Aleni bir ziyaretin gizemleri: Fransa İçişleri Bakanı Cezayir’de

Fransız İçişleri Bakanı, Cezayirli mevkidaşı ile ‘daha fazla bilgi almak’ amacıyla görüştüğünü açıkladı (Cezayir Radyosu)
Fransız İçişleri Bakanı, Cezayirli mevkidaşı ile ‘daha fazla bilgi almak’ amacıyla görüştüğünü açıkladı (Cezayir Radyosu)
TT

Aleni bir ziyaretin gizemleri: Fransa İçişleri Bakanı Cezayir’de

Fransız İçişleri Bakanı, Cezayirli mevkidaşı ile ‘daha fazla bilgi almak’ amacıyla görüştüğünü açıkladı (Cezayir Radyosu)
Fransız İçişleri Bakanı, Cezayirli mevkidaşı ile ‘daha fazla bilgi almak’ amacıyla görüştüğünü açıkladı (Cezayir Radyosu)

Ali Yahi
Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin’in Cezayir’e gerçekleştirdiği ziyaret, oluşturduğu gizemin yanısıra ardında birçok soru işaret bıraktı. Ziyaretin Fransa’da gerçekleştirilen terör saldırılarıyla bağlantılı olmasına rağmen iki ülke yetkililerinin açıklamaları, ziyaretin, özellikle göç ve terörle mücadele konusundaki sırlarını açığa çıkardı. Fransız Bakan’ın aile kökleri basın için zengin bir kaynak oluşturdu.

‘Gizemli’ ziyaret
Fransız Bakan, Cezayir’e özellikle de güvenlik, terörizm ve yasadışı göçle mücadele alanlarında devam eden işbirliğinden dolayı teşekkür etti. Her iki ülkenin iç istihbarat servisleri arasında devam eden bir bilgi alışverişine değindi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un iki ülke arasındaki ilişkilere bağlı olduğunun altını çizdi.
Darmanin yaptığı açıklamada, “Cezayir İçişleri Bakanı’na iki bakanlık arasındaki konularda tam işbirliği temin etmeye geldim” ifadelerini kullandı. Cezayir’in Akdeniz bölgesindeki büyük gücüyle ilgili önemli konuların ele alındığını vurgulayan Fransız Bakan, özellikle de Libya sorunu ve Cezayir’e yapılan yasadışı göç meselesine değinildiğini söyledi. Fransız Bakan, “Bununla başa çıkmalıyız çünkü paylaştığımız bu alandaki insan hareketleriyle mücadele ediyoruz. Aynı durum ikili ilişkiler ve göç sorunları için de geçerlidir.” dedi.
Cezayir İçişleri Bakanı Kemal Belcud da yaptığı açıklamada benzer ifadeler kullandı. Belcud, iki bakanlığın çeşitli organları arasında sivil koruma, mesleki eğitim konularında bir bilgi alışverişi olduğunun altını çizdi. Belcud, “Ele aldığımız tüm konularda görüş birliğine vardık. İlişkilerimizi daha da güçlendirmek için çalışacağız” ifadelerini kullandı.
Cezayir Başbakanı Abdulaziz Cerad’ın da Fransız Bakanı kabul ettiği bildirildi. Darmanin ayrıca Cezayir Dışişleri Bakanı Sabri Bukadum ve Din İşleri Bakanı Yusuf Belmehdi ile bir araya geldi. Görüşmelerde, terörizm ve yasadışı göç olgularıyla nasıl mücadele edileceği konusu ve işbirliği yolları ele alındı.

Cezayir'i siyasi olarak Fransa'ya yakın hale getirme
Ziyaretle ilgili değerledirmelerde bulunan Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Samir Mahrez, Cezayir-Fransa ilişkilerinin ya büyük bir dalgalanmaya tanık olduğunu ya da birçok faktör nedeniyle son iki yılda iki ülke arasındaki ilişkilerin gücünde bir düşüş olarak nitelendirilebilecek bir durum yaşanıyor. Bu faktörlerden en önemlisi ise eski siyasi rejimin Fransa ile ilişkilendirilmesi olduğuna dikkat çeken Mahrez, bir yanda Cezayir vatandaşının manevi karakterini etkileyen Cumhurbaşkanı Macron’un tutumlarına duyulan halk öfkesi diğer yanda ülke tarihi olduğuna işaret etti. Mahrez, ziyaretin ‘diplomatik olmaktan ziyade siyasi olduğunu ifade etti. Terör ve yasadışı göçle mücadele konusunu ele almanın iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni olmadığını da sözlerine ekledi. Profesör, “Fransa’nın konumunu korumak için iki taraf arasında çetrefilli konularda jeopolitik bir kumar oynayacağını düşünüyorum. Ancak ziyaretin temelinde, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un seçilmesinden bu yana iki ülke arasındaki siyasi soğukluğun ardından bir diplomatik yakınlaşma yatıyor” şeklinde konuştu. Mahrez, özellikle terörle suçlananların Cezayir’e sürülmesiyle ilgili olarak Cezayirli yetkililerin konuya açık ve doğrudan bir yanıt vermediğini ama bu güvenlik dosyasıyla, iki ülke arasında terörizm ve radikalizmle mücadele konusunda üzerinde anlaşılan tüzükler çerçevesinde ciddiyet ve egemenlikle ilgileneceklerini düşündüğünü ifade etti. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Profesörü sözlerine, “Ziyaret, özellikle Cezayir İçişleri Bakanı ile sınırlı olmadığı, hassas sektörleri içerdiği için Cezayir'i siyasi olarak Fransa'ya yakınlaştırma girişimidir” ifadelerini ekledi.

Terör suçlularının sürülmesi
Fransız Bakan, Cezayir ve Tunus’a gerçekleştirdiği ziyaret öncesi BFM TV’ye verdiği demeçte amacının ‘daha fazla bilgi almak için mevkidaşları ve iki ülkedeki istihbarat servisleriyle konuşmak olduğunu ifade etti. Darmanin, bir ay içerisinde radikalizm şüphelisi 16 kişinin sınır dışı edildiğine işarette bulundu. Radikalizm yanlısı olduklarından şüphelenilen tüm yabancı yasadışı göçmenlerin idari gözaltı merkezlerine yerleştirilmesini talep ettiğini vurguladı. Mevcut durumda 182 kişinin cezaevinde olduğunu söyleyen Darmanin, aranan 51 kişinin de yakalanıp yargılanacağını söyledi.

Cezayir asıllı Fransız Bakan
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre gazeteci Hakim Mesudi, ziyaretin önceden programlanmış olduğunu Fransa’nın Nice kentinde gerçekleştirilen saldırının yansımaları doğrultusunda öne çekildiğini düşünüyor. Saldırının Fransız kamuoyunda radikalizm ve göçmenliğin bununla ilişkisiyle ilgili tartışmaları alevlendirdiğini söyleyen Mesudi, iç baskıyı hafifletmek ve sorunun çözümü için Fransa’nın bir vizyonu olduğuna işaret etti. Bu önermeyi destekleyen şeyin, Fransız yetkililerin genellikle Cezayirli yetkililerle kurtuluş devriminin yıldönümüne denk gelen iş ziyaretleri veya ikili görüşmeler yapmaktan kaçınmaları olduğunu söyledi.
Mesudi, Darmanin’in söz konusu ziyaretten önce, içeriği köklere özlem ve Cezayir’e özel ilişkilerle bağlılık olan bir açıklamada bulunduğuna dikkat çekti. Bu açıklamanın elbette ki Cezayir kamuoyuna yönelik bir güzelleme olduğunu söyleyen Mesudi, yetkililerin açıklamalarında Libya dosyası, istihbarat işbirliği ve yasadışı göçe yapılan atfın, ziyaretin gerçek amacını örtbas ettiğine işaret etti. Bu amacın radikalizm suçuyla tutuklanan yasadışı göçmenlerin teslim edilmesi olduğunu söyledi. Hakim Mesudi, “Cezayirli yetkililerin, Paris'e aranan birkaç kişiyi teslim etmesi için baskı yapmak için uygun bir fırsat bulduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Fransız Bakan Gerald Musa Darmanin Cezayir’de bulunduğu süre boyunca basında aile kökenleri ile ilgili çok sayıda habere yer verildi. Darmanin, bu gezide ayrıca annesinin babası olan Musa isimli dedesinin, ülkenin batısındaki Mosteganim ilinin Awlad el-Gallia bölgesindeki doğum yerine bir ziyarette bulundu. Bakan’ın dedesi aynı bölgede Fransız ordusuna katıldı. İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi İlerleyişle Mücadele Eden Yerel Fransız Kuvvetleri ismi verilen bir grup içerisinde savaştı. Dede, daha sonra yaşamını Fransa’da sürdürdü. Ölünce de uğruna savaştığı Hasnon bölgesine defnedildi. Bu bilgiler, Cezayir’in yazılı ve görsel medyasından derlendi.



Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani: Suriye-Rusya ilişkileri yeni bir döneme giriyor

Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moskova’da daha önce gerçekleştirilen görüşmeden bir kare (AP)
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moskova’da daha önce gerçekleştirilen görüşmeden bir kare (AP)
TT

Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani: Suriye-Rusya ilişkileri yeni bir döneme giriyor

Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moskova’da daha önce gerçekleştirilen görüşmeden bir kare (AP)
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moskova’da daha önce gerçekleştirilen görüşmeden bir kare (AP)

Suriye Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Esad Şeybani, Suriye-Rusya ilişkilerinin karşılıklı saygıya dayalı yeni bir döneme girdiğini belirtti.

Şeybani, Moskova’da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile yaptığı görüşmede, “Suriye’nin yeniden imarını tamamen ulusal bir iradeyle sürdürmeye kararlıyız ve tüm taraflarla dengeli ilişkiler kurmayı hedefliyoruz” dedi. Şeybani ayrıca, “Ekonomik durumu iyileştirmek için Suriye’ye yatırımlar çekmek üzere çalışıyoruz” ifadesini kullandı.

efrty7u
Geçtiğimiz temmuz ayında Moskova’da, Rusya Dışişleri Bakanlığı binasında Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ile Rus mevkidaşı Sergey Lavrov arasında yapılan müzakere oturumundan bir kare (DPA)

Lavrov ise görüşmede çeşitli başlıkların ele alındığını belirterek, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasının önemine vurgu yaparak iki ülke arasındaki ikili iş birliğinin güçlendirilmesi gerektiğini kaydetti.


İsrail, Lübnan’ın güneyindeki Nebatiye bölgesine hava saldırıları düzenledi

İsrail’in Lübnan’ın güneyine daha önce düzenlediği hava saldırılarının ardından yükselen dumanlar (Arşiv – DPA)
İsrail’in Lübnan’ın güneyine daha önce düzenlediği hava saldırılarının ardından yükselen dumanlar (Arşiv – DPA)
TT

İsrail, Lübnan’ın güneyindeki Nebatiye bölgesine hava saldırıları düzenledi

İsrail’in Lübnan’ın güneyine daha önce düzenlediği hava saldırılarının ardından yükselen dumanlar (Arşiv – DPA)
İsrail’in Lübnan’ın güneyine daha önce düzenlediği hava saldırılarının ardından yükselen dumanlar (Arşiv – DPA)

Lübnan Ulusal Haber Ajansı NNA, bugün (Çarşamba) İsrail savaş uçaklarının ülkenin güneyinde yer alan Nebatiye bölgesine bir dizi hava saldırısı düzenlediğini bildirdi. İsrail ordusu ise saldırıların, güneyde Hizbullah’a ait olduğunu öne sürdüğü “roket fırlatma noktalarını” hedef aldığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Lübnan Ulusal Haber Ajansı’dan aktardığı habere göre İsrail ordusu, Nebatiye bölgesindeki Nemiriye Vadisi’ne yönelik bir dizi hava saldırısı gerçekleştirdi. Bunu, birkaç dakika sonra Humin Vadisi’ni hedef alan bir başka hava saldırısı izledi.

Öte yandan İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, Hizbullah’a ait roket fırlatma mevzilerinin hedef alındığını belirtti. Adraee, “İsrail Savunma Kuvvetleri kısa süre önce Güney Lübnan’ın çeşitli bölgelerinde Hizbullah’a ait çok sayıda roket fırlatma noktasına hava saldırısı düzenledi. Saldırılar sırasında, son dönemde Hizbullah unsurlarının faaliyet yürüttüğü askeri binalar ve ilave terör altyapıları imha edildi” ifadelerini kullandı.

Ordu sözcüsü, hedef alınan fırlatma noktalarının varlığının, İsrail ile Lübnan arasındaki mutabakatların ihlali anlamına geldiğini savundu.

Bu gelişmeler, İsrail’in, taraflar arasında Kasım 2024’te yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının ardından Hizbullah’ın savaş sırasında uğradığı ağır kayıplar sonrası askeri kapasitesini yeniden inşa etmesini engellemek amacıyla Lübnan’ın farklı bölgelerine hava saldırıları düzenlemeyi sürdürdüğü bir dönemde yaşandı.

Anlaşma uyarınca, Lübnan ordusunun sınır bölgesinde konuşlanması ve hükümet tarafından kabul edilen bir plan çerçevesinde Hizbullah’ın silahsızlandırılması öngörülüyor.

Plan kapsamında, sınırdan yaklaşık 30 kilometre uzaklıktaki Litani Nehri’nin güneyini kapsayan ilk aşamanın, yıl sonuna kadar Lübnan ordusu tarafından tamamlanması bekleniyor.

Öte yandan Lübnan, Hizbullah’ın silahsızlandırılmasının hızlandırılması konusunda ABD ve İsrail’den artan baskılarla karşı karşıya bulunuyor. Bu baskılar doğrultusunda Lübnanlı yetkililer, ay başında eski büyükelçi Simon Karam’ı, ABD, Fransa, Birleşmiş Milletler ve İsrail’in de yer aldığı Ateşkes Denetim Komitesi toplantılarına sivil temsilci olarak atadı.


Gazze ateşkesinin mimarı Trump mı?

Trump, Şarm el-Şeyh'te imzaladığı Gazze anlaşmasının metnini gösteriyor (Arşiv - AFP)
Trump, Şarm el-Şeyh'te imzaladığı Gazze anlaşmasının metnini gösteriyor (Arşiv - AFP)
TT

Gazze ateşkesinin mimarı Trump mı?

Trump, Şarm el-Şeyh'te imzaladığı Gazze anlaşmasının metnini gösteriyor (Arşiv - AFP)
Trump, Şarm el-Şeyh'te imzaladığı Gazze anlaşmasının metnini gösteriyor (Arşiv - AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, Gazze Şeridi’nde, Hamas ve İsrail’i ateşkese ikna etmede belirleyici bir rol oynadı. İki yıl süren savaşın sona erdirilmesini öngören ateşkes anlaşmasına giden süreçte Washington’un aktif diplomasisi öne çıktı. Savaş boyunca Filistinliler, can kayıpları ve maddi yıkımın yanı sıra sağlık, çevre ve altyapı alanlarında ağır bedeller ödedi.

Trump yönetiminin, Joe Biden döneminde yoğun çabalara rağmen sonuç alınamayan ateşkes girişimlerini başarıyla sonuçlandırdığına dikkat çekiliyor. Biden yönetiminin çabalarının, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğindeki hükümetle yaşanan görüş ayrılıkları nedeniyle başarısız olduğu, Netanyahu’nun ise Trump’ın yeniden iktidara dönüşünü beklediği ifade edildi. Ancak Trump’ın bu dönüşü, ilk başkanlık döneminde İsrail’e sunduğu Kudüs’ün başkent olarak tanınması, Golan Tepeleri üzerindeki İsrail egemenliğinin kabulü ve İbrahim Anlaşmaları gibi adımlarla bire bir örtüşmedi.

Hamas’ın tutumunun kabulü

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Trump’ın, Filistin meselesi ve genel olarak bölgeye ilişkin birçok kararı Netanyahu ve hükümetine dayattığı belirtiliyor. Özellikle Gazze savaşı konusunda Trump’ın, Hamas’a sunulan ateşkes planına hareketin verdiği yanıtı kabul etmesi, İsrail tarafında şaşkınlık yarattı. Bu durum, Netanyahu hükümetini fiili durumu kabullenmeye zorladı ve sonuçta ateşkes anlaşmasına varıldı.

Her ne kadar bu gelişme Trump yönetiminin hanesine bir başarı olarak yazılsa da, İsrail’in son derece kırılgan olan ateşkesi sık sık ihlal etmesinin anlaşmayı tehlikeye sokabileceği uyarıları yapılıyor. Öte yandan, iki yıl süren savaşın Filistinli silahlı grupların, özellikle Hamas ve İslami Cihad’ın askeri kapasitesini büyük ölçüde tüketmesi, tarafları ABD’nin hedeflediği ateşkesin ikinci aşamasına geçmeye zorlayabilir. Bunun için arabulucuların desteği kritik önem taşıyor. Arabulucular, bir yandan Hamas ile İsrail arasında, diğer yandan ABD ile taraflar arasında görüş ayrılıklarını gidermeye çalışıyor. Bu çerçevede ABD’nin rolü, Netanyahu hükümetine anlaşmaya uyması yönünde baskı yapmak olarak öne çıkıyor. Nitekim Washington, İsrail’in Hamas’ın ihlallerini gerekçe göstererek Gazze’ye açılan geçişleri yeniden kapatma girişimlerini birçok kez engelledi; aynı zamanda ticari ve insani yardım taşıyan kamyon sayısının artırılması için baskı uyguladı.

Sembolik baskılar eleştirisi

Buna karşın, Filistinli gruplar ve Gazze’deki durumu yakından izleyen çevreler, bu baskıların bazı durumlarda sonuç verse de çoğu zaman tali konularla sınırlı kaldığını savunuyor. Asıl ihtiyaç duyulanın, Gazze halkı açısından hayati öneme sahip başlıklarda daha etkili baskı kurulması olduğu vurgulanıyor. Bu başlıklar arasında yaşanabilir nitelikte çadırların sağlanması, konteyner evlerin bölgeye sokulması ve ciddi bir yeniden imar sürecinin başlatılması yer alıyor. İsrail’in ise Hamas ve diğer grupların silahsızlandırılmasını, Hamas’ın Gazze’deki yönetimden çekilmesini istediği; bu konuların hâlen ateşkesin ikinci aşaması kapsamında yoğun müzakerelere konu olduğu belirtiliyor.

7ıko9
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Gazze halkının büyük bölümünün, Trump yönetiminin ateşkesi dayatmasının ardından daha somut ve kapsamlı başarılar beklediği ifade ediliyor. Diplomatik girişimler, arabulucular üzerinden kurulan baskı ve Trump’ın zaman zaman dile getirdiği tehditlere rağmen, ABD’nin anlaşmanın tam anlamıyla uygulanması ve Gazze’de yaşam koşullarının iyileştirilmesi konusunda henüz yeterli adımı atmadığı görüşü yaygın. Oysa Gazze’deki sıradan vatandaş için öncelik, siyasi taleplerden ziyade yaşam koşullarının düzelmesi ve yeniden imarın başlaması olarak öne çıkıyor.

İkinci aşama

Hamas ile Trump yönetimi arasında gerçekleştiği belirtilen ve İsrail için sürpriz olan doğrudan temaslar, ateşkesin ikinci aşamasına daha sorunsuz geçilmesi ihtimalini gündeme getirdi. Hamas’ın, arabulucular aracılığıyla sunduğu çeşitli önerileri doğrudan ABD’li yetkililerle ele almak istediği, ancak İsrail’in bu temaslara itiraz etmesi nedeniyle görüşmelerin ertelendiği kaydediliyor. Buna rağmen bazı sızıntılar, bu görüşmelerin gizli şekilde yapıldığına işaret etse de, ne Hamas ne de ABD tarafından resmi bir doğrulama geldi.

rgt
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Hamas’ın, Trump yönetiminin Ortadoğu’yu ABD ulusal güvenlik stratejisinde “askeri açıdan uzun vadeli angajman değil, ortaklık bölgesi” olarak tanımlayan yaklaşımını dikkatle analiz ettiği ifade ediliyor. Buna göre Washington, Trump döneminde, kendisini düşman olarak sınıflandırdığı aktörlere dahi, etkili ortaklar olabileceklerini kanıtlamaları hâlinde kapıyı tamamen kapatmıyor. ABD açısından belirleyici olanın, kimin yönettiğinden ziyade, işlevsel ve çıkar temelli ortaklık olduğu vurgulanıyor.

Çifte kazanç hesabı

Bu çerçevede Hamas’ın, Trump yönetiminin açtığı bu alanı, Orta Doğu’daki dış politika düğümlerini çözmek için devlet dışı aktörlerle temas kurma arayışında değerlendirmek istediği belirtiliyor. Böyle bir sürecin, Trump açısından Nobel Barış Ödülü hedefi doğrultusunda diplomatik bir kazanım, Filistin meselesi açısından ise İsrail’le çatışmanın geleceğini etkileyebilecek emsalsiz bir anlaşma doğurabileceği ifade ediliyor.

dfgthy
ABD Başkanı Donald Trump ve Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, Gazze savaşını sona erdirmek için 13 Ekim 2025'te Mısır'ın Şarm el-Şeyh kentinde bir araya geldi (Reuters)

Ancak Hamas içinde, ABD’ye temkinli yaklaşan bir kanadın da bulunduğu aktarılıyor. Bu kesim, geçmişte verilen ancak hayata geçirilmeyen Amerikan vaatlerini hatırlatıyor. Örneğin, ABD vatandaşı olan İsrailli asker Eydan Alexander’ın, Trump’a jest olarak serbest bırakılmasının ardından sınır kapılarının açılması ve yardımların artırılmasına dair örtük bir anlaşma yapıldığı, ancak İsrail’in bu anlaşmayı uygulamadığı belirtiliyor. Benzer şekilde, İsrailli subay Hadar Goldin’in naaşının teslimine ilişkin mutabakatın da yerine getirilmediği hatırlatılıyor. Bu durumun, ABD’nin İsrail üzerinde gerçek ve etkili bir baskı kurmadığı sürece Gazze’de somut ve kalıcı kazanımlar elde etmesinin zor olacağına işaret ettiği değerlendiriliyor.