Moskova’dan Şam'a bir milyar dolar ve ticari temsilcilik desteği

Moskova’dan Şam'a bir milyar dolar ve ticari temsilcilik desteği
TT

Moskova’dan Şam'a bir milyar dolar ve ticari temsilcilik desteği

Moskova’dan Şam'a bir milyar dolar ve ticari temsilcilik desteği

Şam’da dün başlayan Suriyeli mültecilere yönelik konferansta büyük ve aktif bir Rus varlığı ön plana çıktı.
Diplomatik ve askeri üst düzey yetkililerin katılımıyla Moskova, konferans sırasında kasıtlı olarak Suriye'deki altyapı ve sanayi sektörüne bir milyar dolar destekleme planını açıkladı. Ayrıca Suriye’nin başkentinde ticari bir temsilcilik açıldığını duyurdu. İran'ın mülteci meselesini siyasallaştırmak için Batı'ya katıldığı yönündeki Rusya'ya yöneltilen suçlamalara karşılık, Rusya Savunma Bakanlığı, Suriye topraklarındaki mülteci kamplarının ‘terörizmin yuvalarına dönüşmemeleri’ için kaldırılmasını talep etti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Özel Temsilcisi Alexander Lavrentiev, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov adına yaptığı açılış konuşmasında Suriyeli mülteciler ve yerlerinden edilmiş kişilerin dönüşü konulu uluslararası konferansın, ‘bazı ülkelerin buna karşı çıkmalarına ve konuyu siyasallaştırma girişimlerine rağmen gerçekleştiğini’ vurguladı.
Lavrov, Moskova'nın düzenlediği konferansa katılan tüm ülkelere minnettarlığını ifade ederek, ‘terör örgütlerinden kurtarılan Suriye bölgelerini yeniden inşa etme çalışmalarının başlamasından’ övgüyle söz etti.
Rusya Dışişleri Bakanı, BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı Kararı uyarınca, Suriyeli mülteciler ve göçe zorlanmış kişilerin Suriye'nin egemenlik ve toprak bütünlüğüne tam saygı göstererek evlerine dönüşüne yardım edildiğini vurguladı. Bunun Suriye'de uzun vadeli istikrarı sağlamanın en önemli adımlarından biri olarak görüldüğüne dikkat çeken Lavrov, ancak aynı zamanda bu sorunu çözmenin milyonlarca Suriyeli için insana yakışır yaşam koşullarının sağlanmasını ayrıca tüm uluslararası toplumun aktif katılımını gerektirdiğini belirtti.
Lavrov, Rusya'nın Suriye'ye çok yönlü destek sağlama konusundaki kararlılığını mevcut konferansın düzenlenmesine aktif ve etkili bir şekilde yardımcı olduğunu vurguladı. Kimliği belirsiz tarafları ‘Suriye mülteci sorununun siyasallaşmasından sorumlu’ tuttu. Lavrov adına yapılan konuşmada “Şam hükümetini deviremeyen ülkeler mali ve ekonomik boğma yöntemleri uygulamakta ayrıca mülteciler ve göçe zorlanmış kişilere yardım sağlanmasını engelleyen yasadışı kısıtlayıcı tedbirler tek taraflı olarak almakta” ifadelerine yer verildi.
Bu yöntemlerin insanlık dışı ve yapıcı olmadığını söyleyen Lavrov, ABD'nin başını çektiği bir dizi ülkenin konferansa katılmayı reddetmesinin, Suriye'ye karşı uygulanan çifte standartların ve bu ülkeyi ‘jeopolitik bencil çıkarlara rehin alma’ çabalarının kanıtı olduğuna işaret etti. İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Asgar Hacı, konferansın açılışında yaptığı konuşmada benzer ifadeleri kullandı. Bazı ülkelerin bu konferansı aktif olarak katılmak yerine politik nedenlerle engellediğini düşündüğünü belirtti. İran, konferansın Suriye'deki mevcut kriz ışığında takip edilmesi gerektiğine inanıyor. Mültecilerin dönüşü, altyapının yeniden inşası ve imar konusunun uluslararası toplumun desteğini alması gerektiğini düşünüyor.
Ali Asgar Hacı, Suriyeli mültecilerin dönüşü meselesiyle uğraşmanın ‘bir zorunluluk haline geldiğini’ vurgulayarak, uluslararası topluma Suriye'de yaşamı geri getirmeye çağrısında bulundu.
Hacı ayrıca, "Terörist akını, Suriye'de kan dökülmesine ve milyonlarca Suriyelinin zorla başka ülkelere sürülmesine neden olan savaşı ateşledi. Washington tarafından desteklenen terörist gruplar, Rukban kampı sakinlerinin oradan ayrılmalarını engelliyor” ifadelerini kullandı. İran'ın hala Suriye'deki duruma siyasi bir çözüm bulmakta ısrar ettiğini açıkça belirtti. İranlı yetkili, "Yeniden yapılanmanın önemi ve bunun mültecilerin dönüşü üzerindeki etkisi göz önüne alındığında, İran, Suriye'nin yeniden inşası için uluslararası bir fon kurmayı teklif ediyor" dedi.
Bunun yanısıra Rusya Savunma Bakanlığı Ulusal Kontrol Merkezi Başkanı Mihail Mizintsev, Suriye topraklarının bir kısmını işgal eden yabancı silahlı kuvvetlerin yasadışı varlığının ülkenin egemenliğini ihlal ettiğini ve mültecilerin dönüşünü engelleyen en önemli nedenlerden birini oluşturduğu ifade etti.
El-Tanf'taki (Tenef) ABD askeri üssünü çevreleyen alan ve göçe zorlanan kişilerin çok daha kötü bir durumda yaşadığı Haseke'deki el-Hol kampı da dahil olmak üzere, Suriye devletinin egemenliği dışındaki tüm bölgelerin çok zor şartlar yaşadığına dikkat çekti. Mizintsev, “Suriye topraklarının yasadışı işgali, Suriye halkının doğal kaynaklarının yağmalanmasına ve militanları finanse etmek için kullanılmasına yol açar. Bu durum da bölgelerdeki gerginliğin devam etmesine neden olur” şeklinde konuştu.
Mizintsev, Suriye’deki mülteci kampların kapatılması çağrısında bulunarak, “Yasadışı silahlı oluşumlar için bir insan kaynağı olan tüm Ülke İçinde Yerinden Olmuş Kişilerin (ÜİYOK) barındığı kamplarının sökülmesini sağlamak ve sakinlerini yaşamayı seçtikleri alanlara yerleştirip normal yaşam koşullarına uyum sağlamalarına yardımcı olmak zorunludur” dedi.
Rusya Devlet Mültecilerin Dönüşü Koordinasyon Merkezi'nin Başkanı Mizintsev, uluslararası hukuk hükümlerine sıkı sıkıya bağlı kalmanın ve işgal edilen toprakların mümkün olan en kısa sürede meşru Suriye hükümetinin kontrolüne geri verilmesinin sağlanmasının önemini vurguladı.
Suriye'ye yönelik yaptırım politikasının durdurulması ve banka hesaplarındaki yasağın kaldırılması gerektiğinin de altını çizdi.
Mizintsev, ekonomik düzeyde Rusya'nın ‘Suriye'deki elektrik şebekelerinin yeniden inşası, sanayi sektörünün rehabilitasyonu ve diğer insani ihtiyaçların karşılanması için bir milyar dolardan fazla kaynak ayırdığını’ duyurdu. Ayrıca, Rusya ve Suriye temsilcilerinin konferansın oturum aralarında enerji, gümrük birliği ve eğitim faaliyetleri alanlarında iki taraf arasında 8 adet işbirliği anlaşması imzalayacağını doğruladı.
Bu duyuru, Rusya Başbakanı Mihail Mişustin'in Suriye'de Rusya için ticari bir temsilcilik açma kararnamesi çıkarmasıyla aynı zamana denk geldi.



Trump'ın elçisi: Irak kritik bir dönüm noktasında ve silahlı gruplar var olduğu sürece başarılı olamaz

ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
TT

Trump'ın elçisi: Irak kritik bir dönüm noktasında ve silahlı gruplar var olduğu sürece başarılı olamaz

ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)

ABD Başkanı'nın Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya dün yaptığı açıklamada, Irak'ın kritik bir dönemeçte olduğunu ve silahlı grupların devletle rekabet edip devletin rolünü baltaladığı bir ortamda hiçbir ulusun başarılı olamayacağını söyledi.

Savaya, Irak'taki bölünmüşlüğün ülkenin uluslararası konumunu zayıflattığını, ekonomisini boğduğunu ve ulusal çıkarlarını koruma yeteneğini sınırladığını belirterek, hükümetin ülkeyi bölgesel çatışmalardan uzak tutan ve ulusal önceliklere odaklanan bir yaklaşım izlediğinde, istikrarın mümkün olduğunu kanıtladığını ifade etti.

Irak'ta istikrarın sağlanmasının sorumlu liderlik ve devleti ve kurumlarını güçlendirmeye yönelik kararlı bir yaklaşım gerektirdiğini vurgulayan yetkili, siyasi ve dini liderlerin kararlarının, Irak'ın egemenlik ve güç yolunda ilerleyip ilerlemeyeceğini veya parçalanma ve gerilemeye doğru kayıp kaymayacağını belirleyeceğini belirtti.

Trump'ın liderliğinde Amerika Birleşik Devletleri'nin bu kritik dönemde Irak'ı desteklemeye tamamen hazır olduğunu teyit etti.


Yoksulluk içinde boğulan Gazze, iki aylık kırılgan ateşkesi sona erdirdi

Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)
Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)
TT

Yoksulluk içinde boğulan Gazze, iki aylık kırılgan ateşkesi sona erdirdi

Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)
Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)

Gazze Şeridi, İsrail ve Hamas arasında geçen ekim ayında başlayan kırılgan ateşkes anlaşmasının üçüncü ayına dün girdi. Kuşatma altındaki halk, İsrail'in ihlalleri ve ciddi yardım eksikliğiyle birlikte iki ay geçirdi.

Gazze Şeridi'ni kasıp kavuran şiddetli hava koşulları ve yoğun yağışlar, halihazırda bir bebeğin soğuktan ölmesiyle sonuçlanan zorlu koşulları gidermek için gerekli malzemelerin ulaştırılmasının aciliyetini bir kez daha vurguladı. Birleşmiş Milletler Filistinli Mülteciler Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), yağışların neden olduğu artan acıların "tıbbi ve yeterli barınma malzemeleri de dahil olmak üzere insani yardımın kesintisiz akışı yoluyla önlenebileceğini" belirtti.

Bu arada, İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben-Gvir dün, Hamas'ın askeri kanadına adını veren, İsrail sınırları içinde bulunan tarihi lider İzzeddin el-Kassam'ın türbesini kaldırma sözü verdi. Ben-Gvir, güvenlik güçleri ve bir vinç eşliğinde, Suriye doğumlu el-Kassam'ın türbesinin yanına kurulan dua çadırını sökerken çekilmiş bir video yayınladı. Hamas, güvenlik bakanının eylemlerinin "kutsallığa karşı eşi benzeri görülmemiş bir ihlal ve kutsal yerlere saygısızlık" olduğunu ifade etti.


Ateşkesin zorlu eşiği: Silahsızlanma maddesi ABD–İsrail–Hamas üçgenini kilitliyor

TT

Ateşkesin zorlu eşiği: Silahsızlanma maddesi ABD–İsrail–Hamas üçgenini kilitliyor

Ateşkesin zorlu eşiği: Silahsızlanma maddesi ABD–İsrail–Hamas üçgenini kilitliyor

İsrail, ABD Başkanı Donald Trump’ın ekimde ilk aşaması uygulamaya giren Gazze ateşkes planı kapsamında Hamas’ın tamamen silahsızlandırılması şartında ısrarını sürdürüyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilerle Tel Aviv, Hamas’ın uzun süreli bir ateşkes karşılığında silahların “dondurulması” yönündeki önerisini reddetti.

Fransız Haber Ajansı AFP bugün (Perşembe) konuşan bir İsrailli yetkili, “20 maddelik plan çerçevesinde Hamas’ın geleceği yok; örgüt silahsızlandırılacak” dedi. Aynı yetkili, “Gazze tamamen silahtan arındırılmış olacak” ifadelerini kullandı.

Bu açıklamalar, Hamas’ın yurtdışı siyasi büro şefi Halid Meşal’in Al Jazeera’da yayımlanan röportajında, “Direnişin tamamen silahsızlanması kabul edilemez. Silahların dondurulması veya muhafaza edilmesi gibi seçenekler tartışılıyor” sözlerinin ardından geldi.

y
Hamas lideri Halid Meşal (X)

İsrail Ordu Radyosu da Tel Aviv’in “Gazze’nin tamamen silahsızlandırılması” talebini yinelerken, ABD ile konuya dair “sürekli koordinasyon” yürütüldüğünü aktardı.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşması, Hamas ve diğer silahlı grupların silahsızlandırılmasını öngörüyor.

ABD yönetimi son günlerde daha esnek bir yaklaşım sergiliyor

Hamas’ın üst düzey bir kaynağı, Şarku’l Avsat’a konuşarak Trump yönetiminin silahsızlanma vurgusunu sürdürmekle birlikte, son dönemde arabulucular ile hareket arasında dolaşan bazı önerilere “daha açık” bir tutum sergilediğini belirtti.

Aynı kaynak, “Hareketin sunduğu ve arabulucuların geliştirdiği çeşitli fikirler var. Hâlâ farklı taraflarca iletilen yeni formüller tartışılıyor; amaç ikinci aşamaya geçişi hızlandırmak” dedi.

Bu beklenti, ABD’nin son açıklamalarıyla çelişiyor. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Mike Waltz, İsrail Cumhurbaşkanı İsaac Herzog’la görüşmesinde, Washington’un “Hamas’ın kendini yeniden inşa etmesine asla izin vermeyeceğini” söyledi.

f
ABD'nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Mike Waltz (AFP)

Hamas kaynakları, temasların sürdüğünü ve sürece dair “her zamankinden daha ciddi bir irade” oluştuğunu ifade ediyor. Hareket, silahların korunması, depolanarak “dondurulması” veya bir Arap ya da İslam ülkesinin gözetimine devredilmesi gibi formüllerin değerlendirilebileceğini düşünüyor.

Hamas içerisinden bir başka kaynak, arabulucuların “silahsızlandırma, uluslararası güç konuşlandırılması ve Gazze’nin yönetimi gibi konularda ABD ile geniş bir anlayış zemini yaratabileceğini” belirtti.

Meşal, “silahtan arındırma değil dondurma” önerisini anlatırken, “İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının tekrarlanmayacağına dair sağlam garantiler sağlayacak bir çerçeve oluşturmak istiyoruz” dedi.

“Filistin yönetiminin rolü”

İsrail, Hamas’ın elindeki son İsrailli rehinenin naaşı teslim edildikten sonra planın ikinci aşamasına geçilmesinde ısrar ediyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçişin “yakın” olduğunu belirtti ancak “Gazze’nin silahsızlandırılması gibi zorlu dosyalar bulunduğunu” ifade etti.

sdfrg
Filistin Ulusal Güvenlik Kuvvetleri'ndeki Özel Harekat Birimi 101 (Ulusal Güvenlik web sitesi)

Tartışmalar sürerken, Filistin yönetimi ise Gazze’de tam yetki devrinde ısrar ediyor. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, son günlerde Arap, İslam ve Avrupa liderleriyle temaslarında yönetimin Gazze’de sorumluluk üstlenmeye hazır olduğunu vurguladı.

Hamas, bu pozisyona kamuoyu önünde yanıt vermese de, hareketin üst düzey bir kaynağı Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Filistin yönetiminin Gazze’de sorumluluk üstlenmesine karşı değiliz; ancak bunun ulusal bir uzlaşı programına dayanması gerekir” dedi.

Kaynak, “İsrail’in Gazze’de Filistin yönetiminin herhangi bir rolünü reddettiğini ve bu engelin aşılması için uluslararası baskıların devrede olduğunu” belirtti.