Ürdün seçimlerinin sonuçları bugün ilan ediliyor

Koronavirüs salgını nedeniyle kapsamlı sokağa çıkma yasağı

Ürdün’deki parlamento seçimlerinde dün seçmenler Amman’daki seçim merkezinin önünde (EPA)
Ürdün’deki parlamento seçimlerinde dün seçmenler Amman’daki seçim merkezinin önünde (EPA)
TT

Ürdün seçimlerinin sonuçları bugün ilan ediliyor

Ürdün’deki parlamento seçimlerinde dün seçmenler Amman’daki seçim merkezinin önünde (EPA)
Ürdün’deki parlamento seçimlerinde dün seçmenler Amman’daki seçim merkezinin önünde (EPA)

Ürdünlüler dün (Salı) on dokuzuncu parlamento seçimlerinde ülkedeki koronavirüs salgınıyla mücadele önlemleri gölgesinde oylarını kullandılar. Bu durum, kadınlara ayrılan on beş sandalye dahil olmak üzere meclisin 130 üyesinin seçimine katılımın çeşitli seviyelerde sınırlı kalmasına yol açtı. Bağımsız Seçim Komisyonu’ndaki yetkililer konseyi, seçmenlerin seçim merkezlerinde oy kullanmalarını sağlamak için yerel saatle akşam saat 21.00’a kadar sandıkları açık tutmak için seçim işlemlerini 2 saat daha uzattı.
Dün akşam saat 19.00’a kadar milletvekili seçimlerine katılım oranı yüzde 30 civarındayken, Bağımsız Seçim Komisyonu mevcut seçime katılım oranının Eylül 2016’da yapılan ve yüzde 37’ye ulaşan bir önceki milletvekili seçimlerine yakın olmasını bekliyordu.  
Ülkenin dün akşam saat 22.00’dan önümüzdeki Pazar sabahına kadar devam edecek olan kapsamlı sokağa çıkma yasağı kapsamına girmesi kararıyla birlikte sokaklardaki hareketlilik de arttı. Sokağa çıkma yasağının uzunluğundan, işlerin aksamasında ve gıda malzemesi tedarik edememeden şikayet eden bazı vatandaşların fırınlar, küçük ve orta büyüklükteki marketlerin önünde kalabalık oluşturmaları salgınla mücadeleye aykırı görüntülerin ortaya çıkmasına yol açtı.
Gözlemciler, koronavirüs salgını gölgesinde yapılan 19. parlamento seçimlerinin içinde bulunduğu şartlar sebebiyle, resmi tahminlerdeki katılım oranını geçtiğini düşünüyor. Bağımsız Seçim Komisyonu Başkanı Halid Kelalde Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, oylamanın kesin sonuçlarının bu akşam açıklanacağını vurgularken, sayım işlemlerini hızlandırmak ve Krallıktaki tüm bölgelerin oy sayımı ve sayım sonuçlarını Amman’daki Özel Merkezi Komisyona aktarılması için gereken süreyi kısaltmak adına, sonuçları kontrol edecek özel komisyonların kuzey, orta ve güney olmak üzere üç bölgeye ayrıldığını belirtti.
Seçimlere katılan adaylar, seçmenlere oy talebinde bulundukları mektuplar göndererek onları seçimlerde oy kullanmaya davet ederken, bazı adayların seçmenlere 20 ila 100 dinar arasında değişen miktarlarda paralar göndererek onların oylarını satın almaya çalıştıkları ortaya çıktı. Bağımsız bir resmi kurum olan Ulusal İnsan Hakları Merkezi bu durumu Bağımsız Seçim Komisyonu’na belgelendirirken, Şarku’l Avsat’ın ulaştığı bazı haberlere göre Seçim Komisyonu bazı davaları Ürdün savcılığına götürdü. Ulusal İnsan hakları Merkezi ayrıca dün yaptığı açıklamada, seçim sürecinde yaşanan bir dizi ihlali belgeledi. Söz konusu ihlallerin en önemlisi olan oy satın alma olgusunun Remse, Medeba ve Amman bölgelerindeki bazı seçim merkezlerinde yaygın olduğunu ortaya koydu. Sivil toplum kuruluşu olan Seçim İzleme Birliği, Bağımsız Seçim Komisyonu’nun oy satın alma videolarında görüntülenen bir grup adayın savcılığa yönlendirildiğini ve seçim sürecinde konuyla ilgili 863 kayıt oluşturulduğunu doğruladı.
Listelerin nihai sonuçlara göre parlamento seçimlerine 294 aday listesi gösterilirken, bu listelerde yer alan aday sayısı 1314’ü erkek, 360’ı kadın olmak üzere 1674 adaya ulaştı. Adaylar 23 seçim bölgesinde 130 sandalyeyi doldurmak için yarıştı.
Yüzde 2.2 milyonu erkek, 2.4 milyonu kadın olmak üzere yaklaşık 4.68 milyon seçmen, isimlerinin yer aldığı kesin listelerin kabul edilmesinden sonra mevcut parlamento seçimlerinde oy kullanma hakkına sahip oldu. Öte yandan, Krallığın dört bir yanındaki 1824 ayrı seçim merkezinde, 3 bin 842’si erkekler, 4 bin 219’u kadınlar için olmak üzere 8 bin 61 sandık kullanıldı.
Ürdün makamları dün akşam, saat 22.00’dan başlayarak önümüzdeki Pazar sabahına kadar devam edecek olan kapsamlı sokağa çıkma yasağını yürürlüğe koydu. Hükümetin sokağa çıkma yasağını uygulama kararı, Çarşamba, Perşembe, Cuma ve Cumartesi günlerinde seçimlerin kesin sonuçlarının açıklanmasından önce geliyor. Bu karar, sonuçların açıklanmasından sonra kazanan adayların tebrik edilmesi gibi meydana gelebilecek toplanmaları önlemek ve seçim sonuçlarına itiraz bağlamında herhangi bir protestoya mahal vermemek ve böylece koronavirüs salgınının yayılmasını önlemek bağlamında geliyor.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.