Başağa’nın Kahire ziyaretinde ‘milisler’, ‘terörizm’ ve ‘ilişkilerin yeniden kurulması’ konuları hakim

Kaynakların ifade ettiğine göre, UMH İçişleri Bakanı, Trablus'taki duruma ilişkin vizyonunu sundu

İçişleri Bakanı Fethi Başağa (Şarku’l Avsat)
İçişleri Bakanı Fethi Başağa (Şarku’l Avsat)
TT

Başağa’nın Kahire ziyaretinde ‘milisler’, ‘terörizm’ ve ‘ilişkilerin yeniden kurulması’ konuları hakim

İçişleri Bakanı Fethi Başağa (Şarku’l Avsat)
İçişleri Bakanı Fethi Başağa (Şarku’l Avsat)

Trablus, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) İçişleri Bakanı Fethi Başağa’nın geçtiğimiz günlerde Mısır’a gerçekleştirdiği ziyaret ile Kahire ile yakınlaşmalarını artırdı. Mısır’da birçok yetkili ile bir araya gelen Başağa, ‘silahlı milislerin dağıtılması’ ve ‘terörle mücadelede işbirliğinde bulunmak’ gibi bazı önemli meseleleri ele aldı.
Trablus'taki Libya Temsilciler Meclisi üyeleri Muhammed er-Raid, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Başağa’nın gerçekleştirdiği ziyareti ‘mükemmel bir adım’ olarak niteleyerek bu adımın Mısır ile Libya arasındaki ortak ilişkilerin yeniden kurulması ve güçlendirilmesi çerçevesinde geldiğini bildirdi. Aynı zamanda “terörle mücadele alanında güvenlik durumu ve işbirliğine” odaklanıldığını bildirdi.
Başağa’nın geçtiğimiz Çarşamba günü gerçekleştirdiği ve gizli tutulan iki günlük Kahire ziyareti, göreve geldiğinden bu yana türünün ilk örneği sayılıyor. Trablus temsilcilerinden oluşan bir heyetin başında Kahire'ye gelen Raid, ziyaretin “başkentteki birçok parti ve kesim tarafından desteklendiğini” bildirdi. Aynı zamanda, “Buradaki herkes, ilişkilerin güçlendirilmesi ve işbirliği ufuklarının genişletilmesinin içişlerine karışmama kuralına saygı çerçevesinde gerçekleşeceğini biliyor” dedi.
Ziyaret ile Başağa'yı bir sonraki Libya hükümeti için olası aday olarak tanıtmanın amaçlandığı yönündeki söylentileri reddeden Raid, “Lider seçecek olanlar Tunus’taki diyaloğa katılacak olanlardır. Hiçbir ülkenin, hatta Birleşmiş Milletler misyonunun kimin seçileceği ile bir alakası yok” ifadelerine başvurdu.
Mareşal Halife Hafter'e yakın bir kaynak, Başağa ile iktidarı paylaşma konusunda anlaştığı iddialarını yalanlamıştı. İddialara göre, Hafter Libya Ulusal Ordusu (LUO) komutanlığı makamında kalırken Başağa ise aslında Tunus diyaloğunda sonuçlanması gereken başbakanlığı devralacaktı.
İtalyan haber ajansı Nova'nın aktardığına göre, LUO’nun şahıslarla pazarlık yapmadığını söyleyen söz konusu kaynak, Libya Ulusal Hükümet Başkanı Fayiz es-Serrac'ın yardımcısı Ahmet Muaytik ile gerçekleştirdiği son görüşmelerde “ülke güvenliğini sağlama, kaosa son verme, iktidarı paylaşma veya hükümet pozisyonlarını müzakere etme” üzerine durulduğunu belirtti.  
Şarku’l Avsat’a konuşan Mısırlı ve Libyalı kaynaklar ise Başağa'nın Trablus ve Misrata’da UMH’ye bağlı silahlı milislerin dağıtılıp yeniden birleştirilmesiyle ilgili ABD büyükelçiliği ve BM misyonunun da desteklediği projesinden Mısırlı yetkilileri haberdar ettiğini söyledi. Aynı zamanda Kahire’nin bu milislerin son yıllarda elde ettiği siyasi kazanımları korumalarını engellemek gerektiğini, askeri ve güvenlik alanındaki etkilerini giderme ihtiyacını vurguladı.
Kaynaklar, Kahire'nin Başağa'ya hükümetinin hem güvenlik hem de Türkiye ve Katar ile askeri ilişkileri konusunda, aynı zamanda Ankara'nın UMH güçleriyle birlikte savaşması için getirdiği bazı ‘Suriyeli paralı askerler’ ile ilgili son zamanlarda gündeme gelenler hakkında özel sorular yönelttiğini belirtti. Taraflar, Libya krizine yönelik siyasi çözümü bozacak yönde müdahale etme olasılığına ilişkin endişelerini de değerlendirdi.
Başağa’nın başkent Trablus'ta herhangi bir ‘’terörist veya radikal örgütün’ varlığına son vermeyi de kapsayan bir vizyon sunduğunu söyleyen kaynaklar, Başağa’nın UMH hapishanelerindeki Mısırlıların iyi niyet göstergesi olarak bırakılması teklifinde bulunduğunu da ekledi. Hafter'e yakın bir yetkili, isminin ifşa edilmemesi şartıyla Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Hafter’in görevde kalması veya kalmaması için Başağa'ya ihtiyacı olmadığını söyledi.



İsrail ordusu Dera'da Suriyeli protestocuları vurdu

Bir İsrail askeri, Golan'daki tampon bölgenin dışındaki Mecdel Şems köyü yakınlarında, önünde makineli tüfekle askeri aracın üzerinde (EPA)
Bir İsrail askeri, Golan'daki tampon bölgenin dışındaki Mecdel Şems köyü yakınlarında, önünde makineli tüfekle askeri aracın üzerinde (EPA)
TT

İsrail ordusu Dera'da Suriyeli protestocuları vurdu

Bir İsrail askeri, Golan'daki tampon bölgenin dışındaki Mecdel Şems köyü yakınlarında, önünde makineli tüfekle askeri aracın üzerinde (EPA)
Bir İsrail askeri, Golan'daki tampon bölgenin dışındaki Mecdel Şems köyü yakınlarında, önünde makineli tüfekle askeri aracın üzerinde (EPA)

İsrail ordusu dün, Suriyelilerin ordunun güney Suriye'deki varlığına karşı düzenlediği protesto sırasında "tehdit" yönünde ateş açtığını doğruladı.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel internet sitesinden aktardığına göre İsrail ordusu, Dera'nın Maariya köyündeki protesto sırasında “şüphelilere geri çekilme çağrısı yapan askerlerin, ortadan kaldırılması için harekete geçilmesini gerektiren bir tehdidi etkisiz hale getirmek için ateş açtığını” açıkladı.

Ordu açıklamasında, askerlerinin “angajman kurallarına uygun hareket ettiğini ve protestoculardan birini bacağından vurduğunu” belirterek, “Kuvvetlerimizin Suriye'deki olaylara müdahale etmediğini vurguluyoruz” ifadelerini kullandı.

İsrail, muhalefetin bu ay Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'i yıldırım saldırısıyla devirmesinden bu yana Suriye'deki stratejik silahları ve askeri altyapıyı yok etmeyi amaçladığını söylediği yüzlerce hava saldırısı düzenledi.

İsrail, güçlerini Suriye ile işgal altındaki Golan Tepeleri arasında bulunan askerden arındırılmış bölgeye kaydırdı. Bu bölge 1973 savaşından sonra tespit edildi ve Birleşmiş Milletler güçleri burada barışı korumak için çalışıyor.
İsrailli yetkililer bu adımı İsrail sınırlarının güvenliğini sağlamaya yönelik sınırlı ve geçici bir önlem olarak nitelendirdi, ancak güçlerin ne zaman geri çekileceğine dair bir açıklama yapmadılar.