Görevinden ayrılan ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey: ABD’nin Suriye politikası devam edecek, PKK kadrosunun Suriye’den çıktığını görmek istiyoruz ve Türkiye ile çok yakın koordinasyon içinde çalışıyoruz

James Jeffrey, Mart ayında Kuzeybatı Suriye’yi ziyaret etmişti
James Jeffrey, Mart ayında Kuzeybatı Suriye’yi ziyaret etmişti
TT

Görevinden ayrılan ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey: ABD’nin Suriye politikası devam edecek, PKK kadrosunun Suriye’den çıktığını görmek istiyoruz ve Türkiye ile çok yakın koordinasyon içinde çalışıyoruz

James Jeffrey, Mart ayında Kuzeybatı Suriye’yi ziyaret etmişti
James Jeffrey, Mart ayında Kuzeybatı Suriye’yi ziyaret etmişti

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, geçtiğimiz saatlerde Avrupalı ​​meslektaşları, Arap yetkililer ve Suriyeli muhalif isimlerle temasa geçerek görevinin sona erdiğini bildirdi. Jeffrey ayrıca ABD’nin yürüttüğü Suriye politikasının başkanlığı Joe Biden kazandığı taktirde de süreceğini ifade etti.
Jeffrey 2018’in ortalarında göreve geldiğinden beri toplantılarının çoğunda yanında bulunan ABD Dışişleri Bakanlığı Suriye Özel Elçisi ve Uluslararası Koalisyon Washington Temsilcisi Joel Rayburn’un görevi devralması bekleniyor. Avrupalı yetkililer, bunun “ABD idaresi belli olana kadarki mevcut aşamada ülke politikasının devam ettiğine dair bir gösterge” olduğunu dile getirdi.

“Suriye Bataklığı”
75 yaşındaki Jeffrey, göreve başladığından bu yana ABD'nin Suriye politikasının şekillenmesine katkıda bulundu. Bu politika; DEAŞ yenilgisinin devamını sağlamak için ülkenin kuzeydoğusunda askeri düzeyde var olmak, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni ve Kürt-Kürt diyaloğunu desteklemek, Ceaser (Sezar) Suriye Sivil Koruma Yasası ve dış baskılar yoluyla ekonomik yaptırım kampanyasının sürdürülmesi, Şam rejimi ile normalleşmeyi önlemek için Arap ve Avrupa ülkeleri ile temasta bulunmak, Kuzeybatı Suriye'de Türkiye'ye destek vermek ve Suriye'deki İran mevkilerine yönelik saldırılarında İsrail'e destek sağlamak gibi unsurları kapsıyor.
Avrupalı ​​yetkililerin ifade ettiğine göre, bu baskıların ekonomik krizin körüklenmesine, Rusya üzerindeki baskının artmasına ve onun Suriye bataklığında boğulmasına neden olduğuna inananlar arasında yer alan Jeffrey, Şam'a yönelik ‘azami baskı kampanyasının’ bir dizi hedefe ulaşmayı amaçladığını defalarca kez dile getirmişti. İran nüfuzunu zayıflatmak, kimyasal silahlardan kurtulmak, komşu ülkeleri tehdit etmemek, terör desteğinde bulunmamak, 2254 sayılı kararı uygulamak, hesap verebilirliği ve sorgulanabilirliği, aynı zamanda mültecilerin ve yerlerinden edilmiş kişilerin dönüşü için uygun koşullar sağlamak gibi hususlar da bu hedefler arasında.
Avrupalı ​​yetkililerle yaptığı telefon görüşmelerinde, ABD'nin Suriye politikasının seçimleri kim kazanırsa kazansın “devam edeceğini” söyleyen Jeffrey, “Ne askeri varlığımızda, ne yaptırım politikamızda, ne de İran'ın Suriye'yi terk etmesi talebimizde ister Biden ister Trump yönetiminde bir değişiklik öngörmüyorum” dedi.
Syria Direct haber sitesi ile yaptığı röportajda ise “Ceaser Yasası ve bazı durumlarda daha mantıklı bulduğumuz diğer yasalar mucibince 75 kişiye yaptırım uyguladık. Bunlar bir sonraki yaptırım dalgasının yalnızca başlangıcı. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'e en yakın kişilerden başlıyoruz. Çünkü onu finanse edenler ve onun askeri yapılanmalarının etkinleştirilmesinde rol oynayanlara odaklanmanın çok önemli olduğunu düşünüyoruz” açıklamalarında bulundu.

Mülteci konferansı
Jeffrey’in son çabaları arasında, 11-12 Kasım’da Şam’da düzenlenecek Suriyeli mülteciler konulu konferansın Avrupa ve Arap ülkeleri tarafından boykot edilmesini sağlama kampanyası bulunuyor. Avrupalı ​​yetkililer, dün yaptıkları açıklamada, “Avrupa ülkelerinin konferansı boykot kararı alması, bu kampanyanın başarılı olduğunu gösteriyor. Lübnan ve Ürdün, konferansın açılış oturumuna düşük düzey diplomatik heyetler gönderecekler. Birleşmiş Milletler'in Şam'daki temsilcisi ise Suriye Dışişleri Bakanlığını gözlemci sıfatıyla katılacağına dair yazılı olarak bilgilendirdi” ifadelerini kullandı. Şarku'l Avsat'ın haberibe göre, bir yetkili ise, “Bu konferansa yalnızca Küba, Filipinler, Ermenistan ve İran katılacak. Bu; Moskova için ciddi bir hayal kırıklığı, Washington için ise büyük bir başarı demek oluyor” dedi.
Sergey Verşinin başkanlığındaki Rus tarafı ile yapılan Viyana ve Cenevre'deki bir dizi toplantıyı da kapsayan müzakerelere liderlik eden Jeffrey, 2011 sonrasında Suriye'ye giren tüm yabancı güçlerin (Rusya hariç) ülkeden çıkması gerektiğini vurgulamıştı.
Türkiye ile kapıyı açık bırakma gerekliliğine karşı çıkmayan kişilerden olduğu düşünülen Jeffrey, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Ankara arasındaki gerilimi Ankara ile kendi arasındaki açık kanallar vesilesiyle azaltmak istiyor. Biden kazandığı taktirde Suriye’de rol oynayabilecek olan Brett McGurk ise Türkiye’nin Suriye’deki rolüne muhalefet ediyor. McGurk, Biden'ın düşünce tarzındaki gibi, Suriye’deki Kürtler ile iyi ilişkiler kurmak, DEAŞ hücreleri ile savaşmak gerektiğini düşünüyor.
Görevinden ayrılmadan önce Syria Direct haber sitesine konuşan Jeffrey, Ankara'nın YPG’nin onun bir uzantısı olduğunu düşündüğü PKK’nın Suriye'den ayrılması gerektiğini vurguladı. Aynı zamanda “PKK kadrosunun Suriye’den çıktığını görmek istiyoruz. Bu, Türkiye ile Suriye’nin kuzeydoğusunda var olan gerginliğin temel nedeni. Biz bu gerginliği azaltmak istiyoruz. Çünkü kuzeydoğu dışındaki tüm bölgelerde Türkiye ile çok yakın koordinasyon içinde çalışıyoruz” ifadelerine başvurdu.
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu ise memnuniyetle karşıladığı bu tutumun “beklenen olumlu adım” olduğunu söyledi. Koalisyon, tüm PKK unsurlarının Suriye’den çıkarılması gerektiğini vurguladı.



Dürzi lideri Şeyh Yusuf Carbu Şarku’l Avsat'a konuştu: El-Hicri ile yeni Suveyda anlaşması üzerinde mutabakata varıldı

Dürzilerin önde gelen liderlerinden Şeyh Yusuf Carbu
Dürzilerin önde gelen liderlerinden Şeyh Yusuf Carbu
TT

Dürzi lideri Şeyh Yusuf Carbu Şarku’l Avsat'a konuştu: El-Hicri ile yeni Suveyda anlaşması üzerinde mutabakata varıldı

Dürzilerin önde gelen liderlerinden Şeyh Yusuf Carbu
Dürzilerin önde gelen liderlerinden Şeyh Yusuf Carbu

Dürzilerin önde gelen liderlerinden Şeyh Yusuf Carbu, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, güneydeki Suveyda vilayetinde varılan yeni ateşkes anlaşmasının Dürzi cemaatinin ruhani liderlerinden Şeyh Hikmet el-Hicri ile iletişim kurulduktan ve onun onayı alındıktan sonra ilan edildiğini doğruladı. Şeyh Yusuf Carbu, yeni anlaşma hakkında kendisiyle iletişime geçilmediğini ve anlaşmanın şartları hakkında hiçbir bilgisi olmadığını belirtti.

Şeyh Yusuf Carbu birkaç gün önce Suriye hükümetiyle Suveyda'da ateşkes için varılan anlaşmanın bir parçasıydı, ancak Şeyh Hikmet el-Hicri söz konusu anlaşmayı reddetti ve bu da vilayette Arap aşiretlerle Dürzi militanlar arasında yeni bir patlamaya yol açtı.

Şeyh Yusuf Carbu bugün Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Dün bir anlaşmaya varıldı ve bugün neredeyse bir ateşkes var… Aslında bu konuda benimle temasa geçilmedi. Ateşkes anlaşması, Şeyh Hikmet el-Hicri ile temasa geçilmesi ve onayının alınmasının ardından ilan edildi.”

Dürzi cemaatinin ruhani liderlerinden Şeyh Hikmet el-Hicri, 20 Şubat'ta Suveyda'da cemaatinin üyeleriyle bir araya geldi. (Reuters)Dürzi cemaatinin ruhani liderlerinden Şeyh Hikmet el-Hicri, 20 Şubat'ta Suveyda'da cemaatinin üyeleriyle bir araya geldi. (Reuters)

Şeyh Yusuf Carbu sözlerine şöyle devam etti: “Anlaşmanın şartları hakkında hiçbir şey bilmiyorduk. Bu konuda bize hiçbir şey ulaşmadı. Şu anda bir ateşkes var, ancak küçük ihlaller de var.”

Şeyh Yusuf Carbu, anlaşmaya varmak için yapılan müzakerelere kendisinin dahil edilmemesini şu ifadelerle yorumladı: “Biz ateşkes ve kan dökülmemesini hedefliyorduk, gerisi sonra gelecek. Önemli olan içinde bulunduğumuz trajediden kurtulmak.”

Şeyh Yusuf Carbu, “Suriye'deki Dürzi Cemaati Meclisi’nin üç şeyhinden biri olan Şeyh Hamud el-Hanavi ile temas kuruldu mu?” sorusuna şu cevabı verdi: “Bugün kendisiyle temas kurmadım ve anlaşmadan haberdar edilip edilmediğini bilmiyorum. Şeyh Hikmet el-Hicri ile anlaşmaya varıldı. Çünkü o, daha önce yapılan tüm anlaşmaları reddetmişti. Son anlaşmayı kabul etti ve girişim başlatıldı. İnşallah iyi şeyler olacak.”