Duhok saldırısından sonra KDP-PKK gerginliği devam ediyor

Kuzey Irak’taki Kandil Dağı’nda bulun iki PKK’lı (AFP)
Kuzey Irak’taki Kandil Dağı’nda bulun iki PKK’lı (AFP)
TT

Duhok saldırısından sonra KDP-PKK gerginliği devam ediyor

Kuzey Irak’taki Kandil Dağı’nda bulun iki PKK’lı (AFP)
Kuzey Irak’taki Kandil Dağı’nda bulun iki PKK’lı (AFP)

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) hükümeti, PKK’nın Duhok kentinde Peşmerge güçlerine art arda düzenlediği saldırıları kınayarak, bu saldırıları tüm kırmızı çizgilerin aşılması olarak niteledi ve misilleme sinyali verdi. PKK ise IKBY hükümetine, gerilimi kontrol altına alma ve iki tarafa da hizmet etmeyen iç savaşı önleme çağrısında bulundu. PKK dün ve önceki gün Duhok’a bağlı Çamanke nahiyesinde ve bağlı köylerde konuşlu Peşmerge güçlerine 3 farklı saldırı gerçekleştirdi. PKK saldırıları sonucu Peşmerge güçlerinden 1 kişi ölürken, 8 kişi de yaralandı.
IKBY hükümeti, yaptığı açıklamada saldırılar için “IKBY halkının ve topraklarının can ve güvenliğini hedef alan tehlikeli ve haksız bir örnek” nitelemesini kullandı. PKK unsurlarının bu yaptıklarıyla tüm kırmızı çizgileri aştıkları vurgulanan açıklamada, “IKBY toprağı ve halkının güvenliğinden Peşmerge güçleri sorumludur. Dolayısıyla, bu türden her türlü saldırı tüm IKBY halkına yapılmış sayılır” denildi.
PKK’nın bu saldırıları, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani’nin pazartesi günkü açıklamasında, IKBY sınırındaki bölgede PKK’lılar ve Türkiye arasında yaşanan çatışmalardan dolayı durumun daha da kötüleşmesine karşı yaptığı uyarının ardından gerçekleşti. Barzani ayrıca KDP’nin ‘Kürtlerin kendi aralarında savaşmasını’ uygun görmediğini belirterek, çatışmadan kaçınmak ve durumun normale dönmesi için PKK’ya söz konusu bölgelerdeki işgaline son verme çağrısı yaptı.
PKK ise perşembe günü IKBY’ye gerilimi kontrol altına alma çağrısında bulundu. PKK’ya bağlı KCK Dış İlişkiler Sorumlusu Zagros Hiwa, yaptığı basın açıklamasında, “Savaş kimseye fayda sağlamaz. Çamanke’de yaşananlar, çatışma tehdidini savuşturmak ve Peşmerge güçlerinin oradaki kamplarımıza doğru ilerlemesini engellemeyi amaçlıyor” dedi.
Irak hükümeti de saldırıları kınayarak, bunu ülke egemenliğinin ihlali olarak niteledi. Irak Başbakanlık Ofisinden yapılan açıklamada, “Irak hükümeti, Irak topraklarında gerçekleşen saldırıyı şiddetle reddediyor ve ülke egemenliği ve güvenliğinin ihlali sayılan bu saldırılara son vermek için önlemler alacak” ifadeleri kullanıldı.
KDP yöneticilerinden İsmet Receb, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “PKK unsurları çatışmaları Türkiye’den Irak Kürdistanı’na taşıdı. Bunu yaparak, vatandaşların korkmasına, köylerinde ve tarlalarında çalışamaz hale gelmesine sebep oldular. IKBY düşmanlarının dayattığı bölgesel gündemler kapsamında (PKK’nın) yaptıkları bu davranışlar, IKBY hükümetine ve Peşmerge güçlerine olan düşmanlıklarını açıkça gösteriyor” dedi.
Receb, IKBY ve Bağdat hükümetlerinin Sincar’da durumun normalleşmesi için imzaladığı anlaşma ile bu saldırılar arasında bir bağlantı olup olmadığı sorusuna, “PKK’nın Sincar’daki varlığı yasadışı. Bu nedenle Sincar’daki durumun normalleşmesiyle ilgili diyaloğun bir parçası olmayı talep etme hakları yok. Sincar’ın Kürt ve Irak bölgesi olması hasebiyle, burada durumun normalleşmesi sadece IKBY ve Bağdat arasındaki anlaşma ile olur” diye yanıt verdi.
PKK, 28 Ekim’de IKBY’ye ait petrol boru hattına saldırı düzenlediğini ilan etmişti. Saldırı, IKBY’nin petrol ihracatını sekteye uğratmıştı. IKBY hükümeti saldırıyı kınayarak, bunu ‘terör saldırısı’ olarak nitelemişti.
PKK, Türkiye sınırındaki dağlık bölgeleri kullanıyor ve 1984’ten bu yana Türkiye’ye karşı silahlı çatışma yürütüyor.



Libya, Doğu Akdeniz sularında ‘egemenlik haklarını’ koruyor

Libya'daki Ras Lanuf petrol sahası (Şarku’l Avsat)
Libya'daki Ras Lanuf petrol sahası (Şarku’l Avsat)
TT

Libya, Doğu Akdeniz sularında ‘egemenlik haklarını’ koruyor

Libya'daki Ras Lanuf petrol sahası (Şarku’l Avsat)
Libya'daki Ras Lanuf petrol sahası (Şarku’l Avsat)

Yunanistan'ın Girit'in güneyinde petrol arama duyurusunu ‘egemenlik haklarının açık bir ihlali’ olarak değerlendiren Libya, ‘kendi sınırları içerisinde olduğu için Doğu Akdeniz'deki kaynakları üzerindeki egemenlik haklarını’ yineledi.

Yunanistan'ın 19 Haziran'da Girit Adası’nın güneyinde petrol arama ihaleleri açacağını duyurması, Abdulhamid Dibeybe ve Usame Hammad başkanlığındaki batı ve doğu Libya hükümetlerini kızdırdı. Her iki hükümette bu adımı ‘Libya'nın egemenlik haklarının açık bir ihlali’ olarak değerlendirdi.

Libya Ulusal Petrol Şirketi (NOC) dün yaptığı açıklamada, ‘Doğu Akdeniz de dâhil olmak üzere hidrokarbon kaynaklarının araştırılması ve geliştirilmesinde Libya'nın egemenlik haklarını ve ulusal çıkarlarını korumak için arama programlarını uygulama konusundaki kesin kararlılığını’ yineledi.

Doğu Akdeniz'de petrol arama konusu, Avrupa Birliği'nin (AB) geçtiğimiz hafta eski Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile 2019 yılında Akdeniz'deki yetki alanlarının sınırlarının belirlenmesine ilişkin imzalanan mutabakat zaptından bahsederek kriz hattına girmesinin ardından daha da hararetlendi.

THYUI8
Libya'nın Türkiye ile yaptığı eski UMH anlaşması, Yunanistan'ın kıta sahanlığının bir parçası olarak gördüğü alanlarda Ankara ve Trablus'a ortak petrol arama hakkı veriyordu. (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Trablus yetkilileri Ankara ile ‘ortaklık’ konusunda yorum yapmayı reddederek, ‘önceden mutabakat olmaksızın bu bölgelerde herhangi bir keşif çalışmasına tam çekince ve itirazlarını kaydettiklerini’ ve ‘tek taraflı çözümlerin sadece daha fazla gerginliğe yol açtığını’ söylediler.

AB'nin Yunanistan yanlısı tepkisine doğrudan değinmeyen NOC, ‘deniz sınırları ve enerji iş birliğine ilişkin son yansımalar ışığında, Libya tarafından imzalanan tüm anlaşmaların ve ortaklıkların uluslararası hukuk ilkelerine dayandığını ve halkın uzun vadeli çıkarlarına hizmet ettiğini’ vurguladı.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eski UMH Başbakanı Fayiz es-Serrac arasında deniz sınırlarının belirlenmesine ilişkin imzalanan mutabakat zaptı konusunda AB'nin tutumu reddedilerek, söz konusu anlaşmanın ‘uluslararası hukuka tamamen uygun’ olduğu ifade edildi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli perşembe günü Brüksel'de düzenlenen AB liderler zirvesinin sonuç bildirisini yorumladı. Keçeli, deniz sınırlarının belirlenmesi gibi hukuki ve teknik boyutları olan hassas bir konuda AB'nin tutumunu ‘önyargılı ve siyasi motivasyonlu’ olarak nitelendirdi ve bunun ‘bölgesel barış ve istikrara hizmet etmediğini’ söyledi.

Atina'nın ‘Girit'in güneyinde petrol arama ihaleleri açtığını’ duyurmasının ardından Trablus'taki Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Dışişleri Bakanlığı, Yunan makamlarının ‘tartışmalı’ deniz alanlarında attığı ‘tek taraflı adımlar’ nedeniyle Yunanistan'ın Libya Büyükelçisi Nikolaos Garielinis’i bakanlığa çağırdı.

Libya'nın doğusundaki Usame Hammad hükümeti Yunanistan'ın bu hamlesine ‘şaşırdığını ve kınadığını’ ifade ederek, Libya'nın ‘deniz alanlarındaki tüm haklarına bağlılığını ve bunları tüm meşru yollarla savunmaya hazır olduğunu’ vurguladı.

Libya İstikrar Hükümeti (LİH) Dışişleri Bakanı Abdulhadi el-Huveyc cuma günü, Yunanistan Başkonsolosu Agapios Kalognomis ile Bingazi'deki deniz sınırı krizini görüştü. Bakan, Libya hükümetinin deniz sınırlarının belirlenmesi ve iki ülke arasındaki ikili ilişkilerle ilgili konulardaki tutumunu ‘ulusal egemenliğe saygı ve Libya'nın karşılıklı anlayışı teşvik etme isteği çerçevesinde’ açıkladı.

Bu endişeler karşısında Libyalı ekonomist Muhammed Ahmed, ülkesinin yetkililerini ‘deniz kaynakları üzerindeki ulusal haklarını güvence altına almak için daha fazla diplomatik çaba göstermeye’ çağırdı. Ahmed Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Libya devletinin ‘geçmişte Tunus ve Malta ile deneyimleri olduğunu ve NOC, Dışişleri Bakanlığı ve uluslararası hukuk firmaları arasındaki koordinasyon yoluyla bu alanda önemli davalar kazandığını; bu çabanın şimdi doğu Libya'da devam etmesi gerektiğini’ ifade etti.

Benzer anlaşmazlıklarda Libyalı yetkililer, ülkenin İtalya'dan bağımsızlığını kazanmasından bu yana uluslararası alanda tanınan deniz sınırlarını savundu ve bu sınırların Birleşmiş Milletler (BM) tarafından belgelendiğini vurguladı. Öte yandan NOC, mart ayı ortasında ham petrol üretim oranlarının günde bin 370 milyon varilin üzerine çıktığını açıkladı.