Kürtler ve Suriye'nin kuzeyinde bir devlet kurma tartışması

Fotoğraf  (AFP)
Fotoğraf (AFP)
TT

Kürtler ve Suriye'nin kuzeyinde bir devlet kurma tartışması

Fotoğraf  (AFP)
Fotoğraf (AFP)

Sevsen Mehenna
2011 yılında Suriye'nin kuzeyindeki Amuda kentinde özgürlük ve demokrasi talep eden gösteriler ilk kez Kürtler tarafından gerçekleştirilmişti. Söz konusu dönemde Suriye Rejim Lideri Beşşar Esed, talep ettikleri bazı hakları tanıyacağını ve vatandaş kabul edilip kimlik kartı verileceğini açıklamıştı. Bunlar, 1962 yılında mahrum edildikleri haklardı. Ancak bu teklifi reddedip tüm Suriyeliler özgürlüklerine kavuşana kadar haklarını elde etmeyi erteleyeceklerini söylediler. Savaş tüm ülkeye yayıldığında sahnede köklü bir değişim yaşandı. Bunun üzerine Kürtler yönetimde daha büyük paya sahip olmak istedi.

Kürtler 2013 yılında özerklik ilan etti
Kürtler, en-Nusra Cephesinin de dahil olduğu bazı İslami grupların saldırılarına maruz kaldı. Bunun üzerine PYD 2013 yılının Kasım ayında özerklik ilan etti. Diğer Kürt partileri, Esad'ın ana muhalefet partisi Suriye Ulusal Koalisyonunun bir parçası olarak kabul edilen Kürt Ulusal Konseyi'ni kurdu. Diğer Kürt partileri Esed’e karşı ana muhalefet partisi Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun bir parçası olarak kabul edilen Kürt Ulusal Konseyi’ni kurdu. PYD'nin Türkiye tarafından yasaklanan ve Batılı ülkeler tarafından terör örgütü ilan edilen Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile yakın bağları var. PYD daha sonra bazı Arap aşiretleriyle birlikte ‘Suriye Demokratik Güçlerini (SDG)’ kurdu. SDG, DEAŞ’la mücadele eden ana güçlerden biri haline geldi. Bölgesel ve uluslararası anlaşmalar ayrıca Batılı koalisyon güçlerinden destek aldı. DEAŞ ile mücadelede tek güvenilir güç olmayı başardı.

Federal Bölge
2017 yılının Ekim ayında Esed rejimi, ‘federal bir bölge’ talebinde bulunmaları üzerine, ülkenin kuzeyindeki YPG birliklerinin Arapların çoğunlukta olduğu bölgelerden çekilmeleri karşılığında özerklik verilmesini önerdi. Dönemin Milli Güvenlik Bürosu Başkanı Tümgeneral Ali Memlük, Haseke vilayetinin Kamışlı kentinde Esed rejiminin kontrolü altındaki bölgedeki Kürt birimlerinden yetkililerle bir araya geldi. Ancak birlikler bu öneriyi reddedip ‘anayasal güvence altında federal bir bölge talebinde bulundular. Dışişleri Bakanı Velid el-Muallim rejimin ‘özerklik konusunu ele almaya’ hazır olduğunu açıklamadan önce, Kürt birimleriyle müzakereler Rusya'nın himayesinde yapılıyordu. O dönemde Kürt birliklerinin unsurları, onları Esed rejiminin kontrolündeki bölgelerden ayıran alanlarda hendek kazıp toprak barikatlar kurdu. Gözlemciler bu adımı ‘sınırların çizimi’ olarak değerlendirdi.

ABD ve SDG
Amy Austin, 21 Ekim'de Amerikan "Foreign Policy" dergisinde yayınlanan analiz haberinde, Amerika Birleşik Devletleri'nin ‘Suriye Demokratik Güçleri’ni ‘DEAŞ’ ile savaşmak için bir araç olarak kullandığını, bu güçlerin özyönetim konusundaki kararlılık ve başarılarını Esad karşısında sekiz yıldır kanıtladıklarını değerlendiriyor. Austin’in haberinde ‘Washington'un Suriye'de büyük bir varlığı olmadan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Esed ile karşı karşıya gelebileceği’, ayrıca Moskova'nın etkisini azaltabileceği ve Kürt müttefiklerini destekleyebileceği belirtildi. Geçtiğimiz Eylül ayında Suriye’nin kuzeyine haftalarca süren bir ziyaret gerçekleştiren yazar, Suriye'nin kuzeydoğusundaki liderlerin Şam'daki Esed rejimine meydan okuyarak kendi kendini yönetme projelerini sekiz yıldan fazla bir süredir sürdürdüklerini söylüyor. Austin makalesinde, “Görünen o ki Rusya Devlet Başkanı,  geçtiğimiz sonbaharda ABD’nin geri çekilmesinin Suriye’deki ilk hedefine yani Esed’in tüm Suriye topraklarının kontrolünü yeniden ele geçirmesine izin vermeyi mümkün kılacağına inanıyordu” ifadelerine yer verdi. Yazar’a göre Putin, rejim güçleri girdikten sonra muhalefete tabi olan Halep veya Humus gibi yarı özerk bölgenin kolayca merkezi hükümetin kontrolüne geçeceğini düşünüyordu ama bu olmadı. Makalede ayrıca Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin çökmek yerine ülkenin yaklaşık dörtte birini yönetmeye devam ettiğine işaret edildi. Austin kaleme aldığı yazısında “Hatta aksine rejim kontrollü bölgelerdekilere göre iki kat daha fazla maaş ödüyor. Özerk yönetim tarafından kurulan tüm yönetişim kurumları Esed'e meydan okumaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.

SDG, Suriye’deki ikinci güç
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Austin, makalesinde, SDG’nin şu anda İç Güvenlik Güçleri de dahil olmak üzere tahmini 100 bin savaşçıya sahip olduğunu söylüyor. Bu rakamın SDG’yi Suriye’de Esed ordusundan sonraki ikinci güç haline getirdiğine işaret ediyor. Makaleye göre hem Putin hem de Esed, rejimin yarı özerk bölge üzerindeki kontrolünü yeniden tesis edebilmesi amacıyla SDG'nin Suriye rejim güçlerine teslim olmasını istiyor. Austin ayrıca Washington'un Suriye topraklarının çeşitli bölgelerinde DEAŞ’a karşı birçok misyonu hâlâ yerine getirebildiğine dikkat çekti. Yazar, ABD'nin Suriye'de istikrarı sağlamak için yürüttüğü çabalara rağmen, orada insani ihtiyaçların çok büyük olduğuna işaret etti. Amerikan varlığının çok küçük olduğunu ifade eden Austin gereken düzeyde olmadığının altını çizdi. Washington’un önümüzdeki dönemde diplomatik varlığını artırmaya odaklanmasının, geçen yılın sonunda başarısızlıkla sonuçlanan kısmi geri çekilme kararının ardından ABD yönetimine olan güveni yeniden tesis etme yönünde büyük adımlar atılmasına yol açacağını düşünüyor. Austin, SDG’nin, kuzeydoğuyu Suriye'nin en istikrarlı bölgesi haline getirmede önemli bir faktör olan mezhepçiliğin üstesinden gelmeye yardımcı olduğunu da ekliyor. Sebep ister maaşlar, kuzeydoğuda artan istikrar, yapım aşamasındaki yeni siyasi sisteme bağlılık veya sadece Esed'den kaçma arzusu olsun, Suriye'nin her yerinden Arapların SDG’nin saflarına katılığının altını çizdi. Amy Austin, rejim ve muhalefet kontrolü altında bulunan birçok şehirde SDG’ye katılmak için rejim ve evlerini terk eden, uzun mesafeler ve birçok tehlikeyi aşan Araplarla görüştüğüne işaret etti.

Ruslar Kürtleri müzakere aracı olarak kullanıyor
Amy Austin, makalesinde ayrıca SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ile de bir görüşme gerçekleştirildiğine değindi. Makaleye göre Abdi, “Gelecekteki Suriye ordusunun bir parçası olmak istiyoruz. Ancak mevcut ordunun bir parçası olmak istemiyoruz” ifadelerini kullandı. Abdi, Kürtlerin projelerini Suriye'nin diğer bölgelerinde uygulamak istediklerini ve bundan vazgeçmediklerini söyledi. Bununla birlikte Rus yetkililer ya Kürt karşıtı propagandaya inanıyorlar ya da onları kendilerine karşı olanlara kullanmak için yararlı bir sopa olarak görüyorlar.
Makaleye göre Rusya, kuzeydoğunun, merkezi hükümetin kontrolüne teslim olmayı reddetmesinin ardından şartlarını dayatmak için yeni bir hileye yöneldi. Bunlar arasında bölgede ek Rus üsleri talep etmek, Kürtler ve Araplar arasında mezhepsel gerilimi arttırarak SDG’yi bölmeye çalışmak ayrıca tamamen geri çekilmeye zorlamak amacıyla ABD kuvvetlerine daha fazla tacizde bulunmak bulunuyor. Rus ordusu, varlığını 15'ten fazla askeri üsse genişletti. Ayrıca Türk müdahalelerine karşı garantör olarak hareket edeceği vaadinde bulundu. Geçtiğimiz Eylül ayında bölgede ek üsler inşa etmeyi talep etti. SDG bunu reddettiğinde ise geri ekilme tehdidinde bulundu. Bu tehdit, Rus ordusunun SDG'yi taviz vermeye zorlamayı amaçlamış olsa da, bölgeyi Türk müdahalelerine karşı koruma taahhüdü hakkında soru işaretleri uyandırıyor.
Abdi, temellerin bir yıl önce 6 Ekim 2019’da Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile  ABD Başkanı Trump’ın yaptığı telefon görüşmesinin sonuçlarının ardından elde edilenlere göre düzenlendiğini açıkladı. Ancak ABD Başkanı Donald Trump, ulusal güvenlik danışmanlarıyla görüşmeden önce, ABD kuvvetlerine kuzeydoğu Suriye'den çekilme emri verdi. Üç gün sonra, Türk kuvvetleri ve vekilleri sınırı geçerek Tel Abyad ile Rasulayn arasında geniş bir araziyi kontrol etti.

Türklerin geri çekilişi
Biz bu haberi hazırladığımız sırada Türk Kuvvetlerinin 2 Kasım Pazartesi sabahı Suriye'nin en büyük noktası olan kuzey Hama kırsalındaki Morek gözlem noktasını tahliye etmesi dikkat çekicidir. Morek kasabasındaki yerel kaynaklar DPA’ya verdiği demeçte, lojistik teçhizat ve beton kirişler taşıyan düzinelerce askeri araç ve kamyon Pazartesi günü, Hama kırsalındaki Türk askeri noktası olan Morek'ten tamamen ayrıldığını bildirdi. Morek’te Türklere ait olan bu gözlem noktası bir yıldan fazla süredir Suriye ordusunun kuşatması altında bulunuyordu.
Suriye hükümet güçlerine yakın kaynaklar, geçtiğimiz Salı günü Türk güçlerinin Şam-Halep uluslararası karayolunun bitişiğindeki üssün yakınına yerleştirdiği tüm toprak barikatların mühendislik mekanizmalarının kaldırılacağını söyledi.
Rusya ve Türkiye, iki yıl önce Soçi zirvesinde, Türk askeri üslerinin Şam-Halep yolu boyunca gerilimi azaltma bölgesinde ve rejim ordusu ile muhalefet fraksiyonları arasındaki bazı çatışma noktalarında konuşlandırılması konusunda bir anlaşmaya varmıştı. Ancak rejim güçlerinin Hama, İdlib ve Halep kırsalını geri alması nedeniyle bu üsler bir yıldan fazla süredir kuşatma altında bulunuyor.



Hartum Vali Vekili’nin olağanüstü hâl kararına Sudan sivil muhalefetinden tepki

Sudan ordusu tarafından kontrol edilen eski Omdurman'da bir sokak (Reuters)
Sudan ordusu tarafından kontrol edilen eski Omdurman'da bir sokak (Reuters)
TT

Hartum Vali Vekili’nin olağanüstü hâl kararına Sudan sivil muhalefetinden tepki

Sudan ordusu tarafından kontrol edilen eski Omdurman'da bir sokak (Reuters)
Sudan ordusu tarafından kontrol edilen eski Omdurman'da bir sokak (Reuters)

Sudan sivil muhalefeti, Hartum Vali Vekili Ahmed Osman Hamza’nın geniş yetkilere sahip bir ‘güvenlik hücresi’ kurma ve eyalette olağanüstü hâl ilan etme hamlesini, ‘Müslüman Kardeşler'in siyasi muhaliflerinden intikam alma’ girişimi olarak değerlendirdi. Muhaliflere göre orduyu desteklemek üzere bir güvenlik hücresinin oluşturulması, yasadışı eylemler gerçekleştiren kötü şöhretli Halk Güvenliği Aygıtı’na geri dönüş anlamına geliyor.

Hamza, perşembe günü eyalette ilan ettiği olağanüstü hâl yasalarına dayanarak, herhangi bir tehdide karşı koymak için acil istihbarat ve güvenlik bilgilerine odaklanan, silahlı kuvvetler için erken uyarı aracı olarak hareket etmek üzere bilgi toplayan ve sınıflandıran bir ‘güvenlik hücresi’ kurdu.

Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu (Tekaddum) liderlerinden Şihab İbrahim, mevcut hükümetin savaşın bir parçası olduğunu ifade ederek, ‘tehlikeli’ kararlarının savaşı sürdürmeye ve iç savaşa dönüştürmeye davetiye çıkardığını” söyledi. İbrahim, “Bu adım, savaşın bir parçası olmayan ancak bundan etkilenen vatandaşları hedef alıyor. Söz konusu kararlar savaş bölgelerinde bulunanları hedef alıyor ve onları savaştan kendilerini bekleyen başka bir savaşa kaçarken daha zor seçimlerle karşı karşıya bırakıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Tepkiler hakkında uyarı

Tekaddum böyle bir hareketi, İslami Hareket ve Ulusal Kongre Partisi'nin 2003 yılından beri Darfur'da sürdürdüğü yaklaşımın devamı olarak değerlendirdi. Bu da devrik Devlet Başkanı Ömer el-Beşir ile İslami Hareket ve devletin 50 liderinin, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından suçlanmasına yol açan ‘savaş suçları’ ile sonuçlandı.

Başkent Hartum 15 Nisan 2023 tarihinden beri Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında çatışmalara sahne oluyor. (Reuters)Başkent Hartum 15 Nisan 2023 tarihinden beri Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında çatışmalara sahne oluyor. (Reuters)

İbrahim, söz konusu kararların tehlikesinin, diğer tarafın (Hızlı Destek Kuvvetleri) kontrol ettiği bölgelerde savaş suçlarını artırabilecek şiddetli ‘tepkiler’ vermesinde yattığını belirtti. Zira bu tür davranışlar, vatandaşları dış görünüşlerine göre hedef aldığı için ‘savaş suçu’ olarak kabul ediliyor.

İbrahim, bu tür kararların ‘İslami Hareket ve Ulusal Kongre Partisi'nin savaşın sona ermesinden sonra siyasi süreç için herhangi bir formülün dışında tutulmasının’ önemini vurguladığını; ayrıca bölgesel ve uluslararası toplumdan İslami Hareket'in ‘terörist grup’ olarak sınıflandırılması talebini de güçlendirdiğini söyledi.

Düzenli kuvvetler için erken uyarı aygıtı

Hartum Vali Vekili Hamza, perşembe günü eyalette olağanüstü hâl ilan eden bir acil durum emri yayınladı. Ardından Hartum eyaleti için bilgi toplamak, analiz etmek, sınıflandırmak ve ele almak üzere bir ‘güvenlik hücresi’ oluşturma kararı da aldı.

Kararda hücre, düzenli kuvvetler için acil ve gecikmeli istihbarat ve güvenlik bilgileri toplayan bir ‘erken uyarı aygıtı’ olarak tanımlandı.

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, Hartum'da olağanüstü hâl ilan edilmesi önerisini onayladı. (Reuters)

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, Hartum'da olağanüstü hâl ilan edilmesi önerisini onayladı. (Reuters)

Söz konusu güvenlik hücresi, ‘uyuyan hücreler’ olarak adlandırılan kişileri izlemek, şüpheli kişi, yer ve faaliyetleri takip etmek ve soruşturmakla görevlendirildi. Ayrıca hücreye arama, baskın yapma, gözaltına alma ve sorgulama yetkisi verildi.

Gözlemciler, Hamza’nın oluşturduğu güvenlik komitesine ‘toplumsal kuluçka merkezlerinin düşmanın bulunduğu bölgelerden silahlı kuvvetlerin kontrolü altındaki bölgelere hareketini’ izleme yetkisi vermesini, olağanüstü hâl emirlerinin en ciddi hükmü ve sivillerin bölge, ten rengi ve etnik kökenlerine göre hedef alınması olarak değerlendirdi.

Güvenlik komitesinin yetkileri

Bağımsız el-Ceride Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eşref Abdulaziz Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, Hartum Vali Vekili Ahmed Osman Hamza’nın İslamcı güvenlik geçmişi ve Halk Güvenliği Aygıtı’yla olan ilişkisiyle bilindiğini ifade etti. Abdulaziz, Hamza’nın bu kararla, İslami Hareket’in Halk Güvenliği Aygıtı’nın, ülkeyi yönettikleri dönemde muhalifleri bastırma konusundaki deneyimlerinden faydalanmaya çalıştığını belirtti.

Sudan ordusunun kontrolü elinde tuttuğu Omdurman'da yardım kuruluşlarından yiyecek almak için bekleyen insanlar (Reuters)

Sudan ordusunun kontrolü elinde tuttuğu Omdurman'da yardım kuruluşlarından yiyecek almak için bekleyen insanlar (Reuters)

Eski bir İslamcı olan Abdulaziz, güvenlik hücresinin ilan edilen yapısıyla olağan kontrolün dışında olduğunu ve geçmişi bilinen Vali Vekili’ne bağlı gruplardan oluşacağını açıkladı. Abdulaziz, “Böyle olduğu sürece hücre, hassasiyetle hareket eden, sivil güçleri ve Aralık 2018 devriminin tüm taraflarını hedef alan İslamcılardan oluşacaktır” ifadelerini kullandı.

Bu hücreye verilen yetkileri, zamanında Halk Güvenliği Aygıtı’nın oluşumuna kapı açan ‘tehlikeli yetkiler’ olarak nitelendiren Abdulaziz, “Bu, yeniden Halk Güvenliği Aygıtı’na dönüştür” dedi.

Halk Güvenliği Aygıtı, Sudan Ulusal Güvenlik ve İstihbarat Teşkilatı’na paralel İslamcı bir güvenlik örgütüdür. Aygıt, Beşir döneminde yargısız gözaltına alma, işkence, işkence altında öldürme ve o zamanlar ‘hayalet evler’ olarak bilinen, muhaliflere karşı ihlallerin işlendiği devlet denetimi dışındaki göz altı merkezlerinin kurulması da dahil olmak üzere ciddi ihlaller ve zulümler yapmakla suçlanmıştır.

Etnik gruplar ve bölgeler arasında ayrımcılık

Tekaddum liderlerinden Şerif Muhammed Osman Facebook hesabı üzerinden yaptığı bir paylaşımda, ‘HDK toplumsal kuluçka merkezlerinin Hartum eyaletinde HDK kontrolündeki bölgelerden hareketlerinin’ izlenmesine ilişkin hükmü ve güvenlik komitesine gözaltına alma ve soruşturma yetkisi veren diğer kararları, ‘geçtiğimiz dönemde alınan en tehlikeli kararlardan biri’ olarak nitelendirdi.

Osman, kararın, Sudanlılar arasında etnik köken ve bölge temelinde ayrımcılık yaptığını ve hedef alınanların ülke içinde ve eyalette silahlı kuvvetler tarafından kontrol edilen bölgelerde hareketlerini tehdit ettiğini belirtti.

Osman, “Savaş zaten uyarıda bulunduğumuz noktaya geldi. Ancak hükümetin bu emirleri yayınlaması bölünmeyi meşrulaştırmak, ulusal birliğe ve Sudanlı erkek ve kadınların güvenliğine yönelik bir tehdittir” ifadelerini kullandı.

Osman, savaşın durdurulması ve herkesin mümkün olan en kısa sürede savaşı durdurmak için çalışması çağrısında bulundu.

Yedi bölgeden oluşan Hartum eyalet hükümeti, sadece Omdurman şehrinin kuzeyinde yer alan ve savaşın başından beri Sudan ordusunun kontrolünde olan Kerri bölgesini ve ordunun yakın zamanda geri aldığı eski Omdurman bölgesinin bazı kısımlarını etkin bir şekilde kontrol ediyor. HDK ise eyaletin geri kalan altı bölgesini neredeyse tamamen kontrol ediyor. Bu da güvenlik hücresinin yetkilerini ordu tarafından kontrol edilen bölgelerle, HDK kontrolündeki bölgelerden gelen sivillerle ya da HDK bölgeleriyle kültürel ve coğrafi olarak bağlantılı olan ve ordu kontrolündeki bölgelerde yaşayan gruplarla sınırlı kılıyor.


Mikati: Yerinden edilmiş Suriyelilerin Lübnan’da kalması için "Avrupa'nın rüşvet" verdiği yönündeki söylentiler doğru değil

Lübnan Başbakan Necib Mikati
Lübnan Başbakan Necib Mikati
TT

Mikati: Yerinden edilmiş Suriyelilerin Lübnan’da kalması için "Avrupa'nın rüşvet" verdiği yönündeki söylentiler doğru değil

Lübnan Başbakan Necib Mikati
Lübnan Başbakan Necib Mikati

Lübnanlı geçici Başbakan Najib Mikati bugün (Cumartesi) yaptığı açıklamada, Avrupa'nın yerinden edilmiş Suriyelilerin Lübnan'da kalması için "rüşvet" teklif ettiği yönündeki iddiaları yalanladı ve bunları asılsız suçlamalar olarak nitelendirdi.

Lübnan Bakanlar Kurulu'nun "X" platformundaki hesabından yayınlanan açıklamada, Avrupa Birliği'nin taahhüt ettiği 1 milyar avroluk paketin "sadece Lübnan ve Lübnanlılar için koşulsuz yardım" olduğu belirtildi.

Mikati'nin medya ofisi tarafından yapılan açıklamada, Avrupa hibesinden yararlananların arasında; sağlık, eğitim, sosyal koruma sektörleri ve en yoksul ailelerin yanı sıra, kamu güvenliği ve iç güvenlik güçleri de dahil olmak üzere ordu ve güvenlik güçlerine yapılan yardımların da yer aldığı belirtildi. Yardımların ayrıca kara sınırlarının kontrolü ve ekipmanlarının güçlendirilmesinde de kullanılacağı ifade edildi.

Açıklamada, bunun aksi yönündeki söylemler "boş konuşma ve yanlış siyasi suçlamalar" olarak nitelendirerek, Lübnan'ın yasalarının uygulanacağı ve yasa dışı ikamet eden herkesin ülkesine sınır dışı edileceği vurgulandı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, geçtiğimiz perşembe günü Lübnan'a 1 milyar avro değerinde mali yardım paketi sağlanacağını duyurdu.

Lübnan Ulusal Haber Ajansı(LBN), Leyen’in, Mikati ve Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides ile düzenlediği basın toplantısında, yeni mali paketin "bu yıldan itibaren 2027'ye kadar geçerli olacağını" açıkladığını aktardı.

Ursula von der Leyen açıklamasında, “Lübnan halkına yönelik eğitim, sosyal koruma ve sağlık gibi temel hizmetleri güçlendirerek, Lübnan'da sosyal ve ekonomik istikrara katkıda bulunmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.


Hizbullah, İsrail'in Bayad Blida üssünü top atışları ile hedef aldığını duyurdu

Gazze Şeridi'nin güney sınırında, Refah yakınlarındaki İsrail askerleri (AP)
Gazze Şeridi'nin güney sınırında, Refah yakınlarındaki İsrail askerleri (AP)
TT

Hizbullah, İsrail'in Bayad Blida üssünü top atışları ile hedef aldığını duyurdu

Gazze Şeridi'nin güney sınırında, Refah yakınlarındaki İsrail askerleri (AP)
Gazze Şeridi'nin güney sınırında, Refah yakınlarındaki İsrail askerleri (AP)

Lübnan Hizbullahı yaptığı açıklamada, bu sabah (Cumartesi) Bayad Blida bölgesindeki İsrail askerlerini top atışları ile hedef aldığını duyurdu.

Hizbullah yaptığı kısa açıklamada, bombalamanın "Gazze Şeridi'ndeki kararlı Filistin halkımızı ve yiğit direnişini desteklemek için" yapıldığını belirtti.

7 Ekim'de İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşının başlamasıyla birlikte, bir yanda İsrail ordusu ile diğer yanda Lübnan'daki Hizbullah grubu ve silahlı Filistinli gruplar arasındaki sınırda neredeyse her gün karşılıklı bombardımanlar yaşanıyor.

Öte yandan İsrail ordusu dün (Cuma) yaptığı açıklamada, hava savunma sisteminin Lübnan'dan İsrail'in kuzeyine sızan bir İHA'yı düşürdüğünü duyurdu.


İsrail güçleri Batı Şeria'da bir Hamas liderinin evini yıktı

Batı Şeria'nın Deyr el-Ğasun beldesinde askeri aracın yanında duran bir İsrail askeri (Reuters)
Batı Şeria'nın Deyr el-Ğasun beldesinde askeri aracın yanında duran bir İsrail askeri (Reuters)
TT

İsrail güçleri Batı Şeria'da bir Hamas liderinin evini yıktı

Batı Şeria'nın Deyr el-Ğasun beldesinde askeri aracın yanında duran bir İsrail askeri (Reuters)
Batı Şeria'nın Deyr el-Ğasun beldesinde askeri aracın yanında duran bir İsrail askeri (Reuters)

İsrail özel kuvvetleri bugün (Cumartesi) şafak vakti, Batı Şeria'daki Tulkerim kentinin kuzeyinde yer alan Deyr el-Ğasun beldesine baskın düzenleyerek bir evi yıktı.

Arap Dünyası Haber Ajansı'na (AWP) konuşan görgü tanıkları, İsrail güçlerinin Deyr el-Ğasun beldesinde Hamas liderlerinden birine ait evi kuşatmasının ardından bölgede patlama sesleri duyulduğunu bildirdi.

Görgü tanıkları, İsrail ordusuna bağlı özel kuvvetlerin beldeye baskın düzenleyerek doğu mahallesindeki bir evi kuşattığını ve ağır silah sesleri arasında eve askeri takviye gönderdiklerini belirtti.

Görsel kaldırıldı.

İsrail'in Batı Şeria'daki Deyr el-Ğasun beldesine düzenlediği baskının ardından hasar gören bir binadan yükselen dumanlar (Reuters)

Görgü tanıkları ayrıca, İsrail güçlerinin kuşatma altındaki eve havan topu attığını ve gençlerden teslim olmalarını istediklerini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığı habere göre İsrail güçlerinin dört saatlik kuşatmanın ardından, evin duvarlarını ve çevresindeki bazı yolları buldozerlerle yıktığı bildirildi.

Haberde, İsrail buldozerlerinin ağaçları ve kuşatma altındaki evin bitişiğinde bulunan evlerin duvarlarını yıktığı ve yoğun keşif uçuşları eşliğinde birçok vatandaşın yollardaki araçları ile altyapıyı tahrip ettiği belirtildi.

İsrail güçleri gençlerin evin içinde barikat kurduğunu iddia ederek, bu kişileri, geçtiğimiz kasım ayında Tulkerim'in doğusundaki Beyt Lid köyünün girişinde bir askerin ölümüne yol açan silahlı saldırıyı gerçekleştirmekle suçladı.

WAFA, 7 Ekim'de Gazze Şeridi'ne yönelik savaşın başlamasından bu yana İsrail güçleri ve yerleşimcilerin Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeria'da Filistin vatandaşlarına ve mülklerine yönelik saldırılarını arttırdığını, 491 vatandaşın öldüğünü ve 4 bin 950'den fazla kişinin yaralandığını bildirdi.


Mısır: İsrail ve Hamas birçok anlaşmazlık noktasında uzlaşmaya vardı

Refah'taki büyük yıkımın ortasında duran Filistinli bir adam (AFP)
Refah'taki büyük yıkımın ortasında duran Filistinli bir adam (AFP)
TT

Mısır: İsrail ve Hamas birçok anlaşmazlık noktasında uzlaşmaya vardı

Refah'taki büyük yıkımın ortasında duran Filistinli bir adam (AFP)
Refah'taki büyük yıkımın ortasında duran Filistinli bir adam (AFP)

El-Kahire el-İhbariyye televizyon kanalının üst düzey bir kaynaktan aktardığına göre İsrail ile Hamas arasındaki müzakerelere aracılık eden Mısır güvenlik heyeti ‘birçok anlaşmazlık noktasında uzlaşma formülüne’ ulaştı.

Kanala konuşan bir kaynak, Hamas heyetinin Mısır'a vardığını ve müzakerelerde önemli ilerlemeler kaydedildiğini söyledi.

Konuyla ilgili bilgi sahibi bir Arap kaynak, Arap Dünyası Haber Ajansı'na (AWP) yaptığı açıklamada, yeni bir engel çıkmaması halinde Hamas ile İsrail arasında bir anlaşmanın yakın olduğunu belirtti. Kaynak ayrıca, Hamas’ın Mısır'ın önerisine olumlu yaklaştığını bildirdi.

Kaynak, Hamas heyetinin Mısır'a geldiğini ve müzakerelerde gözle görülür bir ilerleme kaydedildiğini ifade etti.

Anlaşmaya son rötuşların yapılacağı konusunda ümitvâr olduğunu ifade eden kaynak, bunun en az üç aşamalı olacağını kaydetti.

Kaynak, anlaşmanın ilk aşamasının tutuklu İsrailli kadınların, yaşlıların ve hastaların serbest bırakılmasına ayrılacağını, ikinci aşamanın geri kalan sivillere, üçüncü aşamanın ise askerlere ayrılacağını söyledi.

Kaynak, detayların ve son gelişmelerin bugün Kahire'de görüşüleceğini ve her şeyin müzakere masasında olacağını vurguladı.


Sudani, siyasi taraflara ‘devlete saygı duymaları’ çağrısında bulundu

 Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Asaib Ehli’l Hak hareketinin Bağdat'taki programında (X)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Asaib Ehli’l Hak hareketinin Bağdat'taki programında (X)
TT

Sudani, siyasi taraflara ‘devlete saygı duymaları’ çağrısında bulundu

 Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Asaib Ehli’l Hak hareketinin Bağdat'taki programında (X)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Asaib Ehli’l Hak hareketinin Bağdat'taki programında (X)

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, ülkenin siyasi ortaklarına ‘devleti koruma ve Irak'ı yeni bir aşamaya taşıma’ çağrısında bulundu.

Sudani bu açıklamaları dün (Cuma) Kays el-Hazali liderliğindeki Asaib Ehli’l Hak hareketinin 21’inci kuruluş yıldönümü münasebetiyle Bağdat’ta düzenlenen törene katılımı sırasında yaptı.

Sudani, “Geniş bir parlamento ve halk iradesi tarafından desteklenen hükümet, sürdürülebilir kalkınma yolunda ilerliyor” ifadelerini kullandı.

“Herkes yasaları uygulama ve adalet, eşitlik ve kurumsal istikrarı inşa etme görevini taşıyor” diyen Sudani, ‘devlete sahip çıkmanın, anayasayı korumanın ve yasaları uygulamanın alternatifi olmadığını’ vurguladı.

Diğer taraftan siyasi güçlere, Amerikan ve Türk güçlerini ülkeden çıkarma çağrısında bulunan el-Hazali, Sünni güçlere de Meclis Başkanlığı için ortak bir aday belirleme çağrısında bulundu.


Husiler ‘gemi savaşını’ Akdeniz'e taşımakla tehdit ediyor

Aden Körfezi'nde Husilere ait bir füze tarafından vurulan kargo gemisinin havadan fotoğrafı (ABD Ordusu)
Aden Körfezi'nde Husilere ait bir füze tarafından vurulan kargo gemisinin havadan fotoğrafı (ABD Ordusu)
TT

Husiler ‘gemi savaşını’ Akdeniz'e taşımakla tehdit ediyor

Aden Körfezi'nde Husilere ait bir füze tarafından vurulan kargo gemisinin havadan fotoğrafı (ABD Ordusu)
Aden Körfezi'nde Husilere ait bir füze tarafından vurulan kargo gemisinin havadan fotoğrafı (ABD Ordusu)

Husiler,  liderleri Abdulmelik el-Husi'nin direktiflerini uygulamak üzere, gerilimin dördüncü aşamanın bir parçası olarak Akdeniz'deki gemileri hedef almaya başlayacaklarını duyurdu.

ABD ordusu, gemilere yönelik saldırıları sınırlandırmak için önleyici operasyonlar kapsamında üç insansız hava aracının (İHA) imha edildiğini iddia ederken, Husilerin Askeri Sözcüsü Yahya Seri dün (Cuma) yaptığı açıklamada “Husilerin Akdeniz'deki limanlara giden İsrail bağlantılı tüm gemileri hedef alacağını” söyledi.

İran destekli Husiler, gerilimin dördüncü aşamasında Kızıldeniz, Umman Denizi, Aden Körfezi ve Hint Okyanusu'ndan sonra Akdeniz'de de gemilere saldırmayı hedefliyor.

Seri, İsrail'in Refah kentine operasyon düzenlemesi halinde, Husilerin İsrail’e ikmal yapan ve Tel Aviv limanlarına girmeye çalışan (hangi milletten olursa olsun) tüm gemilere saldıracağını ifade ederek, ‘gemi savaşı’ olarak tanımlanan durumu tırmandırma tehdidinde bulundu.

Husi lideri Abdulmelik el-Husi perşembe günü yaptığı açıklamada, geçtiğimiz kasım ayında denizde gerilimin başlamasından bu yana 107 geminin saldırıya uğradığını iddia etti. Kendi ifadesiyle Husilerin operasyonlarını engellemek ya da sınırlandırmak için bölgeye gelen 10 ABD ve Avrupa donanma savaş gemisinin ‘çaresizlik ve başarısızlık duygusu’ içinde Kızıldeniz'den çekildiğini öne sürdü.


Rapor: İsrail, işgale hazırlık olarak Refah sakinlerini nakletmeye başlama planını Washington'a bildirdi

Refah'ta bir evin yıkıntılarını inceleyen Filistinliler (AP)
Refah'ta bir evin yıkıntılarını inceleyen Filistinliler (AP)
TT

Rapor: İsrail, işgale hazırlık olarak Refah sakinlerini nakletmeye başlama planını Washington'a bildirdi

Refah'ta bir evin yıkıntılarını inceleyen Filistinliler (AP)
Refah'ta bir evin yıkıntılarını inceleyen Filistinliler (AP)

Politico internet sitesinin dün (Cuma) ABD'li bir yetkiliye ve iyi bilgilendirilmiş olarak tanımladığı iki kaynağa dayandırdığı haberine göre İsrail, ABD hükümetini ve yardım kuruluşlarını işgale hazırlık olarak Filistin'in Refah kenti sakinlerini nakletmeye başlama planı konusunda bilgilendirdi.

İsrail'in planının Refah sakinlerini Gazze Şeridi'nin güneybatı sahilindeki el-Mevasi bölgesine nakletmek olduğunu ifade eden internet sitesi, İsrail ordusunun bu hafta yardım görevlilerine bölgenin bir haritasını gönderdiğini belirtti.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) günün erken saatlerinde, İsrail'in Refah'taki herhangi bir askeri operasyonunun ‘katliama yol açabileceği’ ve Gazze Şeridi'ndeki insani yardım çalışmalarını felç edebileceği uyarısında bulundu.

OCHA Sözcüsü Jens Laerke, Cenevre'de düzenlediği basın toplantısında, herhangi bir kara operasyonunun Refah ve çevresindeki 1,2 milyon Filistinli sivil ve yerinden edilmiş insan için “daha fazla acı ve ölüm anlamına geleceğini” söyledi.


Hamas: Anlaşmaya varmak için Kahire'ye olumlu bir ruhla gidiyoruz

srail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hasar gören Refah'taki bir evde duran Filistinli bir çocuk (Reuters)
srail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hasar gören Refah'taki bir evde duran Filistinli bir çocuk (Reuters)
TT

Hamas: Anlaşmaya varmak için Kahire'ye olumlu bir ruhla gidiyoruz

srail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hasar gören Refah'taki bir evde duran Filistinli bir çocuk (Reuters)
srail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hasar gören Refah'taki bir evde duran Filistinli bir çocuk (Reuters)

Hamas tarafından yapılan açıklamada, hareketin ‘ateşkes önerisini ele alışındaki’ olumlu ruh doğrulandı ve bir anlaşmaya varmak için aynı ruhla Kahire'ye gidileceği bildirildi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere göre dün (Cuma) yapılan açıklamada, “Hamas ve Filistin direniş güçleri anlaşmayı, halkımızın saldırganlığın tamamen durdurulması yönündeki taleplerini karşılayacak şekilde olgunlaştırmaya kararlıdır” ifadeleri yer aldı.

Mısırlı üç güvenlik kaynağı ise ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns'ün Gazze Şeridi'ndeki çatışmalarla ilgili toplantılara katılmak üzere Kahire'ye geldiğini bildirdi.

Wall Street Journal'ın haberine göre Mısırlı yetkililer, İsrail'in Refah kentine saldırı başlatmadan önce Hamas'a ateşkes önerisini kabul etmesi için bir hafta süre verdiğini söyledi.

Gazete, Mısır'ın, geçen hafta Hamas'a sunulan gözden geçirilmiş bir ateşkes önerisi üzerinde İsrail ile birlikte çalıştığını bildirdi. Mısırlı yetkililer, hareketin siyasi liderliğinin Gazze Şeridi'ndeki askeri kanadıyla istişare ederek öneriye yanıt vermesinin beklendiğini belirtti.

Amerikan gazetesi, Hamas yetkililerinin ‘son önerinin muğlak olduğu ve İsrail'e her an çatışmalara yeniden başlama imkânı verdiği’ yönündeki endişelerini dile getirdiklerini kaydetti.


İsrail Lübnan'da operasyon için hazırlıklara başladı

 İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi (DPA)
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi (DPA)
TT

İsrail Lübnan'da operasyon için hazırlıklara başladı

 İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi (DPA)
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi (DPA)

İsrail ordusu kuzey cephesinde bir saldırı operasyonu simülasyonu gerçekleştirirken, Güney Lübnan'da aralıklı bombardıman devam etti.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee X platformundaki hesabından yaptığı açıklamada, saldırı simülasyonunu duyurdu. Adraee, “Geçtiğimiz hafta boyunca çeşitli senaryoların prova edildiği sürpriz bir tatbikat gerçekleştirildi. Tatbikat, Lübnan sınırında Hizbullah'a karşı farklı savaş senaryolarını simüle etmek amacıyla saldırı amaçlı silahların hızlı bir şekilde konuşlandırılmasını içeriyordu” ifadelerini kullandı.

Söz konusu tatbikat İsrail ile Hizbullah arasında çatışmalar devam ederken gerçekleşti. İsrail ordusu dün (Cuma) yaptığı açıklamada, hava savunma sisteminin ‘Lübnan'dan İsrail'in kuzeyine sızan’ bir insansız hava aracını (İHA) önlediğini duyurdu. Açıklamada, İHA’nın önlenmesinden kaynaklanan şarapnel parçaları nedeniyle İsrail'in kuzeyindeki Julis köyünde küçük çaplı hasar meydana geldiği kaydedildi.