Lübnan’da koronavirüsle mücadele için 2 haftalık karantina

Karar, hastanelere kabul edilemeyen hasta sayılarının artmasının ardından alındı

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, Yüksek Savunma Konseyi toplantısına başkanlık yaptı (Lübnan resmi haber ajansı NNA)
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, Yüksek Savunma Konseyi toplantısına başkanlık yaptı (Lübnan resmi haber ajansı NNA)
TT

Lübnan’da koronavirüsle mücadele için 2 haftalık karantina

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, Yüksek Savunma Konseyi toplantısına başkanlık yaptı (Lübnan resmi haber ajansı NNA)
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, Yüksek Savunma Konseyi toplantısına başkanlık yaptı (Lübnan resmi haber ajansı NNA)

Lübnan bu hafta sonunda, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının kontrol altına alınmasına yönelik bir girişimde bulunarak iki haftalık karantina sürecine giriyor. Karar özellikle, sağlık sektörünün tükenme aşamasına gelmesi ve daha fazla hasta kabul edecek güçte olmaması sebebiyle alındı.
Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın başkanlık yaptığı Lübnan Yüksek Savunma Konseyi toplantısının ardından, mevcut Başbakan Hassan Diyab karantinanın 14 Kasım cumartesi sabahı itibari ile yürürlüğe gireceğini ve 29 Kasım pazar gününe kadar uygulanacağını duyurdu.
Diyab, Lübnan Yüksek Savunma Konseyi toplantısının ardından Lübnan’ın “Kritik bir durumda” olduğuna ve “Salgının yayılmasının ciddi bir aşamaya gelmesinin ardından karantina uygulanmasından başka bir seçenek olmadığına” dikkati çekti.
Diyab özellikle de tatil sezonundan önce “Lübnanlılar önlemlere riayet etseydi, vaka sayıları azaltılması ile salgın kontrol altına alınsaydı, Lübnan belki de insanları da ekonomiyi de kurtarmış olurdu.” ifadelerini kullandı. Diyab ayrıca şu ifadeleri de sözlerine ekledi: “Vatandaşlar önlemlere riayet etmez ve vaka sayıları yükselmeye devam ederse karantinayı ek bir süre daha uzatmamız gerebilir.”
Lübnan’da toplam vaka sayısı 95 bini aşarken, ölü sayısı 730 kişiye ulaştı. En tehlikeli veri ise, pozitif çıkan test sonuçlarının, günlük test toplamlarının yüzde 14’üne tekabül etmesi oldu.
Diyab, “Hastanelerde yer olmaması sebebiyle insanların sokaklarda öldüğü ya da hastalar arasında tercih yapılmasını gerektirecek bir durumun” olduğu aşamaya gelinmesine yönelik korkusunu dile getirdi.
Söz konusu karantina kararı, saat 17.00’den sabah 05.00’e kadar sokağa çıkma yasağı uygulanmasını, pazar günü trafik yasağının uygulanmasının yanı sıra arabalarda bir veya iki kişi olunmasına yönelik karar tekrar yürürlüğe girdi.
Karantina kararından Uluslararası Beyrut Havalimanı, hastaneler, dispanserler, fırınlar, ekmekçiler ve gıda veya sağlık hizmeti sunan dernekler gibi yaşam alanlarının yanı sıra gıda ve tarım ürünlerinin üretilmesi ve depolanması ile ilgili tüm çalışmalar muaf tutuldu.
Lübnan Meclisi Sağlık Komitesi Başkanı Asım Araci, bir dizi ekonomi kurumlarının, özellikle tüccar ve sanayicilerin itirazlarıyla neden olan karantina kararının “kaçınılmaz” olduğunu dile getirdi.
Araci Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, özel hastanelerin koronavirüs hastaları için bölüm açmalarına yönelik baskı yapılmasının yanı sıra devlet hastanelerindeki yatak kapasitelerinin artırılması ve yoğun bakım ünitelerindeki yatak sayısının 600’ün üzerine çıkması ile karantina sürecinde sağlık sektörünün “Nefes almasına” imkan sağlayacağını belirtti. Araci ayrıca karantina odalarındaki yatak sayılarının, önümüzdeki aylarda vaka sayılarının artması öngörüldüğü için yatak sayılarının iki katına çıkararak bin 200’e ulaştırılacağını söyledi.
Araci, Lübnan’daki sağlık sektörünün bilindiği üzere “Aşırı yorgun” duruma gelmiş olmasına dikkat çekti. Araci yoğun bakımda tedavi gören doktor sayısının 15 olduğunu 250’ye yakın doktorun karantinada olduğunu belirtti. Hastalığa yakalanan doktor ve hemşire toplam sayılarının bin 1150’yi aştığını açıkladı. Hastalığın sağlık çalışanları arasında hızlı bir şekilde yayılmasının, hastanelerin ve ilgili sendikalarının karantina talebinde bulunmalarına yol açtığını belirtti.
Araci, bir aylık bir karantina uygulanmasının en iyi olacağını ancak iki haftalık bir karantina sürecinin de iyi olduğu vurguladı. Salgın ile mücadelede karantinanın başarılı olabilmesi için en önemli şeyin vatandaşların önlemlere riayet etmesi ve ilgili bakanlıkların geçmişte yaşanan deneyimlerin tekrarlanmaması için sorumluluklarını yerine getirmeleri olduğu belirtti. Araci “Ekonomik kayıplarda Lübnan’ın suçlanmamalıyız, bunun bir faydası yok ve ekonomi ve sağlık açısından kayıplar veriyoruz” dedi.
Şarku’l Avsat’a konuşan bir güvenlik çalışanı, ilk karantina uygulamasında olduğu gibi bu süreçte de sıkı denetim çalışmalarının uygulanacağını, kuralları ihlal eden kişiler hakkında tutanak tutulacağını ve salgının durumunun ciddiyeti sebebiyle rehavete yer olmadığını belirtti.
Lübnan’ın 15 Mart’tan bu yana genel, kısmi, aralıklı ve bölgesel (belirli bölgelerin kapanması) arasında bir dizi çeşitli karantina kararlarının uygulanmasını dayatan bir seferlik durumu yaşadı.
Ülkede ilk karantina Mart ayında yürürlüğe girdi ve 3 hafta boyunca uygulandı. Lübnan dini bayramların ardından bazı çalışmaları tekrar başlatırken havalimanlarını da yeniden açtı. Sonrasında ülke tekrar kısmi karantina önlemleri uygulamaya başladı ve Kurban Bayramına denk gelen 30 Temmuz 3 Ağustos tarihleri arasında kısmı karantina uygulandı.
Sağlık Bakanlığı'nın birden fazla kez vurguladığına göre, bir aydan uzun bir süredir uygulanan bölgesel karantinalar istenilen sonucu vermedi.
İlk karantina dışında diğerlerinde, özellikle de zor ekonomik koşullar altında ilgili makamların tutumlarında rehavet oluştuğu ve sıkı önlemler alınmadığı, vatandaşların ise önlemlere riayet etmediği gözlemlendi.
Başbakan Diyab bu çerçevede, 240 bin aileye 400 bin lira (Resmi döviz kurunda yaklaşık 250 dolar, karaborsada ise 50 doların altında) ödeneceğini ve bu ödemelerin yıl sonuna kadar devam edeceğini açıkladı.



Hizbullah ateşkes sonrası döneme siyasi olarak hazırlanıyor

Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
TT

Hizbullah ateşkes sonrası döneme siyasi olarak hazırlanıyor

Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)

Her türden siyasi güç, Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım'ın kendisini bir kez daha Taif Anlaşması şemsiyesi altında konumlandırdığını yinelemesiyle uğraşıyor. Çünkü Kasım, 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) kararının uygulanmasına hazırlık olarak İsrail'in girdiği bölgelerden çekilmesiyle birlikte Güney Lübnan'a sükunetin geri dönmesinden sonraki aşamaya yaklaşımında yol haritasının ana başlıklarını tanımlayarak ABD'nin ateşkese ulaşma vaatlerinin önüne geçmek istedi.

Siyasi kaynakların Şarku’l Avsat'a aktardığına göre Kasım'ın ateşkes sonrası sahneye yaklaşımında tanımladığı maddeler, Hizbullah'ın yönelimlerine Lübnanlılığı siyasi faaliyette bulunma noktasına kadar ekleme arzusuna işaret ediyor. Buna karşılık, Lübnanlılar arasında bölünmeye neden olan tek taraflı Gazze Şeridi'ni destekleme kararının yol açtığı tepkilere ilişkin değerlendirmeleri ışığında bölgede olup bitenlerle ilgilenme düzeyi azalıyor.

Kaynaklar, Hizbullah'ın Gazze Şeridi'ni destekleme kararının dayattığı gerçekleri görmezden gelemeyeceğine inanıyor. Bunların başında direniş eksenindeki müttefiklerinin desteğinden yoksun olması geliyor. Bu çatışmada Hizbullah neredeyse tek başınaydı. Hizbullah'ın Meclis Başkanı Nebih Berri'ye Amerikalı arabulucu Amos Hochstein ile müzakere yetkisi vermesi ve güneyi sükûnete kavuşturacak bir taslak üzerinde anlaşmaya varmaları, kaçınılmaz olarak Gazze Şeridi ve Güney Lübnan cephelerini birbirine bağlayacak ve Hamas'ı destekleyecek bir taslağa yer olmadığı anlamına geliyor.

Hizbullah'ın geri çekilişi

Aynı kaynaklar Hizbullah'ın taslağa itiraz etmemesinin, Litani'nin güneyindeki konuşlanma alanını boşaltmayı ve geri çekilmeyi zımnen kabul ettiği anlamına geldiğine işaret ediyor. Buna ek olarak, Ağustos 2006'da 1701 sayılı kararın kabul edilmesinden bu yana yürürlükte olan angajman kuralları ve bu kuralların uygulanmasını kontrol altında tutan terör dengesi de iptal edilmiş oldu.

Aynı kaynaklar Hizbullah'ın içe çekilmekten başka çaresi olmadığını ve şu ana kadar elde edilenlerin ABD'nin vaatlerine bağlı bir ateşkese varmakla sınırlı kaldığını söylüyor. Lübnan-Suriye sınırı, ordunun Refik Hariri Uluslararası Havaalanı'nda uyguladığı modele uygun olarak kontrol edilmesine ve Lübnan'a ve Lübnan'dan her türlü kaçakçılığın önlenmesine karar verilmesinin ardından artık Hizbullah'a silah sevkiyatına açık değil. Diğer yandan Suriye rejimi, uluslararası toplumla ilişkilerini düzeltmek ve ABD'nin Sezar Yasası kapsamında kendisine uyguladığı yaptırımların kaldırılmasını sağlamak amacıyla bu eksenden çekildiği için direniş ekseni aktif bir varlık gösteremedi.

Laricani

Bu bağlamda kaynaklar, İran Dini Lideri’nin kıdemli danışmanı Ali Laricani'nin Beyrut ziyareti sırasında kendisiyle görüşen direniş ekseninden bir heyete söyledikleri üzerinde duruyor: “İran Lübnan'a yardım ulaştırmak istiyor, ancak kara, deniz ve havadan bize uygulanan abluka yardım göndermemizi engelliyor. Yeniden inşada ortak olduğumuzu vurgulamaktan başka çaremiz yok.”

Hizbullah'ın Lübnan'ı güvenli bir liman haline getiren Taif Anlaşması'na katılmasının, direniş ekseninin yanında yer alması nedeniyle bozulan Lübnan-Arap ilişkilerinin düzeltilmesi ve Lübnan'ın bölgede yaşanan çatışmalardan uzak tutulması yerine mesajların verildiği bir platform haline getirilmesi bağlamında eleştirel bir gözden geçirme olup olmadığı soruluyor. İsrail geniş alanları tahrip etmeye devam ederken ateşkesi kabul etmekteki isteksizliğine rağmen ateşkese varmaktan başka çaresi olmadığına mı ikna oldu? Bu da Amerikan vaatlerinin akıbeti sorusuna kapı açıyor. Peki savaşın sona erdiğini ilan etmek için doğru zamanı seçmek Tel Aviv'in mi elinde?

Taif Anlaşması çatısı altında konumlanma

Kaynaklar, Berri'nin Hizbullah’a, içe dönmesi ve kendisini Taif Anlaşması çatısı altında konumlandırması tavsiyesinde bulunma rolünü de göz ardı etmedi. Özellikle de uluslararası toplum tüm bileşenleriyle muhalefete Lübnan'ın birikmiş krizlerinden kurtulması için iş birliği yapması yönünde el uzatmasını tavsiye ederken…

Hizbullah'ın Gazze Şeridi'ne verdiği destekle aynı döneme denk gelen gelişmelere karşı temkinli olduğunu söyleyen kaynaklar, Hizbullah’ın İran'ın müdahalesine oynadığı bahsin yanlış olduğu gerçeği ışığında hesaplarını yeniden gözden geçirmeye karar verip vermediğini soruyor. İran, bölgedeki konumunun zayıflaması ihtimalini göz önünde bulundurarak rejimi korumak ve muhafaza etmekle ilgileniyor.

Dolayısıyla Hizbullah'ın Taif Anlaşması’nı restore etme kararı, kaynaklara göre sahip olduğu artı gücün siyasi denklemde harcanmayacağını anladıktan sonra Lübnan'ı kurtarmak için çözüm arayışında siyasi harekete katılmaya istekli olduğu anlamına geliyor. Ateşkes sağlanır sağlanmaz ülkenin yeni bir siyasi aşamaya girmeye hazır olmasıyla birlikte, 1701 sayılı kararın uygulanması için üzerinde anlaşmaya varılanları hayata geçirmeyi üstlenecek cumhurbaşkanının seçilmesine öncelik verecek şekilde, başta muhalefet olmak üzere ülkedeki ortaklarıyla iletişime geçecek kanalların aranmasına ihtiyaç var.

Bu nedenle, Kasım'ın Hizbullah'ı yeni bir siyasi aşamaya taşımaya hazırlanırken çizdiği yol haritasına muhalefetten ya da merkezcilerden gelebilecek tepkilere yer açmak için sabırlı olmak gerekiyor. Bunun için de muhaliflerine kabadayılık taslamaması, cumhurbaşkanının seçimini durgunluktan çıkarmak ve Taif Anlaşması’nın uygulanmasını tamamlamak için açık, esnek ve gerçekçi olması gerekiyor. Bunun karşılığında da kendisine aynı şekilde davranılmalı ve Gazze Şeridi'ni destekleme tekelinden önceki gücünün artık geçmişteki gibi olmadığı bahanesiyle ülkenin kurumlarını restore etme konusunda kendisini zayıflatmak istediklerini düşündürecek şekilde hareket edilmemelidir. Öyle ki İran'ın etkisinin azalması, direniş ekseninin vurucu gücünü oluşturan ve bölgedeki en güçlü kolu olduğu için Hizbullah'a destek sağlamada mütevazı sınırlarda bile olsa bir rol oynamayan arenaların birliğinin etkisizliği ile bağlantılı olarak ortaya çıktı. Dolayısıyla, devlet projesine yeniden kazandırmak için İran'ı kucaklamaya ihtiyaç var.