldığı belirtildi.

Yerel basında çıkan haberlerde, Ben-Gvir'in içinde bulunduğu aracın Remle kentinde karıştığı kazada ters döndüğü kaydedildi.

Polis memurları, Ben Gvir'in ters dönen arabasının etrafını sardı (AP)

Kazada yaralanan Ben-Gvir'in tedavi amacıyla yakındaki bir hastaneye kaldırıldığı ve durumunun ciddi olmadığı aktarıldı.

Öte yandan sosyal medyada yer alan görüntülerde Ben-Gvir'in aracının başka bir araçla çarpıştıktan sonra ters döndüğü görülüyor.


AB'den Filistin'e 68 milyon avroluk insani yardım

AB'den Filistin'e 68 milyon avroluk insani yardım
TT

AB'den Filistin'e 68 milyon avroluk insani yardım

AB'den Filistin'e 68 milyon avroluk insani yardım

AB Komisyonundan yapılan açıklamada kararın, "Gazze'deki devam eden insani krizin kötüleşmesi ve sahadaki ihtiyaçların sürekli artması doğrultusunda" alındığı bildirildi.

Açıklamada 68 milyon avronun, halihazırda Gazze'de Filistinli sivillere insani yardım sağlayan kuruluşlara tahsis edileceği belirtildi.

Açıklamada, söz konusu yardımla Filistinlilere gıda, sağlık, barınma ve su desteğinin sağlanmasının amaçlandığı aktarıldı.