Kürtler ve Suriye'nin kuzeyinde bir devlet kurma tartışması

Fotoğraf  (AFP)
Fotoğraf (AFP)
TT

Kürtler ve Suriye'nin kuzeyinde bir devlet kurma tartışması

Fotoğraf  (AFP)
Fotoğraf (AFP)

Sevsen Mehenna
2011 yılında Suriye'nin kuzeyindeki Amuda kentinde özgürlük ve demokrasi talep eden gösteriler ilk kez Kürtler tarafından gerçekleştirilmişti. Söz konusu dönemde Suriye Rejim Lideri Beşşar Esed, talep ettikleri bazı hakları tanıyacağını ve vatandaş kabul edilip kimlik kartı verileceğini açıklamıştı. Bunlar, 1962 yılında mahrum edildikleri haklardı. Ancak bu teklifi reddedip tüm Suriyeliler özgürlüklerine kavuşana kadar haklarını elde etmeyi erteleyeceklerini söylediler. Savaş tüm ülkeye yayıldığında sahnede köklü bir değişim yaşandı. Bunun üzerine Kürtler yönetimde daha büyük paya sahip olmak istedi.

Kürtler 2013 yılında özerklik ilan etti
Kürtler, en-Nusra Cephesinin de dahil olduğu bazı İslami grupların saldırılarına maruz kaldı. Bunun üzerine PYD 2013 yılının Kasım ayında özerklik ilan etti. Diğer Kürt partileri, Esad'ın ana muhalefet partisi Suriye Ulusal Koalisyonunun bir parçası olarak kabul edilen Kürt Ulusal Konseyi'ni kurdu. Diğer Kürt partileri Esed’e karşı ana muhalefet partisi Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun bir parçası olarak kabul edilen Kürt Ulusal Konseyi’ni kurdu. PYD'nin Türkiye tarafından yasaklanan ve Batılı ülkeler tarafından terör örgütü ilan edilen Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile yakın bağları var. PYD daha sonra bazı Arap aşiretleriyle birlikte ‘Suriye Demokratik Güçlerini (SDG)’ kurdu. SDG, DEAŞ’la mücadele eden ana güçlerden biri haline geldi. Bölgesel ve uluslararası anlaşmalar ayrıca Batılı koalisyon güçlerinden destek aldı. DEAŞ ile mücadelede tek güvenilir güç olmayı başardı.

Federal Bölge
2017 yılının Ekim ayında Esed rejimi, ‘federal bir bölge’ talebinde bulunmaları üzerine, ülkenin kuzeyindeki YPG birliklerinin Arapların çoğunlukta olduğu bölgelerden çekilmeleri karşılığında özerklik verilmesini önerdi. Dönemin Milli Güvenlik Bürosu Başkanı Tümgeneral Ali Memlük, Haseke vilayetinin Kamışlı kentinde Esed rejiminin kontrolü altındaki bölgedeki Kürt birimlerinden yetkililerle bir araya geldi. Ancak birlikler bu öneriyi reddedip ‘anayasal güvence altında federal bir bölge talebinde bulundular. Dışişleri Bakanı Velid el-Muallim rejimin ‘özerklik konusunu ele almaya’ hazır olduğunu açıklamadan önce, Kürt birimleriyle müzakereler Rusya'nın himayesinde yapılıyordu. O dönemde Kürt birliklerinin unsurları, onları Esed rejiminin kontrolündeki bölgelerden ayıran alanlarda hendek kazıp toprak barikatlar kurdu. Gözlemciler bu adımı ‘sınırların çizimi’ olarak değerlendirdi.

ABD ve SDG
Amy Austin, 21 Ekim'de Amerikan "Foreign Policy" dergisinde yayınlanan analiz haberinde, Amerika Birleşik Devletleri'nin ‘Suriye Demokratik Güçleri’ni ‘DEAŞ’ ile savaşmak için bir araç olarak kullandığını, bu güçlerin özyönetim konusundaki kararlılık ve başarılarını Esad karşısında sekiz yıldır kanıtladıklarını değerlendiriyor. Austin’in haberinde ‘Washington'un Suriye'de büyük bir varlığı olmadan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Esed ile karşı karşıya gelebileceği’, ayrıca Moskova'nın etkisini azaltabileceği ve Kürt müttefiklerini destekleyebileceği belirtildi. Geçtiğimiz Eylül ayında Suriye’nin kuzeyine haftalarca süren bir ziyaret gerçekleştiren yazar, Suriye'nin kuzeydoğusundaki liderlerin Şam'daki Esed rejimine meydan okuyarak kendi kendini yönetme projelerini sekiz yıldan fazla bir süredir sürdürdüklerini söylüyor. Austin makalesinde, “Görünen o ki Rusya Devlet Başkanı,  geçtiğimiz sonbaharda ABD’nin geri çekilmesinin Suriye’deki ilk hedefine yani Esed’in tüm Suriye topraklarının kontrolünü yeniden ele geçirmesine izin vermeyi mümkün kılacağına inanıyordu” ifadelerine yer verdi. Yazar’a göre Putin, rejim güçleri girdikten sonra muhalefete tabi olan Halep veya Humus gibi yarı özerk bölgenin kolayca merkezi hükümetin kontrolüne geçeceğini düşünüyordu ama bu olmadı. Makalede ayrıca Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin çökmek yerine ülkenin yaklaşık dörtte birini yönetmeye devam ettiğine işaret edildi. Austin kaleme aldığı yazısında “Hatta aksine rejim kontrollü bölgelerdekilere göre iki kat daha fazla maaş ödüyor. Özerk yönetim tarafından kurulan tüm yönetişim kurumları Esed'e meydan okumaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.

SDG, Suriye’deki ikinci güç
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Austin, makalesinde, SDG’nin şu anda İç Güvenlik Güçleri de dahil olmak üzere tahmini 100 bin savaşçıya sahip olduğunu söylüyor. Bu rakamın SDG’yi Suriye’de Esed ordusundan sonraki ikinci güç haline getirdiğine işaret ediyor. Makaleye göre hem Putin hem de Esed, rejimin yarı özerk bölge üzerindeki kontrolünü yeniden tesis edebilmesi amacıyla SDG'nin Suriye rejim güçlerine teslim olmasını istiyor. Austin ayrıca Washington'un Suriye topraklarının çeşitli bölgelerinde DEAŞ’a karşı birçok misyonu hâlâ yerine getirebildiğine dikkat çekti. Yazar, ABD'nin Suriye'de istikrarı sağlamak için yürüttüğü çabalara rağmen, orada insani ihtiyaçların çok büyük olduğuna işaret etti. Amerikan varlığının çok küçük olduğunu ifade eden Austin gereken düzeyde olmadığının altını çizdi. Washington’un önümüzdeki dönemde diplomatik varlığını artırmaya odaklanmasının, geçen yılın sonunda başarısızlıkla sonuçlanan kısmi geri çekilme kararının ardından ABD yönetimine olan güveni yeniden tesis etme yönünde büyük adımlar atılmasına yol açacağını düşünüyor. Austin, SDG’nin, kuzeydoğuyu Suriye'nin en istikrarlı bölgesi haline getirmede önemli bir faktör olan mezhepçiliğin üstesinden gelmeye yardımcı olduğunu da ekliyor. Sebep ister maaşlar, kuzeydoğuda artan istikrar, yapım aşamasındaki yeni siyasi sisteme bağlılık veya sadece Esed'den kaçma arzusu olsun, Suriye'nin her yerinden Arapların SDG’nin saflarına katılığının altını çizdi. Amy Austin, rejim ve muhalefet kontrolü altında bulunan birçok şehirde SDG’ye katılmak için rejim ve evlerini terk eden, uzun mesafeler ve birçok tehlikeyi aşan Araplarla görüştüğüne işaret etti.

Ruslar Kürtleri müzakere aracı olarak kullanıyor
Amy Austin, makalesinde ayrıca SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ile de bir görüşme gerçekleştirildiğine değindi. Makaleye göre Abdi, “Gelecekteki Suriye ordusunun bir parçası olmak istiyoruz. Ancak mevcut ordunun bir parçası olmak istemiyoruz” ifadelerini kullandı. Abdi, Kürtlerin projelerini Suriye'nin diğer bölgelerinde uygulamak istediklerini ve bundan vazgeçmediklerini söyledi. Bununla birlikte Rus yetkililer ya Kürt karşıtı propagandaya inanıyorlar ya da onları kendilerine karşı olanlara kullanmak için yararlı bir sopa olarak görüyorlar.
Makaleye göre Rusya, kuzeydoğunun, merkezi hükümetin kontrolüne teslim olmayı reddetmesinin ardından şartlarını dayatmak için yeni bir hileye yöneldi. Bunlar arasında bölgede ek Rus üsleri talep etmek, Kürtler ve Araplar arasında mezhepsel gerilimi arttırarak SDG’yi bölmeye çalışmak ayrıca tamamen geri çekilmeye zorlamak amacıyla ABD kuvvetlerine daha fazla tacizde bulunmak bulunuyor. Rus ordusu, varlığını 15'ten fazla askeri üsse genişletti. Ayrıca Türk müdahalelerine karşı garantör olarak hareket edeceği vaadinde bulundu. Geçtiğimiz Eylül ayında bölgede ek üsler inşa etmeyi talep etti. SDG bunu reddettiğinde ise geri ekilme tehdidinde bulundu. Bu tehdit, Rus ordusunun SDG'yi taviz vermeye zorlamayı amaçlamış olsa da, bölgeyi Türk müdahalelerine karşı koruma taahhüdü hakkında soru işaretleri uyandırıyor.
Abdi, temellerin bir yıl önce 6 Ekim 2019’da Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile  ABD Başkanı Trump’ın yaptığı telefon görüşmesinin sonuçlarının ardından elde edilenlere göre düzenlendiğini açıkladı. Ancak ABD Başkanı Donald Trump, ulusal güvenlik danışmanlarıyla görüşmeden önce, ABD kuvvetlerine kuzeydoğu Suriye'den çekilme emri verdi. Üç gün sonra, Türk kuvvetleri ve vekilleri sınırı geçerek Tel Abyad ile Rasulayn arasında geniş bir araziyi kontrol etti.

Türklerin geri çekilişi
Biz bu haberi hazırladığımız sırada Türk Kuvvetlerinin 2 Kasım Pazartesi sabahı Suriye'nin en büyük noktası olan kuzey Hama kırsalındaki Morek gözlem noktasını tahliye etmesi dikkat çekicidir. Morek kasabasındaki yerel kaynaklar DPA’ya verdiği demeçte, lojistik teçhizat ve beton kirişler taşıyan düzinelerce askeri araç ve kamyon Pazartesi günü, Hama kırsalındaki Türk askeri noktası olan Morek'ten tamamen ayrıldığını bildirdi. Morek’te Türklere ait olan bu gözlem noktası bir yıldan fazla süredir Suriye ordusunun kuşatması altında bulunuyordu.
Suriye hükümet güçlerine yakın kaynaklar, geçtiğimiz Salı günü Türk güçlerinin Şam-Halep uluslararası karayolunun bitişiğindeki üssün yakınına yerleştirdiği tüm toprak barikatların mühendislik mekanizmalarının kaldırılacağını söyledi.
Rusya ve Türkiye, iki yıl önce Soçi zirvesinde, Türk askeri üslerinin Şam-Halep yolu boyunca gerilimi azaltma bölgesinde ve rejim ordusu ile muhalefet fraksiyonları arasındaki bazı çatışma noktalarında konuşlandırılması konusunda bir anlaşmaya varmıştı. Ancak rejim güçlerinin Hama, İdlib ve Halep kırsalını geri alması nedeniyle bu üsler bir yıldan fazla süredir kuşatma altında bulunuyor.



Filistin Yönetimi, Netanyahu ve Trump'ın açıklamalarından sonra Gazze Şeridi'nin devletleşmesi ve yönetilmesi konusunda ısrarcı

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da bir araya geldi. (DPA)
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da bir araya geldi. (DPA)
TT

Filistin Yönetimi, Netanyahu ve Trump'ın açıklamalarından sonra Gazze Şeridi'nin devletleşmesi ve yönetilmesi konusunda ısrarcı

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da bir araya geldi. (DPA)
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da bir araya geldi. (DPA)

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa dün yaptığı açıklamada, İsrail'in bir Filistin devletinin kurulmasını ve Filistin Yönetimi’nin Gazze Şeridi’ne geri dönmesini engelleme planının başarılı olamayacağını belirtti.

Bakanlar Kurulu toplantısının başında yaptığı açıklamada Mustafa, “Kesin resmi pozisyonumuz, Gazze Şeridi'ndeki halkımıza yardım sağlayabilmemiz ve uzun zamandır beklenen bağımsız Filistin devletinin somutlaşmasına yol açacak yeniden inşa sürecini kolaylaştırabilmemiz için tek bir siyasi sistem, birleşik ulusal kurumlar ve tek bir güvenlik kurumu altında herkesin iş birliğini gerektiren Filistin topraklarında Filistin devletinin somutlaştırılmasıdır” dedi.

Mustafa sözlerine şöyle devam etti: “İsrail tarafı bu vizyonla savaşıyor. Tüm kurum ve kuruluşları ulusal otoriteyi zayıflatmak, Gazze Şeridi'ndeki halkımıza karşı sorumluluklarını yerine getirmemesi için mali abluka altına almak ve geniş bir uluslararası mutabakatın konusu haline gelen Filistin devletinin kurulmasını engellemek için çalışıyor… İsrail planının desteklenmesi başarılı olamayacak. Zira halkımızın iradesi güçlü. Tüm gücümüz ve kararlılığımızla ulusal görevlerimizi yerine getirmek için sorumluluklarımızı üstlenmeye kararlıyız.”

Mustafa, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesi sırasında ‘bir Filistin devletinin kurulmasına izin vermeyeceğini’ açıklamasının ardından Filistin Yönetimi'nin bir Filistin devleti kurma ve Gazze Şeridi'ndeki sorumluluklarını üstlenme konusundaki ısrarından bahsetti. Mustafa ayrıca, Netanyahu’nun Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri kabul etmek için bir dizi ülkeyle iletişim halinde olduğunu ifade etti.

cdfgthy
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu pazartesi akşamı Beyaz Saray'daki yemekte ABD Başkanı Donald Trump'ı Nobel Barış Ödülü'ne aday gösteren mektubun bir kopyasını elinde tutuyor. (DPA)

Netanyahu'ya Washington ziyaretinde eşlik eden üst düzey bir yetkili, İsrail'in bir süre daha Gazze Şeridi'nde kalabileceğini doğruladı. Yetkili, Netanyahu'ya eşlik eden gazetecilere yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nde Filistin Yönetimi'nin olmayacağını söyledi.

‘Ertesi gün’ meselesi

Maariv gazetesi ve Walla internet sitesine göre Netanyahu ve Trump, ‘Gazze Şeridi'nde ertesi gün’ gibi merkezi ve karmaşık bir meseleyi görüştü. Görüşmenin ardından bir siyasi yetkili, “Ertesi gün elbette Filistinliler olacak ama Filistin Yönetimi olmayacak” dedi.

Maariv, toplantının ardından yalnızca Amerikalı gazetecilerin içeri alınmasına izin verilmesinin ardından Netanyahu'nun, İsrailli gazetecilerin üst düzey bir yetkili tarafından brifing verilmek üzere çağrılmasını istediğini bildirdi.

scdfgrthy
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu pazartesi akşamı Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump'la yediği yemekte konuşuyor. (EPA)

Yetkili, ertesi gün ile ilgili olarak şu ifadeleri kullandı: “Ana ve gerekli koşul Gazze Şeridi'nde Hamas'ın olmamasıdır. Hamas silahsızlandırılmalı ve liderleri sürgün edilmeli. Başka bir güç Gazze Şeridi'ni kontrol etmeli ve silah kullanımını engellemeli.”

Hangi gücü kastettiği sorulduğunda ise “Bunu tartışıyoruz. İsrail ordusu her türlü tehdidi engellemek için her zaman hazır bulunacak. Gazze Şeridi'nde güvenlikten İsrail sorumlu olacak” yanıtını verdi.

Yetkili, Gazze Şeridi’nin sivil kontrolü konusunda şunları söyledi: “Gazze Şeridi'nde gündelik hayatı yöneten bir hükümet sistemi olmalı. Belki belli bir süre için orada olacağız ve bu konuda endişelenmemeliyiz. Eğer ilk aşamada orada olmazsak, iktidarı başka bir tarafa devredebileceğimizden emin olamayız. Gazze Şeridi'ndeki yönetim sistemi Filistinliler tarafından yürütülecek. Kesinlikle Filistinliler olacak ama Filistin Yönetimi olmayacak. Filistin Yönetimi Gazze Şeridi'ni yönetmeyecek.”

Üçüncü görüşme

Trump ile Netanyahu arasında pazartesi akşamı Beyaz Saray'da gerçekleşen görüşme, Trump'ın geçtiğimiz ocak ayında başkanlık koltuğuna oturmasından bu yana gerçekleşen üçüncü görüşmeydi.

Filistinlilerle barış istediğini ifade eden İsrail Başbakanı, Filistinlilerin gelecekte kuracakları bağımsız bir devleti İsrail'in yıkımı için bir platform olarak tanımladı ve bu nedenle egemen güvenlik yetkisinin İsrail'de kalması gerektiğini savundu.

dfrgty
ABD Başkanı Donald Trump, pazartesi akşamı Beyaz Saray'da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte (DPA)

Trump, gazetecilerin iki devletli bir çözümün mümkün olup olmadığı sorusuna “Bilmiyorum” dedi ve soruyu Netanyahu'ya yönlendirdi.

Netanyahu soruyu, “Filistinlilerin kendi kendilerini yönetmek için tüm yetkilere sahip olmaları gerektiğine inanıyorum, ancak bizi tehdit edecek herhangi bir yetkiye değil” diye yanıtladı.

Netanyahu ayrıca, Filistinlilerin Gazze Şeridi'nden çıkarılması konusuna da değinerek, İsrail ve ABD'nin, savaştan zarar gören Gazze Şeridi'nden ayrılmak isteyen Filistinlileri kabul edecek ‘birkaç ülke bulmaya yakın’ olduğunu söyledi.

Netanyahu, “Başkan Trump'ın seçim özgürlüğü diye harika bir vizyonu var. Eğer insanlar kalmak istiyorlarsa kalabilirler ama gitmek istiyorlarsa da gidebilmeliler” şeklinde konuştu.

Üst düzey bir İsrailli yetkili yemekten sonra yaptığı açıklamada, İsrail'in Trump'ın Gazzelileri gönüllü olarak göç etmeye teşvik etme konusunda ciddi olduğuna ikna olduğunu belirtti.

Söz konusu açıklamaların ardından Filistin Yönetimi'nden bir kaynak Şarku’l Avsat'a şunları söyledi: “Onların tutumu biliniyor. Ancak biz siyasi bir süreç başlatmak için uğraşıyoruz. Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Doğu Kudüs'ü kapsayan bir devlet kurma hakkımızdan taviz vermeyeceğiz.”