Sudan Komünist Partisi, Hamduk hükümetini düşürmekle tehdit etti

Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk (AP)
Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk (AP)
TT

Sudan Komünist Partisi, Hamduk hükümetini düşürmekle tehdit etti

Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk (AP)
Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk (AP)

Sudan Komünist Partisi geçiş hükümetinden çekildiğini duyurmasından günler sonra, Dr. Abdullah Hamduk başbakanlığındaki geçiş hükümetini ‘asalak kapitalist’ yöneliminden geri adım atmadığı, Anayasa Bildirgesi’ni ihlal etmeye devam ettiği ve ‘devrimci kitlelere’ verilen ‘Aralık Devrimi’nin hedeflerine ulaşılması, taleplerinin yerine getirilmesi ve halkın desteğinin alınması sözünü tutmadığı takdirde düşürme sözü verdi. Parti, Hamduk hükümetini bir eksen politikası izlemek, uluslararası finans kurumlarına boyun eğmek, ‘yumuşak iniş politikası’ benimsemek ve İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi yolunda ilerlemekle suçladı.
Sudan Komünist Partisi, geçtiğimiz cumartesi günü Özgürlük ve Değişim Güçleri Bildirgesi Güçleri’nden (ÖDBG) ve iktidar koalisyonundan çekildiğini ve ‘Devrim ve Değişim Güçleri’ olarak adlandırdığı kişilerle birlikte hareket ettiğini duyurdu. Parti, ‘kitlelerin ve davalarının’ arkasında durma ve yanıltıcı ve aldatıcı sahte umutlarla mücadele etme kararı aldığını belirtti.
Komünist Parti Genel Sekreteri Muhammed Muhtar El-Hatib, dün Hartum'da düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamada, partisinin, ‘askeri oluşum’ olarak adlandırdığı Bakanlar Kurulu'nun çalışmalarına ve barış dosyası, ekonomi ve dış ilişkiler başta olmak üzere yürütme görevlerini yerine getirmesine müdahale edilmesini, Anayasa Bildirgesi’nin ihlali olarak gördüğü reddettiği için iktidar koalisyonundan ayrıldığını belirtti.
Partisinin iktidar koalisyonunda kaldığı süre boyunca devrimin hedeflerine yönelik her adımı desteklediğini ve ‘yumuşak iniş politikası’ savunucularına karşı olduğunu söyleyen Hatib, son olarak ÖDBG’nin Ulusal Ekonomi Konferansı kararlarını boşa harcaması sonrası iktidardaki koalisyondan ayrılmasını gerektiren bir aşamaya geldiğini belirtti. Hatib, geçiş hükümetinin Güney Sudan’ın başkenti Juba'da barış anlaşmasını imzalayarak, İsrail ile ilişkilerin normalleşmeyi ve ABD şantajına boyun eğmeyi kabul ederek Anayasa Bildirgesi’ni ihlal ettiğini söyledi.
Komünist Partisi, yumuşak iniş güçlerini, devrik lider Ömer el-Beşir’in çağrısı ile seçimlere katılmayı reddeden ve halk devrimiyle rejimin devrildiğinin kamuoyuna duyurulduğu bir dönemde çağrısı yapılan ‘ulusal diyalog’ oturumlarına katılan siyasi güçler olarak tanımlıyor. Ancak iktidardaki koalisyonda yer alan diğer siyasi güçler, Komünist Parti’nin iddialarını kabul etmezken koalisyondan ayrılmasıyla ilgili kendi siyasi seçimini koalisyona ve hükümete mal etmeye çalışmakla ve geçiş dönemi boyunca ‘sorun çıkaran taraf’ olmakla suçladılar.
Hatib, Komünist Parti’nin ayrıca geçiş hükümetini ‘ekonomik politikalarını tersine çevirmediği, Anayasa Bildirgesi’ni ihlal etmeye devam ettiği, devrimin taleplerini karşılamadığı ve İsrail ile ilişkileri normalleştirme anlaşmasını uyguladığı düşürmeye ve ona karşı koymak için ‘devrimci kitleleri’ yeniden örgütlemeye çalışacağını söyledi.
Partisinin geçiş hükümeti ile ilişkisinin ‘devrime hizmet eden her şeye destek, gidişatta herhangi bir sapma olmaması için çabalama ve hükümetin ciddi bir şekilde yoldan sapmaya başladığını görünce ayrılma’ olmak üzere üç aşamadan geçtiğini söyleyen Hatib, partisinin ÖDBG’den ve iktidar koalisyonundan çekilmesinin geçiş hükümeti için siyasi bir referans olduğunu belirtti.
İktidar koalisyonundaki siyasi güçleri, yumuşak iniş politikasını benimsemekle ve geçiş hükümetini ‘asalak kapitalizm’ sütunlarına bağlı kalmakla suçlayan Hatib, “Eski rejimin yetkililerini devlet kurumlarından uzaklaştırmak ve onları devlet içinden sökmek bir işe yaramadı. Devrik rejimin yozlaşmış üyelerinin uzaklaştırılması ekonomik kurumlarda herhangi bir etki yaratmadı. Adalet sağlanmadı ve şehitlerin katilleri adalet önüne çıkarılmadı. Darfur’da işlenen suçların failleri, uzun bir sürenin ardından mahkeme karşısına çıkarıldı” şeklinde konuştu.
Geçiş hükümetini, ‘yumuşak iniş güçleri’ olarak tanımlayan Hatib, hükümetin çoğunluğu yurt dışından dönen ‘yabancı çıkarlarla bağlantılı’ teknokratlardan ve ‘darbeyi’ gerçekleştiren ordunun temsil ettiği Yüksek Güvenlik Komitesi üyelerinden oluştuğunu söyledi. Juba Barış Anlaşması güçlerinin üçüncü bileşeni olan ‘yumuşak iniş güçlerinin’ ve ordu üyelerinden oluşan siyasi cephenin, düzenli ordu ve milislerden oluşan askeri gücün koruması altında yeni bir ittifak kurmalarının beklendiğini söyleyen Hatib, “Hepsi, Yasama Konseyi'nin oluşturulmasını baltalamaya çalıştı” dedi.
Hatib, hükümeti ‘Ulusal Ekonomi Konferansı’ndan çıkan kararları baltalamakla, vatandaşların yoksullaşmasına, yüksek enflasyon rakamlarına, Sudan para biriminin döviz karşısında düşmesine, temel ürünlerin fiyatlarında eşi benzeri görülmemiş bir yükselişe ve kıtlığa neden olan Dünya Bankası politikalarına bağımlı kalmakla ve ülkenin siyasi iradesini ‘eksen siyasetine’ mahkum etmekle suçladı.
ÖDBG koalisyonu, aralarında sağ veya sol eğilimli ya da merkezci olmak üzer e çeşitli taraflardan olmak üzere Sudan Meslek Grupları Birliği, Nida Sudan İttifakı, Ulusal Birlik Güçleri, Muhalif Toplanma Koalisyonu ve bazı siyasi partilerden oluşuyor. 17 Ağustos 2019'da oluşturulan ÖDBG ile Askeri Geçiş Konseyi (AGK) arasında ‘Anayasa Bildirgesi’ olarak bilinen ve Egemenlik Konseyi’nde hem askeri hem de sivil isimlerin olmasını öngören bir güç paylaşım belgesi imzalandı.



Lübnan Genelkurmay Başkanı’nın görev süresinin uzatılması… Hizbullah, bu hamleyi destekleyerek pozisyonunu değiştirmeyi düşünüyor

Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)
Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)
TT

Lübnan Genelkurmay Başkanı’nın görev süresinin uzatılması… Hizbullah, bu hamleyi destekleyerek pozisyonunu değiştirmeyi düşünüyor

Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)
Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)

Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) tarafından desteklenen Lübnan ordusunun güneyde uluslararası destekli ateşkesi yürürlüğe koymasıyla birlikte Lübnan savaşta yeni bir sayfa açıyor ve yeni bir siyasi döneme girmeye hazırlanıyor. Lübnan ordusu, 1975'te iç savaşın patlak vermesinden bu yana ilk kez yerel ya da bölgesel bir ortak olmadan 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararını uygulamak üzere Lübnan'ın derinliklerine, İsrail ile olan sınıra konuşlanıyor. Böylece, etkin bir hükümetle iş birliği içinde, kararın tüm boyutlarıyla uygulanmasına eşlik etmeyi kendine görev edinecek bir cumhurbaşkanının seçilmesiyle anayasal kurumların yeniden düzene girmesinin önü açılmış olacak.

1701 sayılı kararın uygulanması

Ordunun konuşlandırılması, 1701 sayılı kararın uygulanması için bir adım teşkil ediyor ve Lübnan'ın toparlanma aşamasını geçmesi ve her düzeyde çöküşüne neden olan birikmiş krizlerinden kurtulması için zorunlu bir yol olarak devlet projesinin kurtarılması ve etkinleştirilmesinin yolunu açıyor. Yeter ki siyasi güçler yolun ortasında buluşmak ve hesaplarını gözden geçirip irdelemek için inisiyatif alsınlar. Bu da Hizbullah'ın zayıflatılmaması karşılığında ülkedeki ortakları üzerinde güç fazlalığından yararlanmamasını gerektiriyor. Bazı muhaliflerinin Taif Anlaşması’na bağlılık çatısı altında ülkeyi yeniden inşa etmek ve bazı maddelerinin uygulanmasına etki eden kusurlardan arındırdıktan sonra uygulamasını tamamlamak yerine güneydeki savaşın sonucunu kendi çıkarları için kullanmaları kabul edilemez.

Ordunun konuşlandırılmasıyla birlikte güneydeki güvenlik otoritesi, 1701 sayılı kararda öngörülen icrai tedbirleri yürütme otoritesinin siyasi kılıfıyla uygulamakla sınırlı kaldı. Bir parlamento kaynağının Şarku’l Avsat'a verdiği demece göre, 1701 sayılı kararın uygulanmasını engelleyen önceki aşamada olduğu gibi uzlaşı yoluyla güvenliği sağlamak ve iç barışı korumak artık mümkün değil.

Kaynağa göre ABD'li arabulucu Amos Hochstein ile Meclis Başkanı Nebih Berri arasında varılan mutabakatın bir sonucu olan ve Hizbullah liderliğinin güneyde ateşkese varılması talimatını verdiği yol haritasına bağlı kalınması gerekiyor. Kaynak ayrıca, Fransa ile koordinasyon halinde ABD'nin öncülüğünde eşi benzeri görülmemiş bir uluslararası desteğe sahip olan bu yol haritasından kaçınılamayacağını belirtti.

Yeni siyasi aşama

Lübnan yeni bir siyasi döneme girmeye hazırlanıyor. Bugün (perşembe) yapılması planlanan yasama oturumunda onaylanmak üzere bazı milletvekilleri tarafından sunulan bir kanun teklifine göre, uyulması gereken gündemin başında Genelkurmay Başkanı Joseph Avn ile güvenlik ve askeri servislerin komutanlarının görev sürelerinin uzatılması yer alıyor. Ateşkes sağlanır sağlanmaz cumhurbaşkanlığı dosyasını harekete geçirmeyi görev edinen Berri'ye göre milletvekilleri daha sonra hiçbir partiye meydan okumayan ve herkese aynı mesafede duran bir cumhurbaşkanı üzerinde uzlaşmaya varmak üzere istişarelerde bulunabilecek.

Parlamento kaynağı, Avn, İç Güvenlik Güçleri Genel Müdürü Tümgeneral İmad Osman ve Kamu Güvenliği Genel Müdür Vekili Tümgeneral İlyas el-Beyseri'nin görev sürelerinin uzatılmasında herhangi bir sorun olmadığını vurguladı. Milletvekili Cibran Basil başkanlığındaki Özgür Yurtsever Hareket’e mensup milletvekilleriyle sınırlı bir devamsızlıkla parlamentonun yasa teklifini oylamasının önünün açık olduğunu söyledi.

Kaynak, Özgür Yurtsever Hareket milletvekillerinin yokluğunun yeni olmadığını ve bunun Avn ile güvenlik servislerinin liderlerinin görev sürelerinin ilk kez uzatılmasını onaylayan yasama oturumunu boykot etme yönündeki önceki tutumlarının bir tekrarı olarak ortaya çıktığını belirtti. Ordu komutanının görev süresinin uzatılmasının cumhurbaşkanlığı yarışındaki şansını arttıracağını ifade etti.

Hizbullah'ın tutumunda değişiklik

Yasama oturumunda yeni olan bir durum var. Hizbullah'ın temsilcilerinin ilk uzatma oturumunda güvenlik servisleri liderlerinin görev sürelerinin uzatılmasını amaçlayan yasa tasarısını oylamaktan kaçınan bir tutumu sergiledikleri görüldü. Ancak buna rağmen oturumu boykot etmediler ve oturumun yapılabilmesi için yeterli çoğunluğu sağladılar. Bu durum Hizbullah ile Basil arasındaki anlaşmazlığı derinleştirdi. Bu arada kaynak, Direnişe Sadakat Bloğu’na mensup temsilcilerin şu anda uzatmayı destekleyen pozisyonlarını yeniden gözden geçirmeyi düşündüklerini ifade etti.

Kaynak, ilk uzatma oturumunda Hizbullah'ın, temsilcilerinin uzatma konusunda oy kullanmadan toplanması için yeterli çoğunluğu sağlamasını dikte eden siyasi koşulların değişmeye başladığını söyledi. Lübnan'ın savaşı sona erdirmek için UNIFIL desteğiyle orduyu güneyde konuşlandırmak üzere uluslararası uzlaşı tarafından kendisine verilen rolü kolaylaştırmak için askeri kurumu güçlendirmeyi ve ihtiyaç duyduğu tüm desteği sağlamayı gerektiren yeni bir siyasi aşamaya girmeye hazırlanması bu değişen koşullar arasında. Bu durum, Hizbullah ile İsrail arasındaki karşılıklı ihlallerin baskısı altında Ağustos 2006'da yayınlanmasından bu yana askıda kalan 1701 sayılı kararın uygulanmasının önünü açacaktır.

Kaynak, Hizbullah'ın uluslararası topluma olumsuz bir mesaj vermekten kaçınmak için Avn'ın görev süresinin uzatılmasında çekimser kalmaya niyeti olmadığını doğruladı. Uluslararası toplum, ordunun Litani Nehri'nin güneyinde konuşlanarak ateşkes sağlanmasındaki rolüne önem verirken, Hizbullah da askeri cephaneliğini kuzeye çekiyor. Kaynak, Hizbullah'ın, istikrarın yeniden sağlanması için ordunun şehirlerinde aktif olarak bulunmasını destekleyen güneylilerin ruh halini dikkate almak zorunda olduğunu söyledi. Hizbullah bu konuda mahcup olmayacak, çünkü Berri'nin talep ettiği gibi uzatma kararı cumhurbaşkanlığı hesaplarına dahil edilmeyecek. Böylece söylendiği gibi Hizbullah yolu kapatmış oldu. Çünkü Hizbullah'ın Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım'ın ordu liderliğini sorguladığı bir ortamda, Hizbullah'ın ordu ile ilişkileri ılımlı bir hal alıyor.

Asıl soru şu: Hizbullah eski müttefiki Cibran Basil'i uzatmaya karşı çıkarken yalnız bırakacak mı? Özellikle de Basil'in, Gazze'ye verdiği destek nedeniyle Hizbullah’la yollarını ayırmasının ardından Hizbullah'ın Basil'i dikkate almasına gerek kalmadığı düşünülüyor. Hizbullah'ın rolünün İsrail saldırılarına karşı Lübnan'ı savunmakla sınırlı olması gerektiğini düşünen Basil, güney ve Gazze cephelerini birbirine bağlayarak alanların birleştirilmesi için herhangi bir gerekçe görmüyor.